Jump to content

Ölüm Yok Oluştur


Recommended Posts

10 dakika önce, İLİMCİK yazdı:

Evet dinsizler.. Muhammed aleyhisselam sizi bu dünyada muhterem ve Mükerrem bir misafir ve aziz vazifedar bir yolcu ve halife-i zemin olmaya davet ediyor ve sizi bu makama layık görüyor.. Bu dinsiz arkadaşınız ise sizi ancak idamlık mahkum ve aşağılık birer virüs mertebesini layık görüyor.. Artık seçim sizin.. 


Muhammed'in uydurduğu din masalları gerçek değil. Muhammed kendini bile kurtaramadı, o da yok oldu gitti. Böyle masallar üreterek evrensel gerçekleri de değiştiremezsiniz, bu aşağılık, adaletsiz evren sizin hatrınıza var olmadı, size hiçbir zaman ebedi hayat falan da vaad etmedi. Siz bu gerçeği kendinizi çok önemli varlıklar zannettiğiniz için kendinize yediremediniz ve din, tanrı, ahiret masalllarını ürettiniz ve varlığa sözde manevi bir anlam yüklediniz. Ama hiçbiri gerçek değildi. Varlığın manevi bir anlamı ve adaleti yoktu. Ölüm hep yok oluştu. Din psikozundan çıkarsanız bu gerçeği yaşarken anlarsınız ya da ölürken yok oluş gerçeğiyle tanışırsınız. Azrail, ruh diye bir şey yok ve sizi uydurduğunuz allah bile kurtaramayacak çünkü o hiç varolmadı. İşte gerçek bu, her şeyin sonu hiçliktir, her şey hiçtir.

tarihinde Mistik Filozof tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 109
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

İşte ölüm böyle bir yok oluştur, hiçliktir, tıpkı var olan her şey gibi, hiç'tir.

Sonsuz bir karanlıktır, sonsuz bir hiçliktir, sonsuz ve çözümsüz bir adaletsizliktir, sonsuz bir anlamsızlıktır ve ayrılıktır.

O yüzden hiçbir şey varolmamalıydı, var olan her şey de yok olmalıydı. Varılacak yegane sonuç nihilizmdir. Hiçliktir. Hiç'tir;
 

78641710_10212202254331304_8500099724597002240_n.jpg

tarihinde Mistik Filozof tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, Mistik Filozof yazdı:

İşte ölüm böyle bir yok oluştur, hiçliktir, tıpkı var olan her şey gibi, hiç'tir.

Sonsuz bir karanlıktır, sonsuz bir hiçliktir, sonsuz ve çözümsüz bir adaletsizliktir, sonsuz bir anlamsızlıktır ve ayrılıktır.

O yüzden hiçbir şey varolmamalıydı, var olan her şey de yok olmalıydı. Varılacak yegane sonuç nihilizmdir. Hiçliktir. Hiç'tir;
 

78641710_10212202254331304_8500099724597002240_n.jpg

Burada koskocaman "hiç" diye bir tablo var..Bilerek ve isteyerek, görerek ve bilerek yazılmış..Deme ki, nasıl ki böyle bir yazı var..ondan daha kesin ve şüphesiz ahiret var...

 

Ayrıca, soruma cevap alamadım..Bilinç denen şeyi görmüyoruz..Bir kimsede bilinç olduğunu nereden anlıyorsun?

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 saat önce, İLİMCİK yazdı:

Burada koskocaman "hiç" diye bir tablo var..Bilerek ve isteyerek, görerek ve bilerek yazılmış..Deme ki, nasıl ki böyle bir yazı var..ondan daha kesin ve şüphesiz ahiret var...

 

Ayrıca, soruma cevap alamadım..Bilinç denen şeyi görmüyoruz..Bir kimsede bilinç olduğunu nereden anlıyorsun?

Sacmalamayi kes. Madem pislik, rezil, igrenc, bes para etmez dinini savunacaksin, kanit goster. Sacma sapan yazilar yazip forumu kirletme.

Link to post
Sitelerde Paylaş
14 hours ago, Mistik Filozof said:


Genlerin tek, sen teksin. Evrende bu ihtimal yalnızca 1 defa gerçekleşti. Başka bir zamanda başka bir yerde tekrar var olman mümkün değil. Bilimsel olarak, reenkarnasyon diye bir saçmalık yok. Masal üretiyorsunuz sonra gerçekmiş gibi kendinizi kaptırıyorsunuz halbuki hiçbiri gerçek değil. Gerçek bu, ölüm sonsuza dek yok oluştur.

Ben reenkarnasyon dan yada dinlerdeki ahiret inancından bahsetmiyorum...

 

Çok farklı değil belki ama daha basit bir önerme ...

 

Yoktuk varız yok olacağız...

 

Sonucta biz ve evren tamamen yok olduk...

 

Aradan sonsuza yakın  zaman gecti....

 

Neden yeniden bir bigbang ile evren bir kere daha ve olup yine yeniden bizlerde varlık sahasına merhaba demeyelim...

 

İlle böyle olması da gerekmez...

 

Evrimle yada yaratılışla yada belki daha farklı bir şekilde olması farketmez...

 

Önemli olan bence biz bir şekilde var olduk...

 

Bu niye tekrar olmasın...

 

Soru bu...

 

Bu soruyu ahiret inancını yada dinleri ispatlma amacıyla sormuyorum...

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 hour ago, SUPERULLAH said:

 

Sen de öyle zannediyorsun ki gelip bu başlığı açıp cevap yetistiriyorsun..

Hiç bir şeyin anlamı yok diyen kişi ...

 

Hayır her şeyin bir anlamı var diyene karşı ...

Niye anlamsızlığı savunur...

 

Acaba bu yaptıgının bir anlamı olduğunu mu  sanıyor..

 

Nasıl gidiyor...

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
15 saat önce, İLİMCİK yazdı:

Mesela, gözümüzün önünde Allah, en basit hayat mertebesindeki bir bitkinin bir nevi ruha benzeyen programını küçücük çekirdeklerde ve tohumcuklarda muhafaza ediyor.. O bitki çürüyüp gitse bile çekirdek ve tohumda saklanan ruhu devam ediyor, ikinci bir hayat yaşıyor.. En basit hayat mertebesindeki bir bitkinin amelleri yok olmayıp, bir nevi ruh programı küçücük çekirdekte saklanıyorsa, elbette insan gibi canlının da ruhunun muhafaza edilmesini ve mahşerde yeniden dirilmesini akıldan uzak görmemek gerekir. 

 

İlk başta güzel bir örnek dedim ama biraz düşününce şu geldi aklıma. Bitki çürüse de onun bir parçası tohum olarak halen hayatta. O tohumu da çürütürseniz asla tekrar bitki olmayacak. Hatta ben o tohumu ezsem, parçalasam onun tekrar bitki haline gelmesini imkansız hale getirebilirim. Sonuçta bitkilerin ve insanların yaşam biçimleri, yaşamlarını devam ettirme biçimleri farklıdır. İyi bir örnek olmamış bence. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
14 saat önce, İLİMCİK yazdı:

Biz bilinci göremiyoruz.. Bilincin varlığını nasıl anlıyorsun.. Bir kimsede bilinç olduğunun akli ve mantıki delilleri nelerdir?

 

Benim aklıma şu geldi, bir travma sonrası bilincin kaybolması, koma durumu delil olabilir mi? Hayati fonksiyonlar devam ediyor ama bilinç o sırada yok oluyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Beyin ölümü gerçekleşen bir hasta, bilincini geri gelemeyecek şekilde kaybediyor. Bu durumda hasta artık düşünemez, yorum yapamaz, sorgulayamaz, sevemez, üzülemez. Yani beyin hariç bütün organları yaşamsal destek üniteleri ile bir süre daha çalışmaya devam etse de, hasta aslında ölmüştür. Yani beyin ölmüşse insan ölüyor. Düşündüğüm kadarıyla ruh beyindir, bilinç beyindir.

 

Bu konuda her iki tarafa da çok teşekkür ederim. Çok şey öğrendim bu tartışmada. 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Her canlının  bilinci beyninin gelişmişliğine bağlıdır. Beyin ne kadar gelişmişse farkındalık ve zeka o derece artar. Bazı canlılarda beyin olmaz ama sinir sistemleri bulunur dolayısıyla hafıza olmaz. Bilinç aslında hafızadır hafıza kaybı yaşarsan , hafızan silinirse veya bunarsan bilinçli olma durumunda o derece yok olur. Sizi bugün olduğunuz kişi yapan hafızanızdır. Bilimsel olarak açıklama böyledir. Hiç bir bilimsel deneyde veya gözlemde ruhun olduğu varsayımı çıkmamıştır. Ruh insanların sonsuza kadar yaşama umudundan ve çaresizliğinden  uydurduğu birşeydir.

 

tarihinde lawrenceKrauss tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

 

7 dakika önce, lawrenceKrauss yazdı:

Her canlının varoluşu ve bilinci beyninin gelişmişliğine bağlıdır. Beyin ne kadar gelişmişse farkındalık ve zeka o derece artar. Bazı canlılarda beyin olmaz ama sinir sistemleri bulunur dolayısıyla hafıza olmaz. Bilinç aslında hafızadır hafıza kaybı yaşarsan , hafızan silinirse veya bunarsan bilinçli olma durumunda o derece yok olur. Bilimsel olarak açıklama böyledir. Hiç bir bilimsel deneyde veya gözlemde ruhun olduğu varsayımı çıkmamıştır. Ruh insanların sonsuza kadar yaşama umudundan ve çaresizliğinden  uydurduğu birşeydir.

 

 

Yanılıyorsun Krauss:smashfreak:

GERÇEK RUHSAL ÖLÜMSÜZLÜK !


 

Yaşam, doğa ile ilgili bazı kurallara büyük bir sadakatla uyan süreçler dizisidir. Doğulur, büyünür, yaşlanılır ve sonunda ölünür. Bu süreçler tek yönlü olarak birbirlerini izlerler. Bu dönemlerin tümünü yaşamak zorunluğu yoktur, haliyle… Canlılar gelişmeden ve büyümeden de ölebilirler, yaşlanmadan da ama, ölmeleri için önce doğmuş olmaları gerekmektedir. Ölümün tek gereksinimi doğumdur. Yaşam, ölümle sonlanacak, kronik bir hastalıktır. Çaresi olmayan bir hastalıktır. Sonu kesin olarak ölümle bitecektir. Bu durum insan ruhuna aykırıdır. Aslında canlı ruhuna aykırıdır. En ilkel virusundan, en gelişmiş balinasına kadar hiç bir canlı ölmek istemez ve ölmemek için elinden gelen mücadeleyi yapar. Bu açıdan bakınca yaşam, kaçınılmaz sona mümkün olduğu kadar geç ulaşmak için yapılan bir mücadele olarak kabul edilebilir. Bir içgüdüdür, yaşamak isteği. İlk ve en önemli güdülerden biridir. Canlıların yaşamı bu içgüdü üstüne kurulmuştur.               

Dolayısıyla bu içgüdüyü sömürmek ve ondan çıkar sağlamak hem mümkündür,  hem de kolay... İşte dinlerin temel görevlerinden biri de budur. Kişiye ölümsüzlük vadetmek... Bunu fiziksel olarak başaramazlar. Çünkü herkes bilir ki, yaşamın bir sınırı vardır ve sonunda ölümün pençesine düşülecektir. Çünkü peygamberler bile ölmüşlerdir. Dünyada ölmeyecek canlı yoktur... Ancak dinler öte dünyayı keşfederek, sonsuza kadar yaşama imkansızlığına ilginç bir çare bulmuslardır. Bütün dinler... Kimi cennet ve cehennem şeklinde, kimi biraz daha değisik, benzer kavramlar şeklinde, ölümsüzlük vadederler... 

Dinler ruhun ölümsüzlüğünü vurgulayarak, müritlerini avuturlar. Ama insanlar yalnız Tanrı’ya inandıklari için ölümden korkmazlar! Sonunda onlara cennet de vadedilse, oraya gitmek istemezler. Korkularının en önemli nedeni içgüdüleridir. İnançları bile bu temel içgüdüyü ortadan kaldırmaya yetmez. En çok inananın bile içinde bir kuşku vardır. Bütün içgüdülerini bastıramaz, insanlar. Temel içgüdülerin bilinçle çatıştığı bir yer vardır, beyinde... İd, ego, süperego mücadelesi süreklidir... 

Dindarların ateistleri sevmemesinin nedeni, ateistlerin yalnız materyelist olmaları değildir. Ateistler, dindarların inançlarını reddetmekle kalmazlar, aynı zamanda onların içindeki temel içgüdüleri uyararak, büyük bir gayretle bastırmaya calıştıkları şüphe ve endişelerinin baş kaldırmasına da neden olurlar... Son umutları da tükenir inanırların. Ölüm kesin bir son, kaçınılmaz bir gerçek olarak karşılarına dikilir. Nefret ederler ateistlerden dindarlar... Haksız olarak tabii.. Aslında ateistler de ölmekten, yok olmaktan korkarlar. Yaşama isteği bir iç güdüdür ve önlenemez... 


 

Ölüm kesin bir son mudur? Ruh var mıdır? Yoksa fiziksel varlığımızla birlikte ruhumuz da mı yok olup gidecektir? Bence bu sorunun yanıtı ruhu nasıl tanımladığımıza bağlıdır. Ruh nedir? Bir insanın benliği ve özü müdür?  Yoksa bu ölümlü dünyadan göçmeden önce yarattığı eserleri mi? Insanın özü, tam olarak değil belki ama, bir dereceye kadar, onu bilen, seven veya ondan nefret edenlerin belleğinde bir süre daha yaşayacaktır. Çocukları, arkadaşları, ailesi, dost ve düşmanları onu, kendi anılarında yaşatacaklardır. Bir gün gelecek artık onu tanıyan kalmayacaktır. İşte o gün o kişi gerçekten ölmüş olacaktır. Ruhu yok olacaktır. Bazı insanlar o kadar ünlüdürler ve arkalarında o kadar değerli veya iyi kötü önemli eserler bırakmışlardır ki, bir ruh olarak varlıklarını sonsuza kadar sürdürebileceklerdir. Musa, İsa, Muhammed, Atatürk, Atilla, Sezar, Hitler, Edgar Allan Poe, Fuzuli, Hayyam, Sartre, Dostoyevski, Çaykovski, Mozart, Bethoven ve sayısız diğerleri, ölümsüzleşmis, yarı Tanrı insanlardır ve sonsuza dek yaşayacaklardır. 


 

Ben ölümsüzlüğe bu şekilde kavuşmayı, cennette hurilerle sonsuza dek oynaşarak yaşamaya yeğlerim... Dinlerin tanımladığı ölümsüzlük, içinde hem acı çekerek sonsuza kadar yaşamak olasalığını barındırdığı, hem de bir şey yaratmadan geçecek gereksiz bir süre olacağı için, istenmemelidir. Aklı başında ve mantıklı insanlar için seçenek açıktır. Bu dünyada iyilik, dürüstlük, ahlak, yararlılık ve yaratıcılık, öte dünya yerine ise kesin bir fiziksel ölüm ve sonsuz bir istirahat…. Bunları ne kadar ustalıkla başarırsak, bu ölümlü dünyada ruhumuz o kadar uzun yaşayacaktır. Fiziksel bedenimiz, sonunda içinden çıktığı doğaya yeniden döndükten çok sonraları bile, ruhumuz yaşayacaktır.. Hatta bazılarımız gerçek ölümsüzlüğe kavuşacağızdır.

Bence amaç bu olmalıdır. Gerçek ruhsal ölümsüzlüğe kavuşmak... Bu tür ölümsüzlüğe dindarlar da kavuşabilirler haliyle ama, ateistlerin onlardan daha az şansı olduğuna inanmıyorum……..

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 03.12.2019 at 21:06, kirec yazdı:

İbni Sina bilincin bir kere oluştuktan sonra artık yok olmayacağını  öne sürmüş...

 

Ama bunu neye dayanarak söylemiş ne gibi bir delili yada akıl yürütmesi var bilmiyorum...


Bilinç ölmez.
Bilinç Beyin kaynaklı değildir. Beyin veyâ beden, asıl değildir bir gölgedir.
Bilincin asıl kaynağı Rûhtur.
Rûh, hiçbir zamân ölmez.
Beden, ölür, ya'nî parçalanır, bozulur,, Birliği yok olur.
Rûh ise basîttir, parçalanmaz, ayrışmaz.
Şehîdler ölmez.
Dikkat, Aslında hiç bir insân ölmez.
Ölüm, insânların bedenleri içindir. Bilinçleri sonsuza kadar ölmez.

İnsân için Ölüm, Bir Doğumdur.
İnsânını ölümü, Yılanın derisinden çıkıp, derisini terketmesine benzer.
Yılan yeni derisiyle Dünyâda yaşamına devâm eder. İnsân ise Bedenini bırakıp Yeni bedeniyle Başka âleme göçer.
 

tarihinde HATEM tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
11 saat önce, HATEM yazdı:


Bilinç ölmez.
Bilinç Beyin kaynaklı değildir. Beyin veyâ beden, asıl değildir bir gölgedir.
Bilincin asıl kaynağı Rûhtur.
Rûh, hiçbir zamân ölmez.

 

Kaynak : Arabın kıçı...

tarihinde lawrenceKrauss tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
15 hours ago, HATEM said:


Bilinç ölmez.
Bilinç Beyin kaynaklı değildir. Beyin veyâ beden, asıl değildir bir gölgedir.
Bilincin asıl kaynağı Rûhtur.
Rûh, hiçbir zamân ölmez.
Beden, ölür, ya'nî parçalanır, bozulur,, Birliği yok olur.
Rûh ise basîttir, parçalanmaz, ayrışmaz.
Şehîdler ölmez.
Dikkat, Aslında hiç bir insân ölmez.
Ölüm, insânların bedenleri içindir. Bilinçleri sonsuza kadar ölmez.

İnsân için Ölüm, Bir Doğumdur.
İnsânını ölümü, Yılanın derisinden çıkıp, derisini terketmesine benzer.
Yılan yeni derisiyle Dünyâda yaşamına devâm eder. İnsân ise Bedenini bırakıp Yeni bedeniyle Başka âleme göçer.
 

İşte bunlar hep inanç...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ister inancli olalim ister ateist, olacak gercekleri yani ölüm, cesetin cürümesi ve gözle görülenleri idrak edecegiz. Fakat göremedigimiz seyler benligimiz, ölüm ani ve ötesi nasil olcak Iste bunu bende merak ediyorum. Ölüncede buraya yazamiyoruz. :) Astral seyahat diye birseyler okudum dogrumu acaba fazla incelemeye vakit bulamadim. Almanlarin bir atasözü vardir "Hayat cok tehlikeli ve daima ölümle biter"

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...