Jump to content

Atom mu yaptı?


Recommended Posts

2 minutes ago, akılsızşuursuzatom said:

tamam  arayalım  ne  olacak  sonsuza  dek  gideceksiniz  onun  onun  diyerek  peki  evrenin  arkasinda ki  bu  zincirin  hepsi  tanrı  mı?

 

Neden gitmeyesin, bir şey gayet güzelce sonsuza gidebilir. Neden mantık, akıl derken, bu noktada aklı işe yaramaz olarak görüyorsun?

 

Sorun acaba akılda mı, yoksa, senin amanda tasarlayıcı dediğin şeyi, akılsızca, mantıksız oluşunda mı?

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 140
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

6 minutes ago, nogodbutAllah said:

az mantık bilseniz teselsülün bir noktada bitmesi gerektiğini anlardınız

bir misal: trende en son vagonu bir öndeki çeker onu diğer öndeki çeker en önde lokomotoif var onu kim çeker

el cevap: sonsuza giden tren olmaz lokomotifte zincir kırılır ve lokomotif çekilen değil çekendir. çekmesi kendi zatındadır

ah  keşke felsefe mantık dersleri verilse idi:)

 

diğer örnek: sayı doğrusunda sınırlı sayılar gösterilir bölünür çarpılır ama sonsuz gösterilmez zira yeri yok.yeri olsa sınırlı olur sonsuz olmaz

bir şey mantıken hem sınırlı hem sınırsız olmaz  çelişki tenakuz olur Allah yaratılan değil yaratandır yani lokomotif gibi sonsuz gibi her şey zatında.

 

teselsüsün bir noktada bitmesi gibi mantıksal bir zorunluluk yok. Bunu da bilmiyorsun. Bu konuda da cahilsin.

Başlangıç, ya da ilk nden benzeri bir zorunluluk zannetiğin şey sadece bir tümevarım. Deneyimlerinden çıkan.

Sen tümevarım ile mantıksal zorunluluk arasındaki farkı biliyor musun? David Hume falan?

Başlangıç bir zorunluluk değildir. Ne tesadüf ki Termodinamiğin de bize söylediği budur. Bunu da bilimiyorsun tabi. Haçan sen hiçbirşey bilmiyorsun, ama boyna yazıyorsun.

 

Lokomotif de çekilendir ayrıca bir nevi. İçindeki mekanizma onun ilerlemesini sağlar. Ama bu bile bir tümevarım zaten. Hiçbir mantıksal zorunluluğa ne işaret ediyor, ne de ispat ediyor.

Evren yoktan var olmamıştır. Hiçlik yoktur. Bu yüzden de bir yaratıcıya gereksinimi yoktur. 

 

Bir şey hem sınırlı hem sınırsız olmaz derken mesela, zenon'u, arkasından cantor'u bilir misin? Sonsuzluklar arasındaki büyüklük farklarını?

Senin hakikaten hem mantık hem felsefe, üzerine bir de matematik dersi alman lazım.

Link to post
Sitelerde Paylaş
8 minutes ago, akılsızşuursuzatom said:

tamam  arayalım  ne  olacak  sonsuza  dek  gideceksiniz  onun  onun  diyerek  peki  evrenin  arkasinda ki  bu  zincirin  hepsi  tanrı  mı?

 

Evrenin kendisi. Önüne arkasına, sağına soluna bakmana gerek yok. Eğer bir şey başka bir şey olmadan var olamıyor diyorsan o zaman tanrı dediğin şeyin de bir yapıcısı olduğunu kabul etmen gerekiyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
7 dakika önce, sağduyu yazdı:

 

Evrenin kendisi. Önüne arkasına, sağına soluna bakmana gerek yok. Eğer bir şey başka bir şey olmadan var olamıyor diyorsan o zaman tanrı dediğin şeyin de bir yapıcısı olduğunu kabul etmen gerekiyor.

bir  süper  zenci  derken  keyfimize  göre  koymuyoruz  ki  bunu. Bakıyoruz  evreni  oluşturan  maddede  canlılık  yok  bilgi  yok  güç  yok  şuur  bilinç  yok....... Ee  akıl  mantık  direk  bir  yaratıciya  götürüyor.Burada  senin  mantığına  göre  örnek  veriyorum; bir  evde  kapı  kilitli  ama  kapı  önünde  ayakkabilar  var  , ışık  yanıyor , evden. müzik  sesi  geliyor  , bacadan  duman  tutüyor.Vs. Bu  size  evde birilerinin olması  gerektirdiğini  pekala  dusundurebilir. (evin  içine  kilitli  olduğu  için  giremediginizi  varsaydik) ee  bu  durumda  deliller  sizi  akli olarak  içerideki  kişiye  goturuyorda  bunca  delil niçin  götürmüyor veya  sizi  bu  mantıktan  uzaklaştiran  şey ne?

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 minutes ago, akılsızşuursuzatom said:

bir  süper  zenci  derken  keyfimize  göre  koymuyoruz  ki  bunu. Bakıyoruz  evreni  oluşturan  maddede  canlılık  yok  bilgi  yok  güç  yok  şuur  bilinç  yok....... Ee  akıl  mantık  direk  bir  yaratıciya  götürüyor.Burada  senin  mantığına  göre  örnek  veriyorum; bir  evde  kapı  kilitli  ama  kapı  önünde  ayakkabilar  var  , ışık  yanıyor , evden. müzik  sesi  geliyor  , bacadan  duman  tutüyor.Vs. Bu  size  evde birilerinin olması  gerektirdiğini  pekala  dusundurebilir. (evin  içine  kilitli  olduğu  için  giremediginizi  varsaydik) ee  bu  durumda  deliller  sizi  akli olarak  içerideki  kişiye  goturuyorda  bunca  delil niçin  götürmüyor veya  sizi  bu  mantıktan  uzaklaştiran  şey ne?

 

İşte aynı yerdesin

 

Bilinç ne lan, beynini siktimin salağı?

 

Balona üfle, hava doldur, orada hiç bilinç görüyon mu, beyinsiz piyade?

 

Neden bilinç dediğin şey, illa ve ancak vede ancak, kocaman, hayvan gibi kocaman bir beyin olan yerde olabiliyor, bunu hiç düşündün mü?

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 minute ago, akılsızşuursuzatom said:

bir  süper  zenci  derken  keyfimize  göre  koymuyoruz  ki  bunu. Bakıyoruz  evreni  oluşturan  maddede  canlılık  yok  bilgi  yok  güç  yok  şuur  bilinç  yok....... Ee  akıl  mantık  direk  bir  yaratıciya  götürüyor.Burada  senin  mantığına  göre  örnek  veriyorum; bir  evde  kapı  kilitli  ama  kapı  önünde  ayakkabilar  var  , ışık  yanıyor , evden. müzik  sesi  geliyor  , bacadan  duman  tutüyor.Vs. Bu  size  evde birilerinin olması  gerektirdiğini  pekala  dusundurebilir. (evin  içine  kilitli  olduğu  için  giremediginizi  varsaydik) ee  bu  durumda  deliller  sizi  akli olarak  içerideki  kişiye  goturuyorda  bunca  delil niçin  götürmüyor veya  sizi  bu  mantıktan  uzaklaştiran  şey ne?

 

Seni bir bir yaratıcı palavrasına götüren akıl ve mantık değil, senin beynine ekilen eskilerin masalları, sen sadece bu masalların ötesine gidemiyorsun, dönüp dolaşıp aynı masalların içinde akıl yürütüyorsun. Kutunun içine hapsolmuşsun, kutunun dışına çıkamıyorsun bir türlü.

 

Bir varlık varlığını başka bir varlığa borçlu olmak zorundaysa, o varlığını borçlu olduğu varlık neden başka bir varlığa borçlu olmuyor kendi varlığını? Neden zincir burada kopuyor?

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 dakika önce, anibal yazdı:

 

İşte aynı yerdesin

 

Bilinç ne lan, beynini siktimin salağı?

 

Balona üfle, hava doldur, orada hiç bilinç görüyon mu, beyinsiz piyade?

 

Neden bilinç dediğin şey, illa ve ancak vede ancak, kocaman, hayvan gibi kocaman bir beyin olan yerde olabiliyor, bunu hiç düşündün mü?

 

neden? 

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 dakika önce, sağduyu yazdı:

 

Seni bir bir yaratıcı palavrasına götüren akıl ve mantık değil, senin beynine ekilen eskilerin masalları, sen sadece bu masalların ötesine gidemiyorsun, dönüp dolaşıp aynı masalların içinde akıl yürütüyorsun. Kutunun içine hapsolmuşsun, kutunun dışına çıkamıyorsun bir türlü.

 

Bir varlık varlığını başka bir varlığa borçlu olmak zorundaysa, o varlığını borçlu olduğu varlık neden başka bir varlığa borçlu olmuyor kendi varlığını? Neden zincir burada kopuyor?

bunu  derken  sonsuz  tanrıyı  kabul  ettiğinizi. mi  söylüyorsunuz.Sonsuz  tanrıyı kabul  etmek yerine  sonsuz. olan  bir  tanrıyı kabul  etmek  daha  akli  değil mi? 

 

Hoş  siz  gerçi  delilsiz  olan  sonsuz  evrenlere  de  inanıyordunuz  demi?

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 minutes ago, akılsızşuursuzatom said:

neden? 

 

Her bir boku bilen sen versene evabını, evet, neden? 

 

Bu siktiğim bilinç denen şey, kimyası kafa siken dehşetli nöronlar vs. olan beyinden başka yerde, neden olmuyor? 

 

Yoksa, o baya karmaşık beyin denen şeyin çalışması mı sadece bilinç?

 

 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 minute ago, akılsızşuursuzatom said:

bunu  derken  sonsuz  tanrıyı  kabul  ettiğinizi. mi  söylüyorsunuz.Sonsuz  tanrıyı kabul  etmek yerine  sonsuz. olan  bir  tanrıyı kabul  etmek  daha  akli  değil mi? 

 

Hoş  siz  gerçi  delilsiz  olan  sonsuz  evrenlere  de  inanıyordunuz  demi?

 

Yine zevzeklik peşindesin, sorulara cevap veremeyince zevzeklik yapmak sende alışkanlık haline gelmiş. Bak soru şuydu:

 

Bir varlık varlığını başka bir varlığa borçlu olmak zorundaysa, o varlığını borçlu olduğu varlık neden başka bir varlığa borçlu olmuyor kendi varlığını? Neden zincir burada kopuyor?

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 dakika önce, sağduyu yazdı:

 

Yine zevzeklik peşindesin, sorulara cevap veremeyince zevzeklik yapmak sende alışkanlık haline gelmiş. Bak soru şuydu:

 

Bir varlık varlığını başka bir varlığa borçlu olmak zorundaysa, o varlığını borçlu olduğu varlık neden başka bir varlığa borçlu olmuyor kendi varlığını? Neden zincir burada kopuyor?

Çünkü  o  varlıkta  ilim  şuur  kudret  sıfatları  mevcut  bunlar  sonsuz. olunca  hiçbir  taakadi  gücü  iradesi  bilgisi  falan  olmayan kör  maddeye  tabiata  mı  vereceğim bu  olayları? 

Link to post
Sitelerde Paylaş
9 dakika önce, anibal yazdı:

 

Her bir boku bilen sen versene evabını, evet, neden? 

 

Bu siktiğim bilinç denen şey, kimyası kafa siken dehşetli nöronlar vs. olan beyinden başka yerde, neden olmuyor? 

 

Yoksa, o baya karmaşık beyin denen şeyin çalışması mı sadece bilinç?

 

 

 

 

 

elbette  beynin  çalışmasına  bilinç  diyoruz  ama  beyindeki  maddelerde  diğer  organlarimiz  ve  hatta  evrendeki  maddeler  gibi  cansız  bilinçsiz  bu  nasıl  bilinç oluşturabiliyor?

Link to post
Sitelerde Paylaş
13 minutes ago, akılsızşuursuzatom said:

Çünkü  o  varlıkta  ilim  şuur  kudret  sıfatları  mevcut  bunlar  sonsuz. olunca  hiçbir  taakadi  gücü  iradesi  bilgisi  falan  olmayan kör  maddeye  tabiata  mı  vereceğim bu  olayları? 

 

Yine eskilerin masallarından oluşan küçük dünyanda debelenip duruyorsun.

 

Bak soru şu:

 

Bir varlık varlığını başka bir varlığa borçlu olmak zorundaysa, o varlığını borçlu olduğu varlık neden başka bir varlığa borçlu olmuyor kendi varlığını? Neden zincir burada kopuyor?

 

Neden soruya mantık çerçevesinde cevap vermek yerine gidip arabın yahudininin kıçından çıkan zırvalara sarılmayı tercih ediyorsun? Neden aklı ve mantığı inkar edip arabın ve yahudinin zırvalarına teslim oluyorsun? Yoksa soru anlayamayacağın kadar karışık mı geldi?

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
38 minutes ago, akılsızşuursuzatom said:

1-) Zamandan  bahsetse  konu  yine  değişmeyecek.Kaldi  ki  insanlar  bir  ürün  yapar  canlıların  veya  evrenin  arkasında  neden  veya  tasarımcı  neden  aramiyoruz  neden  orada  duruyoruz  hemen?

 

Zamandan bahsetse herşey değişecek. Takke düşecek, kel görünecek. Madem bunun arkasında hele hele sonsuz bir akıl ilim varken, nasıl oluyor da milyarlarca yılda "olabiliyor" bütün bunlar? Öyle bir bahsediliyor ki, sanki bütün o kol bacak göt möt iki günde yapılmış, ortaya çıkmış. Ama işte aklın şuurun hası, canlısı kanlısı karşında duruyor ve deep blue gibi milyar yıllık beyni alt edebilecek bir düzeneği 50 senede yapabiliyor. 50 senede bunu yapan, senin o atomlarının "kullandığı" milyar senede neler yapmaz bir düşün bakalım? Bir de senin o atomlarının 50 senede ne yapabileceğini düşün. İşin özeti şu: İşin içine zamanı, yani milyar yılı soktuğun vakit, meselenin çarpıcılığı ve ihtişamı ortadan kalkıyor. 

 

Düşün bakalım, televizyonu 50 yılda mı, yoksa 5000 yılda mı icat edebilmek daha etkileyici. Biri bunu 50, diğeri ise 5000 yılda yapmışsa, hatta yapamamışsa, bunlardan hangisi akıllı, hangisi akılsız ve şuursuzdur? Atomların arkasında tanrısal bir şuur bilinç  olsa tillahını yaparlardı bunların. Ama olmadığı için yapamıyorlar işte. Adam çok ufak(!) bir detaydan bahsetmiyor mangalda kül bırakmazken. Ufacık, milyar yıllık bir detay(!) :0_80cbc_37a71a73_L:

 

38 minutes ago, akılsızşuursuzatom said:

2-)Detay  verilecek  konu  şu  olabilir; bu  insan  vücudu  veya  canlilardaki  oluşumlar x-y-z sırasıyla  devam  eder diyebilirdi.Bu  bir  onun  neden  ve  nasıl  olduğuna  dair  geniş  açıklama mıdır? Yine  sizin  üstteki  insan  ürünü  nesnelerin  zaman  içerisinde  (3 -5 ) yıl  yapılması  gibi  bir  süreç olarak  düşünebilirsiniz. 

 

Videoya bakarsan bu iş damdan düşer gibi, sanki bilim atomlar zort diyince olmuş diypr gibisinden lanse ediliyor. Sunuluyor.  İşin içine girilip detay verilmiyor. Çünkü detay verilip, bu konunun açıklanmasında ulaşılan noktalar ortaya konunca, eşeğin kulağına karpuz kabuğu kaçacak, maymunun gözü açılacak. Şüphe başlayacak. Sen götün yiyorsa önce bir detay ver, sonra eleştir bakalım. Ama yemiyor işte. Neden ve nasıl olduğuna değil, "olabilirliğine" dair bilgi vermiş olacak. Ama bunu yapınca çok imkansızmış gibi yedirme ihtimali zayıflayacak, hatta kalmayacak. Çünkü imkansız falan değil, mucizevi de değil.

 

38 minutes ago, akılsızşuursuzatom said:

3-)Kusurluda  olsa  bir  yaratıciyi  öngörmek  lazım. Nitekim  siz  kusurlu  hatalı  bir ürün  görünce  bu  kendi kendine  olabilir  demiyorsunuz.

 

Kusurlu olsa falan değil. Böyle koşullu amalı cümleler kurmak yok. Ne diyor orada? Mükemmel falan filan. Demek ki değilmiş. O hatanın ucu da sonsuz kudretliye, yani tanrıya gidiyor. Olabilir mi böyle bir şey? İşte video da, tanrı da patladı tam burada. Hayır sen önce mertçe versene bunları vidyoda, Sonrasını biz düşünürüz.

 

Ayrıca biz önceden öngörmüyoruz tatlım. Önümüzdekine bakarak çıkarım yapıyoruz. Yani siz yapıyorsunuz. Nedir temel parametre? Mükemmelik. Ama bakıyoruz yok. Hatta hata üstüne hata. Rezillik. Demek ki evrenden insanın götünden başından yola çıkarak zorunlu olarak tanrı çıkarımlamak  mümkün değilmiş. Ha sen kafana göre öngörmeye devam edebilirsin ama bu bizi bağlamıyor.

 

38 minutes ago, akılsızşuursuzatom said:

4-)O  atomlari  oluşturan  süreçleri ve  yasalarida  yaratan  akli  olarak  o yaratıcıdir. Evrenin  sonsuz  hacim  sonsuz  yoğunluğunu  aslında  burada  sonsuza  kadar  gidiliyor  değildir. Fakat  buradan  kendi  kendine  ki  daha  ortada  etkileşime  geçecek  tarzda  madde  yok.

 

Bak nasıl da kıvırma başladı. Vidyodaki yerine sen kıvırıyorsun işte. İşte atom. İşte şuursuzluk ve işte bir kaç dakika hatta saniyede kendi kendine yapabildikleri. Adama bunu göster, buna göre 15 milyar yılın projeksiyonunu yap desene bakalım ne düşünecek? Ayrıca döngüsel mantık safsatasına giriyorsun burada. İddia ettiğinin aksi gösterilince,  dayanak olarak zaten iddia ettiğin şeyi kullanıyorsun. Dediğim gibi, biz önümüzdekine bakarak çıkarım yapıyoruz. Önümüzdeki de "bu iş kendi kendine oluyor" diyor. Olmasaydı o zaman düşünürdük bak.

 

38 minutes ago, akılsızşuursuzatom said:

5-)Aslında  o atomlar  canlı  insanı  yaparak  bir  bakıma  televizyon  araba  gibi  nesneleri  nedensel  olarak  yapmış  oluyorlar. Atomlar  elbette  canlı  bilinçli  değil  her hangi  bir  gücü de  yoktur.

 

İşte akıl-şuur ve akılsız atom arasındaki farklardan birini öğrenmiş oldun. Ama bir dakika, sana göre bunların her ikisi de şuurluydu, hatta birinin arkasında sonsuz ilim ve şuur vardı?

O arkasında sonsuz ilim ve şuur var dediğin atoma böylesine bir erekselliği sittin sene yediremezsin. Gerçek aklın, şuurun ya da bir amacın ürettiği amaca içkin şeyleri, atomlar üretemez. Çünkü arkasında akıl makıl yok. Şuursuzca yapıyor bu işi. O yüzden bu kadar verimsiz işte.

 

38 minutes ago, akılsızşuursuzatom said:

6-)Buna  şimdilik  cevap  vermiycem  .

 

Yani hıyar gibi bir vidyo diyorsun. Ama dünyaya bedel işte sana göre. Aferim.

 

Bu arada sana söylediğim şeyi getirmemişsin. Tuğla örneğine karşılık verdiğim cevabı. İşte tam da bu yüzden yüzsüzsün. Anadan doğma, babadan olma.

Link to post
Sitelerde Paylaş
40 minutes ago, akılsızşuursuzatom said:

elbette  beynin  çalışmasına  bilinç  diyoruz  ama  beyindeki  maddelerde  diğer  organlarimiz  ve  hatta  evrendeki  maddeler  gibi  cansız  bilinçsiz  bu  nasıl  bilinç oluşturabiliyor?

 

Hah işte senin o salça beyninin anlamadığı şey bu.

 

Diğer organlarımızmış, zartmış zurtmuş, sayıklıyorsun safi

 

Evrendeki o dediğin cnaszı cunsuz şeyler bilinç falan oluşturmuyor. Sen hiç ayın veya merkür gezegeninin bilincine dair bir şey gördün mü?

 

Ama insan beyni için bunu diyorsun, kolayca. 

 

Peki, ayın atomik yapısı ile, beynin ki aynı mı?

 

Demekki, o bilinç dediğin eylemin olması için, önce, beyin denen kimyanın olması gerekiyor doğru mu?

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
18 hours ago, akılsızşuursuzatom said:

Bir süredir bu forumdayım ama şu konuyu ateistlerin  anlamış gibi yaparak aslında kendi iç dünyasında anlam veremediğini. Olamayacağını bilmesine rağmen oluyor işte demeye  getirdiğini düşünüyorum.Belki bana kızacaksınız yine ama buradaki her ateist bunu aklen vicdanen kendisine sorsun nasıl olabilir diye sormuyorum.Akıl mantık süzgecinde olamaz diyorum.

 

https://youtu.be/3D1DxO7Cm3w

 

Bir türlü getiremediğin şeyi getirip koyayım buraya ayrıca:

 

arkasından da şu:

 

Bu ve bunun gibi forumda bir çok kişinin türlü yorum, eleştiri ve sorularına cevap verme, vereme; ondan sonra kalk yine mal gibi bu başlığı aç..Bir de kalk ateistler adına düşün..

Sen daha kendi adına düşünmeyi beceremiyorsun ki..Ve yine de yazmaya, itham etmeye devam ediyorsun. İşte bu yüzden yüzsüzsün. 

 

@nogodbutAllah..sen de bak bunlara.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
18 saat önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

Bir süredir bu forumdayım ama şu konuyu ateistlerin  anlamış gibi yaparak aslında kendi iç dünyasında anlam veremediğini. Olamayacağını bilmesine rağmen oluyor işte demeye  getirdiğini düşünüyorum.Belki bana kızacaksınız yine ama buradaki her ateist bunu aklen vicdanen kendisine sorsun nasıl olabilir diye sormuyorum.Akıl mantık süzgecinde olamaz diyorum.

 

https://youtu.be/3D1DxO7Cm3w

Bende olamaz diyorum.

Ama islamın tanrısında problemler var.

1.islamın tanrısı Allah yoktan yaratıyor herşeyi.

Yoktan yok çıkar.Varlık çıkmaz.Mantıksal olarakda bilimsel olarakda bu mümkün değil.

2.Allah gözlemlenemiyor ölçümlenemiyor.

Ölçülemeyen gözlemlenemeyen bir varlık etkisiz elemandır.
Hiçbirşeye hakim değildir ve hiçbir şeye müdahele edemez.Yada yoktur.

Ölçülebilir olabilmesi için varlığa müdahele etmesi gerekir.

Eğer müdahele etmeden herşey kendiliğinden oluyor dersen sende ateist olursun. :)

 

 

  

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

sözü uzmanın bırakalım:

http://www.dr-hsenyurt.com/mekonyum-aspirasyonu.html

adam kadın hastalıkları ve doğum uzmanı

"

MEKONYUM ASPİRASYONU (Bebeğin kakasını yutması)


Öncelikle yazımıza bir düzeltme ile başlamam gerekmektedir. Halk arasında doğumda "bebeğin kakasını" yutması olarak tanımlanan bu tabloda ,bebeğin kakasını yutması değil kakanın soluk borusuna ve oradan da daha aşağılara akciğerlere kadar ulaşması söz konusudur. Söz konusu tabloda oluşan sıkıntılar, solunum yoluna kaçan bu yabancı maddenin oluşturduğu problemlerden kaynaklanmaktadır. 

Anne karnındaki bebeğin bağırsaklarında tüm gebelik süresince yapışkan, koyu kıvamlı, koyu yeşil renkli bir kaka birikir. Buna tıp dilinde “mekonyum” adı verilir. Bu kaka, normal şartlarda, doğumdan sonraki bir kaç günde oluşan bağırsak hareketleri ile atılır. Yani, normal şartlarda, bebek anne karnında iken kakasını yapmaz.
 

Doğum sırasında oluşabilecek bazı sıkıntılar(bebeğin göbek kordonunun sıkışması gibi)
Uzun ve zor doğum eylemleri
40 haftayı geçmiş gebelerin doğumları
Annede kronik akciğer, kalp-damar hastalıkları bulunması
Annede yüksek tansiyon, diyabet gibi hastalıkların bulunması
Bebeğin anne karnında iyi gelişmediği ufak kaldığı
Durumlarda, bebek daha anne karnında iken kakasını yapabilir. Bebeğin içinde yüzdüğü sıvıya karışan kaka, sıkıntıda olan bebeğin daha doğum kanalında iken veya tam doğarken gerçekleştirdiği soluma çabaları sırasında soluk borusuna ve akciğerlerine gider. 
Bebeğin akciğerlerine ne kadar fazla kaka giderse, o kadar ciddi problem oluşturma tehlikesi vardır. 
Doğan bebeklerin %5-10  da mekonyum aspirasyonu oluşur ve buna bağlı olarak değişik derecelerde sıkıntı yaşanabilir 


BELİRTİLER

Mekonyum aspirasyonu sendromu olan bebeklerde aşağıdakilerden bir veya daha fazlası tespit edilebilir:
Amnios sıvısında mekonyum parçalarının gözlenmesi, amniyotik sıvının koyu yeşil renkte olması
Bebeğin cilt renginin değişmesi: mekonyumun boyamasına bağlı olarak yeşil veya yeterince oksijen alamamaya bağlı olarak mavi-mor.
Solunum sıkıntısı: sık nefes alma (takipne),zor nefes alma veya solunumun duraklaması (apne)
Doğum öncesinde bebeğin kalp atımlarının yavaş olması.
Bebeğin gevşek durması, fazla hareketli olmaması
Gebelik süresinin uzamış olduğuna dair bebekte bulgular, örneğin tırnaklarının uzamış olması 

TEŞHİS
Mekonyum aspirasyonu olduğu düşünülen bebek doğduğunda ışıklı bir aletle solunum yoluna bakılarak gırtlak ve solunum borusundaki kaka parçaları görülüp aspire edilir ( vakum yapan bir aletle çekilir).Akciğerler dinlenir. Gerekirse akciğer filmleri çekilir, bebeğin kan gazları ölçülür. 
TEDAVİ
Mekonyum aspire etmiş fakat aktif görünen, kalp atım hızı 100/dk üzerinde olan bebekler sadece gözleme alınır. Solunum hızında artma, morarma gibi belirtiler açısından takipte kalınır. Bir problem çıkacaksa bunlar doğumu takip eden 24 saat içinde genellikle çıkar.
Mekonyum aspire etmiş; aktivitesi azalmış, kalp atım hızı 100/dk altında olan, kasları gevşek duran (kas tonusu azalmış) bebeklerde amaç solunum yolunu mekonyumdan mümkün olduğu kadar temizlemektir. Bu amaçla bebeğin solunum yoluna bir boru yerleştirilir ve bunun içinden belli aralıklarla aspirasyon yapılarak solunum yolları temizlenmeye çalışılır.
Çoğu bebek bir kaç gün ile bir kaç hafta içerisinde toparlar. Bu süre genellikle solunum yoluna giden kaka miktarı ile orantılıdır. Genelde bebeklerde kalıcı bir hasar oluşmamaktadır. Yalnız bazı çalışmalar bu bebeklerin ileriki yaşantılarında astma geliştirmeye yatkın olduklarını söylemektedir. 
Çok ağır mekonyum aspirasyonu vakaları özel merkezlerde tedavi gerektirebilir. Böyle ağır vakalarda

Surfactan tedavisi: bebeğin akciğerlerindeki hava baloncuklarını açık tutmaya yarayan bir madde verilerek akciğer fonksiyonları iyi durumda tutulmaya çalışılır
Yüksek frekanslı osilasyon: Özel bir ventilatör (solunum cihazı) ile oksijenden zengin hava karışımı bebeğin akciğerlerine yollanır.
Kurtarma tedavisi ( rescue); Ventilatöreden bebeğe giden havaya “nitrik oksit” eklenerek akciğerdeki damarların genişlemesi ve akciğerlere daha fazla kan gelmesi sağlanmaya çalışılır.
Bu tedaviler başarılı olmaz ise  ECMO (Extracorporeal Membrane Oxygenation) adı verilen bir çeşit sunni akciğere bağlanan bebeğin oksijen ihtiyacı karşılanır. Bu cihaz ağır derecede sıkıntıda olan bebeklerdeki ölüm oranını %80 den %10 a kadar düşürebilmektedir. Fakat ne yazık ki bu cihaz her hastanede bulunmamaktadır. 

Çok ağır mekonyum aspirasyonu geçiren bebekler taburcu edilirken kendilerine oksijen sağlayacak bir aleti kullanmak zorunda olabilirler. Fakat bir yıl içinde akciğerler yeni hava kesecekleri geliştirebilmekte ve akciğerler normale dönebilmektedir.
"

**

**

başlık neden taşındı anlamadım

burdaki yazışmalara cevabımızdı

 

 

tarihinde nogodbutAllah tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
1 dakika önce, nogodbutAllah yazdı:

sözü uzmanın bırakalım:

http://www.dr-hsenyurt.com/mekonyum-aspirasyonu.html

adam kadın hastalıkları ve doğum uzmanı

"

MEKONYUM ASPİRASYONU (Bebeğin kakasını yutması)


Öncelikle yazımıza bir düzeltme ile başlamam gerekmektedir. Halk arasında doğumda "bebeğin kakasını" yutması olarak tanımlanan bu tabloda ,bebeğin kakasını yutması değil kakanın soluk borusuna ve oradan da daha aşağılara akciğerlere kadar ulaşması söz konusudur. Söz konusu tabloda oluşan sıkıntılar, solunum yoluna kaçan bu yabancı maddenin oluşturduğu problemlerden kaynaklanmaktadır. 

Anne karnındaki bebeğin bağırsaklarında tüm gebelik süresince yapışkan, koyu kıvamlı, koyu yeşil renkli bir kaka birikir. Buna tıp dilinde “mekonyum” adı verilir. Bu kaka, normal şartlarda, doğumdan sonraki bir kaç günde oluşan bağırsak hareketleri ile atılır. Yani, normal şartlarda, bebek anne karnında iken kakasını yapmaz.
 

Doğum sırasında oluşabilecek bazı sıkıntılar(bebeğin göbek kordonunun sıkışması gibi)
Uzun ve zor doğum eylemleri
40 haftayı geçmiş gebelerin doğumları
Annede kronik akciğer, kalp-damar hastalıkları bulunması
Annede yüksek tansiyon, diyabet gibi hastalıkların bulunması
Bebeğin anne karnında iyi gelişmediği ufak kaldığı
Durumlarda, bebek daha anne karnında iken kakasını yapabilir. Bebeğin içinde yüzdüğü sıvıya karışan kaka, sıkıntıda olan bebeğin daha doğum kanalında iken veya tam doğarken gerçekleştirdiği soluma çabaları sırasında soluk borusuna ve akciğerlerine gider. 
Bebeğin akciğerlerine ne kadar fazla kaka giderse, o kadar ciddi problem oluşturma tehlikesi vardır. 
Doğan bebeklerin %5-10  da mekonyum aspirasyonu oluşur ve buna bağlı olarak değişik derecelerde sıkıntı yaşanabilir 


BELİRTİLER

Mekonyum aspirasyonu sendromu olan bebeklerde aşağıdakilerden bir veya daha fazlası tespit edilebilir:
Amnios sıvısında mekonyum parçalarının gözlenmesi, amniyotik sıvının koyu yeşil renkte olması
Bebeğin cilt renginin değişmesi: mekonyumun boyamasına bağlı olarak yeşil veya yeterince oksijen alamamaya bağlı olarak mavi-mor.
Solunum sıkıntısı: sık nefes alma (takipne),zor nefes alma veya solunumun duraklaması (apne)
Doğum öncesinde bebeğin kalp atımlarının yavaş olması.
Bebeğin gevşek durması, fazla hareketli olmaması
Gebelik süresinin uzamış olduğuna dair bebekte bulgular, örneğin tırnaklarının uzamış olması 

TEŞHİS
Mekonyum aspirasyonu olduğu düşünülen bebek doğduğunda ışıklı bir aletle solunum yoluna bakılarak gırtlak ve solunum borusundaki kaka parçaları görülüp aspire edilir ( vakum yapan bir aletle çekilir).Akciğerler dinlenir. Gerekirse akciğer filmleri çekilir, bebeğin kan gazları ölçülür. 
TEDAVİ
Mekonyum aspire etmiş fakat aktif görünen, kalp atım hızı 100/dk üzerinde olan bebekler sadece gözleme alınır. Solunum hızında artma, morarma gibi belirtiler açısından takipte kalınır. Bir problem çıkacaksa bunlar doğumu takip eden 24 saat içinde genellikle çıkar.
Mekonyum aspire etmiş; aktivitesi azalmış, kalp atım hızı 100/dk altında olan, kasları gevşek duran (kas tonusu azalmış) bebeklerde amaç solunum yolunu mekonyumdan mümkün olduğu kadar temizlemektir. Bu amaçla bebeğin solunum yoluna bir boru yerleştirilir ve bunun içinden belli aralıklarla aspirasyon yapılarak solunum yolları temizlenmeye çalışılır.
Çoğu bebek bir kaç gün ile bir kaç hafta içerisinde toparlar. Bu süre genellikle solunum yoluna giden kaka miktarı ile orantılıdır. Genelde bebeklerde kalıcı bir hasar oluşmamaktadır. Yalnız bazı çalışmalar bu bebeklerin ileriki yaşantılarında astma geliştirmeye yatkın olduklarını söylemektedir. 
Çok ağır mekonyum aspirasyonu vakaları özel merkezlerde tedavi gerektirebilir. Böyle ağır vakalarda

Surfactan tedavisi: bebeğin akciğerlerindeki hava baloncuklarını açık tutmaya yarayan bir madde verilerek akciğer fonksiyonları iyi durumda tutulmaya çalışılır
Yüksek frekanslı osilasyon: Özel bir ventilatör (solunum cihazı) ile oksijenden zengin hava karışımı bebeğin akciğerlerine yollanır.
Kurtarma tedavisi ( rescue); Ventilatöreden bebeğe giden havaya “nitrik oksit” eklenerek akciğerdeki damarların genişlemesi ve akciğerlere daha fazla kan gelmesi sağlanmaya çalışılır.
Bu tedaviler başarılı olmaz ise  ECMO (Extracorporeal Membrane Oxygenation) adı verilen bir çeşit sunni akciğere bağlanan bebeğin oksijen ihtiyacı karşılanır. Bu cihaz ağır derecede sıkıntıda olan bebeklerdeki ölüm oranını %80 den %10 a kadar düşürebilmektedir. Fakat ne yazık ki bu cihaz her hastanede bulunmamaktadır. 

Çok ağır mekonyum aspirasyonu geçiren bebekler taburcu edilirken kendilerine oksijen sağlayacak bir aleti kullanmak zorunda olabilirler. Fakat bir yıl içinde akciğerler yeni hava kesecekleri geliştirebilmekte ve akciğerler normale dönebilmektedir.
"

**

**

başlık neden taşındı anlamadım

burdaki yazışmalara cevabımızdı

 

 

 

Salak, kendi getirdiğin yazıda bebeklerin bazen kakalarını anne karnındayken yaptığını ve bu kakanın da nefes borusuna, akciğerine kaçtığını söylüyor ki gerçekten de öyle, sen daha neyi iddia ediyorsun? O bebek doğru düzgün aspire edilirse veya diğer nedenlerle ölmezse gayet de kendi kaka ve idrarı içinde yüzmüş, hatta onları içmiş olmuyor mu? 

Kaldı ki amniyon sıvı, yani bebeğin içinde bulunduğu o kesenin yarısı da kendi çişinden oluşuyor.

 

Kafa mı iyi, ateistlerin bir şeyini çürüteceğim diye nereye saldıracağını şaşmaktan mı sapıttın bilmiyorum ki...

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...