Jump to content

HRİSTİYAN REFORM HAREKETİ


Recommended Posts

 

Ateistlerin bu konuda da  bilgili olmaları gerektiğini düşünerek, yıllar önce astığım bir başlığı tekrar tartışmaya açıyorum. İslam'da reformun başarılı olup olamayacağına artık siz karar verin !

 

 

HRİSTİYAN REFORM HAREKETİ

 

Hristiyanlıkta reform hareketi, üç İslam imparatorluğunun kurulduğu ve İslam’ın en güçlü olduğu bir zamana rastlar. Bu imparatorluklardan biri Hindistandaki Moğol imparatorluğudur. İkincisi İran’daki Safevilerdir. Üçüncüsü ise Osmanlı imparatorluğudur.

Bu öyle bir zamandır ki:

 

İstanbul fethedilmiş, Yunan Ortodoks kilisesinin geliştirdiği ortodoks gelenek ve ruhsallığı Rusya’da devam etmek üzere kısmen yok edilmiş, İspanya’da Müslümanların varlığına Granada’nın fethi ile son verilmiş, İspanya’dan kovulan Yahudi’ler, Türkiye, Balkanlar ve Kuzey Afrika’ya sığınmış, bütün Avrupa Tanrı kavramı üzerinde yoğun tartışmaların yapıldığı teolojik bir arenaya dönüşmüştür.

Avrupa’nın Tanrı saplantısı sonunda reform hareketinin başlamasına neden olmuştur. Reformun başlama nedeni kesin olarak bilinmemektedir Bu hareketin kesin ve belli bir başlangıç tarihi yoktur. Reform aniden ve bir anda başlamamıştır. Ayrıca Katolik kilisesinin yozlaşması da tek neden değildir. Halkın dine olan ilgisinde azalma da bu reform hareketinin başlamasından sorumlu görünmemektedir. Tam tersine, Avrupa’da dine ve Tanrı’ya olan ilgi azalmamış, artmıştır.

Daha da ilginci Reform doktrinini protestanlar başlatmamışlardır.   Reform hareketinin özü Orta çağlardan beri mevcut Katolik teolojisinden kaynak almıştır!

Protestanlar kendilerine bu ismi vermemişlerdir. Sonraları karşı geldikleri tarafından bu isimle anılmışlardır.

Reform hareketinin başlamasında Almanya’da ve İsviçre’de giderek artmakta olan şehir milliyetçiliğinin de rolü olmuştur.

Ayrıca halkta gelişmeye başlayan Tanrı’ya karşı aşırı hürmetin de reform doktrinine son şeklini vermede katkısı olmuştur diyebiliriz.

Bütün bunların yanı sıra Avrupa ülkelerinde yeni bir eğilim olarak ortaya çıkmaya başlayan ferdiyetçiliğin dinde reforma katkıda bulunduğu kesindir. Dışa dönük Hristiyanlığın yerini, bireylerin iç dünyasında yaşayan bir dinin almaya başlaması da bu zamana rastlamaktadır.

Genel olarak inanılanların aksine Protestan hareketini başlatan Martin Luther, reform yapmak isteyen, reformcu, bir lider değildir. Çünkü reform yapmak isteyenler önce ilgilendikleri kurumların temel olarak sağlamlığına ve gerekliliğine inanırlar. Martin Luther bazı ilke ve yasaları düzelterek manastırları saflaştırmayı, temizlemeyi ve orada yaşayan monkların ve rahip talebelerinin bilgisini ve ruhasllık düzeyini yükseltmeyi amaçlamamamıştır. Martin Luther manastırları yok etmek, ortadan kaldırmak istemektedir.

Martin Luther aynı şeyi papalık için de düşünmektedir. Ona göre papanın iyisi kötüsü olmaz. Bütün papalar anti-christ dır. İsa ve din düşmanıdırlar yani. Martin Luther günah çıkarmaya da inanmamamtadır. Ona göre günah çıkarmak İncil’de yoktur. Dolayısıyla ilahi bir temelden yoksundur.

İsmine rağmen Protestan reform doktrinin reformla hiç bir ilişkisi yoktur. Protestanlar için öneli olan dinin abüz edilmesi değildir. Protestanlar Hristiyan doktrini ile inanç sistemini sorgulamaktadırlar. Martin Luther’e göre papazların bilgisizliği, onların yanlış, hatta tehlikeli ilkeler öğretmesinden daha önemli değildir. Protestanlar sanılanların aksine, çürümüş Hristiyan kurumlarından çok, Hristiyan inanç ve imanının yozlaşmasından yakınmaktadırlar.

Martin Luther’in amacı İncil Hristiyanlığını geri getirmektir ama, bunu başarmaya çalışırken bir devrim yapmıştır.. Reform yapmak aklından hiç geçmemiştir. Önce mevcut Hristiyanlığı yakıp yok etmek, onun küllerinden yeni bir Hristiyanlık kurmak peşindedir. Bu yeni Hristiyan eğilimin yapı taşlarını, yıktığı eski Hristiyanlıktan sağlayacaktır.

Martin Luther’in sözde reform hareketi Hristiyanlığı yok edememiş olup sadece onu parçalamda başarılı olmuştur.  Katolik kilisesi bu hareketin ardından kendini toparlamada gecikmemiş ve o zamana kadar yerleşmiş, protestan hareketine neden olan geleneklerin hemen hiç birinden fedakarlık yapmamıştır. Papazlara sağlanan ayrıcalıklar ve günah çıkarma hala devam etmektedir. Çocukların ırzına geçen ve metresi olan papazlar hala vardırlar ve korunmaktadırlar.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

İyi hoşta, bu mevzu böyle başlamadı ki?

 

Tipik sorunumuz, sebep - sonuç silsilesini çok iyi anlamıyor oluşumuz. Neyse...

 

Bu konuyu anlamak için, 30 yıl savaşlarını anlamak, hem bu savaşların gerçek sebeplerini, hemde savaş süreç ve sonuçlarını iyi değerlendirmek lazımdır. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
7 saat önce, anibal yazdı:

İyi hoşta, bu mevzu böyle başlamadı ki?

 

Tipik sorunumuz, sebep - sonuç silsilesini çok iyi anlamıyor oluşumuz. Neyse...

 

Bu konuyu anlamak için, 30 yıl savaşlarını anlamak, hem bu savaşların gerçek sebeplerini, hemde savaş süreç ve sonuçlarını iyi değerlendirmek lazımdır. 

anibal gene boş yapiyorsun mk yaziyi okudum harfi harfine doğru ... kaldiki o adam senin hayatin kadar bu işlerle uğraşmiştir emin ol sik kafa seni.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Olması gereken

dinde reform muydu ya da dinin ortadan kalkması mı,

bunun cevabı

ateist ya da müslüman olmanıza göre değişiyor.

 

Ben "Kur'an'daki islam"ın müslümanıyım; 

o halde kendi adıma konuşayım;

bana göre olması gereken, 110:2'de dinillah denen "Kuran'daki islam"ın ayağa kalkmasıdır. 

Ve Kur'an'daki islam din sınıfı misillu engeller yıkıldığında ayağa kalkacaktır zaten.  

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

  İncil 'e kimse birebir Tanrı kelamı demez, İncil Tanrı'dan esinlenmedir. Kur'an'ın ise sıkıntısı büyük, aşmak zor.

İslam'ın en kuvvetli sandığın yanı, yani direkt tanrı kelamı olma iddiası aslında en zayıf yanı.

Esnetmek zor, malumunuz üzere esnemeyen şey kırılır.

Arap örf & adetlerine, arabistan yarımadasına bağımlığı olan bir din islam, bunları değiştiremezsiniz.

İslam'ı biraz esnetince, sisteminin tümden çöküverme tehlikesi doğar.

İslam otoriteleri bunun farkında, bu sebeple her türlü esnetmeye direniyorlar

Reform yapılabilse dahi bu hareketin arkasında bulunan güç odağı zayıfladığında islam mutlaka özüne geri dönecektir.

Bakara 85 ve  Enam 159 gibi ayetlere göre kuran'dan işine geleni alıp, gelmeyeni de bırakamazsınız.

 

Sözde tanrı kelamı ayetler, hadisler orada kabak gibi durdukça islam özüne dönmeye mahkumdur.

Yok sadece kuran vardır, hadisleri kabul etmiyoruz vs. bunları yalnızca laik sistemlerde söyleyebilirsiniz

Şeriat ülkelerinin hiçbirinde modernist falan bulamazsınız zira şeriat düzeninde bu işler şakaya gelmez, ısrarcı olanların kellesini alıverirler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İslamda reform filan olmaz. 

Reform yapacak adam zaten müslüman olmaz.

Müslüman olmayanı da müslümanlar keser.

Hadi bu döngüyü bir şekilde kırdın diyelim. Mesela islamda kadınlar erkeklerle eşit haklara sahiptir diyebilmek için ne yapacan? İslamda buna dair emare var mı? Müslümanı nasıl ikna etcen? Bunun gibi binlerce problem var, hangisini çözecen?

 

İslam tüm sağlıklı dokulara metastaz yapıp  onları çürüten kanserdir. Kanserin ılımlısı olmaz. Kansere nasıl davranıyorsak islama da öyle davranmalıyız.

 

Müslüman ülkesinden kaçar, mülteci olarak İngiltere’ye sığınır, orada rahat batar, şeriat ister. Al işte metastatik hücreler.

 

2-BB7-D28-D-0-E42-4-DD9-8541-5-B91-CDE6-

 

tarihinde Abdülmalik tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
14 hours ago, "dünyayaışınlanıpçoğaldık" said:

anibal gene boş yapiyorsun mk yaziyi okudum harfi harfine doğru ... kaldiki o adam senin hayatin kadar bu işlerle uğraşmiştir emin ol sik kafa seni.

 

Boş yapan sensin. Boş boş sayıklamaktan başka bir haltın var mı?

 

Yazı yanlış değil, ama sonuçları anlatıyor, sebepleri değil. ama senin malum tarafların elbette bunları anlamış değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş
17 dakika önce, anibal yazdı:

 

Boş yapan sensin. Boş boş sayıklamaktan başka bir haltın var mı?

 

Yazı yanlış değil, ama sonuçları anlatıyor, sebepleri değil. ama senin malum tarafların elbette bunları anlamış değil.

Anibal.. Hristiyan reform hareketi hakkında bak ben ne demişim....

 

Reformun başlama nedeni kesin olarak bilinmemektedir

 

Kesin olarak bilinmiyor demişim. Bu konuda bilgisi olan bizi aydınlatabilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
14 dakika önce, haci yazdı:

Reformun başlama nedeni kesin olarak bilinmemektedir

 

Kesin olarak bilinmiyor demişim. Bu konuda bilgisi olan bizi aydınlatabilir.

Önce şunu söyleyelim dinde reform filan  olmaz. Hristiyanlık reformu diye bir şey yok, Luther de reformist filan değildir. Hristiyanlığın farklı bir yorumunu yapmış da olsa taş kafa bir hristiyandır. Bu zihinlere açıklık getiremez. Hristiyanlığı parçalasa ne olacak, islamcılar onu çok önceleri yapmıştı zaten.

Bence hristiyanlığın reel hayattan çıkması ( bu yanlışlıkla hristiyan reformu olarak adlandırılıyor) coğrafi keşifler sayesinde olmuştur. Düşünsenize katı engizisyon mahkemelerinden kaçıp uçsuz bucaksız  kilisenin olmadığı boş topraklarda özgürlüğü tadıyorsunuz ve geçmişle hesaplaşıyorsunuz. Bu hazzı duyan bir daha geriye döner mi? Ya da dönüp kilise ile hesaplaşmaz mı?

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 dakika önce, Abdülmalik yazdı:

Önce şunu söyleyelim dinde reform filan  olmaz. Hristiyanlık reformu diye bir şey yok, Luther de reformist filan değildir. Hristiyanlığın farklı bir yorumunu yapmış da olsa taş kafa bir hristiyandır. Bu zihinlere açıklık getiremez. Hristiyanlığı parçalasa ne olacak, islamcılar onu çok önceleri yapmıştı zaten.

Bence hristiyanlığın reel hayattan çıkması ( bu yanlışlıkla hristiyan reformu olarak adlandırılıyor) coğrafi keşifler sayesinde olmuştur. Düşünsenize katı engizisyon mahkemelerinden kaçıp uçsuz bucaksız  kilisenin olmadığı boş topraklarda özgürlüğü tadıyorsunuz ve geçmişle hesaplaşıyorsunuz. Bu hazzı duyan bir daha geriye döner mi? Ya da dönüp kilise ile hesaplaşmaz mı?

 

 

İslam'da da bir tür reforma baş vurma teşebbüsü vardır. Onu biz Hadisleri reddedip Kur'an'a veya İslam'ın aslına dönmek olarak biliyoruz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 hours ago, haci said:

Anibal.. Hristiyan reform hareketi hakkında bak ben ne demişim....

 

Reformun başlama nedeni kesin olarak bilinmemektedir

 

Kesin olarak bilinmiyor demişim. Bu konuda bilgisi olan bizi aydınlatabilir.

 

Reform ve laikliği var eden, aslında aynı şeylerdir. Temel olarak, toplumun buna hazır olması, dinlerden bıkması diyebiliriz. Ama bu çok özet, çok uzaydan bakış olur.

 

Dediğim gibi, 30 yıl savaşlarını anlamak, bu işin anahtarı. Fakat onu da falanca gitmiş filancaya saldırmış, şurda kapışmışlar, şu ölmüş, bu kaçmış gibi değil. Bu savaşlar sürecinde yaşananlar, savaşın gerçek sebepleri, kimleri nasıl etkilediği falan şeklinde işin aslına inerek yapılacak tahlil.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
14 dakika önce, anibal yazdı:

 

Reform ve laikliği var eden, aslında aynı şeylerdir. Temel olarak, toplumun buna hazır olması, dinlerden bıkması diyebiliriz. Ama bu çok özet, çok uzaydan bakış olur.

 

Dediğim gibi, 30 yıl savaşlarını anlamak, bu işin anahtarı. Fakat onu da falanca gitmiş filancaya saldırmış, şurda kapışmışlar, şu ölmüş, bu kaçmış gibi değil. Bu savaşlar sürecinde yaşananlar, savaşın gerçek sebepleri, kimleri nasıl etkilediği falan şeklinde işin aslına inerek yapılacak tahlil.

 

 

 

Veba salgınları da bu bu reforma etken olmuş olabilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
27 minutes ago, adalet123 said:

 

Veba salgınları da bu bu reforma etken olmuş olabilir.

 

Elbette, ama o kadar fazla değil. Veba salgını, aslolarak demokrasinin önünü açmıştır. Şöyle diyelim, Vebadan millet kırılınca, kalanlara tonla mal mülk kalır. Onlarda zenginleşir ve yönetimde pay sahibi olmak isterler. Tabi, konu durun biz yönetecez değil doğrudan, kendi topraklarının falan korunması, mülkiyet haklarının devamı falan gibi, daha çok ekonomik sebepler. Bu da burjuvazi, devamında zayıflayan krallar falan derken, bugünkü demokrasinin tohumlarının yeşermesini sağlar. 

 

Tam olarak demokrasi demeyelim de, parlamenter sistem, güçler ayrılığı falan gibi meseleler ve kralların yerine yöneticilerin seçimle geçmesi vs.

 

Ama bu biraz konu dışı şu anda.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
14 hours ago, Hasan Akçay said:

Olması gereken

dinde reform muydu ya da dinin ortadan kalkması mı,

bunun cevabı

ateist ya da müslüman olmanıza göre değişiyor.

 

Ben "Kur'an'daki islam"ın müslümanıyım; 

o halde kendi adıma konuşayım;

bana göre olması gereken, 110:2'de dinillah denen "Kuran'daki islam"ın ayağa kalkmasıdır. 

Ve Kur'an'daki islam din sınıfı misillu engeller yıkıldığında ayağa kalkacaktır zaten.  

 

 

Olması gereken, elbette dinin ortadan kalkmasıydı.

 

Ama dinciler öyle köşebaşlarını tutmuşlardı ki, bu imkansızdı. Hatta, bugün bile imkansız pek çok yerde. 

 

Kurandaki islamın ayağa kalkıp, cariyeler, köleler, dörder beşer karılar falan ile, tekrar ortaçağa dönülmesi, aynı şekilde pek olası değil. İslam ilkel bir din, şöyle, insanların ilkel güdülerinden besleniyor. Sonuçta, bu da islamın ilk yok edilen din olmasına yol açacaktır. 

 

Müslümanlar Sri lankadaki gibi kendilerini patlatmaya devam edebilir, birileri onları haşlama mı yoksa kızartma mı yaparak yiyeceklerini düşünmeye başlayalı çok oluyor. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 minutes ago, haci said:

Bu konuyu tartışmaya devam etmeden önce şu sorunun yanıtını vermeye çalışalım.

 

Hristiyan reform hareketinin İslam'da karşıtı var mı?

 

Yok. Süreçleri şöyle değerlendirmek lazım. Bu işler, öyle biri çıktı, fikirler savurdu, aman ne güzel savurdu gibi olmuyor. O sürecin yaşanması için, o dönemin koşullarının tekrar etmesi lazım bir şekilde. İslam dünyasında ise bu olmadı. 

 

İslam dünyasında o şekil bir reform hareketi olmaması, bir takım başka hareketlerin olmadığı anlamına gelmiyor. Örneğin, Osmanlı'nın yaptıkları, islam içersinde baya reformist hareketlerdi ve bir tür kendi reformunu getirdi. Ama bu, sözlük anlamıyla reform, hristiyanların ki ise, belli bir çerçevesi olan bir oluşun adı, bir tür terim.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, haci yazdı:

Şiilik ve Sünniliğin ve dört büyük mezhebin (hanefi, şafi, hambeli ve maliki) ortaya çıkış nedeni İslam'da reform hareketi olarak yorumlanamaz mı?

 

 

Ben daha iyi müslümanım diyerek gelen ve daha bağnaz, gelişimi daha kısıtlayan mezhepleri reform olarak değerlendiremeyiz.

Zira diğer daha başka konularda da her isyan veya tepki her zaman karşıtını getiremeyebliyor.

Örneğin tayyip gelene kadar müslümanlar devlete sürekli isyan halindeydi, şimdi devletin koruyucusu durumundadırlar.

Aynısı İran'da da yaşandı, kısmi özgürlüğü retederek islamın ilkel haline döndüler.

 

İslamda reform olmaz ama belki çıkarları gereği diğer dinlerle ve sistemlerle yaşamak isteyebilirler, bunun için de çıkar söz konusu olması lazım.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...