Jump to content

Sınav iddiasına, son noktayı koyalım..


Recommended Posts

9 saat önce, ck789 yazdı:

anladığım kadarıyla dinleri iman meselesi olarak değil akıl, mantık meselesi olarak görüyorsunuz. bu oldukça iddialı bir yaklaşım. bir çok kişi matematik, fizik kanunları gibi bir ispatın, delilin, deney gözlemin olmadığını kabul edip ona rağmen iman ediyorlar. bence de böyle bir bilimsel delil olsaydı o inanç değil bilgi olurdu. 

Arkadaşım, iman hakikatleri adı üstünde inançtır..fakat kainatın zerreleri adedince akli ve mantıki delilleri olan bir inançtır..inanç denmesi delilsiz olduğunun değil, gayb olduğundandır.. Bir şeyin gayb olması, onun akli ve mantıki delilinin olmadığı anlamına gelmez.. Ayrıca, inkâr da bir felsefedir.. Fakat kainatın zerreleri adedince yalanları ve hurafeleri olan bir felsefedir.. Yani bilimin inkâr ile alakası yoktur.. Müslümanlar da kâfirler de bilimin açıkladığı olaylara şahit oluyorlar.. Tek farkları müslümanların aklı da devreye sokmalarıdır.. Mesela, kör ve akılsız bir adam tek başına Avrupa'ya gitse ve oradaki fabrikalarda ve makinelerde üstadane işler yapsa, zerre kadar şuuru olan anlar ki o adam kendi başına hareket etmiyor.. Çünkü hem kör, hem akılsız.. Fakat burada aklın devreye girmesi lazım.. Aynı onun gibi, herkes bilimin söylediği gibi, akılsız, şuursuz ve kör zerrelerin hareketini müşahede ediyor.. Fark, bazı insanlar aklını çalıştırıp bu zerrelerin arkasındaki şuurlu kudrete intikal etmeleri.. Bazılarının da bu kudrete intikal edememeleri...

Sonuç olarak,  dinsizlik ispat değil, akla ve mantığa ters bir felsefedir.. Bilim ve fenle alakası yoktur.. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 104
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

10 saat önce, ck789 yazdı:

anladığım kadarıyla dinleri iman meselesi olarak değil akıl, mantık meselesi olarak görüyorsunuz. bu oldukça iddialı bir yaklaşım. bir çok kişi matematik, fizik kanunları gibi bir ispatın, delilin, deney gözlemin olmadığını kabul edip ona rağmen iman ediyorlar. bence de böyle bir bilimsel delil olsaydı o inanç değil bilgi olurdu. 

Din ile inkâr felsefesinin farklarının biri de varlıkların ifade ettiği manadır..mesela, bir kimse size hoşunuza gidecek şekilde paketlenmiş ve süslenmiş çok güzel bir pasta hediye etti.. Aslında burada o hediyenin ifade ettiği mana, hediyenin kendi lezzetinden daha önemlidir.. Yani, hediye, size olan şefkatin, sevginin ve önemin cisimleşmiş halidir.. Siz bu manalara gözünüzü kapayıp, hediyeyi size getireni unutup, teşekkür etmeyip, pastayı pasta için severseniz elbette yanlış yapmış olursunuz.. Aynen öyle de kainattaki bu kadar muntazam sanat eserlerinin ve bu kadar süslemelerin ve bu kadar ihsan ve ikramların hepsinin birer manası vardır.. Mesela bir elma, Allah'ın kudret ve şefkatinin bir hediyesidir.. Bir insan, eline geçen bir elmanın manasını hiç düşünmeyip, hayvan gibi yutarsa elbette insan olarak kalamaz.. 

Netice olarak, bir kısım insanlar fenlerin manasına intikal ederler, diğerleri ise, manasına hiç ilişmezler.. Sadece pastanın tarifinden bahsederler, pastanın niçin ikram edildiğini ve pastayı ikram edenin gayesini hiç düşünmezler.. İşte müslümanlar ile kâfirlerin fenlere bakış açısı bu. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
22 hours ago, İLİMCİK said:

Çünkü, Allah insana en basit bir iğnenin bile ancak şuur ve akıl sahibi biri tarafından yapılabileceğini anlayacak bir kabiliyet vermiş.. Bu kabiliyetleri insan bu kainat sarayındaki muntazam sanat eserlerini görüp de ustasını ve sahibini inkâr etse, bu kadar ahmakane bir cinayeti ancak cehennem temizler..

 

İkincisi, iman insanı bu dünyada muhterem ve Mükerrem bir misafir ve vazifedar bir yolcu makamına çıkarıyor.. Bütün kainat, Allahın manidar bir mektubu ve isimlerinin aynası ve vazifeli bir memuru derecesine yükseliyor. Küfür ve inkar ise insanı hayvandan çok aşağı düşürüyor.. Çünkü, inkar insana bu dünyayı idamhaneye çeviriyor.. Kâfirin nazarında bu dünya hem kendi hem de sevdikleri ecel celladının satırıyla kesilip hiçliğe ve yokluğa atılmak için bekleyen kimsesiz yetimlerdir. Kafir, koca kâinatı ise vazifesizlik ve manasızlıkla suçladığından kainatın manevî hukukuna tecavüz eder.. Yani,  kafir hem insanı hem de kainatı tahkir ettiğinden nihayetsiz bir cinayet işler.. Nihayetsiz cinayetin cezası da ancak nihayetsiz cehennem olabilir. 

 

Düğmesine basılınca kaydı tekrarlayan pilli bebekler gibisin, düşünme, akıl ve mantık yürütme hiç yok, papağan gibi sana ezberletilenleri tekrarlıyorsun.

Link to post
Sitelerde Paylaş
8 dakika önce, sağduyu yazdı:

 

Düğmesine basılınca kaydı tekrarlayan pilli bebekler gibisin, düşünme, akıl ve mantık yürütme hiç yok, papağan gibi sana ezberletilenleri tekrarlıyorsun.

Açıkçası  kelimeler  bile  aynı  satırda  aynı  yerde  ben  hayran  kaldım  iyi  ezberlemis  cidden.

Link to post
Sitelerde Paylaş
8 saat önce, İLİMCİK yazdı:

Yani, fizik kanunları vücudumuzdaki trilyonlarca zerreyi öyle bir idare ediyor ve onlara öyle bir kuvvet uyguluyor ki, trilyonlarca zerre kemik, damar, beyin, hücre olmak zorunda kalıyorlar öyle mi.. Bak dikkat et.. Bir tek ilahı kabul etmediğin zaman her bir canlının içinde trilyonlarca zerreyi kendine itaat ettiren ilahları kabul etmek zorunda kalıyorsun.. Biraz aklını çalıştır.. Fizik kanunları bir ilah mı ki trilyonlarca zerreyi beyin yapmak ve o beyni bütün vücudunla bağlamak için kuvvet uygulasın..Ne zorunuz var ki bu kadar açık bir hurafeyi kabul edip, bu dünyayı kendiniz ve sevdiklerinize idamhaneye çeviriyorsunuz.. 

 

Fizik kanunları karşımızda duruyor, ölçebiliyoruz ve gözlemleyebiliyoruz. 
Senin tanrı dediğin saçmalık ise doğrudan kanıtı geçtim en ufak dolaylı kanıttan bile yoksun, akla, mantığa, izana ters. 
Neymiş efendim ak sakallı dedemiz trilyonlarca yıl gökte su üzerinde yüzen tahtında oturmaktan canı sıkılmış hokus pokus ol demiş evren oluvermiş!!
ve insanlarla sims oyunu oynamaya karar vermiş!! Bu mu senin aklını kullan kabul et dediğin müthiş açıklama? Bu açıklama için akla gerek yok, kıç kullanmak kafi..
Tek dayanağınız 1400 yıl önce yaşadığına inanılan cahil arap bedevisinin laflarıyla hurafenin dibine vurmuşken utanmadan bilimsel açıklamalara hurafe diyecek kadar beyniniz sulanmış.
100 yıl önce yaşamış insanların bilgiye erişim şansı kısıtlıydı, oysa şimdi internet elinizin altında, her türlü bilgiye rahatça erişebilirken halen 1400 yıllık masallara takılıp kalacak cehaleti muhafaza etmek çok acı bir durum, cidden yazık.

Link to post
Sitelerde Paylaş
7 dakika önce, Ebu Kafir yazdı:

 

Fizik kanunları karşımızda duruyor, ölçebiliyoruz ve gözlemleyebiliyoruz. 
Senin tanrı dediğin saçmalık ise doğrudan kanıtı geçtim en ufak dolaylı kanıttan bile yoksun, akla, mantığa, izana ters. 
Neymiş efendim ak sakallı dedemiz trilyonlarca yıl gökte su üzerinde yüzen tahtında oturmaktan canı sıkılmış hokus pokus ol demiş evren oluvermiş!!
ve insanlarla sims oyunu oynamaya karar vermiş!! Bu mu senin aklını kullan kabul et dediğin müthiş açıklama? Bu açıklama için akla gerek yok, kıç kullanmak kafi..
Tek dayanağınız 1400 yıl önce yaşadığına inanılan cahil arap bedevisinin laflarıyla hurafenin dibine vurmuşken utanmadan bilimsel açıklamalara hurafe diyecek kadar beyniniz sulanmış.
100 yıl önce yaşamış insanların bilgiye erişim şansı kısıtlıydı, oysa şimdi internet elinizin altında, her türlü bilgiye rahatça erişebilirken halen 1400 yıllık masallara takılıp kalacak cehaleti muhafaza etmek çok acı bir durum, cidden yazık.

Atomlarda  akıl  mantık  şuur  bilinç  irade  var  mı  diye  soruluyor.Nasil  bulabiliriz  bunları cidden 

Link to post
Sitelerde Paylaş

İslama göre allaha ve peygambere itaat etmek farz öyleyse soruyorum. Peygamber bir müslümana domal ey müslüman din kardeşim dese ve müslüman içinden fesat şeyler geçirirse ve domalmazsa dinden çıkar mı? Sonuçta domalmadığı zaman peygambere tacizci damgası gibi birşey yapıştırmış olur niye domalmıyorsun müslüman din kardeşim güvenmiyor musun yoksa sen peygamberine?

Link to post
Sitelerde Paylaş

iman kök olarak emin olma emniyette olma güvenme demektir.

iman ile inanç farklı manaya gelir

imanda şek şüphe olsa eminlik güvenme olmaz sabitlik olmaz

tam tersine iman  emin olma tadmin mutmain olma kesin kati delil ile olur

 

bir arkadaşın dediği gibi iman gaybidir ancak gaybi olması delilsiz muğlak olması anlamına gelmez

 

o yüzden hz peygamber :şu dağın ardında ordu var desem size  saldırcak desem inanırmısınız

yani güvenirmisiniz iman edermisiniz

hepsi evet sana inanırız güveniriz dediğn doğrudur zira siz hiç yalan öylemediniz  el eminsiniz

 

Allah ve peygamberi sadık tır emindir  o yüzden dedikleri haktır doğrudur

ve dahi bir çok ayette aklını kullanma delil bürhan hüccetten bahsetmesi körü körüne deği aklını çalıştırarak sağlam emin iman etmesi salık verilir

hz ibrahimin ölünün nasıl diriltiğini göstermesi  sağlam iman ile tam kalb tatminiyeti ile imanını gösterir

yani delilsiz iman olmaz tam tersi kuşları kesip karıştırıp dağlara bırakması ve bizzat gözleri ile görüp dirilip gelmeleri kalb tatminiyetine ulaştırır

kalb tatminiyeti imanın son noktasıdır

 

şayet iman körükörüne sorgulanmadan delilsiz hücetsiz olsa idi

körü körüne baba ve atalarının dinini taklid eden müşriklere akılsız denilmezdi

zira ayette ya atalarınız akletmez cahil kimseler ise yine onlara uyacak ve taklid edecek misiniz denir

 

delil Kur'ani bir kelimedir

gösterme doğru yola yönelten işaret iz demektir

misal hz musanın ablası onu emziren bir kişi göstereyim der  ve annesini gösterir

şeytan hz ademe ağacı işaret anlamında edulek  denir

yine hz süleymanın öldüğünü onun asasını kemiren bir kurt gösterdi manasında dellehum ala mevtihi yani onun ölümünü gösteren işaret eden ispatlayan o kurt oldu

zira öldüğü halde asaya dayandı ayakta kaldı tüm cinler onu hayatta sandı çalışmaya devam etti

ne zaman ki kurt asayı kemirdi asa kırıldı yere düştü hz süleymanda düştü öldüğüne delalet oldu

 

mantık ta dahi delil bir şeyi işaret eden gösteren iz işaret demektir

duman delil ateş medluldur

sen ateşi görmediğin halde duman delili ile ateşin varlığına hükm edersin

bulut arasında sızan bir ışık güneşi görmesen dahi onun varlığına delildir

delil zaten görünmeyen gaybi olan şeye işaret eden onu ispat eden  şey demektir

Allahın varlığına imanın delileri çoktur sayısızdır kaldı tek delil dahi yeterlidir akıl sahibi için

 

inatla gözlerini kapatana milyon delil faide vermez o bulutsuz günde gözlerini kapatır güneş yok der

diğer akıl sahibi ise bulutlu günde sızan tek ışığı delil sayar güneşi kabul eder

 

inkar inattır gözleri kapatmadır düşünmeyi reddetmektir

keşke bilime fene akla yaslansalar

her biri bin delil ve ip ile Allaha götürür.

 

biz çölde deveyi görmesek dahi ayak izlerinden o yolda devenin geçtiğine hükmederiz

zira delil olan o izler hep aynıdır ve süreklidir  ve deve izlerine hastır

ayı geçse izleri farklıdır

 

.***

hz ibrahim imana davet konusunda hep delil ile aklı çalıştırarak imana davet eder

kendisi de aya güneşe yıldıza rabbim der sonra benim Rabbim asla batmayandır kaybolmayandır baki olandır hükmüne varır

 

yine büyük putun boynuna balta asması diğerlerini o kırdı demesi

karşılığında müşrikler: o cansız aciz bir taştır nasıl bu fiili işler dediğinde

siz cansız  akılsız aciz bir taşa neden taparsınız der

 

veya nemruta Allah güneşi doğudan doğurur sizde batıdan getirin demesi de böyledir

 

tarihinde nogodbutAllah tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
11 saat önce, İLİMCİK yazdı:

Bir şeyin gayb olması, onun akli ve mantıki delilinin olmadığı anlamına gelmez

gayb olması 5 duyu ile gözlemlenemeyeceği anlamına gelmiyor mu? o halde bu konu fizik, kimya, biyoloji gibi deney, gözleme dayalı doğa bilimleri ile incelenemez, delil üretilemez. matematik, geometri gibi rasyonel bilimlerle de ispatlanacağı iddia ettiğinizi sanmıyorum. bu durumda delil dedikleriniz aslında felsefi argüman olmuyor mu? 

 

11 saat önce, İLİMCİK yazdı:

Yani bilimin inkâr ile alakası yoktur

bilim tanrının varlığı yokluğu konusunu muhatap olmaz burası doğrudur. bilim tanrı var da demez yok da demez. bilim -sizin tabirinizle- gayb ile ilgilenmez. zaten gayb dediğiniz anda konuyu bilimin çalışma alanının dışına taşımış oluyorsunuz, gözlemlemeyen 5 duyu ile algılanamayan şeyle doğa bilimlerinin işi olmaz. bunda da aslında bir sorun yok inancınıza bilimsellik atfetmeye çalışmayın yeter. aynısını ateistler için de söylüyorum. bilim ayrı, inanç/inançsızlık ayrı meselelerdir. inançlı biri de inançsız biri de çalışma yaptığı bilimsel alanın yöntemini takip ederek bilim yapabilir. hayatını bilime adamış bir insan da inançlı da olabilir inançsız da olabilir. burada da bir çelişki görmüyorum.

 

11 saat önce, İLİMCİK yazdı:

Tek farkları müslümanların aklı da devreye sokmalarıdır..

Kafirlerin ortaya koyduğu eserler akıl eseri değilse ne eseridir? Aklı sadece müslümanlar mı kullanıyor? 

 

11 saat önce, İLİMCİK yazdı:

Aynı onun gibi, herkes bilimin söylediği gibi, akılsız, şuursuz ve kör zerrelerin hareketini müşahede ediyor.. Fark, bazı insanlar aklını çalıştırıp bu zerrelerin arkasındaki şuurlu kudrete intikal etmeleri.. Bazılarının da bu kudrete intikal edememeleri...

Sonuç olarak,  dinsizlik ispat değil, akla ve mantığa ters bir felsefedir.. Bilim ve fenle alakası yoktur.. 

Öncelikle bu dinsizlik ile ilgili bir argüman değil. Bu söylediklerinize tamamen katılan biri yine de dinlere inanmayabilir. "Evet tüm doğa kanunları, biyoloji mucizedir. Bunları tasarlayan bir üst akıl vardır" diyen birinin illaki ibrahimi dinlerden birine iman etmesini gerektirmez. Tanrıya inanmak ile dinlere inanmak aynı şey değildir. 

 

Bunun dışında sizin iddia ettiğiniz gibi bilim "akılsız, şuursuz ve kör zerreler hareket ediyor" demiyor. Bilimin ağzına laf tıkamaya çalışmayın. Bu inançlı insanları bilimden uzaklaştırmaktan başka bir işe yaramaz. Doğa bilimleri deney gözlemle ile doğa olaylarının çalışma mekanizmasını açıklar. Örneğin fizik gezegenler şu şu fizik kuralları yüzünden şu yörüngede hareket eder der. Fizik bu kurallarını deney gözlem ile ortaya koymuştur. O kurallara göre çalışma yapar sonuç üretir. Sonra o sonucu deney gözlem ile doğrular. Çalışma alanı ve yöntemi temel olarak budur. Siz akılsız şuursuz kör zerre argümanıyla bu kuralların arkasındaki iradeden, anlamdan bahsediyorsunuz. Fizik böyle bir şeyi konu almaz, bu fiziğin alanı değildir onun yöntemi ile incelenebilecek bir konu da değildir. Onu felsefeye bırakır. Bilim bu doğa kanunlarının manasını değil, mekanizmasını inceler. Anlam, mana gibi göreceli konular bilimin konusu değildir. Felsefenin konusudr.

 

Felsefi anlamda ise böyle bir mana arayışı bizi doğrudan ibrahimi dinlere götürmez. İbrahimi dinler bir kenara doğrudan akıllı tasarıma bile götürmez. Tüm bu söyledikleriniz pek ala felsefi anlamda evrenin kendisi bir bütün olarak bu şuurun tamamını oluşturur da denebilir. Bu durumda tüm atomlar tek bir bütünün parçası olacaklarından uyumlu davranış gösterebilir. Tabi ki bu kurallar üst bir akıl tarafından tasarlanmış ve yaratılmıştır da denebilir. Bu şekilde de açıklama getirilmeye çalışılabilir. Bu da yine felsefi bir argümandır. Delil vs yoktur.  Böyle bir kabulde bulunduk diye de dinler ilahidir sonucuna varamayız. Her şeyi tasarlayan ve yöneten tanrı argümanı ile dinlerin ilahiliği bağımsız argümanlardır. 

 

Bununla beraber inançlı bir insanın böyle şeylere muhatap almasına cevap vermesine de aslında gerek yok. Siz delil iddiasında olduğunuz için bunları tartışıyoruz. Yoksa herhangi bir din ile tanışmış bu din benim aklıma, vicdanıma uyuyor diyen birisi böyle bir ispat aramadan o dine inanabilir. İnancını ön plana çıkarmak için bilimsel, felsefi argümanlar kullanmadığı sürece kimsenin de onun inancına karışma hakkı yoktur. İşin içine bilim katarsa bilimsel argümanlarla, felsefe katarsa da felsefi argümanlarla karşılaşır bunlara yanıt vermek durumunda kalır. Demek istediğim şu ki sizin bu sözde delil odaklı argümanlarınız bunlara takılmadan iman etmiş kişileri daha da zor durumda bırakabilir. Çünkü ortada böyle bir delil, ispat yok. Olması da gerekmez. İnançlı insanları böyle bir delil arayışına yönlendirmek onların aklına ya da imanına zarar verecektir. Delil olmadığını gören birinin imanı zayıflayabilir, illa delil bulacam diye kendini zorlayan biri delil olmayan şeyleri delil olarak kabul edip aklından, sorgulama yeteneğinden taviz verebilir. Halbuki inançlı biri için bence asıl sorun böyle bir delil arayışı içinde olmaktır. Ortada bilimsel bir delil olsa zaten o inanç değil bilimsel bilgi olur. İronik bir şekilde öyle bir durumda zaten inanca gerek kalmıyor. İnanmamış bilmiş oluyoruz. Bugün kütle çekim kanuna "inanan" var mı mesela. Bu inanç değil bilimsel bir bilgidir.

 

11 saat önce, İLİMCİK yazdı:

Din ile inkâr felsefesinin farklarının biri de varlıkların ifade ettiği manadır..

Dinler de felsefe de mana ile ilgilidir buraya kadar sorun yok. İnkar felsefesi diye tam olarak neyi kast ettiğiniz ise net değil. Her felsefi görüş varlığı kendine göre anlamlandırmaya çalışıyor. Her varlık felsefesi yorumunda farklı bir varlık açıklaması yapılmaya çalışıyor. 

 

11 saat önce, İLİMCİK yazdı:

mesela, bir kimse size hoşunuza gidecek şekilde paketlenmiş ve süslenmiş çok güzel bir pasta hediye etti.. Aslında burada o hediyenin ifade ettiği mana, hediyenin kendi lezzetinden daha önemlidir.. Yani, hediye, size olan şefkatin, sevginin ve önemin cisimleşmiş halidir.. Siz bu manalara gözünüzü kapayıp, hediyeyi size getireni unutup, teşekkür etmeyip, pastayı pasta için severseniz elbette yanlış yapmış olursunuz.. Aynen öyle de kainattaki bu kadar muntazam sanat eserlerinin ve bu kadar süslemelerin ve bu kadar ihsan ve ikramların hepsinin birer manası vardır.. Mesela bir elma, Allah'ın kudret ve şefkatinin bir hediyesidir.. Bir insan, eline geçen bir elmanın manasını hiç düşünmeyip, hayvan gibi yutarsa elbette insan olarak kalamaz.. 

Burada özet olarak mana arayışından bahsetmişsiniz yanlış mı anlıyorum? Böyle bir mana arayışı müslümanların tekelinde midir? Ya da böyle manaya kafa yormamış bir müslüman eksik müslüman mıdır? Bu tarz bir mana arayan hayatı sorgulayan ama müslüman olmayan birinin akibeti nedir? Böyle biri illa müslüman olacak diye bir kural mı var? 

 

11 saat önce, İLİMCİK yazdı:

Netice olarak, bir kısım insanlar fenlerin manasına intikal ederler, diğerleri ise, manasına hiç ilişmezler..İşte müslümanlar ile kâfirlerin fenlere bakış açısı bu. 

Bilimlerin kendisi öncelikle mana ile ilgilenmiyor. Bugün bilim olarak kabul ettiğimiz şey budur. Bunla bir sorununuz varsa zaten modern bilimsel yöntem ile ilgili sorununuz var demektir. Mana konusu ise bilimden bağımsız oldukça geniş bir konu. Buna da bir tek müslümanlar kafa yormuyor. Bambaşka inançlar, felsefi görüşler var. Hepsi de farklı manalar yüklüyor. "diğerleri ise, manasına hiç ilişmezler" tabiri doğru değil. Bilimin ağzına laf tıkamanız yetmiyormuş gibi bir de kendi görüşünüz dışındaki tüm görüşleri mana aramamak ile itham ediyorsunuz. 

 

Onların mana yorumu yanlış benim ki doğru diyebilirsiniz tabi. Bu durumda neden onlar yanlış siz haklısınız onu açıklanamanız gerekir. 

tarihinde ck789 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

ğabe yani gıyab kelimesi tam olarak 5 duyu ile algılanmayan değildir daha çok göze görünmeyen gizli olan demektir yani göz ile görünmeyen manası baskındır

 

kadim arabi sözlüklerde bozulan yiyecekler gözle onları bozan şeyler görülmediği için veya bozulduğu  gözle hissedilmediği için gabe denir ancak pis kokusu ile burun ile bozulduğu anlaşılır ve anlaşıldığı halde ğabe denir

kök olara ğbb dir ancak ğ-y-b ğab kök olarak aynı kökten türemişler

misal ğabet şems dendiğinde güneş gözden kayboldu yani gurub oldu ancak ay ışığı  güneşin yok olmadığına başka delildir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, nogodbutAllah yazdı:

ğabe yani gıyab kelimesi tam olarak 5 duyu ile algılanmayan değildir daha çok göze görünmeyen gizli olan demektir yani göz ile görünmeyen manası baskındır

 

kadim arabi sözlüklerde bozulan yiyecekler gözle onları bozan şeyler görülmediği için veya bozulduğu  gözle hissedilmediği için gabe denir ancak pis kokusu ile burun ile bozulduğu anlaşılır ve anlaşıldığı halde ğabe denir

kök olara ğbb dir ancak ğ-y-b ğab kök olarak aynı kökten türemişler

misal ğabet şems dendiğinde güneş gözden kayboldu yani gurub oldu ancak ay ışığı  güneşin yok olmadığına başka delildir.

 

başka bir arabi sözlüğe baktım g-y-b ile g-b yi ayırmış

ilk baktıklarımda ise g-b g-b-b ye misal olarak bukalemunu dahi vermiş

yani bukalemun malum ortama göre renk değiştirir kendisini kamufle eder adeta gayıb olur görünmez olur

 

ve dahi bozuk yiyecek örneğini vermiş gayet mantıklı

diğer sözlük ise farklı kök olarak almış 

 

her ihtimale karşı bir pay bırakıp şu kısmı bende ayırmak isterim:

 

 

"

kadim arabi sözlüklerde bozulan yiyecekler gözle onları bozan şeyler görülmediği için veya bozulduğu  gözle hissedilmediği için gabe denir ancak pis kokusu ile burun ile bozulduğu anlaşılır ve anlaşıldığı halde ğabe denir

kök olara ğbb dir ancak ğ-y-b ğab kök olarak aynı kökten türemişler

"

**

yani g-y-b ve g-b veya g-b-b yi bende ayırıyorum

hayret

bazıları aynı kök altında inceliyor

bazıları ayırıyor.

 

o yüzden bilmeden hataen yanıltmakta sakınca olmayabilir

ancak bilip anladıktan sonra düzeltme yapmak elzemdir

bu aynı zamanda ahlaki bir sorumluluktur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

bana garip gelen şu, birşey kazandırmasımı gerekiyor? eğe bir yaradana birşey kazanmak için iannıyorsak bu sahtekarlık olmaz mı? bir çıkar ugruna yaradana inanmak bana sahtekarlık gibi geliyor..işte müslümanlardaki inanış betiminin özü budur. kuranı anlıyarak okursanız arapların ilahı bir çıkar ugruna insanları harcıyor, özgür irade verdiysen bir insanın yaradana inanmama hakkıda olmalıdır. gerçekten adil olanda budur. ben tanrı olsam çıkarı ugruna bana inananları cehenneme atar. herhengi bir çıkarı olmuyan kafirleride cennette koyardım. ben tanrıyım kusursuz olmak zorundayım adaletimde kusursuz olmalıdır. islamın çıkar mantıgı şu ona inanmazsan yanarsın, bu bir tehdittir. bir yaradan insanları sırf inanmıyor diye neden tehdit etsinki bumu mükemmel ilah ? bu olsa olsa muhammedin ego kasmalarıdır. işte bu yüzden biz islama inanmıyoruz tanrıyı bu derece aciz bir duruma sokan bu kitabı kökten reddediyoruz biz agnostıkler ateistler ve deistler..

Link to post
Sitelerde Paylaş
20 saat önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

Atomlarda  akıl  mantık  şuur  bilinç  irade  var  mı  diye  soruluyor.Nasil  bulabiliriz  bunları cidden 

 

Atomlarda akıl, mantık, şuur ve irade yok elbette ama hangi atomlarla bağ yapacağı bilgisini taşıyorlar.
Bu özelliğe düşük seviye bilinç desek yanlış olmayacağını düşünüyorum. Çok hücreli canlılarda bilgi ("bilinç") seviyesi bir üst seviyeye çıkıyor. 
Yani "bilinç" seviyesi karmaşıklık arttıkça aynı oranda artıyor böylece hayvanlarda basit mantık ve zeka işaretleri görmeye başlıyoruz, karmaşık beyinli hayvanlarda işaret diliyle anlaşma
komutu alıp uygulama, bazı problemleri çözmek sıradanlaşıyor ve nihai olarak en karmaşık beyne sahip insanlarda bilinç seviyesi en üst düzeye yani farkında olmanın farkına varma yeteneğine kavuşuyor.  

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 01.12.2019 at 12:15, Ebu Kafir yazdı:

 

Atomlarda akıl, mantık, şuur ve irade yok elbette ama hangi atomlarla bağ yapacağı bilgisini taşıyorlar.
Bu özelliğe düşük seviye bilinç desek yanlış olmayacağını düşünüyorum. 

 

Bu nasıl oluyor.. Mesela, bir zerre sineğin vücuduna girince sineğin vücudundaki intizam ve ölçüye göre hareket ediyor insanın vücuduna girince insanın vücudundaki intizam ve ölçüye göre hareket ediyor.. Öyle ise, senin mantığına göre, her bir zerreden hangi canlının vücuduna girerse o vücuda göre hareket edecek bilinç var.. Hem her bir zerre o vücuttaki diğer bütün zerrelere hem hakim hem de mahkum olması lazım.. Yani, hem birbirlerinden emir alması, hem de birbirlerine emir vermesi gerekiyor ki, zerreler birbiriyle anlaşıp nerede duracaklarını ve nerede hareket edeceklerini bilsinler.. Bir tek zâtın kudretini inkâr etmek uğruna trilyonlarca zerreyi ilah yapmayı aklınız nasıl kabul ediyor. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 30.11.2019 at 15:21, Ebu Kafir yazdı:

 

Fizik kanunları karşımızda duruyor, ölçebiliyoruz ve gözlemleyebiliyoruz. 
 

İnsanda sadece göz yok ki akıl da var.. Devreye aklın da girmesi lazım.. Senin kanunlar dediğin şeyin harici bir vücudu yok ki zerreleri adeta bir ilah gibi idare etsin.. Mesela,  hiç medeniyet görmemiş vahşi bir adam askeri bir kışları görür... Oradaki askerlerin bir komutanın emriyle hareket ettiklerini ve ateş ettiklerini müşahede eder.. O adamın vahşetli aklı o askerlerin askeriyenin manevî kanunları ile hareket ettiklerini bilmediğinden askerlerin maddi iplerle birbirine bağlı oldukları ve o hayali iplerin onları esir edip oynattığı gibi gülünç bir fikirle oradan çıkar.. Sonra bir camiye rast gelir.. Yüzlerce müminin bir imamın sesiyle hareket edip, rüku ve secde ettiklerini görür.. O vahşi adam, o cemaatin şeriatın manevî kanunları ile hareket ettiklerini bilmediğinden cemaatin maddi iplerle birbirine bağlı olduklarını ve o hayali iplerin onları esir edip oynattığını zanneder.. O İPLERİN NE KADAR HARİKA OLDUKLARINI DÜŞÜNÜR.. İşte, bu kainatın bir tek zâtın kudretini ile yaratılıp idare edildiğini kabul etmeyen, zerreleri bir insanın veya bir sineğin vücudunu yapmak için hareket ettiren maddi ipleri kabul etmek ve o iplerin zerreleri insanın beynini yapmak için hareket ettirdiklerini kabul etmek gibi şeytanları dahi güldüren bir safsatayı kabul etmek zorunda kalıyor..ne zorunuz var ki böyle bir safsatayı kabul edip, kendinizi bu dünyada idamlık mahkum derecesine düşürüyorsunuz. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 30.11.2019 at 18:43, ck789 yazdı:

gayb olması 5 duyu ile gözlemlenemeyeceği anlamına gelmiyor mu? o halde bu konu fizik, kimya, biyoloji gibi deney, gözleme dayalı doğa bilimleri ile incelenemez, delil üretilemez. matematik, geometri gibi rasyonel bilimlerle de ispatlanacağı iddia ettiğinizi sanmıyorum. bu durumda delil dedikleriniz aslında felsefi argüman olmuyor mu? 

 

Akıl denen aletin bir şeyin varlığını kesin ve şüphesiz ve kesin olarak anlaması için illaki laboratuvarda test etmek veya o şeyi görmek gerekmez.. Mesela, göz elinizdeki telefonu görüyor.. Akıl ise, bu telefonu yapanda ancak ilim, irade, akıl, şuur ve görme gibi sıfatların var olduğuna intikal ediyor.. Bütün dünya toplansa, elinizdeki telefonu yapanın akılsız, şuursuz ve kör olduğuna sizi inandıramaz.. Şüphe bile veremez.. Aynen öyle de insan aklını kullanarak kâinattaki, telefondan daha harika olan sinek, çiçek, çekirdek, ağaç, insan gibi sanat eserlerine bakarak gören ve bilen birine aklıyla kesin ve şüphesiz bir şekilde intikal edebilir. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 30.11.2019 at 18:43, ck789 yazdı:

Öncelikle bu dinsizlik ile ilgili bir argüman değil. Bu söylediklerinize tamamen katılan biri yine de dinlere inanmayabilir. "Evet tüm doğa kanunları, biyoloji mucizedir. Bunları tasarlayan bir üst akıl vardır" diyen birinin illaki ibrahimi dinlerden birine iman etmesini gerektirmez. Tanrıya inanmak ile dinlere inanmak aynı şey değildir. 

 

Akıl ve mantık nasıl ki muntazam bir sanatın bilen ve gören bir sahibini gösteriyorsa, aynı akıl ve mantık, o sanat sahibinin konuşmasına da kesin ve şüphesiz gösterir.. Yani, bu kainatın sahibi hem bizi bilerek ve isteyerek yaratıp, bu kadar kıymetli cihazlarla donatacak, hem de kendini bize tanıtmayacak ve bu dünya hayatında ne işimiz olduğunu ve nereden gelip nereye gideceğimizi bize söylemeyecek ve bizi bu konularda cahil bırakacak.. Böyle bir şey akıl ve mantığa ters olduğu için, dinin olmaması diye bir ihtimal söz konusu değil.. 

İşte Kur'an elimizdedir..belağat alimlerini kendine hayran bırakan mucize beyanı ve diğer mucizeleriyle kainatın hikmetini bize ders verip, kainat sahibini bize isim ve sıfatlarıyla tanıtıp, bizden arzularını bize açık olarak beyan ediyor..

Ayrıca, son peygamberin hayatı elimizdedir..dost ve düşmanın ittifak edip medhettiği güzel ahlakı ile.. Bazıları bir ordu ve cemaat huzurunda zuhur etmiş mucizeleriyle.. Tek başına meydana çıkıp, bütün tehlike ve işkenceleri göze alıp, insanlara meydan okuması ile.. Vahşi ve adetlerine müteassıp, inatçı ve diri diri diri kızlarını toprağa gömecek derecede merhametsiz bir kavmi, en güzel ahlaklarla kısa bir zamanda donatıp, dünyaya üstad yapması ile..Dünya malına tenezzül etmemesi ile güneş gibi bu kainatın sahibinin elçisi olduğunu akıl gözüne gösteriyor. 

Elhasıl, bir insanın sadece zerre kadar aklı ve şuuru bulunsa bunlara intikal edebilir.. Gözün görmesine gerek yok. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 30.11.2019 at 18:43, ck789 yazdı:

İşin içine bilim katarsa bilimsel argümanlarla, felsefe katarsa da felsefi argümanlarla karşılaşır bunlara yanıt vermek durumunda kalır

Zaten bizim burada cevap yazmamız bilime değil, bilim üzerinden yapılan inkâr ve dinsizliğedir.. Birisi hakikat, diğeri ise safsatadır.. Yani, dindarlar da dinsizler de fen ve bilimin dersini okuyorlar.. Fark, senin dediğin gibi üzerine yapılan yorumlardadır.. Mesela, tıp fenni bize insanın hastalıklarına şifayı sebep olan ilaçları yapmamıza vesile oluyor.. Şimdi, dindarlar da dinsizler de ilaçların varlığını kabul ediyor..Şimdi dindar buna ek olarak aklını da kullanıyor ve diyor ki, "nasıl ki içindeki maddeler hassas bir şekilde toplanıp, ölçülür, terkip edilmiş bu eczanedeki ilaçlar, akıl ve şuur sahibi bir kimyageri ve bir eczacıyı gösterir.. Aynen öyle de, her bir bitki ve hayvanın vücudunda hassas bir ölçüde terkip edilen maddeler,   o eczaneden büyüklüğü nispetinde bu dünya eczanesinin sahibini ve eczacısını kör gözlere de gösterir, tanıttırır..

Bak, aklın çıkacağı başka bir yol var mı ki inkarın bir bahanesi olsun.. Münkirler kör tabiattan başka buna bir bahane bulamıyorlar.. Netice olarak, bilim ve fenler insanı aklen ve mantıken imana götürür..yeter ki imana niyeti olsun. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 30.11.2019 at 18:43, ck789 yazdı:

Burada özet olarak mana arayışından bahsetmişsiniz yanlış mı anlıyorum? Böyle bir mana arayışı müslümanların tekelinde midir? Ya da böyle manaya kafa yormamış bir müslüman eksik müslüman mıdır? Bu tarz bir mana arayan hayatı sorgulayan ama müslüman olmayan birinin akibeti nedir? Böyle biri illa müslüman olacak diye bir kural mı var

Meselâ, Kur'anın gözüyle bakmayınca bu kainatın ve insanın manası nedir sence.. Bunu bulan var mı.. Varsa nedir.. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 30.11.2019 at 18:43, ck789 yazdı:

Bugün kütle çekim kanuna "inanan" var mı mesela. Bu inanç değil bilimsel bir bilgidir.

Kütle çekim kanununa inanan yok.. Fakat, aynı bir ilah gibi, bu kanunları müstakil bir kuvvet ve zerreleri ve yıldızları bir ilah gibi idare eden bir varlık olduğuna İNANAN var.. Yani, Allah adetullah kanunlarıyla kainatta hep aynı kanunlarla iş yapıyor.. Münkirler ise, bu kanunları itibari birer emir ve harici vücudu olmayan birer kanun olmaktan çıkarıp, müstakil birer madde olduğuna İNANIYORLAR.. Mesela, zerrelerin arasında maddi hayali ipler olduğunu ve bu iplerin o zerreleri esir edip, insanın, sineğin, elmanın vücudunu meydana getirdiğine inanıyorlar.. 

Netice olarak, kütle çekimi bir kanundur.. Bu hakikattir.. İnkâr edilemez.. Fakat, bu kanunun harici vücudu yoktur.. Varlıkların hareketi ile meydana gelen zihni ve itibari bir varlıktır.. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...