Jump to content

Şansın kaderden, üstün olduğuna inanıyorum.


Recommended Posts

Bu dünyada 2 şeye inanırım, 1. şans para ve zenginlik getirir. 2. vicdan ise bazı şeylerin telafisini onarır..vicdanın ne zaman geliceği belli değildir. geldiği an, dünyanın en kötü insanı bile olsanız birşeyleri onarma şansınız doğucaktır..diğer seçenekler bir işe yaramaz, çünkü vicdan sahibi insanlardır, yaradanın böyle bir algısı yoktur.. yaradan isimden de anlaşıldıgı gibi , yaratmak dışında bir özelliği yoktur..bir karar verilicekse, bu karar insanlara aittir. ölüm sonrası için yorum yapmak mantıklı olmaz, yaşam kısaca, tanrı için, belirsizlik ilkelerinde oluşur. bizim için ise, yaşam üremek çoğalmak sevmek ,nefret etmek , intikam almak gibidir.intikam aldığımızda tanrıyı unuturuz, acı çektiğimizde tanrıyı hatırlarız ,ilginç! değilmi?(hayatı ilginç! kılanda bu özelliktir, bizi vareden bizi eğitmez bizim gibi varedilmiş ve hiç birşeyden haberi olmuyanlar bizi eğitmeye çalışır.)

 

10003564_bohemian-buddha-mid-res.jpg

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sen sahip olduğun bir şeye senin iznin olmadan hiç kimsenin müdahale etmesini istemediğin halde, bu kainatın sahibinin izni haricinde mülkünde ondan izinsiz ve habersiz bir şey olması aklen ve mantıken mümkün olur mu..elbette sana herkesten ayrı bir sima vererek ve bir sinek kanadını bile ehemmiyetle tanzim ederek, seni bildiğini ve gördüğünü sana gösten bir zâtın mülkünde onun ilim ve kudreti ve izni haricinde bir şey olması imkansızdır. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, İLİMCİK yazdı:

Sen sahip olduğun bir şeye senin iznin olmadan hiç kimsenin müdahale etmesini istemediğin halde, bu kainatın sahibinin izni haricinde mülkünde ondan izinsiz ve habersiz bir şey olması aklen ve mantıken mümkün olur mu..elbette sana herkesten ayrı bir sima vererek ve bir sinek kanadını bile ehemmiyetle tanzim ederek, seni bildiğini ve gördüğünü sana gösten bir zâtın mülkünde onun ilim ve kudreti ve izni haricinde bir şey olması imkansızdır. 

 

Tanrıdan görüşmüş gibi yazmışsın.

Bu yazdıklarının kaynağı yok, neye dayanarak bu görüşü elde ettin?

Kuran dersen, o da insanlar tarafından yazılmış bir kitap sonuçta, bu kitap tanrıdan görüşmüş gibi olmana yeterli mi?

Yani kuranı tanrının kendisi yazıp gönderse dahi onun varlığını zerre kanıtlamıyor, böylesi bir kitaptan nasıl tanrı yaratabiliyorsun?

Mesela kendisinin gücü yetmiyormuş gibi "sizden olmayanları gördüğünüz yerde öldürün!" diyen bir tanrının varlığına hangi gerekçeyle inanıp da bu sözleri yazabiliyorsun?

Link to post
Sitelerde Paylaş
12 dakika önce, bilgivehis yazdı:

 

Tanrıdan görüşmüş gibi yazmışsın.

Bu yazdıklarının kaynağı yok, neye dayanarak bu görüşü elde ettin?

 

Öncelikle, insanda sadece göz yok akıl da var..aklını çalıştırman kafi..  aklen ve mantıken bir şeydeki intizam ve ölçü ve hikmet o şeyin bilerek ve isteyerek yapıldığının delilidir..Gözümüzün önünde bir sinek kanadını intizamdan hariç bırakmayan ve sana herkesten ayrı bir sima veren nasıl senin hareketlerinden habersiz olabilir.. Hem sonsuz kudret ve ilim sahibi bir zâtın mülkünde nasıl Allahın ilim ve kudretinden, irade ve meşietinden hariç şeyler olabilir.. Elbette bu imkansızdır.. 

 

İkinci olarak, beni bilerek ve isteyerek yaratan ve bu dünyaya gönderen zâtın kendini bize tanıtmaması ve bizi yaratmasındaki gaye ve hikmetleri bildirmemesi aklen imkansızdır.. Bunun için binlerce elçi göndermiş.. En sonuncusu ve bu vazifeyi en mükemmel şekilde yapan ve bana Rabbimi isim ve sıfatları ile tanıtan ve dünyadaki vazifemizi öğreten ve her soruma en makul ve mukni cevaplar veren Kur'andır.. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 hours ago, İLİMCİK said:

Öncelikle, insanda sadece göz yok akıl da var..aklını çalıştırman kafi..  aklen ve mantıken bir şeydeki intizam ve ölçü ve hikmet o şeyin bilerek ve isteyerek yapıldığının delilidir..Gözümüzün önünde bir sinek kanadını intizamdan hariç bırakmayan ve sana herkesten ayrı bir sima veren nasıl senin hareketlerinden habersiz olabilir.. Hem sonsuz kudret ve ilim sahibi bir zâtın mülkünde nasıl Allahın ilim ve kudretinden, irade ve meşietinden hariç şeyler olabilir.. Elbette bu imkansızdır.. 

 

İkinci olarak, beni bilerek ve isteyerek yaratan ve bu dünyaya gönderen zâtın kendini bize tanıtmaması ve bizi yaratmasındaki gaye ve hikmetleri bildirmemesi aklen imkansızdır.. Bunun için binlerce elçi göndermiş.. En sonuncusu ve bu vazifeyi en mükemmel şekilde yapan ve bana Rabbimi isim ve sıfatları ile tanıtan ve dünyadaki vazifemizi öğreten ve her soruma en makul ve mukni cevaplar veren Kur'andır.. 

 

Madem bu Allah kendini bana tanıtacak ve beni yaratmasındaki gaye ve hikmetleri açıklayacak, neden direkt bana açıklamıyor da araya birilerini sokuyor?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Şimdi, sağduyu yazdı:

 

Madem bu Allah kendini bana tanıtacak ve beni yaratmasındaki gaye ve hikmetleri açıklayacak, neden direkt bana açıklamıyor da araya birilerini sokuyor?

 

Konuşmanın farklı şekilleri var..Mesela, bir sevdiğinin sana getirdiği bir hediye seni sevdiğini söylemesidir..Bir dilencinin elini açıp beklemesi bir konuşmadır..bebeğin ağlaması ve hazin hali ayrı bir konuşmadır..Bir kimsenin sana karşı yumruk atması çok manalar ifade eden bir konuşmadır..Bir kimsenin sana mektup yazması yine bir konuşmadır..Öyle de, seni anne rahminde bir nutfeden yaratıp, akıl, kalp, göz ve dil gibi maddi manevi duygular vermesi bir konuşmadır..Doğduğun anda sana süt vermesi ve kainatı baştan başa harika ve muntazam sanat eserleriyle donatması ayrı bir konuşmadır..vs..

 

Evet, Allah her insan ile vahiy yoluyla konuşmuyor..Çünkü, her insan külliyet kesbedip o makama terakki edemiyor..Biz daha Allahın nur isminin kesif bir tecellisi olan güneşiyle doğrudan muhatap olamıyoruz..Güneşi yaratan ile nasıl doğrudan muhatap olacağız..

Link to post
Sitelerde Paylaş
9 minutes ago, İLİMCİK said:

 

Konuşmanın farklı şekilleri var..Mesela, bir sevdiğinin sana getirdiği bir hediye seni sevdiğini söylemesidir..Bir dilencinin elini açıp beklemesi bir konuşmadır..bebeğin ağlaması ve hazin hali ayrı bir konuşmadır..Bir kimsenin sana karşı yumruk atması çok manalar ifade eden bir konuşmadır..Bir kimsenin sana mektup yazması yine bir konuşmadır..Öyle de, seni anne rahminde bir nutfeden yaratıp, akıl, kalp, göz ve dil gibi maddi manevi duygular vermesi bir konuşmadır..Doğduğun anda sana süt vermesi ve kainatı baştan başa harika ve muntazam sanat eserleriyle donatması ayrı bir konuşmadır..vs..

 

Evet, Allah her insan ile vahiy yoluyla konuşmuyor..Çünkü, her insan külliyet kesbedip o makama terakki edemiyor..Biz daha Allahın nur isminin kesif bir tecellisi olan güneşiyle doğrudan muhatap olamıyoruz..Güneşi yaratan ile nasıl doğrudan muhatap olacağız..

 

Bırak laf salatasını, dansöz gibi kıvırmayı. Bu Allah denen put Muhammed'e direkt mesaj gönderirken neden bana direkt mesaj göndermiyor?

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Şimdi, sağduyu yazdı:

 

Bırak laf salatasını, dansöz gibi kıvırmayı. Bu Allah denen put Muhammed'e direkt mesaj gönderirken neden bana direkt mesaj göndermiyor?

 

 

 

Çünkü, sen o mertebeye çıkamıyorsun..Allah seninle de ilham yoluyla konuşuyor..Çünkü, kalbinin kabiliyeti bu kadar..Hatta karınca ve arı ile de kabiliyetine göre konuşuyor..Yani, Allahın konuşması hadsiz..Fakat, Muhammed aleyhisselam ism-i azama ve her ismin azam mertebesine terakki etmiş, yani Allahın isimlerinin nihayetsiz mertebesinde terakki etmiş..sen bu kadar delil ve eser varken Allahı tanımıyorsun, nasıl doğrudan muhatap olabilirsin..

Link to post
Sitelerde Paylaş
10 minutes ago, İLİMCİK said:

 

Çünkü, sen o mertebeye çıkamıyorsun..Allah seninle de ilham yoluyla konuşuyor..Çünkü, kalbinin kabiliyeti bu kadar..Hatta karınca ve arı ile de kabiliyetine göre konuşuyor..Yani, Allahın konuşması hadsiz..Fakat, Muhammed aleyhisselam ism-i azama ve her ismin azam mertebesine terakki etmiş, yani Allahın isimlerinin nihayetsiz mertebesinde terakki etmiş..sen bu kadar delil ve eser varken Allahı tanımıyorsun, nasıl doğrudan muhatap olabilirsin..

 

Yani yağmacı, 9 yaşındaki bir çocuğu, evlatlığının karısını, kocalarını ve akrabalarını öldürttüğü kadınları, kendisine hediye edilen cariyeyi yatağa atan Muhammed mi o çıkmış o mertebeye? Ya da katil Musa?

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 26.09.2019 at 07:26, İLİMCİK yazdı:

Öncelikle, insanda sadece göz yok akıl da var..aklını çalıştırman kafi..  aklen ve mantıken bir şeydeki intizam ve ölçü ve hikmet o şeyin bilerek ve isteyerek yapıldığının delilidir.

 

Bir tanrının varlığının kanıtı olarak hisler ve ölçü yeterli olabilir diyorsun.

 

Hisler tek başına bir tanrının varlığını sadece hayal edebilir onu algılayamaz ve  kanıtlayamaz.

Ölçünün ise maddeden ve evrim sürecinden oluştuğunu bilim kanıtladı, dinler ise kuru sözden başka ortaya bir argüman koyamadı.

 

On 26.09.2019 at 07:26, İLİMCİK yazdı:

Bunun için binlerce elçi göndermiş.

 

Binlerce değil, isterse milyonlarca olsun, kendini peygamber olarak gösterenlerin hiç biri tanrının varlığını kanıtlayacak birşey gösterememiş "Bir tanrı var ve ben onun peygamberiyim" demek kanıt olmuyor.

Muhammed ise tanrı kelamı dediği kuran, kendi yaşamını zevki-sefa içinde sürdüren ve bunu da kanun haline getiren sıradan insan kafasından öte gitmiyor.

 

Hani his diyorsun ya, o hislerin 8 yaşındaki çocuğu beceren ve üvey evladının karısı için onu öldüreni neden hissetmiyorsun, yoksa sende mi çocukları becermeyi hak görenlerdensin?

 

On 26.09.2019 at 07:26, İLİMCİK yazdı:

 

İkinci olarak, beni bilerek ve isteyerek yaratan ve bu dünyaya gönderen zâtın kendini bize tanıtmaması ve bizi yaratmasındaki gaye ve hikmetleri bildirmemesi aklen imkansızdır.

 

Kendinin varlığının ispatı için madem elçi gönderiyor (ki böyle bir ihtiyacı yüce tanrı neden duyar o da ayrı mesele), o halde kendini kanıtlayacak bir iz ortaya koyması lazım değil mi ama ortada aciz bir tanrı ve insan aklını geçmeyen sonradan yazılmış kitaptan başka bir şey yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 26.09.2019 at 05:32, İLİMCİK yazdı:

Sen sahip olduğun bir şeye senin iznin olmadan hiç kimsenin müdahale etmesini istemediğin halde, bu kainatın sahibinin izni haricinde mülkünde ondan izinsiz ve habersiz bir şey olması aklen ve mantıken mümkün olur mu

bu resmen tanrıyı insanlaştırma, mülkiyet dediğin kavram insanların uydurduğu siyasi bir kavramdır. saçma sapan şeyleri tanrıyı bağlayıcı göstererek tanrı kavramını küçümsüyorsunuz. alegorik olarak tanrıyı anlamaya/anlatmaya çalışmanın kaçınılmaz sorunu bu. dünya devriminin yaşandığı mülkiyetin olmadığı bir dünyada yaşasaydık mesela bu söylem ne kadar manasız kalacaktı? evresellik iddiasında bulunup dönemin koşullarına uygun benzetmeler yapmak bunun için saçma. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...