Jump to content

Tek hücreliden çok hücreliye geçiş evrimi


Recommended Posts

3 hours ago, haci said:

 

Senin kendi annenle bile aranızda genetik farklar var. Bu ne ifade ediyor? Sizler farklı türler misiniz?

Bunu kastetmediğimi önceden belirtmiştim. 

 

3 hours ago, anibal said:

 

Seni anlıyorum, ama genel olarak yanlış düşünüyorsun. 

 

Bugün dediğin gibi, genetik fark gözlenebilecek tek toplumlar, izole yaşayan toplumlardır. Bunun dışında, modern dünyada, öyle belli bir genetik fark göremezsin. Genele bakarsan, fransa, almanya, hindistan, rusya veya türkiye'de göreceğin gen dağılımı aynı gibi görülür.

 

Buna mukabil, milliyet değil ama, belli bazı genlerin, belli bazı ırk mı desek, onlardna geldiğini de biliyoruz. Yani, atıyorum, çinlilerde görülen bir gen var. Ama ub genin görüldüğü herkes çinli olmuyor.

 

Bu yolla, mesela vikinglerden, Türklerden gelenleri falan söylemek olası oluyor. Mesela, avrupanın yarıdan çoğu türk genleri taşır, cengiz han boş durmayı sevmezmiş, o yüzden. 

 

Ama modern dünyada, belli bir toplumu, belli bir genetik şablonla belirtmek olası değil. Yani, türküm diye gezen birini, kürdüm diye gezen birini mesela, tutarsan, en iyi ihtimalle türklerden, kürtlerden gelen bir kaç gen bulursun, onun dışında 40 çeşit milletten de genler taşıyor olacaktır. Hani, en bir kürdüm, en az 40 nesildir kürdüm ben diyen ben birinin DNA sekansında viking genleri çıkmıştı, taaa o kadar karışık olur iş.

 

En büyük yahudi düşmanı Hitler'in bile, yahudi geni taşıması gibi bir mevzu var ortada. Ne denebilir ki daha?

 

Sanırım milliyet veya topluluk olarak düşünüldüğünde işin içinden çıkmak mümkün değil. Hatta özele indiğimizde bile kayda değer bir farktan söz edemiyoruz değil mi? Örneğin sarışın mavi gözlü bir Alman ile Orta Afrikali bir siyahinin dna'larını ele aldığımızda bile kendi içinde oldukça çeşitli ve keskin çizgilerle ayrılmamış bir sonuç elde ederiz. Doğru mu? Yoksa bu da bireye göre değişir mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 54
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

2 hours ago, Fridolin said:

Bunu kastetmediğimi önceden belirtmiştim. 

 

 

Sanırım milliyet veya topluluk olarak düşünüldüğünde işin içinden çıkmak mümkün değil. Hatta özele indiğimizde bile kayda değer bir farktan söz edemiyoruz değil mi? Örneğin sarışın mavi gözlü bir Alman ile Orta Afrikali bir siyahinin dna'larını ele aldığımızda bile kendi içinde oldukça çeşitli ve keskin çizgilerle ayrılmamış bir sonuç elde ederiz. Doğru mu? Yoksa bu da bireye göre değişir mi?

 

Şöyle söylemek daha doğru olur.

 

Sarışın mavi gözlü iki alman arasında bulacağın kadar DNA farkını, sarışın mavi gözlü bir alman ile orta afrikalı bir siyahi arasında da bulabilirsin. Basitçe söylersek, geniş alanda baktığında, her birey, birbirinden nerdeyse aynı uzaklıktadır, aralarında benzer DNA farkları vardır. Tamam, aynı aile veya senelerdir birbiri içinde evlenip gelmiş bir küçük toplum, köy, kasaba vs. bazı noktalardan yakın olacaktır mutlaka. Fakat bu farklar ancak "aile" denecek seviyede bir kitle oluşturabilir, millet, ırk falan diyecek kadar kalabalık olmaz.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
18 saat önce, uygur yazdı:

Bu doğal ayıklanmaya örnek mutasyona örnek değil.

Bu yüzden evrim diyemeyiz.

Daha önceki nesilde bir tane bile çok hücreli olmaması lazım.

 

Doğal ayıklanma, oluşan mutasyonlardan ortama hangisinin daha çok uyum sağladığının süreci zaten.

 

Mutasyon olmadan yeni oluşacak canlının genetiği değişmez, tek hücreliden çok hücreliye geçiş mutasyona örnek değil demekle ne demek istiyorsunuz anlamadım.

 

Deney laboratuvar ortamında yapılıyor ve deney yapılan ortamda daha önce çok hücreli bulunmuyor.

 

Bu yüzden tam olarak laboratuvarda gözlenen bir evrim olgusudur. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 hours ago, Zihinsel Orgazm said:

 

bu konu netmi yoksa bir mevzudan ibaretmi? hitlerin cesedi bulunamadı ki.. diye biliyoruz?

 

Ama akrabalarını falan biliyoruz.

 

Ha, elbette net, %100 kesin değil, ama ondan daha bulanık olan çok kişi gaz odasını boyladı zamanında. Net olmayış sebebi de biraz bu zaten, ortada takip edilecek alman yahudisi kalmadı.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
23 hours ago, uygur said:

Bu doğal ayıklanmaya örnek mutasyona örnek değil.

Bu yüzden evrim diyemeyiz.

Daha önceki nesilde bir tane bile çok hücreli olmaması lazım.

 

Şöyle bir mevzu var zaten. Evrim, doğal seleksiyondur. Evrim diyorsan, bakacağın şey, doğal seleksiyon, mutasyonlar değil. 

 

Mutasyon üreme eylemidir, anlık ve bir kereliktir, bir süreç olarak işlemez. Teknik olarak, olası olan her mutasyon olacaktır, her zaman, sürekli. Evrim, bunların seçilerek belli bri yöne kanalize olmasıdır. 

 

Basitçe dersek, yağmurun yağması mutasyonlara benzer, ama toplanıp nehir gibi akması evrimdir. Evrimi alıp, amanda bu yağmur tanesi değil demek gibi bir şey yaptığın.

tarihinde anibal tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
6 saat önce, Sundance yazdı:

 

Doğal ayıklanma, oluşan mutasyonlardan ortama hangisinin daha çok uyum sağladığının süreci zaten.

 

Mutasyon olmadan yeni oluşacak canlının genetiği değişmez, tek hücreliden çok hücreliye geçiş mutasyona örnek değil demekle ne demek istiyorsunuz anlamadım.

 

Deney laboratuvar ortamında yapılıyor ve deney yapılan ortamda daha önce çok hücreli bulunmuyor.

 

Bu yüzden tam olarak laboratuvarda gözlenen bir evrim olgusudur. 

Alıntı

TARTIŞMA
Hücresel kümeleme, birçok tek hücreli organizmanın yaşam döngüsünün veya ekolojisinin bir parçasını oluşturur ve özellikle grup oluşumunun ve çok hücreliğin evrimi ile ilgili soruları ele almak için ilginçtir. Burada, farklı Chlamydomonas türleri ve suşlarında toplanma dinamiklerini, hücre büyüklüğü ve hareketliliği ve genetik ilişki açısından incelendi. Daha önce yapılan çalışmalarla uyumlu olarak (Boraas ve diğerleri, 1998 Boraas, ME, Seale, DB & Boxhorn, JE (1998). Bir flagellate ile fgotrofi, sömürge avını seçer: çok hücreliğin olası bir kökeni. Evrimary Ecology, 12: 153-164 .
[Crossref], [Web of Science ®], [Google Akademik]
; Lürling ve Beekman, 2006 Lürling, M. ve Beekman, W. (2006). Chlamydomonas reinhardtii'de palmelloidlerin oluşumu: rotifer avcılarına karşı savunma? Annales de Limnologie - Uluslararası Limnoloji Dergisi, 42: 65-72.
[Crossref], [Web of Science ®], [Google Akademik]
) Chlamydomonas'ın bütün suşları ve türleri, avcıların (bu durumda Peranema) veya kültür filtratlarının varlığında hızla toplanır. Ayrıca, toplanmayı öne süren diğer yırtıcı hayvanların (rotiferler ve siliatlar; gösterilmemiştir) varlığında oluşan gruplar, çeşitli yırtıcı basınçlarına cevap olarak tek hücreli algler tarafından kullanılan spesifik olmayan bir savunma stratejisidir. İlginç bir şekilde, topaklanma için uyarıcı, yırtıcı hayvanın fiziksel varlığı değil, çözünmüş kimyasal bileşiklerdir (kairomonlar; bakınız Brown vd., 1970 Brown, WL, Eisner, T. ve Whittaker, RH (1970). Allomones ve kairomonlar: özel kimyasal haberciler: BioScience, 20: 21-22.
[Crossref], [Web of Science ®], [Google Akademik]
 kültür filtratında mevcut olan olası mekanizmaların tartışılması için). Peranema'nın, ister doğal olarak isterse yukarıda açıklanan büyüme ortamında olsun, Chlamydomonas tarafından tespit edilen kairomonları salgılaması muhtemeldir. Çok sayıda fitoplankton ve zooplankton türü, avcıların ürettiği kairomonlara cevaben çeşitli morfolojik, davranışsal ve yaşam öyküsü değişiklikleri kullanarak kendilerini avcılardan korur (Brown ve arkadaşları, 1970 Brown, WL, Eisner, T. ve Whittaker, RH (1970)). Allomonlar ve kairomonlar: transspesifik kimyasal haberciler BioScience, 20: 21-22.
[Crossref], [Web of Science ®], [Google Akademik]
; Boeing ve diğerleri, 2006 Boeing, W.J., Ramcharan, C.W. & Riessen, H.P. (2006). Daphnia pulex'inde çoklu yırtıcı savunma stratejileri ve doğal ortamlarla ilişkisi. Plankton Araştırma Dergisi, 26: 571-584.
[Crossref], [Web of Science ®], [Google Akademik]
). Örneğin, Chlamydomonas hücrelerinin, zooplankton (Daphnia) tarafından üretilen kairomonlara yanıt olarak ve hatta Daphnia ile beslenen balık tarafından üretilen kairomonlara yanıt olarak fototaksi değiştirdikleri gösterilmiştir (Latta IV ve diğerleri, 2009 Latta IV, LC, O, Latta IV ve diğerleri, 2009 'Donnell, RP & Pfrender, ME (2009). Chlamydomonas'ın dikey dağılımı, greyder ve avcı kairomonlarına cevaben değişir. Oikos, 118: 853-858.
 [Google Akademik]
). Chlamydomonas'taki kairomon saptamanın ortak bir yol kullanıp kullanmadığını veya mekanizmaların avcı-kairomona özgü olup olmadığını bilmek ilginç olabilir.

Chlamydomonas'ta, avcılara maruz kaldıklarında hücrelerin toplanmasındaki hücre boyutu ve hareketliliği gibi fenotipik özelliklerin rolü ihmal edilmiştir. Bu çalışmada, küçük, yavaş yüzen Chlamydomonas suşlarının büyük, hızlı yüzücülerden çok daha hızlı toplandığı görülmüştür. Bunun nedeni, muhtemelen, seçici basıncın daha yüksek yoğunluğudur. Peranema trichophorum, küçük, yavaş yüzen Chlamydomonas suşlarını daha kolay içine aldı.

Chlamydomonas ve diğer tek hücreli klorofitlerde, yırtıcı hayvanların varlığında oluşan agregaların genetik yapısı da açık bir şekilde ele alınmamıştır (Boraas ve arkadaşları, 1998 Boraas, ME, Seale, DB & Boxhorn, JE (1998). sömürge avları için: çok hücreliğin olası bir kökeni Evrimsel Ekoloji, 12: 153-164.
[Crossref], [Web of Science ®], [Google Akademik]
). Tipik olarak genetik heterojenite doğrudan incelenmez veya agregaların klonal olduğu varsayılır. Bu çalışmada Chlamydomonas hücreleri diğer suşların veya türlerin bireyleriyle serbestçe karışmış ve tür içi ve türler arası kimerik gruplar oluşturmuştur. Bu veriler, en azından volvokinlerde, eğer hücrelerin çok hücreliğin en başında bir araya gelmek yerine bir araya geldiği gibi bir araya gelmesi halinde, benlik ve benlik dışı arasındaki ayrımcılığın bir önkoşul veya hatta toplanmanın ana bir faktörü olmadığını göstermektedir. Fenotipik farklılıklar beklenenden daha önemli olabilir. Elbette, başlangıçtaki grup oluşumunu takiben, kin tanıma mekanizmalarına dayalı olarak gruplar içinde genotiplerin fiziksel olarak ayrılmasının, grup yaşamına ilişkin maliyetleri iyileştirdiği muhtemeldir. Hücresel sümük kalıbında veya Dictyostelid amipinde (işbirliğinin ve çok hücreli gelişimin evrimi için başka bir model sistemi) hücreler de bir araya gelir ve çok hücreli agregalar ve meyve veren gövdeler oluşturur.

https://www.tandfonline.com/doi/full/10.1080/09670262.2015.1107759

Avcıların bulunduğu ortamda  toplanma  olayı daha öncede tespit edilmiş.

Avcının kokusu bile yetiyor toplanmaları için.

Hemde 18-48 saate.:)

Atalarında  demek ki böyle bir özellik var.

Translate ile son kısmını çevirdim.

Link to post
Sitelerde Paylaş
15 saat önce, Fridolin yazdı:

Teşekkürler.. Farklı bir topicte, bir olgu olarak "zaman"ı tartışmak istiyorum ancak yeni konu açamıyorum nedense. Bunun sebebi post sayımın az olması mı?

 

En az 20 ileti ile daha önce açılmış başlıklara katılmadan başlık açamazsin.

Onlara laf olsun diye katılırsan da forumdan atılırsın.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Başlığın ana temasından uzaklaşmayalım. Başlık nedir?

 

Tek hücreliden çok hücreliye geçiş evrimi

 

Tek hücreliden çok hücreliye geçmek çok kısa bir zamanda gerçekleşmiştir. Bu geçiş Cambrian döneminde hayvanların ortaya çıkmasını tetiklemiştir.

Her ikisi de aniden ortaya çıkan evrimsel süreçlerdir.

Yaklaşık 3,5 milyar yıl tek hücreli olan yaşam neden bir anda çok hücreli olmuştur?

Bu soruyu yanıtlamaya çalışmalısınız..

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
22 saat önce, anibal yazdı:

 

Yok zaten, yeterince açık değil mi?

 

Canlıyı geçip, "canlılara" bakarsan, göreceğin her şey evrimdir.

Avcı karşısında toplanma olayı daha öncedende tespit edilmiş.Avcının kokusu bile yetiyor toplanmaları için.

https://www.tandfonline.com/doi/full/10.1080/09670262.2015.1107759

Link to post
Sitelerde Paylaş
23 minutes ago, uygur said:

Avcı karşısında toplanma olayı daha öncedende tespit edilmiş.Avcının kokusu bile yetiyor toplanmaları için.

https://www.tandfonline.com/doi/full/10.1080/09670262.2015.1107759

 

Önemli olan, onların toplanınca organize oluyor olmaları ki bu defa gözlenen şey o

 

Zaten bu mevzuya yola çıkmanın motivasyonu, avcı karşısında toplanan tek hücreliler, çok hücrelileşebilirler mi sorusu. Ha, bu makalede, toplaşmadan çok, hücre bazında oluşan değişimlere işaret ediyor. Soru da buradan çıkıyor: Yahu hücreler değişiyorsa, bu çok hücreli olmaya doğru evrilebilir mi? Ve cevapta bulunmuş işte: Evet.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 hour ago, uygur said:

Avcıların bulunduğu ortamda  toplanma  olayı daha öncede tespit edilmiş.

Avcının kokusu bile yetiyor toplanmaları için.

Hemde 18-48 saate.:)

Atalarında  demek ki böyle bir özellik var.

Translate ile son kısmını çevirdim.

 

Bak ben sana bir şey diyeyim.

Sen bu soruyu evrimi henüz anlamadığın, ya da yanlış anladığın için soruyorsun.

Zaten ilk yazdığın mesajdan da anlaşılıyor bu durum: 

Quote

Bu doğal ayıklanmaya örnek mutasyona örnek değil.

 

Bu ne demektir?

Başlıkta ya da konunun bir yerinde mutasyona örnektir ya da mutasyon kanıtlandı falan mı diyor?

Evrim sadece mutasyonlardan ibaret bir süreç mi?

 

Şimdi naçizane yazar mısın evrim nedir, ya da ne değildir ki, bahsedilen bu konu evrimi dışı, ya da örnek teşkil edemeyecek bir şey olsun?

Ne olmalı ya da nasıl olmalıydı ki sana göre evrim olsun? 

 

Ha bu konu ile ilgili benim kafama takılan başka bir şey var ki, onu fırsat olursa daha sonra yazıcam.

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, teflon yazdı:

 

Bak ben sana bir şey diyeyim.

Sen bu soruyu evrimi henüz anlamadığın, ya da yanlış anladığın için soruyorsun.

Zaten ilk yazdığın mesajdan da anlaşılıyor bu durum: 

 

Bu ne demektir?

Başlıkta ya da konunun bir yerinde mutasyona örnektir ya da mutasyon kanıtlandı falan mı diyor?

Evrim sadece mutasyonlardan ibaret bir süreç mi?

 

Şimdi naçizane yazar mısın evrim nedir, ya da ne değildir ki, bahsedilen bu konu evrimi dışı, ya da örnek teşkil edemeyecek bir şey olsun?

Ne olmalı ya da nasıl olmalıydı ki sana göre evrim olsun? 

 

Ha bu konu ile ilgili benim kafama takılan başka bir şey var ki, onu fırsat olursa daha sonra yazıcam.

Evrim mutasyondur.Doğal ayıklanma bir şey üretmez.

Yeni bilgi oluşturmaz.Var olanı eksiltir.

Konuya  neden itiraz ettiğimi yazdım.Atalarında olmayan bir özelliği üretmiyor.

 Hızlı evrim diye sunulmasıda komik olmuş.

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 minutes ago, uygur said:

Evrim mutasyondur.Doğal ayıklanma bir şey üretmez.

Yeni bilgi oluşturmaz.Var olanı eksiltir.

Konuya  neden itiraz ettiğimi yazdım.Atalarında olmayan bir özelliği üretmiyor.

 Hızlı evrim diye sunulmasıda komik olmuş.

 

 

 

 

Saçmaladın.

 

Bunların ataları, tek hücreli, bunlar ise çok hücreli. Daha ne fark olacaktı ki?

 

Doğal seleksiyon, var olan bilginin gelişmesi sağlar. Evrim nedir, ne değildir bir öğren önce. Siz sanıyorsunuz ki mutasyon olacak, hoooop, sürüngen kuş olup uçacak. Yok öyle bir mutasyon.

 

Sana bir örnek verdik. Tekrar edelim, mutasyonlar, yağmurdur, gökten düşer durur. Onların nehir olup, bir kanal açıp  akıp gitmesi ise evrimdir, bu da doğal seleksiyonla gerçekleşir.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben de şunu anlamıyorum, bir DNA yı sebep ve sonuçları gozlemleme imkanı olmadan yapabilen doğa, nasıl olur da sonra gelen canlılarda teknik hatalar yapabiliyor. Örneğin anne karninda oksijensizlik yüzünden bebek ölebiliyor. Veya zaman kavramını ayarlayamiyor, kimisi uzun kimisi kısa yaşıyor.  
 
Veya bunları doğa mi yapıyor? 
 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, Düşünen Hayvan yazdı:

Ben de şunu anlamıyorum, bir DNA yı sebep ve sonuçları gozlemleme imkanı olmadan yapabilen doğa, nasıl olur da sonra gelen canlılarda teknik hatalar yapabiliyor. Örneğin anne karninda oksijensizlik yüzünden bebek ölebiliyor. Veya zaman kavramını ayarlayamiyor, kimisi uzun kimisi kısa yaşıyor.  
 
Veya bunları doğa mi yapıyor? 
 

 

 

Bütün bunları doğa bilerek, düşünerek, planlayarak yapmıyor ki... Her şey rastgele.. Hataların nedeni işte bu stokastisite...

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 11.06.2019 at 13:48, Düşünen Hayvan yazdı:

Ben de şunu anlamıyorum, bir DNA yı sebep ve sonuçları gozlemleme imkanı olmadan yapabilen doğa, nasıl olur da sonra gelen canlılarda teknik hatalar yapabiliyor. Örneğin anne karninda oksijensizlik yüzünden bebek ölebiliyor. Veya zaman kavramını ayarlayamiyor, kimisi uzun kimisi kısa yaşıyor.  
 
Veya bunları doğa mi yapıyor? 
 

 

 

Doğanın onu yapması onu planlı, projeli yapıyor mu demek? 

 

Doğa bir rastgelelik ve tesadüfi okyanusu. Bizim anladığımız bilinç kavramı diye bir şey yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 saat önce, Theory_of_Everything yazdı:

Doğanın onu yapması onu planlı, projeli yapıyor mu demek? 

 

Doğa bir rastgelelik ve tesadüfi okyanusu. Bizim anladığımız bilinç kavramı diye bir şey yok.

Peki sende bilinç var mı? Nereden geldi o bilinç?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...