Jump to content

Aynı ayet farklı inançlara sebebiyet veriyorsa inancın değeri nedir?


Recommended Posts

Başka bir konu altında Nisa 34'te erkeğin kadına üstün olması ve kadını dövmesi baris bir şekilde belirtilirken meselenin uzatılması ve dövmenin ve üstünlüğün farklı çevirileri kullanılarak konunun tamamen farklı bir yere çekilmesi çok ilgimi çekti.

 

1. Allah'ın (ya da herhangi bir tanrı'nın) dininde ne dediğini inanç yoluyla biliyoruz.

2. İki dinci aynı ayet üzerinde farklı yorumlar getirebiliyor.

  Örneğin Biri kadın erkek eşitliğini koruyan bir ayettir diyor ve ne söylenirse söylensin gözardı edip bunu savunuyor. Diğeri ise olduğu gibi okuyup karınızı dövebilirsiniz diyor.

3. İki dinci inanç yoluyla farklı sonuçlara varıyorsa ya da inanmak istedikleri şeye nasıl olsa inanacaklarsa dini inancın değeri nedir?

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dini inanç farklı yargılarla sonuçlanabiliyorsa dini inancı modern toplumda herhangi bir kararı almak için kullanabilir miyiz?

Örneğin, eşlerimizi nasıl ve ne zaman döveceğimizi ve kadınların ne giymesi gerektiği konusunda anlaşamayan dindarlar hava sahası sınırlarını nasıl çizecekler? 

Uluslararası hukuka nasıl yaklaşacaklar?

 

 

Peki laiklik buna nasıl yaklaşıyor? Laiklikte örn. aynı kanun iki farklı şekilde yorumlanıyor mu?

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 3 weeks later...
On 16.08.2019 at 23:14, bayşapka yazdı:

Başka bir konu altında Nisa 34'te erkeğin kadına üstün olması ve kadını dövmesi baris bir şekilde belirtilirken meselenin uzatılması ve dövmenin ve üstünlüğün farklı çevirileri kullanılarak konunun tamamen farklı bir yere çekilmesi çok ilgimi çekti.

 

1. Allah'ın (ya da herhangi bir tanrı'nın) dininde ne dediğini inanç yoluyla biliyoruz.

2. İki dinci aynı ayet üzerinde farklı yorumlar getirebiliyor.

  Örneğin Biri kadın erkek eşitliğini koruyan bir ayettir diyor ve ne söylenirse söylensin gözardı edip bunu savunuyor. Diğeri ise olduğu gibi okuyup karınızı dövebilirsiniz diyor.

3. İki dinci inanç yoluyla farklı sonuçlara varıyorsa ya da inanmak istedikleri şeye nasıl olsa inanacaklarsa dini inancın değeri nedir?

 

Bir tanede ben söyleyeyim insanlar inandığını söylüyorlar ama yapmıyorlar, dini inancın değeri nedir?

 

 

On 16.08.2019 at 23:14, bayşapka yazdı:

 

3. İki dinci inanç yoluyla farklı sonuçlara varıyorsa ya da inanmak istedikleri şeye nasıl olsa inanacaklarsa dini inancın değeri nedir?

 

Aslında insanlar kendileri karar veriyorlar neyin doğru olup neyin yanlış olduğuna. Sonrada toplum yüzünden inandıkları dini kendilerine göre çeviriyorlar. Dini inançlarını değerli bulmasamda nasıl çevirdiklerini önemsiyorum, kadına saygı duyan bu saygıyı dinden kazandığını düşünmüyorum örneğin senin dediğin gibi kadın erkek eşitliğini koruyan ayettir diyor. Kadına saygı duymayan nasıl yazılıyorsa öyle alıyor. Yada orada yazılanı kendine göre çeviriyor. Bunlara kendinden ödün vermeden inanan insanlar diyoruz. Toplum korkusu insana neler yaptırıyor be!.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 16.08.2019 at 23:26, bayşapka yazdı:

Dini inanç farklı yargılarla sonuçlanabiliyorsa dini inancı modern toplumda herhangi bir kararı almak için kullanabilir miyiz?

Örneğin, eşlerimizi nasıl ve ne zaman döveceğimizi ve kadınların ne giymesi gerektiği konusunda anlaşamayan dindarlar hava sahası sınırlarını nasıl çizecekler? 

Uluslararası hukuka nasıl yaklaşacaklar?

 

 

Peki laiklik buna nasıl yaklaşıyor? Laiklikte örn. aynı kanun iki farklı şekilde yorumlanıyor mu?

 

Kullanılabilir ama din şeklinde değil bir insanı başa getirip o dinden ne anlıyorsa onun kurallarını karar almak için kullanabilirler. Ki bu durum aynı dindenim diyen insanları birbirlerine düşman yapar. Şeriatı isteyen tipler kendi inanışlarına göre bir şeriat istiyorlar.

 

Laiklikde kesin yargılara yer verildiği için aynı kanunun farklı şekillerde yorumlanabileceğini düşünmüyorum.

 

Allah insanları onların zihniyetindeki şeriattan korusun. Kanunlar ortak yararı gözettiği için şeriattan çok daha iyi bir durumda. Eğer şeriat olsaydı bir toplum kendisine göre yaşamın içine ederlerdi. Suudi Arabistan örneğinde olduğu gibi.

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 hours ago, Nuri Kara said:

Kullanılabilir ama din şeklinde değil bir insanı başa getirip o dinden ne anlıyorsa onun kurallarını karar almak için kullanabilirler. Ki bu durum aynı dindenim diyen insanları birbirlerine düşman yapar. Şeriatı isteyen tipler kendi inanışlarına göre bir şeriat istiyorlar.

 

Laiklikde kesin yargılara yer verildiği için aynı kanunun farklı şekillerde yorumlanabileceğini düşünmüyorum.

 

Allah insanları onların zihniyetindeki şeriattan korusun. Kanunlar ortak yararı gözettiği için şeriattan çok daha iyi bir durumda. Eğer şeriat olsaydı bir toplum kendisine göre yaşamın içine ederlerdi. Suudi Arabistan örneğinde olduğu gibi.

 

Yani kullanılamaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 06.09.2019 at 15:17, Nuri Kara said:

 

Allah insanları onların zihniyetindeki şeriattan korusun. Kanunlar ortak yararı gözettiği için şeriattan çok daha iyi bir durumda. Eğer şeriat olsaydı bir toplum kendisine göre yaşamın içine ederlerdi. Suudi Arabistan örneğinde olduğu gibi.

 

Suudi arabistan topraklarında doğan bir arap iseniz asker çocuğu sayılıyorsunuz. 

Asker çocuklarının hepsine doğduğu anda devlet tarafından ayda binlerce dolarlık ödenek bağlanıyor, doğuştan zengin olunuyor. 

Arabistanda yayın yapan belli başlı uyduları biraz karıştırdığınızda arap kültür emperyalizmi kanallarının hemen yanında arapça erotik yayınlar görebilirsiniz.  

 

Benim buna yorumum, doğduğu anda ekonomik özgürlüğüne kavuşan zengin bir arap çocuğu hayattan herhangi bir amacı ve beklentisi kalmamış ve bütün "şeyh"ler gibi peygamberine giden doğrudan bir babalık zinciri olan zavallı bir "şeyh" kendini gittikçe seks ve uyuşturucu partilerine verip eğer hayatta kalabilirse yaşlı bir dinci olarak forumdaki arapçılara ilham verebiliyor. 

 

Fakat bu ilham yeterli olmuyor. Çünkü dini otoriteler kaç rekât namaz kılınacağından kimin ermiş olduğuna ve hatta hatta kimin peygamberin soyundan geldiğine kadar, hatta hatta tanrı inanışının birleştirici mi ayırt edici mi olduğuna kadar ciddi anlamda farklı inançlara sahipler. Yani anlayacağınız herkes inanmak istediğine inanıyor. 

 

Dinciler:

Madem inanmak istediğiniz şeye zaten inanacaktınız, ve başkaları da farklı şekilde inanıyor, bu durumda dini inancın değeri nedir?

 

tarihinde bayşapka tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, bayşapka yazdı:

 

Suudi arabistan topraklarında doğan bir arap iseniz asker çocuğu sayılıyorsunuz. 

Asker çocuklarının hepsine doğduğu anda devlet tarafından ayda binlerce dolarlık ödenek bağlanıyor, doğuştan zengin olunuyor. 

Arabistanda yayın yapan belli başlı uyduları biraz karıştırdığınızda arap kültür emperyalizmi kanallarının hemen yanında arapça erotik yayınlar görebilirsiniz.  

 

Benim buna yorumum, doğduğu anda ekonomik özgürlüğüne kavuşan zengin bir arap çocuğu hayattan herhangi bir amacı ve beklentisi kalmamış ve bütün "şeyh"ler gibi peygamberine giden doğrudan bir babalık zinciri olan zavallı bir "şeyh" kendini gittikçe seks ve uyuşturucu partilerine verip eğer hayatta kalabilirse yaşlı bir dinci olarak forumdaki arapçılara ilham verebiliyor. 

 

Fakat bu ilham yeterli olmuyor. Çünkü dini otoriteler kaç rekât namaz kılınacağından kimin ermiş olduğuna ve hatta hatta kimin peygamberin soyundan geldiğine kadar, hatta hatta tanrı inanışının birleştirici mi ayırt edici mi olduğuna kadar ciddi anlamda farklı inançlara sahipler. Yani anlayacağınız herkes inanmak istediğine inanıyor. 

 

Dinciler:

Madem inanmak istediğiniz şeye zaten inanacaktınız, ve başkaları da farklı şekilde inanıyor, bu durumda dini inancın değeri nedir?

 

Dini inancın değeri nedir? Yok; aslında nasıl inanmak istediklerini seçiyorlar, müslüman olmayı seçmiyorlar. Bu zorda değil her isteğe sunulmuş bir müslümanlık anlayışı var. Kimse dininden vazgeçmiyor ama değiştirmeye başlıyor.

 

İnandım deyip yapmayanlarda ayrı bir gurup, onlar umursamıyorlar. Kur-an hertürlü olabilir nasıl olsa yapmayacaklar, inanmayı ne zannediyorlarsa etrafta ben inandım diye geziniyorlar sanki benimsemedikleri inançları kendilerininmiş gibi. Haftada bir cumaya giderim, bir ay aç kalırım benden daha inançlısımı var, muhammed'ede bir kaç övgü patlattımmı tam bir müslümanım. Toplum için yaptıklarının farkında bile değiller.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 16.08.2019 at 23:14, bayşapka yazdı:

Başka bir konu altında Nisa 34'te erkeğin kadına üstün olması ve kadını dövmesi baris bir şekilde belirtilirken meselenin uzatılması ve dövmenin ve üstünlüğün farklı çevirileri kullanılarak konunun tamamen farklı bir yere çekilmesi çok ilgimi çekti.

 

1. Allah'ın (ya da herhangi bir tanrı'nın) dininde ne dediğini inanç yoluyla biliyoruz.

2. İki dinci aynı ayet üzerinde farklı yorumlar getirebiliyor.

  Örneğin Biri kadın erkek eşitliğini koruyan bir ayettir diyor ve ne söylenirse söylensin gözardı edip bunu savunuyor. Diğeri ise olduğu gibi okuyup karınızı dövebilirsiniz diyor.

3. İki dinci inanç yoluyla farklı sonuçlara varıyorsa ya da inanmak istedikleri şeye nasıl olsa inanacaklarsa dini inancın değeri nedir?

 

O ayet açık gözüküyor ama şöyle ki abdest ayetinde farklı hüküm çıkıyor ayağı yıkamak mı yoksa mesh etmek mi yönünde sonuçta ikisinden birini tercih edenler var.

Ailede erkeğin geçimi sağlaması kadının da evdeki görevlerini yürütmesi bekleniyor itatkar olmak hala kadınlar açısından erdem olarak görülebiliyor bu subjektif bir şey ancak islam kadının böyle olmasını onaylıyor yani geçimsiz olmayacak ayetteki misale göre erkekte problem yok problemli bir kadın söz konusu ve ne yapılacağı yazılmış çünkü boşanmak hoş değil ama serbest 3 kez ayrı ayrı boşayacak iddeti sayarak ve evlilik bitecek nafaka süresi dolacak hanefiye göre ama yine de bir kontrol edin.

1,2 inanç yoluyla bilinmiyor ne yazıyorsa odur ama farklı anlam varsa ikisi de olur yönündeler.

3 teferruatlarda ayrılık var ama müslümanlar ana konularda hemfikirler; allahın sıfatlarıdır,kader ve özgür irade, dirilme nasıl gerçekleşecek liste uzar gider.

Nedir bu ana konular basitçe kelimei şehadet,amentü tevhiddir.

tarihinde Kaz tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 16.08.2019 at 23:26, bayşapka yazdı:

Dini inanç farklı yargılarla sonuçlanabiliyorsa dini inancı modern toplumda herhangi bir kararı almak için kullanabilir miyiz?

Örneğin, eşlerimizi nasıl ve ne zaman döveceğimizi ve kadınların ne giymesi gerektiği konusunda anlaşamayan dindarlar hava sahası sınırlarını nasıl çizecekler? 

Uluslararası hukuka nasıl yaklaşacaklar?

 

 

Peki laiklik buna nasıl yaklaşıyor? Laiklikte örn. aynı kanun iki farklı şekilde yorumlanıyor mu?

 

 

Asıl soru şu  :

 

Kendine inanmayanların öldürülmelerini isteyen bir dinle ile ona inanmayan bir topluluğu yönetebilir miyiz ? (Bkz. Bariz ülke)

Link to post
Sitelerde Paylaş
35 dakika önce, Kaz yazdı:

O ayet açık gözüküyor ama şöyle ki abdest ayetinde farklı hüküm çıkıyor ayağı yıkamak mı yoksa mesh etmek mi yönünde sonuçta ikisinden birini tercih edenler var.

Ailede erkeğin geçimi sağlaması kadının da evdeki görevlerini yürütmesi bekleniyor itatkar olmak hala kadınlar açısından erdem olarak görülebiliyor bu subjektif bir şey ancak islam kadının böyle olmasını onaylıyor yani geçimsiz olmayacak ayetteki misale göre erkekte problem yok problemli bir kadın söz konusu ve ne yapılacağı yazılmış çünkü boşanmak hoş değil ama serbest 3 kez ayrı ayrı boşayacak iddeti sayarak ve evlilik bitecek nafaka süresi dolacak hanefiye göre ama yine de bir kontrol edin.

1,2 inanç yoluyla bilinmiyor ne yazıyorsa odur ama farklı anlam varsa ikisi de olur yönündeler.

3 teferruatlarda ayrılık var ama müslümanlar ana konularda hemfikirler; allahın sıfatlarıdır,kader ve özgür irade, dirilme nasıl gerçekleşecek liste uzar gider.

Nedir bu ana konular basitçe kelimei şehadet,amentü tevhiddir.

Ana konularda bile çelişiyorlar. Allah'tan başka ilah yoktur farklı şekillerde yorumlanıyor. Bir zamanlar benimde dahil olduğum çevremle yaptığım tartışmalarda sen şirk koşuyorsun dediğim olmuştur ki bunu söyleyen sadece ben değildim: alt guruplar ana konularda birleşiyorlardır. Yoksa mürted diyenler, şirk koşuyor diyenler havada uçuşuyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 16.08.2019 at 23:26, bayşapka said:

Dini inanç farklı yargılarla sonuçlanabiliyorsa dini inancı modern toplumda herhangi bir kararı almak için kullanabilir miyiz?

Örneğin, eşlerimizi nasıl ve ne zaman döveceğimizi ve kadınların ne giymesi gerektiği konusunda anlaşamayan dindarlar hava sahası sınırlarını nasıl çizecekler? 

Uluslararası hukuka nasıl yaklaşacaklar?

 

 

Peki laiklik buna nasıl yaklaşıyor? Laiklikte örn. aynı kanun iki farklı şekilde yorumlanıyor mu?

 

Bence laik kanunlarda çok farklı biçimde yorumlanabiliyor...

 

Aynı kanuna dayanarak birine ceza birine beraat verebiliyorlar...

 

Tabi yorum farkından dolayı...

 

Dini kurallar içinde durum aynı...

 

İster dinsel ister sekuler olsun her kuralı vicdanlı olarak ve iyi sonuç verecek şekilde de yorumlayabilir insanoğlu tam tersi şekilde de...

Link to post
Sitelerde Paylaş
9 hours ago, kirec said:

Bence laik kanunlarda çok farklı biçimde yorumlanabiliyor...

 

Aynı kanuna dayanarak birine ceza birine beraat verebiliyorlar...

 

Tabi yorum farkından dolayı...

 

Dini kurallar içinde durum aynı...

 

İster dinsel ister sekuler olsun her kuralı vicdanlı olarak ve iyi sonuç verecek şekilde de yorumlayabilir insanoğlu tam tersi şekilde de...

 


Anayasa açıkça temel hak ve hürriyetlerden bahseder. Köleliği yasaklar, fuhuşa teşviği yasaklar. Bu kanunların ben haa pardon ya köleliğe şöyle bi izin verelim ya da pezevenkleri şimdilik görmezden gelelim diye uygulandığına henüz şahit olmadım.

 

İnsanların vicdanı da farklı farklı. @iLLeGaLTM <- bu vicdanlı nurcu arkadaş benim öldürülmemin evrende sebebiyet verdiğim tahribatı azaltacağını, yani vicdanlı bir hareket olacağını söylemişti. Bu da yine dine gidiyor. Din adına her şeye inanılabiliyorsa dinin değeri nedir? 

Link to post
Sitelerde Paylaş
12 hours ago, Kaz said:

O ayet açık gözüküyor ama şöyle ki abdest ayetinde farklı hüküm çıkıyor ayağı yıkamak mı yoksa mesh etmek mi yönünde sonuçta ikisinden birini tercih edenler var.

Ailede erkeğin geçimi sağlaması kadının da evdeki görevlerini yürütmesi bekleniyor itatkar olmak hala kadınlar açısından erdem olarak görülebiliyor bu subjektif bir şey ancak islam kadının böyle olmasını onaylıyor yani geçimsiz olmayacak ayetteki misale göre erkekte problem yok problemli bir kadın söz konusu ve ne yapılacağı yazılmış çünkü boşanmak hoş değil ama serbest 3 kez ayrı ayrı boşayacak iddeti sayarak ve evlilik bitecek nafaka süresi dolacak hanefiye göre ama yine de bir kontrol edin.

1,2 inanç yoluyla bilinmiyor ne yazıyorsa odur ama farklı anlam varsa ikisi de olur yönündeler.

3 teferruatlarda ayrılık var ama müslümanlar ana konularda hemfikirler; allahın sıfatlarıdır,kader ve özgür irade, dirilme nasıl gerçekleşecek liste uzar gider.

Nedir bu ana konular basitçe kelimei şehadet,amentü tevhiddir.

 

Dinci 1:

Eşhedu enla ilahe illallah ve eşhedu enne muhammeden resulullah

Dinci 2:

Eşhedu enla ilahe illallah ve eşhedu enne muhammeden resulullah ve eşhedu enne Aliyyün veliyullah

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Aynı pasaj onu okuyana göre farklı algılanıyor ise, işin içinde mutlaka insan parmağı vardır.

İnsanların parmağı olduğu yerde, tanrıyı aramak beyhude bir çabadır, verimsizdir.

Hasılı verimsiz bir şeyin değerine de varın siz bir paha biçin... 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 08.09.2019 at 19:52, Nuri Kara yazdı:

Ana konularda bile çelişiyorlar. Allah'tan başka ilah yoktur farklı şekillerde yorumlanıyor. Bir zamanlar benimde dahil olduğum çevremle yaptığım tartışmalarda sen şirk koşuyorsun dediğim olmuştur ki bunu söyleyen sadece ben değildim: alt guruplar ana konularda birleşiyorlardır. Yoksa mürted diyenler, şirk koşuyor diyenler havada uçuşuyor.

Ana konularda çelişenler islamın alt kolu olmazlar şirk tevhidi kabul etmemekle olur, mürted islamdan dönmekle olur, senin bahsettiğin nedir?

Link to post
Sitelerde Paylaş
14 saat önce, bayşapka yazdı:

 

Dinci 1:

Eşhedu enla ilahe illallah ve eşhedu enne muhammeden resulullah

Dinci 2:

Eşhedu enla ilahe illallah ve eşhedu enne muhammeden resulullah ve eşhedu enne Aliyyün veliyullah

 

Evet durum böyle.

Link to post
Sitelerde Paylaş
11 saat önce, Kaz yazdı:

Ana konularda çelişenler islamın alt kolu olmazlar şirk tevhidi kabul etmemekle olur, mürted islamdan dönmekle olur, senin bahsettiğin nedir?

Edip Yüksel'e mürtedsin sen diyenler var, cübbeli Ahmet Hocaya müşrik diyenler var. Sünni-şii olayı bambaşka... Herkes Allah var diyor onun dışında herkesin uyuştuğu başka konu varsa aklıma gelmedi, Muhammed'in konumu tartışmalı, örneğin Allah'ın sevgilisi diyenler var. Kur-an'ın Muhammed'e indirildiği konusundada tartışma yok sanırım.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 16.08.2019 at 23:14, bayşapka yazdı:

3. İki dinci inanç yoluyla farklı sonuçlara varıyorsa ya da inanmak istedikleri şeye nasıl olsa inanacaklarsa dini inancın değeri nedir?

 

 

Teknik olarak din başka bir şeydir, inanç başka bir şeydir. İnanç, ayetlerin ya da tarihsel olayların anlaşılması, yorumlanması, ya da uygulanmasıyla alakalı bir durum değildir. 

İnanç ya da iman kalp ile alakalı bir tasdiktir ve inanılacak şey bellidir: Yaratanın varlığına ve birliğine inanmak. Bu, bütün alemlerde(evrenlerde) değişmez olan biricik hakikattir.

 

Bundan sonra Onu nasıl bilebiliriz, Onu nasıl anlayabiliriz, ya da Ona nasıl yaklaşabiliriz vb. soruları gündeme gelince, farklı dinler, farklı mezhepler, farklı disiplinler beliriyor. Burada farklılıklar  söz konusu olabilir ki zaten inanan birisi için bu da İlahi iradenin taktiridir. Ama nerede durursa dursun niyetini düzelten ve dengeli bir kişilik ortaya koymaya çalışan kişiyi Tanrı muhakkak  yollarından birisine ulaştırır. Akıl, mantık, rivayet, amel, sezgi, duygu, vicdan... İnsan olarak neye sahipsek, kendimizi hangi yönümüzle tanımlıyorsak hayatta ya da dinde o yönümüze ağırlık verdiğimiz bir pozisyon alıyoruz. Aslında çok büyük oranda da insanların niyetleri iyi oluyor. Doğruluk ideası ortak ama bu ideanın nerede, hangi pozisyonda ya da görüşte tecelli ettiği kişiden kişiye değişiyor. Buna da kişisel kader diyoruz.   

 

Peki sıkıntı nereden doğuyor? Amacımız bir noktada Tanrıya yaklaşmak ya da kendimizi düzeltmek değil de, sanki üzerimize vazifeymiş gibi Tanrıyı ya da Kutsal kitapları açıklamak ya da aklamak, kendi anlayışımızı başkalarına dayatmak, inancımızı insanların ve Tanrının başına kakmak,  herkese yargı dağıtmak, milleti istediğimiz şekilde yontup düzeltmek oluveriyor ve sonra da din diye nefsimizin beklentilerinin peşinden koşuyoruz.

tarihinde Yeni Üye tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
38 minutes ago, Yeni Üye said:

İnanç ya da iman kalp ile alakalı bir tasdiktir ve inanılacak şey bellidir: Yaratanın varlığına ve birliğine inanmak. Bu, bütün alemlerde(evrenlerde) değişmez olan biricik hakikattir.

 

Bir tanrı neden benim varlığıma ve birliğime inanın diye yırtınır? İnanmayınca neden küplere binip kızar köpürür, sonsuza kadar yakmakla tehdit eder? Yakışıyor mu koskoca tanrıya böyle çocukça davranışlar?

Link to post
Sitelerde Paylaş
52 dakika önce, sağduyu yazdı:

 

Bir tanrı neden benim varlığıma ve birliğime inanın diye yırtınır? İnanmayınca neden küplere binip kızar köpürür, sonsuza kadar yakmakla tehdit eder? Yakışıyor mu koskoca tanrıya böyle çocukça davranışlar?

 

Bunun tüm nedenlerini ben bilemem ama bence olaya bir de şu açıdan bak.

 

Cennetten inilmesiyle ilgili ayet şu şekilde: Dedik ki "Oradan hepiniz inin. Artık size Ben'den bir yol gösteren geldiğinde bu doğru yola uyanlar için hiçbir korku yoktur, onlar (üzülüp) mahzun da olacak değillerdir".

 

İnsanlar yeryüzüne indiğinde eğer şaşırıp sapıtmasaydı, doğru düzgün yaşamaya devam etseydi, Tanrı da kendisinin varlığı ve birliği ilgili bir hatırlatmaya ihtiyaç duymazdı şüphesiz. Ama insanın içindeki tapınma duygusu yanlış yönlenince insanlar birbirlerini ya da birilerini Rab edindiler. İnsan onuruna yakışmayacak haksız düzenleri ve yapıları batıl ilahlarla temellendirdiler. Güçlü olanın haklı sayıldığı sistemler kurdular. Bütün zulüm düzenlerinin temeli batıl ilahlara dayanır.

 

Tanrı bu durumda ne yaptı? Bir yandan lokal olarak her topluma ilahın birliğini ve gerçek patronu içlerinden seçtiği kişilerle hatırlattı. Sapıklıkta aşırıya kaçanları dünyadan gönderdi. Diğer yandan da milletler içerisinden bir milleti (israiloğulları) seçerek doğru dini ve düzeni yaşama konusunda onlara sorumluluk yükledi ve insanlara örnek olmalarını istedi. Böylece hristiyanlık ve özellikle de İslam la evrenselleşecek tevhid dininin ufak ufak yerleşip kökleşmesini istedi. Tanrının neden ısrarla tek ilahlık inancında ısrar ettiğini, batıl dinlere neden bu kadar tahammülsüz olduğunu hristiyanlara yönelik şu eleştirilerden anlayabilirsin:

 

De ki: “Ey ehl-i kitab! Bizimle sizin aranızda eşit olan bir kelimeye gelin!(1) Şöyle ki: 'Allah'dan başkasına ibâdet etmeyelim, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalım ve Allah'ı bırakıp da bazımız bazımızı rabler edinmesin!' ” Buna rağmen (onlar yine de) yüz çevirirlerse artık: “Şâhid olun ki gerçekten biz Müslümanlarız” deyin!

 

Ey iman edenler! Hahamlardan ve rahiplerden birçoğu, insanların mallarını haksız yollarla yiyorlar ve Allah’ın yolundan alıkoyuyorlar. Altın ve gümüşü biriktirip gizleyerek onları Allah yolunda harcamayanları elem dolu bir azapla müjdele.

 

Yani ne demek bu? Batıl ilahlara dayalı batıl bir sosyal düzende gücü ellerinde bulunduranlar güçsüz olanlara tahakküm eder. Din adamları olsun, idareciler olsun, askerler olsun insanların mallarını gasp eder, onurlarını çiğner, haklarını ellerinden alır. İnsan ki dünyanın en onurlu, en şerefli varlığıdır, dünyanın en sefil, en şerefsiz canlısı olur.

 

İşte her bir insanın hakkını, onurunu ve şerefini korumak, bir kısmını diğer bir kısmına kul etmemek için Tanrı, insanlara bu kadar sert hitap eder. Yoksa bize azap etmek isteyen bir Tanrıyı bundan alıkoyacak bir şey mi var ki, bunun için bir de bu kadar tiyatroya ihtiyaç duysun.

 

 

    

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...