Jump to content

evrendeki en güçlü ve gerçeğe en yakın din deizmdir.


Recommended Posts

5 saat önce, adalet123 yazdı:

 

Hocam bu kişi geçen gün de, bu forumdaki üyeler niye sarhoş gibi diyordu :0_80cbc_37a71a73_L:

 

Şimdi Türkiyede bütün muhalif köşe yazarlarına dikkat ettiysen herhangi bir konu çok net, tartışmasız olsa dahi onu yazarken acaba sorusu bırakırlar.

Bunun nedeni adaletin, hukukun tek adama geçmesindendir, karşıt duruş sergileseler dahi tam anlamıyla özgürce yazamazlar.

Örneğin doğrudan "Tayyip Erdoğan BOP eşbaşkanıdır" diyemezler, mutlaka yanına "BOP eşbaşkanı olduğunu kendisi söylüyor" şeklinde ekleme yaparlar.

Oysa BOP eşbaşkanı olduğu Cumhurbaşkanı olmasından daha net, daha kesindir.

 

Şimdi bu arkadaşımız da aslında başka şeyler diyecek ama "sarhoş gibi" ile kendince işi yumuşatıyor.

Burası çok önemli değil, önemli olan, hiç bir kanıta, ize, ip ucuna dayanmayan, tamamen bireysel hayal ürünü olan deizmin gerçekçi iddiasıyla başlık açmış olması.

Aslında bu da önemli değil, bu iddia komik olduğu için hafiften gülmeme de yarıyor, biraz gülümsemek iyidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 225
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

6 dakika önce, Abdülmalik yazdı:

Deistlerin bu belirsizlik ve kaos ortamından kurtulmasının tek yolu ve tek gerçek akıl özgürlüğü ateizmdir.

 

Her insanın teistlikten ateizme doğrudan geçmesi mümkün olmuyor, bu işler daha ziyade zaman meselesi, okudukça, araştırdıkça ayrık otları temizlenir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
9 saat önce, sağduyu yazdı:

Bu deist tanrısının özellikleri nelerdir? Evreni ve canlıları nasıl yaratmıştır?

işte bende bu soruyu bekliyordum, deizm derki biz evrenin niçin yaratıldığını? ve neden varoldugumuzu bilemeyiz der.

 azıcık agnostisizme benzer, ama tam olarak değil,

deizm tanrı dışında herşeyin neden varoldugunun bilinmesi insan aklıyla bulunamaz göreceli olanlar gözlemlenir fakat, varoluşun 

görecesiz olarak başladıgını iddia eder.

içinde tanrı dışında bir iddia barındırmaz.sadece akıl ve mantık yoluyla , ispatlar ve teoriler üretir ..

burda birazcık atheizme benzer. atheizm akıl yolunu kullanır. tanrının yokluguyla ilgili deizmde varlıgıyla ilgili akıl yolunu

 kullanır. kısaca:

içinde iman kitap ve peygamber olmadıgı süreceakıl yoluyla bir gerçeklık bulunabiliceğini savunur. 

deizmın savunusu gerçekten  etkilidir.  ve sonuca götürmeye yöneliktir. 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
9 saat önce, lawrenceKrauss yazdı:

Bırakın adam deizm de rahatlık buluyorsa ona inansın. İslam virüsünden kurtulmuş önemli olan o değil mi... 

Keşke şu ülkedeki müslümanların hepsi bari deist olsada en azından tanrı korkusu olur! Çünkü bu  cahil müslümanların sağı solu belli olmaz. Kötülük yapmalarını engelleyen tek şeyin allah,din,kitap olduğunu itiraf eden adamlardan başka ne bekliyebilirsinki.... Bu tip eğitimsiz adamların ateist olması çok tehlikeli .Bizim bir avrupa,japonya ve güney kore gibi olmamıza çok çoook uzun yıllar var.  (He bu arada bu ülkede hala en pislik ve en ahlaksız şeyleri yapanların müslüman olmasıda aşırı trajı komik)

teşekkür ederim, en mantıklı yorum buydu.. :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, Abdülmalik yazdı:

Bir güç var ama tanımlanamıyor = Deizm

 

Tanımlanamayan bu gücü insan aklı nasıl tanımlayabilir? 

Eşcinsel deistin tanrısı homofobik olamaz mı?

Homofobik deistin tanrısı eşcinsel sevici olamaz mı?

 

Akıl bunları nasıl çözebilir?

 

Deizm net bir belirsizliktir. Belirsizlik kaosa yol açar. Orada bir Tanrı var ama tanımı beni ilgilendirmiyor diyen deist çok nadiren çıkar çünkü insan mutlaka o Tanrı’yı tanımlamak isteyecektir, beyin bundan kaçamaz. 

Ama kimin aklına göre tanımlanacak?

Al sana büyük bir problem.

Bu akla pranga vurmaktır.

 

Deistlerin bu belirsizlik ve kaos ortamından kurtulmasının tek yolu ve tek gerçek akıl özgürlüğü ateizmdir. Tanrıyı çıkıp kendini göstermedikçe yok kabul etmektir. Akla uygun olan budur. 

 

oooooooooooooo  azizim sen nerelere gittin? yahu...... gülmekten altıma kaçırdım... :0_80cbc_37a71a73_L::0_80cbc_37a71a73_L:

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 saat önce, bilgivehis yazdı:

 

Her insanın teistlikten ateizme doğrudan geçmesi mümkün olmuyor, bu işler daha ziyade zaman meselesi, okudukça, araştırdıkça ayrık otları temizlenir.

Ateizm daha yüksek bilinç gerektiyor.

Bu bilinç düzeyi Tanrı’ya hiçbir ihtiyacımız olmadığıdır. Her insanın nöronal sinaps seviyesi buna izin vermeyebilir. Özellikle çocukluk döneminde yoğun din maruziyetine kalmış bir kişi deizmin ötesini geçemeyeblir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, karamsarhuman yazdı:

oooooooooooooo  azizim sen nerelere gittin? yahu...... gülmekten altıma kaçırdım... :0_80cbc_37a71a73_L::0_80cbc_37a71a73_L:

Eşcinsel bir deist homofobik bir Tanrı’yı  akıl yoluyla nasıl dışlayabilir? Anlatırmısın?

Bu onun aklına takılan bir pranga olmaz mı? Bu kişi nasıl özgürleşebilir?

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 dakika önce, Abdülmalik yazdı:

Özellikle çocukluk döneminde yoğun din maruziyetine kalmış bir kişi deizmin ötesini geçemeyeblir.

 

O da şansına-bahtına diyelim:)

 

Ateist olmakta bilinç düzeyinin elbette çok önemi bulunuyor, lakin bazı insanların yapısı bu uydurmaları okumadan da kabul etmeyebiliyor.

Ateist olmaya karar verdiğimde 13 yaşındaydım, daha küçük yaşlarda da uydurma olduğunu hissediyordum, zaten adımın his olması biraz da buna dayanıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 hours ago, karamsarhuman said:

işte bende bu soruyu bekliyordum, deizm derki biz evrenin niçin yaratıldığını? ve neden varoldugumuzu bilemeyiz der.

 azıcık agnostisizme benzer, ama tam olarak değil,

deizm tanrı dışında herşeyin neden varoldugunun bilinmesi insan aklıyla bulunamaz göreceli olanlar gözlemlenir fakat, varoluşun 

görecesiz olarak başladıgını iddia eder.

içinde tanrı dışında bir iddia barındırmaz.sadece akıl ve mantık yoluyla , ispatlar ve teoriler üretir ..

burda birazcık atheizme benzer. atheizm akıl yolunu kullanır. tanrının yokluguyla ilgili deizmde varlıgıyla ilgili akıl yolunu

 kullanır. kısaca:

içinde iman kitap ve peygamber olmadıgı süreceakıl yoluyla bir gerçeklık bulunabiliceğini savunur. 

deizmın savunusu gerçekten  etkilidir.  ve sonuca götürmeye yöneliktir. 

 

 

Her şeyi, insanları, canlıları, evreni yaratmadan önce tek başına olan bir varlıkta, tüm bu şeyleri yaratacak bilgi nasıl olabilir?

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 dakika önce, sağduyu yazdı:

 

Her şeyi, insanları, canlıları, evreni yaratmadan önce tek başına olan bir varlıkta, tüm bu şeyleri yaratacak bilgi nasıl olabilir?

peki  bu  akılsız şuursuz  kör  tabiat  ve madde  nasıl  yapabilmis  akıllı  varlıkları canlı  varlıkları? 

Link to post
Sitelerde Paylaş
17 dakika önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

peki  bu  akılsız şuursuz  kör  tabiat  ve madde  nasıl  yapabilmis  akıllı  varlıkları canlı  varlıkları? 

Allah canlıları yaratırken niye akılsız şuursuz maddeler kullanmış? 

Link to post
Sitelerde Paylaş
8 dakika önce, Abdülmalik yazdı:

Allah canlıları yaratırken niye akılsız şuursuz maddeler kullanmış? 

kudret  ve  bilgisini göstermek için.Yani  sizin  gördüğünüz  cansız  ilimsiz  maddeyi  yonetirim  bilgimle  onu  öyle  yaparım  ki  akıllı  varlıklar  bilinçli  canlılar  ortaya  çıkar.

Link to post
Sitelerde Paylaş
52 minutes ago, akılsızşuursuzatom said:

kudret  ve  bilgisini göstermek için.Yani  sizin  gördüğünüz  cansız  ilimsiz  maddeyi  yonetirim  bilgimle  onu  öyle  yaparım  ki  akıllı  varlıklar  bilinçli  canlılar  ortaya  çıkar.

 

Yalan, sapığın canı insan yakmak ve diğer canlıların acı çektiğini görmek istemiş.

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

kudret  ve  bilgisini göstermek için.Yani  sizin  gördüğünüz  cansız  ilimsiz  maddeyi  yonetirim  bilgimle  onu  öyle  yaparım  ki  akıllı  varlıklar  bilinçli  canlılar  ortaya  çıkar.

Niye karbon atomuna özellikle ihtiyaç duymuş, karbon olmadan neden canlı yaratamamış? Kudreti ve bilgisi sınırlı demektir bu. Tanrı kendini böyle aciz gösterir mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

einsteinin deist olduğunu itiraf ederek öldüğünü biliyormuydunuz? bu polimikte yalnızca deizm kullanılmış..anlıyana..

Üniversite profesörü, öğrencilerine su soruyu sorar;

- “Var olan her şeyi Tanrı mı yarattı?..”

Bir öğrenci ayağa kalkar ve cevaplar.

- “Evet, her şeyi Tanrı yarattı!..”

Profesör sorusunu yineler ve öğrenci yine “Evet efendim” diye cevaplar...

Profesör devam eder.

- “Eğer her şeyi yaratan Tanrı ise kötülüğü yaratan da Tanrı’dır... Çalışmalarımızda uyguladığımız kesinleştirme prensibine göre de kötülüğü yaratan olduğuna göre, Tanrı kötüdür...”

Çocuk, profesörün bu mantık yürütmesi karşısında şaşırır ve yerine oturur...

Profesör, Tanrı’nın insanların içinde yarattığı bir efsane olduğunu aklı sıra kanıtlamış olmaktan mutludur...

Bunun üzerine başka bir öğrenci ayağa kalkar ve profesöre şu soruyu sorar:

- “Soğuk var mıdır sayın Profesör?..”

Profesör şaşırır:

- “Nasıl bir soru bu böyle?.. Tabii ki var” diye cevaplar...

“Sen hiç soğukta üşümedin mi?..”

Bunun üzerine çocuk şöyle söyler:

“Hayır profesör, aslında soğuk yoktur... Fizik yasalarına göre gerçek hayatta biz ‘sıcaklığın yokluğu’na ‘soğuk’ adını veririz... Aslında soğuk diye bir şey yoktur... O sadece sıcaklığın yokluğunda duyumsadıklarımızı tarif etmek için ürettiğimiz bir kelimedir” der ve devam eder.

- “Karanlık var mıdır profesör?..”

Profesör cevap verir:

- “Tabii ki vardır... Sen hiç karanlıkta kalmadın mı?..”

Çocuk bir kez daha atılır:

- “Korkarım gene yanılıyorsunuz Sayın Profesör... Çünkü esasında karanlık diye bir şey de yoktur... Gerçek yaşamda karanlık; ‘ışığın yokluğu’na verilen addır...

Biz ışık üzerinde çalışabiliriz ama karanlığı çalışamayız...

Gerçekte, biz Newton’un prizmasını kullanarak beyaz ışığı kırar ve renklerin çeşitli dalga uzunlukları üzerinde çalışabiliriz....

Fakat karanlığı ölçemeyiz...

Bir basit ışık karanlık bir mekânı aydınlatarak karanlığı kırmış olur yani karanlığı geçersiz kılar...

Çünkü gerçekte karanlık yoktur, ışıksızlık vardır...

Mesela siz uzayın ne kadar karanlık olduğundan nasıl emin olursunuz?..

Işığın miktarını ölçerek!..

Bu doğrudur değil mi?..

Öyleyse karanlık denilen şey, insanlar tarafından ışığın olmadığını anlatmak amacıyla kullanılan kelimedir...



Profesör afallamıştır ve çocuk son darbeyi vurur:

- “O zaman size son bir soru daha sormak isterim Sayın Profesör... Şeytan var mıdır?..”

Profesör bu kez pek emin olamamakla birlikte yine de cevaplar..

- “Vardır... Açıkladığım gibi, biz onu her gün, her yerde görürüz...

O, dünyadaki işlenmiş tüm suçlarda, şiddette yer alır...

Bunların tümü şeytanın kendisinden başka bir şey değildir...”

Çocuk “hayır anlamında” başını sallar profesöre...

- “Şeytan yoktur efendim... Yani kendi başına yoktur...

Şeytan basit olarak Tanrı’nın yokluğudur...

O aynen karanlık ve soğukta olduğu gibi insanın Tanrı’nın yokluğunu tarif etmek için yarattığı bir kelimedir...

Kötülük ve Şeytan, insanın Tanrı’yı ve sevgisini yüreğinde hissetmediği zaman yaptıklarına verilen addır...

O, aynen sıcaklığın olmadığı yere adını verdiğimiz ‘soğuk’, ya da ışığın olmadığı yere adını verdiğimiz ‘karanlık’ gibidir...

Şeytan ve kötülük, Tanrı’nın içimizde olmadığı anda yaptıklarımıza verdiğimiz addır...



Profesör kürsüde afallamıştır...

Fizik yasalarından hareket ederek bu soruları soran ve cevapları vererek profesörü allak bullak eden genç öğrencinin adı Albert Einstein’dır...

bm-image-768589.jpeg

tarihinde karamsarhuman tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
4 minutes ago, karamsarhuman said:

einsteinin deist olduğunu itiraf ederek öldüğünü biliyormuydunuz? bu polimikte yalnızca deizm kullanılmış..anlıyana..

Üniversite profesörü, öğrencilerine su soruyu sorar;

- “Var olan her şeyi Tanrı mı yarattı?..”

Bir öğrenci ayağa kalkar ve cevaplar.

- “Evet, her şeyi Tanrı yarattı!..”

Profesör sorusunu yineler ve öğrenci yine “Evet efendim” diye cevaplar...

Profesör devam eder.

- “Eğer her şeyi yaratan Tanrı ise kötülüğü yaratan da Tanrı’dır... Çalışmalarımızda uyguladığımız kesinleştirme prensibine göre de kötülüğü yaratan olduğuna göre, Tanrı kötüdür...”

Çocuk, profesörün bu mantık yürütmesi karşısında şaşırır ve yerine oturur...

Profesör, Tanrı’nın insanların içinde yarattığı bir efsane olduğunu aklı sıra kanıtlamış olmaktan mutludur...

Bunun üzerine başka bir öğrenci ayağa kalkar ve profesöre şu soruyu sorar:

- “Soğuk var mıdır sayın Profesör?..”

Profesör şaşırır:

- “Nasıl bir soru bu böyle?.. Tabii ki var” diye cevaplar...

“Sen hiç soğukta üşümedin mi?..”

Bunun üzerine çocuk şöyle söyler:

“Hayır profesör, aslında soğuk yoktur... Fizik yasalarına göre gerçek hayatta biz ‘sıcaklığın yokluğu’na ‘soğuk’ adını veririz... Aslında soğuk diye bir şey yoktur... O sadece sıcaklığın yokluğunda duyumsadıklarımızı tarif etmek için ürettiğimiz bir kelimedir” der ve devam eder.

- “Karanlık var mıdır profesör?..”

Profesör cevap verir:

- “Tabii ki vardır... Sen hiç karanlıkta kalmadın mı?..”

Çocuk bir kez daha atılır:

- “Korkarım gene yanılıyorsunuz Sayın Profesör... Çünkü esasında karanlık diye bir şey de yoktur... Gerçek yaşamda karanlık; ‘ışığın yokluğu’na verilen addır...

Biz ışık üzerinde çalışabiliriz ama karanlığı çalışamayız...

Gerçekte, biz Newton’un prizmasını kullanarak beyaz ışığı kırar ve renklerin çeşitli dalga uzunlukları üzerinde çalışabiliriz....

Fakat karanlığı ölçemeyiz...

Bir basit ışık karanlık bir mekânı aydınlatarak karanlığı kırmış olur yani karanlığı geçersiz kılar...

Çünkü gerçekte karanlık yoktur, ışıksızlık vardır...

Mesela siz uzayın ne kadar karanlık olduğundan nasıl emin olursunuz?..

Işığın miktarını ölçerek!..

Bu doğrudur değil mi?..

Öyleyse karanlık denilen şey, insanlar tarafından ışığın olmadığını anlatmak amacıyla kullanılan kelimedir...



Profesör afallamıştır ve çocuk son darbeyi vurur:

- “O zaman size son bir soru daha sormak isterim Sayın Profesör... Şeytan var mıdır?..”

Profesör bu kez pek emin olamamakla birlikte yine de cevaplar..

- “Vardır... Açıkladığım gibi, biz onu her gün, her yerde görürüz...

O, dünyadaki işlenmiş tüm suçlarda, şiddette yer alır...

Bunların tümü şeytanın kendisinden başka bir şey değildir...”

Çocuk “hayır anlamında” başını sallar profesöre...

- “Şeytan yoktur efendim... Yani kendi başına yoktur...

Şeytan basit olarak Tanrı’nın yokluğudur...

O aynen karanlık ve soğukta olduğu gibi insanın Tanrı’nın yokluğunu tarif etmek için yarattığı bir kelimedir...

Kötülük ve Şeytan, insanın Tanrı’yı ve sevgisini yüreğinde hissetmediği zaman yaptıklarına verilen addır...

O, aynen sıcaklığın olmadığı yere adını verdiğimiz ‘soğuk’, ya da ışığın olmadığı yere adını verdiğimiz ‘karanlık’ gibidir...

Şeytan ve kötülük, Tanrı’nın içimizde olmadığı anda yaptıklarımıza verdiğimiz addır...



Profesör kürsüde afallamıştır...

Fizik yasalarından hareket ederek bu soruları soran ve cevapları vererek profesörü allak bullak eden genç öğrencinin adı Albert Einstein’dır...

bm-image-768589.jpeg

 

Götünüzden martaval uydurup, birşeyler kanıtladığınızı sanmayın.

 

Gidin, safsata kılavuzu diye ufak bir şey var. O öğrenci dediğiniz şeyin nasıl zırvaladığını görmeniz zor olmaz ondan sonra. Ve profesör olmuş hiç kimse de, o basit ve bilinen mantık ilkelerini bilmeden profesör olmaz. Ha, Prof.Dr.AdemTATLI gibi, feötcülerin torpili ile olduysa, sağdan solda çalarak falan, o başka tabi.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 saat önce, Abdülmalik yazdı:

Eşcinsel bir deist homofobik bir Tanrı’yı  akıl yoluyla nasıl dışlayabilir? Anlatırmısın?

Bu onun aklına takılan bir pranga olmaz mı? Bu kişi nasıl özgürleşebilir?

 

onu deizmin tanrısına sorucaksın, biz deistler teistler gibi tanrı sevdalısı değiliz, atheistler kadar tanrıyı eleştiriyoruz zaten

o konuda hiç şüphen olmasın..deist olduk diye deistleri tanrı  sevdalısı sanmayın.tanrı  sevdalısı olsak,

kafadan çatlak peygamberimiz  birde ne yazdığı  bilim adamları tarafından çözülmeye çalışılan ne yazdıgı belli olmuyan,

kitabımız yok..:)

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 saat önce, Abdülmalik yazdı:

Eşcinsel bir deist homofobik bir Tanrı’yı  akıl yoluyla nasıl dışlayabilir? Anlatırmısın?

Bu onun aklına takılan bir pranga olmaz mı? Bu kişi nasıl özgürleşebilir?

 

peki ben sana einstein kadar zekice bir soru sorayım, sence neden eşcinseller her zaman tercihini kadın olarak belirliyor.

 kadın hormonu neden daha ağır basıyor ?sonuçta çift cinsiyetli bir homo, öyle değilmi?çift cinsiyet östrojen ve testesteron hormonları eşit üretmesi gerekmiyormu? buda bana çok garip geliyor...

 

ama her zaman eşcinsellerin % 100 ü kadın östrojen hormunu daha fazla salgılıyor, bunun sonucundada

kendilerini kadın gib ihissediyorlar... ilginç değilmi? bunun nedeni nedir? 

tarihinde karamsarhuman tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...