Jump to content

Teistler ahlakı temellendiremezler


Recommended Posts

Caner Taslaman gibi şarlatanlar ateistlerin ahlakı temellendiremeyeceği gibi gülünç bir iddiayı savunurlar.

 

Halbuki tam aksine ateistler değil, teistler ahlakı temellendiremezler. Bunun en büyük kanıtı günümüzdeki Caner Taslaman ve Edip Yüksel gibi tatlısu Müslümanlarının meallerde yaptığı bazı tahrifatlardır.

 

Mesela kadını dövme icazeti veren Nisa 34 ayetini bu gibi şarlatanlar 'dövün' yerine 'çıkarın' diye çevirir. Açıkça dövmek, darp etmek gibi anlamlara gelen 'darabe' fiilini 'çıkarın' diye hangi gerekçeyle çevirmektedirler? Onları Kuran'da kadın dövmenin olmadığı fikrine iten şey nedir?

 

Onları bu sahtekarlığa iten dinsiz ve laik düşünürlerin, insan hakları savunucularının belirlediği günümüzün modern ahlaksal ilkeleridir. Günümüz ahlak normlarına göre kadın dövmek aşağılık ve ilkel bir eylem olarak görüldüğü için Müslümanlar da bu ayeti farklı şekilde çevirerek kendilerini avutma yolunu seçerler. 

 

Keza Kuran'da birçok ayette 'elinizin altındakiler', 'sağ elinin sahip olduğu kadınlar' gibi ifadeler geçmesine rağmen bu kişiler Kuran'da köleliğin olmadığını iddia ederler. Halbuki 'sağ elinin sahip olduğu' ya da 'elinizin altındakiler' gibi ifadeler açıkça mal, mülk, sahiplik gibi anlamlara gelir. Yani bu ayetlerde bahsedilen kadınlar Müslüman erkeklerin ganimet olarak aldığı kadınlardır. Bunlar mal, mülk olarak görülür. 

 

Yine günümüz ahlakına bu gibi uygulamalar aykırı olduğu için Müslümanlar bu ayetlerin anlamlarını da tahrif ederler.

 

Peki neden? Ahlakın kaynağı din değil midir bu kişilere göre? Neden onlara göre illa kölelik ya da kadın dövmek Kuran'da yoktur? Neden bunların Kuran'da var olduğu ihtimalini düşünmek bile istemezler? "Belki de Allah böyle emrediyordur, belki de gerçek ahlaka uygun olan budur" diye düşünmeleri gerekmez mi?

 

Müslümanlar ahlaklarını Kuran'a uydurmak yerine, Kuran'ı günümüz ahlakına uydurma yoluna başvurmaktadırlar. Çünkü ahlakın biricik kaynağı akıl ve sağduyudur, "kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma" ilkesidir. 

Link to post
Sitelerde Paylaş

İslamın en temel kurgusu ahlaksızca olduğu için diğer söylemlerine bakmanın hiçbir anlamı yoktur.

Nedir bu temel kurgu?

Sırf inanmadığı için insanların sonsuza kadar yakılma fikri..

İyi, dürüst, ahlaklı insanların sırf müslüman olmadığı için sonsuza kadar yakılmasını içinize sindirebiliyorsanız siz de insanlık ve ahlak adına hiçbir kırıntı yoktur. Boşuna debelenmeyin.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
12 dakika önce, Abdülmalik yazdı:

Sırf inanmadığı için

 

Aslında burada çok ince ve çok önemli bir çizgi var.

Sırf inanmadığı için ne yapıyorlar?

Sonsuza dek yakıyorlar.

Oysa inansa dahi en küçük bir günah işlediğinde yine yakıyorlar.

Dahası, hiç günah işlemese dahi yakılmayacağının zerre garantisi yok.

Yani ne pok yersen ye her tarafı tehdit, her tarafı korku.

 

Dahası dahası, bir de şeyhler, şıhlar tarafı var, zorda kalanlar onlara sığınıyor.

Onlar ne yapıyor?

E, zorda kalanları sülalecek beceriyorlar, şeyhe, şıha becerilmeyi de cennetin kapısını açmakla eşdeğer buldukları için bundan bir de gurur duyuyorlar.

Binlerce yıldır bu şeyhe, şıha becerilme o kadar zirveye çıkmış ki, bugün tayyibe karımı dombaltırım diyenlerin psikolojisinde yatan da budur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
32 dakika önce, bilgivehis yazdı:

Aslında burada çok ince ve çok önemli bir çizgi var.

Sırf inanmadığı için ne yapıyorlar?

Sonsuza dek yakıyorlar.

Oysa inansa dahi en küçük bir günah işlediğinde yine yakıyorlar.

Dahası, hiç günah işlemese dahi yakılmayacağının zerre garantisi yok.

Yani ne pok yersen ye her tarafı tehdit, her tarafı korku.

İslamın gizli ve en temel şartlarından birisi aklı iptal etmektir. Akıl iptali sonsuz itaat için şarttır. İslam da sonsuz itaat gerekir, belirlenen çizginin dışına çıkarsan döneklik, bozgunculukla suçlarlar, ilahi cehennemi bile beklemezler, yani dediğiniz gibi kendi iç dünyaları bile çok ahlaksız öğeler barındırır. 

İslam 7. yüzyılın ahlaki normları içinde yazılmış bir dindir, yazanların bir suçu olduğunu düşünmüyorum, o çağda yaşayıp da algısı çağın ötesine geçmiş insan beklemek hayalcilik olur. Sorun şu çağda bu dine inananlarda ve önderliğini yapanlarda, bunlarda çok ciddi ahlak problemleri var.

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, Faşist Ateist yazdı:

Caner Taslaman gibi şarlatanlar ateistlerin ahlakı temellendiremeyeceği gibi gülünç bir iddiayı savunurlar.

 

Halbuki tam aksine ateistler değil, teistler ahlakı temellendiremezler. Bunun en büyük kanıtı günümüzdeki Caner Taslaman ve Edip Yüksel gibi tatlısu Müslümanlarının meallerde yaptığı bazı tahrifatlardır.

 

Mesela kadını dövme icazeti veren Nisa 34 ayetini bu gibi şarlatanlar 'dövün' yerine 'çıkarın' diye çevirir. Açıkça dövmek, darp etmek gibi anlamlara gelen 'darabe' fiilini 'çıkarın' diye hangi gerekçeyle çevirmektedirler? Onları Kuran'da kadın dövmenin olmadığı fikrine iten şey nedir?

 

Onları bu sahtekarlığa iten dinsiz ve laik düşünürlerin, insan hakları savunucularının belirlediği günümüzün modern ahlaksal ilkeleridir. Günümüz ahlak normlarına göre kadın dövmek aşağılık ve ilkel bir eylem olarak görüldüğü için Müslümanlar da bu ayeti farklı şekilde çevirerek kendilerini avutma yolunu seçerler. 

 

Keza Kuran'da birçok ayette 'elinizin altındakiler', 'sağ elinin sahip olduğu kadınlar' gibi ifadeler geçmesine rağmen bu kişiler Kuran'da köleliğin olmadığını iddia ederler. Halbuki 'sağ elinin sahip olduğu' ya da 'elinizin altındakiler' gibi ifadeler açıkça mal, mülk, sahiplik gibi anlamlara gelir. Yani bu ayetlerde bahsedilen kadınlar Müslüman erkeklerin ganimet olarak aldığı kadınlardır. Bunlar mal, mülk olarak görülür. 

 

Yine günümüz ahlakına bu gibi uygulamalar aykırı olduğu için Müslümanlar bu ayetlerin anlamlarını da tahrif ederler.

 

Peki neden? Ahlakın kaynağı din değil midir bu kişilere göre? Neden onlara göre illa kölelik ya da kadın dövmek Kuran'da yoktur? Neden bunların Kuran'da var olduğu ihtimalini düşünmek bile istemezler? "Belki de Allah böyle emrediyordur, belki de gerçek ahlaka uygun olan budur" diye düşünmeleri gerekmez mi?

 

Müslümanlar ahlaklarını Kuran'a uydurmak yerine, Kuran'ı günümüz ahlakına uydurma yoluna başvurmaktadırlar. Çünkü ahlakın biricik kaynağı akıl ve sağduyudur, "kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma" ilkesidir. 

sanırım  enis  doko  ile  dedikleri  nesnel  ahlaki  değerlerin  tanrisiz  mümkün  olamayacağı  idi  yani  çok  detay  ahlaki  davranışlar  değil. Öldürme  hırsızlık  yapma  gibi  evrimsel  süreçte  meydana  gelemeyeceği  üzerine  idi  zannedersem.

Link to post
Sitelerde Paylaş
30 minutes ago, akılsızşuursuzatom said:

sanırım  enis  doko  ile  dedikleri  nesnel  ahlaki  değerlerin  tanrisiz  mümkün  olamayacağı  idi  yani  çok  detay  ahlaki  davranışlar  değil. Öldürme  hırsızlık  yapma  gibi  evrimsel  süreçte  meydana  gelemeyeceği  üzerine  idi  zannedersem.

 

Nesnel ahlaki değerler tanrı ile nasıl mümkün oluyor?

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 minute ago, akılsızşuursuzatom said:

herkes  tarafından  aynı  görülüyor  nesnel  derken  bunu  kastettim. Tanriyi  bağlamaz 

 

Yani sana göre tanrı yerine biri çıkıp keyfine göre kurallar koysa bu da nesnel olacak. Ayrıca herkesin aynı gördüğü falan da yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 dakika önce, sağduyu yazdı:

 

Yani sana göre tanrı yerine biri çıkıp keyfine göre kurallar koysa bu da nesnel olacak. Ayrıca herkesin aynı gördüğü falan da yok.

normalde  öldürmek  kötüdür  hırsızlık  kötüdür  gibi  açık  seçik  ilkeler  herkes  tarafından  aynı  görülmüyor  mu? Yani  dindeki  ayrıntı  bir  hüküm  gibi  değil  daha  kapsayıcı  daha  bariz  ilkeler  değil  mi?

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 minute ago, akılsızşuursuzatom said:

normalde  öldürmek  kötüdür  hırsızlık  kötüdür  gibi  açık  seçik  ilkeler  herkes  tarafından  aynı  görülmüyor  mu? Yani  dindeki  ayrıntı  bir  hüküm  gibi  değil  daha  kapsayıcı  daha  bariz  ilkeler  değil  mi?

 

 

 

Mesela İslam'a göre inanmayanları öldürmek kötü değil, onların mallarını yağmalayıp gasbetmek kötü değil.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 saat önce, Faşist Ateist yazdı:

Caner Taslaman gibi şarlatanlar ateistlerin ahlakı temellendiremeyeceği gibi gülünç bir iddiayı savunurlar.

 

Halbuki tam aksine ateistler değil, teistler ahlakı temellendiremezler. Bunun en büyük kanıtı günümüzdeki Caner Taslaman ve Edip Yüksel gibi tatlısu Müslümanlarının meallerde yaptığı bazı tahrifatlardır.

 

Mesela kadını dövme icazeti veren Nisa 34 ayetini bu gibi şarlatanlar 'dövün' yerine 'çıkarın' diye çevirir. Açıkça dövmek, darp etmek gibi anlamlara gelen 'darabe' fiilini 'çıkarın' diye hangi gerekçeyle çevirmektedirler? Onları Kuran'da kadın dövmenin olmadığı fikrine iten şey nedir?

 

Onları bu sahtekarlığa iten dinsiz ve laik düşünürlerin, insan hakları savunucularının belirlediği günümüzün modern ahlaksal ilkeleridir. Günümüz ahlak normlarına göre kadın dövmek aşağılık ve ilkel bir eylem olarak görüldüğü için Müslümanlar da bu ayeti farklı şekilde çevirerek kendilerini avutma yolunu seçerler. 

 

Keza Kuran'da birçok ayette 'elinizin altındakiler', 'sağ elinin sahip olduğu kadınlar' gibi ifadeler geçmesine rağmen bu kişiler Kuran'da köleliğin olmadığını iddia ederler. Halbuki 'sağ elinin sahip olduğu' ya da 'elinizin altındakiler' gibi ifadeler açıkça mal, mülk, sahiplik gibi anlamlara gelir. Yani bu ayetlerde bahsedilen kadınlar Müslüman erkeklerin ganimet olarak aldığı kadınlardır. Bunlar mal, mülk olarak görülür. 

 

Yine günümüz ahlakına bu gibi uygulamalar aykırı olduğu için Müslümanlar bu ayetlerin anlamlarını da tahrif ederler.

 

Peki neden? Ahlakın kaynağı din değil midir bu kişilere göre? Neden onlara göre illa kölelik ya da kadın dövmek Kuran'da yoktur? Neden bunların Kuran'da var olduğu ihtimalini düşünmek bile istemezler? "Belki de Allah böyle emrediyordur, belki de gerçek ahlaka uygun olan budur" diye düşünmeleri gerekmez mi?

 

Müslümanlar ahlaklarını Kuran'a uydurmak yerine, Kuran'ı günümüz ahlakına uydurma yoluna başvurmaktadırlar. Çünkü ahlakın biricik kaynağı akıl ve sağduyudur, "kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma" ilkesidir. 

 

-Sigara sağlığa zararlıdır. Lütfen avatarınızı değiştiriniz. Çoluğumuza çocuğumuza kötü örnek olmayınız :0_80cbc_37a71a73_L:

 

-Sayın önderimiz ATA mız Müslüman mı? deist mi? Yoksa ateist mi? Sanırım bunda baya bir ihtilaf söz konusu..

tarihinde sahin3 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
48 minutes ago, akılsızşuursuzatom said:

durup  dururken  inanmayanlari  öldürün  diye  bir  ayet  getirin  o  halde  hiç  bir  şey  yokken.

 

Tevbe 5. Haram aylar çıkınca bu Allah’a ortak koşanları artık bulduğunuz yerde öldürün, onları yakalayıp hapsedin ve her gözetleme yerine oturup onları gözetleyin. Eğer tövbe ederler, namazı kılıp zekâtı da verirlerse, kendilerini serbest bırakın. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.

 

Al, yeter mi bu?

 

Yetmezse al bir rezil ayet daha:

 

Tevbe 111. Şüphesiz Allah, mü’minlerden canlarını ve mallarını, kendilerine vereceği cennet karşılığında satın almıştır. Artık, onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve ölürler. Allah, bunu Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da kesin olarak va’detmiştir. Kimdir sözünü Allah’tan daha iyi yerine getiren? O hâlde, yapmış olduğunuz bu alışverişten dolayı sevinin. İşte asıl bu büyük başarıdır.

 

Ahlakın kaynağı olarak lanse edilen arap putuna bak, inananlara kiralık katil muamelesi yapıyor, "Gidin inanmayanları öldürün, ben de size cennete koyayım." diyor.

 

 

43 minutes ago, sahin3 said:

 

-Sayın önderimiz ATA mız Müslüman mı? deist mi? Yoksa ateist mi? Sanırım bunda baya bir ihtilaf söz konusu..

 

Müslüman olmadığı kesin, önemli olan da o zaten. Onu değerli kılan özelliklerden birisi de bu işte.

tarihinde sağduyu tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ahlak değerleri sürü halinde yaşayan canlılarda kendiliğinden ortaya çıkar. 


Sürüyü düzenleyen bir takım kurallar, hiyerarşi ve yasaklar olmazsa topluluk içerisinde kaos baş gösterecektir.

Kaos durumunda ise topluluk yaşamı imkansız hale gelir.  

Bu sebeple bazı ahlaki temeller aynen bir bebeğin emmeyi, karnı acıkınca ağlamayı vb.  bilerek doğduğu gibi yüz binlerce yıllık evrimsel süreçlerle seçile gelmiş ve genlerimize kazınmıştır. Geçmişi birkaç  bin yıllık ibrahimi dinler ise diğer birçok konuda yaptığı gibi insanlığın uzun süreçlerde elde ettiği  ahlak kazanımını gasp etmeye, dinlere aitmiş gibi göstermeye çalışıyor. 


Ahlak kuralları  toplumsal yaşantının olmazsa olmazıdır bu sebeple dinlerden çok daha öncesine hatta homo sapiens öncesine dayanır.

Günümüzde sürü halinde yaşayan bütün hayvanlar kendilerine has toplumsal ahlak kurallarına sahiptirler.


Dinlerin cennet havucu ve cehennem sopasına yani menfaate ve korkuya dayalı çarpık sistemi ahlaktan çok mafya vari bir düzendir.

Sex, barınma ve yiyecek (cennet) karşılığı iyilik yapmak ve kafana dayanmış bir silah (cehennem) tehdidiyle bir takım davranışlardan kaçınmaya ne kadar ahlak diyebiliriz soru işaretidir.
Bununla beraber dinler, insana ahlaktan ziyade kendi öğretisinin takip edilmesini dayatır.

Bu öğreti islam adı altında olduğu gibi günümüz ahlak anlayışı ve standartlarıyla taban tabana zıtlık gösterebilir.

Bir mümin, dininin öğretisi gereği inanmayanları öldürmeyi, mallarını çalmayı ve karısını kızını cariye alıp satmayı, tecavüz etmeyi kendine verilmiş bir hak olduğuna inanır.


Yani bırakın ahlakı, dinler bir insanı ahlaksızlığa, adam öldürmeye, katil olmaya, pedofili ve poligamiye, hırsızlığa, yağmacılığa motive eder.

Bu dine maruz kalmasa bunları yapmayacak bir insana her türlü iğrençliği, şerefsizliği ve sapıklığı yapacak motivasyonu verir.


Gerçek ahlak ceza ve ödül ile gelmez, erdemle gelir.

Bir ateist'in karşılığında menfaat sağlamadan çevresine, hayvanlara ve diğer insanlara saygılı, yardımsever ve hoşgörülü olması gerçek ahlaka çarpıcı bir örnektir.

Dinlerin vaad ettiği ahlak yapısı çarpık ve sapıktır.


Kaldı ki ahlak diğer çoğu olgu gibi yaşayan bir şeydir.

Çağlar geçtikçe insanlar, teknoloji, sınırlar, kültürler vb. değiştikçe ahlak da değişir ve evrilir.

(Misal 7. yüzyılda çocukla evlenmek, karını dövmek, köle alıp satmak vb. ahlaksızlık olarak görünmezken günümüzde ahlaksızlık olarak görüldüğü gibi)

Yani binlerce yıllık, hamurabi yasalarından derleme donmuş ahlak kurallarını günümüz modern toplum yapısına uyarlayamazsınız.

Uyarlamak isterseniz aynen modernist islamcılar gibi ayetleri eğip büküp allahının kıçını toplamaya çalışır, yok aslında o ayette öyle demek istememiş, 1400 yıldır yanlış anlaşılmış vb. zırvalamaya başlar ve komik duruma düşersiniz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 12.05.2019 at 16:33, Ebu Kafir said:

Ahlak değerleri sürü halinde yaşayan canlılarda kendiliğinden ortaya çıkar. 


Sürüyü düzenleyen bir takım kurallar, hiyerarşi ve yasaklar olmazsa topluluk içerisinde kaos baş gösterecektir.

Kaos durumunda ise topluluk yaşamı imkansız hale gelir.  

Bu sebeple bazı ahlaki temeller aynen bir bebeğin emmeyi, karnı acıkınca ağlamayı vb.  bilerek doğduğu gibi yüz binlerce yıllık evrimsel süreçlerle seçile gelmiş ve genlerimize kazınmıştır. Geçmişi birkaç  bin yıllık ibrahimi dinler ise diğer birçok konuda yaptığı gibi insanlığın uzun süreçlerde elde ettiği  ahlak kazanımını gasp etmeye, dinlere aitmiş gibi göstermeye çalışıyor. 


Ahlak kuralları  toplumsal yaşantının olmazsa olmazıdır bu sebeple dinlerden çok daha öncesine hatta homo sapiens öncesine dayanır.

Günümüzde sürü halinde yaşayan bütün hayvanlar kendilerine has toplumsal ahlak kurallarına sahiptirler.


Dinlerin cennet havucu ve cehennem sopasına yani menfaate ve korkuya dayalı çarpık sistemi ahlaktan çok mafya vari bir düzendir.

Sex, barınma ve yiyecek (cennet) karşılığı iyilik yapmak ve kafana dayanmış bir silah (cehennem) tehdidiyle bir takım davranışlardan kaçınmaya ne kadar ahlak diyebiliriz soru işaretidir.
Bununla beraber dinler, insana ahlaktan ziyade kendi öğretisinin takip edilmesini dayatır.

Bu öğreti islam adı altında olduğu gibi günümüz ahlak anlayışı ve standartlarıyla taban tabana zıtlık gösterebilir.

Bir mümin, dininin öğretisi gereği inanmayanları öldürmeyi, mallarını çalmayı ve karısını kızını cariye alıp satmayı, tecavüz etmeyi kendine verilmiş bir hak olduğuna inanır.


Yani bırakın ahlakı, dinler bir insanı ahlaksızlığa, adam öldürmeye, katil olmaya, pedofili ve poligamiye, hırsızlığa, yağmacılığa motive eder.

Bu dine maruz kalmasa bunları yapmayacak bir insana her türlü iğrençliği, şerefsizliği ve sapıklığı yapacak motivasyonu verir.


Gerçek ahlak ceza ve ödül ile gelmez, erdemle gelir.

Bir ateist'in karşılığında menfaat sağlamadan çevresine, hayvanlara ve diğer insanlara saygılı, yardımsever ve hoşgörülü olması gerçek ahlaka çarpıcı bir örnektir.

Dinlerin vaad ettiği ahlak yapısı çarpık ve sapıktır.


Kaldı ki ahlak diğer çoğu olgu gibi yaşayan bir şeydir.

Çağlar geçtikçe insanlar, teknoloji, sınırlar, kültürler vb. değiştikçe ahlak da değişir ve evrilir.

(Misal 7. yüzyılda çocukla evlenmek, karını dövmek, köle alıp satmak vb. ahlaksızlık olarak görünmezken günümüzde ahlaksızlık olarak görüldüğü gibi)

Yani binlerce yıllık, hamurabi yasalarından derleme donmuş ahlak kurallarını günümüz modern toplum yapısına uyarlayamazsınız.

Uyarlamak isterseniz aynen modernist islamcılar gibi ayetleri eğip büküp allahının kıçını toplamaya çalışır, yok aslında o ayette öyle demek istememiş, 1400 yıldır yanlış anlaşılmış vb. zırvalamaya başlar ve komik duruma düşersiniz.

Ahlakın sürü evrimiyle oluştuğunu belirtmiş siniz....

 

Yani sürünün yaşamının devamı için bir takım davranışların kazanildigini yada daha başka bir ifade ile bu davranış biçimlerine sahip olan sürülerin seçildigini söylüyorsunuz. ..

 

Yani ahlakın kaynağında da bir çıkar var sürünün hayatının ve huzurunun devamı. ..

 

Alın size iyi bir havuç. ..

 

Sürünün yok olması ise iyi bir sopa...

 

Erdem nerde. ..

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...