Jump to content

Recommended Posts

Nisa/Kadın suresinin 34.ayetinde Sünniler tarafından anlamı tahrif edilmiş ayetlerden biridir. Bu ayette 4 yeri yanlış çeviriyorlar.

 

1-) “Er ricalu kavvamune” kelimesini “erkekler,kadınları yönetir” diye yanlış çevirmektedirler.  Aynı kelime bu ayetlerde(3:18-4:135-5:8) geçmektedir ve “gözeten” anlamında geçmektedir. Eğer ayette “yönetici” deseydi “müdir-valin-hakim-nazır-kayyim) bu kelimeleri kullanması gerekmektedir.

 

2-) 4:34 ayetinde geçen “nuşuz” kelimesini " hırçınlık etmelerinden endişe duyduğunuz" diyerek yanlış çevrilmiş. "nuşuz" kelimesi 58:11 ayetinde geçer ve "terk etmek/ayrılmak" anlamında geçer. Yani bu ayette “terk etmelerinden endişe duyarsınız” diye çevrilmesi gerekir.

 

3-)Nisa 34’de “idribuhunne” kelimesi bir kaçı hariç tüm Türkçe çevirilerde “o kadınları dövün, hafifçe vurun” diye çevrilmiş.

 

30-21’de “Kendileriyle huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranıza sevgi ve merhamet koyması O’nun ayetlerindendir.” deniyor. Görüldüğü gibi evliliğin amacı sevgi ve merhamete daylı huzurdur. Erkeğin kadını döverek bu huzuru ne kadar sağlayacağı tartışılır.

 

“Onları dövün” diye çevrilen “idribuhunne” kelimesinin kökü “DaRaBa” fiilidir. Her hangi bir Arapça sözlüğe bakarsanız, bu kelimenin altında onlarca anlam görürsünüz. Bu kelime, Arapçadaki en zengin anlama sahip kelimedir.

 

Seyahat etmek manasının geçtiği ayetler: 2-273, 3-156, 4-101

Vurmak manasında geçtiği ayetler: 8-50, 47-27

Ortaya koymak manasında geçtiği ayetler: 43-58, 47-27

Örnek vermek manasında geçtiği ayetler: 14-24/45, 16-75/76, 16-112, 18-32/45

Muaf Tutmak: 43-5,

Mahkum olmak: 2-61,

Kapanmak, vurmak: 18-11,

Açıklamak: 13-17

 

Gördüğünüz gibi Kuran’da pek çok manada kullanılmış bu kelime. Kuran’da geçmeyen manaları da var. Mesela Arapça’da parayı “DaRaBa'” yaparsın. Yani basarsın. Darphane de burdan gelir.

 

Türkçede çalmak kelimesinin farklı manaları vardır. Radyo çaldım dediğinizde radyoyu kullandığınız manası da çıkar, hırsızlık yaparak çaldığınız manası da çıkar. Arapçadaki DaRaBa kelimesi de bununla yakın özellikler gösterir.

 

Örneğin aşağıdaki ayette darabe fiili vazgeçmek olarak kullanılmıştır. “İdrip” emir kipidir. Aynı fiil Nisa Suresi 34. ayette emir kipi ile kullanılmıştır. Ve manası “vazgeçin” olmuştur.

 

Haddi aşan bir toplumsunuz diye mesajı size iletmekten vaz mı geçelim? (Zuhruf Suresi, 5 )

 

Lisanu’l Arab’ta “darabe” maddesini incelediğimizde harf-i cersiz kullanımına dair şu örneği gördük:

 

Zaman aramıza “darb” etti. Yani bizi uzaklaştırdı.

(Lisan,ضرب maddesi)

 

Görüldüğü gibi burada da “darabe” kelimesi harf-i cer olmadan kullanılmış ve İbn Manzur buradaki “darabe”nin بعّد yani “uzaklaştırma” manasında olduğunu belirtmiş ki, 4:34 ayetine bizim verdiğimiz anlamda budur.

 

4-) Ayette “etaa'nekum” kelimesi geçer ve bunu “size itaat ederlerse” diye çeviriyorlar. Bu çeviri yanlıştır. Çünkü Kur’an’da “etaa'nekum” kelimesi hep “gönülden/isteyerek yapma” anlamında geçmektedir. Aynı kelime bu ayetlerde (2:158-2:184-3:83-9:53-9:79-13:159 geçmektedir ve “gönülden/isteyerek yapma” diye geçmektedir.

 

Nisa/Kadın Suresi’nin gerçek ayeti şudur:

Erkekler kadınları gözetirler. Zira ALLAH herbirine farklı yetenekler ve özellikler vermiştir. Nitekim erkekler evin geçiminden sorumludur. Erdemli kadınlar, (Tanrı'nın yasasına) boyun eğer ve ALLAH'ın korumasını emrettiği (onur ve iffetlerini) tek başlarına bile olsalar korurlar. Terk etmelerinden endişe  duyduğunuz kadınlara öğüt verin, yataklarınızı ayırın ve nihayet onları çıkarın. Gönülden/isteyerek itaat ederlerse  onlara karşı bir yol aramayın. ALLAH Yücedir, Büyüktür.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yemezler, gülüm; yemezler.
Her önüne gelen ve kendini birşey zanneden safkan müslümanın, bu malum kitap sözkonusu olunca, "benimkisi en uzunu ve en kalını(!)" teranesinden gına geldi artık ve bundan böyle bu çok bilmişlere şöyle yanıt vereceğiz:
Bize o taptığınız tanrı gerek ve harbiden "Ben tanrıyım" iddiasında ise eğer, gelir buraya tıpııış tıpııış ve bizzat kendisi Türkçe tercümesini yazar.

Kapiş ?

Ne diyormuş bu tanrı?.  "Büyüğüm, yüceyim"

Demek öyle, o zaman buyursun hadi!

Evet; bekliyoruz kendisini ki şu İslam misyonerliğine de bir son versin!

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ali İmran 78. Ehl-i kitaptan bir kısmı da, aslında kitaptan olmadığı halde, Sizin kitaptan zannetmeniz için, Okurken ağızlarını dillerini eğip bükerler (bazı kelimelerin telaffuzunu değiştirirler). Bir şeyler söyleyip, 'Bu Allah tarafındandır.' derler. Halbuki o, Allah tarafından değildir. Bile bile Allah adına yalan uydururlar.

 

Bu ayet @KuranMumini2698 gibileri tarif ediyor, herif ağzını, dilini bükerek bir şeyler geveliyor, sonra da doğrusu budur diye yutturmaya kalkıyor. Kuran malını biliyor.

 

1400 yıldır "dövün" anlamında kullanılan bir kelime için aslında o o anlama gelmiyor demek nasıl bir ahmaklıktır? Be geri zekalı mal, anadili arapça olanlar nasıl bir kelimeyi yanlış anlar? Sizler de hiç akıl, mantık yok? Nasıl bu kadar salak olabiliyorsunuz?

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, KuranMumini2698 yazdı:

Nisa/Kadın suresinin 34.ayetinde Sünniler tarafından anlamı tahrif edilmiş ayetlerden biridir. Bu ayette 4 yeri yanlış çeviriyorlar.

 

1-) “Er ricalu kavvamune” kelimesini “erkekler,kadınları yönetir” diye yanlış çevirmektedirler.  Aynı kelime bu ayetlerde(3:18-4:135-5:8) geçmektedir ve “gözeten” anlamında geçmektedir. Eğer ayette “yönetici” deseydi “müdir-valin-hakim-nazır-kayyim) bu kelimeleri kullanması gerekmektedir.

 

2-) 4:34 ayetinde geçen “nuşuz” kelimesini " hırçınlık etmelerinden endişe duyduğunuz" diyerek yanlış çevrilmiş. "nuşuz" kelimesi 58:11 ayetinde geçer ve "terk etmek/ayrılmak" anlamında geçer. Yani bu ayette “terk etmelerinden endişe duyarsınız” diye çevrilmesi gerekir.

 

3-)Nisa 34’de “idribuhunne” kelimesi bir kaçı hariç tüm Türkçe çevirilerde “o kadınları dövün, hafifçe vurun” diye çevrilmiş.

 

30-21’de “Kendileriyle huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranıza sevgi ve merhamet koyması O’nun ayetlerindendir.” deniyor. Görüldüğü gibi evliliğin amacı sevgi ve merhamete daylı huzurdur. Erkeğin kadını döverek bu huzuru ne kadar sağlayacağı tartışılır.

 

“Onları dövün” diye çevrilen “idribuhunne” kelimesinin kökü “DaRaBa” fiilidir. Her hangi bir Arapça sözlüğe bakarsanız, bu kelimenin altında onlarca anlam görürsünüz. Bu kelime, Arapçadaki en zengin anlama sahip kelimedir.

 

Seyahat etmek manasının geçtiği ayetler: 2-273, 3-156, 4-101

Vurmak manasında geçtiği ayetler: 8-50, 47-27

Ortaya koymak manasında geçtiği ayetler: 43-58, 47-27

Örnek vermek manasında geçtiği ayetler: 14-24/45, 16-75/76, 16-112, 18-32/45

Muaf Tutmak: 43-5,

Mahkum olmak: 2-61,

Kapanmak, vurmak: 18-11,

Açıklamak: 13-17

 

Gördüğünüz gibi Kuran’da pek çok manada kullanılmış bu kelime. Kuran’da geçmeyen manaları da var. Mesela Arapça’da parayı “DaRaBa'” yaparsın. Yani basarsın. Darphane de burdan gelir.

 

Türkçede çalmak kelimesinin farklı manaları vardır. Radyo çaldım dediğinizde radyoyu kullandığınız manası da çıkar, hırsızlık yaparak çaldığınız manası da çıkar. Arapçadaki DaRaBa kelimesi de bununla yakın özellikler gösterir.

 

Örneğin aşağıdaki ayette darabe fiili vazgeçmek olarak kullanılmıştır. “İdrip” emir kipidir. Aynı fiil Nisa Suresi 34. ayette emir kipi ile kullanılmıştır. Ve manası “vazgeçin” olmuştur.

 

Haddi aşan bir toplumsunuz diye mesajı size iletmekten vaz mı geçelim? (Zuhruf Suresi, 5 )

 

Lisanu’l Arab’ta “darabe” maddesini incelediğimizde harf-i cersiz kullanımına dair şu örneği gördük:

 

Zaman aramıza “darb” etti. Yani bizi uzaklaştırdı.

(Lisan,ضرب maddesi)

 

Görüldüğü gibi burada da “darabe” kelimesi harf-i cer olmadan kullanılmış ve İbn Manzur buradaki “darabe”nin بعّد yani “uzaklaştırma” manasında olduğunu belirtmiş ki, 4:34 ayetine bizim verdiğimiz anlamda budur.

 

4-) Ayette “etaa'nekum” kelimesi geçer ve bunu “size itaat ederlerse” diye çeviriyorlar. Bu çeviri yanlıştır. Çünkü Kur’an’da “etaa'nekum” kelimesi hep “gönülden/isteyerek yapma” anlamında geçmektedir. Aynı kelime bu ayetlerde (2:158-2:184-3:83-9:53-9:79-13:159 geçmektedir ve “gönülden/isteyerek yapma” diye geçmektedir.

 

Nisa/Kadın Suresi’nin gerçek ayeti şudur:

Erkekler kadınları gözetirler. Zira ALLAH herbirine farklı yetenekler ve özellikler vermiştir. Nitekim erkekler evin geçiminden sorumludur. Erdemli kadınlar, (Tanrı'nın yasasına) boyun eğer ve ALLAH'ın korumasını emrettiği (onur ve iffetlerini) tek başlarına bile olsalar korurlar. Terk etmelerinden endişe  duyduğunuz kadınlara öğüt verin, yataklarınızı ayırın ve nihayet onları çıkarın. Gönülden/isteyerek itaat ederlerse  onlara karşı bir yol aramayın. ALLAH Yücedir, Büyüktür.

 

Kadını nereye uzaklaştıracaksın ? uzaklaştırılan kadının  kaçırılmayacağı ,tecavüz edilmeyeceği veya öldürülmeyeceği ne malum ? 1000 sene önce şehirden uzakta 3,4 haneli bir mezrada yaşayan biri karısını nereye uzaklaştıracak ? Uzaklaştırırken handa ,otelde kalsın,karnını doyursun diye kadına para verilecek mi  ?

kadın yeni doğum yapmışsa,çocuğunu emziriyor,bakımıyla ilgileniyorsa,çocuğa kim bakacak ? Çocukta annesiyle beraber uzaklaştırılacak mı ? Evde bakıma muhtaç hasta varsa veya kocası hastaysa ,karısını uzaklaştırdığında kendisine kim bakacak ? Kadın uzaktayken,kocası altına sıçarsa kim temizleyecek ? Çükü kalkınca kim indirecek ?

Kadını uzaklaştırdı,handa yattı.Hancının sapık olmadığı ne malum ? Avradı Gece yarısı mı uzaklaştıracaksın yoksa sabah şafak sökünce mi ? Uzaklaştığında "sex" ten yoksun kalan koca zina yaparsa ne olacak ? Belki uzaklaştıracağı karısı gerçek bir sex fırtınasıydı . böyle bir kadından uzak kalmak riskli değilmidir  ? Allah "uzaklaştırın" demiş susmuş.detay yok. Hani Kuran "apaçık" tı.? Ama "dövün" dese sorun yok ,mana gayet açık: karını döveceksin.

Reformist diyor ki  :hafifçe dövün ...hafifçe döveceksem niye "dövmek"  son çare ?

Allah "dövme "fiilini yapılacak eylemin sonuna eklemiş....şunu şunu şunu yapın ve dövün demiş.dövmek belliki en etkili çözüm .mümin "hafifçe döveceksem başlarım böyle çareye akıl vermeye,avrat uslanmadı,bu Allah bizimle dalga mı geçiyor " dese ,dinden çıksa reformistler bu mümini "19" koduyla mı imana getirecek ? 

"ayetine bizim verdiğimiz anlam bu " ne demek ,anlamadım ? Siz kimsiniz ? 

 

gölü mayalayan nasrettin misali gibisiniz.bu göl maya tutmaz haberiniz olsun. 

 

Cübbeli cemaati palazlanıyor.medya,tv cübbeliye veriyor gazı,o stüdyo senin bu kanal benim geziyor.bulunduğum ilçede Cubbeliler öyle palazlandı ki sorma gitsin,etraf sarıklı,cübbeli,şalvarlı,kara çarşaflı ,tesettürlülerle dolup taştı.10 sene sonrayı hayal etmek dahi istemiyorum.tarih tekerrürden ibaret derler ya,belki formuller değişmediği içindir.Fetöşü de  palazlandırdılar,bi güzel kullandılar,işleri bitince şutladılar.memleketin başına Truva Atı misali bela ettiler.reformistler bi taraftan,cübbeli diğer taraftan memleketin gidişatı hayra alamet değil bilinee...

Yav adam çıkmış bana küfrederek Kuranda cariye yok diyor.bu adam ya cahil,saf yada büyülenmiş.ben büyülendiğine inanıyorum.Kuran büyü kitabıdır.Kuran kendisini okuyanları büyüler.tesiri altına alır.19 cu Reşat Halife gibi..zavallı adam.iblisin tuzağından zekasına rağmen kurtulamamış.adam bi videosunda Kuranı rastgele açıp baktığını,hatta Kuranı yere atıp,hangi sayfa açılırsa o sayfanın Reşat Halife adını zikrederek  kendisine hitap ettiğini,uyardığını ,müjdelediğini,beklenen resul olduğunu vs söylüyordu...

Reşat Halifenin videolarına yapılan yorumlardan biri de "zihin kontrolü "kurbanı olabileceğiydi...demekki R.Halifenin gözlerinde  ,ses tonunda ki hafif şuursuzluk,kendinden geçmeyi hassas kişiler farketmiş..belki senin algın,hislerin bu tür şeyleri algılayacak kadar  yeterince gelişmemiştir. Öyleyse işi şansa bırakmamalı,gayba taş atmaktan vazgeçmeli,alıcıları açıkları ciddiye almalısın...

 

Üzerinde "19"vardır İncil' e öykünme gibi duruyor.İncil Vahiy 12 den itibaren okursanız "666" sayısından bahsedilir.bu sayı deccali /sahte peygamberi/ iblisi haber verir.

Şifreyi çözmek bilgelik gerektirir denir.Reşat Halife de bilgelik yapmış 19 kodunu çözmüştür.

 

tarihinde fezadabirtürk tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
3 saat önce, kavak yazdı:

Yemezler, gülüm; yemezler.
Her önüne gelen ve kendini birşey zanneden safkan müslümanın, bu malum kitap sözkonusu olunca, "benimkisi en uzunu ve en kalını(!)" teranesinden gına geldi artık ve bundan böyle bu çok bilmişlere şöyle yanıt vereceğiz:
Bize o taptığınız tanrı gerek ve harbiden "Ben tanrıyım" iddiasında ise eğer, gelir buraya tıpııış tıpııış ve bizzat kendisi Türkçe tercümesini yazar.

Kapiş ?

Ne diyormuş bu tanrı?.  "Büyüğüm, yüceyim"

Demek öyle, o zaman buyursun hadi!

Evet; bekliyoruz kendisini ki şu İslam misyonerliğine de bir son versin!


Eko taraftarı 19 sapığı şöyle bi ayrı dursun...

Bana Tanrı'yı getirin gösterin diye sürekli kendini paralıyordun, aşağıda sana cevabını vermiştim.
Tanrıların Tanrısı herkesle konuşuyor ve herkese kendini gösteriyor demiştim.
Anlamadın, Sizler insân olmadığınız için anlamıyorsunuz da demiştim.

Fakat Sürekli Arayıp durduğunu elbette bukacaksın ve çağırıp durduğun meydan okuduğun,, sana anlayacağın dilden cevap verecek.
Ne zamân?
Öldüğün zamân...
 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
16 minutes ago, HATEM said:

Tanrıların Tanrısı

 

Bu ne demek? Müşrik misin sen?

 

20 minutes ago, HATEM said:

Fakat Sürekli Arayıp durduğunu elbette bukacaksın ve çağırıp durduğun meydan okuduğun,, sana anlayacağın dilden cevap verecek.

 

Mesela neler yapacak? Kuran'dan ayetlerle sapığın sonsuza kadar nasıl işkence edeceğini anlatsana. Şimdi bu sapık insana işkence edip yakarken nasıl bir zevk alıyordur? İçindeki insana işkence etme dürtüsününün sınırı var mıdır? Mesela kaç insana işkence ederse onun içi yeterli olur? Yoksa her şeyi gibi işkence etme dürtüsü de mi sonsuzdur? İşkence etmek dürtüsü sonsuzsa sadece bizle yetineceğini düşünmek salaklık olmaz mı? Mesela sizlerin de kıçına kazık sokup sonsuza kadar insan çevirme yapmayacağının garantisi mi var?

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, sağduyu yazdı:
1 saat önce, HATEM yazdı:

Tanrıların Tanrısı

 

Bu ne demek? Müşrik misin sen?


Umûmî olarak her varlıkta, husûsî olarak her insânda, irâde ve kudret olduğu için öldürme ve diriltme özelliği ve dolayısıyla Tanrılık vardır.
Hakk Teâlâ,  Mutlak varlık olduğu için. Mutlak güç ve kudret O'nun olduğu için. Tanrıların Tanrısıdır.
Tanrıların Tanrısı, İlahların ilâhı demektir. İlâhların İlâhı olan Tanrı nın özel ismi (özel isimlerinden birisi) Allah'tır.
Rabb'ül-erbâb da denir. (Rabb'ların Rabb'i.)

 

1 saat önce, sağduyu yazdı:

Mesela neler yapacak? Kuran'dan ayetlerle sapığın sonsuza kadar nasıl işkence edeceğini anlatsana.


Bir kul ve bir mahlûk olduğun halde Allah'ın şerîatına (hukukuna) aldırmayıp dilediğin gibi günâhlar işlediğinde zevk alıyorsun ya, rahatını düşünüyorsun ya,,
İşte bu vakitte varlığında sana emânet edilmiş olan mahlûkata sen işkence ediyorsun, onlara haksızlık yapıyorsun. Ama onlara zulmederken sen zevk alıyorsun.
Sen bu durumda nasıl sapıksan elbette verdiğin acıların bi karşılığı olacak.
Nasıl anlatabiliyor muyum? Ah bi anlasan...

 

1 saat önce, sağduyu yazdı:

Şimdi bu sapık insana işkence edip yakarken nasıl bir zevk alıyordur?


Sen Zevk veren Günâhlar işlerken, Bedeninde sana emânet edilmiş varlıkların (insânların) durumunu hiç düşündün mü? Kendini başıboş yaratılmış bir varlık zannediyordun da hiç düşünmedin mi yoksa? Ama o verdiğin acılar Dünyâda da sana geri dönüş yapabilir, rûh hastası olursun meselâ...

 

1 saat önce, sağduyu yazdı:

İçindeki insana işkence etme dürtüsününün sınırı var mıdır? Mesela kaç insana işkence ederse onun içi yeterli olur?


Bak benim dilimle sormuşsun, "İçindeki insâna" demişsin. Allah konuşturmuş.
Sana verilecek cezâyı senin zâlimâne inancın ve zâlimâne fiillerin belirler.
Âdil bir mahkemede Hâkimin formaliteden öte bir fonksiyonu yoktur.
Mahkûma verilecek cezâyı mahkûmun kendisi belirler.
Mahkûm, fiilleriyle hâkime "bana şu kadar cezâ vermelisin" diye aslında hâl diliyle emreder.
Sen hak sâhiplerine işkence yaparsan karşılığını bulursun. Süresini de sen belirlersin.

 

1 saat önce, sağduyu yazdı:

Yoksa her şeyi gibi işkence etme dürtüsü de mi sonsuzdur?


Azâb sonsuz değildir. Ateistin Cehennemde kalma süresi ise sonsuzdur.
Sınırlı bir günâh, sonsuz bir cezâyı haketmez. O yüzden Azâb, İntikâm alındıktan sonra lezzete dönüşür.

 

1 saat önce, sağduyu yazdı:

İşkence etmek dürtüsü sonsuzsa sadece bizle yetineceğini düşünmek salaklık olmaz mı?


Yaratıcının İşkence etmekten zevk alacağını düşünmek elbette ciddî bir salaklıktır. Allah ne işkence eder ne de kendi hakkı adına intikam alır.
Cehennemde azâb ettiğinde bile bunun muhteşem sonuçları ulvî amaçları vardır. Senin Fırında Kek yapman gibi...
Yaratıcı sana Kâinât kadar büyük bir emânet tevdî ettikten sonra sen bu emânete hıyânet edip sana emânet edilenlere işkence edersen,,
İşte, Dünyâda iken bu yaptığın zulümlere karşılık yaratan, kulları adına senden intikâm alır.

 

1 saat önce, sağduyu yazdı:

Mesela sizlerin de kıçına kazık sokup sonsuza kadar insan çevirme yapmayacağının garantisi mi var? 


Kullarının Emirlerine uymasını isteyen Allah (c.c.), Evvelâ kendisi kendisine uyar. O yüzden Allah'ın bir diğer özel ismi Hakk'tır. 
Allah bile kendi isteklerini (irâdesini) kendi ilmiyle sınırlar. Muhal olan istekleri yaratmaz. Yaratabilir ama yaratmaz. İlminin iktizâsına uyar.


 

tarihinde HATEM tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Geri zekalılar ve bir o kadar da terbiyesizler bol keseden sallamışlar yine ve konu sahibi de tüymüş.

Bakın yize yazıyorum; bu menem tanrı büyükse yüceyse bizler buradayız.

Aha şurdan şuraya da gitmiyoruz. Ölüm müş..yemişim ölümü bre !

Ne yazmıştık ?

5 saat önce, kavak yazdı:

Yemezler, gülüm; yemezler.
Her önüne gelen ve kendini birşey zanneden safkan müslümanın, bu malum kitap sözkonusu olunca, "benimkisi en uzunu ve en kalını(!)" teranesinden gına geldi artık ve bundan böyle bu çok bilmişlere şöyle yanıt vereceğiz:
Bize o taptığınız tanrı gerek ve harbiden "Ben tanrıyım" iddiasında ise eğer, gelir buraya tıpııış tıpııış ve bizzat kendisi Türkçe tercümesini yazar.

Kapiş ?

Ne diyormuş bu tanrı?.  "Büyüğüm, yüceyim"

Demek öyle, o zaman buyursun hadi!

Evet; bekliyoruz kendisini ki şu İslam misyonerliğine de bir son versin!

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
7 saat önce, HATEM yazdı:

Ateistin Cehennemde kalma süresi ise sonsuzdur.

İnsan yakan tanrı kurgusu çok saçma... Cehennem dediğiniz yer, düpedüz bir işkencehanedir.

 

Eski arapların kafası, aklı o kadar çalışmış, ateşte insan yakan tanrı, işkence eden tanrı kurgulamışlar kafalarında...

 

Ama 2019 yılına geldik... Hala eski arapların kurgularına (desteksiz palavralarına) inanmanız, eski arap mitolojisini böyle ciddi ciddi sahiplenmeniz hayret verici...

 

Ateizm suç olsa bile en fazla "düşünce suçu" olarak kabul edilebilir... Bir fikir ayrılığından ibaret olarak değendirilebilir en fazla...

 

Bakın bugün modern dünyada ne düşünce suçu kaldı ne de işkence... İnsanlık düşünceyi suç olmaktan çıkaralı epey zaman oldu... İşkenceyi de her türlü şekliyle yasakladı... İnsanlara "her ne gerekçeyle olursa olsun" işkence edilemez dedi modern insan...

 

Bugün hangi aklı başında onurlu bir devlet, bir suçluyu canlı canlı ateşte yakıyor veya mahkemelerden işkence kararları çıkartıyor?

 

Sizin kafanızdaki tanrı (eski arapların tanrısı), pire için yorgan yakan bir tip! En fazla düşünce suçu olabilecek bir şey için alevli malevli işkencehaneler kurmuş bekliyor güya...

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
9 hours ago, HATEM said:


Umûmî olarak her varlıkta, husûsî olarak her insânda, irâde ve kudret olduğu için öldürme ve diriltme özelliği ve dolayısıyla Tanrılık vardır.
Hakk Teâlâ,  Mutlak varlık olduğu için. Mutlak güç ve kudret O'nun olduğu için. Tanrıların Tanrısıdır.
Tanrıların Tanrısı, İlahların ilâhı demektir. İlâhların İlâhı olan Tanrı nın özel ismi (özel isimlerinden birisi) Allah'tır.
Rabb'ül-erbâb da denir. (Rabb'ların Rabb'i.)

 

 

İyi kıvırıyorsun, dansöz olmayı düşündün mü? Tanrıların tanrısı, ilahların ilahı demekle bir şey mi açıklamış oldun? Bu Allah hangi tanrıların tanrısı, hangi ilahların ilahı?

 

9 hours ago, HATEM said:

Kullarının Emirlerine uymasını isteyen Allah (c.c.), Evvelâ kendisi kendisine uyar. O yüzden Allah'ın bir diğer özel ismi Hakk'tır. 
Allah bile kendi isteklerini (irâdesini) kendi ilmiyle sınırlar. Muhal olan istekleri yaratmaz. Yaratabilir ama yaratmaz. İlminin iktizâsına uyar.

 

Yani put da bir şeylere uymak zorunda diyorsun. Hem gücü, iradesi sınırsız deyip hem de sınırlamaya çalışmak nasıl bir mantıktır? Gücü, iradesi sınırsız olan bir yanrı neden kendini sınırlasın? Neden istediğine istediğini yapamasın? Mesela neden senin kıçına kazık sokup sonsuza kadar kebap yapamasın? Kim veya ne engelleyecek onu?

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 saat önce, sağduyu yazdı:
15 saat önce, HATEM yazdı:

Umûmî olarak her varlıkta, husûsî olarak her insânda, irâde ve kudret olduğu için öldürme ve diriltme özelliği ve dolayısıyla Tanrılık vardır.
Hakk Teâlâ,  Mutlak varlık olduğu için. Mutlak güç ve kudret O'nun olduğu için. Tanrıların Tanrısıdır.
Tanrıların Tanrısı, İlahların ilâhı demektir. İlâhların İlâhı olan Tanrı nın özel ismi (özel isimlerinden birisi) Allah'tır.
Rabb'ül-erbâb da denir. (Rabb'ların Rabb'i.)

 

 

İyi kıvırıyorsun, dansöz olmayı düşündün mü? Tanrıların tanrısı, ilahların ilahı demekle bir şey mi açıklamış oldun? Bu Allah hangi tanrıların tanrısı, hangi ilahların ilahı?


O kadar ahmaksın ki açık açık yazıyorum yine de anlamıyorsun?
Ey, Kötü ve zâlim olduğu için karanlıkta kalmış mahlûk, Ey Allah'ın geri zekâlısı daha ne kadar açık yazayım.

En Küçük varlık bile Tanrılık özelliği taşır diyorum. Çünkü öldürebilir ve diriltebilir diyorum. Bir Elektronun durumu bile budur diyorum.
Husûsî olarak İnsânlarda bu Tanrılık özelliği gözükür. Allah (c.c.) insânlar vâsıtasıyla ağlatır ve güldürür, öldürür ve diriltir. diyorum.
İnsânlarda varlık bir emânettir (Geçicidir, hayâlîdir, imtihândır). Varlığın asıl sâhibi Allah'tır. Allah mutlak varlıktır diyorum.
Tanrılık özelliğinin açığa çıktığı bütün varlıklar ve bütün insânlar,, Allah'ın isimlerinin bir tecellîsi olarak bu Tanrılığı (Gücü) YANSITIRLAR.
Görüntüde Kâinâttaki güç odakları kadar Tanrılar (ilâhlar) vardır. Gerçekte ise Allah'tan başka ilâh (Tanrı) yoktur. Ya'nî bütün varlıklar, Allah'ın isimlerinin bir tecellîgâhıdır.

O kadar Ahmaksın ki, îzâh etmeyi kıvırmak olarak algılıyorsun. Çünkü yazılanları anlamıyorsun.
Senin bu kadar ahmak olmanın (Kurnaz olmana rağmen akılsız ve ışıksız olmanın) sebebini de açıklayım ister misin?

Her sâniyede binlerce kez yeniden yaratılıyoruz, her ânımız aslında bir dîn günü... Ve Allah (c.c.) Mâlik-i yevmid Dîn...
Dîn gününün sâhibi Allah (c.c.), sana her Ân,, Fiillerine tâleplerine uygun olarak,,  istediğine uygun ve sana yakışan bir varlık veriyor. Her ân aslında hakettiğini (cezânı) buluyorsun.
Herkes her ân hakettiğini buluyor...  Belki ne olduğunu çözemiyor, hâlini anlayamıyor lâkin âhiret günü herkes ne durumda olduğunu gözleriyle "GÖRECEK"

Sonuç i'tibâriyle, Bu Karanlığının akılsızlığının sebebi yine sensin.
Yüce Allah'a ve Yüce Peygamberine saldırma!, Zerre miktar Allah'ı tanısan, zerre kadar ışığın olsa hâlinden utanırsın. Utancından intihâr edersin.
Zâten sen Onlara da saldıramazsın karanlıkta görmediğin şeye nasıl saldıracan.
Ancak, Algındaki çarpık Allah yansımasına saldırıyorsun.
O çarpıklık ve yansıma da kendinden başkası değildir. Ancak kendine saldırıyor kendinle savaşıyorsun.

 

6 saat önce, sağduyu yazdı:
15 saat önce, HATEM yazdı:

Kullarının Emirlerine uymasını isteyen Allah (c.c.), Evvelâ kendisi kendisine uyar. O yüzden Allah'ın bir diğer özel ismi Hakk'tır. 
Allah bile kendi isteklerini (irâdesini) kendi ilmiyle sınırlar. Muhal olan istekleri yaratmaz. Yaratabilir ama yaratmaz. İlminin iktizâsına uyar.

 

Yani put da bir şeylere uymak zorunda diyorsun. Hem gücü, iradesi sınırsız deyip hem de sınırlamaya çalışmak nasıl bir mantıktır?


Gücü sınırsız ve Sonsuz Evet...
İrâdesi (İsteği) ise İlmiyle sınırlandırılmakta... Ama Kendi ilmiyle Ya'nî kendisiyle... Aslında sınırlandırılan bir şey yok, İrâdesi ilmine muvâfık (uygun)
İrâdesini hâriçten sınırlandırabilecek bir varlık yok. Kendisine sınır koyan yine kendisi...
Sonsuz olan gücünü de (kudretini de) sınırlandıran irâdesidir. Yine Kendisidir.
Allah, ne başkası tarafından sınırlandırılabilir ne de başkası tarafından zorlanabilir.

 

6 saat önce, sağduyu yazdı:

Gücü, iradesi sınırsız olan bir yanrı neden kendini sınırlasın?


Allah (c.c.) Hakk olmasaydı, Âdil olmasaydı, Evvelâ kendinde Hâkim olmasaydı. Bu Kâinât oluşmaz Açığa çıkmazdı.
En güzel isimlerin sâhibi olamazdı. En güzel (Cemâl) olmazdı...

 

6 saat önce, sağduyu yazdı:

Neden istediğine istediğini yapamasın? Mesela neden senin kıçına kazık sokup sonsuza kadar kebap yapamasın? Kim veya ne engelleyecek onu? 


Hakk Teâlânın yaratmasını Hakk Teâlânın dışında kimse engelleyemez. Engellenmesi gereken bir istek varsa Engelleyecek olan ancak kendisidir.
Ortada engellenecek bir durum da yoktur. Çünkü Hakk Teâlâ börle bir şey İstemez. Niye İstemez Çünkü Kullar hakkındaki Bilgisine aykırıdır.

İyileri cehenneme!!! kötüleri de cennete!!! göndermesine yine kendisi engel olmayacak olsaydı.
Ya'nî Tanrı, hiçbir kurala uymadan dilediğini yapan bir tanrı olsaydı, Baştan böyle bir Evren yaratamazdı.
Daha da kökten söyleyim, Kendisi Tanrı olamazdı...
İyileri cehenneme, kötüleri cennete göndermek muhal bir iştir. Allah Âlim olduğu için muhal iş yapmaz.

Bakın buradan şöyle bir sonuçta ortaya çıktı;
Siz Ateistlerin o kadar nevrotik çarpık bir anlayış Dünyânız var ki,
Düşüncenizde çarpık anlamlar yüklediğiniz , tasavvur ettiğiniz Tanrının,, gerçekten de sizin tasavvur ettiğiniz biçimde bir gerçekliğinin olamayacağı ortaya çıkıyor.

Siz Ateist ve Gayr-ı Müslimlerin temel problemi, Anlayış kusurlarınızdır.
Allah Anlayışı ve En büyük ni'met olan Kendisini tanıtmayı (ma'rifetullahı) İyi kullarına vermiş (bahşetmiş).
İyi isânlar kurtulur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dışarda tipi var,kar fırtınası en az 1 hafta sürer.kadını uzaklaştırda g.tü donsun .çocuğu da uzaklaştır.ikiside ölsün.bilerek mi bilmeyerek mi yapıyorlar,kim halis niyetli,kim üçkağıtcı müneccim olmadığım için bilirim diyemem ama  bu reformistler milletle dalga geçiyor diyebilirim.

Reformist harekat müslümanları aptallaştırma projesidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 hours ago, HATEM said:


O kadar ahmaksın ki açık açık yazıyorum yine de anlamıyorsun?
Ey, Kötü ve zâlim olduğu için karanlıkta kalmış mahlûk, Ey Allah'ın geri zekâlısı daha ne kadar açık yazayım.

En Küçük varlık bile Tanrılık özelliği taşır diyorum. Çünkü öldürebilir ve diriltebilir diyorum. Bir Elektronun durumu bile budur diyorum.
Husûsî olarak İnsânlarda bu Tanrılık özelliği gözükür. Allah (c.c.) insânlar vâsıtasıyla ağlatır ve güldürür, öldürür ve diriltir. diyorum.
İnsânlarda varlık bir emânettir (Geçicidir, hayâlîdir, imtihândır). Varlığın asıl sâhibi Allah'tır. Allah mutlak varlıktır diyorum.
Tanrılık özelliğinin açığa çıktığı bütün varlıklar ve bütün insânlar,, Allah'ın isimlerinin bir tecellîsi olarak bu Tanrılığı (Gücü) YANSITIRLAR.
Görüntüde Kâinâttaki güç odakları kadar Tanrılar (ilâhlar) vardır. Gerçekte ise Allah'tan başka ilâh (Tanrı) yoktur. Ya'nî bütün varlıklar, Allah'ın isimlerinin bir tecellîgâhıdır.

O kadar Ahmaksın ki, îzâh etmeyi kıvırmak olarak algılıyorsun. Çünkü yazılanları anlamıyorsun.
Senin bu kadar ahmak olmanın (Kurnaz olmana rağmen akılsız ve ışıksız olmanın) sebebini de açıklayım ister misin?

Her sâniyede binlerce kez yeniden yaratılıyoruz, her ânımız aslında bir dîn günü... Ve Allah (c.c.) Mâlik-i yevmid Dîn...
Dîn gününün sâhibi Allah (c.c.), sana her Ân,, Fiillerine tâleplerine uygun olarak,,  istediğine uygun ve sana yakışan bir varlık veriyor. Her ân aslında hakettiğini (cezânı) buluyorsun.
Herkes her ân hakettiğini buluyor...  Belki ne olduğunu çözemiyor, hâlini anlayamıyor lâkin âhiret günü herkes ne durumda olduğunu gözleriyle "GÖRECEK"

Sonuç i'tibâriyle, Bu Karanlığının akılsızlığının sebebi yine sensin.
Yüce Allah'a ve Yüce Peygamberine saldırma!, Zerre miktar Allah'ı tanısan, zerre kadar ışığın olsa hâlinden utanırsın. Utancından intihâr edersin.
Zâten sen Onlara da saldıramazsın karanlıkta görmediğin şeye nasıl saldıracan.
Ancak, Algındaki çarpık Allah yansımasına saldırıyorsun.
O çarpıklık ve yansıma da kendinden başkası değildir. Ancak kendine saldırıyor kendinle savaşıyorsun.

 

 

Herif hala tanrıların tanrısı lafını açıklayacağım diye kıvırıp duruyor, kıvıra kıvıra beli inceldi adamın.

 

Quote

Yüce Allah'a ve Yüce Peygamberine saldırma!, Zerre miktar Allah'ı tanısan, zerre kadar ışığın olsa hâlinden utanırsın. Utancından intihâr edersin.

 

Yahu gelip kendini tanıtsa tanıyacağım da nerede çatlak, sapık, katil, yağmacı var onlara dağda randevu verip sadece onlarla görüşüyor.

 

3 hours ago, HATEM said:

Gücü sınırsız ve Sonsuz Evet...
İrâdesi (İsteği) ise İlmiyle sınırlandırılmakta... Ama Kendi ilmiyle Ya'nî kendisiyle... Aslında sınırlandırılan bir şey yok, İrâdesi ilmine muvâfık (uygun)
İrâdesini hâriçten sınırlandırabilecek bir varlık yok. Kendisine sınır koyan yine kendisi...
Sonsuz olan gücünü de (kudretini de) sınırlandıran irâdesidir. Yine Kendisidir.
Allah, ne başkası tarafından sınırlandırılabilir ne de başkası tarafından zorlanabilir.

 


Allah (c.c.) Hakk olmasaydı, Âdil olmasaydı, Evvelâ kendinde Hâkim olmasaydı. Bu Kâinât oluşmaz Açığa çıkmazdı.
En güzel isimlerin sâhibi olamazdı. En güzel (Cemâl) olmazdı...

 


Hakk Teâlânın yaratmasını Hakk Teâlânın dışında kimse engelleyemez. Engellenmesi gereken bir istek varsa Engelleyecek olan ancak kendisidir.
Ortada engellenecek bir durum da yoktur. Çünkü Hakk Teâlâ börle bir şey İstemez. Niye İstemez Çünkü Kullar hakkındaki Bilgisine aykırıdır.

İyileri cehenneme!!! kötüleri de cennete!!! göndermesine yine kendisi engel olmayacak olsaydı.
Ya'nî Tanrı, hiçbir kurala uymadan dilediğini yapan bir tanrı olsaydı, Baştan böyle bir Evren yaratamazdı.
Daha da kökten söyleyim, Kendisi Tanrı olamazdı...
İyileri cehenneme, kötüleri cennete göndermek muhal bir iştir. Allah Âlim olduğu için muhal iş yapmaz.

Bakın buradan şöyle bir sonuçta ortaya çıktı;
Siz Ateistlerin o kadar nevrotik çarpık bir anlayış Dünyânız var ki,
Düşüncenizde çarpık anlamlar yüklediğiniz , tasavvur ettiğiniz Tanrının,, gerçekten de sizin tasavvur ettiğiniz biçimde bir gerçekliğinin olamayacağı ortaya çıkıyor.

Siz Ateist ve Gayr-ı Müslimlerin temel problemi, Anlayış kusurlarınızdır.
Allah Anlayışı ve En büyük ni'met olan Kendisini tanıtmayı (ma'rifetullahı) İyi kullarına vermiş (bahşetmiş).
İyi isânlar kurtulur. 

 

Hem gücü ve iradesi sınırsız diyeceksin hem de sınır biçmeye kalkacaksın, olacak şey mi? Sizler okulda hiç mantık dersi görmediniz mi? İnsan mantık nedir bilmezse işte böyle çelişkiye düşüp saçmalamaya başlar.

 

Quote

Ya'nî Tanrı, hiçbir kurala uymadan dilediğini yapan bir tanrı olsaydı, Baştan böyle bir Evren yaratamazdı.

 

Yani Allah da kurallara uymak zorunda diyorsun, peki bu kuralları hangi tanrı koymuş?

Link to post
Sitelerde Paylaş
20 dakika önce, sağduyu yazdı:

Herif hala tanrıların tanrısı lafını açıklayacağım diye kıvırıp duruyor, kıvıra kıvıra beli inceldi adamın.


Bir Domuzun bile Ateiste nisbetle Evliyâ mesâbesinde olduğu bildirilmiş iken,,  bir Ateiste, laf anlatmaya çalışma basîretsizliğimden dolayı, Kâinâttan özür diliyorum.

 

24 dakika önce, sağduyu yazdı:

Yahu gelip kendini tanıtsa tanıyacağım da nerede çatlak, sapık, katil, yağmacı var onlara dağda randevu verip sadece onlarla görüşüyor.


Uyarılmıştım ve Domuzun bile sizden daha üstün olduğu söylenmişti. Sana Domuz bile diyemiyorum, kelîmeler sana kifâyet etmiyor.

 

28 dakika önce, sağduyu yazdı:

Hem gücü ve iradesi sınırsız diyeceksin hem de sınır biçmeye kalkacaksın, olacak şey mi? Sizler okulda hiç mantık dersi görmediniz mi? İnsan mantık nedir bilmezse işte böyle çelişkiye düşüp saçmalamaya başlar.


Allah'ıma şükürler olsun Domuz mantığı çerçevisinde ihâtâ edilemiyorum.

 

31 dakika önce, sağduyu yazdı:

Yani Allah da kurallara uymak zorunda diyorsun, peki bu kuralları hangi tanrı koymuş?


Anlamazsın ama daha önce de sürekli yazdım. Google ziyâretçilere size aldanmasın diye bu sorunun da kısaca cevâbını vereceğim.
Çok cevâbını verdim ama bir kere daha tekrâr edeyim.
Hakk Teâlâ İlim sıfatı ile bilmez. Zât'ıyla bilir.
Kudret sıfatı ile iş görmez yaratmaz. Zât'ıyla yaratır.
Hayat sıfatı ile Canlı değildir. Zât'ıyla canlı dır.
Sayısız ve sonsuz sıfatları (vasıfları) Zât'ı ile kâimdir. Bütün sıfatlar soyut mefhûmlardır. Ancak bir Zât ile vâr gözükürler.
İşte Bu kurallar ve bu ilimler de Zât'ın gayrı değildir. Zât'ından ayrı yaratılmış bağımsız kurallar değildir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 minutes ago, HATEM said:

Bir Domuzun bile Ateiste nisbetle Evliyâ mesâbesinde olduğu bildirilmiş iken,,  bir Ateiste, laf anlatmaya çalışma basîretsizliğimden dolayı, Kâinâttan özür diliyorum.

 

Ya kıvırmaktan yoruldun, halsiz düştün ya da aklına başka kıvıracak bir şey gelmedi.

 

5 minutes ago, HATEM said:

Anlamazsın ama daha önce de sürekli yazdım. Google ziyâretçilere size aldanmasın diye bu sorunun da kısaca cevâbını vereceğim.
Çok cevâbını verdim ama bir kere daha tekrâr edeyim.
Hakk Teâlâ İlim sıfatı ile bilmez. Zât'ıyla bilir.
Kudret sıfatı ile iş görmez yaratmaz. Zât'ıyla yaratır.
Hayat sıfatı ile Canlı değildir. Zât'ıyla canlı dır.
Sayısız ve sonsuz sıfatları (vasıfları) Zât'ı ile kâimdir. Bütün sıfatlar soyut mefhûmlardır. Ancak bir Zât ile vâr gözükürler.
İşte Bu kurallar ve bu ilimler de Zât'ın gayrı değildir. Zât'ından ayrı yaratılmış bağımsız kurallar değildir.

 

İnsanda akıl mantık olmayınca ortaya böyle bir laf salatası çıkar tabii.

 

Yani kısaca diyorsun ki, birisi putun içine uyması için kurallar koymuş, put kendi içine yerleştirilen bu kurallara uymak zorunda. İşte ben de diyorum ki, bu putu kim böyle programladı?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Klasik müslüman kıvırmaları,yok bilmem şu ayettedeki kelime şu anlama gelirmiş gibi kıvırıyorlar.Araplar bile nisa 34 ayetinindeki kadını dövülmesini söylüyor.Gerçek islamı araplar yaşıyorlar.Ve nisa 34 ayetinide araplar uyguluyordur.Bu yukarıdaki videodaki arap hiç kıvırmadan anlatıyor.İşte gerçek müslüman bu araplardır.             

tarihinde Tengrizm18 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 24.06.2019 at 21:49, sağduyu yazdı:

Ali İmran 78. Ehl-i kitaptan bir kısmı da, aslında kitaptan olmadığı halde, Sizin kitaptan zannetmeniz için, Okurken ağızlarını dillerini eğip bükerler (bazı kelimelerin telaffuzunu değiştirirler). Bir şeyler söyleyip, 'Bu Allah tarafındandır.' derler. Halbuki o, Allah tarafından değildir. Bile bile Allah adına yalan uydururlar.

 

Bu ayet @KuranMumini2698 gibileri tarif ediyor, herif ağzını, dilini bükerek bir şeyler geveliyor, sonra da doğrusu budur diye yutturmaya kalkıyor. Kuran malını biliyor.

 

1400 yıldır "dövün" anlamında kullanılan bir kelime için aslında o o anlama gelmiyor demek nasıl bir ahmaklıktır? Be geri zekalı mal, anadili arapça olanlar nasıl bir kelimeyi yanlış anlar? Sizler de hiç akıl, mantık yok? Nasıl bu kadar salak olabiliyorsunuz?

19'cuların hepsi böyle, @KuranMumini2698 isimli eleman ile başka bir konuda tartışmıştım, orada da yine 1400 yıldır kullanılan bir kelimenin farklı bir anlama geldiğini savunuyordu. Kendisinin Arapça bilgisinin ne seviyede olduğunu sormuştum, çünkü böyle bir iddaa da bulunuyorsan en azından bir Arap kadar Arapça biliyor olman lazım ama kendisi bu soruma bir cevap verememişti. 19'cuların hemen hemen hepsinin ortak özelliği bu zaten. Arapça bilmezler ama sanki Arapça dil bilgisi konusundan uzmanlarmış gibi de ''Bakın Allah orada bunu demek istemedi, şunu demek istedi'' veya ''Bakın o ayette ki kelimenin aynısı burada farklı anlamda geçiyor'' şeklinde cevaplar verirler. Aslında kendileri farkında olmadan Allah ile kul arasında resmen çeviri yapıyorlar yani inandıkları Allah'ı aciz duruma düşürüyorlar ama farkında değiller.

 

Gerek Nisa 34 olsun, gerekte Müslüman arkadaşların beğenmedikleri ve özellikle içerisinde ''vurun, kırın, öldürün, kesin'' gibi kelimelerin geçtiği ve 1400 yıldır bu şekilde günümüze kadar ulaştığı iddaa edilen ayetlerin nedense farklı anlamlara geldiğini savunuyorlar.

 

Peki Nahl 89'da ne diyor? ''Biz Kuran’ı sana her şeyin apaçık bir beyanı olarak indirdik''. Öyle ise, Allah’ın böyle nitelendirdiği Kitabı herkes anlar, yani Apaçıktır, herkes anlar, biz de anlarız, başka alim, mütefekkir ve tefsircilere ihtiyaç yoktur. Peki bu 19'cu arkadaşlar neden hep Kuran'ı düzeltme ve ayete taklalar attırma çabası içerisindeler? Allah'ın apaçık dediği Kuran'ı neden sürekli düzeltmeye çalışıyorsunuz? Sonuçta Nahl 89'a göre Kuran apaçık bir kitaptır ve bu kitabı okuyan herkes anlayabilir ama bu 19'cu veya Modernistler utanmadan, sıkılmadan Allah ile insan arasında resmen çevirmenlik yapıyor.

 

Buradan da @KuranMumini2698  isimli modernist arkadaşa tekrar söylüyorum. Büyük ihtimal kendisinin Arapça bilgisi yok, yani kendisini alıp Dubai'ye bıraksak muhtemelen ortada sap gibi kalır. Eğer kendisi Nisa 34'ün 1400 yıl boyunca yanlış anlaşıldığını iddaa ediyorsa bu konuda başvurması gereken yer bu forum değil, Diyanet İşleri veya da Uluslararası İslam Teşkilatlarıdır. Kendisinin eğer ki böyle bir iddaası varsa ve bu konuda kendisinden emin ise buyursun Diyanet İşlerine bir telefon açsın ve Nisa 34'ün 1400 yıl boyunca nasıl yanlış anlaşıldığını Diyanetin müftülerine anlatsın. Ayrıca Diyanet İşlerinin kendisine vermiş olduğu cevabı da bu foruma da yazsın ki, bizde bu konuları sürekli tekrar tekrar tartışmak zorunda kalmayalım.

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 saat önce, 322 yazdı:

19'cuların hepsi böyle, @KuranMumini2698 isimli eleman ile başka bir konuda tartışmıştım, orada da yine 1400 yıldır kullanılan bir kelimenin farklı bir anlama geldiğini savunuyordu. Kendisinin Arapça bilgisinin ne seviyede olduğunu sormuştum, çünkü böyle bir iddaa da bulunuyorsan en azından bir Arap kadar Arapça biliyor olman lazım ama kendisi bu soruma bir cevap verememişti. 19'cuların hemen hemen hepsinin ortak özelliği bu zaten. Arapça bilmezler ama sanki Arapça dil bilgisi konusundan uzmanlarmış gibi de ''Bakın Allah orada bunu demek istemedi, şunu demek istedi'' veya ''Bakın o ayette ki kelimenin aynısı burada farklı anlamda geçiyor'' şeklinde cevaplar verirler. Aslında kendileri farkında olmadan Allah ile kul arasında resmen çeviri yapıyorlar yani inandıkları Allah'ı aciz duruma düşürüyorlar ama farkında değiller.

 

Gerek Nisa 34 olsun, gerekte Müslüman arkadaşların beğenmedikleri ve özellikle içerisinde ''vurun, kırın, öldürün, kesin'' gibi kelimelerin geçtiği ve 1400 yıldır bu şekilde günümüze kadar ulaştığı iddaa edilen ayetlerin nedense farklı anlamlara geldiğini savunuyorlar.

 

Peki Nahl 89'da ne diyor? ''Biz Kuran’ı sana her şeyin apaçık bir beyanı olarak indirdik''. Öyle ise, Allah’ın böyle nitelendirdiği Kitabı herkes anlar, yani Apaçıktır, herkes anlar, biz de anlarız, başka alim, mütefekkir ve tefsircilere ihtiyaç yoktur. Peki bu 19'cu arkadaşlar neden hep Kuran'ı düzeltme ve ayete taklalar attırma çabası içerisindeler? Allah'ın apaçık dediği Kuran'ı neden sürekli düzeltmeye çalışıyorsunuz? Sonuçta Nahl 89'a göre Kuran apaçık bir kitaptır ve bu kitabı okuyan herkes anlayabilir ama bu 19'cu veya Modernistler utanmadan, sıkılmadan Allah ile insan arasında resmen çevirmenlik yapıyor.

 

Buradan da @KuranMumini2698  isimli modernist arkadaşa tekrar söylüyorum. Büyük ihtimal kendisinin Arapça bilgisi yok, yani kendisini alıp Dubai'ye bıraksak muhtemelen ortada sap gibi kalır. Eğer kendisi Nisa 34'ün 1400 yıl boyunca yanlış anlaşıldığını iddaa ediyorsa bu konuda başvurması gereken yer bu forum değil, Diyanet İşleri veya da Uluslararası İslam Teşkilatlarıdır. Kendisinin eğer ki böyle bir iddaası varsa ve bu konuda kendisinden emin ise buyursun Diyanet İşlerine bir telefon açsın ve Nisa 34'ün 1400 yıl boyunca nasıl yanlış anlaşıldığını Diyanetin müftülerine anlatsın. Ayrıca Diyanet İşlerinin kendisine vermiş olduğu cevabı da bu foruma da yazsın ki, bizde bu konuları sürekli tekrar tekrar tartışmak zorunda kalmayalım.

Kur'an apaçıktır. Sünniler tarafından anlamları tahrif edilmiş kelimeler vardır ama Kur'an'ı detaylı bir şekilde incelediğin zaman Sünniler tahrif ettiği kelimenin gerçek anlamını buluyorsun. Lisanül Arabiyye'den Nisa 34'deki darabe kelimesinin vurmak olmadığını gösterdim. Neden inat yapıyorsunuz? Araplar'ın dini bildiğini mi zannediyorsunuz. Benim Arap tanıdıklarım var. Kur'an'daki Arapça metni soruyorum metni anlamıyorlar. Yani Araplar, Kur'an'ı bilmiyorlar. Diyanet, sünnilik-hadis etkisinde kaldığı için Kur'an'ı öyle yorumluyor. Diyanet'in birçok çeviriside yanlıştır.

 

Örn: Hac Suresi 15- Diyanet Meali

Her kim ona (Muhammed'e) Allah'ın dünyada ve ahirette asla yardım etmeyeceğini zannediyorsa hemen tavana bir ip çeksin, sonra kendini assın da bir baksın; başvurduğu (bu yöntem), öfkelendiği şeyi giderecek mi? 

 

 

tarihinde KuranMumini2698 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 02.07.2019 at 08:43, KuranMumini2698 said:

Kur'an apaçıktır. Sünniler tarafından anlamları tahrif edilmiş kelimeler vardır ama Kur'an'ı detaylı bir şekilde incelediğin zaman Sünniler tahrif ettiği kelimenin gerçek anlamını buluyorsun. Lisanül Arabiyye'den Nisa 34'deki darabe kelimesinin vurmak olmadığını gösterdim. Neden inat yapıyorsunuz? Araplar'ın dini bildiğini mi zannediyorsunuz. Benim Arap tanıdıklarım var. Kur'an'daki Arapça metni soruyorum metni anlamıyorlar. Yani Araplar, Kur'an'ı bilmiyorlar. Diyanet, sünnilik-hadis etkisinde kaldığı için Kur'an'ı öyle yorumluyor. Diyanet'in birçok çeviriside yanlıştır.

 

Örn: Hac Suresi 15- Diyanet Meali

Her kim ona (Muhammed'e) Allah'ın dünyada ve ahirette asla yardım etmeyeceğini zannediyorsa hemen tavana bir ip çeksin, sonra kendini assın da bir baksın; başvurduğu (bu yöntem), öfkelendiği şeyi giderecek mi? 

 

 

 

Hiç bir bok gösterdiğin yok, kıçından salalyınca bir bok göstermiş olmuyorsun. Neymiş, araplar Kuran'ı bilmiyorlarmış, senin gibi kerameti kendinden menkul olanlar mı biliyor yani?

 

Sünniler tarafından tahrif edilmiş kelimeler varmışmış, onlar da aynı şeyi gayet rahatlıkla senin için söyleyebilirler. Neden seninkiler tahrif edilmiş olmuyor da onlarınki oluyor? Senin gibi geri zekalılarda biraz akıl olsa "Madem bu kitap çeviride yanlış anlaşılmalara neden oluyor, o halde bu Allah denen arap putu neden bu kitabı her dilde kendisi bizzat kendisi çevirip herkese ulaştırmamış." diye sorarlardı. Bu Allah denen ne idüğü belirsiz arap putu arapçadan başka bir dil bilmiyor mu?

 

Dünyada yüzlerce dil var ve bu Allah denen arap putunun tüm insanlığa gönderdiği kitap sadece arapça. Böyle geri zekalı bir tanrı mı olur be? Bu mal tanrının tüm insanlığa gönderdim dediği kitabı insanlığın neredeyse yüzde 99, 9999999'u yüzyıllarca okuyamamış bile okumayı geç, insanlığın büyük bir kısmına yüzyıllarca ulaşamamış bile.

 

Çoğu dinciye sorduğum soruyu sana da sorayım:

 

Yıl 1632. Muhammed'in ölümünün üzerinde tam 1000 yıl geçmiş. Bu süre zarfında bu Kuran denen kitabın kaç kopyası çıkarılmış, kaç dile çevrilmiş ve insanlığın kaçta kaçına ulaşabilmiş? Bırak arapça bilmeyenleri, arapça bilenlerin bile büyük bir çoğunluğu kitaba ulaşıp okuyamamış bile.

 

Şu soruya dürüstçe verilecek cevap bile bu kitap tüm insanlığa gönderildi iddiasının palavradan olduğunu kanıtlamaya yeter de artar bile.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...