Jump to content

Allah şirk koşmayı kesinlikle affetmez mi?


Recommended Posts

bunların şeyhül ekber diye niteledikleri adamın tevillerini asıl bellemişler

adamlar güya seçilmiş ilhama mazhar kutub gavs filanlar

bilmem nefsin kaç mertebesini geçmişler seyri sülük ile keşf ve zevk etmişlr

havaslar diğerleri ise cahil avam

güya sözde nefsini terbiye etmişler mütevaiziler kıtmirler filan

ama hakikatte ise asla öyle değiller  şeytan ve firavundan daha fazla kibir içindeler

nefislerini terbiye değil rab edinmişler ego ve kibirde nemrutlaşmışlar

cehalet içinde yuvarlanıp gidiyor ama her kes kör cahil bir bunlara ilham edildi

adamlar her şeyi batını taraf deyip hevalarına göre yumurtluyorlar sonrada efendim şeriat alt tabaka

birde tarikat marifet hakikat varmış

ama sadece o marifet ve irfan onlara verilmiş

diğerleri avam canım nerden bilecek

bir çok sufi ve tarikat erbabı gördüm 

bunları tarifim şudur:

Halka verir talkını, kendi yutar salkımı
yine bir alim

arabi hakkında bana kulluk et sana kulluk edeyim der haşa Allah için:)

bana hamd et sana hamd edeyim

zira vahdeti vücud ile ve hulul ile bu zavalılığa düştüler

ve adam diyor ki şia ibni arabiyi çok sever hep onun kitaplarına talik şerh yapıyorlar hele de humeyni diyor

bunlar zahiren şia ya müşrik kafir der

ama batıl ve şirkte onların verdikleri ile amel edip düşünüyorlar farkında değil

sonrada hz peygamber miraca çıktı Allah ile karşılaştı sonra perdeyi araladı gören ile görülen bir hz peygamber:)

şirkin dikalaısı hepsi arabi gazali ekolü

tarikat tasavvuf  ibni arabi gazali ekolü ilim ehli değil aşk meşk muhabet ilham ehli bunlar ile tartışılmaz

 

tarihinde nogodbutAllah tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 88
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Hayali mekandan hayati mekana geçmeyi bir türlü beceremeyen bu menem sözde tanrı, neyin nesini affedecekmiş miş mişşş?!

Bu arada bayılıyorum  şu sakalları bozuk boş gevezelik yapanlara. Yahu berberlik diye bir meslek dalı var, bunlar güya herşeyi biliyorlar ama saç sakal kesme hanesinden bi´haberler yada bunların hanımlarının pek yüksek bir talepleri falan yok galiba. Yada kılık kıyafet bakımından bunların eşlerinin sözü pek geçmiyor herhalde. :D

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

bu video daki kişilerden 1. seyyid peygamber soyundan bir kişi 

diğer ikisi arabistandan

arabistan mezhebi ve itikadi gereği sakalıı belli bir boyutta tutar ve sakal kesmenin haramlığına inanır sakalın sünnet olduğuna inanır ve sünnet sakalında belli formu var.

karşısındaki adamın sakalı misal azdır son video da

saygı duyacaksın

her kes kafir avrupadaki ler gibi   erkekler traş olup  yüzü bıyığı cıscıplak kadın gibi olacak değil

Allah o sakal ve bıyık kıllarını boşuna yaratmadı yüze bir  ziynet katar

sürekli saçı sakalı traş etmek adeta akan suyu tersine çevirmek gibi fıtrat tersine dönmez.

kadında ise esas olan kılsızlıktır ki hormoni bozukluk harici oda onu sever kaldı ki erkek te kadını öyle sever

 

ve kadında fıtrat gereği erkeği öyle sever

şekil şemali geçinde

adamın ne dediğine bakın diyeceğim

diliniz yok

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
18 dakika önce, nogodbutAllah yazdı:

bu video daki kişilerden 1. seyyid peygamber soyundan bir kişi 

diğer ikisi arabistandan

arabistan mezhebi ve itikadi gereği sakalıı belli bir boyutta tutar ve sakal kesmenin haramlığına inanır sakalın sünnet olduğuna inanır ve sünnet sakalında belli formu var.

karşısındaki adamın sakalı misal azdır son video da

saygı duyacaksın

her kes kafir avrupadaki ler gibi   erkekler traş olup  yüzü bıyığı cıscıplak kadın gibi olacak değil

Allah o sakal ve bıyık kıllarını boşuna yaratmadı yüze bir  ziynet katar

sürekli saçı sakalı traş etmek adeta akan suyu tersine çevirmek gibi fıtrat tersine dönmez.

kadında ise esas olan kılsızlıktır ki hormoni bozukluk harici oda onu sever kaldı ki erkek te kadını öyle sever

 

ve kadında fıtrat gereği erkeği öyle sever

şekil şemali geçinde

adamın ne dediğine bakın diyeceğim

diliniz yok

 

 

Yeme bizi muhterem; sen şimdi bu soy sop hikayelerine inanıyor musun yoksa harbiden tahmin ettiğim gibi her sakalı bozuğun söylediklerine inananlardan mısın?

Berbere görün dediysek, sana sakalını sinek kaydı yapmaya zorlamadık herhalde. İstersen maymun gibi dolaş.:D

Muhtemelen o gösterdiğin sakalı bozukların, kendi hanımlarına bir gram saygıları yoktur.  Ben kadınların böyle bıyığı sakalı birbirine girmiş bakımsız erkeklere bayıldıklarını zannetmiyorum, onları bayıltan, böyle erkeklerin onlara olan saygısızlıkları. Arada kocaman bir fark var.

 

 

 

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
11 minutes ago, nogodbutAllah said:

bu video daki kişilerden 1. seyyid peygamber soyundan bir kişi 

diğer ikisi arabistandan

arabistan mezhebi ve itikadi gereği sakalıı belli bir boyutta tutar ve sakal kesmenin haramlığına inanır sakalın sünnet olduğuna inanır ve sünnet sakalında belli formu var.

karşısındaki adamın sakalı misal azdır son video da

saygı duyacaksın

her kes kafir avrupadaki ler gibi   erkekler traş olup  yüzü bıyığı cıscıplak kadın gibi olacak değil

Allah o sakal ve bıyık kıllarını boşuna yaratmadı yüze bir  ziynet katar

sürekli saçı sakalı traş etmek adeta akan suyu tersine çevirmek gibi fıtrat tersine dönmez.

kadında ise esas olan kılsızlıktır ki hormoni bozukluk harici oda onu sever kaldı ki erkek te kadını öyle sever

 

ve kadında fıtrat gereği erkeği öyle sever

şekil şemali geçinde

adamın ne dediğine bakın diyeceğim

diliniz yok

 

 

Heriflerin hiç bir özelliği yok, hepsi de tam bir şarlatan ve aptal ama bir arap bedevisin soyundan geldiği için dinciler bu herifleri adamdan sayıp el üstünde tutuyorlar.

 

Bak, kerifler o kadar aptal ki, sakal bırakınca bir tanrının kendilerini daha fazla seveceğini sanıyorlar. Lan alt tarafı sakal be! Yani her insanda kendiliğinden uzayan kıl demeti. Yahu bir insan bu kadar sığ ve boş olur mu?

Link to post
Sitelerde Paylaş

2.video da ki osman الشيخ عثمان الخميس arabistan kanalında izlemiştim

adam  için kuveytli yazılıyor

 

bildiğim kadar ile arabistan mezhebi tandanslı biri

bilgili biri.

diğeri wesal tv veya visal tv arabistanda 

 

tabii şekilsel olarak baksan bedevi der geçersin

 

kıyafet kültürdür   bazen araplar kravat takar takım giyer bir tuhaf görünür

gerçek kimliği kendi kıyafeti içinde meydana çıkar

bazı yörelerde şalvar giyinir ona bakarsan oda  farklı görünür

kıl kılık kıyafete takılan zihniyet ten çok çektik hala kurtulamadık

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, nogodbutAllah yazdı:

bu video daki kişilerden 1. seyyid peygamber soyundan bir kişi 

diğer ikisi arabistandan

arabistan mezhebi ve itikadi gereği sakalıı belli bir boyutta tutar ve sakal kesmenin haramlığına inanır sakalın sünnet olduğuna inanır ve sünnet sakalında belli formu var.

karşısındaki adamın sakalı misal azdır son video da

saygı duyacaksın

her kes kafir avrupadaki ler gibi   erkekler traş olup  yüzü bıyığı cıscıplak kadın gibi olacak değil

Allah o sakal ve bıyık kıllarını boşuna yaratmadı yüze bir  ziynet katar

sürekli saçı sakalı traş etmek adeta akan suyu tersine çevirmek gibi fıtrat tersine dönmez.

kadında ise esas olan kılsızlıktır ki hormoni bozukluk harici oda onu sever kaldı ki erkek te kadını öyle sever

 

ve kadında fıtrat gereği erkeği öyle sever

şekil şemali geçinde

adamın ne dediğine bakın diyeceğim

diliniz yok

 

Kardeş bu şekilde dini savunmuş mu oldun şimdi? o sakal ve bıyıklar (yani kıllar) boşuna yaratılmadı demişsin fıtrattan söz etmişsin , madem öyle erkek üreme organında sünnet edilen kısım boşuna mı yaratıldı da o yüzden kesiliyor , işine gelince fıtrat  işine gelince sağlık , hijyen şu bu mu?ha  bir de şu var kadınlar fıtrat gereği erkeği öyle severmiş ya öyle diyon hani , ispatlayabilir misin , hangi kadınlar öyle seviyormuş, bununla ilgili bi gözlem sonucu istatistiğe mi ulaştın?

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 dakika önce, nogodbutAllah yazdı:

kıl kılık kıyafete takılan zihniyet ten çok çektik hala kurtulamadık

 

 

Burada kılık kıyafete takılan yok, bakıyorum sen de ısrarla bizi anlamamaya çalışıyorsun.

Dedik ya, istersen maymun gibi dolaş. Sorun değil, bizim için.

Yukarıda yazılanları bir daha oku derim gerçi ki yapacağınız zannetmiyorum.

 

Sorun "kıldan, sakaldan, bıyıktan" medet umanlarda; hatta sünnet ayaklarına yatanlar bile var.

Sünnet ne yahu?

Sittin seneler evvel birisi güya şunları söylemiş, söyle giyinmiş, şöyle hal ve hareket etmiş, sakalı bıyığı söyleymiş miş mişşş.

Gördüğün gibi hepsi mişli zaman ki senin sakalına hayran olduğun malum elçinin biyoğrafisi sözde ölümünden 50-150 sene sonra kağıda dökülmüş bilgilerdir.

Keza yaşadığı bile meçhul, ki yaşadığı 100% ispatlanmış değildir.

Biliyorum şimdi yine başlarsın boş boş nutuk atmalara.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

saçlar ve sakallarda kesiliyor tırnakta kesiliyor

ancak kesilen şeyler bir nevi haddine ulaştımı nimet yerine nikmet olur

yani tırnak nimettir ancak çok uzadımı kullanılmaz kırılır  vasat orta hali nimettir

sünneti bir nevi göbek bağı gibi düşünebiliriz çocuk doğmadan vazifesi var doğduktan sonra atılır

sünnete böyle muhakkak ilmen sonra  ispat edilir o atılan kısım belki bebeğin doğumuna kadar bir vazife görür

sonra ihtiyaç kalmayabilir

bunları öyle üstün körü ve keskin şekilde yok öyle değil yok böyle değil demek bir kere islami adaba aykırıdır

önce temel ahkamı öğrenelim de sonra bunlarada sıra gelir.

yani bazı şeyler vardır ki doğumdan sonra tamamlanır

bazı şeyler de vardır ki doğumdan sonra vazifesi tamamlanır  

bebeklerin bıngıldak denilen kısmı doğumdan sonra kapanır

acaba neden doğuma kadar bu kısım kapanmaz ve esnek bir şekilde kalır

doğum esnasında kafa zarar görmesin beyin hasar görmeden bebek doğsun hemde anne rahat etsin olabilir mi?

olabilir

bir zamanlar apandisit gereksizdir bademcikler öyle diye alınırdı

sonra gördük ki hiçte öyle değil

hakikatler bizim takat ve aklımızı aşıyor zamanla anlaşılabilir

sakalı tamamen kökten kesmek ayrı birde mutedil bir uzunlukta bırakmak ayrıdır

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 dakika önce, nogodbutAllah yazdı:

sakalı tamamen kökten kesmek ayrı birde mutedil bir uzunlukta bırakmak ayrıdır

 

Kaytarma...

Sakalın uzunluğunun ne kadar olacağına veya olmayacağına, sizin cenahta hangi mercii veya kim karar veriyor?

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
17 hours ago, nogodbutAllah said:

şirkin dikalaısı hepsi arabi gazali ekolü

 

 

- Hayır ben daha iyi tapıyorum!

- Hayır en çok tapan benim ben tapanların en tapanıyım!

- Ben arapça kaynaklardan okudum sen arapça bilmiyorsun en arap benim!

- Hayır en arap benim ama şu arapları sevmem!

 

Forumdaki müslümanların sidik yarışı ne zaman bitecek?

Tapacaksanız gidin tapın sizi durduran yok. Sadece çiçek böcekli cümleler kurunca milletin cinlere şeytanlara vıkvıklara bıkbıklara inanacağını sanmayın.

 

tarihinde bayşapka tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 19.07.2019 at 12:18, Abdülmalik yazdı:

Kuranda bir sürü kurtuluş kıssası vardır. Peygamberleri dinlemeyenler yok edilir. Somut olarak cezalandırılır. Allah kötüye kötü der, kötülüğe karşı kötülük der. İntikamcıdır.


Önceki cevâbımda sigara örneğini verdim, heralde anlaşılmaması mümkün değil.
Her sigara içildiğinde ânlık olarak verilen fakat farkedilmeyen cezâ, biriktiğinde kanser ve ölümle netîce veriyor.
Zevk konusuna takılmıştın, Evet, sigara örneğinde olduğu gibi içen kişi zevk alıyor ve aynı anda cezâ veriliyor.
Hem Dünyâda hem de âhirette eziyet ile aynı ânda rahat verilmesi gibi... Eziyet ve acılar rahâta zemîn hazırlıyor.
Bu anlattıklarımı normal olan her insân anlayabilir...

Bu durum Kahvenin uzun müddet pişmesi sonrasında âniden taşmasına da benzer.
Cezvenin Taşmadan önce alttan ısıtılıyor olduğunu idrak etmek için illâ taşmasını görmek gerekmez.
"Allttan ısıtıldığını anlamam için illâ taşmasını (köpürmesini) görmem gerekir" Demeye devâm ediyorsun.
Yukarıda bunların hepsi anlatıldı.

Ben senin sorunu açayım, Senaslında şunu sormak istiyorsun veyâ sormalısın.
Şerîatın,, uyulmaması hâlinde zarârları Mantık ile anlaşılamayacak emirleri var.
Örfî ve ictimâi kanunların yasaklamadığı fakat şerîatın koyduğu yasaklar (harâmlar) var.
Meselâ Bekâr iki bireyin cinsel ilişkiye girmesi,
Bu eylem, şerîata göre yasaktır. Çoğu toplumda normal karşılanır.
Veyâ Allah'ı inkâr etmek.
Veyâ namaz kılmamak,,
Diyebilirsin ki, tamâm anladık, kötü alışkanlıkların Dünyâ dada karşılığını görüyoruz.
Fakat,
"Bekâr İki bireyin cinsel ilişkiye girmesinin sonrasında veyâ Allah'ı inkâr sonrasında veyâ Namaz kılmayan müslümânın namaz kılmadığı için
Bir cezâ ile karşılaştığını görmedim" diye sorabilirsin.
Bunların kafasına piyano düşmesi türünden bir cezâ beklediğin kesin.
Ama "Sigaranın içkinin uyuşturucunun görünen kötü sonuçları gibi bir fecî sonuç da gözükmüyor" demek istiyorsun.

Aynı düşünceleri tekrârladığın için bununcevâbını aşağıda vereceğim.

Allah kendi nefsi için intikâm almaz. Mazlûm kullarının intikâmını alır.
 

 

On 19.07.2019 at 12:18, Abdülmalik yazdı:

Ebu Hureyre falan bunlar fiktif karakterlerdir. Birileri bu kurgu karakterlerin ağzı ile konuşup peygamber gibi vaaz verirler. Bu hadisi kim yazdıysa aslında kendi düşüncesini belirtmektedir



Savunmanı, "Hadîsler uydurmadır" gerekçesine bağlamayı düşünüyorsan, yaptığım açıklamalara niye cevap verme ihtiyâcı hissediyorsun.
Sahîh hadîslerin uydurma olduğunu düşünüyorsan, Kur'ândan hangi mantık ile çelişki üretiyorsun?
Âyetler tabletler hâlinde gökten indirilmedi ki sahîh hadîsler kolaylıkla inkâr edilebilsin.
Kur'ân âyetleri ile sahîh hadisler farklı şekilde bize ulaşmamış ki,, Sahîh hadîsleri inkâr edenin Kur'ânı da inkâr etmesi gerekir.
Sen Zâten ikisini de inkâr ettiğini söylesen bile Ateistlik adına senin görevin, uydurma olduğunu iddiâ ettiğin metinler üzerindeki çelişkiyi göstermektir.
İnkâr yoluyla çelişki değil çelişki olmadığını göstermiş oluyorsunuz ama farkında değilsiniz.

Şu ândaki teorik tartışmalara Ebû Hureyre'nin cevap hazırlayıp uydurduğuna İNANMAN
Siz de çok acayip Bağnaz bir kafa yapısı olduğunu gösteriyor. Açık mu'cîzelere inanmazsınız Ama
Ebû Hureyre'nin, şu ânda yaptığımız teorik tartışmalara cevap olsun diye hadîs uydurduğuna inanırsınız. 
Valla yobazlığınıza inançlar üretmekte üstünüze yok. Şeytânın hesâbına ürettiğiniz inançlarla beyninizi devre dışı bırakmışsınız,
Size Lâf anlatılamıyor, aynen ışidçilere, vahâbîlere ve Haşhâşilere anlatılamadığı gibi...
Zâten gerçekte ateizm yoktur. Tanrı tanımaz yoktur. Her insân bir şekilde bir tanrının (Allah'ın bir isminin) kuludur. O ma'budun dîndarıdır.
O yizden "Senin dînin sana benim dînim bana" buyrulmuştur.
Eğer Ateizm gerçek olsaydı ki değildir, Ateistlerin çok açık görüşlü ve Herdoğruyu absorbe eden düşünce düzeylerinin olması gerekirdi.

Meselâ sürekli acı çekmenin alışkanlık ve adaptasyon getireceğini, sonuçtada zevke dönüşeceğini, Normal olan her insân anlar.
Sürekli zevk ve hazz peşinde koşanların kötü sonuçlar üreteceğini Normal olan her insân yine anlayabilir.
Konu hakkında onlarca delîl getirilebilir.
Bu konuyu kimler anlamaz? 
Bir, İslâm Dîninin yobazları anlamaz bir de Kendisine ateist demesine rağmen şeytân dîninin mensûbu yobazlar anlamaz.
 

 

On 19.07.2019 at 12:18, Abdülmalik yazdı:

Bir kötülüğün cezası, ona denk bir kötülüktür. 

                                                                                                                  Şûrâ Suresi, 40. Ayet


Âyet-i kerîme, Toplum içinde yapılan kötülüklere uygun olarak denk cezâlar uygulanmasını  müslümânlara tavsiye ediyor.
Evet bu denklik, Çoğunlukla kulun lehine olarak Allah için de geçerlidir. Ya'nî Allah da günâhlarımızın bir kısmını bağışlamasına rağmen Günâhlara denk cezâlar uygulamaktadır.
Her ân bu cezâ sistemini uyguladığı için bize de tavsiye ediyor.

Bir kişiyi tokatladığın zamân bunun dengi olan cezâ hakkında, kötülüğe karşılık kötülük, tokatlamaya karşılık tokatlama yapılmalı diyebilirsin.
Ama öyle suçlar var ki meselâ;
Bir Bekâr kız ile bir bekâr oğlan Evlilik dışı Cinsel ilişkiye girse, Bu bir kötülük müdür?
Sana göre kötülük değildir. Ve cezâsı da yoktur... İlâhî Dînlere göre ise kötülüktür.
Neden kötülüktür, Çünkü şerîatın tesbît ettiği, işlenen her kötülükte bir zulüm ve haksızlık vardır.
Bu eylemin, zulüm ve haksızlık neresindedir diye sorulursa? Bu mâsum birliktelikte nasıl bir haksızlık, zulüm olabilir diye i'tirâz edilirse...
"Şerîatın tesbît ettiği her günâh, Kişinin mikro kozmozunda aslında kendisine zulmetmesidir." Deriz.
Şirk ise En büyük zulümdür. Çünkü kişinin kendi rûhuna haksızlık etmesidir...

Zevk ve Lezzet alınan bu ilişkide düz mantık, bunu bir kötülük olarak göremediği için bir cezâ uygulamayı düşünmez.
Fakat herşeyi bilen Allah'a göre bu bir günâhtır. İlişki esnâsında alınan zevk esnâsında dikkat edin aynı ânda yapılan zulüm ve öldürmeler netîcesinde zevk alınmaktadır.
Burada Vücûd memleketinden (Ben ülkesinden) bahsediyorum.
Allah'ın (c.c.), benim en büyük sırrım diye bahsettiği insânın, mikro açılımından bahsediyorum. Bu konuda detaya girmemek için anlayabileceğiniz şu örnekle konuyu açıklayayım.
Bizim nefsânî yollardan aldığımız hazz, Bir kuzuyu kesip öldürmenin, kebap yediğimiz ânda lezzete dönüşmesi gibidir.
Hazzımızı oluşturan, Kuzunun acısıdır. Kuzu ölüyor ve bize zevk veriyor.
Günâh işlerken nefsimizin aldığı hazzlar da bu zulme dayanıyor. Fakat biz bilmesek de aslında kendimize zulmetmiş oluyoruz.
Çünkü Kendi mikro kozmozumuzdaki insânlara, ki bizim tafsîlâtımızdır,, kötülük yapmış oluyoruz.
Ve Günâh işlerken alınan zevk, o ölüm acılarının kendisinden kaynaklanıyor. Böylece her iyilikte ve her kötülükte cezâ aslında ânında verilmiş oluyor. Fakat farkında değiliz.
Ânında cezâ verildiğini farketmesi imkânsız olan Ateist, Gökten kafasına piyano düşmesini bekliyor, Gökten kafama piyano düşerse inanırım diyor.
Değil Göktan kafasına piyano düşmesi, Kuş tüyü düşmesinden daha sessizce Allah o kişiye cezâyı kesiyor.
Zevk içinde olan kişi, cezâ içinde olduğunu nerden anlasın.
Allah, kendisiyle Alay edenlerle alay ediyor, Tuzak kuranlara tuzak kuruyor.
Kendilerine bol bol verdiğimiz mal ve evlatlarla onların iyiliğine koştuğumuzu mu sanıyorlar? Hayır, onlar farkına varmıyorlar! Müminûn 55

 

 

On 19.07.2019 at 12:18, Abdülmalik yazdı:

Müslümanda haliyle bu ayetlere kanıp karşı tarafa ilahi bir ceza, kendilerine ödül bekler ama bir türlü gelmez böyle olunca da Ebu Hüreyre ağzıyla felsefe yapmaya başlarlar. Yok onun aldığı zevk onun cezası falan gibi..Amaç vaziyeti kurtarabilmektir.

Bunlar hep insan uydurmasıdır.


 

Tahminime göre en büyük cezâ Şirke verilen cezâdır.
Tahmînimi göre Şirk için Ortada ne bir Günâh var ne de bir cezâ...
Allah bir nûr olduğuna göre Şirkin karşılığı (ki karşılık demek bile doğru olmaz neyse ince mes'ele) karanlık olmuş oluyor.
Allah'ı inkâr ve Şirk bir günâh değil ki, afva konu olan bir suç yok ortada. Ortada mahrûmiyetle sonuçlanan bir durum var.


Dünyâ vatanı bir rü'yâ olduğu için, rü'yâlar da ta'bir istediği için çoğunlukla nefsin aldığı hazzlar acının bir yansıması, nefsin çektiği sıkıntılar da rahat ve huzûrun bir yansımasıdır.
Hz. İbrâhim, Rü'yâsında Oğlunu boğazından kestiğini gördü. Halbuki o gerçekte (Dünyâda) Koç'u kesti. O hâlde Rü'yâda gördüğü oğlu, Koçun bir temsîlinden (Yansımasından) başka değildi. Oğlu, koçu sembolize ediyordu...
Dünyâ'da nefsin hoşuna giden çoğu şey ve şerîatın onay vermediği bütün hazzlar aslında acının kendisi olmakla ânınnda verilen bir cezâdır.
O yüzden Kâfirleri cehennem el'ân (Dünyâ da) kuşatmıştır
Yine, Mü'minlere Cennet, Ayakkabılarının bağından daha yakındır.


Burada, nefsin hoşuna giden çoğu şey dedim. Çünkü nefsin hazzlarının bir kısmı helâl ve mübâh dâiresindedir.
Meselâ evlilik yoluyla alınan hazzı nasıl îzâh edeceksin diye sorulursa

 

On 19.07.2019 at 12:18, Abdülmalik yazdı:

Tekrar söylüyorum.

Bir eylem ya da nefs mücadelesi dediğin şeyin ödül veya cezasını kültürel yapı ve genetik belirler. Buna Allahı, şeytanı, cini karıştırmak sorunu anlamamak demektir. Afrika’da ıssız köydeki bir insanlar hırsızsa, çocukları da hırsız olmakla övünecektir.


Ben seninle Toplumlardaki cezâ sistemini konuşmuyorum.
Konu başlığındaki mevzûyla ilgili Allah'ın Şirke nasıl ve ânında cezâ verdiğini, afvetmediğini anlatıyorum.
Ayrıca Dünyânın neresinde olursa olsun başa gelen bir müsîbet, görünüşte hangi kânun çerçevesinde olursa olsun,
Muhakkak Allah'ın fâil olmasıyla gerçekleşir. Fakat bu konuları idrâk edemezssiniz, konu yeterince dallandı zâten.
Hakk kulundan intikamını yine kul ile alır, Bilmeyen ilm-i ledünnü ânı kul yaptı sanır.

 

On 19.07.2019 at 12:18, Abdülmalik yazdı:

Konuya dönelim

 

Allah şirki affettim diyor, sen affetmedi diyorsun, Allah’a şirk mi koşuyorsun:)

  

 

Şirk iki çeşittir. Birincisi Allah'ın Zât'ına talluk eden şirktir. Bu büyük şirk olarak bilinir.
İkincisi ise Doğrudan Allah'ın Zât'ına taalluk etmez.
Birinci Şirkte Kişi muvahhîd değildir.
İkincisinde ise Kişi muvahhîddir fakat kendisinde gizli şirk hâlleri olabilir.
Nisbeten paraya, kadına mevkîye v.s. Tapma derecesinde önem vermek gizli şirktir.
Aşağıda seçtiğim âyet ve hadîsler bu anlamdadır:
 

"Ümmetim için en çok korktuğum şey, Allah'a şirk koşmaktır. Ama dikkat edin; Ay'a, Güneş'e veya puta tapacaklar, demiyorum. Fakat, Allah'ın rızasının dışındaki gayeler için harekette bulunacaklar ve gizli şehvet, yani riyâ ve gösteriş duygularını taşıyacaklar (demek istiyorum)." (İbn Mâce, Zühd, 21).


"Kim Rabb'ine kavuşmayı umuyorsa, artık salih bir amelde bulunsun ve Rabbine ibâdette hiç kimseyi şerik kılmasın (ortak tutmasın)." (Kehf, 18/110).

"Sizin için en çok korktuğum şey, küçük şirktir." Hazır bulunanlar:
Ya Rasûlüllah! Küçük şirk nedir?" diye sordukları zaman, Rasûlüllah (asm) şöyle devam etmiştir:
"Küçük şirk, riya yani gösteriştir. Ahiret gününde insanlara amellerinin karşılığı verildiği zaman, Allah diyecek ki:
"Dünya hayatında iken, kendileri görsün diye riya ve gösteriş yaptığınız kişilerin yanına gidin, bakın, onların yanında herhangi bir karşılık bulacak mısınız?"
(Ahmed b. Hanbel, V/428, 429).

Büyük Şirk Bir Günâh sayılmaz afvında konusu olamaz.
Fakat küçük şirk afvın konusudur. Bu suçun sâhibi afvedilebilir (Tevbesi değerlendirilir). Çünkü o kişi, Son Peygamberin açıkladığı Tanrının kimliğini doğru olarak bilmektedir.

Bakara 54- Mûsâ, kavmine dedi ki: “Ey kavmim! Sizler, buzağıyı ilâh edinmekle kendinize yazık ettiniz. Gelin yaratıcınıza tövbe edin de nefislerinizi öldürün.
Bu, Yaratıcınız katında sizin için daha iyidir. Böylece Allah da onların tövbesini kabul etti. Çünkü O, tövbeleri çok kabul edendir, çok merhametlidir.”


Dikkat edilirse burada, Yukarıda anlattığım gibi Zât'î bir şirk değil, günâh olarak nitelendirilebilecek sıfâtî bir şirk var. Hadîslerde küçük şirk olarak bahsedilir.
Hz. Mûsâ'nın ümmetinin ileri gelenlerinden olan Sâmirî, Cebrâil âleyhisselâm'ın Allah'ın emrinden bir rûh olduğunu biliyordu. Rûh'un ise hayât kaynağı olduğu ma'lumdur.
CebRâil âleyhisselâm, insân kılığına girerek Hz. Mûsâ'ya vahiy getiriyordu.
Bir seferinde At üstünde bir süvârî kılığında gelmişti.
Sâmirî bunu farketti.
Cebrâil at üstünde oradan ayrılınca, Atının nallarının değdiği izlerdeki yeşerenToprağı topladı.
Kavminden Altın ve gümüş topladı bunları eritti ve bir buzağı heykelciği yaptı.
Buzağının ağzının içinden bu toprakları serpti veyâ eriyik ma'den aşamasında toprağı serpti. Ve buzağı canlılık alâmeti göstererek böğürmeye başladı.
Bütün bunlar özetle, yahûdî kavminin Altına ve mala,, putlaştırma derecesinde düşkünlüğünü isbatlıyor.

Ayrıca bu vâkıada baş aktör Samirî afvedilmiyor.

Aslında hiç bir eylemin karşılıksız kalması mümkün değildir.
Çünkü İnsân, zerre miktar hayır da işlese şerr de işlese varlığına yazdığı o yazının sonuçlarını görecektir. Belki afv bu görme veyâ anlamadan sonra sözkonusu olabilir.

Bakın, sonuçta benim başta yaptığım tesbîte uygun olarak onların cezâları baştan kesilmiş durumdadır.
“Buzağıyı tanrı edinenler var ya, işte onlara mutlakâ Rabblerinden bir gazap ve dünyâ hayâtında bir alçaklık erişecektir. Biz iftirâcıları böyle cezâlandırırız.” (el-A’râf, 152)

Muvahhîd olduğu halde, şirke bulaşanların ikinci kertede afvedilmelerinin sebebi, geçmişi kurtarmak değil geleceği kurtarmak içindir.

Asıl îzâha muhtâc konu, Furkan sûresi 70. âyet-i kerîmede belirtilen, Kâfirlerin îmân ettikten sonra Önceki kötülüklerinin iyiliklere çevrilmesi mes'elesidir.
Bu âyet-i kerîmeye göre îmân eden firavun bile olsa, Günâhları silinmek bir yana sevâba dönüşüyor. Firavunun günâhı da olmaz o yüzden kötülükleri diyor âyet...
İlginç, çok ilginç.
Her fiilin cezâsının ânında verilmesi gerçeği ile asıl bu âyet-i kerîmeyi îzâh etmem gerekiyor.
Salyasız soru sorabilecek zekâlar olsa da Allah'ın izniyle anlatsak...

Link to post
Sitelerde Paylaş
8 hours ago, HATEM said:

CebRâil âleyhisselâm, insân kılığına girerek Hz. Mûsâ'ya vahiy getiriyordu.
Bir seferinde At üstünde bir süvârî kılığında gelmişti.

 

Yani bu Cebrail shapeshifter yani şekildeğiştiren gibi bir şey her türlü kılığa girebiliyor. Ulan bu Allah madem her şeye gücü yetiyor, her yerde, insana şahdamarından daha yakın, ne diye böyle maskaralıklarla uğraşıyor? Neden bu vahiy denen zımbırtıyı direkt Musa'nın beynine düşünce olarak göndermiyor? Allah'ın telepatik güçleri yok mu yoksa?

 

Yahu anladık, bu din denen masalları çocukluktan başlayarak beyninize işlediler, yıllarca gerçek diye yutturdular, yıllarca din propagandasına maruz kalmaktan düşünemez hale geldiniz ama insan şu foruma gelip karşı argümanları duyunca hiç mi uyanmaz, hiç mi düşünmeye, aklını ve mantığını kullanmaya başlamaz? Hiç mi acaba bana şimdiye kadar gerçek diye anlatılanlar doğru mu acaba diye sormaz? Yahu bir insan şu deli saçması zırvalığa hangi akıl ve mantıkla inanır? Cebrail kılık değiştiriyormuş, hatta süvari kılığında geliyormuş, muş da muş. Her şeye gücü yeten Allah elçi seçtiği bir insana mesaj göndermek binbir takla atıyor, aman herife mesaj gönderdiğim fark edilmesin diye yapmadığı maskaralık kalmıyor. Bu mu lan yere göğe sığıdıramadığınız, övüp yücelttiğiniz tanrı? Her şeye gücü yeten tanrı kendini bu kadar maskara eder mi? Hiç mi akıl ve mantık yok sizlerde?

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 21.07.2019 at 19:46, HATEM yazdı:

Her sigara içildiğinde ânlık olarak verilen fakat farkedilmeyen cezâ, biriktiğinde kanser ve ölümle netîce veriyor.

İşte bu çaresizliğin belirtisi, yukarıdan ceza veya ödül bekliyorsunuz ama gelmiyor.  

Ne yapacaksınız?

Onun aldığı zevkler onun cezası gibi garip çıkarımlarda bulunacaksınız. 

Sigarayı zevkle içip kanser olup acı çekenler var, kimyasal işinde zevkle çalışmayıp kanser olanlar da var. Bunlar farklı şeyler, bilinen şeyler. Namaz kılmadığı için kanser olan var mı peki? Bir tane örnek var mı? Geçmişte kafirleri yok edip milleti hidayete erdiren Allah bu tür atraksiyonları niye kesti ki? Hem onu yaptı, bunu yaptı, şöyle yok etti ona inanın deniyor, sonra piyano düşmez, beklemeyin deniyor! Beklerim arkadaş. Kıvırma.

On 21.07.2019 at 19:46, HATEM yazdı:

Ebû Hureyre

Ebu Hureyre roman karakteridir, Buhari, Müslim, Ebu Davud gibi esas islamı oluşturan kişilerin kafasındaki islamı  legalize etmeye yaramıştır.

Kimse bana Muhammed’in ölümünden 300 yıl sonra hayatının bu kadar ayrıntılı yazılabileceğini anlatmasın, dinlemem.

On 21.07.2019 at 19:46, HATEM yazdı:

Hakk kulundan intikamını yine kul ile alır, Bilmeyen ilm-i ledünnü ânı kul yaptı sanır.

 

Hani nerede almış? Şu an senin put, kafir silahlarıyla müslümanı müslümana kırdırıyor. 1400 yıldır padişah ve halifeler hariç müslüman halk sefillikten kurtulamadı.

 

On 21.07.2019 at 19:46, HATEM yazdı:

Paraya, kadına mevkîye v.s. Tapma derecesinde önem vermek gizli şirk

Senin peygamberin muho şirkin dibine batmış o zaman.

 

On 21.07.2019 at 19:46, HATEM yazdı:

Buzağıyı tanrı edinenler var ya, işte onlara mutlakâ Rabblerinden bir gazap ve dünyâ hayâtında bir alçaklık erişecektir. Biz iftirâcıları böyle cezâlandırırız.” (el-A’râf, 152)

Hem bunları affettim diyor hem affetmedim diyor. Karar verin artık.

 

On 21.07.2019 at 19:46, HATEM yazdı:

Dünyâ vatanı bir rü'yâ olduğu için, rü'yâlar da ta'bir istediği için çoğunlukla nefsin aldığı hazzlar acının bir yansıması, nefsin çektiği sıkıntılar da rahat ve huzûrun bir yansımasıdır.

Böyle salak hint fakiri düşünceleriyle dünyayı çöplüğe çeviriyorsunuz be, bırakın insanlar eğlensin, sevişsin, öğrensin, gezsin, hayattan zevk alsın. Cennet diye bir şey yok. Ha varsa da Arab’ın kıçında var, daha fazla koklayıp içine girebilirsin

Link to post
Sitelerde Paylaş

Başka bir şirk vakası ve o da affedilmekle kalmayıp peygamberliğe yükseltiliyor.

 

6:75.Böylece İbrahim'e göklerin ve yerin melekutunu gösteriyorduk ki, kesin inananlardan olsun. 

 

76.Üzerini gece kaplayınca bir yıldız gördü: "Bu imiş Rabbim!" dedi. Batıverince de: "Ben böyle batanları sevmem." dedi. 

 

77.Ay'ı doğarken görünce: "Bu imiş Rabbim!" dedi. Batınca da: "Yemin ederim ki, Rabbim bana doğru yolu göstermemiş olsaydı, muhakkak ki, şu şaşkın topluluktan biri olacakmışım." dedi. 

 

78.Güneşi doğmak üzere görünce: "Bu imiş Rabbim, bu hepsinden büyük!" dedi. O da batınca: "Ey kavmim, haberiniz olsun, ben sizin şirk koştuğunuz şeylerden uzağım!

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 16.07.2019 at 16:34, sağduyu yazdı:

İşin ilginç kısmı Musa bu halka sürüyle mucize gösteriyor, denizi yarıp bunları firavundan kurtarıyor, susuz kaldıklarında kayadan su çıkarıyor, aç kaldıklarında gökten yiyecek indiriyor, hatta Allah bunları yıldırımla çarpıp öldürüyor, sonra diriltiyor, herifler bu kadar mucizeye rağmen gidip bir buzağı heykeli yapıp ona tapıyorlar.

Başka bir çelişki daha var. Bu adamlar ilk önce Musa’ya ve Tanrı’sına inanıp iman ediyorlar. Sonra buzağı olayı patlak veriyor. Şu ayette de bu durumda olanların tevbesinin asla kabul edilmeyeceği söyleniyor.

 

3:90..Kesinlikle inanmalarının arkasından inkara sapmış, sonra da inkarcılıkta ileri gitmiş olanların tevbeleri asla kabul edilmeyecektir. Onlar, hep sapıklık içinde kalmış kişilerdir.

 

Ama Bakara 54’ e göre tevbeleri kabul ediliyor

Link to post
Sitelerde Paylaş

Konuyla alakası yok ama bunu da ek bilgi olarak ekleyeyim. Başka bir saçmalık.

 

2 saat önce, Abdülmalik yazdı:

6:75.Böylece İbrahim'e göklerin ve yerin melekutunu gösteriyorduk ki, kesin inananlardan olsun. 

 

76.Üzerini gece kaplayınca bir yıldız gördü: "Bu imiş Rabbim!" dedi. Batıverince de: "Ben böyle batanları sevmem." dedi. 

 

77.Ay'ı doğarken görünce: "Bu imiş Rabbim!" dedi. Batınca da: "Yemin ederim ki, Rabbim bana doğru yolu göstermemiş olsaydı, muhakkak ki, şu şaşkın topluluktan biri olacakmışım." dedi. 

 

78.Güneşi doğmak üzere görünce: "Bu imiş Rabbim, bu hepsinden büyük!" dedi. O da batınca: 

 

İbrahim denen bu zat o yaşında sanki hiç yıldız, güneş, ay görmemiş gibi tasvir ediliyor. Yıldızı, güneşi, ayı tanrı seçmiş ama battıklarını görünce onlardan vazgeçmiş, Ülen bunlara tapmadan önce bunların batıverdiklerini bilmiyor muydu bu adam? 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
8 hours ago, Abdülmalik said:

Başka bir çelişki daha var. Bu adamlar ilk önce Musa’ya ve Tanrı’sına inanıp iman ediyorlar. Sonra buzağı olayı patlak veriyor. Şu ayette de bu durumda olanların tevbesinin asla kabul edilmeyeceği söyleniyor.

 

3:90..Kesinlikle inanmalarının arkasından inkara sapmış, sonra da inkarcılıkta ileri gitmiş olanların tevbeleri asla kabul edilmeyecektir. Onlar, hep sapıklık içinde kalmış kişilerdir.

 

Ama Bakara 54’ e göre tevbeleri kabul ediliyor

 

Dinciler yine bir şekilde kıvırıp kendilerini kandırmanın yolunu bulur, "onlar ileri gitmemişti, o yüzden tövbeleri kabul edildi" der. O kadar mucizeden sonra bir buzağı yapıp ona tapmak nasıl ileri gitmek olmuyorsa.

Link to post
Sitelerde Paylaş
7 saat önce, Abdülmalik yazdı:

İşte bu çaresizliğin belirtisi, yukarıdan ceza veya ödül bekliyorsunuz ama gelmiyor.  

Ne yapacaksınız? 

Onun aldığı zevkler onun cezası gibi garip çıkarımlarda bulunacaksınız. 


Nefsin tatmîni yolunda alınan "zevkler"  bizâtihi bir cezâ değil,, yanlış anlıyorsun.
Zevk alındığında aynı ânda zulüm (öldürme) yapıldığı için, ölenlerin acısı, nefsini tatmîn eden kişide aynı ânda zevk olarak açığa çıkıyor.
Cinsel İlişkinin zirvesi (orgazm) esnâsında kişinin yüz ifâdesini incelersen görürsün ve zannedersin ki kişi hiç mutlu değil, sanki acı çekiyor.
Böyle bir yüz ifâdesi oluşur. Çünkü bu zevk, Ezilmişlikten doğan bir zevktir. Bu ilginç fakat anlattıklarıma paralel durum (acı çeken yüz ifâdesi),
senin gibi bir şempanzeye bahsettiğim sırr sebebiyledir.
Yanlış anlama, Şempanze diyerek sana iltifat ediyorum,, cevaplardan sonra "belhûm edall" olmanızı inşAllah biraz daha açıklayacağım.
 

 

7 saat önce, Abdülmalik yazdı:

Sigarayı zevkle içip kanser olup acı çekenler var, kimyasal işinde zevkle çalışmayıp kanser olanlar da var. Bunlar farklı şeyler, bilinen şeyler. Namaz kılmadığı için kanser olan var mı peki? Bir tane örnek var mı? Geçmişte kafirleri yok edip milleti hidayete erdiren Allah bu tür atraksiyonları niye kesti ki? Hem onu yaptı, bunu yaptı, şöyle yok etti ona inanın deniyor, sonra piyano düşmez, beklemeyin deniyor! Beklerim arkadaş. Kıvırma. 


Sigara içmek zevk vermiş olsa da kötüdür.
Kötü çalışma koşullarında çalışıp kanser olmak, çalışma koşullarının kötülüğündendir.
Odunu alıp kafana sürekli vurursan kanser olmadan önce de kendini öldürebilirsin çünkü Kafaya odun vurmak da kötüdür.
Kötü bir iş yaparsan Kötü bir sonuçla karşılaşılacağını herkes bilir.
Sigaranın zararları bilindiği için zevk verse de kötü olduğunu "mantık" anlayabiliyor.

Dünyevî aklın çözemeyeceği fakat Şerîatın izin vermediği eylemlerin hepsi de aslında kötü olduğu için kötü sonuçlara yol açıyor, açacaktır. 
Bu kötü sonuçların bir kısmı dünyâda açığa çıkar fakat hepsi âhirette açığa çıkacaktır.

Zevk veren herşey kötü ve zarârlı değildir. Çünkü helâl zevkler vardır.
Acı veren her şey de kötü ve zarârlı değildir.
Cezâ'nın mâhiyetini belirleyen,, Belirleyici olan şey zevk ve acı değildir.
Evlilik içi cinsel ilişki de zevk verir Fakat kötü ve zarârlı değildir.
Mes'ele zevk vermesi veyâ acı vermesi değildir.
Mes'ele şer'iatin izin verip vermemesidir. Çünkü Şerîatın sâhibi olan Allah, İnsân için nelerin iyi nelerin kötü olduğunu bilmektedir.
Bu noktada  şu soru akla gelir;  Evlilik dışı cinsel ilişkiden meydana gelen hazzı zulme bağlamıştın, kendi beden ülkende zulüm yoluyla öldürmeye bağlamıştın.
Peki Evlilik içi cinsel ilişkiden elde edilen hazz nerden geliyor? Ki bu ilişki meşrûdur.
Ölüm derecesinde bir acı olmaz ise, maddî zevklerin zirvesi olan bu hazz oluşamayacağına göre bu zevkin kaynağı nedir? Nasıl helâl olabiliyor hattâ sevab olabiliyor?
Öldürme üç şekilde olur. Haklı öldürme, Haksız (zulmen) öldürme ecel ile ölme. Bu kadar açıklama yeter...

Bu Dünyâ hayâtı bir rü'yâ, bir temsîl bir yansıma olmasaydı ya'nî herşey gördüğümüz gibi olsaydı, âhiret olmasaydı, Dünyâ âhiretin tarlası olmasaydı,
İşte o zamân Dünyevî mantık, neyin iyi neyin kötü olduğunu bilebilirdi. İyi ve kötünün tesbîtinde, âhireti bilen Peygamberlerin varlığına muhtâcız.
Şöyle de diyebiliriz; âhiret inancı olmayan sırf dünyâ için yaşayan kişi kendi çapında doğru değerlendirmeler yapar, Dünyâda neyin iyi neyin kötü olduğunu,, Dünyevî menfâatini bilir.
Lâkin âhiret vâr ise ki muhakkak vardır, menfâatinin zıddına çalışmış olduğunu acı bir şekilde anlar. Çünkü âhiretin varlığı durumunda çoğu hesâbı tersine döner.
Şerîatin izin vermediği her fiilin kötü sonuçları olur. Kötü gibi gözüken sonuçları değil. Gerçek anlamda kötü sonuçları olur.

 

12 saat önce, Abdülmalik yazdı:

Namaz kılmadığı için kanser olan var mı peki? Bir tane örnek var mı? Geçmişte kafirleri yok edip milleti hidayete erdiren Allah bu tür atraksiyonları niye kesti ki? Hem onu yaptı, bunu yaptı, şöyle yok etti ona inanın deniyor, sonra piyano düşmez, beklemeyin deniyor! Beklerim arkadaş. Kıvırma. 


İslâm Şerîati, Rahmet kanûnlarıdır. Rahmet kanûnlarına uymamanın, Allah âfvetmezse acı veren sonuçları olur.
Her fiile ânlık cezâ uygulamasından kaçış olmadığını söylemiştim. Bundan kimse kaçamaz. Zerre kadar hayır ve zerre kadar şer işlesek, varlığımızda bu eylemlerin karşılığını farkrtmesek de alıyoruz. Bu bakımdan afv yok. Fakat Benim düşünceme göre, Namaz eksiği olan birinin cezâ olarak karşılığı cehennem ise Allah bu kulunu Hesap günü veyâ Cehennemin içinde şefâatle Afvedebilir mi? Evet Afvedebilir. O kişi eziyetten kurtulabilir. Dikkat edin,, Fakat Namaz kılmamaktan kaynaklanan mahrûmiyet ne ise o artık ele geçmez. Bir şekilde afvın olduğu fakat bir şekilde afvın olmadığı problemi de böylece çözülmüş oldu.

Büyük cezâlar, görülmüyor değil, çok ibretli hâdiseler yaşanıyor. Anlayacak akıl, ibret alacak göz gerek.
Kur'ânda çok geniş zamânlı bir vâkıa birkaç cümle ile ifâde edilebiliyor.
Kur'ânda bahsedildiği gibi Toplu helâklerin olmasını engelleyen bir durum vâr. Bir toplum içinde Peygamber vârisi İnsân-ı kâmil bulunduğu vakit,
o toplum, günâhlarından ötürü helâk edilmiyor.
Fakat ben Dünyâ üzerinde bölgesel ölçeklerde bu helâklerin yaşandığını düşünüyorum.
Ayrıca Beldelerin ma'nevî koruyucuları vardır. Ve Bu koruyucunun hayatta olması gerekmez. KOruyuculukları Kıyâmete kadar devâm eder.
“Sen onların aralarında bulunduğun müddetçe Allah onları azaba uğratmaz; eğer onlar istiğfar/tevbe ederlerse Allah bu takdirde de onlara azap etmez.” (Enfal, 8/33)
 

12 saat önce, Abdülmalik yazdı:

Ebu Hureyre roman karakteridir, Buhari, Müslim, Ebu Davud gibi esas islamı oluşturan kişilerin kafasındaki islamı  legalize etmeye yaramıştır.

Kimse bana Muhammed’in ölümünden 300 yıl sonra hayatının bu kadar ayrıntılı yazılabileceğini anlatmasın, dinlemem.


Kime konuşuyorum ben, kaç kere yazmalıyım anlaman için.
Ebû Hureyreyi mi inkâr etmeyi düşünüyorsun?
Ebû Hureyre nin nakilleri ile hayâtına yön veren hattâ ölüme giden sayısız insân vâr iken.
Ben onu inkâr ediyorum demek ile inkâr etmiş olmazsın bu yaptığın tâm bir şebekliktir. Söylüyorum anlamıyorsun.
Ebû hureyre Roman Karakteriyse, buyur çelişkilerini göstererek bunu isbatla.
İnanmadığın hangi varlık varsa buyur çelişkilerini göster.
Fakat yapılan tartışmarda sürekli sen çelişkiye düşüyorsun. Senin Anlayış bozukluğun açığa çıkıyor.

300 yıl falan zırvalaraına hiç girmiyorum.
 

 

12 saat önce, Abdülmalik yazdı:
On 21.07.2019 at 19:46, HATEM yazdı:

Hakk kulundan intikamını yine kul ile alır, Bilmeyen ilm-i ledünnü ânı kul yaptı sanır.

 

Hani nerede almış? Şu an senin put, kafir silahlarıyla müslümanı müslümana kırdırıyor. 1400 yıldır padişah ve halifeler hariç müslüman halk sefillikten kurtulamadı.


Bu mevzûlar çok derin, sen anlamassın.
Sırf Dünyâ var zannettiğiniz için Hayvânlardan daha şaşkınsınız.
Meselâ bir savaşta sen ancak yenen tarafın gâlip olduğunu görürsün.
Yenilen şehîdin muzaffer olduğunu göremesssin.
Dünyânın içyüzünden gâfilsiniz.
Ahlâksız olan zâlim olan hangi toplumsa gerçek sefîl olan onlardır. Ama sen anlamassın.
Allah, Kur'ânda Kâfirlerden bahsederken, "Onlar Dünyâ hayâtının ancak dış yüzünü bilirler" buyuruyor
Fakat senin o kadar aşağılık bir zihin Dünyân var ki, yediyüz yıllık Osmanlının ihtişâmını görmezden gelebiliyorsun.
Aslında hâl diliyle Osmanlıyı övüyorsun. Çünkü Sizin gibi rezillerin diline bile değmesi, hakâret olurdu Osmanlı ya...

 

12 saat önce, Abdülmalik yazdı:
On 21.07.2019 at 19:46, HATEM yazdı:

Buzağıyı tanrı edinenler var ya, işte onlara mutlakâ Rabblerinden bir gazap ve dünyâ hayâtında bir alçaklık erişecektir. Biz iftirâcıları böyle cezâlandırırız.” (el-A’râf, 152)

Hem bunları affettim diyor hem affetmedim diyor. Karar verin artık.


Bunu sana bu alıntıyı paylaştığın yazı içinde cevabını vermiştim yukarıdada var. Ama şempanze gibi olduğun için anlamıyorsun.

 

12 saat önce, Abdülmalik yazdı:
On 21.07.2019 at 19:46, HATEM yazdı:

Dünyâ vatanı bir rü'yâ olduğu için, rü'yâlar da ta'bir istediği için çoğunlukla nefsin aldığı hazzlar acının bir yansıması, nefsin çektiği sıkıntılar da rahat ve huzûrun bir yansımasıdır.

Böyle salak hint fakiri düşünceleriyle dünyayı çöplüğe çeviriyorsunuz be, bırakın insanlar eğlensin, sevişsin, öğrensin, gezsin, hayattan zevk alsın. Cennet diye bir şey yok. Ha varsa da Arab’ın kıçında var, daha fazla koklayıp içine girebilirsin


Hiçbir şeyi doğru anlayamıyorsun. Sana şempanze diyerek günâha giriyorum niye mi?
İltifat ettiğim için,
Uykum gelmezse aşağıda belhum edall iğinize bir şerh yapacağım.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 saat önce, sağduyu yazdı:
12 saat önce, Abdülmalik yazdı:

Başka bir çelişki daha var. Bu adamlar ilk önce Musa’ya ve Tanrı’sına inanıp iman ediyorlar. Sonra buzağı olayı patlak veriyor. Şu ayette de bu durumda olanların tevbesinin asla kabul edilmeyeceği söyleniyor.

 

3:90..Kesinlikle inanmalarının arkasından inkara sapmış, sonra da inkarcılıkta ileri gitmiş olanların tevbeleri asla kabul edilmeyecektir. Onlar, hep sapıklık içinde kalmış kişilerdir.

 

Ama Bakara 54’ e göre tevbeleri kabul ediliyor 

 

Dinciler yine bir şekilde kıvırıp kendilerini kandırmanın yolunu bulur, "onlar ileri gitmemişti, o yüzden tövbeleri kabul edildi" der. O kadar mucizeden sonra bir buzağı yapıp ona tapmak nasıl ileri gitmek olmuyorsa.


Zırr câhiller, zınnadana câhiller,, siz daha âyetten ne anladığınızı ifâde etmekten âcizsiniz.
Kim bilir Abdül ne anlıyor sağkuyu ne anlıyor. Yazın desem birbirinizi tutmaz.
Söyleyin bakalım: Kesinlikle inananlar kimler?
Ne olmuş ta bunlar inkâra sapmış?
İnkârcılıkta ileri gitmek nedir? Günâh mı işlemeye başla mışlar mürted mi olmuşlar.
Buradaki kabul edilmeyecek olan tevbe, kimlerin tevbesidir?
Anlatılan zümrenin ileride yapması muhtemel bir tevbeden mi bahsediliyor?
Bunlar, Müslümânlar güçlenirse ileride tevbe ederiz diye mi düşünüyorlar?
Yoksa Ölmüş olan böyle bir zümre var da ölmeden önce yapmış oldukları tevbenin kabûl edilmediği mi anlatılıyor.?
Bu tevbe gerçek bir tevbe midir? yoksa sözde yapılan bir tevbe midir?
Tevbe dönmek demektir, Ortada bir tevbe olmadığı için mi tevbeleri kabûl edilmiyor?
Yoksa Bunlar önceden Müşrîk oldukları için îmân etmiş oldukları ilk ândaki tevbe'lerinden mi bahsediliyor?
Müşrîklikten Tevhîde dönüp günâhlarını sildirmiş olanların o tevbe'lerinin gereğini yerine getirmedikleri için öncekiTevbelerinin hükümsüz olduğundan mı bahsediyor?
Zınnadana câhiller, âyetten ne anladığınızı yazamıyorsanız, Hadi bunlardan birini seçin, seçiminizin doğruluğunu delîllendirin ondan sonra ben size cevap vereyim.

Ayrıca, aradığınız cevap âyetin son cümnlesinde gizlenmiş zâten Beni yormayın.

Buzağıya tapmanın Büyük şirk mesâbesinde görülmediği, Tevhîd dâiresi içindeki Mala Tapmak cinsinden küçük şirk olarak görüldüğü ve bunun cezâsının verildiği bu cezânın tezâhürünün de Dünyâda açığa çıkacağını yazmıştık. Tevbelerinin kabulünün de geleceği kurtarmak amaçlı olduğunu yine belirtmiştim.
Ya okumuyorsunuz ya da anlamıyorsunuz ya da yanlışım varsa gösteriniz. Aynı şeyleri sayıklıyorsunuz.
 

tarihinde HATEM tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...