Jump to content

Dinlerin Sınav Mantığının Geçersizliği


Recommended Posts

Tüm koşullar, her şey birebir aynı olduğunda bir kişinin diğerinden farkı olmaz. O kişi diğer kişi olur zaten. 

 

Hal böyleyken nasıl olur da insanlar adil olarak yargılanabilir? 

 

Şöyle düşünün, her şeye gücü yeten bir tanrı sizi yok edip sizin aynınızdan bir tane daha yapıyor. Her şey aynı. Bu durumda sizin yeni kopyanız yine sizin gibi yaşamaya devam edecek. Sizin yaptıklarınızı yapacak, çünkü o sizsiniz zaten. Her şey aynı değişen bir şey yok.

 

Ya da başkasına bir başkasındaki tüm koşulların (her şey) aynısını verse, bu durumda iki kopyanın veya koşulları alan kişinin cezalandırılması saçma olurdu değil mi? Her şeye gücü yeten bir tanrının bu kopyalardan çoğaltıp çoğaltıp cehenneme atması yine oldukça saçma olurdu, işte sınav mantığı da böyledir.

 

Bu dediğim toplumdaki adalet sistemi için geçerli değil elbette, toplumun huzurunu bozup zarar veren kişiler cezalandırılmalıdır. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, illusion_ yazdı:

Tüm koşullar, her şey birebir aynı olduğunda bir kişinin diğerinden farkı olmaz. O kişi diğer kişi olur zaten. 

burda iradeyi komple reddetmişsiniz. tanrının iradesi ile kişinin iradesi aynı anda nasıl var olabilir o belki de en tartışmalı konu dinler açısından ama temel iddia şu insanın kendi iradesi var ve o sınanıyor. yani birebir aynı maddi koşullarda iki farklı irade farklı davranabilir dinlerin mantığına göre. 

tarihinde ck789 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Allah'ın sınavının sorunları;

Alıntı

ŞANS ESERİ SEÇİLEN DİNLER

 

Tanrı adil ve düzgün bir sınav yapacaksa, insanları tek ırk yapıp hepsine eşit şartlar vermesi daha mantıklı olmaz mıydı? Gönderecekse tek bir din göndermeli ve bunun da tüm insanlara mutlaka ulaşmasını ve tüm insanların rahatlıkla anlamasını sağlaması gerekmez miydi ? Neden her dinin asılı sadece çıktığı coğrafyada yaygın olarak kullanılan dilde oluyor ? Mutlak kudretli ve aynı zamanda bilge bir tanrı herkesin anlayabileceği bir dil oluşturabilir ve bunu gönderdiği tek din için uygulayabilirdi. O dinin aslına, asıl kurallarını içeren kitaba bakan herkes direk olarak anlayabilirdi ve bu çok daha adil ve mantıklı bir insanları ‘’ uyarma ‘’ şekli olurdu. Fakat tam aksine o dinin çıktığı coğrafya haricinde hiçbir insan ‘’ çeviri ‘’ yapılmadan o dini anlayamıyor. Çeviriler ise gene mutlak doğru olarak yapılamıyor. Tanrı, en azından çevirilerin mutlak doğru olarak çevrilmesini sağlayabilirdi. Çeviriler kendi arasında çelişki gösteriyor, bazıları kabul ediliyor bazıları edilmiyor, ‘’ onun asıl anlamı o değil ‘’ iddiaları sürekli olarak kullanılıyor…

 

Mutlak kudretli bir tanrı, eğer isteseydi herkese, her çağa, her topluma uygun ve herkesin kolaylıkla uygulayabileceği bir din yapabilirdi fakat hiç bir din her topluma ve çağa uygun değil, aksine her din kendi çıktığı coğrafyaya hitap ediyor. Örneğin Kutuplarda yaşayan bir insanın, çoğunluğu çöl yaşamına uygun olarak oluşturulmuş İslamı uygulaması ne kadar mümkündür ?

 

Neden teistlerin çok çok büyük bir bölümü dinini sadece çevre baskısı ve coğrafi koşullar yoluyla seçiyor ? Her neyi iddia ederseniz edin, farklı bir ülkede, farklı bir çevre baskısı altında doğsaydınız aynı şekilde o toplumun dinini benimseyecektiniz. Belki de şuan ki dininizi savunduğunuz kadar onu da savunacaktınız.

 

Nasıl eğitildiğinizi düşünün. Ailenizin size neleri öğrettiği, çevrenizde her an gördüklerinizi, okulda gördüğünüz din derslerini düşünün. Çok büyük bir çoğunluğu aynı dinde olan ve günlük yaşayışları, dini eğitimleri hep aynı olan bir ülkedesiniz muhtemelen. Yaşadığınız her şey, tek bir din üzerine yoğunlaşmış durumda ve tek doğrunun şüphesiz o din olduğunu düşünüyorsunuz, çünkü bu şekilde eğitildiniz, gördünüz, yaşadınız, üstelik hayatınızın her saniyesini bunları görerek geçiriyorsunuz. Muhtemelen diğer dinlerin yorumunu gene sizin dininizle aynı olan kişilerden dinlediniz, kutsal kitapları (okuduysanız) taraflı okudunuz ve mutlak olarak kendi dininizi doğru olarak görerek, diğer dinleri ‘’ gene kendi dininizin yorumcularından dinlediğiniz şeylerle ‘’ yanlışladınız.

 

Şimdi bir dakikalığına durup düşünün, eğer %99'u bu dinde değil de, farklı bir dinde olan bir ülkede doğsaydınız ne olacaktı? Gerçekten şuan ki dininizi geri seçebilecek miydiniz? Yoksa doğduğunuzdan beri size dayatılan dini mi mutlak doğru olarak savunacaktınız? Objektif düşünen herkes için sorunun cevabı aynıdır.

 

Bu durumda, şans eseri doğduğunuz bölgeyle ilgili olarak bir dini seçmeniz ve o dinin doğru olma olasılığı nedir? Eğer yanlış dini seçerseniz sonsuza kadar cehennemde yanacağınızı düşünün. Bu durumda tek suçu yanlış coğrafyada, yanlış şekilde eğitilmiş ve belli kalıp fikirler dayatılmış birinin suçu nedir? Dünya'da ki en büyük kitlesi olan dini düşünelim, Hristiyanlık. Toplamda 2.5 Milyar insan bulunuyor Hristiyanlıkta. Eğer doğru din Hristiyanlıksa Dünya'nın geri kalan neredeyse 5.5 Milyarlık nüfusu cehennemde sonsuz acılar çekecek ve bu 5.5 milyarlık insanın -büyük çoğunluğunun- tek suçu sadece şans eseri doğduğu ülkenin şartlarına göre yetiştirilmesi. Her neyse, genel olarak bu durumda olan biz insanlar için, bu sınav gerçekten '' adil '' - '' mükemmel '' - '' doğru belirleyici '' midir ? Daha olduğumuz sınavın hangi dinin parametrelerine göre olduğunu bile kesin şekilde anlayamıyorsak, bu sınav ne kadar mantıklı olabilir? Ne kadar ‘adil’ olabilir?

 

ÖDÜL / CEZA

 

Yukarıda da gördüğümüz gibi parametreler belirsiz. Parametreleri belirlemek için bir dini doğru kabul edelim. Bu dinimiz X olsun. X’e göre eğer bu dine ve tanrısına inanmazsak, sonsuza kadar cehennemde yanacağımız eğer inanırsak ve iyi bir insan olursak ise mükemmel ödüller alacağımız söylensin, üstelik sınavın en başından söylensin bu.

 

Bu durumda sınav hala adil ve mantıklı bir sınav olamaz çünkü gerçekten bir sınav olacaksak ve bu adil bir şekilde gerçekten bizim iyi mi kötü mü olduğumuzu belirleyecekse bu sınavın sonucunda kazanacağımızı/kaybedeceğimizi bilmememiz gerekir. Bu şuna benziyor, bir hırsız geliyor ve kafanıza silah dayıyor ve diyor ki '' Eğer bana paranı verirsen seni serbest bırakırım eğer vermezsen seni öldürürüm, özgür olarak seçebilirsin. '' Sanki espriymiş gibi, özgür olarak sınav olacağımız iddia ediliyor, fakat eğer istenilen şeyi yapmazsak '' tanrı'ya inanmamak '' gibi cehennem'de sonsuz acılar çekeceğimiz söyleniyor. Bu sınav ne kadar özgürce yapılabilir ki? Bir sınavda kafanıza silah dayanıyor ve sizden belirli şıklar işaretlenmesi bekleniyor eğer belirli şıkları değil de kendi başka fikirlerinizi işaretlerseniz sınav sonrası kafanıza sıkılacak. Bu durumu anlayabildiğinizi düşünüyorum.

 

Ayrıca, aynı şekilde sonucunun mükemmel olduğunu bilmemiz de sınavın adilliğini bozar çünkü bir insan gerçekten '' iyi '' olmak istediği için değil de, '' sonucun da ödül var '' mantığı ile iyilik yapıyor. Eğer bir tanrı gerçekten insanların iyi mi kötü mü olduğunu adil olarak belirleyip onlara cehennem veya cennet vaat ediyorsa, bunu onlara hiç söylememesi ve yaptıklarına bakması gerekir. Eğer ödül/cezayı baştan söylerse bu sınava girecekleri psikolojik olarak etkileyecektir ve dolayısıyla sınav adil şeklini kaybedecektir.

 

ÖZGÜR İRADE

 

İlk bölümde de gördüğümüz gibi seçtiğiniz dinlerin, inandığınız kavramların çoğunluğu doğduğunuz bölge, çevre baskısı, yetiştirilme tarzı vb. ile alakalı. Bunu kanıtlayan en basit önerme örneğin X dini için inceleyecekseniz, X dininin yaygın olduğu yerde doğan çocukların belli bir yaşa gelince hangi inanışlara sahip olduklarına bakın. Çok büyük bir çoğunluğu zaten yaygın olan X dinini seçecektir. Ayrıntılı olarak birinci bölümde açıkladım. Bu durumda doğru dinin herhangi bir din olduğunu düşünürsek ve o dinde değilsek bu ne kadar ‘’ özgür ‘’ kararımız oluyor? Tam bir özgür irade ile seçim yapabiliyor muyuz?

 

İlk paragrafı unutup ‘kötülük’ ve ‘iyilik’ olarak değerlendirelim. Gene doğduğunuz andan itibaren sürekli olarak çevre sizi etkileyecektir. Eğer kötü bir ailede, kötü bir arkadaş çevresinde yetişirseniz ileri de kötü bir insan olma olasılığız daha yüksektir. Doğduğunuz an ailenizi sizin ‘özgür iradenizle’ seçemeyeceğinize göre buna tam olarak bir ‘’ özgür seçim ‘’ gözüyle bakamayız. Aynı şekilde ‘iyi’, ‘ahlaklı’ veya ‘saygılı’ gibi iyi olarak nitelendirebileceğimiz özellikleri taşıyan ve çocuğuna yani size çok iyi gösteren bir ailede yetişirseniz, ileride iyi bir insan olma ihtimaliniz çok daha artacaktır. Bu şekildeki bir sınavın ‘adilliği’ ne kadar olabilir? Daha seçimlerimiz bile kendi tam özgür irademizle değilken parametreleri bile belirsiz bir sınav sonucunda ya ‘’ sonsuz cehennem, sonsuz acı ve işkence kazanacağız ya da sonsuz cennet, sonsuz mutluluk. Oldukça sorunlu gözüküyor.

 

HER ŞEYİ BİLEN TANRI

 

Son olarak ‘’ her şeyi bilen bir tanrının ‘’ sınav yapmasının mantıksızlığına değineceğim.

 

Sorun şudur: Her şeyi bilen bir tanrının dolayısıyla bu sınavın sonucunu da kesinlikle doğru şekilde bilmesidir, tanrı her şeyi biliyor ve ‘‘ kesin’’ olarak biliyor, bu durumda tanrının bildikleri kesinlikle olacaktır, tanrının bildiği şeyden dışarı çıkamayız. Bu durumda biz ne yaparsak yapalım, daha yaratılmadan önce bile hangi tarafa gitmeye hak kazandığımızı biliyordu tanrı.

 

Bu durumu şöyle örnekleyebiliriz, geçmiş yaşantınıza Y, gelecekte yaşayacaklarınıza X diyelim. '' Her şeyi bilen '' sıfatında olan bir tanrı, tabii ki sizin geçmişinizi biliyordur ve geleceğinizde neler olacağını da biliyordur yani tanrı '' X '' i de ‘’ Y ‘’ yi de biliyor, ama tekrar hatırlatıyorum tanrı, tahmin etmiyor '' kesin olarak '' biliyor. Bu durumda, tanrının bildiği şeyler kesinlikle olacaktır değil mi ? Yani sizin '' X '' iniz de ne olacaksa, zaten tanrının bildiği şeyler olacak demektir ve tanrı '' kesin '' olarak biliyorsa, onun bildiğinin dışına çıkma, yani onun bilmediği bir şeyi yapma gibi bir ihtimaliniz de yok.

 

Yani ne yaparsanız yapın, tanrının bilmediği bir şeyi yapamazsınız. Çünkü tanrı her şeyi '' kesin '', '' %100 '' doğru olarak biliyor. Bu ihtimalin dışına çıkılamaz.

Bu durumda, tanrı zaten her şeyi biliyorsa sizi sınav yapması oldukça gereksizdir. Yani burada anlatmaya çalıştığım her şeyi %100 doğru olarak bilen bir tanrının, sanki bilmiyormuş gibi insanları sınav yapmaya çalışması oldukça mantıksızdır.

 

Tanrının bu şekilde bir sınav yapması bir yazarın kendi yazdığı öykünün karakterlerini sınav yapmaya çalışmasına benzer. Yazar kendi yarattığı karakterlere özgür irade vereceğini söyler ve sonra öykünün devamını kendi yazarak hikayeyi sonlandırır.

 

Bu duruma sürekli eleştiri olarak gelen teist çarpıtmalarından biri öğretmen-tanrı benzetmesidir.

 

Bir öğretmen, öğrencilerini sınav yapar. Hangi öğrencinin kaç alacağını aşağı yukarı tahmin edebiliyordur TEKRARLIYORUM tahmin edebiliyordur. Ama eğer, bu öğretmen hangi öğrencinin kaç alacağını '' kesin, %100 '' doğru olarak bilseydi. (ki bir insanın böyle bir özelliği olması imkansızdır) buna rağmen sınav yapması mantıklı olur muydu?

 

Tanrı ile öğretmeni bir tutup, özelliklerini aynı sayarak yapılan bu benzetme, klasik teist çarpıtmalarının ötesinde bir şey değildir

 

 

Her şeyi bilme konusunda çok önemli bir başka nokta da tanrı nın kendi bilgisinin esiri olmak yani bir nevi robot gibi önceden programlanmış şekilde hareket etmek zorunda kalmasıdır. Yani insan tanrının bildiği bir şeyi yapmak zorunda olduğu gibi bizzat tanrının kendisi de kendi bildiğini bir şeyi yapmak zorundadır, yani tanrı da kendi bildiğinin dışında bir şey yapamaz, yaptığı anda bir önceki bilgisi hatalı olacak ve her şeyi bilen sıfatını kaybetmiş olacaktır!

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Arkadaşlar bu forumda, bundan  sonra böyle kaliteli ve tartışılabilir konu başlıklarının açılması gerekiyor,  teistlerin bu forma gelip

formu alel acele açtıkları iğrenç başlıklarla kirletmelerini istemiyoruz, konu başlıkları aynı zamanda uygun başlık adı altında.(bu üyemizin açtığı konu başlığı , gerçekten diğer üyelere örnektir, uygun bölüme uygun bir başlık adı taşımaktadır) 

 açılmalıdır. 1. Atheist forum başlıgı adı altında, açılan başlıklar başlıkla uyumlu olmalıdır.

2 .Atheist cafe adı altında açılan başlıklarda konu  bölümle ilgili olmalıdır.

3:  Bilim formunu anlatmama gerek yok, orda bir sorun göremiyorum, kısaca; arkadaşlar, lütfen her üye daha dikkatli konu başlıkları

açmalıdır, saygılar.. 

tarihinde Doğuştan işşiz tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

adaleti mi tartışıyoruz iradenin varlığını mı çünkü yukarıdaki sığ analojide bile iki durumda da irade var. 

 

irade ile ilgili dinlerde açıklaması zor bir şey varsa o kadar kader kavramıdır.

tarihinde ck789 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Konu başlığını açan üye, iradenin kurallarını, teizme göre şekillendirmiş, peki sorun nedir o zaman? her iki olasılıktada

irade kavramı tartışılabilir, yorumlanabilir,aksine oldukça mantıklı,eğer bir sorun olduğunu düşünüyorsan,

konu başlığını anlıyarak, tekrar yorum yapmayı öneririm.. 

tarihinde Doğuştan işşiz tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Buluğ çağına gelmeden ölenleri sınav yapmadan herhangi bir yere yollamak baştan  çelişki zaten. Bunları cennete soksan adaletsizlik, cehenneme soksan adaletsizlik, tümüyle yok etsen yine adaletsizlik...

Aklı dengesi yerinde olmayanlarıda aynı şekilde... 

tarihinde lawrenceKrauss tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

bu sorular tanrının varlığını evrendeki diğer varlıklara benzer şekilde maddi bir varlık, tanrının iradesini de insanınkine benzer bir irade olarak ele alıyor. insana, evrene bakarak tanrının doğasını hayal etmeye çalışmak antik inançların, mitolojinin yaklaşımıdır. semavi dinler zaten bu yaklaşımı reddediyor. semavi dinlerin tanrısı ve felsefi anlamdaki tanrı zaten bunlardan aşkındır. bizim irademize benzer bir iradeden, evrendeki varlıklara benzer bir varoluştan bahsedilmiyor. bu tanımı gereği sınırlı olurdu. 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Oldukça mantıklı, eğer yaratabilen bir yaratıcı sıfatıyla, soruyorsak oldukça mantıklı, bu soru insanların cevap verebileceği bir türden soru değil ne yazikki, yaratma özelliğine sahip biri için sopa değilde, onu yok edebilicek bir kavram yaratmak , yaratıcı için bile imkansızdır,yani anlıyacağın sopa benim klasik tuzak sorularımdan biri sadece.. bu sorudaki asıl denklem, ise;ne biliyor musun? herşeyi yaratmaya gücü yetiyorsa, bu herşeye gücü yettiği anlamına gelmiyor ne yazikki., herşeyin sihirli bir kelime bu denklem aslında bir şeyi açıkça ispatlıyor, oda,yaratıcının bile herşeye gücü yetmediğini.mekandan ve zamandan bagımsız bir yaratıcı, evren değildir, bu önerme aynı zamanda herşeye gücü yetmedigini ispatlar.herşeye gücü yeten önerme ise, hem evrem hemde evrenden bagımsız her iki kavramıda aynı anda başarabilicek bir yaradan sıfatıdır..herşeyin mutlak varoluş kaynağı ise hiçliğinde var oluş kaynagı olmak zorundadır.buda imkansız olduguna göre, herşeye gücü yeter denklemi, yaratıcı için mantık hatası oluşturur..birşeyleri yaratmak ve özgür irade vermek, aynı zamanda yaratılıştan bagımsız bir mantık oluşturur..buda yaradanın herşeyi iradeyi kontrol edemiyecek kadar güçsüz oldugunu ispatlar.. teizm tanrılarının herşeye gücü yetmez..PANTEİST DEĞİLİM AMA,  bu yüzden en mantıklısı şimdilik panteizm tanrısıdır. panteizm tanrısı herşeydir yada hiç birşeydir..,

DİPNOT DÜŞELİM:

YANLIŞ ANLAŞILMASIN ,BİZ BURDA TAMAMEN  TEİZMİN 'YARADAN' ÖNERMELERİNİ ÇÜRÜTÜYORUZ, İNSAN AKLIYLA KAFAMIZDAN UYDURDUĞUMUZ BİR TERİM YOK,  TÜM ÖNERMELERİMİZİ TEİZMİ ÇÜRÜTMEK İÇİN KULLANIYORUZ, , EĞER GERÇEKÇİ BİR İSPAT ARIYORSANIZ;

YARATICIN'IN VARLIGI YADA YOKLUĞU BELİRSİZDİR, BUNU HERKES ANLAMAK ZORUNDA..

BU YÜZDEN TEİZMİN BOKTAN TERİMLERİ VE SAVUNULARI İÇİN, EGO KASMAYA GEREK YOK..

 

 

tarihinde Doğuştan işşiz tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
16 hours ago, ck789 said:

burda iradeyi komple reddetmişsiniz. tanrının iradesi ile kişinin iradesi aynı anda nasıl var olabilir o belki de en tartışmalı konu dinler açısından ama temel iddia şu insanın kendi iradesi var ve o sınanıyor. yani birebir aynı maddi koşullarda iki farklı irade farklı davranabilir dinlerin mantığına göre. 

 

Allah iyi bir müslüman olma konusunda sınav yapıyor. 

 

 

Beynini kullanan, yani cinlere, büyülere, şeytanlara inanmayan akıllı insanlar yaratıyor.

Bu insanlar da islamiyete inanmıyor. 

İnanmayanları da sonsuza kadar yakıyor.

 

Bilim adamı yaratıp dans yarışmasına sokmak kadar saçma.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Her insanın kimyası farklıdır, hatta ikiz doğan insanların bile birebir aynı ortama olan tepkileri 100% aynı olmaz. Olması da beklenemez, çünkü her insan anasının karnından sivri zekalı olarak doğmuyor, cinsiyetleri aynı olmadığı gibi, fiziksel yapıları da farklıdır. Yani daha işin başında mutlak bir eşitlik yok. Bu somut veriler ortada dururken, sınav iddiası daha başından kaybetmeye mahkum. Ancak bunun farkına varan bazı aklıevvel din simsarları, buna mukabil olarak tahtalı köy safsatasını öne sürmektedirler. Efendim; cennetin ve cehennemin kademeleri varmış falan fişman...yersen!

 

Bu arada dinsiz imansızların Arap tanrısının adını telafüz etmelerine bir anlam veremiyorum, çünkü bütün dinlere eşit mesafede olunması adına genel bir tanım olan "tanrı" kavramının kullanılması bence daha doğru olur.

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
5 saat önce, lawrenceKrauss yazdı:

Buluğ çağına gelmeden ölenleri sınav yapmadan herhangi bir yere yollamak baştan  çelişki zaten. Bunları cennete soksan adaletsizlik, cehenneme soksan adaletsizlik, tümüyle yok etsen yine adaletsizlik...

Aklı dengesi yerinde olmayanlarıda aynı şekilde... 

 

Katılıyorum ve ekliyorum; süre ile ilgili ciddi sorun var. Sınava giren kişilere eşit süre verilmelidir. Kişiler bu süreleri kendileri aksini istemedikçe sonuna kadar kullanmaları sağlanmalıdır. Yok araba çarptı öldü, yok şehit oldu, yok alkol aldı öldü.. Bu süre durumu eşit olmalıydı. Sınav planında hata var.

Link to post
Sitelerde Paylaş
23 saat önce, Rhodium yazdı:

Mantık şöyle, ruh var. Ruh aynı kalan ve manevi değerli olan şey. Beden ise maddi ve değersiz olan kısım. 

Özetle Tanrı insanları yok etmiyor. Ruhun varlığını devam ettiriyor. Dolayısı ile bir başka kişi olunmuyor. 

 

Ruh anlamsız bir şeydir. İnsanın kararlarını beyin fonksiyonları veriyor. Fiziksel şeylere bağlı. Bunu da tanrının gelişmemiş olarak yaratması kimin suçu olabilir ki.. Cehenneme kendisi girmeli, kişiye verdiği beyin aslında kendisi ve kendisinin eseri. Tabi tanrıyı var sayarsak. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
22 saat önce, ck789 yazdı:

burda iradeyi komple reddetmişsiniz. tanrının iradesi ile kişinin iradesi aynı anda nasıl var olabilir o belki de en tartışmalı konu dinler açısından ama temel iddia şu insanın kendi iradesi var ve o sınanıyor. yani birebir aynı maddi koşullarda iki farklı irade farklı davranabilir dinlerin mantığına göre. 

 

İradeyi oluşturan unsurlar var bunlar aynı olduğunda diğer kişinin farklı olması için bir sebep var mı? Elbet yok olsaydı zaten mantıksız olurdu. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...