Jump to content

Ahlaksız, Medeniyetsiz İnsanlar Hayatı Yaşanmaz Hale Getiriyor


Recommended Posts

12 saat önce, mirasyedi yazdı:

 

reklam geliri olmayacak.banka işlemleri,borsa, verileri ile interneti çöplük haline getiremeyecekler.zamanımı boş boş internette geçirmeyeceğim.

 

 

 

 

Bu düşünce anatomisi şimdilik sadece hayal olarak gözüküyor değil mi? bu öngörü bile değil sadece hayal haksızmıyım? bazı insanlar anlamıyor, sosyalizmde devlet yine sömürmeye devam edicek,

biz devletsiz bir sistem kurmak zorundayız, özel şirketten kasıt,  bilge kişilerden oluşan bir ekip kurulmalı,

örnegin ortaçag filozofları ayarında bir ekip le kolektivizmi başlatabilriz.

 

Kollektivizm, insanların birbirine bağımlı olduğuna vurgu yapan herhangi felsefi, politik, dini, ekonomik, ya da sosyal görüş olarak nitelenebilir.ama bu görüş öngörüsü tamamen bildiğimiz anlamda  siyasi görüş değil

eşit derecede bireyler oluşturan toplum yaratmak için kullanılmalıdır... 

kapitalizmde ne vardı? demokrasi ne var demokraside? sınıf ayrımı olmak zorunda çünkü meclis var 

yasama yürütme herşey burda toplanıyor, yasama ve yürütmeyi bir siyasi başkanın eline verildiğinde neler 

oldugunu açıkça görüyoruz.. 

biz bu  ayrımcılıgı ortadan kaldırmak için mücadele ediyoruz, çok basit bir tabirle hukuksal hakkınız savunmak için bile avukatlara 10 milyar para vermek zorundasınız bu nasıl adalettir ki? hakkınız aramak için bile kanun 

adamı sizden haksız biçmde para alıyor siz sömürüyor. paranzı yoksa hakkınızda olmaz .

şimdi herkese soruyorum bumu çok istediğiniz adalet anlayışı? defalarca belirttim,

kapitalizm kötü adalet üretir , iyi adalet üretmez, bunu her şekilde ispatlarım demiştim. 

 

Tüm toplumlarda en küçük yaştan itibaren bireylere yapılan en temel sistematik koşullandırma kolektivizm üzerinedir. Bu görüş insanlara insani hedeflerin en iyi “işbirliği” veya “kollektif çaba” yoluyla elde edilebileceği inancını telkin etmeye çalışır ve bunun bireysel çabalardan hem daha kıymetli hem de daha ahlaklı olduğunu vurgular.

 

Kolektivizmin iki tipi olduğundan söz edilir. Eşitlik, paylaşma ve dayanışmayı vurgulayan “Yatay” kolektivizm ile yetkililerin otoriter iradesine fedakarca teslim olunmasına vurgu yapan “dikey” kolektivizm. İkisi arasındaki temel fark eşitlik konusundadır. Yatay kolektivizmde tüm insanlar özde eşit kabul edilir. Bu eşitlik imkanlar ve fırsatlar yönündendir. Aslında aynilik değil farklılıklara ve özgürlüklere vurgu yapılır, ancak eşitlik sadece herkesin eşit fırsatlara sahip olması yönündendir. Öte yandan dikey kapitalizmde hiyerarşi vardır ve insanların özde eşitsiz oldukları vurgulanır. Heriki durumda da ortak mülkiyetler ve kolektif iradenin gerektirdiği plan ve prensiplerin idaresi söz konusudur. Ekonomi alanında kolektivizm bazı şeylerin bireylere veya zümrelere değil mutlaka toplumun tümüne ait olması ve herkesin ortak yararına kullanılması gerektiğini gerektiğini savunur.

 

 Bireyin diğer bireylerle özgür iradesine bağlı olarak gönüllü dayanışma ve işbirliği içinde olması zaten son derece doğaldır. Diğer insanlarla işbirliği ve dayanışma zaten tamamen bireysel karar ve davranışlardır. Bu kolektivizm olarak tanımlanır..

 

Güç elde etmek için adamın kendisini küçük hissetmesini sağla. Umutlarını ve kişiliğindeki dürüstlüğü öldür. Benliğini sil. Bireyi itibarsızlaştır. Özsaygıyı öldürdün mü insanın içindeki kahramanlığı da öldürürsün.

 

 1: Büyük insanlar yönetilemez. Büyük nadir olan zor elde edilen şeydir. Standartlarını düşür, sıradanlaştır. Herkes ulaşabilsin. Vasatı sıradanı, değersizi öv. .

2:  İnsanların mutlu olmasına izin verme. Yaşama sevincini öldür. Mutlu insan kendi kendine yeterlidir. Yönetilemez.

3:  İnsanın ruhunu boşalttın mı yerini sen doldurabilirsin. Bütün sistemler kişisel zevki feda etmeyi üğretiyor. Sürekli ve sistematik beyin yıkama ile “Vazgeç” ve “razı ol” kavramlarını yerleştir. “Fedakarlık” kavramını yücelt. Hangi ahlak sistemi fedakarlığı öğütliyorsa sonunda bir süper güç haline gelmiştir. Cennet, Nirvana, Irksal üstünlük, proleterya diktatörlüğü hep fedakarlığı, benliği silmeyi öğretir. Ortada fedakarlık oldu mu parsayı birileri toplayacaktır. Hizmet varsa bir hizmet edilen de vardır. Sana hizmetten söz eden adam mutlaka köleler ve efendilerden de söz ediyor demektir.

4:  İnsanların kendilerini korumak için çok önemli bir silahları var : Mantık. Mantığı kötüleyemezsin. Ama “mantık sınırlıdır, onun da üstünde daha başka şeyler vardır” dersin.. İnanç, duygu, vahiy, ilahi sezgi, diyalektik materyalizm gibi. “Düşünmeye çalışma, hisse, inan”.. dersin. (Düşünen adam istemiyoruz !.)

5:  Sonunda birlik ve itaat dünyasına varılır. Yaşamımızı başkalarının kafalarındaki ölçütlere göre kurarız. Bir ideal için savaşmayız. Saygınlık, başarmak için çalışmayız. Bireyselliğe asla izin verilmemeli. Motoru çıkarılmış bir dünya. Tek yürek, elle pompalanıyor.

6:  İtaatten başka birşey öğrenmemiş insanlarda itaat görmenin zevkini tadacağız. Onlara hizmet madalyaları dağıtacağız.

7 : Kollektivizm yüzyılımızın tanrısı.. Birleş, fikir birliği sağla. İtaat et. Hizmet et. Böl ve zaptet ama sonra birleştir ve yönet.

 

tarihinde Doğuştan işşiz tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 87
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

35 dakika önce, Doğuştan işşiz yazdı:

Bireyin diğer bireylerle özgür iradesine bağlı olarak gönüllü dayanışma ve işbirliği içinde olması zaten son derece doğaldır. Diğer insanlarla işbirliği ve dayanışma zaten tamamen bireysel karar ve davranışlardır. Bu kolektivizm olarak tanımlanır

 

Daha önce da söyledim, iyi veya kötü sistemler için hayal kurarsın ama "hadi yapalım" demeyle olmaz, koşullar gerekir, bir şeylerin olgunlaşması gerekir.

Örneğin, kapitalizm vadesini doldurmamışsa onu yüz defa da yıksan yine ona dönmek zorunda kalırsın, aynısı başka sistemler için de geçerli.

Bu gibi durumlar doğrudan evrim sürecine bağlıdır, insanlar komünizme hazır değilse ve doğal koşullar insanları buna hazırlayacak ortama gelmemişse bir şeyleri değiştirmeye çalışmak nafile çabadır.

Sırf komünist sistem iyidir diye komünizm gelmez veya sırf kapitalizm kötüdür diye yıkılmaz, iyi ve kötü kavramlar yaşam içinde nitelik kazanır.

Bu durum teslimiyet değildir, bir şeyler için elbette mücadele edilecektir ama evrim sürecinin balans ayarına uymak şartıyla olmalıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
21 hours ago, mirasyedi said:

Bu sistemde yaşadığın için para senin için değerli.

Çünkü bu sistem sana karşındakine karşındakine de sana güvenmemeyi öğretti.
Üretim araçları hammadde ortak ise parayı ne yapacaksın?

Ancak kıçını silmek için kullanabilirsin.

 

 

 

 

 

 

 

Üretim araçları ve hammadde ortak olamaz. Ortağın biri ötekine kazık atar, hepsinin üstüne yatar. Bunu anlamak zor oluyor sizin için anlaşılan.

 

Ne laf ettiğinizin farkında değilsiniz. Para, hem üretim aracı, hem hammadde. Faiz, benim üretim aracım ve hammaddeme seni ortak edebilmemi sağlıyor, bunu görmeniz o kadar mı zor? 

 

Yani o ufak aklınızın görmediği, kaptializm denen şeyin, gerçek anlamda üretim araçları ve hammaddenin herkesin ortak kullanabilmesini sağlayan sistem olduğu. 

 

Ha, sen üretim aracı falan filan dediğin zart zurta sahipliği ortadan kaldırır, onu yapay zekaya teslim edersen, ancak o zaman bu durumu değiştirirsin. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
26 dakika önce, bilgivehis yazdı:

 

Daha önce da söyledim, iyi veya kötü sistemler için hayal kurarsın ama "hadi yapalım" demeyle olmaz, koşullar gerekir, bir şeylerin olgunlaşması gerekir.

Örneğin, kapitalizm vadesini doldurmamışsa onu yüz defa da yıksan yine ona dönmek zorunda kalırsın, aynısı başka sistemler için de geçerli.

Bu gibi durumlar doğrudan evrim sürecine bağlıdır, insanlar komünizme hazır değilse ve doğal koşullar insanları buna hazırlayacak ortama gelmemişse bir şeyleri değiştirmeye çalışmak nafile çabadır.

Sırf komünist sistem iyidir diye komünizm gelmez veya sırf kapitalizm kötüdür diye yıkılmaz, iyi ve kötü kavramlar yaşam içinde nitelik kazanır.

Bu durum teslimiyet değildir, bir şeyler için elbette mücadele edilecektir ama evrim sürecinin balans ayarına uymak şartıyla olmalıdır.


Uygun koşulları beklemek mehdi gelecek bizi kurtaracak diye beklemek ile aynı. :)

 

Venus projesini savunanlarda  robotların zekasının insan zekasına ulaşmasını bekliyorlar.

 

Şu anda bazı yönlerden insanları geçtiler ama neyi bekliyorlarsa artık. :)

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
36 dakika önce, bilgivehis yazdı:

 

 

Bu durum teslimiyet değildir, bir şeyler için elbette mücadele edilecektir ama evrim sürecinin balans ayarına uymak şartıyla olmalıdır.

Balans ayarına uymak, bir koşulda teslimiyetçilik olmuyor mu?  kapitalizm 5000 yıl önce bir yerlerden başladı değil mi? 

peki şimdi sana soruyorum,  mantıklı düşünmeye çalış, biz biryerlerden başlamaz isek o zaman bu kısa tabirle teslimiyetçilik olmuyor mu?  

şimdi farklı  bir formatta tekrar soralım bilgivahise:

bilgivahise göre, özgürlük nedir? 

1: başkaldırmak.

2: teslimiyetçlik.

3: düşünmek.

4: düşünceyi pratige dökme.

5: düşünceyi fiziksel eyleme ve başkaldırıya dönüştürme.

6: kendin gibi olmak.

7: başkasını taklit etme.

Eğer söz konusu , yaşamı ewrimle bagdaştırıcaksak, bu ewrim süreçleri içinde kapitalizmde var öyle değilmi?

yani kısaca, kapitalizm ewrimsel süreçlerin bir yansıması değil midir? 

Ama biz ewrimsel süreçlere kötü diyemeyiz, bu süreçlerin içerisinde olan,  en zayıf halkaların  oluşturduğu

düzene kötü deriz, çünkü ewrimsel süreçler zayıf değildir, aksine bireyselliği güçlendirir. 

zayıf halkalardan kasıt teizm yani dinlerdir.. 

 

 

tarihinde Doğuştan işşiz tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
22 hours ago, ck789 said:

Sosyalizmden bağımsız olarak yazıyorum faiz sistemi şu açıdan kötü. Bu birilerinin risk almadan çok para kazanmasına ve bu nedenle ekonomik gücün merkezileşmesine neden oluyor. Sağlıklı olan girişimlerin girişimcilerle, hatta potansiyel müşterilerince finanse edilmesidir. Tabi bunun için güven gerekir. Böyle bir güven ortamı olmadığı için birileri risk almadan zengin olurken birileri emek sarf edip risk alıp batıyor. Böyle bir güven ortamı, şeffaflık tahsis etmeye çalışan bir siyasi akım olsa, bir ülkede bu sistem düzgün işlese buna karşı çıkacak bozmaya çalışak ilk grup sözde liberal bu sermeye sahipleri olacaktır.

 

Ben sanılanın aksine liberalizm ile kapitalizmin el ele olduğuna katılmıyorum. Şiliye güney amerikaya yapılanlar klasik liberalizm tanımının idealleriyle birebir çelişen şeylerdir. Liberalizm sermaye gruplarının değil her bireyin yani insiyatif almak isteyen her girişimcinin önünü açılmasını savunan görüştür. Liberalizmin insana değil sermayeye değer verdiğni söylemek günümüz sözde neo-liberallerinin bok yemesidir. Mağdem gerçek sosyalizm bu değil, gerçek islam bu değil o zaman gerçek liberalizm de bu değil :D

 

Risk almamak gibi bir şey yok. Bunu nerden çıkarıyorsunuz ki? Türkiye böyle yapıyor diye, bu herkese mahsus değil. Kaldı ki, Türkiye'de de öyle değil. Enflasyon falan denen bir şeyler var, bilir misin?

 

Bu olayın diğer tarafı. Bu tarafında ise şu var. Benim elimdeki hazır parayı neden riske atayım?

 

Ekonomi bilimi bunun cevabını verir: Yüksek risk, yüksek kazanç demektir. Yani, sen faiz ile risksiz kazanmaya çalışıyorsan, zaten az kazanmayı göze almış olacaksın. Sen ise risk alarak, o parayı alıp daha yüksek kazanacaksın. O yüksek kazancın da bir kısmını alıp faiz olarak ödeyeceksin. Kitap bunu diyor ve bu gerçekten böyle yürüyor. Tabi ekonominin doğru işlediği yerlerde. 

 

Liberalizm ile kapitalizm derken, önce kapitalizmin tanımını kim yapmış, kim koymuş, buna bakmak lazım. De facto duruma bakıp, aha da bu kapitalizm dedikten sonra, onun bir takım şeylere uymasını, ahanda şunun kapitalizme uymadığını falan söylemek, zırvalamak oluyor. 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 dakika önce, anibal yazdı:

 

Üretim araçları ve hammadde ortak olamaz. Ortağın biri ötekine kazık atar, hepsinin üstüne yatar. Bunu anlamak zor oluyor sizin için anlaşılan.

 

Ne laf ettiğinizin farkında değilsiniz. Para, hem üretim aracı, hem hammadde. Faiz, benim üretim aracım ve hammaddeme seni ortak edebilmemi sağlıyor, bunu görmeniz o kadar mı zor? 

 

Yani o ufak aklınızın görmediği, kaptializm denen şeyin, gerçek anlamda üretim araçları ve hammaddenin herkesin ortak kullanabilmesini sağlayan sistem olduğu. 

 

Ha, sen üretim aracı falan filan dediğin zart zurta sahipliği ortadan kaldırır, onu yapay zekaya teslim edersen, ancak o zaman bu durumu değiştirirsin. 

Yapay zekada insanlar  gibi çevresel koşullardan etkilenir.

 

Kazık atma   kapitalizmde düzgün uygulanmayan sosyalizmde olur.

Kapitalizm üretim aracını kar almadan kimseye vermez.
Kar kazıktır.Komisyon kazıktır.
Ayrıca bu işlemlerde kullanılan paranın üstünde yazılan değerin karşılığı yoktur.Değeri varmış gibi işlem yapılıyor. :)

Doların Bitcoinin değeri nasıl hesaplanıyor?Her koşulda değişmeyecek bir formülü yok.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
9 hours ago, mirasyedi said:

Yapay zekada insanlar  gibi çevresel koşullardan etkilenir.

 

Kazık atma   kapitalizmde düzgün uygulanmayan sosyalizmde olur.

Kapitalizm üretim aracını kar almadan kimseye vermez.
Kar kazıktır.Komisyon kazıktır.
Ayrıca bu işlemlerde kullanılan paranın üstünde yazılan değerin karşılığı yoktur.Değeri varmış gibi işlem yapılıyor. :)

Doların Bitcoinin değeri nasıl hesaplanıyor?Her koşulda değişmeyecek bir formülü yok.

 

 

 

İnsanlar bir şeylerin sahibi oldukça, kazık atmada olacaktır. Aklın hala almadı, bu insanlar varken, sosyalizmde olsa, komünizm de olsa, faşizmde olsa, bu böyle olacaktır.

 

Eğer o parayı alıp gidiyor, fırından ekmek alıyorsan, demek ki karşılığı varmış, di mi?

 

Para bugün olması gereken haline gelmiş durumda. Tek karşılığı kendisi. Paranın başka bir emtiaya karşılık olması kadar abes bir şey yoktu dünyada. Ki birinci ikinci dünya savaşı da, ardından gelen krizler falan da, hep paranın altına karşılık olması gibi sebeplerden ortaya çıkmıştı. 

 

Kar, komisyon falan kazık değildir. Kar vermek istemiyorsan, gider kendi yaparsın. Komisyon vermek istemiyorsan, gider satıcıyı/alıcıyı kendin bulursun olur biter. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, Doğuştan işşiz yazdı:

Balans ayarına uymak, bir koşulda teslimiyetçilik olmuyor mu?

 

Alıntı yaptığın yazımda bunun cevabı yazılıydı ama istersen şöyle anlatayım.

Evrim sürecinin balans ayarı nedir?

Ezilen, sömürülen bir insanı uyandırırsın, kapitalizmi, sosyalizmi yalayıp, yutacak kadar bilinçlendirirsin, artık sömürüldüğünü neye hizmet ettiğinin bilincindedir. Fakat buna rağmen devrimciliği bir dava haline getirmez, tam aksine kendi öz davasına karşı olan AKP saflarında yer alır.

Çünkü ya kendi davasının peşinden koşturacak zihne sahip olamamıştır ya da sistemden nemalanmayı tercih etmiştir.

Kendim bu gibi insanlara çok şahit oldum hem de pek çok.

İşte bu evrim sürecinin balans ayarıdır, yani koşullar olgunlaşmamıştır, o kişiye zorla devrim yaptırsan dahi ilkel anlayıştan arınacak süreci yaşamadığı için devrim kalıcı olmayacaktır.

Bakın,  dünyanın en iyi ekonomisine sahip Sovyetlerde bir-iki yıl ekonomi kötü gidince 70 yıllık sistem bir günde yıkılıverdi, oysa sistemi yıkan aynı halk dünyanın bir numaralı eğitimli halkıydı.

Anlaşılacağı gibi eğitimli olmak, bilinçli olmak veya sömürüldüğünün bilincinde olmak her zaman yeterli bir neden değildir, illa ki, zurnanın zırt dediği sürecin gelmesi gerekiyor.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

 

 

2 saat önce, anibal yazdı:

Risk almamak gibi bir şey yok. Bunu nerden çıkarıyorsunuz ki? Türkiye böyle yapıyor diye, bu herkese mahsus değil. Kaldı ki, Türkiye'de de öyle değil. Enflasyon falan denen bir şeyler var, bilir misin?

Tabi ki bilirim, faiz oranlarını da bilirim mesela o da enflasyon ile doğrudan ilgilidir. Bu faiz oranlarının artması sonucunda kim ne risk alarak bu kadar büyük para kazanıyor onu sorguluyorum. Sermaye birikiminden, ekonomik gücün merkezileşmesinden kastım büyük ölçüde budur.

 

2 saat önce, anibal yazdı:

Bu olayın diğer tarafı. Bu tarafında ise şu var. Benim elimdeki hazır parayı neden riske atayım?

Risk olduğunu zaten kabul ediyorsun. Sağlıklı bir ekonomik sistemde herkesin ekonomik yaptırım gücünü piyasaya katması gerekiyor. Sen bankaya faiz için yatırarak risk hesaplamasını yönetimini bankaya veriyorsun. O da kendi payını idealde sıfır riskle alıp senin payını veriyor. Kredi skorları, kredi teminatları vs. zaten hep bu riski minimalize etmek için. Sermaye birikimi de buradan doğuyor. Bankalar idealde risk almadan para kazanıyor. Bankalara kredi veren bankalar daha da risk almıyor. Ülkelere kredi veren bankalar hiç almıyor. Sıkıntı olursa borcu kamulaştırıyorsun. Cebine beş kuruş girmemiş adam imf borcu ödüyor. Bunun neresinde bireye verilen önem, neresinde fırsat eşitliği? Faiz bunun için kötü. Faiz sermaye birikiminin matematiksel formülüdür. Bugün geldiğimiz nokta sistemin yozlaşması değil vaadettiğinin vermesi. Tabi ki sermaye merkezileşecekti bu düzende alternatif bir sonuç mu bekliyorduk?

 

2 saat önce, anibal yazdı:

Ekonomi bilimi bunun cevabını verir: Yüksek risk, yüksek kazanç demektir. Yani, sen faiz ile risksiz kazanmaya çalışıyorsan, zaten az kazanmayı göze almış olacaksın. Sen ise risk alarak, o parayı alıp daha yüksek kazanacaksın. O yüksek kazancın da bir kısmını alıp faiz olarak ödeyeceksin. Kitap bunu diyor ve bu gerçekten böyle yürüyor. Tabi ekonominin doğru işlediği yerlerde. 

Mesela özel bir banka daha büyük bir bankadan düşük faizle kredi alıp tüketiciye daha yüksek oranla kredi verdiğinde düzgün işleyen bir kapitalist sistemde ne risk alıyor? kredi puanı düşük olan tüketiciye zaten vermiyorsun yani borcunu ödeyecek adama veriyorsun. ödeyemezse de teminat gösterdiği şeye el koyuyorsun. ülkede savaş çıkacak, meteor düşecek, kriz çıkacak banka batacak geçerli bir argüman değil, ideal koşullardaki kapitalizmin işleyişinden bahsediyoruz. Burada bankanın aldığı risk nedir?

 

Yüksek risk, yüksek kazanç demektir ifadesi doğru değil. faiz oranları yükseldikçe mesela bankada faize para yatırma insanlara daha mantıklı görünmeye başlıyor. fed, avrupa merkez bankası, japon merkez bankası aynı anda faiz yükseltse mesela ben niye ticaret yapayım girişim kurayım, gider bankaya yatırırım. risk alıp ticaret yapan benden nasıl daha yüksek para kazanacak. büyük risk büyük kazanç, düşük risk düşük kazanç diye bir şey yok. bu kararı sen vermiyorsun. koşulları belirleyenler veriyor. her türlü ekonomik kararların ipini %1in %1ine vermiş durumdayız bunlar nereye yönlendirirse ekonomik eğilimler öyle şekilleniyor. bunlarda risk almadan para kazanıyor. bankalara, ülkelere kredi veriyorlar. ödeyemezlerse de borç kamulaştırılıp vatandaşlara yıkılıyor. "too big too fall" yersen. o kadar "big" olurken bir itiraz gelmiyordu ama kapitalistlerden? bu da mı gerçek kapitalizm değil. mortgage krizi falan hep kapitalizmin yanlış uygulanışları mı? dış siyaset deme diye chicago boys a şiliye hiç girmiyorum.

 

Bu arada sosyalizm eleştirilerinize katılıyorum. Bunun çözümü politik gücü merkezileştirmek falan değildir. Zaten sorunun kendisi merkezileşme. Kapitalizm de sermaye merkezileşiyor, sosyalizmde hem politik güç, hem sermaye merkezileşiyor. Mutlak bir iktidar ortaya çıkıyor. Sosyalistler cici proletarya diktatörlüklerinden devletsiz rejime nasıl geçileceğini açıklamadıkları sürece kapitalistlerden çok daha tehlikeliler. Doğrudan bireyin kendisini yok sayıyorlar. 

 

Şunu görmek çok mu zor bugün cumhurbaşkanının elinde stalinin elindeki yetkiler olsa şu an burada bunları bile konuşamıyor olacaktık. Bireyi yok sayan kolektivist, sosyalist düzen buna nasıl bir çözüm buluyor? 

 

2 saat önce, mirasyedi yazdı:

Doların Bitcoinin değeri nasıl hesaplanıyor

Doların fiyatını fed belirliyor. Bitcoinin fiyatını serbest piyasa belirliyor. Liberal ekonomi ideallerinde zaten bir şeyin fiyatını serbest piyasanın belirlemesi gerekir. Bitcoin devlet müdehalesine dolara göre kapalı olduğu için sözde serbest piyasayı destekleyen kapitalistler tarafından dolara göre daha çok desteklenmeli diye beklemek gerekir. İki yüzlülüğü burada çok net görebiliyoruz. Mağdem devlet müdehalesi istemiyorsun elektronik parabirimlerinde devlet müdehalesi hiç yok. Özel mülkiyetin kralı var. Bankadaki parana el konulabilir ama banka ihtiyacının olmadığı elektronik para cüzdanlarına kimse el koyamaz. 12 kelimeyi ezberle burdan çine don atlet git orada bitcoinini bozdur. Al sana dibine kadar özel mülkiyet bunu dolarla yapamıyosun. 

 

Kapitalistler bunu desteklemiyorlar çünkü bugünkü finansal kurumların tamamını sermaye sahiplerinin kontrolünde. Bitcoin, iota gibi elektronik para birimleri dolara göre serbest piyasa ideallerine çok daha uygun da olsa sermaye sahiplerinin elindeki finansal kurumlara olan ihtiyacı ortadan kaldırdıkları için destek görmüyorlar. Bitcoin basma yetkisini bunlara versen mesela birden çok cici bir şey olur, serbest piyasanın geleceği olur. 

 

 

tarihinde ck789 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, bilgivehis yazdı:

dünyanın en iyi ekonomisine sahip Sovyetlerde bir-iki yıl ekonomi kötü gidince 70 yıllık sistem bir günde yıkılıverdi

sovyet ekonomisinin iyi gittiğini neye dayanarak söylüyorsunuz? çinin bugün ekonomisinin iyi olduğunu mu düşünüyorsunuz mesela, ona paralel bir yorum mu bu da? sonuçta kağıt üzerinde çin de en güçlü ekonomilerden biri, halkının durumu da ortada.

 

3 saat önce, Doğuştan işşiz yazdı:

yaşamı ewrimle bagdaştırıcaksak, bu ewrim süreçleri içinde kapitalizmde var öyle değilmi?

bugünkü anlamda kapitalizmin finansal kurumları en bonkör yaklaşımla bile 200-300 yıllık mevzular. evrim için bunlar çok kısa süreler. bu açıdan kapitalizm de siyasi gelişim sürecinde bir devrimdir. bu kadar kurumu bu kadar kısa sürede ortaya koyması ve kabullendirebilmesi devrimseldir. kısmi rezerv sistemi, altın standardının kaldırılması gibi insanı ekonomiye yabancılaştıran, sermaye birikimini doğruğa çıkaran uygulamaların tarihi çok yeni. evrimle açıklanabilecek şeyler değil bunlar. ekim devrimi gibi bunlar da tepeden inme devrimlerdir. muhataplarınca da (yani pratikte herkes :D ) tamamiyle anlaşılamamış kendi içinde bir sürü sorunlar içeren sistemlerdir. evrim ise çok ufak(evrimsel) adımlarla ilerler. kızmı rezervin kabulünde, altın standartının kaldırılmasında, fedin kurulmasında yani bugünkü modern kapitalizmin kuruluşunda ise büyük (devrimsel) adımlar görüyoruz.

 

bu arada fedin kuruluşu, para basma yetkisinin özel bir kuruma verilmesi falan da doğal koşullarla zaman içinde ortaya çıkmış bir şey değil. kriz ortamında yapılmış şeylerdir. amerika şok doktrinini şili'den önce kendi halkı üzerinde uygulamıştır. kısmı rezerv, türev entrümanlar, hedge fonlar vs. de doğal süreçler vs. değil %1 %1inin kafasına göre at koşturmasıdır. 

 

3 saat önce, Doğuştan işşiz yazdı:

çünkü ewrimsel süreçler zayıf değildir, aksine bireyselliği güçlendirir

illa böyle olması gerekmez. tek hücreli canlılardan çok hücreli canlıların oluşması bile buna örnek. ya da topluluk halinde yaşayan tek hücreli canlılar vs.

 

5 saat önce, Doğuştan işşiz yazdı:

 Bireyin diğer bireylerle özgür iradesine bağlı olarak gönüllü dayanışma ve işbirliği içinde olması zaten son derece doğaldır. Diğer insanlarla işbirliği ve dayanışma zaten tamamen bireysel karar ve davranışlardır. Bu kolektivizm olarak tanımlanır..

yaw he he. insan doğasını en iyi siz çözdünüz zaten. 3000 yıllık felsefe tarihindeki hiçbir görüş doğru değil "birey kendini toplum için feda eder bu çok doğaldır görüşü" doğru. açın 2 sayfa çağdaş felsefe okuyun. bi itirazın varsa bunları eleştirerek yapın. benim dediğim en "doğaldır" demek geçerli bir argüman değil. bireysel karar sonucu kolektivizm ortaya çıkacağından bu kadar eminseniz toplum diye bir put ortaya koymayı bırakın bireyi destekleyin. nasıl olsa birey "doğal" olarak kendini toplum için feda edecek?? buna kendinizin bile inanmadığı o kadar ortadaki. 

 

5 saat önce, Doğuştan işşiz yazdı:

kapitalizmde ne vardı? demokrasi ne var demokraside? sınıf ayrımı olmak zorunda çünkü meclis var 

kapitalizm ile demokrasi, meclis aynı şey değil. sosyalistlerde de meclis var. ısrarla demokrasi ile kapitalizmi eşleştirmenizin mantığı nedir?

 

meclis nasıl sınıf ayrımına sebep oluyor? yönetici olarak biri kalıcı olarak atanmıyor, onun çocukları yönetici vs. olmuyor. belli zaman aralıklarıyla seçim yapılıyor. toplum sürekli aynı kişileri seçecek kadar malsa o toplumun sorunu (al sana kolektivizm eleştirisi). demokraside kalıcı bir yönetici sınıf yoktur. seçimler tam olarak bunu engeller. kimse kalıcı olarak yönetici değildir.

 

bunun karşısına ne koyuyorsun o da belli değil. yöneten yönetici ayrımını ortadan kaldırmaya çözümün şirin baba modeli mi? şirin babayı neye göre "seçtin", ondan sonra gelecek gözlüklü şirini neye göre seçtin? buradaki "liyakat"i kim belirliyor? en süper yöntemle bile seçsen yine yöneten/yönetilen ayrımı var. Bunu sınıf olarak görüyor ve ortadan kaldırmak istiyorsan çözüm tüm vatandaşları doğrudan yönetimde söz sahibi yapmaktır. bu hakkı tek bir kişiye devretmek falan değil. tek kişiye verdiğinde zaten yöneten/yönetilen sınıfı ortaya çıkıyor.

 

5 saat önce, Doğuştan işşiz yazdı:

Güç elde etmek için adamın kendisini küçük hissetmesini sağla. Umutlarını ve kişiliğindeki dürüstlüğü öldür. Benliğini sil. Bireyi itibarsızlaştır. Özsaygıyı öldürdün mü insanın içindeki kahramanlığı da öldürürsün.

 

 1: Büyük insanlar yönetilemez. Büyük nadir olan zor elde edilen şeydir. Standartlarını düşür, sıradanlaştır. Herkes ulaşabilsin. Vasatı sıradanı, değersizi öv. .

2:  İnsanların mutlu olmasına izin verme. Yaşama sevincini öldür. Mutlu insan kendi kendine yeterlidir. Yönetilemez.

3:  İnsanın ruhunu boşalttın mı yerini sen doldurabilirsin. Bütün sistemler kişisel zevki feda etmeyi üğretiyor. Sürekli ve sistematik beyin yıkama ile “Vazgeç” ve “razı ol” kavramlarını yerleştir. “Fedakarlık” kavramını yücelt. Hangi ahlak sistemi fedakarlığı öğütliyorsa sonunda bir süper güç haline gelmiştir. Cennet, Nirvana, Irksal üstünlük, proleterya diktatörlüğü hep fedakarlığı, benliği silmeyi öğretir. Ortada fedakarlık oldu mu parsayı birileri toplayacaktır. Hizmet varsa bir hizmet edilen de vardır. Sana hizmetten söz eden adam mutlaka köleler ve efendilerden de söz ediyor demektir.

4:  İnsanların kendilerini korumak için çok önemli bir silahları var : Mantık. Mantığı kötüleyemezsin. Ama “mantık sınırlıdır, onun da üstünde daha başka şeyler vardır” dersin.. İnanç, duygu, vahiy, ilahi sezgi, diyalektik materyalizm gibi. “Düşünmeye çalışma, hisse, inan”.. dersin. (Düşünen adam istemiyoruz !.)

5:  Sonunda birlik ve itaat dünyasına varılır. Yaşamımızı başkalarının kafalarındaki ölçütlere göre kurarız. Bir ideal için savaşmayız. Saygınlık, başarmak için çalışmayız. Bireyselliğe asla izin verilmemeli. Motoru çıkarılmış bir dünya. Tek yürek, elle pompalanıyor.

6:  İtaatten başka birşey öğrenmemiş insanlarda itaat görmenin zevkini tadacağız. Onlara hizmet madalyaları dağıtacağız.

7 : Kollektivizm yüzyılımızın tanrısı.. Birleş, fikir birliği sağla. İtaat et. Hizmet et. Böl ve zaptet ama sonra birleştir ve yönet

 

Bunun kolektivizm eleştirisi olduğunu bile anlamıyor musun? Bireyin yok edilip kolektivizm potası altında eritilip yönetimi kolay hala getirilme sürecini anlatıyor. Yani kolektivizmin nasıl bireyi yok edip tepeden yönetilen toplumların parçası haline getirdiğini açıklıyor. Çok doğru bir eleştiri. Çinde, sovyetlerde yapılan da tam olarak budur. Bunu mu savunuyorsun? 

 

5 saat önce, Doğuştan işşiz yazdı:

Bireyin diğer bireylerle özgür iradesine bağlı olarak gönüllü dayanışma ve işbirliği içinde olması zaten son derece doğaldır. Diğer insanlarla işbirliği ve dayanışma zaten tamamen bireysel karar ve davranışlardır. Bu kolektivizm olarak tanımlanır..

Alıntı

Cennet, Nirvana, Irksal üstünlük, proleterya diktatörlüğü hep fedakarlığı, benliği silmeyi öğretir. Ortada fedakarlık oldu mu parsayı birileri toplayacaktır.

 

Kendi yaptığın alıntı en güzel cevabı sana kendi veriyor. Bireyin toplum için kendini feda etmesi diye bir şey yok. Ortada böyle bir fedakarlık varsa çıkar sahibi çok küçük bir azınlık vardır. Gulag sovyet ekonomisini değil stalini ayakta tutmuştur. 

 

hala bu kolektivizm düzeninin esaslarını anlatan bir kaynak bile göstermemeniz ne kadar boş konuştuğunuzu gösteriyor. tamamen sizin bireysel olarak savunduğunuz bir şey mi bu kolektivizm, bunu anlatan kitap vs yok mu tarihte örneği yok mu? platon dediniz olmadı, marx dediniz olmadı. nedir bu kolaktivizm nasıl kurulacak, nasıl işleyecek?

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Türkiye'de sol kavramı olmadığı söylenir fakat bence tam aksine Türkiye'de gereğinden çok fazla sosyalist ve sol düşünceler hakim. Çünkü yazarlar, edebiyatçılar ve sinemacılar gibi entel ve laik çevrelerce sürekli bir sosyalizm ve sol propagandası yapılıyor. Cihangir solcusu da deniyor bunlara. Kendileri gayet liberal ama sürekli sosyalizmi insanlara çok güzel, insani, bilimsel ve ilerici bir düşünce gibi empoze ediyorlar.

 

Özellikle yeni ateist olmuş 18-25 yaş grubunda çok sık gözlemliyorum bunu. Hep bir sosyalizm merakı, 68 kuşağı özentiliği falan... Ama aslında benimsemekten ziyade cazip ve havalı geliyor sanırım. 

 

Bu yüzden sosyalizme karşı olmak gericilik, İslamcılık, ülkücülük, ırkçılık falan diye algılanıyor. Tabii bu yanlış algıdan dolayı kapitalizmin çok kötü bir şey olduğu düşünülüyor, kapitalizmi savunmak sanki insanlık suçuymuş gibi algılanıyor. Kapitalist sözcüğü bir hakaret, sosyalist sözcüğü ise iltifat olarak algılanıyor neredeyse. 

 

Bana göre ise bu çok saçma. Sosyalizm bana akıl ve bilim dışı, ilkel ve gerici bir düşünce olarak gelmiştir hep. Deniz Gezmiş, Mahir Çayan ya da İbrahim Kaypakkaya gibi devrimci denilen kişiler bana şeriatçılardan farklı gelmiyor. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
33 dakika önce, Las Seis Flechas yazdı:

Türkiye'de sol kavramı olmadığı söylenir fakat bence tam aksine Türkiye'de gereğinden çok fazla sosyalist ve sol düşünceler hakim. Çünkü yazarlar, edebiyatçılar ve sinemacılar gibi entel ve laik çevrelerce sürekli bir sosyalizm ve sol propagandası yapılıyor. Cihangir solcusu da deniyor bunlara. Kendileri gayet liberal ama sürekli sosyalizmi insanlara çok güzel, insani, bilimsel ve ilerici bir düşünce gibi empoze ediyorlar.

 

Özellikle yeni ateist olmuş 18-25 yaş grubunda çok sık gözlemliyorum bunu. Hep bir sosyalizm merakı, 68 kuşağı özentiliği falan... Ama aslında benimsemekten ziyade cazip ve havalı geliyor sanırım. 

 

Bu yüzden sosyalizme karşı olmak gericilik, İslamcılık, ülkücülük, ırkçılık falan diye algılanıyor. Tabii bu yanlış algıdan dolayı kapitalizmin çok kötü bir şey olduğu düşünülüyor, kapitalizmi savunmak sanki insanlık suçuymuş gibi algılanıyor. Kapitalist sözcüğü bir hakaret, sosyalist sözcüğü ise iltifat olarak algılanıyor neredeyse. 

 

Bana göre ise bu çok saçma. Sosyalizm bana akıl ve bilim dışı, ilkel ve gerici bir düşünce olarak gelmiştir hep. Deniz Gezmiş, Mahir Çayan ya da İbrahim Kaypakkaya gibi devrimci denilen kişiler bana şeriatçılardan farklı gelmiyor. 

solculuk  ile sosyalizm aynı şey değil.

Solculuk  varolan kurulu düzeni yıkmak  değiştirmek demek.

Değiştikten sonra korumaya başlayınca tekrar sağcı oluyorsun. :)

 

sosyalizmde akıl dışı olan ne?

örnekler  vereyim.

Bir yandan miras yolu ile toprakların bölünüp işlenmez hale gelirken biryandan bazılarıın  köy   hatta şehir büyüklüğünde toprak sahibi olması mantık lı mı?

Kar,komisyon,kira,reklam, vb ücretlerin   alınması mantıklı mı?

 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

sosyalizmde akıl dışı olan gücün merkezileşmesi. böyle bir gücü denetleyemezsin ve kapitalizmden çok daha kötü bir şekilde yozlaşır. sovyetler, çin bunun örneğidir. 

 

kapitalizmde sermaye merkezileşiyor. bireylerin politik gücü, temel hakları yine var. sosyalizmde ise bireyi tamamiyle yok sayıyorsun hem ekonomik hem de siyasal güç merkezileşiyor. Bireysel insiyatif komple yok her şey merkezi bir şekilde devlet tarafından planlanın yönetiliyor. bireyin politik gücü kalmıyor. böyle bir ortamda bireyden bile bahsedemeyiz. @Doğuştan işşiz in alıntı yaptığı kısım gibi oluyor. Bireyleri sindirip yönetimi kolay hale getiriyorsun sosyalizmde. Direkt bireyi yok ediyorsun.

 

6 dakika önce, mirasyedi yazdı:

Kar,komisyon,kira,reklam, vb ücretlerin   alınması mantıklı mı

 

Sosyalizm bunları ortadan kaldırmıyor. Bunların yönünü devlete çeviriyor. Her şey devletin zaten. Devletsiz sosyalizmden bahsedeceksiniz buyurun dinliyorum. Proletarya diktatörlüğünden devletsiz sosyalizme nasıl geçilecek, bu sistem nasıl işleyecek? Stalin nerde hata yaptı, çin nerde hata yaptı çözüm nedir? Marx ne bu geçiş sürecini ne de komünist ütopyasının dinamiklerini anlatmıyor. 

 

 

tarihinde ck789 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
3 dakika önce, ck789 yazdı:

sosyalizmde akıl dışı olan gücün merkezileşmesi. böyle bir gücü denetleyemezsin ve kapitalizmden çok daha kötü bir şekilde yozlaşır. sovyetler, çin bunun örneğidir. 

 

kapitalizmde sermaye merkezileşiyor. bireylerin politik gücü, temel hakları yine var. sosyalizmde ise bireyi tamamiyle yok sayıyorsun hem ekonomik hem de siyasal güç merkezileşiyor. Bireysel insiyatif komple yok her şey merkezi bir şekilde devlet tarafından planlanın yönetiliyor. bireyin politik gücü kalmıyor. böyle bir ortamda bireyden bile bahsedemeyiz. @Doğuştan işşiz in alıntı yaptığı kısım gibi oluyor. Bireyleri sindirip yönetimi kolay hale getiriyorsun sosyalizmde. Direkt bireyi yok ediyorsun.

 

 

Sosyalizm bunları ortadan kaldırmıyor. Bunların yönünü devlete çeviriyor. Her şey devletin zaten. Devletsiz sosyalizmden bahsedeceksiniz buyurun dinliyorum. Proletarya diktatörlüğünden devletsiz sosyalizme nasıl geçilecek, bu sistem nasıl işleyecek? Stalin nerde hata yaptı, çin nerde hata yaptı çözüm nedir? Marx ne bu geçiş sürecini ne de komünist ütopyasının dinamiklerini anlatmıyor. 

 

 

 kar komisyon faiz reklam vb ücretleri alan devlet sosyalist değildir.

reklama neden ihtiyaç duysun?özel şirket yok.Aynı malı birden fazla şirket üretip rekabet edemeyecek.

Kar neden alacak?herşey toplumun  kontrolundeki devlete ait olacak.

Komisyon neden alacak?Aracılık eden birileri  olmayacak.

kemalizmin faşizmin nazizmin devletçiliğini savunan birisi değilim.

Ülke  içinde Banka, borsa açan devlet sosyalist değildir.

 

Devletin yok olmasını isteyen anarşistler.

Her kafadan ayrı ses çıkacak.Böyle bir ortamda uzlaşma filan olmaz.

Liberalizm ile komunizm  ikiside devlet düşmanı .

Beni ilgilendirmiyor onların görüşleri.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben kapitalizme laf atacagima, nasil para kazanilir onu dusunurum. Siz ise bos bos konusuyorsunuz.

 

Sizin ekonomiden, kapitalizmden filan anladiginiz da yok. Butun olay cebinizde para olmamasi. Zaten tartisma seklinizden bile anlasiliyor bu. Bir sistemin dogru olup olmadigini bireysel cikarlarinizi dusunerek tartisamazsiniz. Dogadan, evrimden, insandan, ekonomiden anlarsin, ondan sonra bu konulari tartisirsin.

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 saat önce, ck789 yazdı:

sovyet ekonomisinin iyi gittiğini neye dayanarak söylüyorsunuz? çinin bugün ekonomisinin iyi olduğunu mu düşünüyorsunuz mesela, ona paralel bir yorum mu bu da? sonuçta kağıt üzerinde çin de en güçlü ekonomilerden biri, halkının durumu da ortada.

 

Sovyetler kurulduktan bir kaç yıl sonra dünyanın ikinci ekonomik gücüne sahipti, araya giren Hitler savaşında bir kaç yıl geriye düşse de Brejnev döneminin sonuna kadar birinci ve ikinci ekonomik gücüne devam etti. Bu süre içerisinde halkı da ekonomik olarak sorunları olmadı. Brejnev'den sonra günbegün gerilemeye başladı, aslında Brejnev sonrası gerilemenin temelleri Kruşçev döneminde atılmıştı, Gorbaçov'un Glasnot politikası Kruşçev'in dış dünyaya açılma politikasının bir uzantısıydı.

Bu durum sosyalizmle alakalı değil, Sovyetlerin ekonomik politikası tutmuştu.

 

Çin ise Sovyetlerden farklı bir politika yürütüyor, Sovyetler özellikle Balkan ülkeleriyle ilişki yürütürken, Çinin ekonomik politikası bütün kıtaları hedefliyor ve bunda başarılı da oluyor.

Çin halkının durumu ise tartışmalı bir konudur, onların iç dünyalarına ulaşamadığımız müddetçe kesin bir yargıya varamayız, ancak şu var ki, Çin "sosyal kapitalist" sistemi benimsemiş görünüyor, bu da halkın bireysel yeteneklerini gösterme şansına işaret ediyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sosyalizmin kendisini mi bir hedef olarak görüyorsunuz? Sosyalizm genelde devletsiz komünizme, dünya devrimine geçiş için aşama olarak düşünülüyor. Tek ülkede sosyalizmi mi savunuyorsunuz? Bu pratikte çok daha gerçekçi uygulanabilir bir hedef ama sovyetlerde başarıya ulaşamadı. Stalin tek ülkede sosyalizmi savundu sonuç ortada. Bundan farklı olarak neyi ortaya koyuyorsunuz stalin nerede hata yaptı? Bugünün çini gibi değildi sovyetler sizin istediğiniz gibi reklam, borsa, kar vs. yok. Bu sizce iyi bir modeldi ama işler yolunda gitmedi mi?

 

Kar kavramını istediğiniz gibi okuyun. Artı değer olarak görüyorsanız sovyetlerde çalışan bir işçinin de emeğinin tamamı işçiye verilmiyor. Devlete gidip ortak mülkiyet üzerinden tüm topluma dağıtılıyor. Sermayeyi üretimi bu üretimden oluşan değeri yine işçi yönetmiyor. Şirketler değil devlet yönetiyor. Devlet işçilerin malıdır, herkesin ortak mülkiyetidir diyebilirsin ama bu pratikte bir şey ifade etmiyor. Devlet işçiden, vatandaştan ayrı bir otoritedir. Merkezileşen herşey gibi yozlaşmaya mahkümdür. Benim gözümde stalin rusyası da budur. Sosyalizmin temel sorunu da budur. 

 

Bir de tüm bunlar için demokrasiden vazgeçmemiz gerekiyor. Bunun kabul edilebilecek hiçbir yanı yok. Mağdem herkesi eşit hale getirmeye çalışıyoruz bunun yöntemi insanların elindeki hakları almak değil onların haklarını korumak arttırmak olmalı. Sosyalist rejimler politik hakları, seyehat özgürlüğünü insanların elinden alma eğilimindeler. Sovyet ilticaları da bunu gösteriyor. 

 

Sermaye birikimi gerçekten de kapitalizmin en büyük sorunudur. Marx bu teşhisinde sonuna kadar haklıdır. Zaten bunu görmek için de marx olmaya da gerek yok alelen ortada olan bir durum. Ortaya koyduğu şey ise çözüm değildir. Zaten ne dediği de belli değil. Siz farklı bir şey öneriyorsunuz belli ki komünizmi hedef olarak görmüyorsunuz. Ne öneriyorsunuz ona göre konuşalım.

 

Bu arada saydığnız 4 madde temel sorunlarsa bunlar zaten demokratik rejimler içinde de teknolojinin gelişmesi ile çözülebilir. Sadece elektronik para birimleri ve internetin gelişmesi bile komisyonculuğa büyük darbe vurdu. Bunlar sadece 30-40 yıl içinde yaşadığımız gelişmeler. Reklam vs. parasını ben vermiyorum. Şirketlerin sorunu. Açar adblocku gezerim. İnternet çağında televizyon izleyen varsa da kendi hür iradesiyle izliyor. Kira olayı gerçekten adaletsizlik, temel ihtiyaçların sosyal-devlet kapsamında çözülmesi gerekiyor. Bunun için demokrasiden vazgeçilmesi gerektiğin idüşünmüyorum. Açıkçası türkiyedeki ev fiyatlarınındaki abeslik toplumun da sorunu. İstanbuldaki saçma sapan semtteki ev fiyatıyla paristeki ev fiyatı aynıysa orada bir topluma da bakmak lazım. Kar kavramı çok geniş. Bunu ayırıp kalem kalem incelemek yine rejim içerisinde yol açtığı sorunları incelemek gerekir diye düşünüyorum. 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...