Jump to content

Karikateist'in İddiasına Cevap (20-38)


Recommended Posts

  • İleti 85
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

5 minutes ago, KuranMumini2698 said:

Nahl 93 'de geçen "yeşa'u" kelimesinin anlamı "dilediğine/dileyene/dilediğiniz" gibi anlamlara gelir. O kelimenin Kur'an'da geçtiği yerlere baktığınız zaman benim dediklerimi göreceksiniz.BKNZ(2:258,2:223,7:19,7:161,18:29,25:45,27:87,34:13 ve 39:15) bu ayetlerde aynı kelime geçer anlamı "dilediğiniz/dileyene" anlamı olarak geçer.

 

 

Bir kelime ya dilediğine ya da dileyene anlamına gelir, iki anlama birden gelmez. Ancak cahiller, aptallar böyle salakça bir şeyi iddia eder.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, karamsarhuman yazdı:

allah zamandan ve mekandan bagımsızdır, diye ayet , sonrada yine allah karar değiştiriyor olmalı, bir karar ver ülenn..

 zamandan bagımsızmısın? yoksa zamanlımısın?

ayetler kendi kendini rezil ediyor zaten, açıklamaya gerek yok.. sanırım allahın katında dünya yılı zaman olarak geçmiyor.

 

bu kadar ucuz bir savunu ancak teiizmden çıkar.

zamandan münezzehit demek, zamanı ve mekanı yaratan demektir, yaratıcı sıfatlarıda bu yöndedir.

sen tut evrenı yarat sonrada zamanın içine gir dünya yıllarını kullan ve katlarda yaşa.

tam arap zekası ..

 

bir karar ver ülen ...allah zamandan bagımsızmı? değilmi? bir karar ve ülenn.  ayetleri değiştirdinmi? yoksa değiştirmedinmi? sanırım mahonun ve allahın kafası karışık... :0_80cbc_37a71a73_L:

 

Related image

 

Image result for ayetlerdeki çeliÅkiler

Yukarıdaki iki ayette çelişki yoktur. "Ayet" sözcüğü tekil olarak kullanıldığı 84 yerin hiçbirinde Kuran ayetleri için kullanılmaz; tekil olarak kullanıldığı zaman sürekli olarak "işaret, delil, mucize" anlamlarına gelir. Ne var ki çoğul hali olan "Ayaat" (ayetler) ise, tekil anlamına ek olarak Kuran ayetleri için de kullanılır. Nitekim Kuran'ın bir "ayeti" daha doğrusu bir birimi/ifadesi tek başına mucizevi bir özelliğe sahip değildir. Örneğin bir veya iki kelimeden oluşan birimler var ve bunlar, Kuran'ın tanımladığı ayet (mucize) özelliğini göstermez. Bazı kısa ifadeler Kuran'ın inişinden önce günlük konuşmada, kitaplarda ve şiirlerde kullanılan/kullanılabilen ifadelerdir. Örneğin bak 55:3; 69:1; 74;4; 75:8; 80:28; 81:26. Mucizelik özelliğini gösteren minimum ölçü bir sure (10:38) olup en kısa sure de 3 ayettir (103; 108; 110). Besmele, tek bir birim olduğu için kendi başına bir mucize değildir; ancak Kuran'ın bütününü saran matematiksel örgü içinde mucizelik özelliğini kazanır. Ayetlerin (mucizevi özelliğe sahip olan ifadelerin) bir parçası olduğu için Besmele'den ayet diye sözedilebilir; ancak şunu unutmamak gerekir ki Tanrı, tekil olan "ayet" kelimesini Kuran'ın ayetleri için kullanmayarak, sadece mucizelerden sözetmeyi sağlamıştır. Nasih-Mensuh konusu için ayrıca 4:82 ayetine bakınız. Ayrıca, 2:85 ayetinde anlatılan sapkınlığı aynen tekrar eden Müslümanlar hakkında müthiş bir öngörü için 15:91 ayetlerine bakınız.

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 dakika önce, sağduyu yazdı:

 

Bir kelime ya dilediğine ya da dileyene anlamına gelir, iki anlama birden gelmez. Ancak cahiller, aptallar böyle salakça bir şeyi iddia eder.

Arapça dilinin yapısı budur. Arapça dilinde "darabe" kelimesi hem "vurmak" anlamı hem de "dışarı çıkmak/terk etmek" anlamı vardır.  "Yeşa'u" kelimesi "dilediğine/dileyen" anlamına gelir Kur'an ayetlerini incele.

tarihinde KuranMumini2698 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
34 minutes ago, KuranMumini2698 said:

Arapça dilinin yapısı budur. Arapça dilinde "darabe" kelimesi hem "vurmak" anlamı hem de "dışarı çıkmak/terk etmek" anlamı vardır.  "Yeşa'u" kelimesi "dilediğine/dileyen" anlamına gelir Kur'an ayetlerini incele.

 

Ben inceledim, dileyene/dilediğine diye çevirenler sahtekar şaklabanlar sadece. Burada bir kelimenin farklı anlamlarından bahsetmiyoruz, bir fiilin özelliğinden bahsediyoruz, bir fiil cümle içinde ya etken olur ya da edilgen, ikisi de aynı anda olamaz. Bir fiili dilediğini/dileyeni diye çeviren kişi ya dilbilgisi nedir bilmiyordur ya da ikiyüzlü sahtekardır, bunu fark edemeyen de ya dilbilgisi cahilidir ya da ikiyüzlü sahtekardır.

 

İşe bak, ilkokulda öğrenilmesi gereken şeyleri tekrar öğretmek zorunda kalıyoruz bu dinci tayfasına.

 

Nebe 39. İşte bu, hak olan gündür. Artık dileyen kimse Rabbine ulaştıran bir yol tutar.

Kehf 29. De ki: “Hak, Rabbinizdendir. Artık dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin.” Biz zalimlere öyle bir ateş hazırladık ki, onun alevden duvarları kendilerini çepeçevre kuşatmıştır. (Susuzluktan) feryat edip yardım dilediklerinde, maden eriyiği gibi, yüzleri yakıp kavuran bir su ile kendilerine yardım edilir. O ne kötü bir içecektir! Cehennem ne korkunç bir yaslanacak yerdir.

 

4. fe men: artık kim

5. şâe: diler

 

5. ve men şâe: ve dileyen kimse

     
     

Nahl 93. Allah dileseydi, sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat O, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Yapmakta olduğunuz şeylerden mutlaka sorguya çekileceksiniz.

 

7. men yeşâu: dilediği kimseyi

9.men yeşâu: dilediği kimse

 

Al, bunlar da Kurandan örnekler; yeşau dilediğine, şae de dileyene anlamına geliyor.

     
     
   

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 dakika önce, sağduyu yazdı:

 

Ben inceledim, dileyene/dilediğine diye çevirenler sahtekar şaklabanlar sadece. Burada bir kelimenin farklı anlamlarından bahsetmiyoruz, bir fiilin özelliğinden bahsediyoruz, bir fiil cümle içinde ya etken olur ya da edilgen, ikisi de aynı anda olamaz. Bir fiili dilediğini/dileyeni diye çeviren kişi ya dilbilgisi nedir bilmiyordur ya da ikiyüzlü sahtekardır, bunu fark edemeyen de ya dilbilgisi cahilidir ya da ikiyüzlü sahtekardır.

 

İşe bak, ilkokulda öğrenilmesi gereken şeyleri tekrar öğretmek zorunda kalıyoruz bu dinci tayfasına.

 

Nebe 39. İşte bu, hak olan gündür. Artık dileyen kimse Rabbine ulaştıran bir yol tutar.

Kehf 29. De ki: “Hak, Rabbinizdendir. Artık dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin.” Biz zalimlere öyle bir ateş hazırladık ki, onun alevden duvarları kendilerini çepeçevre kuşatmıştır. (Susuzluktan) feryat edip yardım dilediklerinde, maden eriyiği gibi, yüzleri yakıp kavuran bir su ile kendilerine yardım edilir. O ne kötü bir içecektir! Cehennem ne korkunç bir yaslanacak yerdir.

 

4. fe men: artık kim

5. şâe: diler

 

5. ve men şâe: ve dileyen kimse

     
     

Nahl 93. Allah dileseydi, sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat O, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Yapmakta olduğunuz şeylerden mutlaka sorguya çekileceksiniz.

 

7. men yeşâu: dilediği kimseyi

9.men yeşâu: dilediği kimse

 

Al, bunlar da Kurandan örnekler; yeşau dilediğine, şae de dileyene anlamına geliyor.

     
     
   

 

"Yeşau" kelimesinin bütün Kur'an'daki ayetlerini incele. "Şae" kelimesi "yeşau" kelimesi aynı kökten gelir.  Mesela Arapça'da "kema yeşa'u" kelimesi "isteğe göre/dileyene göre" anlamına gelir. Arapça'da "şae/yeşa'u" kelimeleri "dilemek/dileyene/dilediği " anlamında kullanılıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 minute ago, KuranMumini2698 said:

"Yeşau" kelimesinin bütün Kur'an'daki ayetlerini incele. "Şae" kelimesi "yeşau" kelimesi aynı kökten gelir.  Mesela Arapça'da "kema yeşa'u" kelimesi "isteğe göre/dileyene göre" anlamına gelir. Arapça'da "şae/yeşa'u" kelimeleri "dilemek/dileyene/dilediği " anlamında kullanılıyor.

 

Senin gibi bir geri zekalıya vakit harcamaya değmez, gözünün önündeki apaçık gerçeği bile inkar ediyorsun. Okuduğunu bile anlayacak zeka yok sende.

 

Şae dileyene, yeşau dilediğine anlamına geliyor işte, bu kadar açık kanıttan sonra hala kıvırabilmek için müslüman olması gerekiyor herhalde insanın. Dürüstlük yok, utanma yok, sadece kibir ve cehalet var.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Şimdi, sağduyu yazdı:

 

Senin gibi bir geri zekalıya vakit harcamaya değmez, gözünün önündeki apaçık gerçeği bile inkar ediyorsun. Okuduğunu bile anlayacak zeka yok sende.

 

Şae dileyene, yeşau dilediğine anlamına geliyor işte, bu kadar açık kanıttan sonra hala kıvırabilmek için müslüman olması gerekiyor herhalde insanın. Dürüstlük yok, utanma yok, sadece kibir ve cehalet var.

Arapça'daki kelimeleri bilmiyorsun. İki kelime aynı kökten gelir. Örn; "Kafir" kelimesi "kefera" kökünden gelir ve Kafir kelimesinin anlamı "nankör/gerçeği gizleyen" anlamına gelir. "Kefera" kelimesinin anlamıda "nankör ve gerçeği gizleyen" anlamındadır. İki kelime aynı kökten geliyor ve aynı anlama sahiptir. "şae/yeşau" kelimeside aynı kökten gelir ve aynı anlama gelmektedir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
42 dakika önce, sağduyu yazdı:

 

Senin gibi bir geri zekalıya vakit harcamaya değmez,

 iltifat ediyorsun, teiste, geri zekalı demek, tedaviyle düzebilir, hastalıktır, ama b u üye varya bu üye, beyinsiz üye olarak anılıcak 

bundan sonra... saygılar.. yahuu  bu teist olamaz, bu farklı bir tür, bir teist bile, kuranı 100.000 okudugunda

hayalardan çıkmış arap   fantazileri oldugunu anlardı beee.....  yuhhh.. . ?:0_80cbc_37a71a73_L:

tarihinde karamsarhuman tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
9 saat önce, KuranMumini2698 yazdı:

Sizin yaptığınız sahtekarlıktır. Çünkü 9:1-2-3-4 okumadan hemen 9:5 ayetinde bir cümle alıyorsunuz ve sahtekarlık yapıyorsunuz. Kehf Suresi'nde ayete baktığın zaman "çok kötü bir iş yaptın" demektedir. 

Eğer haksız yere öldürdü ise neden ceza verilmedi ki? Musa "Bu haksızlığa dayanamam." filan deyip ayrılsaydı en azından dediğinizin mantığı belli olacaktı.

 

8 saat önce, KuranMumini2698 yazdı:

Fussilet 9-12 ve Naziat Suresi'nde çelişki yoktur. Çünkü, Kur'an çevirisi yapanlar yanlış çeviriyor. Ayette "sümme" kelimesi geçer ve Arapça'da en çok anlama gelen kelimelerden biridir. Arapça'da "sümme" kelimesi "sonra/bir de/dahası" gibi anlamlara gelir. O ayetlerde "sonra" kelimesi yerine "bir de/dahası" gibi kelimeler kullanılması gerekir. Eğer "bir de/dahası" gibi kelimeler kullanıldığı zaman çelişki olmaz.

O ayetlerle alâkalı iki sorum olacak: Oradaki yedi gök nedir? Her evre neyi simgelemektedir? Aynı zamanı temsil ediyor olamaz yoksa bilimle çelişir, o zaman hangi kritere göre bir evre biter ve öbürü başlar?

Link to post
Sitelerde Paylaş
11 saat önce, Natüralist Ateist yazdı:

Eğer haksız yere öldürdü ise neden ceza verilmedi ki? Musa "Bu haksızlığa dayanamam." filan deyip ayrılsaydı en azından dediğinizin mantığı belli olacaktı.

 

 

O ayetlerle alâkalı iki sorum olacak: Oradaki yedi gök nedir? Her evre neyi simgelemektedir? Aynı zamanı temsil ediyor olamaz yoksa bilimle çelişir, o zaman hangi kritere göre bir evre biter ve öbürü başlar?

1-) Onu Musa'ya soracaksın.

2-)

1- Troposfer

2- Stratosfer

3- Mezosfer

4- Termosfer

5- Ekzosfer

6- İyonosfer

7- Manyetosfer

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 hour ago, KuranMumini2698 said:

2-)

1- Troposfer

2- Stratosfer

3- Mezosfer

4- Termosfer

5- Ekzosfer

6- İyonosfer

7- Manyetosfer

 

Mülk 5. Andolsun biz, en yakın göğü kandillerle donattık. Onları şeytanlara atılan taşlar yaptık ve onlara alevli ateş azabını hazırladık.

Saffat 6. Biz, en yakın göğü zinetlerle, yıldızlarla donattık.

 

Senin kafana göre yıldızlar ve kandiller(?) troposferde.

 

Ayrıca bunlar göğün değil atmosferin katlarıdır, 7 değil 5 adettir, göğün katları matları yoktur. Sen tam cahilmişsin, daha önceki mal dincilerin zırvalarını düşünüp araştırmadan kopyalamışsın.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, KuranMumini2698 yazdı:

1-) Onu Musa'ya soracaksın.

2-)

1- Troposfer

2- Stratosfer

3- Mezosfer

4- Termosfer

5- Ekzosfer

6- İyonosfer

7- Manyetosfer

bakalım bunu anlıyabilicekmisin? daha basit anlatamam, evladım, senin okuduğun tüm mealler 1950 de sonra yazılmıştır,

gerçek kuranda evren genişlemez allah genişler,,, allah bir karar vermiş sonunda genişlemiş ayette ....:lol:Görüntünün olası içeriÄi: yazı

 

Related image

 

tarihinde karamsarhuman tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
34 dakika önce, karamsarhuman yazdı:

bakalım bunu anlıyabilicekmisin? daha basit anlatamam, evladım, senin okuduğun tüm mealler 1950 de sonra yazılmıştır,

gerçek kuranda evren genişlemez allah genişler,,, allah bir karar vermiş sonunda genişlemiş ayette ....:lol:Görüntünün olası içeriÄi: yazı

 

Related image

 

İbni Kesir'in mealine bak. İbni Kesir 1300'lü yıllarda yaşamış olan birisidrir.  Ayette "lemusiun" kelimesi geçiyor ve anlamı "genişlik" anlamına gelir. O kelimenin köklerine baktığın zaman hep "genişlik" anlamına gelir. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
43 dakika önce, sağduyu yazdı:

 

Mülk 5. Andolsun biz, en yakın göğü kandillerle donattık. Onları şeytanlara atılan taşlar yaptık ve onlara alevli ateş azabını hazırladık.

Saffat 6. Biz, en yakın göğü zinetlerle, yıldızlarla donattık.

 

Senin kafana göre yıldızlar ve kandiller(?) troposferde.

 

Ayrıca bunlar göğün değil atmosferin katlarıdır, 7 değil 5 adettir, göğün katları matları yoktur. Sen tam cahilmişsin, daha önceki mal dincilerin zırvalarını düşünüp araştırmadan kopyalamışsın.

İnsanlar "gökteki yıldızlar" dediği zaman bilimsel yanlış mı yapıyor ? Kur'an, insanların anlayacağı dilden konuşmaktadır. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 saat önce, KuranMumini2698 yazdı:

1-) Onu Musa'ya soracaksın.

2-)

1- Troposfer

2- Stratosfer

3- Mezosfer

4- Termosfer

5- Ekzosfer

6- İyonosfer

7- Manyetosfer

1) Neden ki? Allah'ın cezayı vermesi gerekmez miydi?

2) 6 veya 5 çok gördüm ama bilimsel sitede 7 hiç görmedim. Mesela NASA 6 tane saymış:

https://www.nasa.gov/mission_pages/sunearth/science/atmosphere-layers2.html

Ama atmosfer katmanında kandil filan olmaz ki hiç.

3) Her bir evre neyi temsil etmektedir?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, Natüralist Ateist yazdı:

1) Neden ki? Allah'ın cezayı vermesi gerekmez miydi?

2) 6 veya 5 çok gördüm ama bilimsel sitede 7 hiç görmedim. Mesela NASA 6 tane saymış:

https://www.nasa.gov/mission_pages/sunearth/science/atmosphere-layers2.html

Ama atmosfer katmanında kandil filan olmaz ki hiç.

3) Her bir evre neyi temsil etmektedir?

Bende 7 saydım. Arapça'da "gün" kelimesi "yevm"dir. Anlamı "gün/evre" anlamına gelir. 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Fussilet:

9. De ki: “Siz mi yeri iki günde yaratanı inkâr ediyor ve O’na ortaklar koşuyorsunuz? O, âlemlerin Rabbidir.”

10. O, dört gün içinde, yeryüzünde yükselen sabit dağlar yarattı, orada bolluk ve bereket meydana getirdi ve orada rızık arayanların ihtiyaçlarına uygun olarak rızıklar takdir etti.

11. Sonra duman hâlinde bulunan göğe yöneldi; ona ve yeryüzüne, “İsteyerek veya istemeyerek gelin” dedi. İkisi de, “İsteyerek geldik” dediler.

12. Böylece onları, iki günde yedi gök olarak yarattı ve her göğe kendi işini bildirdi. En yakın göğü kandillerle süsledik ve onu koruduk. İşte bu, mutlak güç sahibi ve hakkıyla bilen Allah’ın takdiridir.

 

Arap putunun yaratma sırası ve süresi: Önce 2 günde yeri yaratıyor, 4 gün de dağ ve rızk yaratmakla uğraşıyor, sonra da 2 günde göğü 7 kat olarak düzenliyor. Toplam 8 gün. Oysa başka surelerde 6 günde yarattığı söyleniyordu, cahil arap ayrıntıya girince basit bir hesabı bile şaşırmış.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, KuranMumini2698 yazdı:

Bende 7 saydım. Arapça'da "gün" kelimesi "yevm"dir. Anlamı "gün/evre" anlamına gelir. 

Soru o değildi ama. Sorum her bir evrenin neyi temsil ettiği idi. Zaman açısından mı bir evre, olay açısından mı?

Yani her bir evre eşit zamanlı mı yoksa bir evreyi öbürkisinden ayıran başka bir şey mi var?

Link to post
Sitelerde Paylaş
40 dakika önce, Natüralist Ateist yazdı:

Soru o değildi ama. Sorum her bir evrenin neyi temsil ettiği idi. Zaman açısından mı bir evre, olay açısından mı?

Yani her bir evre eşit zamanlı mı yoksa bir evreyi öbürkisinden ayıran başka bir şey mi var?

Sorduğun sorunun Kur'an ile ne alakası var ?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...