Jump to content

Allah:İnsan çok cahil ve zalimdir.


Recommended Posts

Allah:İnsan adlı bir canlı tasarlayayım.Bu canlıyı yoktan var edip,varoluşa zorlayayım.Bu canlıyı emaneti kabul edecek bir şekilde yapılandırayım.Emaneti teklif ediyorum.Kim kabul ediyor?

İnsan:Ben,ben,ben

Allah:İnsan çok cahil ve zalim olduğu için emaneti kabul etti.

İnsan:Ulan bizi bu şekilde kim tasarladı?

Allah:Ben

İnsan:Öyleyse eleştirilmesi gereken,sorumlu olan sensin bu durumdan.

Allah:Ben yaptıklarımdan sorumlu değilim.(Enbiya 23)

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 88
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

"İnsan" yerine İsa getirip ayetleri okumak gerekir.

Allah aslında (üstü kapalı )insanın değil İsa nın cahil,zalim,cimri olduğunu söylemek ister.

Şöyle ki ;

İsa zalimdir 

çünkü iblisi bin sene zincirlerle bağlamıştı.(İncil -Vahiy 20 /12)

yine İncil' e göre 1400 sene önce zincirlerinden kurtuldu

kadir suresi 1-2: "kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır "

Tevrat' da "ay" seneye tekabül eder.Tevrat' a göre bin ay bin yıldır.İncil de iblis İsa' nın görevlendirdiği melek tarafından bin yıllığına  zincirlerle bağlanmıştı.

yani "İncil' e göre " kendisini Allah diye tanıtan iblis demek istiyor ki :

"bu gece zincirlerle  bağlı kaldığım bin yıldan hayırlıdır.lanet olsun o bin yıla"...

o gece İsa' nın çarmıhtan indirilip mezara indirildiği gecedir.dikkat ederseniz ayette "indirdik" der ama neyin indirildiğinden bahsedilmez.Allahın avukatları  Allaha işini öğretircesine  parantez içinde "kadir gecesi "yazar.çünkü Allah kadir gecesi demeyi unutmuştur.halbuki başka bir ayette "Allah unutkan değildir "denir.

İsa nankördür 

çünkü iblis İsa' yı çok yüksek bir dağa çıkartmış,kendisine secde etmesi karşılığında bütün dünya ülkelerini teklif etmiş ama İsa kabul etmemişti.(Matta 4/8,9,10)

İsa cahildir

çünkü havralarda okuyup öğrettiği Tevrat ile hükmetmemiş (Matta 423-Markos 1/21 Markos 6/2,Luka 4/15),yepyeni bir öğreti getirmiştir (Matta 5/34,35,39,44).

ayrıca yine iblise secde etmeyerek ve iblise düşmanlık ederek cehaletini göstermiştir.

 

Allaha göre insan fakirdir,Allah ise  zengindir.fakir olan İsa 'dır aslında.ganimetlerle zengin ettiği Muhammed ve adamları fakir olmadığına göre.

İblis dünya ülkelerini İsa' ya teklif edecek kadar zengindi.İsa da teklif edilecek kadar fakir.

İsa tilkilerin ve kuşların yuvası var ama insanoğlunun yok demişti (Matta 8/20)

 

tarihinde fezadabirtürk tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

MÜSLÜMANLARIN İLAHINA NASİHATLAR 1. BÖLÜM.

allaha diyorumki, ateşten yarattığın, şeytanı ateşle ceza vermeye kalkarsan, bu şeytanın hoşuna gider,zaten ateşten yaratılmış, cehennem onun cenneti zaten eyyy

arap tanrısı kafan basmıyormu?

sana tavsiyem, onu ceza vermek istiyorsan, onu sonsuza dek tazyikli araba yıkama fırçasıyla yıkaman olucaktır,

ve böylece şeytanın ateşinide sonsuza dek söndürürken

ona derin acılar verebilirsin,

Link to post
Sitelerde Paylaş

- Soru: Göklere, yerlere, dağlara teklif edilen emanet neydi?

- Cevap: Yeryüzünde Allah'ın halifesi olmak. Yeryüzünü emanet almak. Orada Tanrının tahtına oturmak ve Onun tacını giymek. 

- Soru: Bu, herkes açısından çok arzu edilen bir şey değil mi? Neden bütün mahlukat bundan kaçtı?

- Cevap: Bu rütbe karşısında ödemeleri gereken bedeli gördükleri için

- Soru: Bu bedel neydi? 

- Cevap: Külli iradeye teslim olmak ve ağır imtihanlar karşısında sabretmek. Acıyı, göz yaşını, trajediyi tatmak. Ölümü ve ayrılığı idrak etmek ve yaşamak. Kötüyü tanımak, kötülüğe muhatap olmak, belki kötülük yapmak. Hiç bir şeyin senin tercih ettiğin gibi olmadığının farkında olmak ama bütün bu akıl sır ermez işler ve imtihanlar karşısında isyan etmemek. Rahmetten ümidi kesmemek. Sevgiye ve iyiliğe inanmaktan vazgeçememek. Tanrı, senden çocuğunu kurban etmeni istese ve sen bunun ne anlama geldiğini fark etsen bile "Neden" diyememek.  

- Soru: Peki biz bu kadar ağır bir bedeli nasıl göze aldık?

- Cevap: Çok cahil, çok zalim olduğumuz için.

 

Kıssanın özeti "Acı, kan, göz yaşı ve trajedilerle dolu, kendimi bile seçemediğim bu hayatı nasıl yaşarım deme. Çok cahil ve çok zalim olduğun için bunu yapabilirsin."

Zalim ve cahil olmasaydık, insan olmanın yükünü taşıyamazdık zaten.

tarihinde Yeni Üye tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
9 dakika önce, Yeni Üye yazdı:

- Soru: Göklere, yerlere, dağlara teklif edilen emanet neydi?

- Cevap: Yeryüzünde Allah'ın halifesi olmak. Yeryüzünü emanet almak. Orada Tanrının tahtına oturmak ve Onun tacını giymek. 

- Soru: Bu, herkes açısından çok arzu edilen bir şey değil mi? Neden bütün mahlukat bundan kaçtı?

- Cevap: Bu rütbe karşısında ödemeleri gereken bedeli gördükleri için

- Soru: Bu bedel neydi? 

- Cevap: Külli iradeye teslim olmak ve ağır imtihanlar karşısında sabretmek. Acıyı, göz yaşını, trajediyi tatmak. Ölümü ve ayrılığı idrak etmek ve yaşamak. Kötüyü tanımak, kötülüğe muhatap olmak, belki kötülük yapmak. Hiç bir şeyin senin tercih ettiğin gibi olmadığının farkında olmak ama bütün bu akıl sır ermez işler ve imtihanlar karşısında isyan etmemek. Rahmetten ümidi kesmemek. Sevgiye ve iyiliğe inanmaktan vazgeçememek. Tanrı, senden çocuğunu kurban etmeni istese ve sen bunun ne anlama geldiğini fark etsen bile "Neden" diyememek.  

- Soru: Peki biz bu kadar ağır bir bedeli nasıl göze aldık?

- Cevap: Çok cahil, çok zalim olduğumuz için.

 

Kıssanın özeti "Acı, kan, göz yaşı ve trajedilerle dolu, kendimi bile seçemediğim bu hayatı nasıl yaşarım deme. Çok cahil ve çok zalim olduğun için bunu yapabilirsin."

Zalim ve cahil olmasaydık, insan olmanın yükünü taşıyamazdık zaten.

Yaptığı çocuğu gökte oturan bir allah sınamak için yarattıran,varoluşa zorladığı,var olmasına neden olduğu kişiye allah seni sınamak için yarattı diyen kişiye müslüman denir.
Müslüman,adem ile havvayı tuzağa düşürüp,sınanmak üzere yeryüzüne sürülmelerine neden olana şeytana söver,ama ademler ile havvaların tuzağa düşürülüp,sınanmak üzere yeryüzüne sürülmeleri anlamına gelen doğumu allah yarattı diyerek över.Allahın sınamak için yaratması,şeytanın tuzağa düşürüp,sınanmak üzere yeryüzüne sürülmeye neden olması aynı şey olduğu için,şeytan allahlık adı altında yine işini yapar.
Müslüman,fantastik dünyasında insanların çoğunu cehennem için yarattım,insanları cehenneme dolduracağıma dair bir söz çıktı,bu sözüm yerine gelecektir diyen bir allaha inanır.Ama çocuk yaparak,o kişiye sınavı dayatmakta ve bir başkasının canı ile cehennem kumarı oynamakta da bir sakınca görmez.
Çocuğumun,acı çekmesini,hastalanması,ölmesini istemem diyen müslüman,size acı,hastalık,ölüm vereceğim diyen allahın ise yalaka ve yancılığını yapar.Ona tapınır.
Müslüman göğü üstüne çökertip sizi öldürmüyorum,ben çok merhametli ve şefkatliyim diyen allaha şükür edip,onu över.Aynı müslüman,sizi çeşitli yollarla yine de öldüreceğim diyen allaha yine şükür edip,yine onu över.Tutarsız,zihinsel uyumsuzluk yaşayan müslüman her türlü allahı över.
Müslüman,ölüm sizi nerede olursanız olun bulur,öyle ya da böyle öldürüleceksiniz diyen bir allaha inanır.Bu aslında yaptığım çocuğun ölümüne neden olan da benim demektir.Sen ve senin gibiler zaten çocuklarınızı kurban ediyorsunuz.

 

Allah adlı pişkin tanrı profilinin yalaka ve yancılığını yapıp,ona kölelik yapınca onurlu biri olmuyorsun bu arada sayın köle.Bu arada sen nasıl bir kölesin böyle ya?Neden diye sormayacakmışsın.İsyan etmeyecekmişsin.

 

 

tarihinde Buzul tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Müslümanlık, şeytanın bile aklına gelmeyen şeyleri yapıp sonra da , ne yapayım şeytana uydum,  diyebilmektir.

 

Bu yüzden şeytan insana sitem ediyor , çok zalımsın diyor. Eh şeytan haklı değil mi?

 

Azıcık elinizi vicdaniniza koyun...

tarihinde Düşünen Hayvan tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, Yeni Üye yazdı:

Kıssanın özeti "Acı, kan, göz yaşı ve trajedilerle dolu, kendimi bile seçemediğim bu hayatı nasıl yaşarım deme. Çok cahil ve çok zalim olduğun için bunu yapabilirsin."

Zalim ve cahil olmasaydık, insan olmanın yükünü taşıyamazdık zaten.

Bunun gibiler yaşama hiç toz kondurmazlar.Doğum yoluyla acının,ızdırabın,ölümün dayatılmasına ve çoğaltılmasına karşı çıkmazlar.Birinin acı çekmesine,hastalanmasına,ölümüne neden olan da onu var edenlerden başkası değildir.Bu diyor ki şimdi.Neden diye sorma.İsyan etme.Çünkü bu başkaldırının sonu,annelik ve babalığa geliyor.Anne,baba yaşam.Yaratan allah ya.Bak yaşam kendini nasıl eleştirilmez yapmaya çalışıyor.Zaten islamda,allah ile birlikte,anne ve babaya da şükür istenilir.İçinizde yaşam yarattığı için övgü bekleyen,ben acıyı,ızdırabı,ölümü de dayatırım,buna da karşı çıkamazsınız diyen,yoksunluk çeken bedenler var edip,sonra o bedenlerin yoksunluğunu giderdiği için şükür isteyen kibirli,bencil ve pişkin bir allah var.Müslümanlar sizden allah olmanızı isterler.Çocuk yapmak allahın buyruğudur felan diyorlar ya işte.Siz eğer ben çocuk yapmam diyip,doğuma karşı çıkarsanız.Tanrılığınızı varoluşa zorlamama yönünde kullanırsanız,bu içlerindeki kibirli allah sinirlenir.

tarihinde Buzul tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, Yeni Üye yazdı:

Sevgiye ve iyiliğe inanmaktan vazgeçememek. Tanrı, senden çocuğunu kurban etmeni istese ve sen bunun ne anlama geldiğini fark etsen bile "Neden" diyememek.  

Kıssanın özeti "Acı, kan, göz yaşı ve trajedilerle dolu, kendimi bile seçemediğim bu hayatı nasıl yaşarım deme. Çok cahil ve çok zalim olduğun için bunu yapabilirsin."

Zalim ve cahil olmasaydık, insan olmanın yükünü taşıyamazdık zaten.

Bir sevgi düşünün.O yüceltilen,anne ve baba sevgisi.Bu sevgi var edip de acı,ızdırap,hastalık,keder,ölüm dolu bir yere sürsün,bunları dayatsın.Bunu desteklesin.Öyle bir sevgi ya.Yeryüzünü acıya boğan,toprağı kan ve gözyaşına bulayan,toprağın altını ceset yığınlarıyla dolduran bir sevgi.İşte bu sevgiye ve bu iyiliğe inanmalıymışız.Çocuk yaparak,bu sevgiyi ve iyiliği sürdürmeliymişiz.İşte yaşamı oluşturan süreçlerce yapılandırılmış,yaşam yanlısı,doğum kutsayıcı bir zihnin sevgi anlayışı budur.İslam gibi dinleri anlayabilmek için bu zihni anlamak gerekiyor.

tarihinde Buzul tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
10 hours ago, Yeni Üye said:

- Soru: Göklere, yerlere, dağlara teklif edilen emanet neydi?

- Cevap: Yeryüzünde Allah'ın halifesi olmak. Yeryüzünü emanet almak. Orada Tanrının tahtına oturmak ve Onun tacını giymek. 

- Soru: Bu, herkes açısından çok arzu edilen bir şey değil mi? Neden bütün mahlukat bundan kaçtı?

- Cevap: Bu rütbe karşısında ödemeleri gereken bedeli gördükleri için

- Soru: Bu bedel neydi? 

- Cevap: Külli iradeye teslim olmak ve ağır imtihanlar karşısında sabretmek. Acıyı, göz yaşını, trajediyi tatmak. Ölümü ve ayrılığı idrak etmek ve yaşamak. Kötüyü tanımak, kötülüğe muhatap olmak, belki kötülük yapmak. Hiç bir şeyin senin tercih ettiğin gibi olmadığının farkında olmak ama bütün bu akıl sır ermez işler ve imtihanlar karşısında isyan etmemek. Rahmetten ümidi kesmemek. Sevgiye ve iyiliğe inanmaktan vazgeçememek. Tanrı, senden çocuğunu kurban etmeni istese ve sen bunun ne anlama geldiğini fark etsen bile "Neden" diyememek.  

- Soru: Peki biz bu kadar ağır bir bedeli nasıl göze aldık?

- Cevap: Çok cahil, çok zalim olduğumuz için.

 

Kıssanın özeti "Acı, kan, göz yaşı ve trajedilerle dolu, kendimi bile seçemediğim bu hayatı nasıl yaşarım deme. Çok cahil ve çok zalim olduğun için bunu yapabilirsin."

Zalim ve cahil olmasaydık, insan olmanın yükünü taşıyamazdık zaten.

 

İnsan dinci olunca böyle saçmalaması kaçınılmaz oluyor haliyle.

Link to post
Sitelerde Paylaş
10 hours ago, Yeni Üye said:

Soru: Göklere, yerlere, dağlara teklif edilen emanet neydi?

- Cevap: Yeryüzünde Allah'ın halifesi olmak. Yeryüzünü emanet almak. Orada Tanrının tahtına oturmak ve Onun tacını giymek. 

 

Nereden biliyorsun emanetin bu olduğunu? Hangi ayette yazıyor? Yoksa Allah'la aranda kırmızı hat var da direk ona mı sordun?

Link to post
Sitelerde Paylaş
18 saat önce, Buzul yazdı:

İslam gibi dinleri anlayabilmek için bu zihni anlamak gerekiyor.

 

Sizi var olmakla ve insan olmakla barıştıran bir anlayışın neresi kötü? Doğanızı ve sınırlarınızı anlayıp kabullenmenin neresi çirkin. 

 

Asıl ölümsüzlüğü ve mükemmelliği yanlış yerde arayan sizsiniz. Dünya adı üzerinde aşağı bir alemdir. Onun zevkleri ve hayatı da iyi ki ve çok şükür ki fanidir. Fiziksel bedenin ve onun zevklerinin ölümsüzlüğünü istemek akıllı işi değildir. Yok olmanın, değişmenin, ölçülerin ve sınırların aleminde sonsuzluk ve mükemmellik istemek ne kadar abes bir iştir. Egomuz, içimizdeki sınırsızlık ve sonsuzluk susuzluğunu dünyaya ait şeylerle doyurabileceğimiz yanılgısına kapılır. Halbuki dünyaya tamah susuz bir insanın susuzluğunu gidermek için deniz suyu içmesine benzer. İçtikçe susuzluğumuzun gitmesi bir tarafa daha çok susarız. Allah korusun hadi dünya şartlarında ölmek yok, sonsuz yaşayın dense, sonsuz bir susuzluk, hasret ve işkence çekerdik.

 

Halbuki maddi bedenimizi ve egomuzu az ile kanaat ettirip içimizdeki sonsuzluk tutkusunu bekanın ve sonsuzluğun diyarına yöneltmek en gerçekçi ve akılıca olan iş.

Link to post
Sitelerde Paylaş
21 saat önce, Yeni Üye yazdı:

- Soru: Göklere, yerlere, dağlara teklif edilen emanet neydi?

- Cevap: Yeryüzünde Allah'ın halifesi olmak. Yeryüzünü emanet almak. Orada Tanrının tahtına oturmak ve Onun tacını giymek. 

- Soru: Bu, herkes açısından çok arzu edilen bir şey değil mi? Neden bütün mahlukat bundan kaçtı?

- Cevap: Bu rütbe karşısında ödemeleri gereken bedeli gördükleri için

- Soru: Bu bedel neydi? 

- Cevap: Külli iradeye teslim olmak ve ağır imtihanlar karşısında sabretmek. Acıyı, göz yaşını, trajediyi tatmak. Ölümü ve ayrılığı idrak etmek ve yaşamak. Kötüyü tanımak, kötülüğe muhatap olmak, belki kötülük yapmak. Hiç bir şeyin senin tercih ettiğin gibi olmadığının farkında olmak ama bütün bu akıl sır ermez işler ve imtihanlar karşısında isyan etmemek. Rahmetten ümidi kesmemek. Sevgiye ve iyiliğe inanmaktan vazgeçememek. Tanrı, senden çocuğunu kurban etmeni istese ve sen bunun ne anlama geldiğini fark etsen bile "Neden" diyememek.  

- Soru: Peki biz bu kadar ağır bir bedeli nasıl göze aldık?

- Cevap: Çok cahil, çok zalim olduğumuz için.

 

Kıssanın özeti "Acı, kan, göz yaşı ve trajedilerle dolu, kendimi bile seçemediğim bu hayatı nasıl yaşarım deme. Çok cahil ve çok zalim olduğun için bunu yapabilirsin."

Zalim ve cahil olmasaydık, insan olmanın yükünü taşıyamazdık zaten.

(Hakaret için söylemiyorum,örnek olsun diye ) diyelim ki sen Dağ 'sın Allah sana emanet teklif ediyor kabul etmiyorsun diyelim.

 

Allah : sana emanet ediyorum,teklifimi

kabul ediyor musun. ?

Yeni üye : hayır

 

Öyleyse sen direk kafir olursun.Allah diyor ki :

Bana ve Muhammed' e itaat edinki kurtuluşa eresiniz.

 

Allah senle konuşuyor ama "cık" diyorsun...hani nerde Allah korkusu ?

 

Ayette ne diyor : "Allah korkusundan taşlar yuvarlandı,yarıldı "vs....

Dağ korkusundan mı emaneti kabul etmemiş ? Hani korku? 

Dağlar emaneti kabul etseydi ne olacaktı .? Oturup namaz mı kılacaktı ?  Zaten namaz kılıyormuş  

Dağlar Ağaçlar ...

Emaneti kabul edince haca mı gidecekti ? 

(benimle kafa buluyorsan beni sazan kabul  et)

 

Allah'ın parçaladığı dağ "sina dağı "dır.

Hani Musa bayıldı ya.o dağ.

 

Niye,çünkü Yahve Sina dağına indi.

Sina dağını kutsal ve dokunulmaz ilan etti.

 

Tevrat hukumleri ortadan kalktı demek istiyor Allah.

tarihinde fezadabirtürk tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, Yeni Üye yazdı:

 

Sizi var olmakla ve insan olmakla barıştıran bir anlayışın neresi kötü? Doğanızı ve sınırlarınızı anlayıp kabullenmenin neresi çirkin. 

 

Asıl ölümsüzlüğü ve mükemmelliği yanlış yerde arayan sizsiniz. Dünya adı üzerinde aşağı bir alemdir. Onun zevkleri ve hayatı da iyi ki ve çok şükür ki fanidir. Fiziksel bedenin ve onun zevklerinin ölümsüzlüğünü istemek akıllı işi değildir. Yok olmanın, değişmenin, ölçülerin ve sınırların aleminde sonsuzluk ve mükemmellik istemek ne kadar abes bir iştir. Egomuz, içimizdeki sınırsızlık ve sonsuzluk susuzluğunu dünyaya ait şeylerle doyurabileceğimiz yanılgısına kapılır. Halbuki dünyaya tamah susuz bir insanın susuzluğunu gidermek için deniz suyu içmesine benzer. İçtikçe susuzluğumuzun gitmesi bir tarafa daha çok susarız. Allah korusun hadi dünya şartlarında ölmek yok, sonsuz yaşayın dense, sonsuz bir susuzluk, hasret ve işkence çekerdik.

 

Halbuki maddi bedenimizi ve egomuzu az ile kanaat ettirip içimizdeki sonsuzluk tutkusunu bekanın ve sonsuzluğun diyarına yöneltmek en gerçekçi ve akılıca olan iş.

Ataları tarafından atalar dini islama,yaşam yarattığı övgü ve şükür bekleyen bir tanrı profili olan allaha inanmaya programlanan,iman putuna tutsak edilerek,kuranın içinde ne yazıyorsa katılmak,gerçek ve doğru olarak görmek zorunda bırakılan,imana tutsak edilerek kuranda yanlış,tutarsızlık bulma yolu kapatılmış,islamı duygusal nedenlerden ötürü savunan bir zombi olarak sen bu konuda gerçeği ve doğruyu söyleyemezsin.Sen bu yaşam düzenini eleştiremezsin.Sen ve senin gibiler,şuna neden olan bir allah var.O da sonsuz şefkat ve merhamet sahibidir diyecek kadar oksimoronsunuz.Ataların tarafından islama inanmaya programlandığın için,imana tutsak edildiğin için,islamın içinde ne kadar yanlış,tutarsız,mantıksız şey varsa bunları doğru,tutarlı ve mantıklı diye sunmak durumunda ve zorundasın çünkü.Düşün yani.Bir paketi ataların sana toptan kabul ettirmiş.Sen de bu akılsızlığa, aklı kullanmak diyorsun.

 

Ayrıca var olduğumuz için acıkıyor,susuyoruz.Hastalanıyoruz.Yoksunluk çekiyoruz.Acı çekiyoruz.Var değilken böyle bir sorunumuz mu vardı?Yoktu.Eee şimdi sen bunu da biliyorsun.Ama çocuk yapmaktan da,bunları başkasına dayatmaktan da geri kalmıyorsunuz.Sonra da var olmasına neden olduğunuz kişiye,sanki o kişiyi var oluşa zorlayan siz değilmişsiniz gibi,gökteki bir allah seni yarattı diyip,sanki o kişi gökteki bir allah tarafından yaratıldı da,yeryüzüne indirildi gibi bir hava oluşturuyorsunuz.Bu da yetmezmiş gibi,o kişiye allah seni sınamak için yarattı diyorsunuz birde,hakaret eder gibi.Tabi sana göre,inandığın allah üreme özelliği olan canlılar tasarladı,onları yoktan var etti.Bu canlılar aracılığıyla da,bu acımasız,canlıların birbirini yediği düzenin sürekliliğini sağlıyor.Doğum yoluyla acıyı,ızdırabı dayattırıp, çoğalttırıyor.Yaşama içgüdüsü olan,ölümden korkan canlılara ölüm sürecini,ölümü yaşattırıyor.Bu da bir işkence.Ayrıca üreyen insanlar aracılığıyla sınavı dayattırıyor.Cehennemi için yakıt ürettiriyor.Sen de sizi kullanan,kirli oynayan,bu tuzakçı tanrı profilinin yancılığını ve yalakalığını yapıyorsun.Bak bunlara neden olan,o çok sövdüğünüz şeytan değil ha.Senin rabbin,sizlere göre.Ama yaratmak onu haklı,eleştirilemez,karşı çıkılamaz yapacakmış.Çünkü o yaratıcıymış.Burada merhamet,şefkat nerede?Rabbin etçil bir şekilde tasarlayıp,yoktan var ettiği sırtlanlara zebrayı canlı canlı parçalatıyor.Eleştirsene.Ama neden diye sormam diyen bir köle olduğun için bunu yapamazsın.

 

 

tarihinde Buzul tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
4 saat önce, Buzul yazdı:

Rabbin etçil bir şekilde tasarlayıp,yoktan var ettiği sırtlanlara zebrayı canlı canlı parçalatıyor. Eleştirsene. Ama neden diye sormam diyen bir köle olduğun için bunu yapamazsın.

 

Kim diyor yapamam diye? Yaparım, yapıyorum da. Ama her soruma cevap alamamakla ya da her şeyin nedenini bilememekle de bir alıp veremediğim yok.

 

Evet Tanrı ölümü var etmiştir. Evet acıyı da var etmiştir. Tanrı ya kızmak, bu ne biçim iştir böyle demek insanlık halidir. Kızmak ta sonuçta bir tür ilişki biçimi ve halidir. Ama O da diyor ki, "Hiç bir şey egonuzun size telkin ettiği gibi değil. Var oluş sizin egonuzun çevresinde şekillenmiyor. Ben dedikçe, kendinizi her şeyden önemli gördükçe ve merkeze koydukça, gelip geçici olana itibar ettikçe ve bağlandıkça yükselemez değerli olana ulaşamazsınız. Sizin değerli sandığınız aslında değersiz. Tenekeden yapılmış şeyleri cevher zannediyorsunuz. Ben de sizi yola getirmek, kalbinizi düşük şeylere bağlılıktan kurtarmak için dertten derde salıyorum, yerden yere vuruyorum, acı üstüne acı, hüzün üstüne hüzün yaşatıyorum. Ta ki teslim oldum diyesiniz, ta ki bittim diyesiniz, ta ki mutlak zayıflığı ve acziyeti kabul edip ben demekten vaz geçesiniz. İşte o zaman sarayıma konuk olmaya hazırsınız demektir.

 

Ben Tanrıyı savunmam, savunmuyorum. Sadece var olmakla, insan olmakla, kendin olmakla barışmanın sana iyi geleceğini düşünüyorum. Atar, atar nereye kadar? Biraz teslim ol, biraz kabullen ki hikmetler kalbine açılsın.

Link to post
Sitelerde Paylaş
26 dakika önce, Yeni Üye yazdı:

 

Kim diyor yapamam diye? Yaparım, yapıyorum da. Ama her soruma cevap alamamakla ya da her şeyin nedenini bilememekle de bir alıp veremediğim yok.

 

Evet Tanrı ölümü var etmiştir. Evet acıyı da var etmiştir. Tanrı ya kızmak, bu ne biçim iştir böyle demek insanlık halidir. Kızmak ta sonuçta bir tür ilişki biçimi ve halidir. Ama O da diyor ki, "Hiç bir şey egonuzun size telkin ettiği gibi değil. Var oluş sizin egonuzun çevresinde şekillenmiyor. Ben dedikçe, kendinizi her şeyden önemli gördükçe ve merkeze koydukça, gelip geçici olana itibar ettikçe ve bağlandıkça yükselemez değerli olana ulaşamazsınız. Sizin değerli sandığınız aslında değersiz. Tenekeden yapılmış şeyleri cevher zannediyorsunuz. Ben de sizi yola getirmek, kalbinizi düşük şeylere bağlılıktan kurtarmak için dertten derde salıyorum, yerden yere vuruyorum, acı üstüne acı, hüzün üstüne hüzün yaşatıyorum. Ta ki teslim oldum diyesiniz, ta ki bittim diyesiniz, ta ki mutlak zayıflığı ve acziyeti kabul edip ben demekten vaz geçesiniz. İşte o zaman sarayıma konuk olmaya hazırsınız demektir.

 

Ben Tanrıyı savunmam, savunmuyorum. Sadece var olmakla, insan olmakla, kendin olmakla barışmanın sana iyi geleceğini düşünüyorum. Atar, atar nereye kadar? Biraz teslim ol, biraz kabullen ki hikmetler kalbine açılsın.

Yapamazsın.Eleştiremezsin.Allah yaptıklarından sorumlu değildir,onu eleştiremezsiniz diyen enbiya 23 orada kapı gibi dururken,sen hem allahı eleştirip,o ayete karşı gelip,hem müslüman olarak kalamazsın.Sonra aynı kafa diyor ki.Boyun eğ,kabullen.Sen nasıl bir tutarsızsın böyle?

Yoksunluk çeken,muhtaç canlıları var edip de,sonra onların bu yoksunluğundan yararlanıp,onlardan boyun eğiş,kabulleniş istemek,yoksunluk çeken bedenleri varoluşa zorlayıp,sonra verdiğim nimetlerle sizin yoksunluğunuzu giderdim,bana şükür edin demek kaçıncı düzey pişkinlik.Senin bu rabbinin adları arasında pişkinlik var mı acaba?Yoksa bir tane daha ad verelim ona.El pişkin.Rabbim pişkinlik yapmaz deme sakın.Pişkinlik yapamayan allah mı olurmuş?

 

Şüphesiz, Allah iman edip salih ameller işleyenleri içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyacak, orada altından bileziklerle, incilerle süsleneceklerdir. Oradaki giysileri ise ipektir.Hac 23

 

Ne yapacan sarayda?Altın bilezik,yüzük mü takacaksın?İpek mi giyeceksin sonsuza dek.Demek tüm bu kabullenişin,boyun eğişin,neden diye sorma demenin nedeni bunlar.Canlılar burada birbirini yerken,hastalıktan canlılar acılar çekerken,o kadar kıyım varken,sen ipek giyip,altın bilezik takmak için bunu eleştirmeyeceksin öyle mi?Geçici olan değer ve önem vermeyene bak sen.Sarayında bunlar var.

tarihinde Buzul tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
44 minutes ago, Yeni Üye said:

Tanrı ya kızmak, bu ne biçim iştir böyle demek insanlık halidir.

 

Allah'ın kızması ne hali oluyor?

 

45 minutes ago, Yeni Üye said:

Ben Tanrıyı savunmam, savunmuyorum. Sadece var olmakla, insan olmakla, kendin olmakla barışmanın sana iyi geleceğini düşünüyorum. Atar, atar nereye kadar? Biraz teslim ol, biraz kabullen ki hikmetler kalbine açılsın.

 

İnsan bir arap bedevisinin zırvalarına neden teslim olsun?

Link to post
Sitelerde Paylaş

   Kuran’a bakıyoruz, içeriğindeki hatalar, bilim dışı söylemler, kin, vahşet, aşağılama, insanları kamplara ayrıştırma, birbirine karşı kışkırtma.. vb.

Cahil, ilkel ve zalim bir insandan beklenecek her türlü olumsuzluk kutsanıyor. Böylece yazar(lar)ının cahil ve zalim olduğunu net olarak görüyoruz.

Bu sözleri bir tanrı sarf etmiş ise o tanrı cahil ve zalimdir ayrıca kendi cahil ve zalim iken insanı cahil ve zalim olmakla suçlayan bir şapşaldır.

Kısaca arap tanrısı al-ilah cahil araplar’ın ta kendisidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
15 saat önce, sağduyu yazdı:

 

Allah'ın kızması ne hali oluyor?

 

 

İnsan bir arap bedevisinin zırvalarına neden teslim olsun?

 

Arap bedevisi dediğin kişinin dünyada ne büyüklükte bir devrim yaptığını tarafsız bakan herkes görüyor da bir de Mustafa Kemal Paşanın sözleriyle ifade edeyim:

 

"Ey arkadaşlar! Tanrı birdir, büyüktür, ilâhî âdetlerin görüşlerine bakarak diyebiliriz ki, insanlar iki sınıfta, iki çağda incelenebilir, tik çağ insanlığın çocukluk ve gençlik çağı, ikinci çağ, insanlığın erginlik ve olgunluk çağıdır. İnsanlık birinci çağda tıpkı bir çocuk gibi, tıpkı bir genç gibi yakından ve maddi vasıtalarla kendisiyle ilgilenilmeyi gerekli görür. Allah, kullarının gerekli olan olgunluk noktasına ulaşmasına kadar, içlerinden vasıtalarla, kullarıyla ilgilenmeyi ilâhî gereklilik saymıştır. Onlara Hz. Adem (A.S)’den itibaren kaydedilmiş, kaydedilmemiş sonsuz denecek kadar çok peygamber ve elçi göndermiştir. Fakat peygamberimiz aracılığıyla en son dini ve medeni hakikatları verdikten sonra artık insanlıkla aracı yoluyla temasta bulunmaya gerek görmemiştir. İnsanlığın anlama derecesi, aydınlanma ve olgunlaşması her kulun doğrudan doğruya ilâhî ilhamlarla temas yeteneğine ulaştığım kabul buyurmuştur. Bu sebepledir ki Hz. Muhammed (S.A.V), peygamberlerin sonuncusu olmuştur ve kitabı, en mükemmel kitaptır."

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
16 saat önce, sağduyu yazdı:

Allah'ın kızması ne hali oluyor?

 

 

Allah sana kızıyor ise bu da bir rahmettir. Seni ve yaptıklarını önemsediğini gösterir. Senden ümidi kesmediğini gösterir.

Yaratmasa, ya da yaratsa ama emretmese, ya da emretse ama yanlışlarımıza kızmasa hepimiz için büyük bir kayıp olurdu. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...