Jump to content

Bir olgu olarak "Zaman"


Recommended Posts

Zaman kafamı en çok kurcalayan olguların başında geliyor.

 

Bir boyut olarak 3 boyutu da algılayabiliyoruz ama zamanı boyut olarak algılayabilmek gerçekten güç. Einstein işin matematiğini ortaya döktü, internette de sayısız kaynak var bununla ilgili. Hıza ve çekim kuvvetine göre nasıl değiştiğini simüle eden videolar da var, bir şekilde işleyiş mekanizmasıyla ilgili fikir sahibi olabiliyoruz fakat kavrayabilmek gerçekten güç değil mi? Neden çekim kuvvetini veya diğer boyutları algılayabildiğimiz gibi zamanı algılayamıyoruz?

 

Evrenin sürekli bir değişim içinde olduğunu düşünürsek bir olgu olarak zaman da değişim geçiriyor mu? Kastettiğim şey göreceli olması değil, bir tür evrimden söz ediyorum.

tarihinde Fridolin tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
40 minutes ago, Fridolin said:

Hangi yöndeyse o yöne doğru elimle işaret ederim. 

 

Seni görmüyorsam?

 

Önce bu sorunu anlaman lazım. Görmediğin yeri işaret edemezsin. Mesela, Havaii nerde? Acayip bir şekilde, nerdeyse hangi yönü göstersen, havaiye olabilir hatta. En azından, en az iki yön, havaii adasını gösteriyor olacaktır. Uçakla gitmeye çalışırsan mesela, işin zor diyeyim.

 

İşte olay buradan başlar. Yönü gösterdin, ama peki mesafe? Sana diyelim 10km ötede ise, bana hangi mesafede? Bu hesabı nasıl yapabiliriz? Yapamayız, sonuç bu.

 

İşte bu yüzden koordinat sistemi denen şey vardır. KArtezyen koordinat mesela. Bir sabit başlangıç noktası seçersin. Uçağın, yatay, dikey ve derinlik olarak, bu sabit noktaya mesafelerini söylersin. İşte 3 boyut budur, kaba tabiri, "EN, BOY, DERİNLİK". 

 

Yani, uçağın yatay olarak senden ne kadar uzakta, dikey olarak ne kadar yukarda, derinlik olarak ne kadar ilerde olduğu, uçağın 3 boyutta yerini gösterir. 

 

Ama sorun şu, uçak uçuyor, sen onu söyleyene kadar yeri değişecek. İşte 4. boyutta bu, şu zamanda. 

 

Herhangi bir cismin, gezegen, uçak, yıldız, galaksi, elektron, atom vs. vs., herşey için, yerini söylemen için, sana bu 4 şey gerekir. enine, boyuna, derinliğine mesafeler ve zamanda hangi ana tekabül ettiği. 

 

4 boyut denen mevzu budur, aslen görüleceği üzere çok çok teknik, çok teorik bir mevzu değil. 

 

Zamanın bu özelliği, bir cismin yerinin aynı "zamanda", zaman üzerinde de gösterilmesi gereğine uyanan einstein olmuştur haliyle. Eğer, diğer boyutlar bir takım kurallara uyuyorsa, zamanda bu kurallara tabi olmalıdır. Bu noktadan, yerçekimi denen şeyin, çekim falan olmadığını, kütlenin mekanı bükmesi olduğunu çakmış, bunu da yazıp, olayı bitirmiştir. Tabi, kütle mekanı büküyorsa, o zaman o mekanda giden cismin hareketini tarif eden zamanda, o şekilde bükülmelidir. Bu da, zaman genişlemesi, zamanın olmadığı yerler falan gibi mevzuları açıklamaktadır. 

 

 

tarihinde anibal tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
42 minutes ago, Fridolin said:

Hangi yöndeyse o yöne doğru elimle işaret ederim. 

 

Tabi, bu örneği de biraz işlemek lazım, 3 boyutu anlamak için.

 

Elinle işaret ettiğinde, referans noktası sen oluyorsun, yani sana göre her şey. Parmağın, sağına, soluna neyse bir yöne bakıyor, işte bu bir boyut. Aynı zamanda parmağın, tahminen yukarı aşağı gibi bir yönüde gösteriyor, işte bu da ikinci boyut. Yani, uçağı parmağınla gösterirken, aslında iki boyutla göstermiş oluyorsun.

 

Şimdi seni görmüyorsam, bana buna nasıl anlatırsın, aktarırsın? 

 

Önce kendi yönünü söylemen lazım. Diyeceksin mesela, şu an yüzüm şu dağa dönük, güneşe dönük, deniz dönük vs. neyse. Ne oldu, kendini bir referans noktası olarak tarfi ettin, bilinen bir noktaya göre. Şu an parmağım, yönüme göre, 40 derece sağıma bakıyor. İşte bu, teknik tabirle, uçağın "X" eksindeki yerini açı olarak veriyor. Parmağın da, 20 derece yukarı bakıyorsa, yatay zemine göre, bu da "Y" ekseninde uçağın yerini gösteriyor oluyor. Ve uçağın yerini, iki boyutta ifade etmiş oluyorsun. Seni görsem, aslen çıkaracağım sonuç bu zaten. 

 

Eğer uçağın sana olan mesafesini de eklersen buna, "uçak şu tarafta, 20000  metre ilerde", işte o zaman işin içine 3. boyutu da katmış oluyorsun. 

 

Peki, bu bir korsanın kaçırdığı uçaksa ve yerini ilgilisine anlatıyorsan? elinde harita falan yok, haliyle böyle anlatacaksın, şu yönde şeklinde. Ama şunu eklerdin sanıyorum: "Ben gördüğüm zaman", "Şu anda" gibi. İşte bu da dördüncü boyut. 

 

Diyorsanki "Şimdi nerdesin", cevap "Şu anda boğaz köprüsüne giriyorum", işte sana dördüncü boyut. Köprü, bilinen bir mekan, 3 boyutta yeri belli biliniyor, şu an diyorsun, bu da cevabı verenin 4. boyuttaki yerini gösteriyor: şu an. Cevap şöyle de olabilirdi: "5 dk sonra izmite girerim". Yoldaki adamın cevabı, şöyle de olabilirdi: "İzmite 5 dk kaldı". Ya da, "İzmit'e 25 km kaldı". Gördüğün gibi, zaman aslında bir tür mesafe, bir uzaklık ölçütü. Bir boyut, tıpkı diğerleri gibi.

 

Aslında bu işin öyle çok çok dehşet fizik mevzusu olmadığını, günlük hayatın bir ifadesi, teknik bir ifadesi olduğunu bilmek gerekiyor. 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
7 minutes ago, Fridolin said:
1 hour ago, anibal said:

 

Tabi, bu örneği de biraz işlemek lazım, 3 boyutu anlamak için.

 

Elinle işaret ettiğinde, referans noktası sen oluyorsun, yani sana göre her şey. Parmağın, sağına, soluna neyse bir yöne bakıyor, işte bu bir boyut. Aynı zamanda parmağın, tahminen yukarı aşağı gibi bir yönüde gösteriyor, işte bu da ikinci boyut. Yani, uçağı parmağınla gösterirken, aslında iki boyutla göstermiş oluyorsun.

 

Şimdi seni görmüyorsam, bana buna nasıl anlatırsın, aktarırsın? 

 

Önce kendi yönünü söylemen lazım. Diyeceksin mesela, şu an yüzüm şu dağa dönük, güneşe dönük, deniz dönük vs. neyse. Ne oldu, kendini bir referans noktası olarak tarfi ettin, bilinen bir noktaya göre. Şu an parmağım, yönüme göre, 40 derece sağıma bakıyor. İşte bu, teknik tabirle, uçağın "X" eksindeki yerini açı olarak veriyor. Parmağın da, 20 derece yukarı bakıyorsa, yatay zemine göre, bu da "Y" ekseninde uçağın yerini gösteriyor oluyor. Ve uçağın yerini, iki boyutta ifade etmiş oluyorsun. Seni görsem, aslen çıkaracağım sonuç bu zaten. 

 

Eğer uçağın sana olan mesafesini de eklersen buna, "uçak şu tarafta, 20000  metre ilerde", işte o zaman işin içine 3. boyutu da katmış oluyorsun. 

 

Peki, bu bir korsanın kaçırdığı uçaksa ve yerini ilgilisine anlatıyorsan? elinde harita falan yok, haliyle böyle anlatacaksın, şu yönde şeklinde. Ama şunu eklerdin sanıyorum: "Ben gördüğüm zaman", "Şu anda" gibi. İşte bu da dördüncü boyut. 

 

Diyorsanki "Şimdi nerdesin", cevap "Şu anda boğaz köprüsüne giriyorum", işte sana dördüncü boyut. Köprü, bilinen bir mekan, 3 boyutta yeri belli biliniyor, şu an diyorsun, bu da cevabı verenin 4. boyuttaki yerini gösteriyor: şu an. Cevap şöyle de olabilirdi: "5 dk sonra izmite girerim". Yoldaki adamın cevabı, şöyle de olabilirdi: "İzmite 5 dk kaldı". Ya da, "İzmit'e 25 km kaldı". Gördüğün gibi, zaman aslında bir tür mesafe, bir uzaklık ölçütü. Bir boyut, tıpkı diğerleri gibi.

 

Aslında bu işin öyle çok çok dehşet fizik mevzusu olmadığını, günlük hayatın bir ifadesi, teknik bir ifadesi olduğunu bilmek gerekiyor. 

 

 

 

 

 

Şunu söylemek mümkün olur o zaman: Zaman ile mekan aslında aynı şey. Hatta zaman diye bir şey yok sadece mekan var. Biz saat, gün, yıl gibi şeyler icat ettiğimiz için zamanın çok farklı bir fenomen olduğu yanılgısına kapılıyoruz. Doğru mu?

 

Edit: Tümüyle yok demek belki yanlış olur ama  mekanın sadece bir parçası diyelim.

tarihinde Fridolin tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
4 minutes ago, Fridolin said:

 

 

Şunu söylemek mümkün olur o zaman: Zaman ile mekan aslında aynı şey. Hatta zaman diye bir şey yok sadece mekan var. Biz saat, gün, yıl gibi şeyler icat ettiğimiz için zamanın çok farklı bir fenomen olduğu yanılgısına kapılıyoruz. Doğru mu?

 

Aslında öyle, ama biraz karışık gibi geliyor insana ve karıştırıyor.

 

Zaman ve mekan aynı şey, biri yoksa, diğeri de yok. 

 

Bir inek, derinlik denen şeyi bilmez mesela. İki gözümüz olmasaydı, olduğu halde, ikisi aynı yöne bakıyor olmasaydı, bizde bilmez olacaktık tahminen. İşte bunlarda algımızın bir durumu, biz bir yatay, dikey ve derinlik ile zaman algısına sahibiz. Bir şekilde ilk üçünü gözümüzle algıladığımız için, daha farkında olabiliyoruz. Zamanda bu 3'ünden biri, onlar ilave. Bir kutunun, yüksekliğini yok sayamazsın mesela, yüksekliği sıfırsa, o kutu yoktur. Aynı şekilde, zamanda böyle bir boyut ve maddenin bir bileşeni. Hepsini birden düşünmen gerekiyor.

 

Örneğin, yerçekimi mekanı büker, eğer basbaya hepsini. Tabi mekanı büktüğü gibi, zamanı da büker. Yerçekimi ne kadar çoksa, zamanda o kadar yavaş ilerler. Şöyle diyelim, bir ikizin olsa, gitse 20 yıl jüpiterde kalsa dönse, onun takvimi atıyorum, 18 yıl gösterecektir. Oradaki daha güçlü yerçekimi, onun için zamanın sana göre daha yavaş geçmesi demektir. Eğer süper bir teleskopun olsaydı, ikizine baksaydın dünyadan, onun bir beden küçülmüş olduğunu görecektin, çünkü, onun olduğu mekanda küçülmüş, bükülmüş olacaktı. 

 

Tabi bu örnek olsun diye, sayılar falan biraz sallamaca. Zaten o yerçekimi nedeniyle jüpterde yaşayamazsın, kemiklerin falan ezilir, un ufak olur. Merak edersen, hesapları bilinen şeyler. 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
22 minutes ago, anibal said:

 

Aslında öyle, ama biraz karışık gibi geliyor insana ve karıştırıyor.

 

Zaman ve mekan aynı şey, biri yoksa, diğeri de yok. 

 

Bir inek, derinlik denen şeyi bilmez mesela. İki gözümüz olmasaydı, olduğu halde, ikisi aynı yöne bakıyor olmasaydı, bizde bilmez olacaktık tahminen. İşte bunlarda algımızın bir durumu, biz bir yatay, dikey ve derinlik ile zaman algısına sahibiz. Bir şekilde ilk üçünü gözümüzle algıladığımız için, daha farkında olabiliyoruz. Zamanda bu 3'ünden biri, onlar ilave. Bir kutunun, yüksekliğini yok sayamazsın mesela, yüksekliği sıfırsa, o kutu yoktur. Aynı şekilde, zamanda böyle bir boyut ve maddenin bir bileşeni. Hepsini birden düşünmen gerekiyor.

 

Örneğin, yerçekimi mekanı büker, eğer basbaya hepsini. Tabi mekanı büktüğü gibi, zamanı da büker. Yerçekimi ne kadar çoksa, zamanda o kadar yavaş ilerler. Şöyle diyelim, bir ikizin olsa, gitse 20 yıl jüpiterde kalsa dönse, onun takvimi atıyorum, 18 yıl gösterecektir. Oradaki daha güçlü yerçekimi, onun için zamanın sana göre daha yavaş geçmesi demektir. Eğer süper bir teleskopun olsaydı, ikizine baksaydın dünyadan, onun bir beden küçülmüş olduğunu görecektin, çünkü, onun olduğu mekanda küçülmüş, bükülmüş olacaktı. 

 

Tabi bu örnek olsun diye, sayılar falan biraz sallamaca. Zaten o yerçekimi nedeniyle jüpterde yaşayamazsın, kemiklerin falan ezilir, un ufak olur. Merak edersen, hesapları bilinen şeyler. 

 

 

Aslında işi karıştıran nokta burası. Evet çekim kuvveti ve hızın uzayzaman'a olan etkisini biliyorum ama uzayzamanı idrak etmek biraz güç. Uzayzaman dediğimiz yapı madde ve enerjiden bağımsız değil midir?

 

Madde, örneğin bir gezegen uzayzamanı büker ve değişime yol açar. Bu durum bir karpuzun, içine koyduğumuz poşeti germesi gibi bir şey midir?  

tarihinde Fridolin tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
4 minutes ago, Fridolin said:

Aslında işi karıştıran nokta burası. Evet çekim kuvveti ve hızın uzayzaman'a olan etkisini biliyorum ama uzayzamanı idrak etmek biraz güç. Uzayzaman dediğimiz yapı madde ve enerjiden bağımsız değil midir?

 

Madde, örneğin bir gezegen uzayzamanı büker ve değişime yol açar. Bu durum bir karpuzun, içine koyduğumuz poşeti germesi gibi bir şey midir?  

 

Doğrusu çok fazla alakası yok.

 

Sorun algısal karmaşa. Uzayı büken yerçekimi yok. Madde, uzayı büküyor, buna yerçekimi deniyor. 

 

Bu durumu, poşete benzetmek çok kolay değil. 

 

Mekan ve zamanın, madde ve enerjiden bağımsız, ama onlarla alakalı olduğunu biliyoruz. Örneğin, çokca madde varsa, o bir kara delik oluyor ve ne zaman, ne uzay, ne mekan nede boyut  kalıyor ortada. YAni, madde, ki madde ile enerji temel olarak aynı şey, zaman ve mekandan bağımsız ama onu etkileyebiliyor. 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 minutes ago, anibal said:

 

Doğrusu çok fazla alakası yok.

 

Sorun algısal karmaşa. Uzayı büken yerçekimi yok. Madde, uzayı büküyor, buna yerçekimi deniyor. 

 

Bu durumu, poşete benzetmek çok kolay değil. 

 

Mekan ve zamanın, madde ve enerjiden bağımsız, ama onlarla alakalı olduğunu biliyoruz. Örneğin, çokca madde varsa, o bir kara delik oluyor ve ne zaman, ne uzay, ne mekan nede boyut  kalıyor ortada. YAni, madde, ki madde ile enerji temel olarak aynı şey, zaman ve mekandan bağımsız ama onu etkileyebiliyor. 

 

 

Kütle yerine yanlışlıkla çekim kuvveti yazmışım. 

İşin ucu bir şekilde karanlık enerjiye dayanıyor ve bir bakıma uzayzamanın yapısının gizemi henüz çözülebilmiş değil sanırım. 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Just now, Fridolin said:

Kütle yerine yanlışlıkla çekim kuvveti yazmışım. 

İşin ucu bir şekilde karanlık enerjiye dayanıyor ve bir bakıma uzayzamanın yapısının gizemi henüz çözülebilmiş değil sanırım. 

 

 

Aslında pek değil.

 

Bunlar, bunlar işte, karanlık enerji ve karanlık madde, tıpkı diğer maddeler gibi bağımsız, nevi kendine dair şeyler. Tamam, onalrda mekanı büküyor, genişletiyor vs. vs. ama bu doğrudan çok alakalı değil.

 

Bu hususlar, bilinen, mevcut teorinin izahatı. Bu teori, muhakkak doğru, istisnasız falan gibi bir şey yok tabi. Burada bahsettiklerimiz, malum teorideki zaman, mekan, boyut vs. ne demek, neyi anlatıyor, onlar sadece. Belki de, bunlar bildiğimizi sandığımız durumdan çok daha farklı, çok daha başka bir şeyler. Ama bilemiyoruz, elimizde olan, mevcut bilgiler bunlar, hepsi bu.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Zamanı normalde ayrı bir boyut olarak görmemiz gerekirken, 3. boyuta adapte olmuş evrenimizde 3+1 olarak ek bir akış olarak algılıyoruz.

 

Zamanın gerçek ve mutlak formunu algılayamıyoruz. Algılasak zaten şu an 4.boyutun 3 boyutlu yansıması değil direk 4 boyutlu varlıklar olurduk.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...