Jump to content

Antidepresanlar Vücuda Zararlı mı?


Recommended Posts

3 dakika önce, Türk Ateist yazdı:

 

Ben öyle bir platform bilmiyorum ama bu zaten saçma bir istek. Sana konan teşhise ilişkin uzmanlaşmış bir klinisyen bulur ve gidersin, sonra da oturur değerlendirirsin.  İşini çok iyi bilen binlerce uzman ve onlardan dibine dek yararlanmış milyonlarca insan var. 

Araştır, bul.

 

 

Depresyon sağlıklı, akılcı düşünmeyi de hissetmeyi de engelleyen çok önemli bir hastalıktır. O yüzden bu fikrin külliyen yanlış. Depresif. 

Bu site depresiflerin toplaştığı bir site, ateizm de depresiflerin sahiplenip savunduğu bir fikir, akım (veya adı her ne ise) biz tası tarağı toplayıp gidelim hemen...

Depresif gerçekçilik diye birşey yok mu? Hayata gerçekçi bakarsan depresif olursun. Hayat normalinde bir yok oluş süreci. Bedenlerinin yikiliyor. Yaşlanıyoruz. Ölüm var hastalık var. Aslında olumlu hicbirsey yok. Sex gibi doymak gibi gazlardan başka hiçbir anlamı yok yararı yok. Gerçekçi olanlar bunları görür. Depresif bakar. Diğerleri de başarı gibi, sanat gibi, kişisel gelişim gibi kariyer gibi aile olmak gibi aşk gibi şeylerle bu gerçeklerin üzerini örter bunlarla oyalanirlar. Bunlar da gerçekçi bakış açısına sahip olamaz. Ölcem ben diye düşünmez. Ben niye öluyorum sen öl der. :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 76
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

4 dakika önce, Türk Ateist yazdı:

 

Bu saydıkların sağlıklı insan için sorun değil. Diğer insanlarla ilgili bu tip kaygılar gütmüyor insanlar.

Bunlar hastalıktan. Lütfen gidip ciddi ve kompleks bir tedavi al. Burada saçma sapan tavsiyelerle halledemezsin. İyi bir psikiyatrist ve bir psikolog bul ve tedavi ol. Kaygıların sağlıklı insanlarda yok emin ol. 

Yukarıda da söylemiştim, depresyon bir hastalık sadece. İnsanın beyni de diğer organlar gibi bir organ ve hastalanabiliyor. Çaresine bakmak en doğrusu, hatta elzem olanı.

Biliyorum 17 yaşlarından sonra 2, 3 kere depresyona girmiş biri olarak. İşte ben o dönemlerde yaşasaydım. Acaba gene depresyona girer miydim? Büyük ihtimal girerdim. Bu zamanda okula gitmeme engel olan depresyon. O zamanda da avlanmama engel olurdu. O zamanda şu sonuca çıkıyoruz. Beyni sağlıklı olan inşan bu dönemde de medeniyetteki her türlü sosyal ilişki zorluk iş gibi seyleri halledebilir. Taş devri zamanında da halledebilir. Bu zamanda halledemeyen taş devrinde de halledemez. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 dakika önce, teogoni yazdı:

Depresif gerçekçilik diye birşey yok mu? Hayata gerçekçi bakarsan depresif olursun. Hayat normalinde bir yok oluş süreci. Bedenlerinin yikiliyor. Yaşlanıyoruz. Ölüm var hastalık var. Aslında olumlu hicbirsey yok. Sex gibi doymak gibi gazlardan başka hiçbir anlamı yok yararı yok. Gerçekçi olanlar bunları görür. Depresif bakar. Diğerleri de başarı gibi, sanat gibi, kişisel gelişim gibi kariyer gibi aile olmak gibi aşk gibi şeylerle bu gerçeklerin üzerini örter bunlarla oyalanirlar. Bunlar da gerçekçi bakış açısına sahip olamaz. Ölcem ben diye düşünmez. Ben niye öluyorum sen öl der. :)

 

İyi ya, ağır depresyondasın, yardım arayışı içindesin ve depresyonun en önemli etkilerinden birini doğal olarak taşıyorsun. Hayatın anlamsız olduğu fikri...

O yüzden seninle hayatın anlamı, gerçekçilik, gerçekler insanı nasıl etkiler gibi konularda seninle tartışmak şu anda saçma olur. Yani bir semtromla tartışmayacak kadar sağlıklıyım, bir gün depresyona girersem gelirim, karşılıklı "hayat ne anlamsız yaa" yarışı yaparız senle.

Ama işte ben pek depresyona girmiyorum, depresyonlarım iki üç günlük olup geçiyor. Onlara depresyon denmez de ben öyle diyorum...

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 dakika önce, teogoni yazdı:

Depresif gerçekçilik diye birşey yok mu? Hayata gerçekçi bakarsan depresif olursun. Hayat normalinde bir yok oluş süreci. Bedenlerinin yikiliyor. Yaşlanıyoruz. Ölüm var hastalık var. Aslında olumlu hicbirsey yok. Sex gibi doymak gibi gazlardan başka hiçbir anlamı yok yararı yok. Gerçekçi olanlar bunları görür. Depresif bakar. Diğerleri de başarı gibi, sanat gibi, kişisel gelişim gibi kariyer gibi aile olmak gibi aşk gibi şeylerle bu gerçeklerin üzerini örter bunlarla oyalanirlar. Bunlar da gerçekçi bakış açısına sahip olamaz. Ölcem ben diye düşünmez. Ben niye öluyorum sen öl der. :)

 

Yaşamayı kar zarar hesabı gibi değerlendirme. Mesela yaşlanma, hastalık gibi ölüme yakın olma durumlarını ve ölümün kendisini "zarar" olarak görme. Yaşadığın zamanı hiç yoktan eline geçmiş bir piyango gibi düşün. Onu kâr olarak gör. Bir yerde görmüştüm, bilmem ne dilinde "bir şey kaçınılmaz olduğunda ona karşı duyulan korkunun bitmesi" anlamına gelen bir sözcük vardı. Ölüm mevzusu da böyledir. Yazdıkların karamsarlığa kaymış, negatif taraftan bakmaya saplantılı hale gelmiş birininki gibi duruyor ve depresyon belirtisi gösteriyor. Sen bir psikiyatriste falan git istersen. Ama kafeini de bırak, kıps.

Link to post
Sitelerde Paylaş
7 dakika önce, Türk Ateist yazdı:

 

İyi ya, ağır depresyondasın, yardım arayışı içindesin ve depresyonun en önemli etkilerinden birini doğal olarak taşıyorsun. Hayatın anlamsız olduğu fikri...

O yüzden seninle hayatın anlamı, gerçekçilik, gerçekler insanı nasıl etkiler gibi konularda seninle tartışmak şu anda saçma olur. Yani bir semtromla tartışmayacak kadar sağlıklıyım, bir gün depresyona girersem gelirim, karşılıklı "hayat ne anlamsız yaa" yarışı yaparız senle.

Ama işte ben pek depresyona girmiyorum, depresyonlarım iki üç günlük olup geçiyor. Onlara depresyon denmez de ben öyle diyorum...

Mantıklı. Çünkü beyin sağlıklı çalışırken mutlu. Hayat anlamsız gibi düşünmüyor. Sağlıklı çalışmıyorsa da sürekli negatif şeylere odaklanıyor. Bu nasıl bir şey çok ilginç.

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 dakika önce, copyPaste yazdı:

 

Yaşamayı kar zarar hesabı gibi değerlendirme. Mesela yaşlanma, hastalık gibi ölüme yakın olma durumlarını ve ölümün kendisini "zarar" olarak görme. Yaşadığın zamanı hiç yoktan eline geçmiş bir piyango gibi düşün. Onu kâr olarak gör. Bir yerde görmüştüm, bilmem ne dilinde "bir şey kaçınılmaz olduğunda ona karşı duyulan korkunun bitmesi" anlamına gelen bir sözcük vardı. Ölüm mevzusu da böyledir. Yazdıkların karamsarlığa kaymış, negatif taraftan bakmaya saplantılı hale gelmiş birininki gibi duruyor ve depresyon belirtisi gösteriyor. Sen bir psikiyatriste falan git istersen. Ama kafeini de bırak, kıps.

Ben üstün dokmenin bı yazısında falan görmüştüm depresif gerçekçilik diye birşey. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
22 dakika önce, Türk Ateist yazdı:

Bu site depresiflerin toplaştığı bir site, ateizm de depresiflerin sahiplenip savunduğu bir fikir, akım (veya adı her ne ise) biz tası tarağı toplayıp gidelim hemen...

 

Ben de başlıkta yazanları okuyunca tam olarak öyle düşünecektim ki sen raydan çıkan treni bağırışlar içerisinde kurtarmaya gelen Süpermen gibi çıkageldin.

 

18 dakika önce, Türk Ateist yazdı:

Bu saydıkların sağlıklı insan için sorun değil. Diğer insanlarla ilgili bu tip kaygılar gütmüyor insanlar.

 

Öyle ama karşındaki tipe göre de değişebilir bu durum.

 

20 dakika önce, Türk Ateist yazdı:

Burada saçma sapan tavsiyelerle halledemezsin. İyi bir psikiyatrist ve bir psikolog bul ve tedavi ol.

 

Rica ederim. Benim tavsiyelerim yılların tecrübelerinden süzülmüş tespitler. Bu kafein mevzusunu pek kimse bilmez bak, doktorlar bile! Psikiyatrist bulsun elbette ama bir psikoloğun Rorschach testi yaptırmak dışında bir yararı olmaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
11 dakika önce, Türk Ateist yazdı:

 

İyi ya, ağır depresyondasın, yardım arayışı içindesin ve depresyonun en önemli etkilerinden birini doğal olarak taşıyorsun. Hayatın anlamsız olduğu fikri...

O yüzden seninle hayatın anlamı, gerçekçilik, gerçekler insanı nasıl etkiler gibi konularda seninle tartışmak şu anda saçma olur. Yani bir semtromla tartışmayacak kadar sağlıklıyım, bir gün depresyona girersem gelirim, karşılıklı "hayat ne anlamsız yaa" yarışı yaparız senle.

Ama işte ben pek depresyona girmiyorum, depresyonlarım iki üç günlük olup geçiyor. Onlara depresyon denmez de ben öyle diyorum...

Büyük ihtimal siz psikolog ya da psikiyatristsiniz. Kaygı düzeyini sabahları çok yüksek oluyor bazen. Sabahları üzerimde yük varmış gibi oluyor. Özellikle kalbimde. Kaygı neden kalbin üzerinde etki yapıyor. Kalbime birşey çıkıyor sanki. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 dakika önce, copyPaste yazdı:

 

Ben de başlıkta yazanları okuyunca tam olarak öyle düşünecektim ki sen raydan çıkan treni bağırışlar içerisinde kurtarmaya gelen Süpermen gibi çıkageldin.

 

 

Öyle ama karşındaki tipe göre de değişebilir bu durum.

 

 

Rica ederim. Benim tavsiyelerim yılların tecrübelerinden süzülmüş tespitler. Bu kafein mevzusunu pek kimse bilmez bak, doktorlar bile! Psikiyatrist bulsun elbette ama bir psikoloğun Rorschach testi yaptırmak dışında bir yararı olmaz.

Bana kahve içmeye çeksin diye ta çok seneler önce bir kardiyolog demişti. Biliyorlar merak etme.

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 hours ago, teogoni said:

Ben kişilik problemlerine inanmıyorum. Psikolog geçmişimde bana etki etmiş hangi problemi bana nasıl cozdurebilir? Her türlü psikolijinin sadece ve sadece beyin temelli oldugunu düşünüyorum. Dünyanın en stabil mutlu beyni kesinlikle beyni muntazam çalışan bir insandır. Mutsuz olanı ise beyni zayıf çalışan insandır. Norotransmitterler açısından diyorum. Depresyon nedir? Bir kislilik problemi midir.? Hayır. Beyin temelli bir zayiflik hastaliktir. 

 

Söz gelimi evde canı sıkılan anksiyetesi yüksek birini ele alalım. Bu adam dışarı çıksın gezdin oyalanıyor. Mutlu da oluyor ama çabuk tüketiyor. Eve geliyor. Birden gene canı sıkılıyor. Bu insandaki problem kendi hayatini hobilerle zenginlestirememesi sosyal ilişkiler ile zenginlestirememesi değil. 

 

Bu insanin ayağı topal. Bu adama antidepresan verildiğinde evde tek başına tvden zevk alabiliyor. Plan yapabiliyor. Hayatını düzene sokabiliyor. Herhangi bir aktiviteye katılmak için içinde istek enerji güven duyabiliyor. Diğeri duyamiyor. Burda beyinde problem var. Mizaç temelli bir durum. Mizaç da beynin aktivite düzeyidir basitçe. Bu beyin tembel mi, üşengeç mi, yoksa enerjik mi mutlu mu konuskan mi. Problem karmaşık değil çok basit. Sağlıklı kas ile sağlıklı olmayan kas bu kadar basit.

Düşüncelerin beyinde gerçekleşmesi farklı bir şey, nasıl gerçekleştikleri çok farklı.

Eskiden ben de yarım yamalak lise biyolojisi ve kimyası ile hop mutlu olduk serotonin salgılandı, hop moralimiz bozuk serotonin az düşüncelerindeydim.

Eğer konu bipolar gibi duygu durum bozuklukları üzerine ise, evet beyin kimyası psikolojinin önüne geçebiliyor.

Ama benim uzun zamandır kendimi gözlemleyip, farkına vardığım narsistik ve şizoidlik gibi kişilik özellikleri mevcut ise işler uzun vadede beyin kimyasına müdahale ile olumlu sonuçlara ulaşmıyor.

 

Complex Post Traumatic Stress Disorder'ın ne olduğuna özellikle bakmanı tavsiye ediyorum.

Cluster A, Cluster B, Cluster C; bunlar nedir bir bak.

Kesin bir tanı almadım, kişiliğimin bozukluk seviyesinde olup olmadığına karar veremem ama ne yaşadığımı-hissettiğimi biliyorum.

 

Şayet ilaçlarla, sadece beyin kimyasına müdahale ile bunlar tedavi edilseydi ortalıkta akıl hastası kalmazdı.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 12.08.2019 at 22:00, teogoni said:

Depresif gerçekçilik diye birşey yok mu? Hayata gerçekçi bakarsan depresif olursun. Hayat normalinde bir yok oluş süreci. Bedenlerinin yikiliyor. Yaşlanıyoruz. Ölüm var hastalık var. Aslında olumlu hicbirsey yok. Sex gibi doymak gibi gazlardan başka hiçbir anlamı yok yararı yok. Gerçekçi olanlar bunları görür. Depresif bakar. Diğerleri de başarı gibi, sanat gibi, kişisel gelişim gibi kariyer gibi aile olmak gibi aşk gibi şeylerle bu gerçeklerin üzerini örter bunlarla oyalanirlar. Bunlar da gerçekçi bakış açısına sahip olamaz. Ölcem ben diye düşünmez. Ben niye öluyorum sen öl der. :)


Klinik depresyon senin bahsettiğin gibi felsefi acılar çeken emo gençlik için geçerli değil.

Emo gençlik işsiz ve umutsuz olduğu için, bir de çevresinden yardım istemek yerine dikkat çekmeye çalıştığı için depresif davranır. Yani davranışları seçimdir. 

Klinik depresyon ise ölçülebilir kimyasal bir bozukluktur, sonucundaki davranışlar istemsizdir. 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 12.08.2019 at 22:32, SatanistDeğilim. yazdı:

Uyku problemi ve Aşırı sinir yaptı bende. Zaten celalli bir insanım iyice şartellerim atıyordu. Nevzat tarhan denen embesil yazdı bir kaç ilaç nevrim döndü

Ona gitmiştim ben de. Bana da welbutril diye bı ilaç vermişti 2011de. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 12.08.2019 at 22:21, teogoni yazdı:

Büyük ihtimal siz psikolog ya da psikiyatristsiniz. Kaygı düzeyini sabahları çok yüksek oluyor bazen. Sabahları üzerimde yük varmış gibi oluyor. Özellikle kalbimde. Kaygı neden kalbin üzerinde etki yapıyor. Kalbime birşey çıkıyor sanki. 

 

Kaygı sağlıklı ve mutlaka gerekli bir duygu. Bizi koruyor. Kaygı kabaca tehlikeli durumlarda "Savaşmaya ya da kaçmaya hazır ol" sinyalidir ve biz bu sinyali alıp kaygı verici durumla mücadele eder ya da kaçarız.

Kalp atışımız hızlanır, nefes alış veriş sayımız artar ve hızlanır, böyle olunca da kaslara giden oksijen miktarı artar ve biz bedenen de ruhen de hazır duruma geçmiş oluruz. Yani anksiyete günlük yaşam içinde sorunlarla baş edebilmek ve aniden karşımıza çıkan tehlikeli durumlardan korunabilmek ve hızlı karar verebilmek için gereklidir.

 

Senin kaygılarının dayanağı gerçek olmadığı ve ortada meydan okumayı gerektirecek bir durum bulunmadığı için sorun yaşıyorsun. Anksiyeten ayrıca çok güçlü oluyor ve uzun sürüyor. 

Kısacası, kalbindeki baskı veya "tarif edilemeyen" his doğal. 

 

Böyle anlarla baş edebilmek için verilen çok etkili egzersizler var. Özellikle nefes egzersizleri epeyce işe yarıyor. Bir terapiste gittiğinde hepsini vereceklerdir. Emin ol çok ama çok rahatlayacaksın.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 14.08.2019 at 17:18, Türk Ateist yazdı:

 

Kaygı sağlıklı ve mutlaka gerekli bir duygu. Bizi koruyor. Kaygı kabaca tehlikeli durumlarda "Savaşmaya ya da kaçmaya hazır ol" sinyalidir ve biz bu sinyali alıp kaygı verici durumla mücadele eder ya da kaçarız.

Kalp atışımız hızlanır, nefes alış veriş sayımız artar ve hızlanır, böyle olunca da kaslara giden oksijen miktarı artar ve biz bedenen de ruhen de hazır duruma geçmiş oluruz. Yani anksiyete günlük yaşam içinde sorunlarla baş edebilmek ve aniden karşımıza çıkan tehlikeli durumlardan korunabilmek ve hızlı karar verebilmek için gereklidir.

 

Senin kaygılarının dayanağı gerçek olmadığı ve ortada meydan okumayı gerektirecek bir durum bulunmadığı için sorun yaşıyorsun. Anksiyeten ayrıca çok güçlü oluyor ve uzun sürüyor. 

Kısacası, kalbindeki baskı veya "tarif edilemeyen" his doğal. 

 

Böyle anlarla baş edebilmek için verilen çok etkili egzersizler var. Özellikle nefes egzersizleri epeyce işe yarıyor. Bir terapiste gittiğinde hepsini vereceklerdir. Emin ol çok ama çok rahatlayacaksın.

Tamam çok teşekkür ederim. Nefesimize odaklanarak zihnimizdeki kargaşayı azaltıyoruz galiba.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 13.08.2019 at 01:44, Khan yazdı:

Düşüncelerin beyinde gerçekleşmesi farklı bir şey, nasıl gerçekleştikleri çok farklı.

Eskiden ben de yarım yamalak lise biyolojisi ve kimyası ile hop mutlu olduk serotonin salgılandı, hop moralimiz bozuk serotonin az düşüncelerindeydim.

Eğer konu bipolar gibi duygu durum bozuklukları üzerine ise, evet beyin kimyası psikolojinin önüne geçebiliyor.

Ama benim uzun zamandır kendimi gözlemleyip, farkına vardığım narsistik ve şizoidlik gibi kişilik özellikleri mevcut ise işler uzun vadede beyin kimyasına müdahale ile olumlu sonuçlara ulaşmıyor.

 

Complex Post Traumatic Stress Disorder'ın ne olduğuna özellikle bakmanı tavsiye ediyorum.

Cluster A, Cluster B, Cluster C; bunlar nedir bir bak.

Kesin bir tanı almadım, kişiliğimin bozukluk seviyesinde olup olmadığına karar veremem ama ne yaşadığımı-hissettiğimi biliyorum.

 

Şayet ilaçlarla, sadece beyin kimyasına müdahale ile bunlar tedavi edilseydi ortalıkta akıl hastası kalmazdı.

 

 

Evet haklı olabilirsiniz. Sonuçta herkes başka başka konularda daha deneyim sahibi.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...