Jump to content

Türkiye'nin temel sorunu ekonomide doğada ki ekosistemi taklit edememesi


Recommended Posts

Türkiye'nin temel  sorunu ekonomide doğada ki ekosistemi taklit edememesi.

Ekonomide dışarıya bağımlılığı en az indirmek için ister kapitalizmi uygulayın ister sosyalizmi uygulayın doğadaki ekosistemi taklit etmekten başka yolu yok.

Örnek vereyim demir çelik fabrikamız var.Ama otomobil sacı üreten fabrikamız olmadığı için dışarıdan alıyoruz.

Aynı şekilde elektronik parça üreten hiç fabrikamız yok.

Türkiye kurulduğunda beri gelen bütün yöneticilerimiz montaj sanayini yerli üretim diye yutturuyorlar.

Otomobil parçalarının tamamını üretmeden yerli otomobil yapmaya kalkışıyoruz.:)

Aslında bütün dünyanın sorunu bu.

Özel şirketler bunu bilerek yapmıyorlar.Devletlere  karşı koz olarak kullanıyorlar.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
13 dakika önce, uygur yazdı:

Türkiye'nin temel  sorunu ekonomide doğada ki ekosistemi taklit edememesi.

Ekonomide dışarıya bağımlılığı en az indirmek için ister kapitalizmi uygulayın ister sosyalizmi uygulayın doğadaki ekosistemi taklit etmekten başka yolu yok.

Örnek vereyim demir çelik fabrikamız var.Ama otomobil sacı üreten fabrikamız olmadığı için dışarıdan alıyoruz.

Aynı şekilde elektronik parça üreten hiç fabrikamız yok.

Türkiye kurulduğunda beri gelen bütün yöneticilerimiz montaj sanayini yerli üretim diye yutturuyorlar.

Otomobil parçalarının tamamını üretmeden yerli otomobil yapmaya kalkışıyoruz.:)

Aslında bütün dünyanın sorunu bu.

Özel şirketler bunu bilerek yapmıyorlar.Devletlere  karşı koz olarak kullanıyorlar.

 

 

Bence iyi yapıyorlar. Çünkü devletler savaşmaktan ve öldürmekten başka bir şey yapmıyor.

 

Devlet zayıf olmalıdır. Devlet halkın hizmetçisi olmalıdır. Aksi halde fasizmden başka birşey çıkmaz. Bütün devletçi toplumların anasını belleyen yine devlettir.

 

Zaten devlet dediğin kim ki? Kurumsal ve hayali bir varlık... Savaşan sensin, çalışan sensin, vergi ödeyen sensin... Devlet  kim? Öyle biri yok aslında , kağıt üzerinde , devlete garşı mi geliyon lan, dedikleri birşey. 

 

Asıl sorun bizdeki devlet anlayışından kaynaklanıyor. Devlet baba olursa gelir ananı beller.

 

Bu yüzden hukuk ve sivil toplumun olmadığı yerlere yatırımcı da gelmiyor. Gelip ne yapsın? Diktatörleri mi beslesin..

 

Nazi almanyasindan bile binlerce bilim insanı ve yatırımcı ABD ye kaçtı.

 

Sscb nin hapse attığı birçok bilim insanı fikirlerini kimseye soylemedi. Ta ki ABD ye kaçana kadar..

 

tarihinde Düşünen Hayvan tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Şimdi, Düşünen Hayvan yazdı:

 

Bence iyi yapıyorlar. Çünkü devletler savaşmaktan ve öldürmekten başka bir şey yapmıyor.

 

Devlet zayıf olmalıdır. Devlet halkın hizmetçisi olmalıdır. Aksi halde fasizmden başka birşey çıkmaz. Bütün devletçi toplumların anasını belleyen yine devlettir.

 

Zaten devlet dediğin kim ki? Kurumsal ve hayali bir varlık... Savaşan sensin, çalışan sensin, vergi ödeyen sensin... Devlet  kim? Öyle biri yok aslında , kağıt üzerinde , devlete garşı mi geliyon lan, dedikleri birşey. 

 

Asıl sorun bizdeki devlet anlayışından kaynaklanıyor. Devlet baba olursa gelir ananı beller.

 

 

Devleti takmazsan ortak bir konuda birleşemezsin.

Sürekli çatışma haline olursun.

Ayrıca bugünkü devletler özel şirketlerin elinde.milletvekili dediğin kişi  ya  özel sermaye sahibi yada temsilcisi.

Kişisel karlarını düşündükleri için kendi aralarında da uzlaşamıyorlar.Saçmasapan kanunlar çıkartıyorlar.

Kendimden örnek vereyim.

Benim elidemdeki tapulu araziyi alamadıkları için  meclisten karar çıkartıp  ilk önce orman alanı diye  kamulaştırdılar.Sonra başkasına satmaya çalıştılar.Kanunda açık bıraktıkları için
Deprem bahanesi ile evleride gasp etti bu özel şirketlerin elindeki devlet.

Halkın hizmtçisi olabilmesi için doğrudan demokrasi olması lazım.Ama buda uygulamada zor.

Ayrıca toplumsal çıkarlar kişisel çıkarlar ile sürekli çatışır.

Bu yüzden devlet güçlü olmalı.Devlet ortak kararları temsil eder.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ekonomide tam bağımsızlık günümüz global dünyasında bir hikayedir. 
Hele Türkiye için bu bilhassa geçerli. Bir kere enerjide dışa bağımlıyız. Petrol ve doğalgazı ithal etmek zorundayız ki petrol üretim maliyetinin en büyük girdi kalemidir, en çok masraf petrole yapılır. Doğalgaz almayı kessek millet kışın soğuktan mobilyalarının tahtalarını yakmak durumuna bile gelebilir. 
Artık üretim bir know-how sistemidir. Beden gücüyle işleyen sanayi tarihe karışmıştır. Senin 100 ton domatesin karşılığında adam sana bir bilgisayar programı satabilir.
Zaten beden işçiliği çok yakında robotlara devredilip tam otomasyona geçilecektir. Bu gelecek tarih çok yakın. 

Ülkeler siyasi arenada yine de tam bağımsız olabilir, fakat ekonomide tam bağımsızlık mümkün değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 02.07.2019 at 12:01, uygur yazdı:

Devleti takmazsan ortak bir konuda birleşemezsin.

Sürekli çatışma haline olursun.

Ayrıca bugünkü devletler özel şirketlerin elinde.milletvekili dediğin kişi  ya  özel sermaye sahibi yada temsilcisi.

Kişisel karlarını düşündükleri için kendi aralarında da uzlaşamıyorlar.Saçmasapan kanunlar çıkartıyorlar.

Kendimden örnek vereyim.

Benim elidemdeki tapulu araziyi alamadıkları için  meclisten karar çıkartıp  ilk önce orman alanı diye  kamulaştırdılar.Sonra başkasına satmaya çalıştılar.Kanunda açık bıraktıkları için
Deprem bahanesi ile evleride gasp etti bu özel şirketlerin elindeki devlet.

Halkın hizmtçisi olabilmesi için doğrudan demokrasi olması lazım.Ama buda uygulamada zor.

Ayrıca toplumsal çıkarlar kişisel çıkarlar ile sürekli çatışır.

Bu yüzden devlet güçlü olmalı.Devlet ortak kararları temsil eder.

 

Örnekleri var ama . Aynisini ABD de yapamazsın. Halk savaşır devlete karşı.

 

Bizde devlet kutsal sayılıyor. Tanrıya tapmayan da devlete tapıyor. Devlete karşı gelen tanrıya da karşı gelmiş sayılıp , cehennemlik oluyor.

 

Bence toplumun sorunu bu. Özel sektör de bu toplumu her türlü oyuyor haliyle.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 dakika önce, Düşünen Hayvan yazdı:

 

Örnekleri var ama . Aynisini ABD de yapamazsın. Halk savaşır devlete karşı.

 

Bizde devlet kutsal sayılıyor. Tanrıya tapmayan da devlete tapıyor. Devlete karşı gelen tanrıya da karşı gelmiş sayılıp , cehennemlik oluyor.

 

Bence toplumun sorunu bu. Özel sektör de bu toplumu her türlü oyuyor haliyle.

 

Abd de de var aynısı.
En aptal halk Abd halkıdır.

Tekel olamazsın diye  sözde yasaları var ama dünya üzerinde tekel olmuş binlerce şirketi var.

wikileaks belgeleri  panama belgeleri gibi belgeler  çıktı.
Halk hangisine karşı savaştı?:)

Daha bilinmeyen birçok şey var.

Devlet tanrı değildir.

Devlet  su baraj gibi veya elektrik devresindeki kondasatör gibi ekonomiyi regule etmesi gerekir.

Özel şirketlerin elindeki devlet kukla olur.Bireysel çıkarları düşünür.Toplumsal çıkarları düşünmez.

sosyalist devletlerdeki yöneticilerde kral diktatör oldular.
Adları sosyalist ama toplumcu değiller.Azınlığın(komunist parti üyeleri) çıkarlarını savunuyorlar. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 dakika önce, uygur yazdı:

Abd de de var aynısı.
En aptal halk Abd halkıdır.

Tekel olamazsın diye  sözde yasaları var ama dünya üzerinde tekel olmuş binlerce şirketi var.

wikileaks belgeleri  panama belgeleri gibi belgeler  çıktı.
Halk hangisine karşı savaştı?:)

Daha bilinmeyen birçok şey var.

Devlet tanrı değildir.

Devlet  su baraj gibi veya elektrik devresindeki kondasatör gibi ekonomiyi regule etmesi gerekir.

Özel şirketlerin elindeki devlet kukla olur.Bireysel çıkarları düşünür.Toplumsal çıkarları düşünmez.

sosyalist devletlerdeki yöneticilerde kral diktatör oldular.
Adları sosyalist ama toplumcu değiller.Azınlığın(komunist parti üyeleri) çıkarlarını savunuyorlar. 

 

ABD nin içeride başka dışarıda başkadır. Faşist ve savaşçı yönü disarisi içindir. Ama içeride halka karşı aynısını yapamaz. Çünkü halkta bir ordudan daha fazla silah var. Gücün karşısında aynı güçle durabiliyorlar. Bir ABD vatandaşı savaş uçağı ve helikopteri bile satın alma hakkına sahiptir. Ve alanlar bile var.

 

Türkiye'de mermi almak için ruhsat sorarlar. Evine giren hırsızı yaralarsan sen suçlu olursun. Devlet hırsızı korur. Masumu suçlar. Hırsız seni öldürse ceza bile almaz bu ülkede.

 

Bak çiftlik bank davasında tutuklu sanık kalmadı.. ABD de olsun aynısı sokakta vururlar sanık manık kalmaz. Hakimleri maymun ederler halk olarak yüzüne tukururler çarşıda pazarda.

 

Bizde yüze tükürmek bile 1 yıldan başlar herhalde.

Link to post
Sitelerde Paylaş
20 dakika önce, Düşünen Hayvan yazdı:

 

ABD nin içeride başka dışarıda başkadır. Faşist ve savaşçı yönü disarisi içindir. Ama içeride halka karşı aynısını yapamaz. Çünkü halkta bir ordudan daha fazla silah var. Gücün karşısında aynı güçle durabiliyorlar. Bir ABD vatandaşı savaş uçağı ve helikopteri bile satın alma hakkına sahiptir. Ve alanlar bile var.

 

Türkiye'de mermi almak için ruhsat sorarlar. Evine giren hırsızı yaralarsan sen suçlu olursun. Devlet hırsızı korur. Masumu suçlar. Hırsız seni öldürse ceza bile almaz bu ülkede.

 

Bak çiftlik bank davasında tutuklu sanık kalmadı.. ABD de olsun aynısı sokakta vururlar sanık manık kalmaz. Hakimleri maymun ederler halk olarak yüzüne tukururler çarşıda pazarda.

 

Bizde yüze tükürmek bile 1 yıldan başlar herhalde.

Kanunlar hakkın olduğun söyler ama bu hakların nasıl elde edeceğini söylemez.
Geçin bu masalları.

Git trumpun yüzüne tükür bakalım ne geliyor başına.:)
Her işi özel sektör yapıyorsa vergiyi ne için alıyor  amerikada devlet?
mafya olduğu için olmasın.Mafyalar  hizmet yapmadan haraç keserler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
11 dakika önce, uygur yazdı:

Kanunlar hakkın olduğun söyler ama bu hakların nasıl elde edeceğini söylemez.
Geçin bu masalları.

Git trumpun yüzüne tükür bakalım ne geliyor başına.:)
Her işi özel sektör yapıyorsa vergiyi ne için alıyor  amerikada devlet?
mafya olduğu için olmasın.Mafyalar  hizmet yapmadan haraç keserler.

 

Trumpin yüzüne tukur demedim. Yargıcın yüzüne tukur birşey olmaz.  ABD yi Trump yönetmiyor bunu halk biliyor. Halkı yöneten bürokrasiyi linç ederler. Geçmiş bunun örnekleriyle dolu. Devletle savaşarak bu günlere geldiler. 

O zaman sana basit bir soru, neden her ülke ABD gibi değil?

 

Madem halkın hiçbir rolü yok , neden ABD halkı senden daha özgür. ?

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, Düşünen Hayvan yazdı:

 

Trumpin yüzüne tukur demedim. Yargıcın yüzüne tukur birşey olmaz.  ABD yi Trump yönetmiyor bunu halk biliyor. Halkı yöneten bürokrasiyi linç ederler. Geçmiş bunun örnekleriyle dolu. Devletle savaşarak bu günlere geldiler. 

O zaman sana basit bir soru, neden her ülke ABD gibi değil?

 

Madem halkın hiçbir rolü yok , neden ABD halkı senden daha özgür. ?

ABD halkı benden özgür değil.
Özgür olsaydı Turkiye yerine gider orada yaşardım.:)
 

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 saat önce, uygur yazdı:

ABD halkı benden özgür değil.
Özgür olsaydı Turkiye yerine gider orada yaşardım.:)
 

ABD halkı yalnız senden değil senin olduğun ve olacağın her bireyden çok daha  özgürdür.

O kadar özgürdür ki ABD halkı, senin onu tahayyül etmen bile mümkün değildir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 dakika önce, haci yazdı:

ABD halkı yalnız senden değil senin olduğun ve olacağın her bireyden çok daha  özgürdür.

O kadar özgürdür ki ABD halkı, senin onu tahayyül etmen bile mümkün değildir.

özgür hissetmek ile özgür olmak  arasında çok fark var.
geçmişte bir iletinde korunmak için çift tabanca taşıyorum diyordun bu mu özgürlük?:)

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, uygur yazdı:

özgür hissetmek ile özgür olmak  arasında çok fark var.
geçmişte bir iletinde korunmak için çift tabanca taşıyorum diyordun bu mu özgürlük?:)

 Sana ABD halkının nasıl ve neden özgür olduğunu anlatmam imkansız. Senin de anlaman imkansız.

Yukardaki ileti bunun basit bir örneği.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 02.07.2019 at 11:36, uygur yazdı:

Özel şirketler bunu bilerek yapmıyorlar.Devletlere  karşı koz olarak kullanıyorlar.

 

Şuna isteseler de yapamazlar desene.

Türkiye dışa bağımlı bir ülkedir, bağımlı olduğu merkezler senin bir şey yapmana izin vermezler, senin tarlanda ne yetiştireceğini tohumu kimden alacağını dahi onlar belirler.

Bu ülke halkı kendi ürününü yapma hakkını kazanmış değil, bu hak kazanılmadan kendinin üretme hakkın da olmuyor.

Yani bir ülke, bir devlet ve sınırları olan bir kara parçası olmakla kendi üretimini kendi yapma hakkın doğrudan olmuyor, ancak onun için savaşman gerekir. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 02.07.2019 at 11:49, Düşünen Hayvan said:

 

Bence iyi yapıyorlar. Çünkü devletler savaşmaktan ve öldürmekten başka bir şey yapmıyor.

 

Devlet zayıf olmalıdır. Devlet halkın hizmetçisi olmalıdır. Aksi halde fasizmden başka birşey çıkmaz. Bütün devletçi toplumların anasını belleyen yine devlettir.

 

Zaten devlet dediğin kim ki? Kurumsal ve hayali bir varlık... Savaşan sensin, çalışan sensin, vergi ödeyen sensin... Devlet  kim? Öyle biri yok aslında , kağıt üzerinde , devlete garşı mi geliyon lan, dedikleri birşey. 

 

Asıl sorun bizdeki devlet anlayışından kaynaklanıyor. Devlet baba olursa gelir ananı beller.

 

Bu yüzden hukuk ve sivil toplumun olmadığı yerlere yatırımcı da gelmiyor. Gelip ne yapsın? Diktatörleri mi beslesin..

 

Nazi almanyasindan bile binlerce bilim insanı ve yatırımcı ABD ye kaçtı.

 

Sscb nin hapse attığı birçok bilim insanı fikirlerini kimseye soylemedi. Ta ki ABD ye kaçana kadar..

 

 

Lafa geldi mi, amerikayı beğenmezsiniz, ama icraata geldi mi ütopya olarak amerikayı tarif edersiniz. Avanaksınız aynen...

 

Bu bahsedilen sistemde ideal değildir, Zayıf devlet, bir notkada güçlü bireyler yada cemaatlerin, halkın kalanını ezmesiyle, sömürmesiyle sonuçlanır. Cemaat, illa azınlık, illa  tarikat falan olmak zorunda değil. Güçlü bir kişi, zengin falan olmuş mesela.. Bir şirket, mesela bir petrol şirketi, bir takım birey ve şirket tröstleri, mesela petrolcüler falan falan devleti ve piyasayı kendi menfaatleri için yönlendirebilir. ABD bunun da en iyi örneğidir, kalifromyada bir sürü yerde, millet içmeye su bulamazken, şam fıstığı üreticileri şirketler, suya el koyup üzerinde yatmaktadır mesela. Benzer bir durum, Las Vegas bölgesi içinde geçerlidir mesela. Sigorta şirketleri, sağlık şirketleri, doktor, hasta, hemşire ne varsa tertemiz sömürür, kanını emer mesela...

 

Peki nasssıııl olmalı dersen, pek kolay bir cevap değil, zira, ortada insan denen bir şey var, benzer şeyler kaçınılmaz olacaktır. Ama şu kesin, ABD'deki gibi bir sistem, ideal değilse de, en makul sistem, en optimum sistem olmuştur. 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 02.07.2019 at 11:36, uygur said:

Türkiye'nin temel  sorunu ekonomide doğada ki ekosistemi taklit edememesi.

Ekonomide dışarıya bağımlılığı en az indirmek için ister kapitalizmi uygulayın ister sosyalizmi uygulayın doğadaki ekosistemi taklit etmekten başka yolu yok.

Örnek vereyim demir çelik fabrikamız var.Ama otomobil sacı üreten fabrikamız olmadığı için dışarıdan alıyoruz.

Aynı şekilde elektronik parça üreten hiç fabrikamız yok.

Türkiye kurulduğunda beri gelen bütün yöneticilerimiz montaj sanayini yerli üretim diye yutturuyorlar.

Otomobil parçalarının tamamını üretmeden yerli otomobil yapmaya kalkışıyoruz.:)

Aslında bütün dünyanın sorunu bu.

Özel şirketler bunu bilerek yapmıyorlar.Devletlere  karşı koz olarak kullanıyorlar.

 

 

Bunlar boş lalar diyecem de, aslen pek değil. 

 

Fakat, yanlış odlukları kesin.

 

Bunlar sorun değil, sebep değil, sonuçlar. Bunlara sebep olan, altta yatan unsuruları araştırmak gerek. 

 

Kimiz biz? Bakalım, doğru dürüst bakalım, önyargısız. Ne görürüz, kozmopolitizm içinde, toplumu düzenleyen temel yapılar kimlerdir? 

 

Buna bakarsan, üç unsur görürsün. Birisi bizanstan kalanlardır, romalılar diyelim. Diğeri türklerdir, ki bunlarda, gürcü, abaza, çerkes, çeçen falan ayrılsa da, temel bir ortak kültür tabanı oluştururlar. Bir diğer etmende, özellikle din yoluyla baskın olan araplardır. Arpalar, soy olarak yoğun olmasa da, arap kültürü ve toplum düzeni Türkiye'de baya yoğundur. 

 

Eğer bunları incelerseniz, bunların tarih boyu eknomik kazançlarının anahtarının kölecilik olduğunu görmemeniz mümkün olmaz. 

 

İşte Türkiye'nin ana sorunu budur, köleci, kölelikten beslenen düzen. Buradaki mevzu, köleliğin kendisi değil, bu düzenin var ettiği toplumsal yapıdır. 

 

Kölelik ne zaman iş yapar, bir kar vaat eder? Elbette bu, ancak emek yoğun, kas gücüne vs. dayanan bir ekonomik düzen için söz konusu olabilir. Bu düzende de, ne olur? elbette bu düzen, bir tür burjuvaziye kayacak, fakat bu burjuva mantalitesi, kaynakları kapmak, üstüne yatmak üzerine şekillenecektir. Bu da, toplumun mantalitesini, bir yeri kap, orayı ele geçir, sonra yan gel yat, oradan geleni ye, semir kafası olacaktır. 

 

İşte, kaba hatlarıyla tarif ettiğimiz sorun, bu mantalitedir. Bu ülkede kimse, kafayı çalıştırmak, üretmek falan istemez, bu kölelerin işidir zira, tarih boyunca, bunu teşvik eden hiç bir adım yoktur bu ülkede. Milletin aklında buna dair bir dürtü oluşmaz. Diğer yandan, azcık biti kanlanıp burjuva olmaya yönelenler, nasılsa işi köleler yapıyor diyerek, daha çok köle istihdam etme, daha çok kaynak kullanma derdine düşerler. Kafalarında, kaynakları büyütmek, çoğaltmak, yoktan kaynak var etmek mantalitesi yoktur. Bunun sonucu da, siyaset ve eknomide dönen düzen, hep olan kaynağı ele geçirmek, o kaynağa yumulmak üzerine kuruludur. Bu, köleci sistemin doğasında vardır, basitçe, git şurayı işgal et falan, o insanları köle et, o bölgedeki kaynakları çıkarıp sana versinler. İşte bu kafa, Türk insanına kazanmanın yolunun bu olduğunu aşılayıp gelmiştir. 

 

Bugün, kölelik falan kalksa, tasvip edilmese de, o devrin getirdiği mantalite, toplumsal anlayış aşılabilmiş değildir. en bariz örneği "ekmek aş vermek" mevzusudur. Köle sisteminde, sahibi köleyi kovarsa, ekmek aş bulamazdı haliyle. İşte o kafa bugün de sürer, işveren sanki, çalışana lütfetmekte, onu doyurmaktadır. Kafada asıl mevzunun, çalışanın hayatının bir zamanını işverene harcadığı şekillenmez. 

 

Türkiye'nin temel sorunu, işte bu kölecilik devrinden gelen, yattığın yerden para kazan mevzusudur. Öyle ki, parayı kazanan bile, yatmayı tercih eder. Lan param var, gideyim uçaklar, yatlar alayım, dünyayı gezeyim falan demez. Dur bir müze açayım, dur dur bir spor kulübü kurayım, topçularım olsun, koşsunlar seyredeyim falan da demez. İşleri güçleri, mevcut kkaynağa çöreklenmek, sonra da yan gelip yatmaktır. 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
12 dakika önce, anibal yazdı:

 

Bunlar boş lalar diyecem de, aslen pek değil. 

 

Fakat, yanlış odlukları kesin.

 

Bunlar sorun değil, sebep değil, sonuçlar. Bunlara sebep olan, altta yatan unsuruları araştırmak gerek. 

 

Kimiz biz? Bakalım, doğru dürüst bakalım, önyargısız. Ne görürüz, kozmopolitizm içinde, toplumu düzenleyen temel yapılar kimlerdir? 

 

Buna bakarsan, üç unsur görürsün. Birisi bizanstan kalanlardır, romalılar diyelim. Diğeri türklerdir, ki bunlarda, gürcü, abaza, çerkes, çeçen falan ayrılsa da, temel bir ortak kültür tabanı oluştururlar. Bir diğer etmende, özellikle din yoluyla baskın olan araplardır. Arpalar, soy olarak yoğun olmasa da, arap kültürü ve toplum düzeni Türkiye'de baya yoğundur. 

 

Eğer bunları incelerseniz, bunların tarih boyu eknomik kazançlarının anahtarının kölecilik olduğunu görmemeniz mümkün olmaz. 

 

İşte Türkiye'nin ana sorunu budur, köleci, kölelikten beslenen düzen. Buradaki mevzu, köleliğin kendisi değil, bu düzenin var ettiği toplumsal yapıdır. 

 

Kölelik ne zaman iş yapar, bir kar vaat eder? Elbette bu, ancak emek yoğun, kas gücüne vs. dayanan bir ekonomik düzen için söz konusu olabilir. Bu düzende de, ne olur? elbette bu düzen, bir tür burjuvaziye kayacak, fakat bu burjuva mantalitesi, kaynakları kapmak, üstüne yatmak üzerine şekillenecektir. Bu da, toplumun mantalitesini, bir yeri kap, orayı ele geçir, sonra yan gel yat, oradan geleni ye, semir kafası olacaktır. 

 

İşte, kaba hatlarıyla tarif ettiğimiz sorun, bu mantalitedir. Bu ülkede kimse, kafayı çalıştırmak, üretmek falan istemez, bu kölelerin işidir zira, tarih boyunca, bunu teşvik eden hiç bir adım yoktur bu ülkede. Milletin aklında buna dair bir dürtü oluşmaz. Diğer yandan, azcık biti kanlanıp burjuva olmaya yönelenler, nasılsa işi köleler yapıyor diyerek, daha çok köle istihdam etme, daha çok kaynak kullanma derdine düşerler. Kafalarında, kaynakları büyütmek, çoğaltmak, yoktan kaynak var etmek mantalitesi yoktur. Bunun sonucu da, siyaset ve eknomide dönen düzen, hep olan kaynağı ele geçirmek, o kaynağa yumulmak üzerine kuruludur. Bu, köleci sistemin doğasında vardır, basitçe, git şurayı işgal et falan, o insanları köle et, o bölgedeki kaynakları çıkarıp sana versinler. İşte bu kafa, Türk insanına kazanmanın yolunun bu olduğunu aşılayıp gelmiştir. 

 

Bugün, kölelik falan kalksa, tasvip edilmese de, o devrin getirdiği mantalite, toplumsal anlayış aşılabilmiş değildir. en bariz örneği "ekmek aş vermek" mevzusudur. Köle sisteminde, sahibi köleyi kovarsa, ekmek aş bulamazdı haliyle. İşte o kafa bugün de sürer, işveren sanki, çalışana lütfetmekte, onu doyurmaktadır. Kafada asıl mevzunun, çalışanın hayatının bir zamanını işverene harcadığı şekillenmez. 

 

Türkiye'nin temel sorunu, işte bu kölecilik devrinden gelen, yattığın yerden para kazan mevzusudur. Öyle ki, parayı kazanan bile, yatmayı tercih eder. Lan param var, gideyim uçaklar, yatlar alayım, dünyayı gezeyim falan demez. Dur bir müze açayım, dur dur bir spor kulübü kurayım, topçularım olsun, koşsunlar seyredeyim falan da demez. İşleri güçleri, mevcut kkaynağa çöreklenmek, sonra da yan gelip yatmaktır. 

 

 

Bu sadece Turkiye'nin sorunu değil ki.
Aynısı çalışmadan kazanma  avrupa ülkelerinde amerikada da var.çoğu  şirketlerini kapatıp doğu  asya ülkelerine taşıdı.
kardan kendilerine düşen payı alıyorlar sadece.
kendi ülkelerindeki üretim zinciri koptu.
örneğin Trump çin mallarına  ambargo koyuyor kendi ülkesindeki işletme sahipleri  karşı çıkıyor.bağımlı oldular çine.:)
 

Link to post
Sitelerde Paylaş
22 minutes ago, uygur said:

Bu sadece Turkiye'nin sorunu değil ki.
Aynısı çalışmadan kazanma  avrupa ülkelerinde amerikada da var.çoğu  şirketlerini kapatıp doğu  asya ülkelerine taşıdı.
kardan kendilerine düşen payı alıyorlar sadece.
kendi ülkelerindeki üretim zinciri koptu.
örneğin Trump çin mallarına  ambargo koyuyor kendi ülkesindeki işletme sahipleri  karşı çıkıyor.bağımlı oldular çine.:)
 

 

Pek öyle değil. Olayları anlamadan, görmeden, çok dolduruşa gelip konuşuyorsunuz.

 

Avrupa'da kaynakların tıkandığı bir dönem vardır. Önce iyi bir tarih öğrenmek gerekir. 

 

Ortaçağ'da, hangisi olduğu tartışılan, bir seri volkanın patlaması sonucu, dönemsel ve ciddi bir kuraklık ortaya çıkar. Bu kuraklık, sadece avrupa'yı değil, güney amerikayı falanda büyük sıkıntıya sokar, oradaki imparatorlukların da yok olma sebebidir. Aynı durum, Avrupa özelinde biraz daha farklı gerçekleşir. İnsanlar, şehirlere falan akar, büyük göçler görülür ve gelenler de sefalelterini her yere taşırlar. Bunun sonucu, büyük veba salgınıdır. 

 

Veba salgınını, amanda bir kaç insan vebadan ölmüş gibi görmemek gerekir. Veba çok adaletlidir, zengin, fakir, din adamı, kral, köylü, soylu falan ayırmaz, herkesi öldürür. Sonuçta, insanlar, dikkat et, insanlar baya bir seyrelir, kaynaklar çoğalır, daha doğrusu, mevcut kaynak başına düşen insan azalır. Ve kaynakları elde tutanlarda ölmüştür. Sonuçta, kalanlar, bir sürü kaynağın tepesine oturur. Dahası, köle edecek adam yoktur, kölecilik kalkar. Ha, kölelik kurumu değil, kölecilik. Sonuçta, bir zenginleşme başlar, dahası, artık din bir boka yaramayan bri şeydir, çokları şeyine takmaz. O kutsal rahiplerin, papanın falan kendine faydası olmamıştır ki, halka faydası olsun veba zamanı. 

 

İşte bu zenginelşem, malum bujuvaziyi falan getirirken, aynı zamanda kaynakların daralıp gitmesine yol açar. Ve bir nokta gelir ki, yeni kaynaklar var etmek zorunlu olur. Tamam, kaynak bulduk, aha şurada, bilmem anasının nikahında bir yerde, altın var, gümüş var, kömür var vs. ama, getiremedikten sonra ne fayda. adamlar gider tren yolunu icat eder. Tren yolunu icat etmek, tren yapacak, yol yapacak insan gerektirir, iş, işçi falan kavramı ortaya çıkar. Bol pamuk vardır, para etmez, çünkü alıp işleyecek adam yoktur, gidil,r dokuma fabrikası icat edilir falan. 

 

İşte bu çapraşık ama temelde, bir takım kaynakların eksikliği, avrupa ve onun spin offları için, "kaynakları büyütmek aslolandır" kafasının yerleşmesine yol açar. Ha, tabi, bu öyle hemen pat diye olup bitmiş bir şey değil. Bu bir ideolojik resme sahip olmuş değildir tarih boyunca. Hitler ya da Wilhelm gibi eski kafa insanlar, hala gidip, "dur lan şu kaynak tüketen yahudileri kesip, onların kaynağına da el koyayım, dur dur, şuradaki kaynakları da ele geçirelim, istikamet polonya..."  gibi kafalara sahip olmuştur. Ama bu, kıtada, kaynak büyüterek zenginleşmenin mümkün olduğu gerçeğini ortaya koymuştur. Bilhassa ABD bu konuda çok ciddi bir resim olmuş, oranın fırsatlar ülkesi olarak anılmasına da kaynak olmuştur. 

 

Sorulması gereken, basit bir soru vardır: Neden Almanya, İknici Dünya Savaşından sonra, gidip sağa sola sarkmıyor, kaç yıl geçtiği halde? Sebebi, basittir, almanlar, başlatıp dayağını yedikleri iki dünya savaşı sonunda, gidip ülkeleri işgal falan edip, toprak şu bu kazanmayla bu işin olmayacağını, aslolanın satın alma gücünü kazanmak olduğunu anlamıştır. 

 

İşte bu yüzden, artık işgaller devri kapandı zaten. Ve avrupa, daha genel tabirle, batı kafası, genel ve herkesi zaptetmiş olmasa da, kaynakları büyüterek kazanmanın çok çok daha etkili ve mümkün olduğunu kavramış halde. Elbette, herkes böyle düşünmüyor, hissetmiyor, ama toplumları, bunu artık bir opsiyon olarak dahi olsa, akılda tutuyor. Dahası, orada bu köleci kafa bitmiş halde, işçi, orada ihsan edilen, lutfedilen köle değil. 

 

 

 

 

tarihinde anibal tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

bizim milletimizde eleştiriye geldimmi? uzman ama icaata geldimmi? kuzu ulan madem memnun değilsin yaparsın bir sosyal devrim olur biter, böyle eleştirmekle , sadece kendinin kandırırsın..

 

 

 

tarihinde karamsarhuman tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...