Jump to content

KURAN VE MUHAMMED İLİŞKİSİ


Recommended Posts

Bu yazımda, Kuranı Kerimin, Muhammedin kelamı olduğunu düşünen arkadaşların görmezden geldiği ve asla mantıklı(!) bir açıklama getiremediği bir kaç ayeti paylaşacağım.
Bu ayetlerin tefsir sebeplerine de bakacağız. Cımbız ile seçilen ayetleri önümüze koyan bazı bilgin(!!)arkadaşlar, sanırım hikmeti sebebi ile olmalı ki, şimdi yazacağım ayetleri görmezden gelmekte.
Buyrun hep beraber bakalım, nelermiş? :)

Bedir savaşının Müslümanların lehine sonuçlanacağı netleşmeden, Hz. Peygamber (s) müşriklerin bir kısmını esir alınca -yani hapsedince (Taberi, 2000, XIV: 58)- Allahu Teala onu şöyle uyardı: "Hiçbir Peygambere yeryüzünde kesin galibiyet sağlamadan esir almak yaraşmaz. Siz dünya malını istersiniz, oysa Allah ahireti kazanmanızı ister. Allah azizdir, hakimdir. Eğer Allah'tan bir yazı (hüküm) bulunmasa idi aldığınız fidyeden dolayı size mutlaka büyük bir azap dokunurdu." (Enfal, 8: 67-68)
Bu konuda hadisler ile tefsir edilen bir kaç rivayete bakalım.

Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ganimetler sizden once hicbir basi siyaha (yani ademogluna) helal kilinmadi. Ganimet alindigi zaman gokten inen bir ates onu yakardi." -Ravi Suleyman el-A'mes der ki: "(Basi siyah tabirini) simdilerde Ebu Hureyre'den baska kullanan birini goremiyorum- Bedir savasi sirasinda henuz helal edilmezden once, Muslumanlar ganimetleri aldilar. Bunun uzerine Cenab-i Hakk su ayeti indirdi: "Daha onceden Allah'tan verilmis bir hukum olmasaydi, aldiklarinizdan oturu size buyuk bir azab erisirdi..." (Enfal, 68).
Tirmizi, Tefsir, Enfal, (3084).

Hz. Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: Bedir savasinda Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) (esirlerin serbest birakilmalari mukabilinde) fidye-i necat alinca Cenab-i Hakk su ayeti indirdi: "Yeryuzunde savasirken, dusmani yere sermeden esir almak hicbir peygambere yarasmaz. Gecici dunya malini istiyorsunuz. Oysa Allah ahireti kazanmanizi ister. Allah gucludur, hakimdir. Daha onceden Allah'tan verilmis bir hukum olmasaydi, aldiklarinizdan oturu size buyuk bir azab erisirdi. Elde ettiginiz ganimetleri temiz ve helal olarak yiyin..." (Enfal 67-69). Ganimetler sonradan helal kilindi."
Ebu Davud, Cihad (2690); Muslim, Cihad 58, (1763).


Bu konuda, Peygamberin uyarılması nedense hiç mi hiç bahsedilmez! 
Devam edelim şimdi.

''Allah seni affetti de, doğru söyleyenler sence belli olmadan ve kimlerin yalancı olduğunu bilmeden niçin onlara izin verdin?'' (Tevbe, 9: 43)

 

Rasulullah'ın uyarıldığı bir diğer nokta, bahane uydurarak savaştan kaçan münafıklara izin vermesi nedeniyledir! Bu konuda kesin bir görüş birliği bulunmakta, aksini söyleyen bir kişi bile çıkmamıştır!
Ancak ne hikmetse görmezlikten gelinir? Neymiş asıl sebep, Muhammed Peygamber, kendini sağlama almak için yazmışmış!
Bakalım şimdi gelen bu ayetlere karşı nasıl bir duruş sergilenecek!

 

"(Peygamber) Yüzünü ekşitti ve döndü. Kendisine âmâ geldi, diye. Ne bilirsin, belki o temizlenecek? Veya öğüt alacak da öğüt ona fayda verecek. Ama buna ihtiyaç hissetmeyene gelince, Sen ona yöneliyorsun. Onun temizlenmemesinden sana ne? Ama sana can atarak gelen, Allah'tan korkarak gelmişken, sen onunla ilgilenmiyorsun." (Abese, 80: 1-10). 

 

Yoksa ilim konusunda, oradan buradan okudukları ile burada böbürlenen arkadaşlar şimdi bu ayet hakkında, Peygamberin kasıtlı olarak yazdığı bir ayet midir diyeceklerdir?
Halbuki bizler bu konuda şu sahih rivayetlere rastlıyoruz;

 

Urve anlatiyor: "Hz. Aise (radiyallahu anha) buyurdu ki: Abese ve Tevella suresi ama olan Ibnu Umm-i Mektum hakkinda nazil oldu. Soyle ki: Bir gun Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in yanina geldi ve: "Ey Allah'in Resulu beni irsad et"diye talebde bulunmaya basladi. O sira Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yaninda musriklerin buyuklerinden biri vardi. Ibnu Umm-i Mektum'a cevap vermedi, o israr edince ondan yuzunu ceviriyor, oburune yoneliyor ve: "(Tevhid uzerine) soylediklerimde bir beis goruyor musun?" diye soruyordu. Musrik: "Hayir!" diye cevap vermisti. Iste sure bunun uzerine indi."
Tirmizi, Tefsir, Abese, (3328); Muvatta, Kur'an 4, (1, 203).

 

Eğer Peygamber, kendi yazdıklarını anlatıp kendini güçlendirmek isteseydi, bu ama konusu bir kez olsun ayetler ile geçmezdi! Sonuçta kim itibarı olan, diğer inanmayanlar arasında ağırlığı olan birisi varken, ama birisine dönüp bakardı değil mi!
Sırf bu ayet tek başına, Peygamberin ilahi bir ikaz ile uyarıldığının kanıtıdır.
Devam edelim;

 

"Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını arayarak Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi niçin sen kendine haram ediyorsun?" (Tahrim, 66: 1-3).

Bu ayette başlı başlına bir örnektir! Eşlerinin rızasını arayan birisi, sonrasından pişman olmuş da bunları bunları mı yazdırmış? Ancak bunu, bu konunun altında yapacakları gibi gerçeği bir türlü dile getirmek istemeyen akılsızlar ordusu yapar.

 

Bakalım bu konuda sahihler nelermiş;

 

Hz. Peygamber (sav) balı ve tatlı şeyleri severdi. Ayrıca, ikindi namazlarını kıldıktan sonra (hergün) kadınlarını teker teker ziyaret eder, herbirine yaklaşır (sohbette bulunurdu.) Bu ziyaretlerinin birinde Hz. Hafsa (ra)'nın yanına girmişti. Bu defa onun yanında, her zamanki kaldığı mutad müddetten fazla kaldı. Ben bunu kıskanarak sebebini (Resulullah'ın diğer hanımlarından) sordum. Bana: "Yakınlarından bir kadın Hafsa'ya bir okka (Taif) balı hediye etti, Resulullah (ra)'a ondan şerbet yapıp ikram etmiş olmalı, (o da şerbet hatırına sohbetini biraz uzatmıştır)" dediler. Ben: "Öyleyse, kasem olsun biz de ona mutlaka bir hile kurmalıyız!" dedim. Şevde (ra)'e: "(Hafsa'dan sonra sıra senin) O girince sana yaklaşacak. Sana yaklaşınca O'na: "Ey Allah'ın Resulü! Sen megafih mi yedin?" diyeceksin. (Ben biliyorum ki, o sana:) "Hayır! "diyecek. O zaman sen de: "Öyleyse senden bumuma gelen bu koku da ne?" diyeceksin." Bir rivayette Hz. Aişe şu açıklamayı yapar: "Resulullah (sav) kendisinde kötü bir koku hissedilmesine tahammül edemez, buna çok üzülürdü (Bu sebeple gerçeği itiraf ederek) muhakkak "Hafsa bana bal şerbeti ikram etti" diyecek. O zaman sen kendisine "Demek ki arı, balını urfut ağacından almış" diyeceksin. (Senden sonra bana uğradığı zaman) ben de böyle hareket edip aynı şeyleri söyleyeceğim. Ey Safiyye, sana uğradığı zaman sen de aynı şeyleri söyle! dedim." Hz. Aişe anlatmaya devam etti: "Sevde (bilahere bana) dedi ki: "Kendinden başka ilah bulunmayan Allah'a kasem olsun, bana tenbih ettiğin şeyleri, Resulullah (sav) kapıdan görünür görünmez, senden korktuğum için (unutmadan) hemen söylemek istedim." Ne ise, Resulullah (sav) kendisine yaklaşınca Sevde: "Ey Allah'ın Resulü meğafir mi yediniz?" der: "Hayır!" cevabını alır. Bunun üzerine aralarında şu konuşma geçer: "Öyleyse bu koku da ne?" "Hafsa bana bal şerbeti ikram etti." "Demek ki arı urfut yemiş." Hz. Aişe (ra) anlatmaya devam ediyor: "Resulullah (sav) bana uğrayınca ben de aynı şeyleri söyledim. Keza, Safiyye (ra)'ye uğrayınca o da aynı şeyleri söyledi. Müteakiben Resulullah (sav) Hafsa (ra)'nın yanına girince: "Ey Allah'ın Resulü sana o şerbetten ikram edeyim mi?" diye sorar. Hz. Peygamber (sav): "Hayır, ihtiyacım yok!" cevabını verir. (Bu durumu işittiği zaman) Sevde (ra): "Allah'a kasem olsun balı ona haram ettik!" dedi. Ben kendisine: "Sus, (sesini çıkarma)" dedim."
Ravi: Aişe
Kaynak: Buhari, Talak 8, Nikah 103, Edirne 32, Eşribe 10, 15, Tıb 4, Hiyel 5; Müslim, Talak 20, (1474);

Resulullah (sav)'ın zaman zaman birleştiği bir cariyesi vardı. Hz. Aişe ve Hz. Hafsa (ra) (cariyeye temasını önlemek için) peşini bırakmadılar. Sonunda Resulullah (sav) bu cariyeyi nefsine haram etti. Bunun üzerine: "Ey Peygamber, sen zevcelerinin hoşnudluğunu arayarak, Allah'ın sana helal kıldığı şeyi niçin kendine haram ediyorsun?..." diye başlayan Tahrim süresi nazil oldu."
Ravi: Enes
Kaynak: Nesai, İşretu'n-Nisa, 4, (7, 71)

Bu konuda Aişenin rivayeti daha doğru ve güvenilirdir. Aişe, Enesden daha çok bu olayın içinde olduğu için ilk yazdığım rivayet esas alınmalıdır. Yinede gönül olmasın diye Enes'in rivayetini de yazdım.


"Ne peygambere, ne iman edenlere akraba bile olsalar cehennemlik oldukları iyice belli olduktan sonra müşriklere istiğfar etmek yoktur." (Tevbe, 9: 113) 

Bu ayeti ve sonraki ayeti hadisler ile desteklemeyeceğim. Gayet açık! Tabi yine kılıflar ardı ardına dökülecek. Bekliyorum bakalım..

 

"Biz sana Kitab (Kur'ân)ı hak olarak indirdik ki, insanlar arasında Allah'ın sana gösterdiği şekilde hüküm veresin. Sakın hainlerin savunucusu olma!" (Nisa, 4: 105).

Bu ayet hakkında ise şunu okuyabilirsiniz. (Gerçekten okuyan arkadaşlara tabi bu sözlerim:)) (Tirmizî, “Tefsîr”, 5/22)

 

Ve son olarak şu ayeti de paylaşıyor, bir kez daha Kuranın, Muhammed eli ile yazılmadığını açıkça bizzat belirtiyorum. Yine de tabi ki, bana serzenişler devam edecek ve insanların kafasını karıştıracak saçma kelamlar kullanılmaya devam edecektir. Halbuki, yazıyı şuan yazdığım yere kadar okuduklarını bile sanmıyorum.

''Eğer Peygamber bize atfen bazı sözler uydurmaya kalkışsaydı, elbette onu bundan dolayı kıskıvrak yakalardık; sonra da onun şah damarını keser atardık.'' (Hakka Suresi, 44,45,46)

Allaha ve Resulune iman eden tüm Müslümanlara selam olsun!

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, EbûTürâb yazdı:

Eğer Peygamber bize atfen bazı sözler uydurmaya kalkışsaydı, elbette onu bundan dolayı kıskıvrak yakalardık; sonra da onun şah damarını keser atardık.''

Sen de bunu yedin mi? Peygamber sahtekar olsaydı boğazı kesilecekti ama kesilmediğine göre doğruyu söylüyor, öyle mi?

Çok saf, enayisiniz çok. 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
12 dakika önce, Abdülmalik yazdı:

Sen de bunu yedin mi? Peygamber sahtekar olsaydı boğazı kesilecekti ama kesilmediğine göre doğruyu söylüyor, öyle mi?

Çok saf, enayisiniz çok. 

 

 

Ben sana elle tutulur, deliller getirip önüne sundum. Sen ise doğruluğunu asla ve asla kanıtlayamayacağın bir kelam etmekte bulunuyorsun.

Benim yazdığım tüm delillere rağmen elle tutulur bir delilin varsa konuş. Dediğim gibi cımbızla çekmekte üstünüze yok. :) 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kurandan anlatıldığı döneme dair deliller sunmak için ilk önce 7. yy da yazılmış kuran getirmen gerekiyor.

Oysa biliyoruz ki en eski tarihlendirilmiş kuran 10. yy tarihli, bundan önce TAM kuran bulunmuyor, bazı küçük ayet parçaları var sadece.

Lafın özü, kuran yazıldığı tarihe delil olamaz, çünkü elimizde orjinal kuran yok..
Sözde allahın kelamını içeren kuran günümüze kadar gelmeyi bile başaramamış! ya arapların tanrısı beceriksiz, hımbıl denyonun teki ya da allah mallah falan yok araplar kıçlarından uydurmuş işte..

Link to post
Sitelerde Paylaş
37 minutes ago, EbûTürâb said:

Ben sana elle tutulur, deliller getirip önüne sundum. Sen ise doğruluğunu asla ve asla kanıtlayamayacağın bir kelam etmekte bulunuyorsun.

Benim yazdığım tüm delillere rağmen elle tutulur bir delilin varsa konuş. Dediğim gibi cımbızla çekmekte üstünüze yok. :) 

 

Elle tutulur dediği zırvaya bak! Arap bedevisi kendi arzuları doğrultusunda kıçından üfürdükçe üfürmüş, senin gibi enayiler de bunu bir güzel yutmuş. Muhammed zamanındaki araplar bile senin kadar mal değilmiş, hiç olmazsa onlar biz bu herife yatırım yaparsak ganimetten sebepleniriz diye ses çıkarmamışlar bu herifin palavralarına, ya sana ne demeli? Bu herif bana cennette sonsuza kadar hurilerle alem vaat etti diye her pisliği aklama peşindesin.

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 dakika önce, sağduyu yazdı:

 

Elle tutulur dediği zırvaya bak! Arap bedevisi kendi arzuları doğrultusunda kıçından üfürdükçe üfürmüş, senin gibi enayiler de bunu bir güzel yutmuş. Muhammed zamanındaki araplar bile senin kadar mal değilmiş, hiç olmazsa onlar biz bu herife yatırım yaparsak ganimetten sebepleniriz diye ses çıkarmamışlar bu herifin palavralarına, ya sana ne demeli? Bu herif bana cennette sonsuza kadar hurilerle alem vaat etti diye her pisliği aklama peşindesin.

Vallahi, Allah bin kere şahidim olsun ki, bir gram cennete girme isteği doğrultusunda yapıyorsam bunları  Rabbim beni, sizlerin gideceği cehenneme koysun! 

Size ayetlerin nüzul sebeplerine kadar veriyorum ki, reddedemeyin diye ama her zaman olduğu gibi sizler bunları İnsan Eli(!) diye sallamıyorsunuz.

Sevgili sağduyu, delillerin yoksa elle tutulur, konuşma konu altında, izle ve öğren. 

tarihinde EbûTürâb tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, EbûTürâb yazdı:

Sen ise doğruluğunu asla ve asla kanıtlayamayacağın bir kelam etmekte bulunuyorsun.

Kanıtlamak mı? Şaka mısın sen?

Bak kanıtlıyorum, çok basit.

Ben de Allah’tan vahiy alıyorum. İnanmadın mı ? Gerçekten alıyorum, İnan buna.

Cebrail bana Allah’tan getirdiği vahiyi dedi ki, “Muhammed sahtekar, uçkur peşinde koşan bir pezevenktir.”

Haydi Allah benim de boğazımı kessin! Kesilene kadar bu forumda yazmaya devam edeceğim, takip et.

tarihinde Abdülmalik tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

ayetlerde  kişinin  kendi  kendine  konuşmasını  görüyorum  sadece  yapılan  şeyleri  belli  olaylar  sonucunda  hatalı  olarak  görüp  kendi iç  gecirmelerimiz  gibi "neden  bunu  böyle  yaptın" Yaptığın  büyük  yanlış  idi" gibi.Bir  olayla  ilgili  yanlış  kararımız  olunca  kendi  hatasını  anlayinca  muhammed  de  kendi  kendine  kızmış  veyahut  inandırıcılığı  artırmak  için  de  yapmış  olma  ihtimali  var. 

 

Tahrim  suresinde  Allahtan  başka  kimse  haram  koyamaz  diyen  kitaba  karşı  peygamber  haram  koyuyor kendine. Hatta  yakup  peygamber  bile  kendisine  bazı  yiyecekleri  haram  kılabiliyor? 

Link to post
Sitelerde Paylaş
53 dakika önce, Ebu Kafir yazdı:

Kurandan anlatıldığı döneme dair deliller sunmak için ilk önce 7. yy da yazılmış kuran getirmen gerekiyor.

Oysa biliyoruz ki en eski tarihlendirilmiş kuran 10. yy tarihli, bundan önce TAM kuran bulunmuyor, bazı küçük ayet parçaları var sadece.

Lafın özü, kuran yazıldığı tarihe delil olamaz, çünkü elimizde orjinal kuran yok..
Sözde allahın kelamını içeren kuran günümüze kadar gelmeyi bile başaramamış! ya arapların tanrısı beceriksiz, hımbıl denyonun teki ya da allah mallah falan yok araplar kıçlarından uydurmuş işte..

Tarihsel olarak sana kayıt sunmak isterdim, eğer o arşivlere bizim erişmemize izin verilseydi tabi. Kuranın değiştirilmediğinin en büyük kanıtı, aynı yüzyıl içerisinde yaşamış alimlerin, birbirinden binlerce kilometre uzakta, birbirlerinden haberdar bile olmazken, tefsir yaparlarken ayetlerin birbiri ile farklılık göstermediği, tam tersi şekilde birbirini destekler nitelikte aynı ayetlerin yazıldığı bir çok eski tefsir kitaplarında mevcut. Her şeyden evvel, peygamber için canını bile feda edecek insanların, kitabın değiştirilmesine ses çıkarılmayacağını düşünmen senin bu konuda ki, yanlış pencere bakışından kaynaklanıyor. Bu konuda konuşmaya gerek yok, burada bu mesajları okuyan herkes biliyor, işi ni ze gö re al gı lı yor su nuz!

Link to post
Sitelerde Paylaş
19 dakika önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

ayetlerde  kişinin  kendi  kendine  konuşmasını  görüyorum  sadece  yapılan  şeyleri  belli  olaylar  sonucunda  hatalı  olarak  görüp  kendi iç  gecirmelerimiz  gibi "neden  bunu  böyle  yaptın" Yaptığın  büyük  yanlış  idi" gibi.Bir  olayla  ilgili  yanlış  kararımız  olunca  kendi  hatasını  anlayinca  muhammed  de  kendi  kendine  kızmış  veyahut  inandırıcılığı  artırmak  için  de  yapmış  olma  ihtimali  var. 

 

Tahrim  suresinde  Allahtan  başka  kimse  haram  koyamaz  diyen  kitaba  karşı  peygamber  haram  koyuyor kendine. Hatta  yakup  peygamber  bile  kendisine  bazı  yiyecekleri  haram  kılabiliyor? 

Kendi kendine konuşması mı? :) 

Sanırım bir tefsir kitabına ihtiyacın var.  İhtimal dediğin şey doğrudur, buna bir ihtimal gözü ile bakabilirsin bunda bir kusur yok, yalnız bu ayetlerin nüzul sebeplerini okursan çok da iyi anlayacaksın ki, o ihtimal dediğin şey hiç de ciddiye alınacak bir durum değil. 

Tahrim suresinin açıklaması da bizlere bahis gelen Aişe rivayeti ile gayet açık. Bu konuda eski tefsirlere bakmanı tavsiye ederim. Benim yazmam size bir ifade etmeyecektir çünkü. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 dakika önce, EbûTürâb yazdı:

Kendi kendine konuşması mı? :) 

Sanırım bir tefsir kitabına ihtiyacın var.  İhtimal dediğin şey doğrudur, buna bir ihtimal gözü ile bakabilirsin bunda bir kusur yok, yalnız bu ayetlerin nüzul sebeplerini okursan çok da iyi anlayacaksın ki, o ihtimal dediğin şey hiç de ciddiye alınacak bir durum değil. 

Tahrim suresinin açıklaması da bizlere bahis gelen Aişe rivayeti ile gayet açık. Bu konuda eski tefsirlere bakmanı tavsiye ederim. Benim yazmam size bir ifade etmeyecektir çünkü. 

Kendi  kendine  konuşması  olayını  neden  anlamadıniz? Insanlar  hata  yapar  sonra  pişman  olur  ki  inandırıcılığı  artırmak  için  kendini  eleştirmiş  olabilir? Kendini  eleştirmiş  olması  Allah'tan  geldiğine  delil  oluyorsa  bu kitabın, kendini  övdüğü  ayetler de  Allah'tan  gelmediğini  mi  gösteriyor?

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

ayetlerde  kişinin  kendi  kendine  konuşmasını  görüyorum  sadece  yapılan  şeyleri  belli  olaylar  sonucunda  hatalı  olarak  görüp  kendi iç  gecirmelerimiz  gibi "neden  bunu  böyle  yaptın" Yaptığın  büyük  yanlış  idi" gibi.Bir  olayla  ilgili  yanlış  kararımız  olunca  kendi  hatasını  anlayinca  muhammed  de  kendi  kendine  kızmış  veyahut  inandırıcılığı  artırmak  için  de  yapmış  olma  ihtimali  var. 

 

Tahrim  suresinde  Allahtan  başka  kimse  haram  koyamaz  diyen  kitaba  karşı  peygamber  haram  koyuyor kendine. Hatta  yakup  peygamber  bile  kendisine  bazı  yiyecekleri  haram  kılabiliyor? 

sen müslüman değil miydin?
ateist mi oldun

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 saat önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

Kendi  kendine  konuşması  olayını  neden  anlamadıniz? Insanlar  hata  yapar  sonra  pişman  olur  ki  inandırıcılığı  artırmak  için  kendini  eleştirmiş  olabilir? Kendini  eleştirmiş  olması  Allah'tan  geldiğine  delil  oluyorsa  bu kitabın, kendini  övdüğü  ayetler de  Allah'tan  gelmediğini  mi  gösteriyor?

Bak bu durumda belirtmek istediğim şeylere dikkat yormadığın için böyle olmuş sevgili dostum. 

Öncelikle sana bu konuda olan düşüncelerini tümüyle engelleyen bir ayeti tekrardan buraya yazayım;

 

"(Peygamber) Yüzünü ekşitti ve döndü. Kendisine âmâ geldi, diye. Ne bilirsin, belki o temizlenecek? Veya öğüt alacak da öğüt ona fayda verecek. Ama buna ihtiyaç hissetmeyene gelince, Sen ona yöneliyorsun. Onun temizlenmemesinden sana ne? Ama sana can atarak gelen, Allah'tan korkarak gelmişken, sen onunla ilgilenmiyorsun." (Abese, 80: 1-10). 

 

Bak, açık bir şekilde seninde benimde kolayca anlayabileceğimiz gibi bu durumda, peygamberin kendini eleştirme ihtimali yoktur. Nedenini ise ayetler dışında birinci elden şahitlik edilen şu rivayet ile anlıyabiliriz;

 

Urve anlatiyor: "Hz. Aise (radiyallahu anha) buyurdu ki: Abese ve Tevella suresi ama olan Ibnu Umm-i Mektum hakkinda nazil oldu. Soyle ki: Bir gun Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in yanina geldi ve: "Ey Allah'in Resulu beni irsad et"diye talebde bulunmaya basladi. O sira Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yaninda musriklerin buyuklerinden biri vardi. Ibnu Umm-i Mektum'a cevap vermedi, o israr edince ondan yuzunu ceviriyor, oburune yoneliyor ve: "(Tevhid uzerine) soylediklerimde bir beis goruyor musun?" diye soruyordu. Musrik: "Hayir!" diye cevap vermisti. Iste sure bunun uzerine indi."
Tirmizi, Tefsir, Abese, (3328); Muvatta, Kur'an 4, (1, 203).

 

Bu sadece örnek bir ayet üsttekilerden. Eğer bak gerçek manada Müslümanlığım bir yana İnsaniyet namına söylüyorum, dediğin gibi bir olay olsa vallahi, yemin ederim ki sen haklısın derim. 

Lakin açıkça belirtilmiş.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 saat önce, EbûTürâb yazdı:

Vallahi, Allah bin kere şahidim olsun ki, bir gram cennete girme isteği doğrultusunda yapıyorsam bunları  Rabbim beni, sizlerin gideceği cehenneme koysun! 

 

 

Harbiden 3 değil 2 yaşındaki çoccuklar gibi konuşuyorsun...

Yahu istersen milyon kere yemin et farketmez; sen burada dibine kadar İslam misyonerliği yapıyorsun.

Ayrıca şu taptığın Arap tanrısı adına zırvalamayı da kessen iyi olur; sen kimsin ki de kimlerin nereye gidip gitmeyeceği hakkında ahkăm kesiyorsun?

Sen şimdi burada Arap tanrısının, elçisinin ve kitabının güzellemesini yapmadığını inkăr mı ediyorsun?

İnkăr edemezsin, çünkü günlerden beri yazdığın tüm zırvalamaların ortada.

Sana buradan ekmek çıkmaz; boşu boşuna yırtınma ve harap etme kendini buralarda!

 

4 saat önce, EbûTürâb yazdı:

Size ayetlerin nüzul sebeplerine kadar veriyorum ki, reddedemeyin diye ama her zaman olduğu gibi sizler bunları İnsan Eli(!) diye sallamıyorsunuz.

Ne demiştik daha evvel?

Önce kendi aranızda hele bir anlaşın; sonra bakarız.

 

4 saat önce, EbûTürâb yazdı:

Sevgili sağduyu, delillerin yoksa elle tutulur, konuşma konu altında, izle ve öğren. 

 

@sağduyu seni sulu götürüp susuz getirir ki zaten öyle olmuş.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 dakika önce, kavak yazdı:

 

Harbiden 3 değil 2 yaşındaki çoccuklar gibi konuşuyorsun...

Yahu istersen milyon kere yemin et farketmez; sen burada dibine kadar İslam misyonerliği yapıyorsun.

Ayrıca şu taptığın Arap tanrısı adına zırvalamayı da kessen iyi olur; sen kimsin ki de kimlerin nereye gidip gitmeyeceği hakkında ahkăm kesiyorsun?

Sen şimdi burada Arap tanrısının, elçisinin ve kitabının güzellemesini yapmadığını inkăr mı ediyorsun?

İnkăr edemezsin, çünkü günlerden beri yazdığın tüm zırvalamaların ortada.

Sana buradan ekmek çıkmaz; boşu boşuna yırtınma ve harap etme kendini buralarda!

 

Ne demiştik daha evvel?

Önce kendi aranızda hele bir anlaşın; sonra bakarız.

 

 

@sağduyu seni sulu götürüp susuz getirir ki zaten öyle olmuş.

 

 

Sevgili kavak, az önce aklıma geldin. Düşündüm ki ben bu arkadaşa, kavak değilde Ebu Lehep mi desem?

Ben günlerdir, senin dahi bile ''derin'' bilgilerimiz var demene rağmen, değil sağduyu adlı arkadaşı, senden 100 bin tane olsa, hepinizi tek eli ile sallayacak bir çok İslam Aliminin kelamlarını ortaya döktüm. Sizler ise ne yaptınız? Bazı arkadaşlar hariç, kendi yorumunuzdan(pardon cahilliğinizden)başka bir şey katamadınız. Ben seninle gerçekten bilgili olduğun bir konuda münakaşa etmek istiyorum. Eğer cidden varsa öyle bir konu özel mesaj yolu ile yaz, İslam ile alakalı konuyu belirleyip, insanların gözü önünde münakaşa edelim. Ha eğer bir önceki konularda olduğu gibi, bu konuda da bilgin yoksa ve tek katkın, kendi yorumun ise o zaman lütfen uzaktan seyret konuyu.

Gelip burada konu dışına taşırtma bizleri. 

Sevgiler, saygılar..

(Bu arada sen yaşıma ister 2 de, ister 3.)

Link to post
Sitelerde Paylaş
13 dakika önce, EbûTürâb yazdı:

Sevgili kavak, az önce aklıma geldin. Düşündüm ki ben bu arkadaşa, kavak değilde Ebu Lehep mi desem?

Ben günlerdir, senin dahi bile ''derin'' bilgilerimiz var demene rağmen, değil sağduyu adlı arkadaşı, senden 100 bin tane olsa, hepinizi tek eli ile sallayacak bir çok İslam Aliminin kelamlarını ortaya döktüm. Sizler ise ne yaptınız? Bazı arkadaşlar hariç, kendi yorumunuzdan(pardon cahilliğinizden)başka bir şey katamadınız. Ben seninle gerçekten bilgili olduğun bir konuda münakaşa etmek istiyorum. Eğer cidden varsa öyle bir konu özel mesaj yolu ile yaz, İslam ile alakalı konuyu belirleyip, insanların gözü önünde münakaşa edelim. Ha eğer bir önceki konularda olduğu gibi, bu konuda da bilgin yoksa ve tek katkın, kendi yorumun ise o zaman lütfen uzaktan seyret konuyu.

Gelip burada konu dışına taşırtma bizleri. 

Sevgiler, saygılar..

(Bu arada sen yaşıma ister 2 de, ister 3.)

 

Kısa ve öz:

Baştan sona zırva!

 

Hep diyorum: Sizlerin burada yazdığı her bir kelime, İslam misyonerliğine girer. Ancak eğer adamsanız, şu menem Arap dininin reklamını burada yapmayı bırakırsınız. Reklamcılığı o kadar seviyorsan, git Afrikalı Maassai kabilesinin kapı gibi dininin reklamını yap.

Ayrıca ben tam da sizlere uyan bir konu açmıştım: "Ne zaman adam oluruz..."

Git bir zahmet onu bul ve içeriğini oku!

 

edit: Aramana gerek kalmadı:

 

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
15 dakika önce, kavak yazdı:

 

Kısa ve öz:

Baştan sona zırva!

 

Hep diyorum: Sizlerin burada yazdığı her bir kelime, İslam misyonerliğine girer. Ancak eğer adamsanız, şu menem Arap dininin reklamını burada yapmayı bırakırsınız. Reklamcılığı o kadar seviyorsan, git Afrikalı Maassai kabilesinin kapı gibi dininin reklamını yap.

Ayrıca ben tam da sizlere uyan bir konu açmıştım: "Ne zaman adam oluruz..."

Git bir zahmet onu bul ve içeriğini oku!

 

edit: Aramana gerek kalmadı:

 

Sende kendi misyonerliğini yapıyorsun işte. Al bende devam edeyim de bu konuda senle olan sohbetimi şu kelimeler ile bitireyim(Gerçek konuya döndüğümüzde devam ederiz tabi)

“Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir, gözlerinde de kalın bir perde bulunmaktadır ve onlar için büyük bir azap vardır.” (Bakara, 2/7)

Şimdi sen, bunun suçlusu Allah o zaman falan dersin, ayet ile açıklanışını da koyayım şuraya.(Malum 21.Yüzyıldayız ve cahillik diz boyu.)

"Hayır! Doğrusu şudur ki, yapıp ettikleri kalplerini kaplayıp karartmıştır." (Mutaffîfîn 83/14)

Link to post
Sitelerde Paylaş
12 dakika önce, EbûTürâb yazdı:

Sende kendi misyonerliğini yapıyorsun işte. Al bende devam edeyim de bu konuda senle olan sohbetimi şu kelimeler ile bitireyim(Gerçek konuya döndüğümüzde devam ederiz tabi)

“Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir, gözlerinde de kalın bir perde bulunmaktadır ve onlar için büyük bir azap vardır.” (Bakara, 2/7)

Şimdi sen, bunun suçlusu Allah o zaman falan dersin, ayet ile açıklanışını da koyayım şuraya.(Malum 21.Yüzyıldayız ve cahillik diz boyu.)

"Hayır! Doğrusu şudur ki, yapıp ettikleri kalplerini kaplayıp karartmıştır." (Mutaffîfîn 83/14)

 

Hepiniz psikopatsınız; tıpkı uğruna hergün kellenizi yere kıçınızı havaya kaldırdığınız Arap tanrısı gibi. Şu taptığın Arap tanrısını üç paralık yaptığınızı göremeyecek kadar acizsiniz!

 

Ayrıca benim o konudaki misyonerliğim seninkini açık ara döver!

Mesela oradaki "Savaşma, seviş!" söylemi, piyadadaki tüm dinlere ve kutsal kitaplarına bin basar.

 

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, EbûTürâb yazdı:

Bak bu durumda belirtmek istediğim şeylere dikkat yormadığın için böyle olmuş sevgili dostum. 

Öncelikle sana bu konuda olan düşüncelerini tümüyle engelleyen bir ayeti tekrardan buraya yazayım;

 

"(Peygamber) Yüzünü ekşitti ve döndü. Kendisine âmâ geldi, diye. Ne bilirsin, belki o temizlenecek? Veya öğüt alacak da öğüt ona fayda verecek. Ama buna ihtiyaç hissetmeyene gelince, Sen ona yöneliyorsun. Onun temizlenmemesinden sana ne? Ama sana can atarak gelen, Allah'tan korkarak gelmişken, sen onunla ilgilenmiyorsun." (Abese, 80: 1-10). 

 

Bak, açık bir şekilde seninde benimde kolayca anlayabileceğimiz gibi bu durumda, peygamberin kendini eleştirme ihtimali yoktur. Nedenini ise ayetler dışında birinci elden şahitlik edilen şu rivayet ile anlıyabiliriz;

 

Urve anlatiyor: "Hz. Aise (radiyallahu anha) buyurdu ki: Abese ve Tevella suresi ama olan Ibnu Umm-i Mektum hakkinda nazil oldu. Soyle ki: Bir gun Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in yanina geldi ve: "Ey Allah'in Resulu beni irsad et"diye talebde bulunmaya basladi. O sira Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yaninda musriklerin buyuklerinden biri vardi. Ibnu Umm-i Mektum'a cevap vermedi, o israr edince ondan yuzunu ceviriyor, oburune yoneliyor ve: "(Tevhid uzerine) soylediklerimde bir beis goruyor musun?" diye soruyordu. Musrik: "Hayir!" diye cevap vermisti. Iste sure bunun uzerine indi."
Tirmizi, Tefsir, Abese, (3328); Muvatta, Kur'an 4, (1, 203).

 

Bu sadece örnek bir ayet üsttekilerden. Eğer bak gerçek manada Müslümanlığım bir yana İnsaniyet namına söylüyorum, dediğin gibi bir olay olsa vallahi, yemin ederim ki sen haklısın derim. 

Lakin açıkça belirtilmiş.

 

Asıl soruyu görmezden gelmişsiniz.PEYGAMBERİN KUR'ANDA ELEŞTİRİLMESİ KURANI ALLAH KELAMI YAPIYORSA KENDİNİ ÖVMESİ NEDEN İNSAN KELAMI YAPMIYOR?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...