Jump to content

Allah şirk koşmayı kesinlikle affetmez mi?


Recommended Posts

Bu ayete göre şirk asla affedilmez.

 

Nisa 116-Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz, ondan başkasını dilediği kimseler için bağışlar. Allah’a ortak koşan büsbütün sapıtmıştır.

 

 

Ama bir başka ayette ise,

 

Bakara 54- Mûsâ, kavmine dedi ki: “Ey kavmim! Sizler, buzağıyı ilâh edinmekle kendinize yazık ettiniz. Gelin yaratıcınıza tövbe edin de nefislerinizi öldürün. Bu, Yaratıcınız katında sizin için daha iyidir. Böylece Allah da onların tövbesini kabul etti. Çünkü O, tövbeleri çok kabul edendir, çok merhametlidir.”

 

 

Buzağıya tapan yani şirk koşan yahudiler tevbe sonrası affediliyor.

 

Buyrun buradan yakın.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 88
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

2 saat önce, Abdülmalik yazdı:

Bu ayete göre şirk asla affedilmez.

 

Nisa 116-Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz, ondan başkasını dilediği kimseler için bağışlar. Allah’a ortak koşan büsbütün sapıtmıştır.

 

 

Ama bir başka ayette ise,

 

Bakara 54- Mûsâ, kavmine dedi ki: “Ey kavmim! Sizler, buzağıyı ilâh edinmekle kendinize yazık ettiniz. Gelin yaratıcınıza tövbe edin de nefislerinizi öldürün. Bu, Yaratıcınız katında sizin için daha iyidir. Böylece Allah da onların tövbesini kabul etti. Çünkü O, tövbeleri çok kabul edendir, çok merhametlidir.”

 

 

Buzağıya tapan yani şirk koşan yahudiler tevbe sonrası affediliyor.

 

Buyrun buradan yakın.

 

 

o  şekilde. olselerdi  affedilmezdi  bunu  anlamak  zor  mu?

Link to post
Sitelerde Paylaş
14 dakika önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

o  şekilde. olselerdi  affedilmezdi  bunu  anlamak  zor  mu?

Şirk koşanları asla affetmem hatalı bir ifade değil mi o zaman? “Asla” kelimesini niye kullanıyor? “Asla” her koşulda, her vaziyette, ne olursa olsun demek değil mi?

Şirk koşulmuş işte, hani “asla” affetmeyecekti?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bakara 54- Mûsâ, kavmine dedi ki: “Ey kavmim! Sizler, buzağıyı ilâh edinmekle kendinize yazık ettiniz. Gelin yaratıcınıza tövbe edin de nefislerinizi öldürün. Bu, Yaratıcınız katında sizin için daha iyidir. Böylece Allah da onların tövbesini kabul etti. Çünkü O, tövbeleri çok kabul edendir, çok merhametlidir.”

 

İşin ilginç kısmı Musa bu halka sürüyle mucize gösteriyor, denizi yarıp bunları firavundan kurtarıyor, susuz kaldıklarında kayadan su çıkarıyor, aç kaldıklarında gökten yiyecek indiriyor, hatta Allah bunları yıldırımla çarpıp öldürüyor, sonra diriltiyor, herifler bu kadar mucizeye rağmen gidip bir buzağı heykeli yapıp ona tapıyorlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, sağduyu yazdı:

Bakara 54- Mûsâ, kavmine dedi ki: “Ey kavmim! Sizler, buzağıyı ilâh edinmekle kendinize yazık ettiniz. Gelin yaratıcınıza tövbe edin de nefislerinizi öldürün. Bu, Yaratıcınız katında sizin için daha iyidir. Böylece Allah da onların tövbesini kabul etti. Çünkü O, tövbeleri çok kabul edendir, çok merhametlidir.”

 

İşin ilginç kısmı Musa bu halka sürüyle mucize gösteriyor, denizi yarıp bunları firavundan kurtarıyor, susuz kaldıklarında kayadan su çıkarıyor, aç kaldıklarında gökten yiyecek indiriyor, hatta Allah bunları yıldırımla çarpıp öldürüyor, sonra diriltiyor, herifler bu kadar mucizeye rağmen gidip bir buzağı heykeli yapıp ona tapıyorlar.

 

Kesin bir bildikleri vardır.:D

Şaka bir yana; gelen sallamış, giden sallamış.

Piyasadaki dinlerin ve kitaplarının kısa ve yalın özeti aslında bu.

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 saat önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

o  şekilde. olselerdi  affedilmezdi  bunu  anlamak  zor  mu?

Sana senin cebinden çalınıp katrilyonlar aktarılan diyanet denen, NASA bütçeli kurumun meallerini yazıyorum.

 

”Allah şirk koşanları ASLA affetmez”

 

https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/Nisâ-suresi/609/116-ayet-tefsiri

 

Çevirileri bu.

 

Hadi diyanet asla kelimesini yanlışlıkla yerleştirdi diyelim,  İngilizce çevirilere bakalım.

 

Surely Allah does not forgive that anything should be associated with Him, and He forgives what is besides this to whom He pleases; and whoever associates anything with Allah, he indeed strays off into a remote error.  ( M. Shakir)

 

VERILY, God does not forgive the ascribing of divinity to aught beside Him, although He forgives any lesser sin unto whomever He wills: for those who ascribe divinity to aught beside God have indeed gone far astray. ( M. Esed)

 

Bunlarda geniş zaman kipi içinde

“Allah şirk koşanları affetmez” diye çevirmiş. Tabi bu geniş zaman kipi de “asla” anlamına gelmektedir.

 

Ölene kadar şirk koşma ibaresi yok yani. Bu Edip denen zırtonun zırvası.

 

Allah niye derdini anlatmaktan aciz? Uygun cümleyi bile kuramıyor.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Musevilere ,hristiyanlara,hindulara ,şamaniste,tengriciye,zerdüşe saldırmak,öldürmek,karısına,kızına,çocuğuna  tecavüz etmek için Arabın şeytanı bu ayetleri uydurmuş.şeytan arabı seçmiş.arapta ne varsa artık.demekki görmüş bir cevher arapta.

Bu ayetler olmasaydı suçlayacak bir şeyi olmayacaktı iblisin.

 

tarihinde fezadabirtürk tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Allah şirk koşanları Aslâ affetmez.
Bu suç Afvedilmiyor.
(Lafın gelişi suç diyorum, Şirk; bir suç ve günâh kategorisinde değildir)
Şirk koşmanın cezâsı ânında kesiliyor.

Anlamak ya da anlamamak, işte bütün mes'ele bu!

 

tarihinde HATEM tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
26 dakika önce, Abdülmalik yazdı:

Örnek verebilirmisin? Nasıl oluyor bu?


Özel olarak şirk "zulmüne" nasıl bir cezâ kesildiğini öğrenebilmek için.
Genel anlamda he "ÂN" ımızın bir dîn günü olduğunu, Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın,
Her ânımız için bizi cezâlandırdığını, (cezâ; karşılık anlamına gelir, Cennet de bir cezâ'dır) bilmemiz gerekir.

"Senden, azabın, çabucak gelmesini isterler ve şüphe yok cehennem elbette kafirleri kuşatmıştır zaten." Ankebut 54

Tembel bir öğrenci, Sınava girinceye kadar, tembel olmasının karşılığını, sınava girmeden önce üzerinde taşımaktadır.
Sınavlara girdikten sonra ve hayâtının sonraki aşamalarında Tembelliğinin acısını çok çekecektir. Tembelliğinin acısını hissettiği ânda ona cezâ kesilmiş değildir.
Tembellik ettiği, öğrencilik ânlarında ona cezâ verilmekteydi fakat farkında değildi.
Âhirette yaşanacak hâdiseler bir açılımdan veyâ tezâhürden ibârettir. Ağaçların çiçek açması meyve vermesi gibi...
Tohumların, fidelerin cinsi nitelikleri Dünyâ'da belirlenir. Bunları belirleyen insânların kendileridir. Kendi fiilleridir.

Kur'ânı Karanlık içinde olanlar anlayamaz. Bunlar niye karanlıkta kalmıştır?
Kur'ânı Akıl sâhipleri anlar. Akıl, zekâ değildir. Akıl, Kalpte olan bir nûrdur. Bunlar hangi sebeble, ibret ve öğüt alan akıllılardan olmuştur?

Her ân cezâmız kesilmektedir. Farkında değiliz. Bu cezâları  ânında algılayamıyoruz, hiç hissetmiyoruz.
Fakat Muhakkak algılayacağız hissedeceğiz.
Veyâ şirk'in cezâsı muhakkak algılanıp hissedilecektir.
Diğer eylemlerin cezâsında tolerans gösterilebilir olarak anlıyorum.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
14 saat önce, fezadabirtürk yazdı:

Musevilere ,hristiyanlara,hindulara ,şamaniste,tengriciye,zerdüşe saldırmak,öldürmek,karısına,kızına,çocuğuna  tecavüz etmek için Arabın şeytanı bu ayetleri uydurmuş.şeytan arabı seçmiş.arapta ne varsa artık.demekki görmüş bir cevher arapta.

Bu ayetler olmasaydı suçlayacak bir şeyi olmayacaktı iblisin.

 

 

Bunları yapanlar sadece dindarlar değil. Artık bir seviyeye çıkın , Amerika bunları geçti çoktan.

 

Din ile de bir yere varılmıyor kuru ideoloji ile de . Zaten din de bir ideolojinin ürünü olarak ortays çıkmış.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
31 dakika önce, HATEM yazdı:

Her ân cezâmız kesilmektedir. Farkında değiliz. Bu cezâları  ânında algılayamıyoruz, hiç hissetmiyoruz.
Fakat Muhakkak algılayacağız hissedeceğiz.
Veyâ şirk'in cezâsı muhakkak algılanıp hissedilecektir.
Diğer eylemlerin cezâsında tolerans gösterilebilir olarak anlıyorum.

 

Böyle hiçbir realitesi olmayan felsefik çıkarımlarla bir yere varılmaz. İlahi ceza veya ödül nöronlarındaki tepkimelerin transmitter değişimini ne kadar etkilediği ile alakalıdır. Bir kişiye haz yani ödül veren bir olay,  bir diğerine anksiyete, depresyon yani ceza olarak gelebilir. Bunlar kişinin algısına, genetiğine, çevresine göre değişebilir.Zina yapan birisi bundan haz alıp mutlu da olabilir, pişman olup depresyona da girebilir. Bunlar bireyseldir, kişiden kişiye değişir. İlahi bir etki eğer olsaydı bir olayın herkeste aynı etkiyi yaratması beklenirdi, öyle olmuyor işte.

Allaha şirk koşup huzur içinde yaşayıp huzur içinde ölen binlerce hristiyan tanıyorum.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 saat önce, Abdülmalik yazdı:

Böyle hiçbir realitesi olmayan felsefik çıkarımlarla bir yere varılmaz. İlahi ceza veya ödül nöronlarındaki tepkimelerin transmitter değişimini ne kadar etkilediği ile alakalıdır. Bir kişiye haz yani ödül veren bir olay,  bir diğerine anksiyete, depresyon yani ceza olarak gelebilir. Bunlar kişinin algısına, genetiğine, çevresine göre değişebilir.Zina yapan birisi bundan haz alıp mutlu da olabilir, pişman olup depresyona da girebilir. Bunlar bireyseldir, kişiden kişiye değişir. İlahi bir etki eğer olsaydı bir olayın herkeste aynı etkiyi yaratması beklenirdi, öyle olmuyor işte.

Allaha şirk koşup huzur içinde yaşayıp huzur içinde ölen binlerce hristiyan tanıyorum.

 

 


Verdiğin cevap ile Benim anlattıklarımı anlamadığın anlaşılıyor.
Anlaşılması da kolay değil çok özet bilgiler bunlar...

Yukarıda belirttiğimiz cezâ, bir azâp olabileceği gibi bir ödül de olabilir demiştik buraya dikkat etmemişsin. Cezâ ârapçada karşılık anlamındadır.

Her ân her insâna bir cezâ ya'nî karşılık veriliyor. Çünkü her ân bir gün (yevm), hem de bir dîn günü, Mâliki de Allah (c.c.)...
Her insânın her hâline her ân karşılık (cezâ) veriliyor (yaratılıyor). Tercîhlerine fiillerine uygun bir karşılık veriliyor.

Kötü bir eylem içinde olan kişiye cezâ verildiğinde o kişi zevk içinde oluyor.
İyi bir eylem içinde olan kişiye cezâ verildiğinde ya'nî ödül verildiğinde (takdîr edildiğinde) o kişi eziyet içinde oluyor... Genel olarak durum böyle...

Zinâ yaptığı esnâda (Orgazm esnâsında) kişi zevk içinde, halbuki aynı ânda onun cezâsı kesiliyor. (azâbı hazırlanmış ve bitmiş oluyor). (Cehennem onu kuşatmış oluyor)
Bir zorluk veyâ bir belâ içinde olan veyâ hapse atılan bir başka kişi de aynı ânda ödülleri iktisâb etmekte...  (Cennet onu kuşatmış oluyor) Çünkü Allah'ın irâdesi, mustazafları, ezilmişleri yükseltmeyi takdîr etmiştir.

Biraz daha derine inerek açıklama yapalım, hattâ dehşetli derinliklere inelim.
Kişi zinâ ettiğinde, farkında olmasa da mikro âleminde insânları öldürmekte ve zulmetmektedir. Bu zulüm, kendisinde zevk olarak açığa çıkar.
İslâm şerîatına aykırı yapılan her iş,, kişinin kendi mikro kozmozunda bir zulümdür.
Kişi harâm yollardan bir zevk aldığında (nefsine uyduğunda) farkında olmasa da kendi kendisine zulm etmektedir, kendi kendisine yazık etmektedir.
Ya'nî mazlumların acısı kendisinde aynı ânda zevk olarak tecellî eder (Dünyâ da). Fakat aslında cehennemin içindedir. Ve bunu bilmemektedir.

Her neyse sonuç olarak, Her fiilin karşılığı ânında verilir. Şirkin de karşılığı ânında veriliyor.
Bu karşılığın duyularla algılanan fecî sonuçları sonradan hissedilecektir.
Sonradan kastımız âhirettir ama Şerîata muhalefetin kötü sonuçları Dünyâ da da sonradan gözükür.
Meselâ Sigara içen kişi, 20 sene sonra akciğer kanserinden ölür. Ama onu öldüren, 20 sene sonra içtiği sigara değil, ilk içtiği sigarayla birlikte bütün sigaralardır.

Şirk koşma esnâsında aslında Allah (c.c.) hesâbı aynı ânda kesmiş oluyor.
Bütün Günâhlar ve sevapların karşılıkları da ânında iktisâb edildikleri halde,
Şirkin afvedilemez oluşu onun telâfisi mümkün olmayan zarârlara yol açması sebebiyledir.
Diğer günâhların telâfisinin mümkün olması, Şirkin Telâfîsinin mümkün olmaması ve kalıcı birikimlere (hasarlara) sebeb olmasının sebebi, Kategorik bir farktır.
Diğer günâhlar, sıfâtî bir eylemdir, Şirk, Zât'i bir eylemdir.
Allah'ın Rahmeti Kâinât kadar geniş (sonsuz) olduğu için Bütün Günâhları örtebilir, bağışlayabilir.
Fakat Şirk koşan, Zât'i bir suç işlemektedir. Kendi Zât'ı ile Allah'ın Zât'ın örtmektedir.
Bütün günâhlar sıfâtî bir iştir. Şirk koşmak veyâ İnkâr etmek ise Zât'î bir Suçtur.



 

tarihinde HATEM tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
15 saat önce, HATEM yazdı:

Kötü bir eylem içinde olan kişiye cezâ verildiğinde o kişi zevk içinde oluyor.
İyi bir eylem içinde olan kişiye cezâ verildiğinde ya'nî ödül verildiğinde (takdîr edildiğinde) o kişi eziyet içinde oluyor... Genel olarak durum böyle...

Allah’ın böyle bir çalışma prensibi yok, düşündüğün gibi sofistike değil, cezayı, bildiğimiz anlamda somut olarak düşünüyor veriyor veya vermeyi planlıyor. Kurandaki çıkarımlar öyle. 

 

Hem dediğinde bir mantık yok, kötü bir eylem de kişi zevk alırsa muhtemelen o eylemi yapmaya devam edecektir. Ceza niye verilir? Bir daha öyle yapmasın diye öyle değil mi? Eşini aldatan zevk alıp mutlu  oluyorsa onu durduracak olan zevk alması mıdır? 

 

Sende beni anlamamışsın, kişinin bir eylem karşısındaki ödül veya cezasını ilahi bir güç belirlemiyor, kişinin kültürel altyapısı ve genetiği belirliyor. İlk çağlarda kadınlar nikahsız herkesle seks yapabiliyordu, bundan utanç duyduklarını sanmıyorum, hatta bunu ödül olarak bile düşünüyor olabilirlerdi. Aynı kadın günümüzde bunu yapabilir mi? Utanç duyup, yerin dibine girer, cesaret bile edemez. Beyninde bu çağa göre yapılanmış nöron ağları transmitter değişikliğini negatif yönde yapar ama ilk çağlarda muhtemelen pozitif  yönde yapıyordu. Bu tamamen kültürel bir değişiklik.

Link to post
Sitelerde Paylaş


 

5 saat önce, Abdülmalik yazdı:
21 saat önce, HATEM yazdı:

Kötü bir eylem içinde olan kişiye cezâ verildiğinde o kişi zevk içinde oluyor.
İyi bir eylem içinde olan kişiye cezâ verildiğinde ya'nî ödül verildiğinde (takdîr edildiğinde) o kişi eziyet içinde oluyor... Genel olarak durum böyle...

Allah’ın böyle bir çalışma prensibi yok, düşündüğün gibi sofistike değil, cezayı, bildiğimiz anlamda somut olarak düşünüyor veriyor veya vermeyi planlıyor. Kurandaki çıkarımlar öyle.  


Öyle işkembeden sallayarak bi sonuç alamazsın.
Bak bakalım,, Kudsî hadîste Allah ne buyurmuş...

Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Allah Teala Hazretleri cenneti yarattığı zaman Cebrâil aleyhisselam'a:
"Git ona bir bak!" buyurdular.
O da gidip cennete baktı ve:
" Cebrâil cennetin güzelliklerini görünce) (Ey Rabbim!) Senin izzetine yemin olsun, onu işitip de ona girmeyen kalmayacak, herkes ona girecek!" dedi.
(Allah Teala Hazretleri) cennetin etrafini mekruhlarla (kötülüklerle, zorluklarla) cevirdi. Sonra:
"Hele git ona bir daha bak!" buyurdu. Cebrail gidip ona bir daha bakti. Sonra da:
"Korkarım, ona hic kimse girmeyecek!" dedi. Cehennemi yaratınca, Cebrail'e:
"Git, bir de suna bak!" buyurdu. O da gidip ona baktı ve:
(Cehennemin kötülüğünü görünce) "Izzetine yemin olsun, işitenlerden kimse ona girmeyecektir!" dedi.
Allah Teala hazretleri de onun etrafını sehvetlerle kuşattı. Sonra da:
"Git ona bir kere daha bak!" dedi. O da gidip ona baktı. (Çekiciliğini güzelliğini görüp) Döndüğü zaman:
"Izzetine yemin olsun, tek kisi kalmayıp herkesin ona gireceğinden korkuyorum!" dedi."

Ebu Davud, Sunnet 25, (4744); Tirmizi, Cennet 21, (2563); Nesai, Eyman 3, (7, 3).

Yine anlamamış olabilirsin, Yukarıda buyruluyorki sizin Dünyâda Cennet olarak gördüğünüz Cehennem, Cehennem olarak gördüğünüz Cennet tir.
Yine anlamadıysan şunu diyor. Şehvet ve Nefsinin hükmüyle güzel ve iyi zannettiklerin çirkin ve kötü,, Şehvet ve nefsinin gözüyle Çirkin ve kötü zannettiklerin İyi ve güzeldir diyor. Çünkü Dünyâ vatanı bir hayâldir ve bir rü'yâdır. Rü'yâda görülenler den gerçeğe ulaşmak, ta'bîr ister.

Yine Anlamadıysan bir de buna bak;

 

Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Cehennem, nefse hoş gelen şeylerle kuşatılmış; cennet ise, nefsin istemediği şeylerle çepeçevre sarılmıştır.” Buhârî, Rikak 28; Müslim, Cennet 1. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Sünnet 22; Tirmizî, Cennet 21; Nesâî, Eymân 3

İyi Anlamak için buna da bak;

“Dünya mü'minin zindanı, kâfirin ise cennetidir.”  Müslim, Cennet, 1.
 

5 saat önce, Abdülmalik yazdı:

Hem dediğinde bir mantık yok, kötü bir eylem de kişi zevk alırsa muhtemelen o eylemi yapmaya devam edecektir. Ceza niye verilir? Bir daha öyle yapmasın diye öyle değil mi? Eşini aldatan zevk alıp mutlu  oluyorsa onu durduracak olan zevk alması mıdır?  


Dünyâ vatanının bir amacı vardır. Burası İnsânlar için İmtihân vatanıdır.
Ve Dünyâ vatanını Ontolojik bir düzeyi vardır. Burası Hayâl vatınıdır. Ahiret vatanı gibi gerçek değildir.
Bu Dünyâ vatanındaki hâdiselerden gerçeklere ulaşabilmek ta'bir (Öbür' tarafa geçmek) ve te'vîl (Yorumlama) gücüne muhtâçtır.

Allah'ı ve Âhiret vatanını inkâr edenin, mes'elenin mantığını anlaması zor...
Karanlıklar, alçaklıklar, düşüncesizlikler içindeyken mes'elenin mantığını çözmen değil çözememen gerekiyor,,
Ve kendini mü'minlerden akıllı, mü'minlerden daha aydın ve mü'minlerden daha üstün zannetmen gerekiyor ki, Dünyâ vatanının imtihân düzeni bozulmasın.
Allah'ın Dünyâ ve âhiret düzeni çok mantıklı...
Allah (c.c.) Dünyâdaki her insânı Cennete ulaştırmak istemiyor ki Her Günâha karşılık senin anladığın, daha doğrusu hayvânî hiss anlamında ânında bir cezâ verilmek istensin.
Dünyâ vatanı,, ânında hissî cezâlarla insânların baskı altına alındığı ve özgür tercîhlerini uygulayamadıkları bir vatan olamaz.
Dünyâ vatanı, sayısız farklılıkların ve zıdlıkların mesâfeyi açabileceği bir vatan olmalıdır.
Âhiret gibi gerçek bir vatanın, yansıması (hayâli) olabilmesi için Dünyânın böyle olması gerekiyor.
Sende bu durumu anlayacak mantık var mı?

 

7 saat önce, Abdülmalik yazdı:

Sende beni anlamamışsın, kişinin bir eylem karşısındaki ödül veya cezasını ilahi bir güç belirlemiyor, kişinin kültürel altyapısı ve genetiği belirliyor. İlk çağlarda kadınlar nikahsız herkesle seks yapabiliyordu, bundan utanç duyduklarını sanmıyorum, hatta bunu ödül olarak bile düşünüyor olabilirlerdi. Aynı kadın günümüzde bunu yapabilir mi? Utanç duyup, yerin dibine girer, cesaret bile edemez. Beyninde bu çağa göre yapılanmış nöron ağları transmitter değişikliğini negatif yönde yapar ama ilk çağlarda muhtemelen pozitif  yönde yapıyordu. Bu tamamen kültürel bir değişiklik.


Sırf Dünyâ perspektifinden birşeyleri burda çözmeye çalışman çok yersiz.
Senin konu başlığındaki Soruların, Müslümânları çelişkiye düşürmek anlamında, Kur'ânda Tenâkuz iddiâsı noktasında anlamlı bir i'tirâz idi...
Fakat ben mes'elenin sizin tevehhüm ettiğiniz gibi olmadığını Şirk suçuna cezâ'nın ânında verilmiş olduğunu ve kötü sonuçlarının bünyeye sirâyet etmiş olduğunu anlattım.
Nitekim Verdiğin Âyet-i Kerîmede, Bakara 54- Mûsâ, kavmine dedi ki: “Ey kavmim! Sizler, buzağıyı ilâh edinmekle kendinize yazık ettiniz. Buyruluyor.
Ve Bundan sonra yapılacak Tevbe, Geçmiş için değil Geleceği aydınlatmak ve imâr etmek içindir.
Ya'nî senin zannettiğin gibi geçmişte işlenen şirk suçu afvedilmiş falan değildir. Bu suçtan hâsıl olan zarârın silinmesi de söz konusu değildir.
Velâkin Tevbe ile Tevhîd yoluna girilirse Tevhîdden doğan kazançların ağır basmasıyla göreceli bir silinme sözkonusudur o yüzden âyetin devâmında Şirk koşanlar Tevbeye da'vet ediliyor.

Burada siz ateistler için çok dehşetli Kur'ânî bir bilgi paylaşayım.
Müşrîkler dindâr kişilerdir. Tanrı tanımaz ateistler müşrîklerden değildir.
Yukarıda bahsettiğim Şirkin zarârı, Telâfî edilemez zarârı, Ateistler için heralde geçerli değildir.
Ateistler imân ettikleri vakit, önceden yapmış oldukları zulümler ve dînî anlamdaki günâhlar,, silinmiyor
Bilâkis ne kadar zâlimse ve ne kadar harâmî ise o derece sevâba çevriliyor. Ya'nî kötülükleri iyiliklere çevriliyor.
Bu durum Ateistler için geçerli olduğu gibi, İslâm dîni hâricindeki diğer dîn mensûbu müşrîkler için de geçerli olabilir.
Lâkin İslâm dîni içindeki müşriklerin tevbesi veyâ âyet-i kerîmedeki Mûsâ kavmi içinde şirke düşmüş olanlar için (ki devrin muvahhidleri onlardı) geçerli değildir.
Bunların Şirk cezâları afvedilmez. Bu suçlarının sevâba çevrilmesi ise hiç mümkün değildir.

Kaldığım yerden devâm edeyim, Ve tekrâr edeyim bağlamdan kopmayın,,
Sırf Dünyâ perspektifinden birşeyleri burda çözmeye çalışman çok yersiz.
Senin konu başlığındaki Soruların, Müslümânları çelişkiye düşürmek anlamında, Kur'ânda Tenâkuz iddiâsı noktasında anlamlı bir i'tirâz idi...
Fakat ben mes'elenin sizin tevehhüm ettiğiniz gibi olmadığını kendi mantığımız kendi inancımız çerçevesinde isbât ettim ve senin i'tirâzını buharlaştırdım veyâ i'tirâzını enkaza dönüştürdüm üzerine de betonu döktüm, konu (i'tirâz) kapanmış ve bitmiştir. İsteyen kişi attığım su basmanın üzerine yapıyı inşâ edebilir.

Konu başlığı, "Allah şirk koşmayı kesinlikle afvetmez mi?
Konu bu...
Bu konunun cevâbını verdim. "Allah Şirk koşmayı afvetmez"
Senin son paragrafta yazdığın yazıların, Dünyâdaki cezâ olgusunun ve cezâ sisteminin, insânların günâh işlerken utanıp utanmamalarının,
Konumuz açısından bir önemi yok, bu yazdıklarına yorum yapmama da gerek yok.

 


 

Link to post
Sitelerde Paylaş
12 saat önce, HATEM yazdı:

Ebu Hureyre

Ebu Hureyre falan bunlar fiktif karakterlerdir. Birileri bu kurgu karakterlerin ağzı ile konuşup peygamber gibi vaaz verirler. Bu hadisi kim yazdıysa aslında kendi düşüncesini belirtmektedir

 

Kuranda bir sürü kurtuluş kıssası vardır. Peygamberleri dinlemeyenler yok edilir. Somut olarak cezalandırılır. Allah kötüye kötü der, kötülüğe karşı kötülük der. İntikamcıdır.

 

Bir kötülüğün cezası, ona denk bir kötülüktür. 

                                                                                                                  Şûrâ Suresi, 40. Ayet

 

 

Müslümanda haliyle bu ayetlere kanıp karşı tarafa ilahi bir ceza, kendilerine ödül bekler ama bir türlü gelmez böyle olunca da Ebu Hüreyre ağzıyla felsefe yapmaya başlarlar. Yok onun aldığı zevk onun cezası falan gibi..Amaç vaziyeti kurtarabilmektir.

Bunlar hep insan uydurmasıdır.

 

Tekrar söylüyorum.

Bir eylem ya da nefs mücadelesi dediğin şeyin ödül veya cezasını kültürel yapı ve genetik belirler. Buna Allahı, şeytanı, cini karıştırmak sorunu anlamamak demektir. Afrika’da ıssız köydeki bir insanlar hırsızsa, çocukları da hırsız olmakla övünecektir.

 

Konuya dönelim

 

Allah şirki affettim diyor, sen affetmedi diyorsun, Allah’a şirk mi koşuyorsun:)

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

@HATEM

   Kuran’da cennet ve cehennem ayrıntılı olarak tasvir edilmiş, lakin cehennemin zevk veren bir yer olduğuna dair hiç bir söylem yoktur. Binlercesinin arasından bulup çıkardığın bu hadis açık şekilde kurana ters düşüyor, bütün inancını böyle çelişkili bir hadis üzerine kurman yazık olmuş. (bana kalırsa bu tarz hadisler kafa karıştırıp sorgulayan müminleri dinde tutmak için özellikle uydurulmuş)

 

Şeriat sisteminde bu şekilde geleneksel islam anlayışından uzak yorumlara meyledenler önce uyarılır, yola gelmezse maide 33 den hükümleri verilir, Enfal 12 ile de kelleleri alınır.

 

İronik olarak, senin islam yorumun yalnızca laik sistemlerde yaşanabilir, gelmiş geçmiş tüm şeriat sistemleri de bunun açık kanıtıdır.

Tabi yeterince taraftar toplayıp geleneksel yoruma uyanları maide 33 den kesip kendi yorumumu egemen kılacağıma inanıyorum dersen iş senin yeteneğine kalıyor ama şimdiye kadar hiç kimse başaramadı uyarmış olayım.

Link to post
Sitelerde Paylaş
59 dakika önce, Ebu Kafir yazdı:

@HATEM

   Kuran’da cennet ve cehennem ayrıntılı olarak tasvir edilmiş, lakin cehennemin zevk veren bir yer olduğuna dair hiç bir söylem yoktur. Binlercesinin arasından bulup çıkardığın bu hadis açık şekilde kurana ters düşüyor, bütün inancını böyle çelişkili bir hadis üzerine kurman yazık olmuş. (bana kalırsa bu tarz hadisler kafa karıştırıp sorgulayan müminleri dinde tutmak için özellikle uydurulmuş)

 

Şeriat sisteminde bu şekilde geleneksel islam anlayışından uzak yorumlara meyledenler önce uyarılır, yola gelmezse maide 33 den hükümleri verilir, Enfal 12 ile de kelleleri alınır.

 

İronik olarak, senin islam yorumun yalnızca laik sistemlerde yaşanabilir, gelmiş geçmiş tüm şeriat sistemleri de bunun açık kanıtıdır.

Tabi yeterince taraftar toplayıp geleneksel yoruma uyanları maide 33 den kesip kendi yorumumu egemen kılacağıma inanıyorum dersen iş senin yeteneğine kalıyor ama şimdiye kadar hiç kimse başaramadı uyarmış olayım.


Müsâde et de konuya cevap yazayım.. Araya dengesiz fikirler sokuşturma.
Kütüb-ü Sitte den sahîh hadîsler paylaşan bir adamı Gelenekçi OLMAMAKLA suçluyorsun. Kafayı mı üşüttün sen?
Hadîsleri görmezden gelerek Kendime göre teorik çıkarımlarımı gördüğünde eleştir,, ki "Gelenekçi olmamakla" suçlamanda bir tutarlılığın olsun.

Cehennemin zevk veren bir yer olduğu mes'elesini ayrıca anlatırım.
Ben yukarıda doğrudan bu konuya girmediğim hâlde Cehennemin başlangıçta acı vermesi ve sonunda zevk vermesi doğrudur ve Anlatmaya çalıştıklarımla aynı bağlamdadır.

 

59 dakika önce, Ebu Kafir yazdı:

(bana kalırsa bu tarz hadisler kafa karıştırıp sorgulayan müminleri dinde tutmak için özellikle uydurulmuş)


Siz de öyle acayip bir kafa var ki, Açık mu'cîzelere inanmazsınız Ama
Ebû Hureyre'nin, şu ânda yaptığımız teorik tartışmalara cevap olsun diye hadîs uydurduğuna inanırsınız. 
Valla yobazlığınıza inançlar üretmekte üstünüze yok. Şeytânın hesâbına ürettiğiniz inançlarla beyninizi devre dışı bırakmışsınız, lâf anlamaz haldesiniz.
Meselâ sürekli acı çekmenin alışkanlık ve adaptasyon getireceğini, sonuçtada zevke dönüşeceğini, Normal olan her insân anlar.
Konu hakkında onlarca delîl getirilebilir. Bu konuyu kimler anlamaz? 
Bir, İslâm Dîninin yobazları anlamaz bir de Kendisine ateist demesine rağmen şeytân dîninin mensûbu, sizin gibi yobazları anlamaz.
Bozuk inançlar ile kafayı bozmuşsunuz, olmuşsunuz bir haşhâşî, bildiğin akılsız bir sarhôş...

Anlayın sizin bu durumunuz kafa işi değill, Eğer Kafa işi olsa, saçma sapan ürettiğiniz inançlara değil, Normal insânlar gibi normal dînlere İnanmanız gerekir.
Sizin Durumunuz Allah'ın takdîri...
Allah (c.c.) sizin inanmanızı istemiyor. Sizi Güzelliklerinden uzak tutuyor.
Neden acaba?
Siz de Allah'ı inkâr ettiğinizi zannediyorsunuz.

tarihinde HATEM tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...