Jump to content

Mükemmel bir ateist olmam lazım...


Recommended Posts

8 hours ago, HATEM said:

Evrimi anlama bozukluğunuzu ifâde etme bağlamında lastik topla oynar gibi sizinle oynardım, fakat sizin kusurlarınızla uğraşmayacağım.
Konu başlığındaki soru mantıklıydı, soruyu ilkönce anlamanızı ve evrimin temel mantığını,  türlerin!! nasıl sıçrama yaptığını, farklılaştığını,, basît misâllerle göstereceğim.

Meselâ Deprem esnâsında fayların kırılma ânıında bir enerji patlaması olur. Fakat Deprem olmadan önce belki yüzyıllar süren enerji birikimini görmeyiz.

Yüz yıllar boyunca her sâniye biriken enerjinin son saniyede yüklenen enerjiden bir farkı yoktur.  Ancak deprem ânında toplam enerjiyi hissederiz.

Veyâ,
Bir Kahvenin piştikten sonra âniden taşması da bunun gibidir.
Değişim ve Dönüşüm (Taşma) ânîden olur, halbuki her ân aynı etkiyle (ısıya) etkilenmekteydi.

Birçok benzer örnek verilebilir.
Asit Baz Titrasyonu da bence Evrimde Türlerin!! sıçraması ve farklılaşmasını anlamada çarpıcı bir misâl olmaktadır.

 

Punctuated Equilibrium - Kesintili Denge

Jay Gould - Niels Eldredge

Forumda bu konu ile ilgili başlıklar dahi var.

 

İyi de bu yaklaşım hiçbir zaman gerek teori içerisinde, gerekse bilim camiası ve literatürde asıl paradigma haline gelemedi ki..

Aksi yönde ve hatta, daha ağırlıklı örnekler de mevcut. Yani camiada sıcak bakılan bir yaklaşım değil. Tamamına yaymaya çalışacak olursan hele, çözdüğünden daha çok sorun getirir.

 

Ha diyelim ki öyle olsun. Bu, başlığın ana temasındaki örüntüyü değiştirmez ki?? Ya da sorulan sorunun cevabını ?!

 

Sen o "ani değişiklik" dediğin şeyin jeolojik ya da evrimsel ölçeklerde ne kadar zamana denk geldiğini biliyor musun?

Belki milyon, belki yüzbinler; en kabadayısı yine onbinlerce yıl. Ki değişim ve geçiş yine aynı şekilde analog, bıçakla kesilmiş gibi gösterilemeyecek; örüntü ve dizge yine aynı bizim dediğimiz şekilde olacaktır.

 

Ne yani sen şimdi, bu durumdan kastın; akşam yattım "erectus", sabah kalktım "sapiens" şeklinde olacağını falan mı zannediyosun?

Ya da dizgeyi düz bir çizgi halinde bağlandığında, dizi içerisinde bir önceki ya da bir sonraki ya da bir sonraki ile çiftleşemeyecek derecede farklılaşmış ayrık bir nokta mı bulacağını zannediyorsun?

 

Hepsinde öte kesintili ya da gradual; literatürdeki hiç bir yaklaşımın, senin şu kurandaki evrim dediğin şeyle ilgisi yok. Literatürdeki herhangi bir yaklaşımı bu şekilde kabul ettiğin anda, kuranı da reddetmiş olursun. 

 

Yani netice itibari ile bize, teori içerisindeki sadece yaklaşımlardan biri olabilmiş bir naneyi, sanki asıl mevzuymuş ve bizim dediklerimizi yanlışlayacak bir şeymiş gibisinden pazarlamaya, satmaya çalışıyorsun. Bilinmeyen bir mevzuymuş gibisinden hem de. İlahi.. :) 

 

Sen giderken biz geri mi dönüyorduk ne (!)

tarihinde teflon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 262
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

 

6 saat önce, Sundance yazdı:

Aradaki geçiş için milyonlarca yıl gereken bu evrim için aniden olmuş diyemezsiniz.

 

 

4 saat önce, teflon yazdı:

Sen o "ani değişiklik" dediğin şeyin jeolojik ya da evrimsel ölçeklerde ne kadar zamana denk geldiğini biliyor musun?

Belki milyon, belki yüzbinler; en kabadayısı yine onbinlerce yıl. Ki değişim ve geçiş yine aynı şekilde analog, bıçakla kesilmiş gibi gösterilemeyecek; örüntü ve dizge yine aynı bizim dediğimiz şekilde olacaktır.

 

Ne yani sen şimdi, bu durumdan kastın; akşam yattım "erectus", sabah kalktım "sapiens" şeklinde olacağını falan mı zannediyosun?


Anlatılanları Acayip anlamışsınız.
Ek açıklama yapmaya lüzûm yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, Sundance yazdı:

 

Başka bir açıklama yok zaten ?

 

@teflon bu konuda iyidir, takip etmeye devam et.

 

 


Lan mal eşşeği, Karşılıklı yazışmadan amaç nedir?
Fikir alış verişi...
En basit misâli üç tekrâra rağmen anlamayanlarla yazışmanın bir anlamı var mı?

Yukarıdaki 14 sâniyeik Titrasyon deneyinde 1 sâniyede renk değişimi oluyor,
Anla işte 14 sâniyeden bir milyon yılı anla diye ovideoyu koyduk...
Sizin mes'eleyi anlamanız için Titrasyon deneyinde damlama safhâsını bir milyon yıla mı çıkartalım,
bir milyon yıllık video mu göstermemiz lâzım anlamanız için
ki teorik olarak damlama safhâsı bir milyon yıl bile uzatılabilir ve yine renk değişimi (veyâ Türlerin farklılaşması) çok kısa bir sürede gerçekleşir.

İster titrasyon deneyi olsun isterse Evrim süreci olsun, Bu bir milyon yılın her sâniyesi Evrim sürecinin dâhilindedir. Fakat Türlerin veyâ büyük farklılıkların ortaya çıkışı âni sıçramalarla gerçekleşiyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 saat önce, HATEM yazdı:


Lan mal eşşeği, Karşılıklı yazışmadan amaç nedir?
Fikir alış verişi...
En basit misâli üç tekrâra rağmen anlamayanlarla yazışmanın bir anlamı var mı?

Yukarıdaki 14 sâniyeik Titrasyon deneyinde 1 sâniyede renk değişimi oluyor,
Anla işte 14 sâniyeden bir milyon yılı anla diye ovideoyu koyduk...
Sizin mes'eleyi anlamanız için Titrasyon deneyinde damlama safhâsını bir milyon yıla mı çıkartalım,
bir milyon yıllık video mu göstermemiz lâzım anlamanız için
ki teorik olarak damlama safhâsı bir milyon yıl bile uzatılabilir ve yine renk değişimi (veyâ Türlerin farklılaşması) çok kısa bir sürede gerçekleşir.

İster titrasyon deneyi olsun isterse Evrim süreci olsun, Bu bir milyon yılın her sâniyesi Evrim sürecinin dâhilindedir. Fakat Türlerin veyâ büyük farklılıkların ortaya çıkışı âni sıçramalarla gerçekleşiyor.


Terbiyeni takın, ağzımı bozmadım sana.

 

Yok ben illa istiyorum diyorsan, bilelim.


Yanlış diyoruz söylediğin OK? Yanlış!


Diyorsan ki ben çok biliyorum buyur, evrimin ani gelişimi ile ilgili bilimsel saygınlığı olan kabul görmüş bir makale koy buraya.

 

Hodri meydan. Koyabilecek misin?
 

Konu ilk insan diye bir şeyin mümkün olup olmaması. 
 

Homo erectustan homo sapiense geçiş için 2 milyon yıl geçmiş diyoruz. 
 

Ortaya bir video atmışsın sanki evrimin mihenk taşıymış gibi ama hadi diyelim 14 saniyede, 1 saniye olsun oran. 
 

2 milyon yıl için aynı oran 142.000 yıl yapar. 7.100 nesil yapar. O zamanki dünya üzerindeki popülasyonu düşünürsen bilmem kaç milyar birey yapar.

 

O bir saniye dediğin an işte buna denk geliyor. Birbirinin hemen hemen aynısı milyarlarca birey.
 

Evrim, canlının bireysel olarak geçirdiği bir olgu değildir, popülasyonun nesiller boyunca geçirdiği bir olgudur.

 

İnsanın evrimini ele alırsan senin bir anlık dediğin anın içine bile milyarlarca birey giriyor. 
 

Tek bir bireyden bahsetmek için daha konunun alfabesini bilmiyor olmak lazım.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 saat önce, Sundance yazdı:

Ortaya bir video atmışsın sanki evrimin mihenk taşıymış gibi ama hadi diyelim 14 saniyede, 1 saniye olsun oran. 
 

2 milyon yıl için aynı oran 142.000 yıl yapar. 7.100 nesil yapar. O zamanki dünya üzerindeki popülasyonu düşünürsen bilmem kaç milyar birey yapar.

 

O bir saniye dediğin an işte buna denk geliyor. Birbirinin hemen hemen aynısı milyarlarca birey.


Yine anlamamışsın yorum yapmaya devâm ediyorsun...

O videodaki 14 saniyenin hiçbir önemi yok. Oranlamalarla sonuç çıkartmaya çalışman, konuyu halâ anlamadığını gösteriyor.
Hem anlamıyorsun hem de

 

8 saat önce, Sundance yazdı:

Başka bir açıklama yok zaten ?

 

@teflon bu konuda iyidir, takip etmeye devam et.


Diyorsun.

Damlamanın toplam süresini belirleyen olay, Çözeltideki ph ın 7 nin altına inmeye veyâ 7 nin üstüne çıkmaya başlamasıdır.
Ph 7 nin altına indiği anda çözelti asidik karakter kazandığı için veyâ çözelti Ph ı 7 sınırını aştığı ânda çözelti bazik karektere girdiği için ânında renk değişimi olmaktadır.

Karışım kabındaki başlangıç çözelti miktarı artırılırsa ve/veyâ kaba damlatılan sıvı miktarı birim olarak azaltılırsa aynı deneyde renk değişimini görmek için
14 sâniye değil, 14 dakika veyâ 14 yıl kadar veyâ daha fazla da bekleyebiliriz.
Deney 14 yıl veyâ bir milyon yıl sürse bile
Septilyonlarca Molekül içinde tek bir molekül bütün kabdaki rengi bir ânda değiştirmektedir.
Kahve örneğinde de kahveyi harlı ateşte 30 saniyede kaynatabileceğimiz gibi kısık ateşte 30 dakikada da kaynatabiliriz. Depremdeki durum da hâ kezâ böyledir.

Evrim hakkında daha önceki yazılarımda defâlarca belirttim, Evrimin temeli Allah'ın Evreni her sâniye belki 20 bin defa, Evrenin taleplerine uygun olarak yaratmasına dayanır.
Her yaratılış bir sonraki yaratılıştan biraz farklı olduğu için değişim ve dönüşüm kaçınılmazdır.
Dolayısıyla Evrendeki her sâlise Bütün evrim süreçlerine dâhildir.
Titrasyon deneyindeki damlama süreci veyâ Kahvenin ısınma süreci veyâ Fayların baskılanma süreci veyâ İnsânın evrimleşme yâhut yaratılma süreci,,
Çok uzun olsa da Türlerin farklılaşması veyâ sıçrama yapması kısa bir sürede gerçekleşiyor.
İnsân için evrimleşme süreci milyonlarca yıl sürse bile,, Hidrojen atomundan i'tibâren ele alırsak milyarlarca yıl sürse bile,,
türlerin görünen farklılaşması sıçrama arzediyor, âni oluyor diyoruz.
Ben evrim sürecinin kısa ve ânî olduğunu söylemiyorum. Evrende her sâlise evrim devam ediyor, Kahve pişerken köpürmeye ulaşacak süreç devâm ediyor. Deprem olmadan önce de deprem süreci işliyor. Titrasyon deneyinde de her damlayan damla, renk değişimine hizmet ediyor. Bu uzun süreçlerde  Genetik farklılaşma âni oluyor diyorum. Bunu anlamak zor değil, örneklerini verdim, daha da çoğaltılabilir.

Durum Böyle olunca Konu başlığındaki İlk baba veyâ babalar saptaması doğru oluyor, Ve Çözeltinin renginin değiştiği ânı ve ânları sorguluyor.
Titrasyon deneyinde çözeltinin rengi, damlayan sıvı oranınca açılmıyor veyâ koyulaşmıyor. Böyle olsaydı ilk Baba ve Babalar sorusu zannettiğiniz gibi anlamsız olurdu.

 

tarihinde HATEM tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
40 dakika önce, HATEM yazdı:


Yine anlamamışsın yorum yapmaya devâm ediyorsun...

O videodaki 14 saniyenin hiçbir önemi yok. Oranlamalarla sonuç çıkartmaya çalışman, konuyu halâ anlamadığını gösteriyor.
Hem anlamıyorsun hem de

 


Diyorsun.

Damlamanın toplam süresini belirleyen olay, Çözeltideki ph ın 7 nin altına inmeye veyâ 7 nin üstüne çıkmaya başlamasıdır.
Ph 7 nin altına indiği anda çözelti asidik karakter kazandığı için veyâ çözelti Ph ı 7 sınırını aştığı ânda çözelti bazik karektere girdiği için ânında renk değişimi olmaktadır.

Karışım kabındaki başlangıç çözelti miktarı artırılırsa ve/veyâ kaba damlatılan sıvı miktarı birim olarak azaltılırsa aynı deneyde renk değişimini görmek için
14 sâniye değil, 14 dakika veyâ 14 yıl kadar veyâ daha fazla da bekleyebiliriz.
Deney 14 yıl veyâ bir milyon yıl sürse bile
Septilyonlarca Molekül içinde tek bir molekül bütün kabdaki rengi bir ânda değiştirmektedir.
Kahve örneğinde de kahveyi harlı ateşte 30 saniyede kaynatabileceğimiz gibi kısık ateşte 30 dakikada da kaynatabiliriz. Depremdeki durum da hâ kezâ böyledir.

Evrim hakkında daha önceki yazılarımda defâlarca belirttim, Evrimin temeli Allah'ın Evreni her sâniye belki 20 bin defa, Evrenin taleplerine uygun olarak yaratmasına dayanır.
Her yaratılış bir sonraki yaratılıştan biraz farklı olduğu için değişim ve dönüşüm kaçınılmazdır.
Dolayısıyla Evrendeki her sâlise Bütün evrim süreçlerine dâhildir.
Titrasyon deneyindeki damlama süreci veyâ Kahvenin ısınma süreci veyâ Fayların baskılanma süreci veyâ İnsânın evrimleşme yâhut yaratılma süreci,,
Çok uzun olsa da Türlerin farklılaşması veyâ sıçrama yapması kısa bir sürede gerçekleşiyor.
İnsân için evrimleşme süreci milyonlarca yıl sürse bile,, Hidrojen atomundan i'tibâren ele alırsak milyarlarca yıl sürse bile,,
türlerin görünen farklılaşması sıçrama arzediyor, âni oluyor diyoruz.
Ben evrim sürecinin kısa ve ânî olduğunu söylemiyorum. Evrende her sâlise evrim devam ediyor, Kahve pişerken köpürmeye ulaşacak süreç devâm ediyor. Deprem olmadan önce de deprem süreci işliyor. Titrasyon deneyinde de her damlayan damla, renk değişimine hizmet ediyor. Bu uzun süreçlerde  Genetik farklılaşma âni oluyor diyorum. Bunu anlamak zor değil, örneklerini verdim, daha da çoğaltılabilir.

Durum Böyle olunca Konu başlığındaki İlk baba veyâ babalar saptaması doğru oluyor, Ve Çözeltinin renginin değiştiği ânı ve ânları sorguluyor.
Titrasyon deneyinde çözeltinin rengi, damlayan sıvı oranınca açılmıyor veyâ koyulaşmıyor. Böyle olsaydı ilk Baba ve Babalar sorusu zannettiğiniz gibi anlamsız olurdu.

 


Evrim teorisinde ani bir genetik farklılaşma olması diye bir şey söz konusu değil. “Evrim teorisi böyle diyor” iddian doğru değil.

Verdiğin benzetmeler ile evrimin işleyişi birbiri ile uyuşmuyor.

Bırak bir türün başka bir türe geçişi için gereken milyonlarca yıl süreyi, Lenski deneyinde bir bakterinin farklı bir özellik kazanması için bile bir çok alt mutasyon (genetik değişim yani hani ani oluyor diyorsun ya) gerçekleştiği gözlemlenmiş. Bakteri popülasyonu sitrat enzimleme yeteneği kazanana kadar kısmi enzim yapan ara tür fosilleri gözlemlenmiş geçmiş bakteri kayıtlarında.

Ortaya konan teori ile iddian arasında alaka yok.

Ha diyorsanki ben kendi kafama göre bir evrim teorisi uydurdum ona göre konuşuyorum bu da beni ilgilendirmez.

 

Ben kalkıp da “Kuran’da Allah kendi etrafınızda 3 kez dönüp, yüksek sesle Tarkan şarkıları söylemenizi emrediyor” deyip Kuran’ın çok saçma olduğunu savunuyor muyum?

 

Dediğim gibi varsa ortaya koyabileceğin bir bilimsel kaynak, bekliyorum.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

https://www.google.com/amp/s/amp.onedio.com/haber/386330


evrimagacı’ndan:

Mutasyonların çok büyük bir kısmı(%70-%90) etkisiz(nötr) mutasyonlardır. Geriye kalan kısım(%10-%30) zararlıdır. Zararlı mutasyon miktarı türden türe değişir.

Nötr yada Nötr’e yakın faydalı mutasyonlar uzun sürede, kademeli etki göstererek türe fayda sağlayabilir. Geriye kalan ve ani değişimler yaratabilen daha az sayıdaki mutasyonların büyük bir kısmı zararlıdır.

Nötr mutasyonlar çevrenin değişimi ve başka mutasyonların etkisiyle olumlu veya olumsuz bir etki yaratabilir. Bu mutasyonlar için bir süreç yaratır ve etkisini sürece yayar. Bu durumda da sıçramalı bir değişim yerine, kademeli ve canlının adapte olabileceği bir süreçte değişim gözlenir. Bu da mutasyonların zararlı etkilerini hiçe ya da çok aza indirgemektedir.

 

Evrimağacı ilk insanın olmadığı makalesi:

https://www.google.com/amp/s/evrimagaci.org/ilk-insan-asla-var-olmadi-5498/amp

tarihinde Sundance tarafından düzenlendi
İlk insan varolmadı evrimağacı linki eklendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
31 dakika önce, Sundance yazdı:

https://www.google.com/amp/s/amp.onedio.com/haber/386330


evrimagacı’ndan:

Mutasyonların çok büyük bir kısmı(%70-%90) etkisiz(nötr) mutasyonlardır. Geriye kalan kısım(%10-%30) zararlıdır. Zararlı mutasyon miktarı türden türe değişir.

Nötr yada Nötr’e yakın faydalı mutasyonlar uzun sürede, kademeli etki göstererek türe fayda sağlayabilir. Geriye kalan ve ani değişimler yaratabilen daha az sayıdaki mutasyonların büyük bir kısmı zararlıdır.

Nötr mutasyonlar çevrenin değişimi ve başka mutasyonların etkisiyle olumlu veya olumsuz bir etki yaratabilir. Bu mutasyonlar için bir süreç yaratır ve etkisini sürece yayar. Bu durumda da sıçramalı bir değişim yerine, kademeli ve canlının adapte olabileceği bir süreçte değişim gözlenir. Bu da mutasyonların zararlı etkilerini hiçe ya da çok aza indirgemektedir.

 

Evrimağacı ilk insanın olmadığı makalesi:

https://www.google.com/amp/s/evrimagaci.org/ilk-insan-asla-var-olmadi-5498/amp


Bizi Yorma, Google da "Sıçramalı evrim" diye arattır ve oku.

Evrim, Tekâmül temelinde bir gerçektir.
Yaratılışı Hakk'a bağlayamayan "Evrim Teorisi" ise, adı üstünde bir teoridir ve Evrimi Hakk'a bağlamadığı için yanlış bir teoridir.

Varlıkta Hakk'tan başkası olmadığı için, Evrim yolu ile gerçekleşen yaratılış, Aslnda Hakk Teâlânın genel yaratışıdır.
Hakk Teâlânın uzun süreçli Evrim yolu ile yaratışının dışında Çok özel ve daha hızlı yaratış biçimleri de vardır.

Evrim Teorisinin, Türlerin Tedrîcî oluşumuyla ilgili açmazlarını yine Evrim Teoricileri, sıçramalı evrim anlayışıyla aşmaya çalışmaktalar.
Sıçramacılar bence doğru yoldalar.
Sıçramacı yaklaşımın ardından,
Tüm varlığın Hakk'a âid olduğunu anlasalar ve Evrim yolu ile Gelişmeyi Hakk'ın bir yaratması olarak bilseler, Tâmm doğru yolu bulacaklar.
Bir de Hz. Âdem'in ve Hz Havvânın ve Hz Îsâ'nın yaratılışları gibi veyâ Hz. Hızır'ın değişik görünümlerde zuhur etmesi gibi
Hakk Teâlânın Evrim dışında çok özel yaratışları olduğunu da anlasalar,, Mes'eleyi temel olarak çözmüş olacaklar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Siz Adnan Oktar’cı mısınız?


Evrimi çökertmek için fosil diye balık yemini gösteren adamlarla tartışmanın manası yok çünkü.


Sıçramalı evrim tezi ile ilgili @teflon cevabını vermiş zaten. Ortada genetik sürüklenme, doğal seçilim gibi bir sürü alternatif mekanizma varken kalkıp da mal bulmuş mağribi gibi işine gelen tek bir kavramı, burada evrim teorisinin tek açıklaması olarak yutturmaya çalışmak abes.

 

Kaldı ki sıçramalı evrim tezinin neresinde tek bir nesilde tür ayrımı olduğu iddia ediliyor? Tyrannosaurus’dan devekuşu doğması gibi bir durum yok. Sıçramalı evrimi ortaya atan Gould bile adaptasyonun toplam nesilin %1’i gibi bir oranda gerçekleşmesinin mümkün olabileceğini ve bunun mekanizmasının doğal seçilim olabileceğini öne sürüyor. Yani yine tek bir nesilde tür değişimi iddiası yok, doğal seçilimin baskısı doğrultusunda hızlıca bir değişim olabileceği söyleniyor. Hızlıcadan kasıt ne olursa olsun aradaki değişim ve zaman farklılaşmayı - türleşmeyi getiriyor. İnsan için söz konusu olduğunda nesiller söz konusu. O nesiller boyunca dünya üzerindeki popülasyon sayısı aradında tek bir bireyin sıçrama yaptığı gibi bir tez yok ortada.

 

Kaldı ki, insanın evriminde homo erectustan homo sapiense geçişte 100.000 nesil var. Sizin iddianızın geçerli olabilmesi için atıyorum 92.323 nesilde hiç bir farklılık olmayıp 92.324’üncü nesilde homo erectus bir anne ve babadan homo sapiens bir yavru doğması lazım. Tabii bu yavrunun dünya üzerinde dağılmış olan popülasyonlar arasından doğduğu ile tam olarak aynı popülasyonda, tam da aynı nesilde bir de dişisi doğması lazım. Genetik çeşitlilik için bu da yeterli değil tüm bu popülasyonun, tam olarak aynı nesilde yeteri sayıda homo sapiens doğurmaya başlaması lazım. Bu durumda bile Adem ile Havva olamıyor zira bunlarla birebir aynı nesilde yeteri kadar birey olması lazım. Dininizde anlatılan başlangıçta bir tek Adem ile Havva vardı iddiası yine olmuyor. 


Evrim teorisini hakk tealaya dayanmadığı için reddedeceksek, oldu olacak yıldızları da şeytana atımlık taş olarak kabul edelim bırakalım bu işleri tümden. ?

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
13 saat önce, Sundance yazdı:

Siz Adnan Oktar’cı mısınız?


Evrimi çökertmek için fosil diye balık yemini gösteren adamlarla tartışmanın manası yok çünkü.


Sıçramalı evrim tezi ile ilgili @teflon cevabını vermiş zaten. Ortada genetik sürüklenme, doğal seçilim gibi bir sürü alternatif mekanizma varken kalkıp da mal bulmuş mağribi gibi işine gelen tek bir kavramı, burada evrim teorisinin tek açıklaması olarak yutturmaya çalışmak abes.

 

Kaldı ki sıçramalı evrim tezinin neresinde tek bir nesilde tür ayrımı olduğu iddia ediliyor? Tyrannosaurus’dan devekuşu doğması gibi bir durum yok. Sıçramalı evrimi ortaya atan Gould bile adaptasyonun toplam nesilin %1’i gibi bir oranda gerçekleşmesinin mümkün olabileceğini ve bunun mekanizmasının doğal seçilim olabileceğini öne sürüyor. Yani yine tek bir nesilde tür değişimi iddiası yok, doğal seçilimin baskısı doğrultusunda hızlıca bir değişim olabileceği söyleniyor. Hızlıcadan kasıt ne olursa olsun aradaki değişim ve zaman farklılaşmayı - türleşmeyi getiriyor. İnsan için söz konusu olduğunda nesiller söz konusu. O nesiller boyunca dünya üzerindeki popülasyon sayısı aradında tek bir bireyin sıçrama yaptığı gibi bir tez yok ortada.

 

Kaldı ki, insanın evriminde homo erectustan homo sapiense geçişte 100.000 nesil var. Sizin iddianızın geçerli olabilmesi için atıyorum 92.323 nesilde hiç bir farklılık olmayıp 92.324’üncü nesilde homo erectus bir anne ve babadan homo sapiens bir yavru doğması lazım. Tabii bu yavrunun dünya üzerinde dağılmış olan popülasyonlar arasından doğduğu ile tam olarak aynı popülasyonda, tam da aynı nesilde bir de dişisi doğması lazım. Genetik çeşitlilik için bu da yeterli değil tüm bu popülasyonun, tam olarak aynı nesilde yeteri sayıda homo sapiens doğurmaya başlaması lazım. Bu durumda bile Adem ile Havva olamıyor zira bunlarla birebir aynı nesilde yeteri kadar birey olması lazım. Dininizde anlatılan başlangıçta bir tek Adem ile Havva vardı iddiası yine olmuyor. 


Evrim teorisini hakk tealaya dayanmadığı için reddedeceksek, oldu olacak yıldızları da şeytana atımlık taş olarak kabul edelim bırakalım bu işleri tümden. ?

 


Tahammül sınırlarımı zorluyorsun,
Mantığın hurdaya çıkmış, Toparlayacak vaktim yok,
Bu kadar kâfi...

Link to post
Sitelerde Paylaş
10 dakika önce, HATEM yazdı:

Tahammül sınırlarımı zorluyorsun,
Mantığın hurdaya çıkmış, Toparlayacak vaktim yok,
Bu kadar kâfi...

 

Utanmaz arlanmaz Sundance! Kendisi biraz kalın kafalıdır, ince konuları geç anlar. Kendisine bir bilgilendirme yapsanız da bu tartışmanın gidişatını hiç etkilemez, yine saçar savurur. Bu konuda deneyimim olmuştu. Bilmenizi isterim.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 02.01.2020 at 10:45, teflon yazdı:

İyi de bu yaklaşım hiçbir zaman gerek teori içerisinde, gerekse bilim camiası ve literatürde asıl paradigma haline gelemedi ki..

Aksi yönde ve hatta, daha ağırlıklı örnekler de mevcut. Yani camiada sıcak bakılan bir yaklaşım değil. Tamamına yaymaya çalışacak olursan hele, çözdüğünden daha çok sorun getirir.

 

Organizma bazında düşünürsek, bir organizmadaki değişim en çok çevre şartları dolayısıyla zorlandığında meydana geliyor. Bu da meteor çarpması, belirli türlerin sayısındaki artış ya da azalış  (av, avcı ilişkisi) ve diğer afetler gibi durumların yaşanması durumunda epigenetik unsurlar devreye giriyor ve yeni bireylerin atalarından çok daha farklı bir DNA dizilimine sahip olabilmesine kadar çok köklü değişimler yaşanıyor. Bu da her şeyi açıklıyor. Elbette her şey sütliman iken çok büyük değişiklikler olmasını bekleyemeyiz.

tarihinde John_Ahmet tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
3 dakika önce, John_Ahmet yazdı:

 

Utanmaz arlanmaz Sundance! Kendisi biraz kalın kafalıdır, ince konuları geç anlar. Kendisine bir bilgilendirme yapsanız da bu tartışmanın gidişatını hiç etkilemez, yine saçar savurur. Bu konuda deneyimim olmuştu. Bilmenizi isterim.


Tşk.  Tesbîtlerin doğru.

Link to post
Sitelerde Paylaş

 

On 02.01.2020 at 18:54, HATEM said:


Lan mal eşşeği, Karşılıklı yazışmadan amaç nedir?
Fikir alış verişi...
En basit misâli üç tekrâra rağmen anlamayanlarla yazışmanın bir anlamı var mı?

Yukarıdaki 14 sâniyeik Titrasyon deneyinde 1 sâniyede renk değişimi oluyor,
Anla işte 14 sâniyeden bir milyon yılı anla diye ovideoyu koyduk...
Sizin mes'eleyi anlamanız için Titrasyon deneyinde damlama safhâsını bir milyon yıla mı çıkartalım,
bir milyon yıllık video mu göstermemiz lâzım anlamanız için
ki teorik olarak damlama safhâsı bir milyon yıl bile uzatılabilir ve yine renk değişimi (veyâ Türlerin farklılaşması) çok kısa bir sürede gerçekleşir.

İster titrasyon deneyi olsun isterse Evrim süreci olsun, Bu bir milyon yılın her sâniyesi Evrim sürecinin dâhilindedir. Fakat Türlerin veyâ büyük farklılıkların ortaya çıkışı âni sıçramalarla gerçekleşiyor.

 

Lan dallama eşşeği, karşılıklı yazışma ya da (sözde) fikir alışverişinde lafa "lastik topla oynar gibi sizinle oynardım.." diye girilir mi?!! Saf mısın salağa mı yatıyorsun?

İslam ne güzel de terbiye(!) etmiş seni. Bu barbarlık senden mi, yoksa islamdan mı kaynaklı; yoksa her ikisi de mi geçerli, bir kez daha sorgulama gereği duyuyor insan..

Sana senin gibi hitap ediyor, davranıyoruz. Hiç kızma ha sakın buna. Sana "insan" gibi yazan kişilere verdiğin "hayvanca" cevaba bakar mısın..

 

Ha ben ne olduğunu yazayım hemen. Güya şöyle ortama dalayım da, hesapta laf sokarak artislik yapayım diye bir şeyler attırdın ortaya. Hemi de Hindistan'ı yeniden keşfedermişçesine..Tereciye tere satmaya çalışarak. E cahilin hali ne olacak, işte bu.

 

Ama yazdığın şeyler, ve ortaya getirdiğin bu sözde argümanın, konu başlığı ve başlık sahibinin sorduğu soru açısından karşılığı "boş küme" !!! Sıfıra sıfır elde var sıfır. Etkisiz eleman!

 

Ha neden öyle olduğunu da yazayım:

 

1- Şimdi sen bu yazdıklarınla; hayırrr, ilk insan(sapiens) falan vardır mı demiş oldun? Hayır. Kesintili dengenin zaten öyle bir şey söylediği de yok. Evet, siz haklısınız falan demediğine de göre, aksi yönde net bir şey söylemediğin, bir tanım koyamadığın halde? ..Peki şimdi sen ne halt etmeye yazdın bunları? Ha, güya yaklaşım doğru...Peki ya sonuç? :0_80cbc_37a71a73_L: Sonuç yok ve hatta imkansız. O vakit yaklaşım da doğru değil. Nokta.

 

2- Kesintili dengeyi sanki geçerli ve asıl paradigmaymış da, millet bunu bilmiyormuş falan gibisinden lanse etmeye çalıştın mı? Evet. Ama öyle değil. Bak son mesajındaki 3 adet söylemle bunu sen de teyit edip, resmen konuya ilk giriş şeklindeki söylem tonunla da çelişmişsin. Nedir onlar:  "aşmaya çalışmaktalar." "Sıçramacılar bence doğru yoldalar." "Sıçramacı yaklaşımın ardından.."

 

...Çalışmaktalar ne demek kardeş? Bence ne demek? Doğru yoldalar ne demek? Yaklaşım ne demek la? Hani evrimin temel mantığı değil miydi bu?! Hani hadise bitmiş karar verilmiş onanmış falan gibisinden? E şimdi birden resmen devam eden bir sürece vurgu yaptığın, bence şeklindeki öznel yargın olduğuna yönelik bir takıya eğildiğin, yaklaşım diye büzülerek yaptığını fark ettiğin hatayı hasır altı etmeye çalıştığın bir çeşit dansözlüğe evrilmiş ve de devrilmişsin. Ne oldu bilmiş papağan seni?


3- Ayrıca kesintili denge dediğin şey de senin zannettiğin şey değil. Bir sürü mutasyon birikip birikip de, belirli bir miktara gelip ya da bir eşiği aşınca, hadi gidelim de şu kahveyi basalım şeklinde hareket etmiyor ki?! Aksi olsaydı bugün, en çarpıcı örneği zürafalarda larynx siniri gibi bir saçmalığa şahit olmazdık mesela.

 

3- Ayrıca o verdiğin deney de kesintili dengedeki mekanizmalara ve sürece karşılık gelmez. Yanlış örnek. Eğer öyle değil diyorsan, getir göster bakalım kesintili dengedeki karşılık gelen mekanizma, süreç ve sonuç örneklerini. Birebir eşleştir bakalım. "Septilyonlarca Molekül içinde tek bir molekül bütün kabdaki rengi bir ânda değiştirmektedir." Kesintili dengede böyle bir durum yokGould ne demiş bak: "Gould argued for a greater rate of evolution, but not greater changes per mutation" ..Deprem benzetmesi falan tam facia zaten. 

 

Kesintili denge temel paradigma değil. Hiçbir zaman olmadı. Ve olmayacak da. Kabul gördüğü durumlar olacaksa eğer, bu sadece evrim teorisinin yeni bir zenginliği, daha da büyük bir hareket kabiliyeti, daha fazla alternatif duruma cevap verebilme ehliyeti; kısaca daha da güçlü olması manasına gelecek, o kadar.

 

Kurandaki evrimle ilişkilendirme girişimlerine ise sadece gülüyorum. Bilim literatüründeki evrim teorisin ne gradual, ne de kesintili versiyonu hali ile kurandaki evrim diye pazarlamaya çalıştığın saçmalıkla ilgisi yok. Daha önce yazdın gördük :) 

 

Quote

Durum Böyle olunca Konu başlığındaki İlk baba veyâ babalar saptaması doğru oluyor, Ve Çözeltinin renginin değiştiği ânı ve ânları sorguluyor.

 

Bu en komedi kısımlarından birisi. Öyle bir an halen yok. Evrimin tabiatı gereği olamaz da. Kesintili dengenin en fanatik savunucularına dahi söyle şunu da, kıçlarıyla gülsünler sana.

 

Bak sana en özetini söyleyeyim: ilk homo-sapiens ya da anne babayı gösteremeyecek oluşunun nedeni hız değil. Kesikli olmaması. Durum böyle ise, ilk babalar saptaması külliyen yanlış oluyor. "An" sorgulamak da saçma. Kapiş?

 

Sonuç: Konu ilk insan diye bir şeyin mümkün olup olmaması. Şimdi boş tatavayı bırak da cevabı ver bakalım bize. Bunca afra tafranın neticesini görelim. Tahsilat zamanı. :) 

tarihinde teflon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
5 saat önce, John_Ahmet yazdı:

 

Utanmaz arlanmaz Sundance! Kendisi biraz kalın kafalıdır, ince konuları geç anlar. Kendisine bir bilgilendirme yapsanız da bu tartışmanın gidişatını hiç etkilemez, yine saçar savurur. Bu konuda deneyimim olmuştu. Bilmenizi isterim.

 

Zamanında çok mu koydum Can_Ahmet?

 

Ne bu kuyruk acısı?

 

Sana nasıl dansöz gibi kıvırdığını gösterdiğim mesajın acısı mı bu?

 

Hani nasıl ağzına sıçıla sıçıla öğrenmekten zevk aldığını gösterdiğim.

 

Canın çekti herhalde, benim mesajımın altına yırtık dondan fırlamış gibi dalıyorsun böyle?
 

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 saat önce, HATEM yazdı:


Tahammül sınırlarımı zorluyorsun,
Mantığın hurdaya çıkmış, Toparlayacak vaktim yok,
Bu kadar kâfi...


Tahammül sınırını değil, hiç bir şey bilmediğini görmüş olduk.

 

Bir de “fikir alış verişi” üzerinden estin gürledin.

 

Niyetinin fikir alış verişi olmadığını da anlamış olduk.

 

Foruma musallat olmuş troller arasında yerini almış oldun böylece.

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 dakika önce, John_Ahmet yazdı:

Kullandığın üsluptan kimde kuyruk acısı olduğu daha iyi anlaşılıyordur sanırım.


Böyle başa böyle tarak Can_Ahmet.

 

Senin gibi kılkuyruğa az bile.

 

Ben yine senin yaşın küçük veya akli dengen yerinde değil diye frene basıyorum.

 

Yoksa hak ettiğin daha fazla.

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 dakika önce, Sundance yazdı:

Böyle başa böyle tarak Can_Ahmet.

 

Senin gibi kılkuyruğa az bile.

 

Ben yine senin yaşın küçük veya akli dengen yerinde değil diye frene basıyorum.

 

Yoksa hak ettiğin daha fazla.

 

İşte hayat böyle bir şey. Donuk zekalı insanlara karşısındaki çok üstün zekalılar, deli, engelli gibi gelir. Çünkü somut olarak algılayabildiğiniz konular o kadar az ki size az bilinen bir konuda bilgilendirme yapıldığında kendi zekanızı düşük değil de karşınızdakini özürlü sanıyorsunuz. Tipik donuk zekalısın.

tarihinde John_Ahmet tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...