Jump to content

Sevgiliye/eşe güvenmek


Recommended Posts

Bana göre sevgiliye ya da eşe tamamen güvenmek iman etmekten farksızdır. Neredeyse her gün aldatma haberleri okuyoruz, kadın-erkek fark etmeksizin herkes birbirini aldatıp duruyor. Böyle bir dünyada kalkıp da birisine güvenmek, "O asla böyle bir şey yapmaz" demek salaklık gibi geliyor bana. 

 

Elbette ki paranoyakça her şeyden şüphelenin, atılan her adımı sorgulayın falan da demiyorum ama her an tetikte ve uyanık olmakta da bana göre fayda var.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, Faşist Ateist yazdı:

Bana göre sevgiliye ya da eşe tamamen güvenmek iman etmekten farksızdır. Neredeyse her gün aldatma haberleri okuyoruz, kadın-erkek fark etmeksizin herkes birbirini aldatıp duruyor. Böyle bir dünyada kalkıp da birisine güvenmek, "O asla böyle bir şey yapmaz" demek salaklık gibi geliyor bana. 

 

Elbette ki paranoyakça her şeyden şüphelenin, atılan her adımı sorgulayın falan da demiyorum ama her an tetikte ve uyanık olmakta da bana göre fayda var.

 

 

Bu sadece sevgiliyle alakalı değil, arkadaştan tutun anneye varana kadar herkes aldatır, insan türünün yapısı böyledir.

Bunun böyle olma nedeni, çıkar ile vijdanın balans ayarı çok kaygan olmasından ve genelde çıkar tarafına kaymasındandır.

Bu da toplumsal yaşam denen olguyu insan türünün bir türlü kabullenememesi ve kişisel çıkar gibi ilkel duyguların gelişememesindendir.

Örneğin bu forumda dahi tanıdığım kadarıyla bir kaç kişi dışında toplumsal yaşamı sindirebilmiş kişi yoktur, hep bana rabbena zihniyeti hakimdir.

Kısaca aldatmanın temelinde bahsettiğim gibi kişisel çıkarı vijdandan daha önde tutmalarından kaynaklanıyor ve bu da insan türünün genel durumunu yansıtıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 saat önce, Faşist Ateist yazdı:

Bana göre sevgiliye ya da eşe tamamen güvenmek iman etmekten farksızdır. Neredeyse her gün aldatma haberleri okuyoruz, kadın-erkek fark etmeksizin herkes birbirini aldatıp duruyor. Böyle bir dünyada kalkıp da birisine güvenmek, "O asla böyle bir şey yapmaz" demek salaklık gibi geliyor bana. 

 

Elbette ki paranoyakça her şeyden şüphelenin, atılan her adımı sorgulayın falan da demiyorum ama her an tetikte ve uyanık olmakta da bana göre fayda var.

 

 

Kendine güvenilmesini istemiyorsan, sen de kimse kimseye güvenmezsin olur biter; bu anan, baban, kardeşin, eşin, arkadaşın, kendi çocukların olur...farketmez.

Ancak kimseye güvenemiyorsan, kendi iç dünyanın pek iç açıcı olacağı söylenemez.

Bence hayatı hayat yapan, insanların dört dörtlük olmamalarıdır. Tersi olsa idi, bence o zaman hayat çok sıkıcı olurdu.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Babana bile güvenme sözü son derece doğru bir sözdür.

 

Bir ilişkim oldu. İkimiz de doğanın işleyişini, evrimi, hormonları ve anlamlarını vs. her şeyini bilip konuşacak, bu konuda sohbet edecek kadar iyiydik. Sadece mantık olarak değil, duygusal olarak da birbirimize bağlıydık. Kendisi de zaten psikoloji okuyordu. İlişkinin ortalarında falan anlaşma bile yaptık bir gün başka birinden bir şekilde hoşlanırsak, etkilenirsek onunla birlikte olmak istersek aldatmak yok, söyleyelim ayrılalım diye.. Bunun da zaten imkansıza yakın olduğunu düşünüyorduk. Bu kadar uyumu başkalarında asla bulamayacağımızı düşünüyorduk. Ama aradan sadece birkaç ay geçti ve saçma salak bir şekilde aldatıldım.

 

Uygun koşullar sağlanırsa her şey mümkündür.

Link to post
Sitelerde Paylaş
19 dakika önce, ellectra yazdı:

Babana bile güvenme sözü son derece doğru bir sözdür.

 

Bir ilişkim oldu. İkimiz de doğanın işleyişini, evrimi, hormonları ve anlamlarını vs. her şeyini bilip konuşacak, bu konuda sohbet edecek kadar iyiydik. Sadece mantık olarak değil, duygusal olarak da birbirimize bağlıydık. Kendisi de zaten psikoloji okuyordu. İlişkinin ortalarında falan anlaşma bile yaptık bir gün başka birinden bir şekilde hoşlanırsak, etkilenirsek onunla birlikte olmak istersek aldatmak yok, söyleyelim ayrılalım diye.. Bunun da zaten imkansıza yakın olduğunu düşünüyorduk. Bu kadar uyumu başkalarında asla bulamayacağımızı düşünüyorduk. Ama aradan sadece birkaç ay geçti ve saçma salak bir şekilde aldatıldım.

 

Uygun koşullar sağlanırsa her şey mümkündür.

 

Seninkisi acı ama konuya iyi bir örnek.

İşte biz de bunu anlatmaya çalışıyoruz, hiç bir söz ve davranış güvence kelimesinin anlamını dolduramaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
10 minutes ago, bilgivehis said:

 

Seninkisi acı ama konuya iyi bir örnek.

İşte biz de bunu anlatmaya çalışıyoruz, hiç bir söz ve davranış güvence kelimesinin anlamını dolduramaz.

 

Evet öyle. Aldatılmamdan 2 hafta önce biri sormuştu "Ya aldatırsa seni? nasıl güveniyorsun.." diye. Ben de aldatabilir, nerden bilebilirim, olabilir yani.. dedim. Sadece onunla mutluyum yapabilecek bir şey yok dedim. Ve 2 hafta sonra aldatıldım. Hazırlıklıydım ama buna rağmen acıdı tabi. Bir de hazırlıklı olmayanlar var onlar da intihar falan ediyor ya da katil oluyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Güvenmeden yaşayamaz insan. Yaşar da ona yaşam denmez. İnsanın en temel ihtiyaçlarından biri güvenmek. Daha doğar doğmaz ihtiyacımız olan duygu.

 

Sevgilime, eşime koşulsuz güvenir, teslim olurum diyebilmek ve gerçekten de öyle olmak lazım. Ama işte kendinize sevgili, eş yaptığınız kişiyi de doğru seçmek lazım. İlişkide aldatılmaya hazırlıklı olmak diye bir şey var mı bilmiyorum, ama bu duyguyla sağlıklı ve mutlu bir ilişki yaşanabileceğini de sanmıyorum.

Aldatılabilirsiniz, mümkündür. Milyonlarca kadın ve erkek aldatıyor, aldatılıyor. 

Bu noktada üzülmek bana biraz garip geliyor. Aldatıyorsa kişi, onun sorunu oluyor bu.  Öğrenince ilişkiyi bitirip yoluna devam etmek, ama hiç öyle acı falan çekmeden devam etmek zor değil. 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Genç arkadaşlardaki en büyük hata, her şeyin kendileriyle ilgili olduğunu sanmaları. Genç dedim ama yetişkinler de aynı...

Adam veya kadın aldatıyorsa, ardından acı çekiyor olma nedenleri de bu.

 

Aldatan zaten kötü bir iş yapıyor. Ama neden yaptığı hakkında düşünmek, aldatılanın en büyük çıkmazı ve acı çekme nedeni oluyor. "İlişkimiz süperdi, bana deliler gibi aşıktı, birbirimize çok güveniyorduk ama beni adice aldattı" derken, aslında soruna kendisini de dahil ediyor ve nedeninin kendisi ya da ilişkisi olduğunu baştan kabul etmiş oluyor.

 

Düşünmeye hiç gerek yok. Sevdiğini söylediği insana böylesi bir kazık atabiliyorsa biri, bunun nedenleri hakkında düşünmek anlamlı değil. İlişki şahaneydi belki; belki gerçekten çok mutlu görünüyordu, evet. Demek ki bir yerlerde bir hata, eksik vs varmış demek, aldatanın bu davranışına gerekçe aramak anlamına da gelir. "Bana bunu nasıl yapar, bunu hiç haketmedim" diye kendini soruna ortak etmenin lüzumu yok.

Aldattıysa bu onun sorunu, onun çirkinliği. Burada aldatanın kim ve ne olduğu önemsiz. "Siz" olduğunuz için aldatılmadınız. Yani aldatılmak her zaman aldatılanla ilgili değildir, bunu anlamak ve "aldatıldım" diyerek güven sorunu yaşamamak lazım. Neden aldattın diye bile sormamalı...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bağımlılık hayatımızın her alanına nüfus etmiş. İş, aşk, eğitim, aile vs vs nereye bakarsak bakalım bir bağımlılık var. Hayatta herkes iki yüzlüdür. Karakter diye bir şeyin olduğuna falan inanamıyorum aslında herkes böyle bir şeyin olmadığına inanıyor olsa böyle durumlarda acının adı geçmezdi. Herkes aldatma potansiyeline sahip. Uygun şartlar sağladığında herkes aynı boku yer bence. Tek şansızlık aldatılan olmak.

Link to post
Sitelerde Paylaş
41 minutes ago, Türk Ateist said:

Güvenmeden yaşayamaz insan. Yaşar da ona yaşam denmez. İnsanın en temel ihtiyaçlarından biri güvenmek. Daha doğar doğmaz ihtiyacımız olan duygu.

 

Sevgilime, eşime koşulsuz güvenir, teslim olurum diyebilmek ve gerçekten de öyle olmak lazım. Ama işte kendinize sevgili, eş yaptığınız kişiyi de doğru seçmek lazım. İlişkide aldatılmaya hazırlıklı olmak diye bir şey var mı bilmiyorum, ama bu duyguyla sağlıklı ve mutlu bir ilişki yaşanabileceğini de sanmıyorum.

Aldatılabilirsiniz, mümkündür. Milyonlarca kadın ve erkek aldatıyor, aldatılıyor. 

Bu noktada üzülmek bana biraz garip geliyor. Aldatıyorsa kişi, onun sorunu oluyor bu.  Öğrenince ilişkiyi bitirip yoluna devam etmek, ama hiç öyle acı falan çekmeden devam etmek zor değil.

 

Ben aslında bu şekilde mutlu oluyorum garip bir şekilde. Güvenmeyerek.. Tabi sıradan bir insan gibi güvenmeyerek değil. Bu şekilde dediğin gibi o hayata hayat denemez.

 

Peki benimki nasıl?

 

Ben hayatı hem birinci şahıs hem üçüncü şahıs olarak yaşıyorum tabiri caizse. Birinci şahsım o hayatı normal insan gibi yaşayabiliyor, zevk alabiliyor, üzüledebiliyor.. Üçüncü şahsım dışardan izliyor gibi, gerçeklerin farkında, çoğu şeye hazırlıklı.. Sanki çoklu kişilik bozukluğu gibi ama değil. Mesela aldatılacağıma ihtimal veriyordum ama bunu düşünerek kendimi yıpratmıyordum. Nasıl olsa herkes aldatabilir diye kimseye yanaşmıyorum değil. Bulabileceğim en iyi insanı bulduğumu düşünüp birlikte oldum. 1. şahsım mutlu oldu, 3. şahsım da her şeyi kontrol altında tutmaya çalıştı. 1. şahsım üzüldü de aldatılınca ama 3. şahsım gayet iyisin, senlik bir sorun yok, her şey yolunda ve doğal. içini dök rahatla diyebildi. Üzülürken bile mutlu ya da nötr olabilmek gibi bir şey..

 

55 minutes ago, Türk Ateist said:

Öğrenince ilişkiyi bitirip yoluna devam etmek, ama hiç öyle acı falan çekmeden devam etmek zor değil. 

 

Ben yukarıdaki cümleni bu taktiğimle sağlıyorum mesela. Tamamen birine öylece koşulsuz güvenirsem mutlu olamam. Beni mutlu eden şey farkındalık ki insanı diğer tüm canlılardan ayıran özellik bu. Ne yazık ki çoğu insan bu özelliği kullanmıyor. Tam bir robot gibi yaşıyor. Standart ilişkiler, standart tepkiler, standart olaylar.. Büyük çoğunluktan farklı olmak hoşuma gidiyor. Zaten önemli olan da mutlu olmaksa, bu düşüncemin başkasına zararı dokunmadığı sürece yanlış ya da doğru olduğunu çok da sorgulamama gerek yok sanırım.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Maalesef, tür olarak baktığımızda, aldatmanın genlerimizde olduğunu gösteren çok şey görüyoruz. Yani bu kaçınılmaz olarak görünüyor.

 

Velakin şöyle bir şey. Çiçek hastası olduğumuzda, gene genlerimize göre ölmek zorundayız aslında. Başka bir sürü hastalık içinde bu geçerli. 

 

Yani, bir şey genlerimizde var diye, illa bizim o şeyi yaşamamız gerekmiyor. 

 

Ve gene bu noktadan görülüyor ki, eğer doğru şekilde davranırsanız, ilişkinin en başından itibaren, aldatılma ihtimaliniz pek yok. Yani, doğru davranışları sergileyerek, aldatılmayı önleyebilirsiniz. BU bilinen bir şey. Tıpkı, HIV'le, diyabetle yaşamayı öğrenmek gibi.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 29.08.2019 at 14:31, ellectra yazdı:

 

Ben aslında bu şekilde mutlu oluyorum garip bir şekilde. Güvenmeyerek.. Tabi sıradan bir insan gibi güvenmeyerek değil. Bu şekilde dediğin gibi o hayata hayat denemez.

 

Peki benimki nasıl?

 

Ben hayatı hem birinci şahıs hem üçüncü şahıs olarak yaşıyorum tabiri caizse. Birinci şahsım o hayatı normal insan gibi yaşayabiliyor, zevk alabiliyor, üzüledebiliyor.. Üçüncü şahsım dışardan izliyor gibi, gerçeklerin farkında, çoğu şeye hazırlıklı.. Sanki çoklu kişilik bozukluğu gibi ama değil. Mesela aldatılacağıma ihtimal veriyordum ama bunu düşünerek kendimi yıpratmıyordum. Nasıl olsa herkes aldatabilir diye kimseye yanaşmıyorum değil. Bulabileceğim en iyi insanı bulduğumu düşünüp birlikte oldum. 1. şahsım mutlu oldu, 3. şahsım da her şeyi kontrol altında tutmaya çalıştı. 1. şahsım üzüldü de aldatılınca ama 3. şahsım gayet iyisin, senlik bir sorun yok, her şey yolunda ve doğal. içini dök rahatla diyebildi. Üzülürken bile mutlu ya da nötr olabilmek gibi bir şey..

 

"İnsan bu, her şey mümkün, ben de herkes gibi biriyim ve elbette benim de başıma gelebilir" demeyi ihmal etmeden yaşıyorum diyorsun. Bir yanın kötüyü hatırlamayı tamamen unutmuyor, ihmal etmiyor. 

Çoklu kişilik bozukluğu gibi bir şey değil tabii bu. Bence gayet akıllıca ve yararlı. İşte bunu tam yerleştirince insan çok üzülmüyor veya nedeni ille de kendinde arama hatasına düşmüyor. Üzülürken mutlu ya da nötr olmak gibi bir şey dediğin bu. Sorunun kendisinde olmadığını, hatta kendisiyle ilgisi olmadığını bilince bu tip krizler daha kolay atlatılır.

 

İlişkide sadakat beklentisi ya da birbirine sadık kalmak gerektiği üzerine konuşup söz vermek sakat aslında. Doğru düzgün bir ilişkide bunlar için anlaşma yapılmaz, sözler verilmez. Kendiliğinden olur bu. Olmadı diyelim; taraflardan biri bir başkasına aşık oldu... Olmayacak bir şey değil, hayatta her şey mümkün.

O durumda "Ben başkasına aşık oldum, gönlüm başkasına kaydı, sana ihanet etmek istemiyorum, en güzeli ayrılmak" demek de büyük hata. İşte bu gerçekten çok kırıcı olabilir karşı taraf için. Gerek yok, bunun adı dürüstlük değil aptallık bile diyebiliriz. O yüzden partnerlerinizden böyle açıklamalar beklemeyin, sizin başınıza gelirse de siz böyle açıklamalar yapmayın derim...

Kız arkadaşın feci kazık atmış hakikaten... Üzülme. :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Herşey insan için bu kadar da endişeli olmamak lazım. Belki aldatılırım korkusu ile flört etmeyecek misiniz? Veya endişelenip güven duymamak, aldatılmanızı engelleyecek mi? Hayatı geldiği gibi yaşayın gitsin. Olacak herşeyi önden planlayabilmek/bilebilmek imkansız. 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bence güvenmek için şartları oluşturmak gerekir. Güven ortamının oluştuğu yerde çıkarlar örtüşmüş demektir. Örneğin bir kadının temel ihtiyacı para ve sizinkisi ise güzellik ise karşılıklı çıkarlar birbirini tamamlıyorsa güvenden bahsedilebilir. Sadece karşı tarafa güvenmek istiyorsanız size bağımlı olmalıdır bir şekilde. Örneğin kendi ayakları üzerinde duran biri cinsel tatmine ulaşamadığında ilk fırsatta sizi aldatır. Çünkü siz onun en dipteki hayatta kalma içgüdüsünü tamamlayan kişi değilsiniz. O zaten kendi başına hayatta kalır. Ancak tatmin olmadığında ihtiyaçları karşılanmadığından aldatır. Bu yazıyı okuyan herkes şu dakikadan itibaren bir süre sonra eskiyen spermleri yenisi ile değiştirmek ve üremeyi destekleyen arzularına cevap vermek zorundadır. Eşiniz sizinle yaşadığı tatmin haricinde kendi kendini tatmin etme yolunu seçiyorsa ya çabanız eksik ya da cinsel uyumunuz yoktur. Çaba göstermek yada ayrılmak en iyisidir. Cinsel uyum önemli ancak birlikte vakit geçirmekten hoşlandığınız insanla brraber olmak dahada önemli bence. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
22 hours ago, erhan3366 said:

Bence güvenmek için şartları oluşturmak gerekir. Güven ortamının oluştuğu yerde çıkarlar örtüşmüş demektir. Örneğin bir kadının temel ihtiyacı para ve sizinkisi ise güzellik ise karşılıklı çıkarlar birbirini tamamlıyorsa güvenden bahsedilebilir. Sadece karşı tarafa güvenmek istiyorsanız size bağımlı olmalıdır bir şekilde. Örneğin kendi ayakları üzerinde duran biri cinsel tatmine ulaşamadığında ilk fırsatta sizi aldatır. Çünkü siz onun en dipteki hayatta kalma içgüdüsünü tamamlayan kişi değilsiniz. O zaten kendi başına hayatta kalır. Ancak tatmin olmadığında ihtiyaçları karşılanmadığından aldatır. Bu yazıyı okuyan herkes şu dakikadan itibaren bir süre sonra eskiyen spermleri yenisi ile değiştirmek ve üremeyi destekleyen arzularına cevap vermek zorundadır. Eşiniz sizinle yaşadığı tatmin haricinde kendi kendini tatmin etme yolunu seçiyorsa ya çabanız eksik ya da cinsel uyumunuz yoktur. Çaba göstermek yada ayrılmak en iyisidir. Cinsel uyum önemli ancak birlikte vakit geçirmekten hoşlandığınız insanla brraber olmak dahada önemli bence. 

 

Hiç bir kadının, asıl ihtiyaçları arasında para yoktur. Böyle düşünüyorsanız, sermaye kedinin emanetinde demektir. 

 

Karşılıklı olarak, karşı taraf olmazsa ben ne yaparım hissi olması lazım. Bunu para falan sağlamaz. 

 

Birde, hayal görmeyin, insanlar tek eşli canlılar değil. Ömür boyu mutlu ve beraber kalacaz diye zorlamak, kendinize zulm olacaktır. 2 senede bir koca, karı değiştirin demiyorum tabi. Rahat olun, ayrılık, kabusunuz olmasın. Devir değişti, eş bulmak çok zor. Eğer o rahatlıkta yaşarsanız, bulacağınız yeni eşin zaten şimdiki eşiniz olduğunu görüp karlı çaıkabilirsiniz.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, anibal yazdı:

 

Hiç bir kadının, asıl ihtiyaçları arasında para yoktur. Böyle düşünüyorsanız, sermaye kedinin emanetinde demektir. 

 

Karşılıklı olarak, karşı taraf olmazsa ben ne yaparım hissi olması lazım. Bunu para falan sağlamaz. 

 

Birde, hayal görmeyin, insanlar tek eşli canlılar değil. Ömür boyu mutlu ve beraber kalacaz diye zorlamak, kendinize zulm olacaktır. 2 senede bir koca, karı değiştirin demiyorum tabi. Rahat olun, ayrılık, kabusunuz olmasın. Devir değişti, eş bulmak çok zor. Eğer o rahatlıkta yaşarsanız, bulacağınız yeni eşin zaten şimdiki eşiniz olduğunu görüp karlı çaıkabilirsiniz.

 

 

erkeğinki, tamamda...

 

beni kadının çok eşliliği veya 2 erkekle olması öfkeden terletiyor

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 hour ago, bababurayagel said:

erkeğinki, tamamda...

 

beni kadının çok eşliliği veya 2 erkekle olması öfkeden terletiyor

 

Bu da normal. Her ikiside. Kadının çok eşliliği de, senin buan öfkeden kudurmanda. Hepsi doğanda, doğalarında var.

 

Asıl mesele, bu doğayı anlayıp, idare etmek. Öyle idare değil, sevk ve idare babında, yönetmek babında idare etmek. Doğasını anlamadığın bir şeyi, yönetemezsin. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...