Jump to content

İki kadının şahitliği bir erkeğin şahitliğine mi eşittir ?


Recommended Posts

KURANDA KADINLARIN ŞAHİTLİĞİ

Borçların yazılmasının emredildiği ayette borçların yazılmasında iki adil şahidin bulunması emredilmiştir. ’İçinizden iki erkeği şahit tutun. İki erkek bulunmazsa o zaman doğruluklarından emin olduğunuz bir erkek ile , biri unutur veya yanılırsa diğeri hatırlatabilir ümidiyle iki kadının şahitliğini alın. Şahitler çağrıldığında, şahitlikten kaçınmasınlar.’(Bakara suresi 282.ayet)

 

Ayette yer alan ‘İki erkek bulunmazsa o zaman doğruluklarından emin olduğunuz bir erkek ile, biri unutur veya yanılırsa diğeri hatırlatabilir ümidiyle iki kadının şahitliğini alın.’  Cümlesi;’iki kadın şahitin bir erkek yerine kabul edildiği ‘ durumu kadına haksızlık olarak düşünüldüğü için bazı çevreler tarafından yanlış anlaşılmakta ve bu ifadesinden yola çıkarak Kuranın hükümlerinin tarihsel olduğu ve belli bir dönem için geçerli hükümler bildirdiği sonucuna varılmaktadır.

1-Öncelikle ayette işaret edilen bu düzenleme kadınlar için bir kolaylaştırma ve yüklerini hafifletme amacıyla onlar için sağlanmış bir ruhsattır. Çünkü şahitlik insanı meşgul eden ve birçok durumda işlerinden alıkoyan ağır bir sorumluluktur. Oysa kadının çocukları , eşi ve diğer yakınları gibi ilgilenmesi gereken çok daha ağır sorumlulukları vardır. Her şahitlik için çağrıldığında kadının mahkemeye gitmesi gerekecektir. İşte bu kadını böyle bir işten koruma amacıyla bir erkek bulunamadığında bir kadın değil de iki kadın bulunması gerektiği istenmiş, bunu sağlamak borçlu ve alacaklılar için daha zor olduğu için iki kadın bulup arama yerine ikinci başka bir erkek şahitin bulunması çaresine dolaylı bir yönlendirme yapılmıştır. Ayette kadınların borçlarla ilgili şahitliklerinde bu şekilde şahit tutulmasının iki gerekçesine dikkat çekilir.

Birincisi: Bir kadın şahit yanıldığında ikincisinin hatırlatarak düzeltmesi(Ayette belirtildiği üzere)

İkincisi:  Şahitlerin her çağrıldığında gelmekten kaçınmamaları ve hazır bulunmaları.

Birinci gerekçede uzmanlık gerektiren ticari hayatta kadınların fazlaca meşgul olmaması sebebiyle bu konuda yanıldığı ve unuttuğu zaman ikinci kadının hatırlatması sağlanmıştır. Bu kadınların hafızalarının zayıf olduğu anlamına gelmeyip sadece ticari hayat ve borçlar hukuku gibi kadınların daha az bulunduğu bu sahada onlar için bir destektir.

İkinci gerekçe olarak ise : Şahitlerin her çağrıldıklarında hazır bulunmaları gerektiğidir. Çünkü şahitlik hakkaniyetin gözetilmesi ve her çağrıldığında gidilmesi gereken ağır bir sorumluluktur. Oysa kadın için her çağrıldığında mahkemelerde hazır bulunması onun için bir zorluktur. Ayrıca kadın şahitlik için gittiğinde erkeklerin kalabalık bulunduğu yerde mahremiyetin sağlanması için yanında ona destek olabilecek ikinci kadının psikolojik durumu için daha uygundur. Çünkü ticarette ve borçlarla ilgili anlaşmazlıkların bulunduğu yerler daha çok erkeklerin bulunduğu mekanlardır. Bir kadının tek başına buralarda bulunması yerine psikolojik yönden ona destek olabilecek ikinci bir kadının bulunması sağlanmıştır.

2- Şahitlik konusunda ayette gözetilen şartlar, şahidin erkek veya kadın olması özelliğine değil, şahitlerin şahitliğinin kabul edilmesi konusunda her dönemde gözetilmesi gereken şu şartlara dayanır:

Birincisi: Şahidin güvenilir ve tarafsız olması aleyhinde şahitlik yapılan kişiyle şahit arasında bir husumetin bulunmaması, ayrıca taraf tutmasını gerektirebilecek bir akrabalığında bulunmamasıdır. Bu durumda eğer kişi güvenilir değilse veya şahitlik yaptığı konuda yeterli ehliyete sahip değilse erkek de olsa onun erkeliğine bakılmaz ve şahitliği kabul edilmez. Ceza hukukunda bile eğer erkek aşırı heyecanlı ve duygularını kontrol edemeyecek kadar aşırı şefkat gösteren birisi ise, bu adamın şahitliği de kabul edilmez.

İkincisi: Şahit ile, şahitlik yaptığı olay arasında , onun bu olay konusunda şahitlik yapabilecek bilgi seviyesine ve ehliyetine sahip olmasıdır.. Mesela çocuğun annesinin tespitinde kadın ebenin şahitliği tek başına kabul edilir. Süt emzirme , çocuğun bakımıyla ilgili konularda  da kadının şahitliği tek başına kabul eidlir. Kadınların çoğunlukta bulunduğu hamam,yurt,barınma yerleri ve benzeri gibi yerlerdeki cinai ve hukuki olaylarda kadınların şahitliği tek başına şahit olarak geçerlidir. Bu noktadan hareketle kadınların şahitliğinin dışında başka bir erkeğin şahitliğinin kabul edilmediği yerlerin bulunması ihtimal dahilindedir. Bundan dolayı ilgili olayların durumuna göre şahitlerin sayısı ve özellikleri içtihada bağlı konu olarak değişiklik gösterebilmektedir.Ebu Hanife, Ahmed Bin Hanbel , İbni Abbas, Hz.Osman, Hz.Ali, Abdullah Bin Ömer  ve Hasan Basriye göre genellikle sadece kadınların bilgi sahibi olduğu konularda adil ve güvenilir  tek kadının şahitliği yeterlidir. (El Cevziyye, İbn Kayyım , Şemsuddin Muhammed Bin Ebi Bekr,Et Turukul Hukmiyye s.116. Bu eserde tek kadın şahidin şahitliğinin kabul edildiği yerler konusunda birçok örnekler verilmiştir.Netice olarak ilgili olayın durumuna göre şahitlerle ilgili şartlar ve durumların değişmesinin içtihata bağlı olarak kabul edildiği anlaşlmaktadır.)

Kuranın kaynaklık ettiği İslam Hukukunda kadının tek başına şahit olarak kabul edildiği hatta erkeklerin şahitliğinin kabul edilmediği  yerlerinde bulunması ,İslamın hukuki tasarruflarda kadına verdiği değeri göstermektedir.

3- Burada  karıştırılan şu hususa dikkat edilmesi gerekir. İslam hukukunda kadın hukuki ve ticari bütün tasarruflarını tek başına yapabilir imzasını atabilir. Mesela bir ev , araba aldığında tek başına tasarrufta bulunabilir , yaptığı akitlerde tek başına hukuki kişiliğe sahiptir. Büyük şirketlere tak başına sahip olabilir ve bunların idaresinde tek başına hukuki tasarruflarda bulunabilir. Kuran bunlara hiçbir sınırlama getirmemekte hatta kadınlara ayrı hitap ederek özellikle zekat ve sadakayı emrederek onların da erkeklerden ayrı olarak zengin olmalarını tavsiye etmektedir.

(kadınlara hitap ederek) namaz kılın ve zekat veriniz, Allah ve elçisine itaat ediniz(Ahzap Suresi 33)

‘Sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, ……………(Ahzap suresi 35)

Gibi birçok ayette kadınların özellikle kendi mallarından zekat ve sadaka vermeleri emredilmiştir. Zekat ve sadaka vermek ise özellikle belli bir mali güce sahip olmayı gerektirir. Bu durumda zekat konusundaki bu emirle, aslında kadınların da mali yönden zengin olmaları konusunda bir teşvik olduğu anlaşılmaktadır.

Kuranın bu ayette şahitlikle ilgili bildirdiği bu düzenleme, kadınların tek başlarına yaptıkları hukuki tasarruflarındaki kişilik temsiliyeti haklarıyla ilgili değil, borçlarla ilgili şahit gösterildiğinde ikinci bir kadın şahit tarafından desteklenmesiyle ve onun üzerindeki yüklerin hafifletilmesiyle ilgilidir.

 

 Konuyu daha iyi anlamak için Kadın ve erkeğin şahitliğinin eşit olduğunu anlatan hatta kadının şahitliğinin geçerli olduğunu anlatan Nur suresi 6-9. ayetlere bakmakta fayda var

 

Eşlerine zina isnat edip de kendilerinden başka şahitleri olmayanlara gelince, onların her birinin şahitliği; kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair, Allah adına dört defa yemin ederek şahitlik etmesi, beşinci defada da; eğer yalancılardan ise, Allah'ın lânetinin kendi üzerine olmasını ifade etmesiyle yerine gelir.

 Kocasının yalancılardan olduğuna dair Allah'ı dört defa şahit getirmesi (Allah adına yemin etmesi), beşinci defada da eğer kocası doğru söyleyenlerden ise Allah'ın gazabının kendi üzerine olmasını dilemesi, kadından cezayı kaldırır. (Nur suresi 6-9),

 

bu ayette geçen hükme göre eğer bir erkek karısının zina ettiğini iddia ediyorsa dört defa doğru söylediğine dair yemin etmesi istenir.  Aynı şey kadından istenir. Kadının da zina etmediğine dair dört defa yemin etmesi istenir iki tarafta yemin ettikten sonra sonunda eğer yalan söyledilerse Allahın lanetinin kendilerinin üzerine olacağını söylerler. Bu olay sonucunda ayette de görüldüğü üzere kadının şahitliği esas alınır ve ceza kadından kaldırılarak kadına had cezası uygulanmadığı gibi kadına zina etmiş damgası da vurulamaz eşler bu yeminleşmeden sonra boşanır. Dikkat edilirse burada da bir kadının şahitliği bir erkeğin şahitliğine eşittir. Hatta kadının şahitliği doğru kabul edilir.

 

Ayrıca Kuran getirdiği bu hükümle yıllar boyunca olacak namus kavgalarını ve kadın öldürme olaylarını böyle tarih üstü bir yöntemle önlemiş olmaktadır. 

 

Kuranda yalancı tanıklık konusunda da insanlar uyarılmakta hatta onlara had cezası uygulanarak şahitlikleri ömür boyu dikkate alınmamaktadır. Yalancı tanıklık ayetine de baktığımızda erkek ve kadın ayrımı yapılmamıştır. Ayet genele yöneliktir. Eğer şahitliklerde erkeğin tanıklığı ön planda olsaydı bu ayette de kadın erkek ayrımı yapılırdı.

 

Kuran  bir kişiye zina yapma isnadı yapıldığında bu isnadı yapana  dört şahit getirmesi gerektiğini söyler. Fakat bu şahitlerin ne kadarının erkek ne kadarının kadın olduğunu belirtmez. Ayet geneldir. Eğer erkek üstünlüğü olsa erkeğin şahitliği tam kadının şahitliği yarım olsaydı burada bunu belirtirdi şu kadar erkek şahit getirin şu kadar kadar kadın şahit olsun derdi. Halbuki ayete baktığımızda böyle bir ifade görülmemektedir. Ayette hem kadınlara hemde erkeklere hitap etmektedir. İstediği cinsten dört şahiti getirebilir, 2 erkek 2 kadın şahitte getirebilir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kur'an kurtaricilari bu mantiksizliga kadının duygusal olduğunu ileri sürerek haklı cikarmaya çalışır. Ama olayın duygusallık la alakası yoktur. Nitekim bir insanın duygu ve zeka durumu eğitimine ve yaşadığı çevreye göre değişkenlik gösterir. Cinsiyetine göre degil ! Bir erkeğin bir kadından daha duygusal olduğu da görülür . Erkek kadından güçlüdür deniliyor ya , powerlifting dünya sampiyonasindaki bayan yarışmacılara baksınlar bunu soyleyenler. Güçlü kadın görsünler . 

Kur'an'ın kadinin şahitliğinin yarım saymasının asıl nedeni Allah'ın kadını eksik yaratmasıdır. Bunuda çöl peygamberinin hadisinden anliyoruz : kadinlar aklen ve dinen dün (eksik) yaratılmışlardır . Bu hadiste geçen aklen eksik olması şahitliğinin yarım olmasını gerektirir. Dinen eksik olması da her ay adet gördüğü içindir . Çünkü adet gördüğü zaman namaz oruç ibadetini yerine getiremediği için kadını eksik olduğunu söyler. Ama Allah yaratırken adil ve eşit olması gerekmiyormuydu ? neden kadını eksik yarattı ? Vardır bir hikmeti diyip gececekmiyiz ? 

 

Ayrıca peygamberin kadınlar hakkında nefreti hiçbir zaman bitmemiştir . Bu nefretini hadislerinden görebiliyoruz . 

 

«İki kadının tanıklığı bir erkeğin tanıklığına bedeldir .(Kur'an 2 Bakara 282) 
«Kadınlar aklen ve dinen dün yaratıklardır . .. 


Uğursuzluk üç şeyde vardır: karı da eşya da at ' da. 

· 

Namazı kat eden şeyler köpek , eşek , domuz ve KADIN'dır . . . ıı 

«Kadınlar arasında saliha kadin yüz karga arasında alaca 
bir karga gibidir ... ıı 

«Benden sonra erkekler için kadinlardan daha  zararlı bir fitne bırakmadım ... 

 

«Bana Cehennem halkı gösterildi çoğunluğu kadınlardı . 

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yayınlaclığ·ı 12Ciltlik Sahih-i Buharl Muh-tasarı Tecrzd-i Sarih Tercemesi ve Şerhi adlı bir yapıt vardır ki yıllar boyu halkımız tarafından kapışılagelir. 1985 yılında 9 ncu baskısı yapılan bu yapıt Arap Peygamberi Muhammedin Kur'an olmayarak söy-
lediği sözleri (Hadlis'leri) kapsar.

 

Bu örnekleri 100 sayfa çoğaltabiliriz çünkü 3-4 tane değil yüzlerce vardır. Konu hakkında daha çarpıcı şeyler öğrenmek isterseniz size Prof. İlhan Arsel in Kadın ve Şeriat adlı kitabını okumanızı oneririm. İçindeki tüm hadisler ve olaylar İslam kitaplarından kaynak gösterilerek anlatılmıştır. Şeriatın kadına nasıl baktığını anlarsınız. İslam'ın kadını yucelttigi ve çok büyük haklar verdiği yalanlarının , gerçeklerin üstünü örtmek için kullanıldığını görürsünüz . 

tarihinde Salvolimpos tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
9 saat önce, sağduyu yazdı:

Kuran'a göre öyledir. Tabii bu saçma sapan kural insan aklına, adalete ve vicdana aykırı olduğu için dinciler bunu rasyonalize etmek için bir sayfa boş lakırdı döşenir.

adam ne  güzel  açıklamış  kafanızda  soru  işareti. kalmayacak  diye  yine  okumadınız  sanırım?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kısa ve öz:
1 erkek = 2 kadın
hür - köle - kadın
    
Bunları bu devirde savunmaya kalkanların ve güzellemesini yapmaya yeltenenlerin aklına şaşarım.  Bunların insanlığı resmen ölmüş. Görünen o ki, tahtalı köydeki mangal şenliği bunların iliklerine kadar işlemiş. Ödleri kopuyor.

 

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
3 saat önce, Salvolimpos yazdı:

 

Bu örnekleri 100 sayfa çoğaltabiliriz çünkü 3-4 tane değil yüzlerce vardır. Konu hakkında daha çarpıcı şeyler öğrenmek isterseniz size Prof. İlhan Arsel in Kadın ve Şeriat adlı kitabını okumanızı oneririm. İçindeki tüm hadisler ve olaylar İslam kitaplarından kaynak gösterilerek anlatılmıştır. Şeriatın kadına nasıl baktığını anlarsınız. İslam'ın kadını yucelttigi ve çok büyük haklar verdiği yalanlarının , gerçeklerin üstünü örtmek için kullanıldığını görürsünüz . 

 

İslam'ın kadına değer ve önem verdiği palavrası, tarihin gördüğü en büyük palavradır.

 

Eğer modern ülkeler kadın hakları konusunda aşama kaydedip de belli bir bilinç oluşturmasaydı, İslam ülkelerinde bugün dahi kadınlar insan yerine bile konulmazdı. Modern dünyanın olumlu etkisi ve baskısı sayesinde İslam ülkelerinde de kadınlar biraz nefes alabilmiştir.

 

İslam denen dinin kadınlar hususunda konuşup ahkam kesmeye hiç bir şekilde yüzü yoktur, olamaz. Utanç verici bir sabıkalarından başka elde bir şey yoktur çünkü.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bak alıntı yapcağım örnek verdiğin surelerden:

 

Alıntı

Ey iman edenler! Belli bir vade ile karşılıklı borç alış verişinde bulunduğunuz vakit onu yazın. Hem aranızda doğruluğuyla tanınmış yazı bilen biri yazsın. Yazı bilen biri, Allah'ın, kendisine öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın da yazsın. Bir de hak kendi üzerinde olan adam söyleyip yazdırsın ve herbiri yazarken Rabbi olan Allah'dan korksun da haktan birşey eksiltmesin. Şayet borçlu bir bunak veya küçük bir çocuk veya söyleyip yazdıramıyacak durumda biri ise velisi doğrusunu söyleyip yazdırsın. Erkeklerinizden hazırda olan iki kişiyi şahit de yapın. Şayet iki tane erkek hazırda yoksa, o zaman doğruluğuna güvendiğiniz şahitlerden bir erkekle iki kadın ki, birisi unutunca, öbürü hatırlatsın, şahitler de çağırıldıklarında kaçınmasınlar; siz yazanlar da az olmuş, çok olmuş, onu vadesine kadar yazmaktan usanmayın. Bu, Allah katında adalete daha uygun olduğu gibi; hem şahitlik için daha sağlam, hem şüpheye düşmemeniz için daha elverişlidir. Meğer ki, aranızda hemen devredeceğiniz bir ticaret olsun, o zaman bunu yazmamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Alım satım yaptığınız vakit de yine şahit tutun. Ayrıca ne yazan, ne de şahitlik eden bir zarar görmesin. Eğer onlara zarar verirseniz, o işte mutlaka size dokunacak bir günah olur. Üstelik Allah'dan korkun. Allah size ayrıntılarıyla öğretiyor ve Allah her şeyi bilir.  (Bakara  Suresi 282. Ayet - Elmalılı Hamdi Yazır Meali )

 

Şimdi senin ifadene bakalım:

 

Alıntı

Öncelikle ayette işaret edilen bu düzenleme kadınlar için bir kolaylaştırma ve yüklerini hafifletme amacıyla onlar için sağlanmış bir ruhsattır. 

 

Öncelikle böyle bir  şey yok "şahitlerden bir erkekle iki kadın ki, birisi unutunca, öbürü hatırlatsın" diyor. Yani kadının yarım akıllı olduğunu ve unutacağını söylüyor.

 

Yine senin ifaden:

 

Alıntı

Birinci gerekçede uzmanlık gerektiren ticari hayatta kadınların fazlaca meşgul olmaması sebebiyle bu konuda yanıldığı ve unuttuğu zaman ikinci kadının hatırlatması sağlanmıştır.

 

Kadınların ticari haytta meşgul olmaması zaten kitabının bu dönem için değil 6-7. yy 'lar için yazıldığının başka bir göstergesi.

 

Ayrıca ayette diyorki "Bir de hak kendi üzerinde olan adam söyleyip yazdırsın ve herbiri yazarken Rabbi olan Allah'dan korksun da haktan birşey eksiltmesin."  Adam söyleyip yazdırıyor.  Kadının bir iddia atma hakkıda yok. Orada adam söyleyip yazdırabiliyor. Burada da kadını aşağıda tutuyor.

 

 

Yine senin ifaden:
 

Alıntı

Şahitlik konusunda ayette gözetilen şartlar, şahidin erkek veya kadın olması özelliğine değil, şahitlerin şahitliğinin kabul edilmesi konusunda her dönemde gözetilmesi gereken şu şartlara dayanır:

Birincisi: Şahidin güvenilir ve tarafsız olması aleyhinde şahitlik yapılan kişiyle şahit arasında bir husumetin bulunmaması, ayrıca taraf tutmasını gerektirebilecek bir akrabalığında bulunmamasıdır. Bu durumda eğer kişi güvenilir değilse veya şahitlik yaptığı konuda yeterli ehliyete sahip değilse erkek de olsa onun erkeliğine bakılmaz ve şahitliği kabul edilmez. 

 

Ayette öyle bir  şey direk yok. Uyduruyorsun. Ayette aynen şöyle diyor:

 

Alıntı

Erkeklerinizden hazırda olan iki kişiyi şahit de yapın.

 

Burada bir koşul belirtmiyor yok akraba yok aralarında husumet bulunmayacak diye. Yeterki şahit  olsun diyor.

 

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
 

Alıntı

Hem vakarınızla evlerinizde durun da önceki cahiliyet devrinde olduğu gibi süslenip çıkmayın. Namazı kılın, zekatı verin. Allah ve Resulü'ne itaat edin. Ey ehli beyt! Allah sizden kiri gidermek ve sizi tertemiz, pampak yapmak istiyor. (Ahzab Suresi 33. Ayet - Elmalılı Hamdi Yazır Meali )

 

Şimdi senin ifaden:

 

Alıntı

Burada  karıştırılan şu hususa dikkat edilmesi gerekir. İslam hukukunda kadın hukuki ve ticari bütün tasarruflarını tek başına yapabilir imzasını atabilir. Mesela bir ev , araba aldığında tek başına tasarrufta bulunabilir , yaptığı akitlerde tek başına hukuki kişiliğe sahiptir. Büyük şirketlere tak başına sahip olabilir ve bunların idaresinde tek başına hukuki tasarruflarda bulunabilir. Kuran bunlara hiçbir sınırlama getirmemekte hatta kadınlara ayrı hitap ederek özellikle zekat ve sadakayı emrederek onların da erkeklerden ayrı olarak zengin olmalarını tavsiye etmektedir.

 

Nerede erkeklerden zengin olmasını tavsiye ediyor ?  Nerede   tek başına geçinme hakkı veriyor söylermisin.  Diyorki evlerinizde oturun. Hatta üstüne bide  diyorki siz kirlisiniz. Allah sizi temiz  yapacak. Almışsın kadına hakaret ettiği ayeti gidip erkekten zengin olmasını istiyor demişsin.  Üstüne üstelik bu ayet öyle  her  kadına da değil.

 

Alıntı

Ey peygamberin hanımları! Siz kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer takva ile korunacaksanız, konuşurken kırıtmayın da kalbinde bir hastalık bulunan kimse tamaha düşmesin. Güzel ve dosdoğru söz söyleyin. (Ahzab Suresi 32. Ayet - Elmalılı Hamdi Yazır Meali )

 

Buda verdiğin sureden bir  önceki  sure. Ayni Ahzap 33 te sadece peygamberin karılarına sesleniyor. Hem zaten Ahzap 55 te sadaka veren kadınlar zekat veren kadınlar demesi ayrıca saçma çünkü yine Allah şöyle diyor:

 

Alıntı

Erkekler, kadın üzerine idareci ve hakimdirler. Çünkü Allah birini (cihad, imamet, miras gibi işlerde) diğerinden üstün yaratmıştır. Bir de erkekler mallarından (aile fertlerine) harcamaktadırlar. İyi kadınlar, itaatkar olanlar ve Allah'ın korunmasını emrettiği şeyleri kocalarının bulunmadığı zamanlarda da koruyanlardır. Fenalık ve geçimsizliklerinden korktuğunuz kadınlara gelince: Önce kendilerine öğüt verin, yataklarından ayrılın. Bunlar da fayda vermezse dövün. Eğer size itaat ederlerse kendilerini incitmeye başka bir bahane aramayın. Çünkü Allah çok yücedir, çok büyüktür. (Nisa Suresi 34. Ayet - Elmalılı Hamdi Yazır Meali )

 

Madem erkekler  mallarından  harcıyor kadınlar neden  sadaka veriyor ? Hem  bak yine surede erkeklere diyorki  "kadın üzerine idareci ve hakimdirler".  Ütüne üstelik  aynı surede kadının fenalık ve  geçimsizliklerinden korkulunca  öğüt ver, yatağından ayrıl olmassada döv diyor. Bu nasıl eşitlik ?

 

Birde şu var:

 

Alıntı

Eşlerine zina isnadında bulunup da kendilerinden başka şahitleri olmayanlara gelince, onların her birinin şahitliği kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair dört defa Allah adına yemin ederek şahitlik etmesidir.  (Nur Suresi 6. Ayet - Elmalılı Hamdi Yazır Meali )

 

Burada  zaten diyorki eğer kendinden başka şahidi yok ise kadının. Yani eğer varsa o da gelmek zorunda kalacak.  Şahidi olmayan 2 kadın şahit bulamayacağı için bu ayet var. Yine  kadın aşağıda.

 

Şimdi senin ifaden:

 

Alıntı

Ayrıca Kuran getirdiği bu hükümle yıllar boyunca olacak namus kavgalarını ve kadın öldürme olaylarını böyle tarih üstü bir yöntemle önlemiş olmaktadır. 

 

Kuranda yalancı tanıklık konusunda da insanlar uyarılmakta hatta onlara had cezası uygulanarak şahitlikleri ömür boyu dikkate alınmamaktadır. Yalancı tanıklık ayetine de baktığımızda erkek ve kadın ayrımı yapılmamıştır. Ayet genele yöneliktir. Eğer şahitliklerde erkeğin tanıklığı ön planda olsaydı bu ayette de kadın erkek ayrımı yapılırdı.

 

Namus kavgası mı ? Muhammed Aişe zina yaptığına şüphlenmesi üzerine Kur'an'a ayet indirmiyormu ?  Bir de engellenmiş diyorsun. Hem Kur'an da kadının evlenme yaşı kaçtır ? Aişe ile Muhammed  kaç yaşında evlendi ? Ben söyliyim 9 yaşında. Al sana namus. Namus kavgası önlenmişmiş. Senin o namus dediğin bekaret kadının üzerine oluşturulmuş sosyal bir tabudan başka bir şey değil. Oysa Muhammed'in yaptığı çocuk tecavüzü. Al sana örnek.

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 hours ago, akılsızşuursuzatom said:

eşlerin birbirinine zina isnadında bulunması için kadının tek başına şahitliği kabul edilir ayetlerine ifadelerine bir şey diyememişsiniz?

 

Böyle bir ayet yok. Olsa dükkan senin. "Allah şahit, kocam kesinkes yalan söylüyor." demek, lan ben şahidim demek değildir. 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sonuç:

 

Bir yerine iki kadın istenmesinin sebebi o zaman ki arap toplumunda kadınların ticari konulara aşina olmaması ve ticarette etkin olmamalarıdır. Biri unutursa diğeri ona hatırlatsın ifadesi de bunu doğrulamaktadır.Ayrıca ayetteki ifadeye bakılırsa ayet şahitlik müessesesini düzenlemek için inmemiş bir hakkın kaybını önleme adına  tavsiyelerde bulunmuştur.Eğer şahitlikte bir erkek iki kadın eşitliği olmuş olsaydı Kurandaki şahitlikle ilgili bütün ayetleri incelediğimizde bu ifadeyi açıkça görmemiz gerekirdir ama ayetlere bütüncül açıdan baktığımızda böyle bir ifadeye rastlamıyoruz.

 

Örnek;

 

 Kadınlarınızdan fuhuş (zina) yapanlara karşı içinizden dört şahit getirin (Nisa 15)

 

Ey iman edenler! Birinizin ölümü yaklaştığı zaman, vasiyet sırasında aranızda şahitlik (edecek olanlar) sizden adaletli iki kişidir. Yahut; seferde olup da başınıza ölüm musibeti gelirse, sizin dışınızdan başka iki kişi şahitlik eder. Eğer şüphe ederseniz, onları namazdan sonra alıkorsunuz da Allah adına, "Akraba da olsa, şahitliğimizi hiçbir karşılığa değişmeyiz. Allah için yaptığımız şahitliği gizlemeyiz. Gizlediğimiz takdirde, şüphesiz günahkârlardan oluruz" diye yemin ederler.(Maide 106)

 

Boşanan kadınlar iddetlerinin sonuna varınca, onları güzelce tutun, yahut onlardan güzelce ayrılın. İçinizden iki âdil kimseyi şahit tutun. Şahitliği Allah için dosdoğru yapın. İşte bununla Allah'a ve ahiret gününe inanan kimselere öğüt verilmektedir. Kim Allah'a karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona bir çıkış yolu açar.(Talak 2),,

 

Namuslu kadınlara zina isnat edip sonra da dört şahit getiremeyenlere seksen değnek vurun. Artık onların şahitliğini asla kabul etmeyin. İşte bunlar fâsık kimselerdir.(Nur suresi-4)

 

Bu ayetlere bakıldığında şahitlikte erkek veya kadın diye bir ayırım belirtmemektedir. Eğer iki kadının şahitliği bir erkek şahitliğine eşit olsa bunu bu ayetlerde belirtirdi.Ayetlerdeki hüküm genelleyicidir. Buda kadının şahitliğinin erkeğinkine denk olduğunu gösterir.

 

Ama en önemli ve can alıcı nokta ise şu ayette gizlidir. Bu ayette açıkça erkeğin şahitliğinin kadına eşit olduğunu ve hatta kadının şahitliğinin geçerli olduğunu görmekteyiz.

 

 

Eşlerine zina isnat edip de kendilerinden başka şahitleri olmayanlara gelince, onların her birinin şahitliği; kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair, Allah adına dört defa yemin ederek şahitlik etmesi, beşinci defada da; eğer yalancılardan ise, Allah'ın lânetinin kendi üzerine olmasını ifade etmesiyle yerine gelir.

 Kocasının yalancılardan olduğuna dair Allah'ı dört defa şahit getirmesi (Allah adına yemin etmesi), beşinci defada da eğer kocası doğru söyleyenlerden ise Allah'ın gazabının kendi üzerine olmasını dilemesi, kadından cezayı kaldırır(Nur Suresi 6-9)

 

Erkeğin dört defa şahitlik etmesi iftira suçu olduğundandır. Eğer kadının şahitliği erkeğin kinin yarısı kadar olsaydı Allah kadından dört defa değil sekiz defa yemin etmesi istenirdi. Yada olaya tanıklık etmiş ikinci bir kadının şahitlik etmesini isterdi.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
12 hours ago, Kindi said:

Ama en önemli ve can alıcı nokta ise şu ayette gizlidir. Bu ayette açıkça erkeğin şahitliğinin kadına eşit olduğunu ve hatta kadının şahitliğinin geçerli olduğunu görmekteyiz.

 

 

Eşlerine zina isnat edip de kendilerinden başka şahitleri olmayanlara gelince, onların her birinin şahitliği; kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair, Allah adına dört defa yemin ederek şahitlik etmesi, beşinci defada da; eğer yalancılardan ise, Allah'ın lânetinin kendi üzerine olmasını ifade etmesiyle yerine gelir.

 Kocasının yalancılardan olduğuna dair Allah'ı dört defa şahit getirmesi (Allah adına yemin etmesi), beşinci defada da eğer kocası doğru söyleyenlerden ise Allah'ın gazabının kendi üzerine olmasını dilemesi, kadından cezayı kaldırır(Nur Suresi 6-9)

 

Erkeğin dört defa şahitlik etmesi iftira suçu olduğundandır. Eğer kadının şahitliği erkeğin kinin yarısı kadar olsaydı Allah kadından dört defa değil sekiz defa yemin etmesi istenirdi. Yada olaya tanıklık etmiş ikinci bir kadının şahitlik etmesini isterdi.

 

Bu ayetlerde her iki taraf gerçek şahit bulamadığı için hayali bir varlık olan Allah'ı şahit gösteriyor, kadın da Allah'ı şahit gösterdiği için ne diye 8 kere yemin etsin? Yani bu ayetlerde şahit Allah'tır. İşte bunu sadece akıl sahipleri düşünür.

 

Bakara 282:  Ve erkeklerinizden iki kişiyi şahit tutun. Fakat eğer iki erkek bulunamıyorsa, o zaman şahitlerden razı olacağınız bir erkek ve iki kadını (şahit) tutun ki ikisinden biri unutursa o taktirde, diğeri ona hatırlatır.

 

İslam'a göre şahitlik gerekiyorsa erkek şahit getirilmelidir, ancak yeterli sayıda erkek bulunamıyorsa yine en az bir erkek ve 2 kadın gerekir.

 

12 hours ago, Kindi said:

Kadınlarınızdan fuhuş (zina) yapanlara karşı içinizden dört şahit getirin (Nisa 15)

 

Ey iman edenler! Birinizin ölümü yaklaştığı zaman, vasiyet sırasında aranızda şahitlik (edecek olanlar) sizden adaletli iki kişidir. Yahut; seferde olup da başınıza ölüm musibeti gelirse, sizin dışınızdan başka iki kişi şahitlik eder. Eğer şüphe ederseniz, onları namazdan sonra alıkorsunuz da Allah adına, "Akraba da olsa, şahitliğimizi hiçbir karşılığa değişmeyiz. Allah için yaptığımız şahitliği gizlemeyiz. Gizlediğimiz takdirde, şüphesiz günahkârlardan oluruz" diye yemin ederler.(Maide 106)

 

Boşanan kadınlar iddetlerinin sonuna varınca, onları güzelce tutun, yahut onlardan güzelce ayrılın. İçinizden iki âdil kimseyi şahit tutun. Şahitliği Allah için dosdoğru yapın. İşte bununla Allah'a ve ahiret gününe inanan kimselere öğüt verilmektedir. Kim Allah'a karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona bir çıkış yolu açar.(Talak 2),,

 

Namuslu kadınlara zina isnat edip sonra da dört şahit getiremeyenlere seksen değnek vurun. Artık onların şahitliğini asla kabul etmeyin. İşte bunlar fâsık kimselerdir.(Nur suresi-4)

 

Bu ayetlere bakıldığında şahitlikte erkek veya kadın diye bir ayırım belirtmemektedir. Eğer iki kadının şahitliği bir erkek şahitliğine eşit olsa bunu bu ayetlerde belirtirdi.Ayetlerdeki hüküm genelleyicidir. Buda kadının şahitliğinin erkeğinkine denk olduğunu gösterir.

 

Erkek ve kadının şahitlik durumu Bakara 282'de düzenlendiği için her ayette bunu tekrar etmesi gerekmiyor, onun için bu ayetlerde 4 şahit derken kastedilen erkek şahitlerdir, çünkü Bakara 282'de erkek şahit getirin denmektedir, ancak erkek şahit sayısı yeterli olmadığı zaman eksik olan erkek şahit yerine 2 kadın şahit getirilmelidir. Böyle yapmamak Bakara 282'yi inkar etmek demektir. İnkar edenlere sapığın neler yaptığını biliyorsun herhalde.

 

tarihinde sağduyu tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 08.09.2019 at 14:31, Schwarze sonne yazdı:

 Bahsi geçen dönemde kadın erkek eşitliliğinin olmadığı ve olmaması gerektiği cehalet ve nefret bir yana bariz bir durumdur.

Duygusallıktan ziyade fiziksel boyut üzerinde durulduğunu düşünüyorum.

Çöl bedevisi kitabında bunu da vurgulamak istemiştir.

 

 

21 saat önce, Kindi yazdı:

Sonuç:

 

Bir yerine iki kadın istenmesinin sebebi o zaman ki arap toplumunda kadınların ticari konulara aşina olmaması ve ticarette etkin olmamalarıdır. 

 

Cahiliyye dönemi diye bahsettiğiniz dönemde kadın sosyal haklara sahiplerdi. Söylediğiniz gibi bir yozlaşma yoktu. Bu yalan yıllarca size İslamcılar tarafindan yutturuldu. Azıcık ufkunuzu açın ve farklı kaynaklara bakın . Kindi ayrıca kadının ticari konulara aşina olmaması demişsin de Hatice neyle uğraşıyordu ? Ayrıca Hatice Muhammed e evlilik teklifi etmiştir. Buda o dönemde kadının es seçme özgürlüğüne kanıttır . O dönemde kadın toplumda eş secebiliyor, eşini bosayabiliyordu. Ticaret yapabiliyor , mirastan pay alıyordu. Toplum içinde rahatça dolaşabiliyor erkeklerden korunmasına çarşaf giymesine gerek duyulmuyordu. Ve en önemlisi diri diri toprağa gömülmüyordu !

 

 

 

tarihinde Salvolimpos tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
3 dakika önce, Salvolimpos yazdı:

 

 

Cahiliyye dönemi diye bahsettiğiniz dönemde kadın sosyal haklara sahiplerdi. Söylediğiniz gibi bir yozlaşma yoktu. Bu yalan yıllarca size İslamcılar tarafindan yutturuldu. Azıcık ufkunuzu açın ve farklı kaynaklara bakın . Kindi ayrıca kadının ticari konulara aşina olmaması demişsin de Hatice neyle uğraşıyordu ? Ayrıca Hatice Muhammed e evlilik teklifi etmiştir. Buda o dönemde kadının es seçme özgürlüğüne kanıttır . O dönemde kadın toplumda eş secebiliyor, eşini bosayabiliyordu. Ticaret yapabiliyor , mirastan pay alıyordu. Toplum içinde rahatça dolaşabiliyor erkeklerden korunmasına çarşaf giymesine gerek duyulmuyordu. Ve en önemlisi diri diri toprağa gömülmüyordu !

 

 

 

bu çok  istisna  ve  ender  görülen  bir  durum  ama.

 

Ayrıca  hatice  dışında  var. mı  baya  toplumda  etkili  olan  kadınlar  cahiliyyede  tek  ticaret  yapan  oysa  bu  çok  geçerli  bir  fikir  olmaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 dakika önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

bu çok  istisna  ve  ender  görülen  bir  durum  ama.

 

Ayrıca  hatice  dışında  var. mı  baya  toplumda  etkili  olan  kadınlar  cahiliyyede  tek  ticaret  yapan  oysa  bu  çok  geçerli  bir  fikir  olmaz.

 

(Sebe) melikesi örneği, ((cahiliyye)) olarak küçümsenmek istenilen dönemlerde kadının devlet başkanlığınagelebildiğinin kanıtı olmak üzere ortadadır.
 

Kitabu'l Agani'cle adıgeçen Selma bint Amr, ki sadece şiirleriyle değil fakat güzelliğiyle de ün salmış bir kadındı, pek çok talipleri bulunmasına rağmen kendi kafasına ve gönlüne uygun birini bulana kadar evlenme-me kararında olduğundan sayısız taliplerini reddetmekle tanınmıştı. Evlenirken de, evlilik boyunca özgürlüğüne sahip kalacağına ve dilediği an kocasını boşayacağına dair şart koşmuştu. Yine aynı şekilde, kadın şairlerden Bint Amru'l-Harise bin el-Şarid,  üç kocaya varmış ve kocalarının hepsini de kendi seçmiş ve boşama şartı ile evlenmişti,zikredilebilecek bir başka örnektir. Muhammed'in dayısı Abdü'l-Müttalib b. Haşim'in annesi Selma binti Amr, bu konuda verilecek nice örneklerden bir diğeridir ki, Cahiliyye döneminde Arab kadınının özgürlüğünü temsil eder. En sağlam Arab kaynaklarından öğrenmekteyiz ki Selma,  öylesine şahsiyetine ve özgürlüğüne sahip bir kadındı ki, evleneceği zaman kendi işlerinin kontrolunu kendi elinde tutacağına ve dilediği zaman kocasını boşayacağına dair şartı, evlilik akdinin şartı kılardı.Hemen hatırlatalım ki İslamdan sonra Arap kadını, kocasını seçme hakkını yitirmiştir. Aynı şekilde ((Cahilliyye)) de kocasını boşama hakkına sahip iken, İslamdan sonra bu hakkından da yoksun kalmıştır. Zira Muhammed, muhtemelen kendi başına gelenlerden ders almış olarak, boşanma hakkını sadece kocanın hakkı olarak yerleştirmiştir. Çünkü daha önceleri kendi karılarından bazıları kendisini boşamişlardır. Örneğin Hazrec'in kızı Leyla ((aramızdaki akdi boz)) diyerek onunla ilişkisini bozanlardan biridir.

 

Öteyandan «muta evlilik» sistemi, İslam'dan önce Arap kadınının özgürlüğünün bir başka örneğidir. Çünkü bu sisteme göre, belli bir süre boyunca birlikte yaşamak isteyen kadın ve erkek, hiç bir özel merasime gerek görmeden, aralarında imzalayacakları bir andlaşma ile evlenebilirdi. Evlilik, akdi sırasında ne kadının babası ya da velisi ve ne de başkaca bir tanık hazır bulunurdu. Sadece iki tarafın serbest iradesiyle evlilik oluşmuş olurdu. Fakat Muharnmed bu sistemi, kadının özgürlüğüne yer veren bir sistemdir diyerek, kaldırmıştır. 
Şunu da eklemek gerekir ki ((cahilliyye)) döneminde Arap kadını, sözünü geçiren ve erkeğini etkileyebilen, haysiyetine düşkün bir varlıktı. Kocasını saydığı kadar kocasi da karısını sayardı; çocuklar baba otoritesine olduğu kadar ana otoritesine de bağlıydı.Kadın için erkekten kaçmak, kapanmak diye bir şey yoktur. Kendisini güzel yapmak ve kocasının hayranlığını kazanmak için süslenir,gözlerini kaşlarını boyar, takıp takıştırırdi. 

--

Hem vakarınızla evlerinizde durun da önceki cahiliyet devrinde olduğu gibi süslenip çıkmayın. Namazı kılın, zekatı verin. Allah ve Resulü'ne itaat edin. Ey ehli beyt! Allah sizden kiri gidermek ve sizi tertemiz, pampak yapmak istiyor. (Ahzab Suresi 33. Ayet - Elmalılı Hamdi Yazır Meali )

--

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, Salvolimpos yazdı:

 

(Sebe) melikesi örneği, ((cahiliyye)) olarak küçümsenmek istenilen dönemlerde kadının devlet başkanlığınagelebildiğinin kanıtı olmak üzere ortadadır.
 

Kitabu'l Agani'cle adıgeçen Selma bint Amr, ki sadece şiirleriyle değil fakat güzelliğiyle de ün salmış bir kadındı, pek çok talipleri bulunmasına rağmen kendi kafasına ve gönlüne uygun birini bulana kadar evlenme-me kararında olduğundan sayısız taliplerini reddetmekle tanınmıştı. Evlenirken de, evlilik boyunca özgürlüğüne sahip kalacağına ve dilediği an kocasını boşayacağına dair şart koşmuştu. Yine aynı şekilde, kadın şairlerden Bint Amru'l-Harise bin el-Şarid,  üç kocaya varmış ve kocalarının hepsini de kendi seçmiş ve boşama şartı ile evlenmişti,zikredilebilecek bir başka örnektir. Muhammed'in dayısı Abdü'l-Müttalib b. Haşim'in annesi Selma binti Amr, bu konuda verilecek nice örneklerden bir diğeridir ki, Cahiliyye döneminde Arab kadınının özgürlüğünü temsil eder. En sağlam Arab kaynaklarından öğrenmekteyiz ki Selma,  öylesine şahsiyetine ve özgürlüğüne sahip bir kadındı ki, evleneceği zaman kendi işlerinin kontrolunu kendi elinde tutacağına ve dilediği zaman kocasını boşayacağına dair şartı, evlilik akdinin şartı kılardı.Hemen hatırlatalım ki İslamdan sonra Arap kadını, kocasını seçme hakkını yitirmiştir. Aynı şekilde ((Cahilliyye)) de kocasını boşama hakkına sahip iken, İslamdan sonra bu hakkından da yoksun kalmıştır. Zira Muhammed, muhtemelen kendi başına gelenlerden ders almış olarak, boşanma hakkını sadece kocanın hakkı olarak yerleştirmiştir. Çünkü daha önceleri kendi karılarından bazıları kendisini boşamişlardır. Örneğin Hazrec'in kızı Leyla ((aramızdaki akdi boz)) diyerek onunla ilişkisini bozanlardan biridir.

 

Öteyandan «muta evlilik» sistemi, İslam'dan önce Arap kadınının özgürlüğünün bir başka örneğidir. Çünkü bu sisteme göre, belli bir süre boyunca birlikte yaşamak isteyen kadın ve erkek, hiç bir özel merasime gerek görmeden, aralarında imzalayacakları bir andlaşma ile evlenebilirdi. Evlilik, akdi sırasında ne kadının babası ya da velisi ve ne de başkaca bir tanık hazır bulunurdu. Sadece iki tarafın serbest iradesiyle evlilik oluşmuş olurdu. Fakat Muharnmed bu sistemi, kadının özgürlüğüne yer veren bir sistemdir diyerek, kaldırmıştır. 
Şunu da eklemek gerekir ki ((cahilliyye)) döneminde Arap kadını, sözünü geçiren ve erkeğini etkileyebilen, haysiyetine düşkün bir varlıktı. Kocasını saydığı kadar kocasi da karısını sayardı; çocuklar baba otoritesine olduğu kadar ana otoritesine de bağlıydı.Kadın için erkekten kaçmak, kapanmak diye bir şey yoktur. Kendisini güzel yapmak ve kocasının hayranlığını kazanmak için süslenir,gözlerini kaşlarını boyar, takıp takıştırırdi. 

--

Hem vakarınızla evlerinizde durun da önceki cahiliyet devrinde olduğu gibi süslenip çıkmayın. Namazı kılın, zekatı verin. Allah ve Resulü'ne itaat edin. Ey ehli beyt! Allah sizden kiri gidermek ve sizi tertemiz, pampak yapmak istiyor. (Ahzab Suresi 33. Ayet - Elmalılı Hamdi Yazır Meali )

--

Toplumda dikkat çekmemek için  süslenip merak uyandırmamaları gerekir ki diğer kadınlar içinse haramdan sakinmasi istenir. Toplum da  sizin  dediğiniz gibi keyfi olarak evlenirse  kimsenin  haberi  yokken  artık  bu  iş  çocuk  oyuncağı  olur  ki  evlenip  yine  keyfi  boşananlar  olur.Toplum  kendini elimine  etmeye  başlar  ahlaki  olarak.Aile  kurumu  dagilirsa  sıkıntı  olur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
54 dakika önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

Toplumda dikkat çekmemek için  süslenip merak uyandırmamaları gerekir ki diğer kadınlar içinse haramdan sakinmasi istenir. Toplum da  sizin  dediğiniz gibi keyfi olarak evlenirse  kimsenin  haberi  yokken  artık  bu  iş  çocuk  oyuncağı  olur  ki  evlenip  yine  keyfi  boşananlar  olur.Toplum  kendini elimine  etmeye  başlar  ahlaki  olarak.Aile  kurumu  dagilirsa  sıkıntı  olur.

 

Evet güzel yazmışsın da neticede olan şeyler ortada. Üstelik uygulamasi ile . Muta nikahi sisteminde kocasıni boşama hakkı olan kadın. İslam nikahı sisteminde kocasıni boşama hakkı elinden alınıyor .Ayrıca dediğin gibi muta sisteminde iken aile kurumu dağılmış olsaydı o zamanın toplumunda hiç aile kavramı kalmamis olurdu. Ayrıca birde şöyle bak , İslam ülkelerindeki kadının yerine , toplum içindeki duruşuna , toplumun refah seviyesine bak, birde din den uzak yaşayan toplumlarin refah seviyesine bak. Problemin kaynağı akla, mantıga, modern hukuk a uygun olmayan dini kurallar, uygulamalar nihayetinde dinin kendisidir.

tarihinde Salvolimpos tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
29 dakika önce, Salvolimpos yazdı:

 

Evet güzel yazmışsın da neticede olan şeyler ortada. Üstelik uygulamasi ile . Muta nikahi sisteminde kocasıni boşama hakkı olan kadın. İslam nikahı sisteminde kocasıni boşama hakkı elinden alınıyor .Ayrıca dediğin gibi muta sisteminde iken aile kurumu dağılmış olsaydı o zamanın toplumunda hiç aile kavramı kalmamis olurdu. Ayrıca birde şöyle bak , İslam ülkelerindeki kadının yerine , toplum içindeki duruşuna , toplumun refah seviyesine bak, birde din den uzak yaşayan toplumlarin refah seviyesine bak. Problemin kaynağı akla, mantıga, modern hukuk a uygun olmayan dini kurallar, uygulamalar nihayetinde dinin kendisidir.

kadının  boşanma  hakkı  hangi  ayetlerden  dolayı  yok?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...