Jump to content

Her zaman dürüst olmak mümkün mü?


Recommended Posts

Tüm hayatı yalan söylemeden geçirmenin pek mümkün olduğunu zannetmiyorum, hatta imkansız olduğunu düşünüyorum.

Ancak yalan söylemek harbiden kötü bir şey midir?
Ne zaman gerçeği söylememek gereklidir?
Ve daha da önemlisi, insanlar nasıl yalan söylüyorlar?

 

2017 yılında yapılan bir bilimsel araştırmaya göre, Afrikalı ve Asyalı insanların, Avrupalı insanlardan farklı olan bir yalan kültürleri var. Bu konuşulan dile de yansımaktadır: Asyalı ve Afrikalılar ağırlıklı olarak "ben" kelimesini kullanıyorlar ve yalana daha detaylı veriler katıyorlar. Avrupalılar ise ikisinden de kaçınıyorlar. Görünen o ki, herkes yalan söyler, ama hem bireysel hem de kültürel olarak farklı bir şekilde. İlginç olan bir şey daha var; küçük çocuklar ve çok yaşlı insanlar pek yalan söylemezler!  

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Her zaman dürüst olmak elbette mümkündür.

Yararlı yalanlar dürüstlüğü asla bozmaz.

Yalan söylediğin kişinin lehine söylenen yalan seni yalancı yapmaz, aksine onu mutlu ettiğin, üzmediğin veya başına gelebilecek olumsuz olaylardan kurtardığın için vijdanen onurlanırsın.

İyi bir örnek mi bilmiyorum ama bunu bir hikayeyle örneklendireyim.

Kışın ortasında iki kardeş dağda odun kesiyorlar, kestikleri ağaç kardeşin birinin üzerine düşüyor, ayakları ağacın altında kalıyor, bir kişinin o koca ağacı kaldırmaya gücü yetmez, bu yüzden diğer kardeş köye yardıma koşuyor, bir kaç adım koştuktan sonra geri dönüp ağacın altındaki kardeşine olmadık küfürler ediyor, lakin yardım çağırmak için tekrar koşuyor.

Yardım gelip ağacın altından kurtarıyorlar, daha kurtulur kurtulmaz elindeki tüfekle yardım çağıran kardeşini öldürüyor.

Birtanesi niye öldürdün diyor?

Avradıma olmadık küfürler etti diyor.

Soran adam şunu söylüyor, o sana o küfürleri karın ve ağacın altında yaşama şansını güçlendirmek için etti diyor, gerçek küfür etmiş olsa yardım getirirmiydi diyor.

 

Yani yardım eden kardeş yalan söyleyerek kendi canından oluyor ama kardeşini de ölmekten kurtarıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 month later...
On 22.09.2019 at 22:09, bilgivehis yazdı:

Her zaman dürüst olmak elbette mümkündür.

Yararlı yalanlar dürüstlüğü asla bozmaz.

Yalan söylediğin kişinin lehine söylenen yalan seni yalancı yapmaz, aksine onu mutlu ettiğin, üzmediğin veya başına gelebilecek olumsuz olaylardan kurtardığın için vijdanen onurlanırsın.

 

Bunun fakirin zenginden çalması hırsızlık sayılmaz demekten bir farkı yok...

 

On 22.09.2019 at 11:50, kavak yazdı:

Tüm hayatı yalan söylemeden geçirmenin pek mümkün olduğunu zannetmiyorum, hatta imkansız olduğunu düşünüyorum.

Ancak yalan söylemek harbiden kötü bir şey midir?
Ne zaman gerçeği söylememek gereklidir?
Ve daha da önemlisi, insanlar nasıl yalan söylüyorlar?

 

Gerçeği söylememekle yalan söylemek farklı şeylerdir. Karşındaki insan, sen gerçeği söylemediğinde gerçeği, kafasında senin planladığın şekilde kuruyorsa ve sen bunun farkında olup gerçeği biliyorsan, yalan söylemiş sayılırsın. Her gerçeği her yerde söylememek ise edeptir, yalan değil.

Çevremizde hep çok dürüst insanlar istediğimizi söylesek de, insanlar böyle insanlara genellikle ihtiyaç halinde meylediyor gibi. Duyması gereken gerçekleri duyup, ardından o dürüst insanları hayatlarından uzaklaştırıyorlar(veya o insanlar uzaklaşıyor). Bilinen bir hikayedir, çünkü insanlar kendilerini dürüst ve kurban gibi görüp "insanların yalan duymayı sevdiklerinden kendileriyle olmadığını" düşünmeyi severler. Ancak mesele o kadar basit olmaz çoğu zaman.

Dürüst dediğimiz insanların da dürüstlüğünden ne kadar emin olabiliriz? Aksini görmedikçe veya söylediğinin doğru olup olmadığını düşündürecek bir sebep olmadıkça söylediklerini doğru kabul ederiz. Acaba yakınımızdakiler bize yakalanmadan kaç defa büyük ve küçük yalanlar söyledi? Çevresi tarafından dürüst kabul edilen insanlar gerçekten dürüst mü? Yoksa yalan söylemekten korktukları için mi böyleler? Neden çevremizdeki dostlarımızın bize acı da olsa gerçekleri söylemesini isteriz? Acı gerçekleri merak ettiğimizden mi yoksa o gerçekleri duydukça çekincelerimiz dindiği ve güvenimiz pekiştiği için mi?

İnsanlar çok güzel yalan söylüyor. Binbir yalan ve yalancı çeşidi var. Bu insanları tanıdıkça insanların dürüstlüğü hakkında daha az sonuca varır oldum. Kişinin, başka insanların dürüstlüğünü bu kadar umursamasının sebebi, aslında insanlar arasında kendini tehlikede hissetmesi ve bu belirsizlik durumunun onu rahatsız etmesidir. İnsanlar hakkında "herkes yalancıdır" veya "tamamen dürüst insan vardır" gibi sonuçlara ulaşıp, kafalarında hayatındaki bütün insanları buna göre biçmeye çalışma sebepleri budur.

Belirsizliği kabul etmeliyiz. Kimseyi tamamen tanıyamayacağımızı kabul edip kendi hayatımıza bakmalıyız. Zira yalancının çeşidi bitmez. Yalancı vardır yalan söyler. Yalancı vardır, 5 gerçeğin arasında 1 yalan katar. Yalancı vardır, bütün imajını yalan ile kurar ama günlük hayatta yalan söylemez. Yalancı vardır, hem büyük hem küçük yalan söyleyip, küçükleri ele verir. "Ben yalan söyleyemiyorum" algısı yaratır. Yalanı yalanla kapatan vardır. Sadece zaman kazanmak için yalan söyleyen vardır. Kronik yalancı vardır. Vardır da vardır, tanıyamazsın...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dürüstlük ile yalan farklı kavramlar. 

 

Yeri gelir en dürüst yaklaşım yalan söyleyerek yerine getirilebilir. Temelde, dürüstlük niyete dairken, yani karşıdakini aldatmamak, yalan tam tersidir. Söylenen şey gerçekten aldatmaya yönelik değilse, aslı olmayan bir lafta olsa, gene dürüst bir davranış olur.

 

Yalan denen şey, karmaşık bir şey. Her aslından farklı olan şeyi yalan olarak değerlendirmemek gerek.

 

Ki, bazen doğrular, kişiyi daha çok yanıltabilir. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 saat önce, Bir Buçuk yazdı:

Bunun fakirin zenginden çalması hırsızlık sayılmaz demekten bir farkı yok...

 

Aynen öyle, fakirin zenginden çalması hırsızlık sayılmaz, zira çalıyorsa kendi malını çalıyor, çünkü zenginin malının yüzde doksan dokuzu zaten fakirindir.

Zengin fakirin emeğini çalarak zengin olur, dünyada bunun başka alternatifi yok, hani zengin olmanın başka alternatifi olsa o zaman fakirin çaldığını hırsızlık sayardım ama öyle bir dünya yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 26.10.2019 at 12:17, bilgivehis said:

 

Aynen öyle, fakirin zenginden çalması hırsızlık sayılmaz, zira çalıyorsa kendi malını çalıyor, çünkü zenginin malının yüzde doksan dokuzu zaten fakirindir.

Zengin fakirin emeğini çalarak zengin olur, dünyada bunun başka alternatifi yok, hani zengin olmanın başka alternatifi olsa o zaman fakirin çaldığını hırsızlık sayardım ama öyle bir dünya yok.

 

Çok boş düşünüyorsun. 

 

İşte fakir:

 

götünün kılıyız ile ilgili görsel sonucu"

 

Şimdi bunun fakir olması, benim malımı çalmasını haklı mı çıkarıyor?

 

Sizin görmediğiniz şey fakirliğin bir yazgı değil, tercih olduğu. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
14 dakika önce, anibal yazdı:

Sizin görmediğiniz şey fakirliğin bir yazgı değil, tercih olduğu. 

 

Senin görmediğin ya da göstermek istemediğin, o tercihin arkasındakidir.

O tercihin arkasında ne var, insanlar fakir olmayı neden tercih eder?

Bu soruları kadere, yazgıya bağlayacak değilsin herhalde...

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 hours ago, bilgivehis said:

 

Senin görmediğin ya da göstermek istemediğin, o tercihin arkasındakidir.

O tercihin arkasında ne var, insanlar fakir olmayı neden tercih eder?

Bu soruları kadere, yazgıya bağlayacak değilsin herhalde...

 

Evet, neden tercih ederler? Ama görmediğin şey şu, tercih yaptıklarından haberleri var mıdır, evvela bunu çözmen lazım.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, anibal yazdı:

tercih yaptıklarından haberleri var mıdır, evvela bunu çözmen lazım.

 

Aynı şeyi soruyoruz, tercih yaptıklarından haberleri var mı?

 

Zengin tercihini bilinçli olarak yapar, fakir ise bunu kadere bağlar, çünkü ona fakirliğin kutsal olduğu ve çile çekmenin tanrı tarafından cennet ile ödüllendirileceği lanse edilmiştir.

Bir yandan fakirlikle övünürler ama bir yandan da zenginlerin, tayyip gibilerin götünün kılı olmaktan mutlu olurlar.

Şimdi böylesi fakirlere mazlum gözüyle mi bakacağız yoksa bu dünyaya gelmiş mikrop olarak mı bakacağız, asıl sorulması gereken budur...

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 hours ago, bilgivehis said:

 

Aynı şeyi soruyoruz, tercih yaptıklarından haberleri var mı?

 

Zengin tercihini bilinçli olarak yapar, fakir ise bunu kadere bağlar, çünkü ona fakirliğin kutsal olduğu ve çile çekmenin tanrı tarafından cennet ile ödüllendirileceği lanse edilmiştir.

Bir yandan fakirlikle övünürler ama bir yandan da zenginlerin, tayyip gibilerin götünün kılı olmaktan mutlu olurlar.

Şimdi böylesi fakirlere mazlum gözüyle mi bakacağız yoksa bu dünyaya gelmiş mikrop olarak mı bakacağız, asıl sorulması gereken budur...

 

Gene kafanca yorum yapıyorsun. Zengin öyle gidip bilinçli yapmaz terchini falan. 

 

Evet, o mevzu elbette var, şükret sen, biz yiyelim mevzusu.

 

Aynen, asıl soracağın şey o. Zenginlere taş atıp durana kadar, fakir olmayı şeref sayan, dangalak, embesil ve insanlığın içinde bir asalak olan tipleri önce bir düşüneceksin. 

 

Ama genelde senin tavrın, zenginlerin derisini yüzüp, fakirlere abajur yapalım kafası. Bilir yada bilmez, zenginlere düşmanlı kedecem derken, bu asalak sürüsünü kollamaya uğraşıyorsun.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
30 dakika önce, anibal yazdı:

Ama genelde senin tavrın, zenginlerin derisini yüzüp, fakirlere abajur yapalım kafası

 

Alakası yok. beni yanlış tanımışsın, ben zenginlerin fakirlerin üzerinde din ve diğer organları kullanarak psikolojik operasyon yaptıklarını anlatmaya çalışıyorum. Bunu yapmaya çalışmak ne zenginlerin derisini yüzmektir ne de fakirleri korumaktır, sadece gerçekleri insanların görmesini istiyorum.

Örneğin sen de zenginlerin fakirler üzerinde yürüttüğü bu psikolojik operasyonda pay sahibisin. Bir yandan dinlerin toplum üzerinde olumsuz etkisini anlatırken diğer yandan zenginlerin yozlaştırma operasyonunu yürütüyorsun. Abd ve İsrail'in dünya üzerine yaptıkları çeşitli operasyonlarını savunmak bu operasyona katkıda bulunmaktır ki, sen de işte tam da bunu yapıyorsun.

Dürüst biriysen benim gibi yaparsın, sadece gerçekleri anlatmaya çalışırsın ama sen öyle yapmıyorsun, bir yandan dini kötülerken diğer yandan zenginleri savunuyorsun.

Oysa dinleri besleyenler de zenginlerdir, bu gerçeği de  not düşeyim.

Ek olarak tayyibin de senin o savunduğun takımın bir adamı olduğunu özellikle söyleyeyim, yani sen zenginleri savunurken tayyibi de savunmuş oluyorsun.

tarihinde bilgivehis tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
9 hours ago, bilgivehis said:

 

Alakası yok. beni yanlış tanımışsın, ben zenginlerin fakirlerin üzerinde din ve diğer organları kullanarak psikolojik operasyon yaptıklarını anlatmaya çalışıyorum. Bunu yapmaya çalışmak ne zenginlerin derisini yüzmektir ne de fakirleri korumaktır, sadece gerçekleri insanların görmesini istiyorum.

Örneğin sen de zenginlerin fakirler üzerinde yürüttüğü bu psikolojik operasyonda pay sahibisin. Bir yandan dinlerin toplum üzerinde olumsuz etkisini anlatırken diğer yandan zenginlerin yozlaştırma operasyonunu yürütüyorsun. Abd ve İsrail'in dünya üzerine yaptıkları çeşitli operasyonlarını savunmak bu operasyona katkıda bulunmaktır ki, sen de işte tam da bunu yapıyorsun.

Dürüst biriysen benim gibi yaparsın, sadece gerçekleri anlatmaya çalışırsın ama sen öyle yapmıyorsun, bir yandan dini kötülerken diğer yandan zenginleri savunuyorsun.

Oysa dinleri besleyenler de zenginlerdir, bu gerçeği de  not düşeyim.

Ek olarak tayyibin de senin o savunduğun takımın bir adamı olduğunu özellikle söyleyeyim, yani sen zenginleri savunurken tayyibi de savunmuş oluyorsun.

 

Sanki, zenginlerin telepatik güçleri falan var da...

 

H.G. Wells'in meşhru bir kitabı vardır, zaman makinesi. Orada, gelecekte insanları telepati ile yönlendiren birilerinden bahseder ya. Sanırım onu falan gerçek sanıyorsun.

 

Şunu bir iyi anlaman gerekiyor, kimse, kimsenin üstünde psikolojik operasyon falan yapamaz. İnsanlarda böyle psişik kabiliyetler yok. Ama bak bir tür parazit yoluyla, kediler yapabilir, o ayrı mesele. 

 

ABD ve İsrailin dünya üzerinde yaptığını söylediğin operasyonlarda, oralarda birilerinin kendi çarşafa dolanmasına müdahaleden başka bir şey değildir. Eğer kafanızı o ABD falan martavallarından kaldırıp, o karışan yerlerdeki gerçekleri görürseniz, o zaman biraz aklınız başınıza gelir.

 

Zenginleri savunduğum falanda yok. Ama sizin kafanız, zengin olmayı bir suç, bir kabahat, bir vahşet falan gören bir kafa. Aynı kafa ile ABD'ye bakıyorsunuz, o da zengin, demek ki, o da tu kaka deyip çıkıyorsunuz. Ha, eğer biraz kafanızı kaldırıp, o ülkelerin de ne menem halt olduklarını falan görürseniz, o zaman daha sağlıklı bir değerlendirme yapabilirsiniz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 year later...

Değil. Dürüstlük sandığımız kadar iyi bir şey de değil. Elbette olabildiğimiz kadar dürüst olmalıyız ama patavatsız da olmamalıyız. 

 

Dürüstlük güzel bir özellik ama her doğru da her yerde söylenmemeli. Bu sebeple her zaman dürüst olmamız iyi bir şey olmadığı için belki de mümkün değildir. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...