Jump to content

Hayalindeki tanrının masal olduğunun ispatı


Recommended Posts

 

Tanrı dincilerle hiç bir zaman çelişmez, hep onları affeder, şans verir ve onları doğrular.

Tanrı başkalarını kötüler, onları yüceltir.

Başkaları kafir, onlar ise tanrının sevgili kuludur.

Dinciler kendi akıllarında cenneti yüzde yüz garantilemiş insanlardır. Onlar gitmese kim gidecek ki cennete?

 

Bu da tanrının dincilerin iç sesi, yani öz muhakemesi olduğunu ispat eder.

Dincilerle ateistleri ayırt eden şey, ateistlerin bu gerçeği bilmesi. 

 

Eğer tanrı gerçek olsaydı hata yaptığınızda sizi suçlar, sizden farklı fikirlere sahip olurdu.

Sizin insanları yargılamanıza karşı çıkma şansı olurdu.

Aşırı şişirilmiş egonuzu bastırırdı. 

Ama şu anki haliyle o sizin yanlış yaptığınızda sığındığınız, sizi hep affeden yumuşak ve şepşeker peluş oyuncağınız. 

 

Bu da tanrınızın aslında egonuz olduğu, iç muhakemenizi açıklamak için kendi uydurduğunuz bir masal olduğunun ispatı. 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 111
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

atheistln zeki olanını takdir etmişimdir, her zaman, bravo, gerçeği olduğu gibi özetlediniz, birde ewrim konusunda anlaşabilsek,

mükemmel olur.. 

deizmin tanrısıda yoktur, ama inanırız, ama biz deistler teistler gibi, bilinebilir bir tanrı yaratmadık, sadece 

gerçekleri anlatmaya çalıştık.

 

gerçek şuki! asla bir tanrı hayali kurmadık, kafamızda , çünkü çok iyi analiz ettikki, bu özellikler tanrılarda

 olmaz, insanlarda olur. 

1: merhamet duygusu!

2: vicdanı değerler.

3: iyi kötü ayrımı.

4: peygamber(elçi ihtiyacı)

5: kitap ihtiyacı.

6: hayatı anlama ihtiyacı  hariç bu ihtiyaç için, atheistte olsanız ,bir ihtiyacınız olabilr. sevgi ve aşk gibi.

 

 

tarihinde karamsarhuman tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

şöyle bir cehenneme bakalım kimler vamış? teizme göre,

 

1: atheist deist ve agnostik ünlüler.

2: tüm filozoflar.

3: tüm atheist deist bilm adamları.

4: dinsiz iyi insanlar, 

 

şimdide cennete bakalım.

1: sarıklı ve cübbeli sahte hocalar.

2:  müslüman tecavüzcüler vesapıklar.

3: akıl ve mantık cahili ,insanlar.

4: gilmanlar ve huriler.(gilmanlar ve huriler için cennete alan pezo arap tanrısı)

 

açıkçası cehenneme gitmeyi isterdim, çünkü ordakı insanlarla yaşamaktan gurur duyardım... işte kafamdakı tanrı bu! 

 

tarihinde karamsarhuman tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Halep orada ise, arşın da burada.

"Tanrı var, tanrı var" diye yırtınanlar, boşu boşuna zırlıyorlar.

Buyursun kendi gelsin ve boyunu posunu göstersin.

 

Müritlerinin zırlamalarını dinlemekten gına geldi artık.

Evet; bekliyoruz efendim.

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
1 hour ago, Düşünen Hayvan said:

Orneklendirmek istersek , iklimler değişiyor bunun sebebi bir dinciye göre kafirlerdir. Ama gerçekte insanların doğayı acımasızca bozması.

 

 

 

 

Kötü şeyler kâfirler ve şeytandan gelir, iyi şeyler allah'tan ve tabii ki de kendilerinden gelir. 

 

Din, insanların çuvaldızı kendilerine batırma özelliklerini kaybetmelerine sebebiyet verir.

Öz inceleme özelliklerini ellerinden alır, kendi hatalarını düzeltip kendilerini geliştirebilme potansiyellerini yok eder.

 

Bunu vahşi kabilecilik içeren tüm sistemlerde görebilirsiniz. Irkçılık, spor taraftarlığı, siyasi taraftarlık, din, vb.

Tüm bu olgular insanların kendi hayatlarında üstlenmeleri gereken sorumluluklardan kaçıp yarım bilimle, yarım ahlakla kendilerini başkalarına karşı iyi gösterip vakit kazanmaya çalışmaları için ürettikleri paravanlardan ibaret.  

Link to post
Sitelerde Paylaş
16 saat önce, bayşapka yazdı:

 

Tanrı dincilerle hiç bir zaman çelişmez, hep onları affeder, şans verir ve onları doğrular.

Tanrı başkalarını kötüler, onları yüceltir.

Başkaları kafir, onlar ise tanrının sevgili kuludur.

Dinciler kendi akıllarında cenneti yüzde yüz garantilemiş insanlardır. Onlar gitmese kim gidecek ki cennete?

 

Bu da tanrının dincilerin iç sesi, yani öz muhakemesi olduğunu ispat eder.

Dincilerle ateistleri ayırt eden şey, ateistlerin bu gerçeği bilmesi. 

 

Eğer tanrı gerçek olsaydı hata yaptığınızda sizi suçlar, sizden farklı fikirlere sahip olurdu.

Sizin insanları yargılamanıza karşı çıkma şansı olurdu.

Aşırı şişirilmiş egonuzu bastırırdı. 

Ama şu anki haliyle o sizin yanlış yaptığınızda sığındığınız, sizi hep affeden yumuşak ve şepşeker peluş oyuncağınız. 

 

Bu da tanrınızın aslında egonuz olduğu, iç muhakemenizi açıklamak için kendi uydurduğunuz bir masal olduğunun ispatı. 

 

 

Niye Tanrı'yı hep bir başkasının Onu algılayışı, yorumlayışı ya da kendisi için kullanması üzerinden vb. konuşuyorsunuz. Bu, Tanrı ile ilgili sağlıklı bir değerlendirme olmaz. Söyledikleriniz doğru olsa bile (dinciler Tanrı'yı kendi benliklerinin, muhakemelerinin ya da ait oldukları grupların her zaman haklı ve ayrıcalıklı olmasının bir aracı yapıyor olsalar bile) Tanrı'nın varlığı bunun üzerinden konuşulamaz.

Size acizane tavsiyem Tanrı'yı siyasi, tarihi yapılar, ya da kişiler/ milletler, yorumlar arası karşıtlıklar üzerinden konuşup düşünmeyin. Bütün bunları bir kenara koyarak düşünün. 

 

Tanrı'nın elbette insanla yakın bir münasebeti vardır ama insanın maddi varlığı ve nefsiyle değil, ruhuyla. Ruhunu, maddi varlığının ya da nefsinin hapishanesinden kurtaramamış kişilerin Tanrı ile ya da din ile ilgili söylediği şeyler hakikat değil kendi zannıdır. Hatta bu konuda ne kadar cüretkar konuşurlarsa o kadar vebal altına girerler. Gerçek dindarlar kesinlikle Tanrı şunu yapacak, bunu yapacak diye ahkam kesmez. Bilakis benimle ya da bir başkasıyla ilgili ne yaparsa başım üstünedir der. Zaten din açısından teslim olmak demek ben bilmem o bilir, ben yargılayamam o yargılar, O bana ya da bir başkasına ne yaparsa yapsın itiraz etmem, razı olurum demektir.

 

Bu konuda çok çarpıcı ve açık bir kaç örnek var aslında. Mesela Şeytan çok zahit, çok bilgili, çok üst mertebede bir kul olmasına rağmen Tanrı'nın kendisini değil de o zaman için hiç bir marifeti olmayan Adem'i seçmesine itiraz ettiği için Şeytan olmuştur. Aynı şekilde Tanrı, kitap verdiklerinin ya da kendini dine atfedenlerin zannı olsaydı en çok Yahudilere kızmazdı. Ya da bedevi Araplara. İnanın bugün kitap inse yine en çok ilahi uyarı ve azarlardan nasibini alacaklar kendilerini dine atfedenler olur.

tarihinde Yeni Üye tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, Yeni Üye yazdı:

 

Niye Tanrı'yı hep bir başkasının Onu algılayışı, yorumlayışı ya da kendisi için kullanması üzerinden vb. konuşuyorsunuz. Bu, Tanrı ile ilgili sağlıklı bir değerlendirme olmaz. Söyledikleriniz doğru olsa bile (dinciler Tanrı'yı kendi benliklerinin, muhakemelerinin ya da ait oldukları grupların her zaman haklı ve ayrıcalıklı olmasının bir aracı yapıyor olsalar bile) Tanrı'nın varlığı bunun üzerinden konuşulamaz.

Size acizane tavsiyem Tanrı'yı siyasi, tarihi yapılar, ya da kişiler/ milletler, yorumlar arası karşıtlıklar üzerinden konuşup düşünmeyin. Bütün bunları bir kenara koyarak düşünün. 

 

Tanrı'nın elbette insanla yakın bir münasebeti vardır ama insanın maddi varlığı ve nefsiyle değil, ruhuyla. Ruhunu, maddi varlığının ya da nefsinin hapishanesinden kurtaramamış kişilerin Tanrı ile ya da din ile ilgili söylediği şeyler hakikat değil kendi zannıdır. Hatta bu konuda ne kadar cüretkar konuşurlarsa o kadar vebal altına girerler. Gerçek dindarlar kesinlikle Tanrı şunu yapacak, bunu yapacak diye ahkam kesmez. Bilakis benimle ya da bir başkasıyla ilgili ne yaparsa başım üstünedir der. Zaten din açısından teslim olmak demek ben bilmem o bilir, ben yargılayamam o yargılar, O bana ya da bir başkasına ne yaparsa yapsın itiraz etmem, razı olurum demektir.

 

Bu konuda çok çarpıcı ve açık bir kaç örnek var aslında. Mesela Şeytan çok zahit, çok bilgili, çok üst mertebede bir kul olmasına rağmen Tanrı'nın kendisini değil de o zaman için hiç bir marifeti olmayan Adem'i seçmesine itiraz ettiği için Şeytan olmuştur. Aynı şekilde Tanrı, kitap verdiklerinin ya da kendini dine atfedenlerin zannı olsaydı en çok Yahudilere kızmazdı. Ya da bedevi Araplara. İnanın bugün kitap inse yine en çok ilahi uyarı ve azarlardan nasibini alacaklar kendilerini dine atfedenler olur.

 

Ya o zaman tanrı çıksın kendini açıklasin. Yeter ulan binlerce yıldır bir kaç sülalenin uçkurunun keyfine kafa patlatmak... Size de yazık değil mi?

 

Bir tanrı varsa kendini başkasına açıklatmaya ihtiyaç duymaz ki. Elçiye yada açıklamaya muhtaç olan tanrı değildir.

 

 

tarihinde Düşünen Hayvan tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
5 hours ago, Yeni Üye said:

 

Niye Tanrı'yı hep bir başkasının Onu algılayışı, yorumlayışı ya da kendisi için kullanması üzerinden vb. konuşuyorsunuz.

 

Sana sormalı, birilerinin iddiaları üzerine tanrı var diye yırtınan sizlersiniz. Neden yahudilerin, arapların iddialarına gerçek muamelesi yapıyorsunuz?

Link to post
Sitelerde Paylaş
22 saat önce, bayşapka yazdı:

 

Tanrı dincilerle hiç bir zaman çelişmez, hep onları affeder, şans verir ve onları doğrular.

Tanrı başkalarını kötüler, onları yüceltir.

Başkaları kafir, onlar ise tanrının sevgili kuludur.

Dinciler kendi akıllarında cenneti yüzde yüz garantilemiş insanlardır. Onlar gitmese kim gidecek ki cennete?

 

Bu da tanrının dincilerin iç sesi, yani öz muhakemesi olduğunu ispat eder.

Dincilerle ateistleri ayırt eden şey, ateistlerin bu gerçeği bilmesi. 

 

Eğer tanrı gerçek olsaydı hata yaptığınızda sizi suçlar, sizden farklı fikirlere sahip olurdu.

Sizin insanları yargılamanıza karşı çıkma şansı olurdu.

Aşırı şişirilmiş egonuzu bastırırdı. 

Ama şu anki haliyle o sizin yanlış yaptığınızda sığındığınız, sizi hep affeden yumuşak ve şepşeker peluş oyuncağınız. 

 

Bu da tanrınızın aslında egonuz olduğu, iç muhakemenizi açıklamak için kendi uydurduğunuz bir masal olduğunun ispatı. 

 

Tanrı dincilerle hiç bir zaman çelişmez mi ?

 

 “Yalnız şu iki şeyi lütfet, Tanrım, 
O zaman kendimi senden gizlemeyeceğim: 
 Elini üstümden çek 
Ve dehşetinle beni yıldırma. 
 Sonra beni çağır, yanıtlayayım, 
Ya da bırak ben konuşayım, sen yanıtla. 
 Suçlarım, günahlarım ne kadar? 
Bana suçumu, günahımı göster. 
  Niçin yüzünü gizliyorsun, 
Beni düşman gibi görüyorsun? 
  Rüzgarın sürüklediği yaprağa dönmüşüm, 
Beni mi korkutacaksın? 
Kuru samanı mı kovalayacaksın? 
 Çünkü hakkımda acı şeyler yazıyor, 
Gençliğimde işlediğim günahları bana miras veriyorsun. 

 

EYÜP 13/20,21,22,23,24,25,26

 

 Ey Tanrı, beni tükettin, 
Bütün ev halkımı dağıttın. 
 Beni sıkıp buruşturdun, bana karşı tanık oldu bu; 
Zayıflığım kalkmış tanıklık ediyor bana karşı. 
 Tanrı öfkeyle saldırıp parçalıyor beni, 
Dişlerini gıcırdatıyor bana, 
Düşmanım gözlerini üzerime dikiyor. 
  İnsanlar bana dudak büküyor, 
Aşağılayarak tokat atıyor, 
Birleşiyorlar bana karşı. 
 Tanrı haksızlara teslim ediyor beni, 
Kötülerin kucağına atıyor. 

 

Eyüp 16 /7,8,9,10,11

  

Bilin ki, Tanrı bana haksızlık yaptı, 
Beni ağıyla kuşattı. 
 “İşte, ‘Zorbalık bu!’ diye haykırıyorum, ama yanıt yok, 
Yardım için bağırıyorum, ama adalet yok. 
 Yoluma set çekti, geçemiyorum, 
Yollarımı karanlığa boğdu. 
 Üzerimden onurumu soydu, 
Başımdaki tacı kaldırdı. 
 Her yandan yıktı beni, tükendim, 
Umudumu bir ağaç gibi kökünden söktü. 
  Öfkesi bana karşı alev alev yanıyor, 
Beni hasım sayıyor. 

EYÜP 19/6,7,8,9,10,11

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tanrı’nın nitelikleri zamana, kültüre, kişiye göre değişiyor. O da kültürel evrimin bir parçası. Eğer güç odakları Tanrı olayına el atmasa, insanları serbest bıraksaydı şu an ılımlı, hümanist, daha eşitlikçi Tanrı modellerini konuşuyor, bunlara inanıyor olacaktık.

Yani hayal edilen bir din aslında yok, güçlü olanın uydurup dayattığı bir din var. Zayıf kişilikli insanlar gücün dalkavukluğunu yapmak, kendini güvenceye almak için bu dinlere sarılıp, sahipleniyorlar. Bu zayıflık belirtisini telafi edebilmek için de kendilerini bu kervana katılmayanlardan daha üstün, ayrıcalıklı göstermeye çalışıyorlar. Yani kendilerini kandırıyorlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 24.05.2019 at 15:29, fezadabirtürk said:

Tanrı dincilerle hiç bir zaman çelişmez mi ?

 

 “Yalnız şu iki şeyi lütfet, Tanrım, 
O zaman kendimi senden gizlemeyeceğim: 
 Elini üstümden çek 
Ve dehşetinle beni yıldırma. 
 Sonra beni çağır, yanıtlayayım, 
Ya da bırak ben konuşayım, sen yanıtla. 
 Suçlarım, günahlarım ne kadar? 
Bana suçumu, günahımı göster. 
  Niçin yüzünü gizliyorsun, 
Beni düşman gibi görüyorsun? 
  Rüzgarın sürüklediği yaprağa dönmüşüm, 
Beni mi korkutacaksın? 
Kuru samanı mı kovalayacaksın? 
 Çünkü hakkımda acı şeyler yazıyor, 
Gençliğimde işlediğim günahları bana miras veriyorsun. 

 

EYÜP 13/20,21,22,23,24,25,26

 

 Ey Tanrı, beni tükettin, 
Bütün ev halkımı dağıttın. 
 Beni sıkıp buruşturdun, bana karşı tanık oldu bu; 
Zayıflığım kalkmış tanıklık ediyor bana karşı. 
 Tanrı öfkeyle saldırıp parçalıyor beni, 
Dişlerini gıcırdatıyor bana, 
Düşmanım gözlerini üzerime dikiyor. 
  İnsanlar bana dudak büküyor, 
Aşağılayarak tokat atıyor, 
Birleşiyorlar bana karşı. 
 Tanrı haksızlara teslim ediyor beni, 
Kötülerin kucağına atıyor. 

 

Eyüp 16 /7,8,9,10,11

  

Bilin ki, Tanrı bana haksızlık yaptı, 
Beni ağıyla kuşattı. 
 “İşte, ‘Zorbalık bu!’ diye haykırıyorum, ama yanıt yok, 
Yardım için bağırıyorum, ama adalet yok. 
 Yoluma set çekti, geçemiyorum, 
Yollarımı karanlığa boğdu. 
 Üzerimden onurumu soydu, 
Başımdaki tacı kaldırdı. 
 Her yandan yıktı beni, tükendim, 
Umudumu bir ağaç gibi kökünden söktü. 
  Öfkesi bana karşı alev alev yanıyor, 
Beni hasım sayıyor. 

EYÜP 19/6,7,8,9,10,11

 

 

İşine gelen yerleri cımbızlamak sadece müslümanlara mahsus değil.

Keşke bunu yapmak için incil'in en zayıf hikâyelerinden birini seçmeseydin. 

 

Binlerce köle ve hayvan sahibi, güzel bir eşi olan, doğu'nun en zengin adamı, her gece oğulları için adak adayan ve bu sebeple Yahweh'in sevgili kulu olan Eyüp'ün her şeyini kaybetmesi ve Yahweh'e yakınmasının sebebini de incil okumamış arkadaşlara anlatır mısın?

 

Yahweh ve Şeytan beraber Eyüp üstünden bir oyun oynamaya karar verirler:

 

Level 1

Yahweh şeytana karşı Eyüp'ü ballandıra ballandıra anlatır.

Şeytan hadi canım oradan, zenginliğini elinden alırsan sana sövecektir der.

Yahweh de şeytana o zaman al ne yaparsan yap sövecek mi görelim der.

Şeytan adamın elindeki bütün çocuklarını, kölelerini ve hayvanlarını yok eder. 

Eyüp sövmez.

 

Level 2

Deli Yahweh şeytanın önüne Eyüp'ü sürmeye devam etmektedir. 

Şeytan da hadi canım oradan, sağlığıyla oynansa kesin söverdi der.

Yahweh al ne yaparsan yap sövmeyecek diye iddialaşır.

Eyüp'ün her yerinde çıban çıkar, Eyüp gene de sövmez.

 

Sonra da Eyüp doğduğu güne lanet eder. 

 

Sonra da üç arkadaşı ziyarete gelir ve onunla tartışıp durur, kötü biri olduğunu söyler.

Sorunun kendisinde olduğunu iddia eder.

O da 30 sayfa boyunca kendini savunmaya devam eder ve tanrı'dan cevap bekler.

Sonra çevre ailelerden gelenler de ona bilgelik anlatmaya çalışır.

Yahweh'in kötü şeyler yapmayacağını söyler. Kötülüğün kendisinde olduğunu söyler.

 

 

Fakat Yahweh sırf şeytanla iddialaşmak istediği için Eyüp'e kötülükler etmiştir. 

Kötü olmadığından tek emin olan da Eyüp'tür.

 

En sonunda da Yahweh saklandığı yerden çıkıp her şeyi kendinin yarattığını ne kadar dehşet ve haşmetli olduğunu anlatır. 

Eyüp'e kendinden cevap beklemeye hakkı olmadığını söyler, sonra aldığı her şeyin iki katını geri verir.

 

Tabii Eyüp'ün ölen çocukları sırf şeytanla iddialaştığı için ölü kalır. 

 

En ilginci, sıkıntılı dönemlerinde Eyüp okuyup kendilerinde güç bulan hristiyan arkadaşlar İsa'nın kimsenin günahsız olmadığını anlattığını, yani Eyüp'ün durumuyla alakaları olmadığını farketmez. Çoğu zaten incil okumamıştır. 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 24.05.2019 at 09:59, Yeni Üye said:

 

Niye Tanrı'yı hep bir başkasının Onu algılayışı, yorumlayışı ya da kendisi için kullanması üzerinden vb. konuşuyorsunuz. Bu, Tanrı ile ilgili sağlıklı bir değerlendirme olmaz. Söyledikleriniz doğru olsa bile (dinciler Tanrı'yı kendi benliklerinin, muhakemelerinin ya da ait oldukları grupların her zaman haklı ve ayrıcalıklı olmasının bir aracı yapıyor olsalar bile) Tanrı'nın varlığı bunun üzerinden konuşulamaz.

Size acizane tavsiyem Tanrı'yı siyasi, tarihi yapılar, ya da kişiler/ milletler, yorumlar arası karşıtlıklar üzerinden konuşup düşünmeyin. Bütün bunları bir kenara koyarak düşünün. 

 

Tanrı'nın elbette insanla yakın bir münasebeti vardır ama insanın maddi varlığı ve nefsiyle değil, ruhuyla. Ruhunu, maddi varlığının ya da nefsinin hapishanesinden kurtaramamış kişilerin Tanrı ile ya da din ile ilgili söylediği şeyler hakikat değil kendi zannıdır. Hatta bu konuda ne kadar cüretkar konuşurlarsa o kadar vebal altına girerler. Gerçek dindarlar kesinlikle Tanrı şunu yapacak, bunu yapacak diye ahkam kesmez. Bilakis benimle ya da bir başkasıyla ilgili ne yaparsa başım üstünedir der. Zaten din açısından teslim olmak demek ben bilmem o bilir, ben yargılayamam o yargılar, O bana ya da bir başkasına ne yaparsa yapsın itiraz etmem, razı olurum demektir.

 

Bu konuda çok çarpıcı ve açık bir kaç örnek var aslında. Mesela Şeytan çok zahit, çok bilgili, çok üst mertebede bir kul olmasına rağmen Tanrı'nın kendisini değil de o zaman için hiç bir marifeti olmayan Adem'i seçmesine itiraz ettiği için Şeytan olmuştur. Aynı şekilde Tanrı, kitap verdiklerinin ya da kendini dine atfedenlerin zannı olsaydı en çok Yahudilere kızmazdı. Ya da bedevi Araplara. İnanın bugün kitap inse yine en çok ilahi uyarı ve azarlardan nasibini alacaklar kendilerini dine atfedenler olur.

 

Ben de tanrı fenomenine eskiden böyle naif bakardım. Ama insanlara hitap etmek istiyorsanız antropolojiden, fizikten, kimya'dan ya da çoktan barıştıkları temel din hikayelerinden bahsetmek onları sadece ötekileştirir. Onun yerine hikayenin bilmedikleri, düşünmedikleri yanlarını ortaya çıkartabilirsiniz. Ötekileştikçe size başkalarının ağzından cevap vermeye başlarlar ve sonsuz döngü olarak böyle gider. Herkesin pratik kararlar vermek için kullandıkları bir zihniyeti var. Dinci zihniyeti de antropolojiyi, fiziği ve biyolojiyi görmezden gelmeye programlı.

 

Daha geçen gün forumda kuran yüzünden bernolli efektine inanmayan dinci bir arkadaş gördüm (Emre1974tr). Bir başkası atomların aklı yoksa atomlardan oluşan şeyin aklı olmasının mucize olduğunu ileri sürdü (akilsizsuursuzatom). Diğeri kendini müslüman olarak tanıtıp hristiyan pascal bahsi yaptı. (nogodbutallah)    

 

İnsanlarla iletişim kurmak istiyorsanız işe onları anlamakla başlayın. Bu da benim eleştirim olsun. 

 

tarihinde bayşapka tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 23.05.2019 at 17:14, bayşapka said:

 

Tanrı dincilerle hiç bir zaman çelişmez, hep onları affeder, şans verir ve onları doğrular.

Tanrı başkalarını kötüler, onları yüceltir.

Başkaları kafir, onlar ise tanrının sevgili kuludur.

Dinciler kendi akıllarında cenneti yüzde yüz garantilemiş insanlardır. Onlar gitmese kim gidecek ki cennete?

 

Bu da tanrının dincilerin iç sesi, yani öz muhakemesi olduğunu ispat eder.

Dincilerle ateistleri ayırt eden şey, ateistlerin bu gerçeği bilmesi. 

 

Eğer tanrı gerçek olsaydı hata yaptığınızda sizi suçlar, sizden farklı fikirlere sahip olurdu.

Sizin insanları yargılamanıza karşı çıkma şansı olurdu.

Aşırı şişirilmiş egonuzu bastırırdı. 

Ama şu anki haliyle o sizin yanlış yaptığınızda sığındığınız, sizi hep affeden yumuşak ve şepşeker peluş oyuncağınız. 

 

Bu da tanrınızın aslında egonuz olduğu, iç muhakemenizi açıklamak için kendi uydurduğunuz bir masal olduğunun ispatı. 

 

Olabilir...

 

Tabi herkesin tanrı tanımı farklı...

 

Benim inandığım tanrı insanlara vicdanlariyla duydukları şeyleri söyler...

 

Yani her zaman iyi doğru adil olmaya çalışin der...

 

Ateist Budist deist agnostik yada hangi dinden olursa olsun böyle düzgün iyi insanları sever ve ödüllendirir...

 

Benim hayalimdeki masalsı tanrım böyle...

 

Kimbilir belki gerçekten böyle bir tanrı vardır...

Link to post
Sitelerde Paylaş

"Tanrıyı ve onun özelliklerini ve hal ve hareketini bile biz dizayn ediyorsak, tanrıya ne hacet ?" diye sorarlar adama.

Onu papağan gibi konuşturanın bizler olduğu gibi, onu kılıktan kılığa sokan da biziz.

Sittin seneden beri dindarların yaptığının kısa ve öz özeti budur.

 

 

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 24.05.2019 at 16:19, Abdülmalik yazdı:

Tanrı’nın nitelikleri zamana, kültüre, kişiye göre değişiyor. O da kültürel evrimin bir parçası. Eğer güç odakları Tanrı olayına el atmasa, insanları serbest bıraksaydı şu an ılımlı, hümanist, daha eşitlikçi Tanrı modellerini konuşuyor, bunlara inanıyor olacaktık.

Yani hayal edilen bir din aslında yok, güçlü olanın uydurup dayattığı bir din var. Zayıf kişilikli insanlar gücün dalkavukluğunu yapmak, kendini güvenceye almak için bu dinlere sarılıp, sahipleniyorlar. Bu zayıflık belirtisini telafi edebilmek için de kendilerini bu kervana katılmayanlardan daha üstün, ayrıcalıklı göstermeye çalışıyorlar. Yani kendilerini kandırıyorlar.

mitolojık çaglarda tanrılar,  ok atar yıldırım atar denizileri kontrol ederdi. örf ve adetler tanrılara adak adanırdı.

deprem veya tsunamı oldugunda tanrıların kızdıgı düşünülür bakire kızlar tanrılara adak adanırdı. teklı tanrılar dönemindede

 örf ve adetler oruç namaz bayram kurban gibi saçma sağan arap adetleriyle değiştirildi... haklısın .. gerçek tarihi 

özetlemişsin. bravo.. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
17 hours ago, kirec said:

Olabilir...

 

Tabi herkesin tanrı tanımı farklı...

 

Benim inandığım tanrı insanlara vicdanlariyla duydukları şeyleri söyler...

 

Yani her zaman iyi doğru adil olmaya çalışin der...

 

Ateist Budist deist agnostik yada hangi dinden olursa olsun böyle düzgün iyi insanları sever ve ödüllendirir...

 

Benim hayalimdeki masalsı tanrım böyle...

 

Kimbilir belki gerçekten böyle bir tanrı vardır...

 

Tanrı'nın varlığı konusunda hemfikiriz. Tanrı kesin ve net bir şekilde var.

 

Kimin kimi yarattığı konusunda fikir ayrılığımız var sadece.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
21 dakika önce, bayşapka yazdı:

Tanrı'nın varlığı konusunda hemfikiriz. Tanrı kesin ve net bir şekilde var.

 

Kimin kimi yarattığı konusunda fikir ayrılığımız var sadece.


Sen Tanrı yı yarattın
Fakat Allah (c.c.) tarafından yaratıldın.

Link to post
Sitelerde Paylaş

 

başkasının hayallerine tapan bu inanan insanlar en bariz insanlardır, akıllarına gelen ilk fikri kabul ederler ve tamamen tahmin edilebilir şeyleri akıllarında tutarlar. yani beyinlerini bu masallarla doldururlar ve bu hayallerin ilerisine gidemedikleri için yeni bir fikri olamaz, özgür değillerdir. fikirleri kapana kısıldığı gibi hayal gücü de inanç(kötü anlamıyla din) tarafından kapana kısılır çünkü kitapta ne yazıyorsa o dur ve daha fazlasını düşünmeleri yasaktır veya düşünemezler, çünkü din o kişiyle bir bütünlük çoktan kurmuştur. siz elinize bir bıçak aldığınızda onu kendinize sokmazsınız veya sokmayı düşünemezsiniz, bu beyniniz tarafından engellenecektir. aynı şey dinciye dinin bir hayal ürünü olduğunu söylediğinizde bir bıçak saplamış olursunuz ve sizi kafasından atmak için her şeyi yapacaktır.

 

halbuki bunlar sadece bir başkasını hayalinden ibaret saçmalıklardır, günümüzdeki tek tanrı saçmalıkların en büyüğüdür. bir fikir olabilir ama bütünsel olarak bir fikir değil, onun saçmalamış halidir. yani tek tanrı(allah vb) gerçek tanrı değildir onun saçmalamış halidir. çünkü o insan aklına hizmet eder, ettiğini görüyoruz. bir aslan bir ceylanı yakalarken onlar hiçliğin kapısını çalarken insanoğlu cennet veya cehennemin kapısını aralayacaktır(burada tek tanrı nedense insana gelince vicdanı kabarır çünkü onun adı sadece tek tanrıdır). bu açıkçası insan aklının uydurması bir saçmalıktan ibaret olduğu barizdir, bir gerçektir.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 saat önce, HATEM yazdı:

Sen Tanrı yı yarattın
Fakat Allah (c.c.) tarafından yaratıldın.

 

Neden zeus, odin, şiva, baal, amon, vişnu, ......vb. milyonlarca diğer tanrı değil de arap tanrısı allah?

Neden hint mitolojisi, yunan mitolojisi, mısır, iskandinav, uzak doğu, hitit, kelt kızılderili, eskimo ve diğer yüzlerce farklı mitoloji değil de arap mitolojisi?

 

Bu soruya desteksiz ve kanıtsız sallamadan, gargaraya getirmek için uzun uzun masal anlatmadan bir paragrafla cevap ver bakalım, ama boş yere uzun uzun saçmalama kimse okumuyor, kısa & öz cevap bekliyoruz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...