Jump to content

Recommended Posts

  • İleti 81
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Şimdi, Abdülmalik yazdı:

Meryem’in Musa’nın kardeşi olarak gösterilmesi. 

Ben bu karışıklığı ilk iletimde çözdüğümüzü düşünüyordum. Harun olmasın demek istediğin ayrıca. 

Musa konusuna gelirsek, Kuranda Musa'nın nesebi hakkında bilgi yoktur. Yukarıda verdiğim tahlili tekrardan buraya sunayım;

 

''Allah, birbirinden gelme nesiller olarak Âdem’i, Nûh’u, İbrâhim ailesini ve İmrân ailesini seçip âlemlere (bütün yaratılmışlara) üstün kıldı. Allah işiten ve bilendir.'' Âl-i İmrân Suresi  33-34

 

Kuranda Musa’nın nesebinden bahsedilmemesi sebebi ile İmran ailesinin içerisinde Meryem ve Musa’nın yer aldığı kesinlik kazanır. Çünkü Musa’nın babasının adı Tevratta Amram(İmran) diye geçer.

Bazı İslami kaynaklarda da öyle yer alır. (Mes‘ûdî, I, 48, Taberî, I, 385; Sa‘lebî, s. 127)

Bu sebepten Musa ve Meryem soy olarak birbirlerine dayanır. Ayrıca İmran suresinde hemen 35.ayet de Meryem konusunun açılması da bunun bir kanıtıdır. Halbuki, Allah gönderdiği peygamberleri bilmez mi ki, Musa'nın ayrı bir sülaleden geldiğini yazmasın? İmran ailesi Meryem'i, Harun'u, Musa'yı içerisine alan bir ailedir. Meryem soyu ile Musa'ya dayanır. Lakin Musa ve Harun'un kız kardeşi Meryem değildir bahsedilen.

 

Bunu bugün ben senden daha çok şey biliyorum diyen birisi gelse bile tersini kanıtlayamaz. Musa ve Meryem soy olarak birbirine dayanır. 

Bu bir kesinliktir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 dakika önce, EbûTürâb yazdı:

Musa ve Meryem soy olarak birbirine dayanır. 

Kuran aslında yeni bir din deklare etmez. Kendisinin yeni bir kitap olduğundan hiç bahsetmez. Süryani monofizit kilisenin Araplar üzerindeki misyonerlik vaazlarıdır. Asıl konu Tevrat ve Onu doğrulayan ( Yeni ahit) kitabı Araplara tanıtabilmektir.

Tevrat ve Yeni Ahit yazarını aynı soya dayandırarak güvenilirlik arttırma çalışmaları olabilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
11 dakika önce, Abdülmalik yazdı:

Kuran aslında yeni bir din deklare etmez. Kendisinin yeni bir kitap olduğundan hiç bahsetmez. Süryani monofizit kilisenin Araplar üzerindeki misyonerlik vaazlarıdır. Asıl konu Tevrat ve Onu doğrulayan ( Yeni ahit) kitabı Araplara tanıtabilmektir.

Tevrat ve Yeni Ahit yazarını aynı soya dayandırarak güvenilirlik arttırma çalışmaları olabilir.

Şimdi bunu bu forumda da, bu forum dışında da çok fazla görüyorum. Bunu sadece sana değil senin şahsında herkese söylüyorum.

Zamanında Tevratta, İncil de Allah'ın kurallarını içeren kitaplardı. Her birinin kuralı farklıydı, bir sonraki geliş ile birbirlerini nesih ettiler. Bu konuda İncil ve Tevrat taraftarları biz Kuran taraftarlarına düşmancıl davranır. Lakin bizler, o kitapların ve o kitapların resullerinin Allah tarafından yollandığına iman ederiz. 

Bir kaç mesajdır denk geliyorum, geçmiş konulara da bakıyorum ve sürekli görüyorum; Kuran'ın Tevrat ve İncil'i tekrarladığı, yeni şeyler getirmeyip onların kopyası olduğu yorumları sürekli ortada dönüyor. Halbuki, Müslüman olsun olmasın, Kuran'ın hükümlerine vakıf birisi bu yazılanlara sadece gülüp geçer. 

Birbirlerini destekleyen kıssaların olması zaten en doğrusudur, bunların Allah tarafından gönderilmiş şeriatlar olduğunu kesinleştirir.  Kopyası olduğu konusu ise yanlıştır, öyle ki Tevrat ve İncil'in defalarca farklı nüshalar sürülüp, değiştirildiği tarihsel belgeler ile sabittir. Kuranda ise aksine böyle bir durum yoktur. Kuranın değiştiğini kimse bir belgeye dayandıramaz sadece rivayetler ile yer aldırtır. Bunun sebebi ise Tarihin kayıt edildiği, bu konuda yüzyıllardır değişmeden sabit bir şekilde geldiği içindir.

 

Her neyse bunlar ayrı konunun mesajları. Aynı soya dayandırmak değil mesele, bu konuda Tevrat ve Kuran birbirini destekliyor. Bu Tevrat ve İncil'in değiştirilme konusu ise baştan başa tüm kelamlar ile değildir. Öyle ki bazı kelamlar sapasağlam yerinde durmuştur. Bunun kanıtlarına da İlk İslam Tarihinde ki olaylardan çok rahat bir şekilde ulaşabiliyoruz.  

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, EbûTürâb yazdı:

Zamanında Tevratta, İncil de Allah'ın kurallarını içeren kitaplardı. Her birinin kuralı farklıydı, bir sonraki geliş ile birbirlerini nesih ettiler.

Kuranda yazılanlara göre İsa’ya verilen kitap , Tevrat’ı doğrulayıcı niteliktedir. Nesh olayından bahsedilmez.

 

2 saat önce, EbûTürâb yazdı:

Kuran'ın Tevrat ve İncil'i tekrarladığı, yeni şeyler getirmeyip onların kopyası olduğu yorumları sürekli ortada dönüyor.

Haklı değil mi? Kuran da ne yenilik var?

 

2 saat önce, EbûTürâb yazdı:

Kopyası olduğu konusu ise yanlıştır, öyle ki Tevrat ve İncil'in defalarca farklı nüshalar sürülüp, değiştirildiği tarihsel belgeler ile sabittir.

Kuranda İsa’nın kitabı ile Tevrat’ın tahrif edildiğine dair tek bir kanıt yoktur. Bu müslümanların temelsiz, kendi kitaplarını öne çıkarma çabalarından başka bir şey değildir. Kuran, sadece, o kitapları okuyanların orada yazılanları yanlış yorumladıkları, inkar ettikleri, gizlediklerini iddia eder. O kitapları silip tekrar yazdıklarına dair tek bir şey söylemez. Kuran yazarı, bilinçsiz, aptal müslümanlar gibi inandığı Tanrı’nın kitabının değiştiğini söyleyerek  Tanrı’sını küçük düşürme gibi bir aptallığa düşmemiştir.

 

3 saat önce, EbûTürâb yazdı:

Kuranda ise aksine böyle bir durum yoktur. Kuranın değiştiğini kimse bir belgeye dayandıramaz

Sen değişmediğini hangi belgeye dayandırıyorsun? Muhammed’in döneminde yazılmış kuran ortada olmadıkça her türlü tahrif iddiasını da kabul etmek zorundasın.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Şimdi, Abdülmalik yazdı:

Kuranda yazılanlara göre İsa’ya verilen kitap , Tevrat’ı doğrulayıcı niteliktedir. Nesh olayından bahsedilmez.

Burada nesih kavramından kasıt şeriat değişimidir. Öyle ki, şu ayetler şuan ki geçerli şeriatın Kuran olduğu konusunda lafı sonlandırır;

"Sizin Allah'ı bırakıp da o taptıklarınız, sizin ve atalarınızın uydurduğu birtakım isimlerden başka bir şey değildir. Bunlara tapmanız için Allah hiçbir delil indirmiş değildir. Hüküm ancak Allah'a aittir: O, size, kendisinden başkasına tapmamanızı emretti. İşte dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler." Yusuf 40

''Aralarında Allah'ın indirdiğiyle hükmet. Onların keyiflerine uyma. Allah'ın sana indirdiğinin bir kısmından seni saptırmalarından sakın. Eğer Allah'ın hükmünden yüzçevirirlerse, bil ki Allah, bir kısım günahları sebebiyle onları musibete uğratmak istiyor. Muhakkak ki insanların çoğu yoldan çıkanlardır.'' Maide 49

 

4 dakika önce, Abdülmalik yazdı:

Haklı değil mi? Kuran da ne yenilik var?

Tabi ki değil. Ben sana bu yenilikleri ayet ayet dökemem ancak internet üzerinde bunun çok fazla örneği var. Şeriat dediğimiz olayda bundan ibarettir zaten. Sırf birbirini tümüyle tekrar edecek şeriatlar gelecek olsa, Tevrat'ın üstüne İncil, onun üstüne Kuran gelmezdi zaten.

 

6 dakika önce, Abdülmalik yazdı:

Kuranda İsa’nın kitabı ile Tevrat’ın tahrif edildiğine dair tek bir kanıt yoktur. Bu müslümanların temelsiz, kendi kitaplarını öne çıkarma çabalarından başka bir şey değildir. Kuran, sadece, o kitapları okuyanların orada yazılanları yanlış yorumladıkları, inkar ettikleri, gizlediklerini iddia eder. O kitapları silip tekrar yazdıklarına dair tek bir şey söylemez. Kuran yazarı, bilinçsiz, aptal müslümanlar gibi inandığı Tanrı’nın kitabının değiştiğini söyleyerek  Tanrı’sını küçük düşürme gibi bir aptallığa düşmemiştir.

''Bunun üzerine o zulme devam edenler sözü değiştirdiler, onu kendilerine söylenildiğinden başka bir şekle soktular. Biz de kötülük yaptıkları için o zalimlere murdar bir azap indirdik.''Bakara 59

 

''Şimdi bunların, size hemen inanacaklarını ümit mi ediyorsunuz? Halbuki bunlardan bir grup vardı ki, Allah'ın kelâmını işitirlerdi de sonra ona akılları yattığı halde bile bile onu tahrif ederlerdi.'' Bakara 75 (70'den itibaren okursanız kimden bahsedildiğini anlarsınız.)

 

''Yahudilerden bir kısmı, (Allah'ın kitabındaki) kelimeleri esas mânâsından kaydırıp; dillerini eğerek ve dine saldırarak, "Sözünü işittik, emirlerine isyan ettik, dinle, dinlemez olası ve râinâ (bizi gözet)" diyorlar. Halbuki onlar, "İşittik ve itaat ettik; dinle ve bize de bak" deselerdi bu, kendileri için daha hayırlı ve daha doğru olurdu. Fakat Allah, küfürleri yüzünden kendilerini lanetlemiştir. Artık onlar, pek azı müstesna, iman etmezler.'' Nisa 46

 

''Artık o kimselerin vay haline ki, kendi elleriyle kitap yazarlar da sonra biraz para almak için "Bu Allah katındandır." derler. Artık vay o elleriyle yazdıkları yüzünden onlara, vay o kazandıkları vebal yüzünden onlara!..'' Bakara 79 (Değiştirildiğinin kesin bir kanıtı olan ayetlerden bi ri si)

 

''Kitap ehlinden öyle bir güruh da vardır ki, siz onu kitaptan sanasınız diye, dillerini kitaba doğru eğip bükerler. Halbuki o, kitaptan değildir. "Bu, Allah katındandır." derler; oysa o, Allah katından değildir. Allah'a karşı, kendileri bilip dururken, yalan söylerler.'' Al-i İmran 78 (Ehl-i Kitap kime deniliyormuş araştırmanızı tavsiye ediyorum.)

 

''Ey peygamber, ağızlarıyla "inandık" deyip, kalbleriyle inanmamış olanlardan ve yahudilerden küfürde yarış edenler seni üzmesin. Onlar yalana kulak verirler, sana gelmeyen diğer bir topluluğa kulak verirler, kelimeleri yerlerinden değiştirirler, "eğer size bu verilirse alın, bu verilmezse sakının" derler. Allah birini şaşırtmak isterse, sen onun için Allah'a karşı hiçbir şey yapamazsın. Onlar öyle kimselerdir ki, Allah, onların kalblerini temizlemek istememiştir. Onlar için dünyada rezillik var ve yine onlar için ahirette de büyük bir azab vardır.'' Maide 41 

 

14 dakika önce, Abdülmalik yazdı:

Sen değişmediğini hangi belgeye dayandırıyorsun? Muhammed’in döneminde yazılmış kuran ortada olmadıkça her türlü tahrif iddiasını da kabul etmek zorundasın.

Topkapı sarayında, Muhammed döneminde yazılmış surelerin bir kaçı mevcut. Bunun dışında Osman'a nispet edilen ancak ondan biraz sonra olduğu düşünülen mushaf mevcut. Bunun dışında Fatıma'nın Hırkası, üzerinde ayetler ile yazılı şekilde mevcut.(Sonraki dönemde yazıldığı bilgisi de mevcut , kesin değil)

Sadece bunlar bile benim açımdan tümüyle değiştirilmediğinin yeterli kanıtı. Lakin sizler için olmayacağını bildiğim için bunu şu şekilde sizlere sunabilirim; İster 700lü yılları İster 1000li yılları temel al, çok şaşırtıcıdır ki, birbirinden binlerce km uzaktaki, birbirini hiç görmemiş alimlerin yazdıkları tefsir kitapları, bazı kelime farklılıklarının dışında hep aynı şekilde sureleri verir.

Halbuki, değiştirilmiş olsa bunlar birbirine büyük çelişkiler gösterirdi. Ki diğer Tevrat ve İncil de bu çelişkiler mevcuttur. Bunlar hakkında detaylı araştırma yapan din adamları, birbirinden farklı şekilde kelamlar ortaya döker(Hepsi değil tabi ki) bunların tarihsel kayıtları da mevcut, biraz derinlemesine karıştırırsan bulursun benim elimde yok.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
13 dakika önce, Desert Wind yazdı:

Kuran'da ne Incil'in ne Tevrat'ın ne de Tanah'ın diğer kitaplarının değiştiğine yönelik ufacık bir ima dahi yoktur. 

Hemen üst iletimde değiştiğinin kanıtını ayetler ile sundum. Bu ayetlerin başka yere çekilme ihtimali yoktur. Dilerseniz tek tek açıp sureyi okuyun.

Link to post
Sitelerde Paylaş
24 dakika önce, Abdülmalik yazdı:

O kitapları silip tekrar yazdıklarına dair tek bir şey söylemez.

Ayrıca 5 ileti üstte ben bunun tümüyle silindiğini söylemedim. Bazı kısımlar hariç çoğunluğunun değiştirildiğini dile getirdim ki, öyle. 

Bugün bunu yahudiler, hristiyanlar bile kabul ediyor, yabancı forumlarda bol bol bulursunuz onlardan :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, EbûTürâb yazdı:

nesih kavramından kasıt şeriat değişimidir.

Kuranda böyle bir şey yok. Şeriat değişmez. Kuran’a göre İbrahim’den beri din aynıdır. O ilk müslümandır. Müslüman ifadesi burada boyun eğen, inanan anlamındadır. Yeni bir din anlamında değildir. Yahudi ve Nasaraları da yeni ahite ya da Süryani ahitine imansızlık ve İsa’yı Tanrı’nın oğlu olarak görmeleriyle suçlar. ( Nasara yahudi- hristiyan mezhebidir.) 

 

2 saat önce, EbûTürâb yazdı:

şuan ki geçerli şeriatın Kuran olduğu konusunda lafı sonlandırır;

"Sizin Allah'ı bırakıp da o taptıklarınız, sizin ve atalarınızın uydurduğu birtakım isimlerden başka bir şey değildir. Bunlara tapmanız için Allah hiçbir delil indirmiş değildir. Hüküm ancak Allah'a aittir: O, size, kendisinden başkasına tapmamanızı emretti. İşte dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler." Yusuf 40

''Aralarında Allah'ın indirdiğiyle hükmet. Onların keyiflerine uyma. Allah'ın sana indirdiğinin bir kısmından seni saptırmalarından sakın. Eğer Allah'ın hükmünden yüzçevirirlerse, bil ki Allah, bir kısım günahları sebebiyle onları musibete uğratmak istiyor. Muhakkak ki insanların çoğu yoldan çıkanlardır.'' Maide 49

Yahudileri suçlayan ifadeler. Bir şey yok.

 

2 saat önce, EbûTürâb yazdı:

Şeriat dediğimiz olayda bundan ibarettir zaten. Sırf birbirini tümüyle tekrar edecek şeriatlar gelecek olsa, Tevrat'ın üstüne İncil, onun üstüne Kuran gelmezdi zaten.

 

Tekrar diyorum, Allah’ın şeriatı Kuran’a göre değişmemiştir. Yahudiler itaatsizlikle, boyun eğmemekle suçlanır. Bu yüzden onlara kızgın bir ifade vardır.

 

2 saat önce, EbûTürâb yazdı:

'Bunun üzerine o zulme devam edenler sözü değiştirdiler, onu kendilerine söylenildiğinden başka bir şekle soktular. Biz de kötülük yaptıkları için o zalimlere murdar bir azap indirdik.''Bakara 59

 

''Şimdi bunların, size hemen inanacaklarını ümit mi ediyorsunuz? Halbuki bunlardan bir grup vardı ki, Allah'ın kelâmını işitirlerdi de sonra ona akılları yattığı halde bile bile onu tahrif ederlerdi.'' Bakara 75 (70'den itibaren okursanız kimden bahsedildiğini anlarsınız.)

 

''Yahudilerden bir kısmı, (Allah'ın kitabındaki) kelimeleri esas mânâsından kaydırıp; dillerini eğerek ve dine saldırarak, "Sözünü işittik, emirlerine isyan ettik, dinle, dinlemez olası ve râinâ (bizi gözet)" diyorlar. Halbuki onlar, "İşittik ve itaat ettik; dinle ve bize de bak" deselerdi bu, kendileri için daha hayırlı ve daha doğru olurdu. Fakat Allah, küfürleri yüzünden kendilerini lanetlemiştir. Artık onlar, pek azı müstesna, iman etmezler.'' Nisa 46

 

''Artık o kimselerin vay haline ki, kendi elleriyle kitap yazarlar da sonra biraz para almak için "Bu Allah katındandır." derler. Artık vay o elleriyle yazdıkları yüzünden onlara, vay o kazandıkları vebal yüzünden onlara!..'' Bakara 79 (Değiştirildiğinin kesin bir kanıtı olan ayetlerden bi ri si)

 

''Kitap ehlinden öyle bir güruh da vardır ki, siz onu kitaptan sanasınız diye, dillerini kitaba doğru eğip bükerler. Halbuki o, kitaptan değildir. "Bu, Allah katındandır." derler; oysa o, Allah katından değildir. Allah'a karşı, kendileri bilip dururken, yalan söylerler.'' Al-i İmran 78 (Ehl-i Kitap kime deniliyormuş araştırmanızı tavsiye ediyorum.)

 

''Ey peygamber, ağızlarıyla "inandık" deyip, kalbleriyle inanmamış olanlardan ve yahudilerden küfürde yarış edenler seni üzmesin. Onlar yalana kulak verirler, sana gelmeyen diğer bir topluluğa kulak verirler, kelimeleri yerlerinden değiştirirler, "eğer size bu verilirse alın, bu verilmezse sakının" derler. Allah birini şaşırtmak isterse, sen onun için Allah'a karşı hiçbir şey yapamazsın. Onlar öyle kimselerdir ki, Allah, onların kalblerini temizlemek istememiştir. Onlar için dünyada rezillik var ve yine onlar için ahirette de büyük bir azab vardır.'' Maide 41 

 

Buradaki ayetlerde kitabın silinip tekrar yazıldığına dair bir ifade yok. Yuharrifun kelimesi silip tekrar yazmak ( tahrif) anlamında değildir. Kelimenin anlamını, manasını gizlemek, saklamak, yanlış yorumlamak demektir. Kuran’a göre kitap orada durmaktadır!

 

2 saat önce, EbûTürâb yazdı:

Topkapı sarayında, Muhammed döneminde yazılmış surelerin bir kaçı mevcut. Bunun dışında Osman'a nispet edilen ancak ondan biraz sonra olduğu düşünülen mushaf mevcut. Bunun dışında Fatıma'nın Hırkası, üzerinde ayetler ile yazılı şekilde mevcut.(Sonraki dönemde yazıldığı bilgisi de mevcut , kesin değil)

Sadece bunlar bile benim açımdan tümüyle değiştirilmediğinin yeterli kanıtı.

Bunlara karbon incelemesi yapılmadan dedikleriniz doğru olamaz.

 

3 saat önce, EbûTürâb yazdı:

İster 700lü yılları İster 1000li yılları temel al, çok şaşırtıcıdır ki, birbirinden binlerce km uzaktaki, birbirini hiç görmemiş alimlerin yazdıkları tefsir kitapları, bazı kelime farklılıklarının dışında hep aynı şekilde sureleri verir.

700’ lü yıllardan yapılmış kuran tefsiri nerede var? Hepsi 9-10-11. yüzyıldan kalma. Abbasiler’in İslamı deklare etmesiyle tefsir ve hadis çalışmaları başlamıştır. Daha öncesine indexlenen kuran tefsir veya hadis çalışması yoktur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 dakika önce, Abdülmalik yazdı:

Yahudileri suçlayan ifadeler. Bir şey yok.

 

2 dakika önce, Abdülmalik yazdı:

Buradaki ayetlerde kitabın silinip tekrar yazıldığına dair bir ifade yok. Yuharrifun kelimesi silip tekrar yazmak ( tahrif) anlamında değildir. Kelimenin anlamını, manasını gizlemek, saklamak, yanlış yorumlamak demektir. Kuran’a göre kitap orada durmaktadır!

Bakara 75 * Tefsirlerde çoğunlukla buradaki tahriften yahudilerin asıl Tevrat nüshasının metnini ve lafzını değiştirip bozmalarının kastedildiği ifade edilmektedir  (İbn Atıyye, I, 167-168; Râzî, III, 134-135)      يُحَرِّفُونَهُ

 

Maide 41 *  يُحَرِّفُونَ الْكَلِمَ

Bu konuyu destekler nitelikteki hadis, Ebû Dâvûd, “Hudûd”, 26

 

Nisa 46 *   الَّذ۪ينَ هَادُوا يُحَرِّفُونَ الْكَلِمَ عَنْ مَوَاضِعِه۪

 

Bakara 79 *  يَكْتُبُونَ الْكِتَابَ بِاَيْد۪يهِمْ

 

Diğerlerini de vermeyeceğim detaylı şekilde baktığında, alıntıladığım yerde son yazdığının yanlış olduğunu anlayacaksın. 

14 dakika önce, Abdülmalik yazdı:

700’ lü yıllardan yapılmış kuran tefsiri nerede var? Hepsi 9-10-11. yüzyıldan kalma. Abbasiler’in İslamı deklare etmesiyle tefsir ve hadis çalışmaları başlamıştır. Daha öncesine indexlenen kuran tefsir veya hadis çalışması yoktur.

Ben sadece tefsir ile örnek vermiştim, demek istediğim şuydu; Kuran'ın ayetlerinin değişmediğinin en büyük kanıtı, birbirini hiç görmeyen, tanımayan insanların küçük kelime değişiklikleri hariç bugün ki hali ile kendilerinin çalışmalarına yön verdiğiydi. 

Ayrıca nerede var demişsin, hemen buraya sıralayayım, buna ek olarak hadis kitaplarını da vereyim, yanına bir kaç tanede fıkıh ekleyeyim;

Tefsirü'l-İmam Mücahid b. Cebr(Öğrencileri tarafından derlenmiştir)

el-Muṣannef fi’l-ḥadîs̱ (Abdürrezzâk es-San‘ânî)

el-Burhân fî ʿulûmi’l-Ḳurʾân (Zerkeşî)

Kitâbü’l-Menâsik (Ebü’n-Nadr Saîd b. Ebî Arûbe Mihrân el-Adev)

el-MUVATTA (İmam Malik)

el-Fıkhu'l Ekber (Ebu Hanife)

Kitâbü'l-Âlim ve'l-Müteallim (Ebu Hanife)

bla bla bla, daha 30 tane daha yığarım.

 

44 dakika önce, Abdülmalik yazdı:

Tekrar diyorum, Allah’ın şeriatı Kuran’a göre değişmemiştir. Yahudiler itaatsizlikle, boyun eğmemekle suçlanır. Bu yüzden onlara kızgın bir ifade vardır.

Ben sana değiştiğinin kanıtı olarak ayet getirdim, sende bana değişmediğinin kanıtı olarak getir o vakit.

 

45 dakika önce, Abdülmalik yazdı:

Kuranda böyle bir şey yok. Şeriat değişmez. Kuran’a göre İbrahim’den beri din aynıdır. O ilk müslümandır. Müslüman ifadesi burada boyun eğen, inanan anlamındadır. Yeni bir din anlamında değildir. Yahudi ve Nasaraları da yeni ahite ya da Süryani ahitine imansızlık ve İsa’yı Tanrı’nın oğlu olarak görmeleriyle suçlar. ( Nasara yahudi- hristiyan mezhebidir.) 

Şeriat dediğimiz şeyin ne olduğu konusunda bir anlaşmaya varalım öncelikle, Allah'ın emrettiği buyruklar. 

Peki üstte verdiğim ayetler bir yana şimdi vereceğim ayetler ile de, bu şeriat değişmiş midir tekrar bakalım;

''Allah, size Kitab'ı (Kur'ân'ı) açıklanmış olarak indirdiği halde, ondan başka bir hakem mi arayayım? Kendilerine kitap verdiklerimiz, o Kur'ân'ın, gerçekten Rabbin katından hak olarak indirilmiş olduğunu bilirler. O halde sakın şüphe edenlerden olma.'' Enam 114

 

Lütfen dikkat, ''ondan başka bir hakem mi arayayım?''

 

Maide 49 ,

''Aralarında, Allah’ın indirdiği ile hükmet. Onların arzularına uyma ve Allah’ın sana indirdiğinin bir kısmından (Kur’an’ın bazı hükümlerinden) seni şaşırtmalarından sakın. Eğer yüz çevirirlerse, bil ki şüphesiz Allah, bazı günahları sebebiyle onları bir musibete çarptırmak istiyor. İnsanlardan birçoğu muhakkak ki yoldan çıkmışlardır.''

 

Lütfen dikkat, ''Aralarında, Allah’ın indirdiği ile hükmet.'' 

 

Yahudiler konusunda yaptığın tespitlere düzgün cevap vermeye gerek olmadığını düşünüyorum çünkü tümüyle yanlışlar. Dilersen sureyi oku, arapçasını da oku ki üstte verdim, senin dediğin manayı 1'i veriyorsa 5'i benim dediğim manayı veriyor. Koskoca 1400 yıldır bu böyle.

Link to post
Sitelerde Paylaş
36 dakika önce, EbûTürâb yazdı:

Bakara 75 * Tefsirlerde çoğunlukla buradaki tahriften yahudilerin asıl Tevrat nüshasının metnini ve lafzını değiştirip bozmalarının kastedildiği ifade edilmektedir  (İbn Atıyye, I, 167-168; Râzî, III, 134-135)      يُحَرِّفُونَهُ

 

Maide 41 *  يُحَرِّفُونَ الْكَلِمَ

Bu konuyu destekler nitelikteki hadis, Ebû Dâvûd, “Hudûd”, 26

 

Nisa 46 *   الَّذ۪ينَ هَادُوا يُحَرِّفُونَ الْكَلِمَ عَنْ مَوَاضِعِه۪

 

Bakara 79 *  يَكْتُبُونَ الْكِتَابَ بِاَيْد۪يهِمْ

 

Diğerlerini de vermeyeceğim detaylı şekilde baktığında, alıntıladığım yerde son yazdığının yanlış olduğunu anlayacaksın. 

Kuran öncesi bir çok Suriye hristiyan kilisesi Aziz’i yahudileri kuranda ki aynı suçlamalarla suçlamaktadır. Doğu cephesinde değişen bir şey yoktur. Tahrif değil, yanlış, yalan yorumlamadır bahsi geçen..

 

https://www3.nd.edu/~reynolds/index_files/scriptural falsification.pdf

 

36 dakika önce, EbûTürâb yazdı:

Ben sadece tefsir ile örnek vermiştim, demek istediğim şuydu; Kuran'ın ayetlerinin değişmediğinin en büyük kanıtı, birbirini hiç görmeyen, tanımayan insanların küçük kelime değişiklikleri hariç bugün ki hali ile kendilerinin çalışmalarına yön verdiğiydi. 

Ayrıca nerede var demişsin, hemen buraya sıralayayım, buna ek olarak hadis kitaplarını da vereyim, yanına bir kaç tanede fıkıh ekleyeyim;

Tefsirü'l-İmam Mücahid b. Cebr(Öğrencileri tarafından derlenmiştir)

el-Muṣannef fi’l-ḥadîs̱ (Abdürrezzâk es-San‘ânî)

el-Burhân fî ʿulûmi’l-Ḳurʾân (Zerkeşî)

Kitâbü’l-Menâsik (Ebü’n-Nadr Saîd b. Ebî Arûbe Mihrân el-Adev)

el-MUVATTA (İmam Malik)

el-Fıkhu'l Ekber (Ebu Hanife)

Kitâbü'l-Âlim ve'l-Müteallim (Ebu Hanife)

bla bla bla, daha 30 tane daha yığarım.

Bu tefsirlerin yazılma tarihlerini ve yazarlarının orijinlerini, yetiştikleri okulların kaynağını verebilir misin?

 

36 dakika önce, EbûTürâb yazdı:

'Allah, size Kitab'ı (Kur'ân'ı) açıklanmış olarak indirdiği halde, ondan başka bir hakem mi arayayım? Kendilerine kitap verdiklerimiz, o Kur'ân'ın (Kitabın olacak!), gerçekten Rabbin katından hak olarak indirilmiş olduğunu bilirler. O halde sakın şüphe edenlerden olma.'' Enam 114

Parantez içinde verdiğin ve kuran diye yazdığın kitap kuran değil, çünkü İslamik anlayışa göre kuran bu ayetin yazıldığı sanılan tarihte yazımına halen devam ediliyordu, bitmemiş kitaba kitap denemez.  Kendisiyle çelişen ifade! Buradaki ayette bahsedilen kitap daha önceden yazılmış bir kitaptır. Biraz mantıklı olun.

 

5:43..Nasıl oluyor da içinde Allah'ın hükmü bulunan Tevrat, yanlarındayken senin hükmüne baş vuruyorlar, sonra da gene bu hükümden yüz çeviriyorlar? Onlar, zaten inanmamışlardır.

 

Bu ayette kitapların değişmediğine güzel bir örnektir!

tarihinde Abdülmalik tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 23.11.2019 at 15:07, EbûTürâb said:

KURANDA MERYEM

 
Sevgili arkadaşlar, bugün sizlere bir çok şahsın aklında yer alan ''İmran'ın kızı'' ve ''Harun'un kız kardeşi'' konusunu ele alacağım. Bu konuda Müslüman olmayan şahıslara göre bir ''karışıklık'' diğer adı ile ''çelişki'' söz konusudur. İşin aslını öğrenmek maksadı ile başlayalım.
 
Öncelikle Tevrattan yola çıkacağız, Levi ailesinden Amram ile Yokebed’in 3 çocuğu dile getiriliyor; Hârûn, Mûsâ, Miryam
Çıkış 15:20  Mika 6:4  Çıkış 6:20
 
Yani Miryam(Meryem) kız kardeşleri.şimdi birde Kuran ayetlerine yer verelim;
 
Elmalılı Hamdi Yazır / Tahrim 12 
''Irzını korumuş olan, İmrân kızı Meryem'i de Allah örnek gösterdi. Biz, ona ruhumuzdan üfledik ve Rabbinin sözlerini ve kitaplarını tasdik etti. O, gönülden itaat edenlerdendi.''
 
Elmalılı Hamdi Yazır /  Meryem 28
"Ey Harun'un kızkardeşi! Senin baban kötü bir adam değildi, annen de iffetsiz bir kadın değildi."
 
Şimdi çelişki olduğu düşünülen nokta tam olarak şu; Musa ve Harun'un kız kardeşi olan, Miryam(Meryem) ile İsa'nın annesi olan Meryem'in karıştırıldığı.
Şimdi bu konuda bir tahlil yapalım;
 
Öncelik ile şu hadis ile başlayalım;
 

Ben, Necran'a gelince bana sordular: Sizler şu ayeti okuyorsunuz: "Ey Harun'un kızkardeşi: Baban kötü bir kimse değildi..." (Meryem 28). Halbuki, Hz. Musa, Hz. İsa (a.s.)'dan yüzlerce yıl önce yaşamıştır. (Nasıl olur da Hz. İsa'nın annesi olan Hz. Meryem, Hz. Musa'nın erkek kardeşi olan Hz. Harun'un kızkardeşi olur?)" Ben Medine'ye Resulullah (sav)'ın yanına gelince, bu meseleyi ona sordum, şu cevapta bulundular: "Onlar, kendilerinden önce yaşamış olan peygamberlerinin ve salih kişilerin isimleriyle isimleniyorlardı."
Ravi: Mugire İbnu Şu'be

Kaynak: Müslim, Adab 9, (2135); Tirmizi, Tefsir, Meryem, (3154) 
 
Peki,  "Onlar, kendilerinden önce yaşamış olan peygamberlerinin ve salih kişilerin isimleriyle isimleniyorlardı." ne demek? 
Burada söylenilmek istenilen şeye Kuran ayetleri ile bakalım tekrardan;

''Rahmetimizden de ona, kardeşi Harun'u bir peygamber olarak ihsan eyledik.'' Meryem 53

''Sonrakiler içinde onlara iyi bir nam bıraktık'' Saffat 119
 
Bu ayetlere dikkat! Verdiğim 2 ayet ile açıkça Kuranda da yazdığı üzere belli oluyor ki, Harun'un temizliği(hangi manaya vurulmak istenilirse istenilsin) öne çıkarılıyor. Yani burada da vurgulanmak istenen ''Harun'un bacısı olabilecek kadar temiz birisi'' olmasıdır. Birde soy konusu var.
 
Peki buna farklı anlamlarda yüklenebilir mi? Evet yüklenebilir, üstte verdiğim iki ayeti kâle almazsak tabi ki. 
Lakin bu ayetler neticesinde baktığımızda başka bir şekilde yüklenemeyeceği bir açıklıktır. Özellikle Saffat 119, bu konuda bir ışık tutar.
 
Ayrıca Harun'un kız kardeşi denilmesinde ki bir diğer sebep ise Musa'nın soyundan geliyor olmasıdır. 
Bu konuda şu kaynaklarda yeterli bilgi mevcuttur;
(Taberî, Câmiʿu’l-beyân, III, 235, 244; Târîḫ, I, 585; Sa‘lebî, s. 284; Zemahşerî, I, 548)
 
Yani, Meryem'in temizlik yönü ile Harun'a benzemesi bir yana onun, soy açısından da bir olduklarını belirtmek maksadı ile bu tabir kullanılmıştır.
Kuranda ise Meryem'in babasının adının İmran olduğunu bilmekteyiz (Âl-i İmrân 3/35; et-Tahrîm 66/12)
 
Ayrıca şu ayet ile de Meryem'in, soy konusunda Musa'nın soyundan olduğu kesindir;

''Allah, birbirinden gelme nesiller olarak Âdem’i, Nûh’u, İbrâhim ailesini ve İmrân ailesini seçip âlemlere (bütün yaratılmışlara) üstün kıldı. Allah işiten ve bilendir.'' Âl-i İmrân Suresi  33-34

 

Böylece Meryem konusunda ki belirsizlikleri tümüyle ortaya sermiş bulunmaktayız. Yüce Allah'a niyazımdır ki bizlere kendisi ile yol tutacağımız ilim nasip eylesin. 
Sevgilerimle, saygılarımla....

Kafamdan geçen sorular:

 

- Bu İmran kimdir? Neyin nesidir?
- Meryem Musanın soyundan ise neden (peygamber, ünlü, tanınan) "Musanın kızı" veya "Harunun kızı" değil de "önemsiz" İmranın kızı? 
Mesela insanlar Muhammedin torunlarından bahseder, kimse Fatimanın çocukları demez! Tanınan, ünlü, önemli olan öne çıkar.


- Meryem neden Harunun kız kardeşi? Harun ile Meryemin yaşamlarının arasında binlerce yıl fark var. Aradan nesiller geçmiş.
Muhammedin karısı Ayşe (günümüz) müslümanlarının "annesi" oluyor. Günümüzde kimse ona "müslümanların bacısı" demez. Veya Muhammedin yaşadığı zamanda Ali veya Osmanın ona "anne" demeyeceği gibi! 
Kız kardeş, erkek kardeş, kuzen vs daha çok aynı yaş gruplarında, aynı nesilde kullanılır. Aradan nesiller geçtiyse kullanılmaz.


'Allah, birbirinden gelme nesiller olarak Âdem’i, Nûh’u, İbrâhim ailesini ve İmrân ailesini seçip âlemlere (bütün yaratılmışlara) üstün kıldı. Allah işiten ve bilendir.'' Âl-i İmrân Suresi  33-34

 

Bu örnekte gösterilen ayetlerin devamını okursak burda soydan değil direk imranın karısının Meryemi doğurduğunu okuyoruz.

 

İmran'ın karısı:
“Rabbim, karnımdakini hür, baskılara boyun eğmeyen, samimi bir kul olarak Sana, Senin mabedine adadım. Adağımı kabul buyur. Sen, sadece Sen niyazımı işitiyor, niyetimi biliyorsun.” dedi.
Onu doğurduğu zaman, -Allah onun ne doğurduğunu, istediği erkek çocuğun bu kız gibi eşsiz biri olmayacağını iyi bildiği halde-:
Rabbim, ben bir kız doğurdum. Ona Meryem adını verdim. Onu ve soyunu kovulmuş, itaat dışına çıkmış, şeytanın, şeytanî güçlerin şerrinden senin himayene tevdi ediyorum.” dedi.

Al-İmran 35-36


Ayrıca bildiğim kadar Kuran başka hiç bir yerde aynı soydan gelmeyi veya uzaktan akrabalığı "baba/kız, bacı, kardeş" diye tanımlamaz.


Bu yüzden Kurandaki hatayı düzeltmek için çok uğraşılmış, zorlanmış ama bence başarılı olunamamış!

İyi günler

 

 

tarihinde poiuz tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
5 dakika önce, Abdülmalik yazdı:

Kuran öncesi bir çok Suriye hristiyan kilisesi Aziz’i yahudileri kuranda ki aynı suçlamalarla suçlamaktadır. Doğu cephesinde değişen bir şey yoktur. Tahrif değil, yanlış, yalan yorumlamadır bahsi geçen..

 

https://www3.nd.edu/~reynolds/index_files/scriptural falsification.pdf

 

Bu tefsirlerin yazılma tarihlerini ve yazarlarının orijinlerini, yetiştikleri okulların kaynağını verebilir misin?

 

Parantez içinde verdiğin kuran diye yazdığın kitap kuran değil, çünkü bu ayet geldiği zaman kuran kitap halinde değildi, İslamik anlayışa göre kitap hala yazıma devam ediyordu, sürekli ayet geliyordu, bitmemiş kitaba kitap denemez.  Kendisiyle çelişen ifade! Buradaki ayette bahsedilen kitap daha önceden yazılmış bir kitaptır. Biraz mantıklı olun.

 

5:43..Nasıl oluyor da içinde Allah'ın hükmü bulunan Tevrat, yanlarındayken senin hükmüne baş vuruyorlar, sonra da gene bu hükümden yüz çeviriyorlar? Onlar, zaten inanmamışlardır.

 

Bu ayette kitapların değişmediğine güzel bir örnektir!

Tefsir konusunda uzun uzun hepsini veremem ama tdv'de yeterli bilgi mevcut sahiplerini yanına yazdım. Onu geçtim, Ebu Hanife ve Malik'i bilerek oraya koydum ki, kendileri bildiğin gibi mezhep imamları.  Aynı şekilde de Ebu Hanife tabiin(Olmadığını iddia edenler de var ancak çoğunluk tabiin olduğu görüşünde ve ondaki sonraki nesilin başında geliyor.)

Tahrif konusunda dediklerimi tekrarlamak istemiyorum, verdiğin pdf'ye bakarım ancak dediğim gibi bu konuda görüşlerim sabittir. Sureler de bu görüşlerimi kanıtlar niteliktedir.O yüzden bu konuda senin görüşün öyle benimki öyle deyip kapatalım.

 

Kitaptan maksat, bugün ki gibi elimize aldığımız kitap değildir. Kitaptan maksat, ayetlerin birbirinden ayrı tutulamayacağı konusudur. Öyle ki bunu şöyle örneklendirebilirim, atom konusunda sözlü bilgiler verilir, bunları kitap olarak zikredersin bunu zikretme sebebin ise o sözlü bilgileri birbirinden ayrı tutmak istemeyeceğin içindir. Kuranda geçen kitap kelimesinin manası da budur. 

 

Maide 43, yani yazdığın konuda ise o ayetin nüzul sebebi Yahudilerin Recm konusunda peygambere başvurmalarıdır.

 İmam Ebu’l-Hasen Ali bin Ahmed el-Vahidi, Esbâb-ı Nüzul, İhtar Yayıncılık: 79-80. İbnu'l-Cevzî, Zâdu'l-Mesîr, 1/366; Fahreddin er-Râzî, Mefâtîhu'l-Ğayb, 7/216-217.

 

Orada denilmek istenilen, '''madem Tevrat doğru kitap, değiştirilmemiş kitap ve onlar senin Peygamberliğini reddediyor, nasıl oluyor da Allah'ın hükmü bulunan Tevrat onların yanlarındayken, senin hükmüne başvuruluyor?'' budur. Dilersen nüzul sebebini araştırdığında bulursun, kaynakları da verdim ki sadece onlar değil. Bir kaçını koydum.

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Şimdi, EbûTürâb yazdı:

Tefsir konusunda uzun uzun hepsini veremem ama tdv'de yeterli bilgi mevcut sahiplerini yanına yazdım. Onu geçtim, Ebu Hanife ve Malik'i bilerek oraya koydum ki, kendileri bildiğin gibi mezhep imamları.  Aynı şekilde de Ebu Hanife tabiin(Olmadığını iddia edenler de var ancak çoğunluk tabiin olduğu görüşünde ve ondaki sonraki nesilin başında geliyor.)

Tahrif konusunda dediklerimi tekrarlamak istemiyorum, verdiğin pdf'ye bakarım ancak dediğim gibi bu konuda görüşlerim sabittir. Sureler de bu görüşlerimi kanıtlar niteliktedir.O yüzden bu konuda senin görüşün öyle benimki öyle deyip kapatalım.

 

Kitaptan maksat, bugün ki gibi elimize aldığımız kitap değildir. Kitaptan maksat, ayetlerin birbirinden ayrı tutulamayacağı konusudur. Öyle ki bunu şöyle örneklendirebilirim, atom konusunda sözlü bilgiler verilir, bunları kitap olarak zikredersin bunu zikretme sebebin ise o sözlü bilgileri birbirinden ayrı tutmak istemeyeceğin içindir. Kuranda geçen kitap kelimesinin manası da budur. 

 

Maide 43, yani yazdığın konuda ise o ayetin nüzul sebebi Yahudilerin Recm konusunda peygambere başvurmalarıdır.

 İmam Ebu’l-Hasen Ali bin Ahmed el-Vahidi, Esbâb-ı Nüzul, İhtar Yayıncılık: 79-80. İbnu'l-Cevzî, Zâdu'l-Mesîr, 1/366; Fahreddin er-Râzî, Mefâtîhu'l-Ğayb, 7/216-217.

 

Orada denilmek istenilen, '''madem Tevrat doğru kitap, değiştirilmemiş kitap ve onlar senin Peygamberliğini reddediyor, nasıl oluyor da Allah'ın hükmü bulunan Tevrat onların yanlarındayken, senin hükmüne başvuruluyor?'' budur. Dilersen nüzul sebebini araştırdığında bulursun, kaynakları da verdim ki sadece onlar değil. Bir kaçını koydum.

 

 

 

Öyle ki bu yazdıklarımı da bir sonraki ayet olan 44 destekler,

''Şüphesiz Tevrat'ı biz indirdik. İçinde bir hidayet, bir nur vardır. (Allah'a) teslim olmuş nebiler, onunla yahudilere hüküm verirlerdi. Kendilerini Rabb'e adamış kimseler ile âlimler de öylece hükmederlerdi. Çünkü bunlar Allah'ın kitabını korumakla görevlendirilmişlerdi. Onlar Tevrat'ın hak olduğuna da şahit idiler. Şu hâlde, siz de insanlardan korkmayın, benden korkun ve âyetlerimi az bir karşılığa değişmeyin. Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler kâfirlerin ta kendileridir.''

Nüzul sebebi kısaca, Tevratta ki hükmü okuyun diyor Peygamber, onlarda bakıyor ama doğrusunu saklıyor. Farklı bir şekilde söylüyorlar üzerine de bu ayet iniyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Gabriel Said Reynolds, " manada tahrifin" Hem Süryani Hıristiyanlığı'nda hem Incil'de hem de Kuran'da aynı bağlamda yer aldığını Abdülmalik'in linkini attığı makalede zaten göstermiş. 

 

Kuran'da metinsel tahrif diye bir suçlama yoktur, anlamda değişiklik yapma ve Tevrat'a ait olmayan haham yazılarının parayla satılması eleştirilmiştir. Bu da sadece Yahudiler'e getirilen bir eleştiridir Hristiyanlar'a anlamda tahrifle ilgili dahi suçlama yönetilmez .

 

Kuran'a göre hiçbir Kutsal Metin değiştirilmemiştir. 

 

Hatta Kuran'ın kimi ayetleri Talmud' a  göndermeler içermekte üstelik bir tanesi  Talmud'tan " biz yazdık " diyerek alıntı yapmaktadır. ( Maide 32)

tarihinde Desert Wind tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
32 dakika önce, poiuz yazdı:

Kafamdan geçen sorular:

 

- Bu İmran kimdir? Neyin nesidir?
- Meryem Musanın soyundan ise neden (peygamber, ünlü, tanınan) "Musanın kızı" veya "Harunun kızı" değil de "önemsiz" İmranın kızı? 
Mesela insanlar Muhammedin torunlarından bahseder, kimse Fatimanın çocukları demez! Tanınan, ünlü, önemli olan öne çıkar.


- Meryem neden Harunun kız kardeşi? Harun ile Meryemin yaşamlarının arasında binlerce yıl fark var. Aradan nesiller geçmiş.
Muhammedin karısı Ayşe (günümüz) müslümanlarının "annesi" oluyor. Günümüzde kimse ona "müslümanların bacısı" demez. Veya Muhammedin yaşadığı zamanda Ali veya Osmanın ona "anne" demeyeceği gibi! 
Kız kardeş, erkek kardeş, kuzen vs daha çok aynı yaş gruplarında, aynı nesilde kullanılır. Aradan nesiller geçtiyse kullanılmaz.


'Allah, birbirinden gelme nesiller olarak Âdem’i, Nûh’u, İbrâhim ailesini ve İmrân ailesini seçip âlemlere (bütün yaratılmışlara) üstün kıldı. Allah işiten ve bilendir.'' Âl-i İmrân Suresi  33-34

 

Bu örnekte gösterilen ayetlerin devamını okursak burda soydan değil direk imranın karısının Meryemi doğurduğunu okuyoruz.

 

İmran'ın karısı:
“Rabbim, karnımdakini hür, baskılara boyun eğmeyen, samimi bir kul olarak Sana, Senin mabedine adadım. Adağımı kabul buyur. Sen, sadece Sen niyazımı işitiyor, niyetimi biliyorsun.” dedi.
Onu doğurduğu zaman, -Allah onun ne doğurduğunu, istediği erkek çocuğun bu kız gibi eşsiz biri olmayacağını iyi bildiği halde-:
Rabbim, ben bir kız doğurdum. Ona Meryem adını verdim. Onu ve soyunu kovulmuş, itaat dışına çıkmış, şeytanın, şeytanî güçlerin şerrinden senin himayene tevdi ediyorum.” dedi.

Al-İmran 35-36


Ayrıca bildiğim kadar Kuran başka hiç bir yerde aynı soydan gelmeyi veya uzaktan akrabalığı "baba/kız, bacı, kardeş" diye tanımlamaz.


Bu yüzden Kurandaki hatayı düzeltmek için çok uğraşılmış, zorlanmış ama bence başarılı olunamamış!

İyi günler

 

 

2 İmran var, birincisi Tevratta geçen Musa'nın ve Harun'un ve onların kız kardeşi Miryam'ın babası olan Amram(İmran)

Biride İsa'nın annesi Meryem'in babası olan İmran. 

 

İkinci soruna gelirsem, babası İmran olduğu için Musa veya Harun'un kızı diyemezsin çünkü aralarında sadece birbirlerine dayanan soy var. Birbirlerini görmemişler, aynı yüzyılda yaşamamışlar.

 

Şimdi neden Harun'un kız kardeşi demişsin, öncelikle cevabını Kuran veriyor; 

''Sonrakiler içinde onlara iyi bir nam bıraktık'' Saffat 119   

Bu Saffat 119 ayeti Musa ve Harun içindir. Önceki ayetlere bakarsan açıkça söylenir zaten. Bak ne deniliyor haklarında, ''sonrakiler için onlara iyi bir nam bıraktık!''

Birde bu konuda Meryem için ne deniliyor ona bakalım; 

 

‘’İmran'ın kızı Meryem'i de. Ki o kendi ırzını korumuştu. Böylece Biz ona ruhumuzdan üfledik. O da Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını tasdik etti. O, (Rabbine) gönülden bağlı olanlardandı.’’ Tahrim 12

ya da 

 

‘’Meryem'in oğlu Mesih (İsa), sadece bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Anası da dosdoğru bir kadındır. Her ikisi de yemek yerlerdi. Bak onlara âyetleri nasıl açıklıyoruz. Sonra yine bak nasıl yüz çeviriyorlar!’’ Maide 75

 

Burada da Meryem'in temizliği bahsedilmiş(Bu temizlikten kasıt sadece iffet değil, her ne anlama yorarsan o anlamda temizliktir)şimdi de bahsi geçen ayete bakalım;

 

Meryem 28    "Ey Harun'un kızkardeşi! Senin baban kötü bir adam değildi, annen de iffetsiz bir kadın değildi."

Burada ki ifadelere dikkat, baban kötü bir adam değildi(temizliği vurgulanmış), annen de iffetsiz bir kadın değildi(yine temizliği vurgulanmış)

Meryem'in de hem ana babasının temizliği bir yana, kendisininde üstte verdiğim ayetler ile temizliği tasdik edilmiş. Birde Harun'un temizliği, iyi bir namı ve Meryem ile bir soy bağı var ki, bu sebepten Harun'un kızkardeşi denilmiş! Evvela, zaten Musa ve Harun'un kendi kız kardeşleri Meryem'den bahsedilemez, ayetlerde bunun karıştırılmaması bir yana Allah'ın eski kitabı Tevratta bile Meryem hakkında detaylı bilgi yok. Yani karıştırılma ihtimali o konuda sıfır. Ki zaten Allah, ne yolladığını, ne vahiy ettiğini bilmiyor mu ki? 

 

Al-i İmran 33-34 de bahsettiğin konuda ise 35 ve devamlarında Meryem ele alınmıştır doğru lakin şimdi tarafsızca konuşarak sana bunu anlatayım; Kuranda Musa'nın nesebi hakkında bilgi hiç yok. Bak hiç diyorum çünkü cidden sıfır. Yeni Ahitte ise zaten yazımda verdiğim kelamlarda Meryem'in Musa(yada Harun da diyebilirsin) ile akraba olduğu Yeni Ahit ile de belirtilen bir şey. Şimdi Musa'nın nesebi hakkında bilgi verilmeyen Kuran da, Adem, Nuh, İbrahim (bu üçü ile Peygamberlerin soyu birbirine bağlanmıştır, araştırma yaparsan ulaşabilirsin bu konuda dediklerime)'den bahsedilirken, surenin temel konusu olan İmran ailesinden de(yani Musa ve Meryem aracılığı ile İsa'dan da bahsedilmiştir)bu konuda söylediklerim ile çelişen hiç bir şey yoktur. Yeni Ahitte aksine söylediklerimi destekler, verdiğim hadis de bunun sebebini bizlere açıklar. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
27 dakika önce, Desert Wind yazdı:

Gabriel Said Reynolds, " manada tahrifin" Hem Süryani Hıristiyanlığı'nda hem Incil'de hem de Kuran'da aynı bağlamda yer aldığını Abdülmalik'in linkini attığı makalede zaten göstermiş. 

 

Kuran'da metinsel tahrif diye bir suçlama yoktur, anlamda değişiklik yapma ve Tevrat'a ait olmayan haham yazılarının parayla satılması eleştirilmiştir. Bu da sadece Yahudiler'e getirilen bir eleştiridir Hristiyanlar'a anlamda tahrifle ilgili dahi suçlama yönetilmez .

 

Kuran'a göre hiçbir Kutsal Metin değiştirilmemiştir. 

 

Hatta Kuran'ın kimi ayetleri Talmud' a  göndermeler içermekte üstelik bir tanesi  Talmud'tan " biz yazdık " diyerek alıntı yapmaktadır. ( Maide 32)

Şimdi madem kaynaklara göre konuşuyoruz, bu konuda bizlerden kat be kat bilgili, Arap diline hakim ünlü otoriter alimlerden devam edelim;

 

İbn Teymiyye, el-Cevabu's-Sahih limen Beddele dine'l-Mesih adlı eserinde İlâhî kitapların tahrif edildiğini kabul etse de, içlerinde Allah'ın hükümlerini ihtiva ettiklerini kanaat olarak belirtir.(İbn Teymiyye, Cevabu's-Sahih limen Beddele Dine'l-Mesih, c. I , s. 367 vd. Kahire 1964.)

Benim görüşümde bu şekildedir. Bu dediklerimi destekleyen alimler şunlardır; (Razî, Mefâtîhu'l-Gayb, c.IV, s.133, Beyrut) (Razî, Mefâtîhu'l-Gayb, c.X, s.l 17, Beyrut)

(Yazır, Hak Dini Kuran Dili, c. I , s. 506, İstanbul 1979) (Yazır, Hak Dini Kuran Dili, c. I , s. 411, İstanbul 1979)

 

Manada tahrif olduğu konusu doğrudur lakin bu tüm kitap için geçerli değildir, öyle ki kelamların değiştirilmesi konusu, eski temellere dayanan bir konudur. Ben zaten manada tahrif olduğunu inkar etmedim ancak sadece manada tahrif yoktur. 

 Taberî tahrifi mâna ve hükümlerin değiştirilmesi olarak görür (Câmiʿu’l-beyân, I, 367-369) 

Reşîd Rızâ'ya göre Tevrat ve İnciller’de hem mâna hem metin tahrifi yapılmıştır (Tefsîrü’l-Menâr, V, 140; VI, 282, 389)

Bunlar yorum tahrifini destekler; (Zemahşerî, I, 329; Fahreddin er-Râzî, X, 118-119; Reşîd Rızâ, III, 344-345)

 

Bir rivayete göre Hz. Peygamber yahudilerin hoşlarına giden bazı şeyleri Tevrat’a ilâve ettiklerini, hoşlanmadıklarını çıkardıklarını, Muhammed ismini de Tevrat’tan sildiklerini söylemiştir (Câmiʿu’l-beyân, I, 378-379)

 Elmalılı Muhammed Hamdi’ye göre Tevrat’ın aslını korumayan yahudiler kendi yazdıkları tercümeleri, “Bu Allah’ın kitabıdır” diyerek Tevrat’ın yerine koymaya çalışıyor, Allah’ın iradesi ve emirleri yerine kendi görüş ve arzularına tâbi oluyor, böylece hak inancı bozuyorlardı (Hak Dini, I, 336)

Mesela Bazı suçlar için Tevrat’ta yer alan ölüm cezasının Talmud da diyete çevrildiği bilinmektedir (Baba Kamma, 83b-84b).

 

Kısaca bu konu aslında epeyce karışık, bir iki kelime bir yana çok detaylı bakmamız lazım. Ben bu konuda daha detaylı araştırdıktan sonra bu forumda o durumla ilgilide bir konu açacağım söz veriyorum, bunları orada tartışalım.

tarihinde EbûTürâb tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
24 dakika önce, EbûTürâb yazdı:

Nüzul sebebi kısaca, Tevratta ki hükmü okuyun diyor Peygamber, onlarda bakıyor ama doğrusunu saklıyor. Farklı bir şekilde söylüyorlar üzerine de bu ayet iniyor.

Tahrif yok, çarpıtma var, evet,  Aynı noktadayız.

 

Bir saat önce, Abdülmalik yazdı:

5:43..Nasıl oluyor da içinde Allah'ın hükmü bulunan Tevrat, yanlarındayken senin hükmüne baş vuruyorlar, sonra da gene bu hükümden yüz çeviriyorlar? Onlar, zaten inanmamışlardır.

 

Burada tahrif yapılmadığı, sadece yahudilerin yanlarında bulunan kitaptaki hükmü beğenmedikleri açık bir şekilde ifade edilmiş.

Bir saat önce, Abdülmalik yazdı:

Tefsirü'l-İmam Mücahid b. Cebr(Öğrencileri tarafından derlenmiştir)

el-Muṣannef fi’l-ḥadîs̱ (Abdürrezzâk es-San‘ânî)

el-Burhân fî ʿulûmi’l-Ḳurʾân (Zerkeşî)

Kitâbü’l-Menâsik (Ebü’n-Nadr Saîd b. Ebî Arûbe Mihrân el-Adev)

el-MUVATTA (İmam Malik)

el-Fıkhu'l Ekber (Ebu Hanife)

Bunların hepsi Abbasi okulundan yetişme propaganda yazarlarıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Şimdi, Abdülmalik yazdı:

Tahrif yok, çarpıtma var, evet,  Aynı noktadayız.

 

Burada tahrif yapılmadığı, sadece yahudilerin yanlarında bulunan kitaptaki hükmü beğenmedikleri açık bir şekilde ifade edilmiş.

Bunların hepsi Abbasi okulundan yetişme propaganda yazarlarıdır.

Bir üst iletide bu konuda alimlere göre de fikirlere yer verdim. Daha detaylı araştırma yapıp, yeni bir konu açacağım bunları orada tartışalım söz veriyorum.

1 dakika önce, Abdülmalik yazdı:

Bunların hepsi Abbasi okulundan yetişme propaganda yazarlarıdır.

Bu konuda ise ne yazık ki katılmıyorum, hepsini kabul etsem bile Ebu Hanife'yi edemem, Ebu Hanife, hem Emevi hem Abbasi döneminde sert tepkilere maruz kalmış, defalarca hapis de yatmış, işkence görmüş birisidir. Hayatını araştırmanı tavsiye ederim.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...