Jump to content

Çok eşlilikle ilgili


Recommended Posts

4 hours ago, nogodbutAllah said:

nisa 3'te lekum izafesi ile sizlere helal olanlar diyerek nikah etme (yani fiil) kişinin KENDiSiNE dönüyor.

 

 

Eğer lekum izafesi ile bu anlam ortaya çıksaydı

bir sonraki ayette de çıkardı

çünkü orda da lekum var ve orda da fiil tâbedir.

 

طاب lekum (4:3)

طبن lekum (4:4)

 

Bunu, 

ana dili Arapça olan Yaseen

Polygamy* başlıklı makalesinde

şöyle dile getiriyor:

 

Please note

that the verb taba is in the past tense in 4:3 as in 4:4

(fa in tibna lakum AAan shay-in minhu nafsan)

hough there is a subtle difference.

 

In 4:4 these women are giving a part of what they are entitled to "sadduqqatihina" of their own accord...

in 4:3 they are also giving something but not physical:

they are giving their CONSENT to a proposal or the idea of marriage.

I rendered "ma taba lakum" to " who have agreed with you".

It could also be rendered as "who happily have consented with you" (about being married off).

 

Kısacası 

4:4'teki kadınlar size (lekum) nasıl kendilerini değil de mallarının birazını bırakıyorlarsa

4:3'tekiler de size (lekum) kendilerini değil kendilerini nikahlama yetkisini bırakıyorlar.

 

__________________________________________________________________________________________

 

http://www.sistersinislam.org.my/news.php?item.1033.7

tarihinde Hasan Akçay tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 197
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Bir de Allah'ın şu gerçeğini akledin:

 

Sizin bir kadınla evlenebilmenize

onun size helal olması yetmez,

onu yalnızca sizin istemeniz de yetmez;

onun da sizi istemesi şarttır.

 

Say ki

size helal olan ve sizin kendileriyle evlenmek istediğiniz kadınlar

sizinle evlenmeyi reddetti;

Allah'ın nkhlayın buyruğu nolacak, iptal mı?

Allah'ın buyruğunu iptal etmek kimin haddinedir?

tarihinde Hasan Akçay tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
20 hours ago, Hasan Akçay said:

Bir de Allah'ın şu gerçeğini akledin:

 

Sizin bir kadınla evlenebilmenize

onun size helal olması yetmez,

onu yalnızca sizin istemeniz de yetmez;

onun da sizi istemesi şarttır.

 

Say ki

size helal olan ve sizin kendileriyle evlenmek istediğiniz kadınlar

sizinle evlenmeyi reddetti;

Allah'ın nkhlayın buyruğu nolacak, iptal mı?

Allah'ın buyruğunu iptal etmek kimin haddinedir?

 

Akçay efendi, böyle bir şart yok. Götünden feraiz uydurma... 

 

:Bu kadının rızası teranesi, mezheplerden çıkar. Sende mezhepleri kabul etmiyorsun zaten. 

 

Quote

 

İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "(Kızkardeşim) Hafsa (radıyallahu anhâ), Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın Bedir Gazvesi'ne katılan ashabından olup, Medine'de vefat etmiş bulunan Huneys İbnu Huzafe es-Sehmî  (radıyallahu anh)'den dul kalınca (babam) Hz. Ömer (radıyallahu anh), (kızkardeşimi evlendirmek için harekete geçerek bazı teşebbüslerde bulunmuştur. Bu teşebbüslerini bana şöyle) anlattı:

"Önce Hz. Osman İbnu Affan (radıyallahu anh)'a rastladım. Hafsa'yı ona teklif ettim ve: "Dilersen sana Hafsa Bintu Ömer'i nikahlayayım" dedim.

"Hele bir düşüneyim!" dedi. Birkaç gece bekledim. Sonra ona rastladım, teklifi tekrar arzettim.

"Şimdilik evlenmemeyi uygun gördüm!" dedi. (Ben bu menfi cevaba kızdım.) Sonra Hz. Ebu Bekr (radıyallahu anh)'e rastladım. Ona da: "Dilersen sana Hafsa Bintu Ömer'i nikahlayayım!" dedim. Hz. Ebu Bekr sustu ve bana hiçbir cevap vermedi. Osman'a kızdığımdan daha çok Ebu Bekr'e kızdım. Birkaç gün  aradan geçti. Sonra Hafsa'yı Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) istedi ve O'na nikahlayıp verdim. Sonra bana Hz. Ebu Bekr rastladı ve: "Hafsa'yı bana teklif ettiğin zaman sana hiçbir cevapta bulunmayışımdan dolayı belki de bana kızdın" dedi. Ben de: "Evet kızmıştım!" deyince şu açıklamayı yaptı:

"Sen o teklifi yaptığın zaman beni cevap vermemeye sevkeden şey Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın Hafsa'yı zikretmiş  olduğunu bilmemdi. Aleyhissalâtu vesselâm'ın sırrını ifşa etmek istemedim. Eğer Hafsa'yı o terketseydi teklifinizi ben kabul edecektim." [Buharî, Nikah 33, 36, 46 Megazî 11; Nesâî, Nikah 30, (6, 83).]

 

 

Ve senin yönteminel bakarsan, nikahlayın deniyor, nikahlanın değil. 

 

Şu sıçmık bedevi töresini aklayacaz diye uydurmadığınız yalan falan kalmadı.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 26.01.2020 at 13:05, nogodbutAllah said:

razi der ki muhsanât HARAM ile irtibat verildiği için evlilikte haramlık

muhsanâtın bir anlamı olan hürriyet evlenmeye engel değil...

 

 

Muhsanâta HARAM ile irtibat verildiği filan yok.

Öyle olsaydı Allahu Teâlâ muhsanât "haram"dır, muhsanât ile evlenmeyin derdi;

tam aksine, evlenin diyor; örneğin Nisa 25'te:

 

Ve mu'min muhsanat ile kolay kolay evlenemeyenleriniz için 
mu'min genç kızlarınızın mâ meleket eymân olanları var (1) 
 
Bu kadar açık ve net,
mu'min muhsanât size helaldır.
Tamam, bazılarınız yoksul olduğunuz  için kolay kolay evlenemezsiniz  onlarla 
ama malen gücü yetenleriniz evlenebilir, HARAM değil onlar size HARAM değil.
 
Geçiyorum. 
 
Nisa 3'teki lekum (SiZE) kelimesi nkhlama işini size döndürür, 
kadınları SiZE yani kendinize nikahlayacaksınız... iddiasına gelince
aklımızı işleterek sorgulayıp iddiayı test edelim,
bakalım AKLIMIZ onaylayacak mı.
 
Siyakta uyarılmışsınız: yetimlerin mallarını kendi mallarınıza katıp ta yemeyin, büyük günahtır bu;
ayet 10'da uyarılıyorsunuz: yetim mallarını haksızca yiyenler karınlarını ateşle doldurmaktadır (2).
 
Uyarılanlar kim? Yetim hâmisi KADIN erkek bütün müminler.
 
Peki, çare?
Nisa 3'te
gösterilen çare şudur:
 
O halde nkhlayın o kadınları 
ikişeri, üçer, dörder (3)...
 
Yetim hâmisi siz kadınlar da nkhlayacaksınız o kadınları
...da siz kadınlar SiZE mi nkhlayacaksınız o kadınları?
 
Güneşin doğudan gelmesi gibi bi gerçektir sözü edilen
gramerden mramerden, "lekum"den filan etkilenmez.
Gramer dediğiniz şey zaten beşerî tesbitler olup zaman ve mekân ile değişir
ama güneşin doğudan gelmesi değişmez. Siz ona bakın, "lekum"a değil;
siz kadınlar o kadınları SiZE değil onlara talip olan erkeklere nkhlarsınız,  Nisa 3'ü okurken siz asıl buna bakın;
 kadınlar kadınları kendilerine nkhlamazlar, erkeklere nkhlarlar.
 
Aklımızı işletip
"lekum"la ilgili iddiayı test ettik;
aklımız iddiayı onayladı mı?
 
__________________________________________________________ 
 
men lem yestati' minkum tavlen en yenkıhel muhsanâtil mu'minâti 
fe min mâ meleket eymânukum min feteyâtikumul mu'minât...
 
2
ellezîne ye'külûne emvalel yetâmé zulmen  
innemâ ye'külûne fî butûnihim nérâ...
 
3
f nkh... en nisâi
mesné ve sülése ve rubâ'a
 
tarihinde Hasan Akçay tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 02.02.2020 at 16:45, nogodbutAllah said:

24:32'de kendinize alın denmiyor, evlendirin deniyor.

4:3: te ise lekum izafesi ile SiZE deniyor;

nikah etme böylece nikahlayacak kişinin kendisine dönüyor.

 

 

Evet, 4:3'te SiZE anlamında lekum deniyor

ama SiZ yalnızca erkek değilsiniz ki, bazınız KADIN;

yani "O kadınları nkhlayın!" emrinin muhatapları 

yetim hâmisi olan, KADIN erkek, bütün müminlerdir.

 

AKIL sağlığı yerinde olanlar bilirler ki

SiZiN kadın olanlarınız o kadınları onları talep eden erkeklerle evlenDiRecekler;

SiZiN erkek olanlarınız o kadınları onları talep eden erkeklerle evlenDiRecekler

çünkü ayette bir tek fiil var, fiil TEK.

 

Bakın o aynı fiil

4:3'teki "mâ melekeket eymânınız"ın da yüklemidir:

nkhlayın... "mâ meleket eymânınız"ı;

"mâ meleket eymânınız"ın ise kadın olanları var, erkek olanları var.

 

Siz erkekler

o erkekleri

talep ettikleri kadınlarla evlenDiReceksiniz. 

 

AKIL sağlığı yerinde olanlar bunu bilir.

 

*

 

24:32'ye gelince

SiZE anlamında lekum kelimesi yok orada, tamam

ama lekum kelimesi olsa da farketmezdi 

çünkü güneşin doğudan gelmesi gibi bir gerçek var ki değişmez; o ise şudur:

24:32'deki nkhlayın emrinin muhatabı olan mümin erkekler erkek kölelerini evlenDiRirecekler,

mümin kadınlar cariyelerini evlenDiRirecekler.

 

Lekum olmasa da gerçek budur 

lekum olsa da...

yani 24:32'de şöyle deniyor olsa da farketmezdi: 

 

EvlenDiRin size yetki veren bekarlarınzı

ve erdemli kölelerinizle cariyelerinizi.

 

V nkh mâ tâbe lekum minel eyâmé minkum

ves salihîne min ibâdikum ve imâikum.

 

tarihinde Hasan Akçay tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 31.01.2020 at 03:21, Hasan Akçay yazdı:

Yetmiyor adama Allah’ın kitabı.

 

Allahu teâlâ diyor ki yetmiyor mu bu kitap;

o diyor ki yetmiyor!

 

Allahu teâlâ diyor ki kitabı tamamladım; bak, dini tamamladım ben diyor.

Ekmeltü leküm dîneküm ve etmemtü aleyküm nîmetî,

size dininizi tamamladım, size olan nimetimi tamamladım diyor Mâide suresi 3ncü ayette;

adam diyor ki eksik!

 

Buyur!

 

Bunda

her şey

var mı!

 

Yahu Allahu teâlâ diyor ki

mâ faratna fîl kitabi min şey’ (En’am 38),bu kitapta hiç bir şeyi eksik bırakmadık;

adam diyor ki her şey var mı bunda?

 

Bak şuna bak ya.

 

Allahu teâlâ diyor ki

fakad fassale lekum,

Allah size açık açık açık… ayrıntılı olarak her şeyi açıkladı (En’am 119);

adam diyor ki bunda yok!

 

Ya kimle kavga ediyor

bu adam ya!

Allah’la kavga ettiğinin farkında değil ya.

 

 

 

Eşşoğlu, ila âhır eşşoğlu eşşek,,
Sen Kur'ân okumuyor musun?


Bizzat Kur'ân,,
Başta Peygambere (s.a.v);
Sahâbenin büyüklerine
Âl-i Muhammed'e (Vârîs i Nebî olan Evliyâya)
Kitâbı anlama husûsunda mürâcat etmemiz gerektiğini buyuruyor.
Siz nasıl bir eşşeksiniz ki, Kur'âna rağmen Kur'ân diyebiliyorsunuz.

Sizin durumunuz ya eşşeklikle îzâh edilebilir ya da İngiliz uşaklığı ile,
İngiliz uşaklığı ile yapılan îzâhı video ile paylaşmıştım.



“…Resûl size ne verdiyse onu alın! Size neyi yasakladıysa ondan da kaçının ve Allâh’tan korkun! Çünkü Allâh’ın azâbı şiddetlidir.” (el-Haşr, 7)

 

“Ey îmân edenler! Allâh’a itâat edin ve Peygamber’e itâat edin ki amellerinizi boşa çıkarmayın!” (Muhammed, 33)

 

 “Kim Allâh’a ve Resûl’e itâat ederse, işte onlar, Allâh’ın kendilerine nîmet verdiği peygamberler, sıddîklar, şehîdler ve sâlihlerle berâberdir. Onlar ne güzel dost(lar)dır.” (en-Nisâ, 69)

 

(Ey Resûlüm!) De ki: Eğer Allâh’a muhabbet ediyorsanız (O’nu seviyorsanız), bana tâbî olunuz ki Allâh da sizi sevsin ve günahlarınızı mağfiret buyursun. Allâh, Gafûr (ve) Rahîm’dir. (Yine ey Resûlüm!) De ki: Allâh’a ve Resûl’e itaat ediniz! Eğer yüz çevirirlerse, muhakkak ki Allâh kafirleri sevmez!” (Âl-i İmrân, 31-32)

 

“Kim ki Allâh’a ve Resûlü’ne itâat eder ve Allâh’tan korkup O(nun azâbı)ndan ko­runursa, işte onlar, kurtuluşa erenlerdir.” (en-Nûr, 52)

 

“Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar, birbirlerinin velîsidirler; iyiliği emreder, kö­tülükten meneder, namazı kılar, zekâtı verir ve Allâh ve Resûlü’ne itaat ederler. Allâh, işte onlara rahmet ve merhamet edecektir. Şüphesiz Allâh, Azîz (ve) Hakîm’dir.” (et-Tevbe, 71)

 

“Kim Resûl’e itaat ederse, Allâh’a itaat etmiş olur. Kim de yüz çevirirse, (Ey Resûlüm, bil ki) Biz Sen’i onlar üzerine bekçi göndermedik!” (en-Nisâ, 80)

 

“Bilmediler mi ki, kim Allâh’a ve Resûlü’ne karşı koymaya kalkarsa, ona içinde sü­rekli kalacağı cehennem ateşi vardır. İşte büyük rezillik budur.” (et-Tevbe, 63)

 

“Allâh’a ve Resûl’e itaat edin! Birbirinizle çekişmeyin! Yoksa korkuya (vehme) kapılırsınız da (güç, kuvvet, devlet ve sâhip olduğunuz nîmetler elinizden) gider. Sabredin; çünkü Allâh sabredenlerle berâberdir.” (el-Enfâl, 46)


 
Link to post
Sitelerde Paylaş

Kuran'da erkeklerin birden fazla kadınla evlenilmesine izin yok diyenlerin bunu iddia etmesinin nedeni ne acaba? Bu kişiler erkeklerin birden fazla kadınla evlenmesinin yakışıksız, çirkin, adaletsiz buldukları için mi Allah birden fazla kadınla evlenmeye izin vermiyor diyorlar? Böyle bir izni vermenin bir tanrıya yakışmayacağını mı düşünüyorlar? Bunun için mi Kuran'daki kelimeleri eğip büküyorlar? Peki bir de şöyle düşünelim: Ya Allah gerçekten de Kuran'da birden kadınla evlenmeye izin verdiyse? Ya Allah Kuran'da birden kadınla evlenmeye izin yok diyenler ayetteki kelimeleri yanlış anlamışsa? Bu durumda inandıkları tanrıyı çirkin, yakışıksız, adaletsiz bir iş yapmakla suçlamış olmuyorlar mı?

 

Hiç bir varlığa hesap vermeyen, yaptıklarından sorumlu olmayan, gücü sonsuz bir tanrı neden bir erkeğin birden kadınla evlenmesine izin vermesin? Neden?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Özetleyeyim:

 

Nkhlayın nkhlamayı size bırakan o kadınları 

cümlesinde lekum kelimesi  var ama bu,

 o kadınları SiZE nikahlayın anlamını gerektirmez

çünkü siz bütün müminlersiniz, KADINLAR dahil.

 

KADINLAR

kadınları

kendilerine nkhlamazlar,

taliplerine nkhlarlar.

 

Açık ve net.

 

4:3'teki "nkh"nın

doğru kıraati "enkihû"dur, anlamı ise evlenDiRin.

Harekelemenin buna göre yapılması gerekirdi.

 

Nur 32: Ve enkihûl eyâmé minkum (evlenDiRin bekarlarınızı...)

Nisa 3: Fe enkihû mâ tâbe lekum minen nisâ (evlenDiRin... evlendirmeyi size bırakan kadınları)

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Biz de özetleyelim...

On 03.01.2020 at 19:36, kavak yazdı:

Aklınıza saygınız olsun...muş...muş.

İslam´ı piyasaya sürenlerin ve onun yayılmasına vesile olanların kaçta kaçı tek eşli idi?

İslam´da önce erkek...gerisi teferruat!

 

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
6 hours ago, Hasan Akçay said:

Özetleyeyim:

 

Nkhlayın nkhlamayı size bırakan o kadınları 

cümlesinde lekum kelimesi  var ama bu,

 o kadınları SiZE nikahlayın anlamını gerektirmez

çünkü siz bütün müminlersiniz, KADINLAR dahil.

 

KADINLAR

kadınları

kendilerine nkhlamazlar,

taliplerine nkhlarlar.

 

Açık ve net.

 

4:3'teki "nkh"nın

doğru kıraati "enkihû"dur, anlamı ise evlenDiRin.

Harekelemenin buna göre yapılması gerekirdi.

 

Nur 32: Ve enkihûl eyâmé minkum (evlenDiRin bekarlarınızı...)

Nisa 3: Fe enkihû mâ tâbe lekum minen nisâ (evlenDiRin... evlendirmeyi size bırakan kadınları)

 

 

Elmalılı Hamdi Yazır Meali:
4.3 - eğer yetimlerin haklarını gözetemiyeceğinizden korkarsanız size halâl olan kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikâh edin ve eğer bu surette adalet yapamıyacağınızdan korkarsanız o zaman bir tane veya milkiniz cariye alın, ağmamanız için bu daha muvafıktır

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:
4.3 - Eğer yetim kızlar hakkında adâlete riâyet edemiyeceğinizden korkarsanız sizin için helâl olan kadınlardan ikişer, üçer veya dörder nikah ediniz. Ve eğer adâlet yapamayacağınızdan korkarsanız artık bir zevce ile veya mâlik olduğunuz cariye ile (iktifa ediniz). Çünkü bu sizin için adâletten sapmamanıza daha yakındır.

Hasan Basri Çantay Meali:
4.3 - Eğer yetîm kızlar hakkında (adaleti yerine getiremeyeceğinizden) korkarsanız sizin için helâl olan (diğer) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikâh edin. Şâyed (bu suretle de) adalet yapamayacağınızdan endîşe ederseniz o zaman bir (dâne ile), yahud mâlik olduğunuz câriye (ile iktifa edin). Bu (tek zevce veya cariye) sizin (Hakdan) eğrilib sapmamanıza daha yakındır.

Ali Bulaç Meali:
4.3 - Eğer yetim (kız)lar konusunda adaleti yerine getiremeyeceğinizden korkarsanız, bu durumda, (onlarla değil) size helal olan (başka) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikahlayın. Şayet adaleti sağlayamayacağınızdan korkarsanız, o zaman bir (eş) ya da sağ ellerinizin malik olduğu (cariye) ile (yetinin). Bu sapmamanıza daha yakındır.

Celal Yıldırım Meali:
4.3 - Eğer (velîsi bulunduğunuz) yetim kızlarla (evlenince) haklarını gözetemiyeceğinizden, adalet sağlayamıyacağınızdan korkarsanız, (onlarla değil) size helâl olup hoşunuza giden diğer kadınlarla ikişer, üçer, dörder nikâh ediniz. Eğer bu takdirde de aralarında adalet kuramıyacağınızdan endişe ederseniz bir kadınla veya elinizin altındaki câriye ile yetinin. Bu, adaletten sapmamanıza daha yakındır.

Muhammed Esed Meali:
4.3 - Eğer yetimlere karşı adil davranamamaktan korkuyorsanız, o zaman, size helal olan (diğer) kadınlardan biri ile evlenin -(hatta) ikisi, üçü veya dördü (ile); ama onlara adil bir tarafsızlıkla muamele edemeyeceğinizden korkarsanız, o zaman (sadece) bir tane ile- yahut meşru şekilde sahip olduklarınız ile (evlenin). Bu, doğru yoldan sapmamanız için daha uygundur.

Ali Fikri Yavuz Meali:
4.3 - Eğer yetim kızların haklarını (kendileri ile evlendiğiniz takdirde) gözetemiyeceğinizden korkarsanız size helâl olan diğer kadınlardan ikişer ikişer, üçer üçer, dörder dörder nikâh edin; ve eğer bu şekilde de âdalet yapamıyacağınızdan korkarsanız bir tane seçin yahut sahip olduğunuz cariyelerle yetinmeniz adâletten çıkmamanıza daha yakındır.

Süleyman Ateş Meali:
4.3 - Şâyet öksüz(kızlarla evlendiğiniz takdirde on)lar hakkında adâleti yerine getiremeyeceğinizden korkarsanız, size helâl olan kadınlardan ikişer, üçer, dörder alın. O(kadı)nlar arasında da adâlet yapamayacağınızdan korkarsanız bir tane alın; yahut ellerinizin altında bulunan(câriye)lerle yetinin. Cevr (ve haksızlık) etmemeniz için en uygun olan budur.

Yaşar Nuri Öztürk Meali:
4.3 - Yetimler konusunda adaleti koruyamayacağınızdan korkarsanız, sizin için temiz kılınan kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikâhlayın. Eğer bu durumda adaleti gözetemeyeceğinizden korkarsanız, bir tek kadınla yahut yeminlerinizin/sağ ellerinizin sahip olduklarıyla yetinin. İşte bu, haksızlığa sapmamanız için en uygun yoldur.

Suat Yıldırım Meali:
4.3 - Himayeniz altındaki yetim kızlarla evlenince haklarını gözetemeyeceğinizden, adaleti sağlayamayacağınızdan endişe ederseniz, onlarla değil, size helâl olup arzu ettiğiniz diğer kadınlarla iki, üç veya dört hanım olmak üzere evlenin. Eğer bu takdirde de aralarında adaleti gerçekleştirmekten endişe ederseniz, bir kadınla veya elinizin altında olan cariyelerle yetinin. Bu durum, adaletten ayrılmamanız için en uygun olanıdır.

Abdulbaki Gölpınarlı Meali:
4.3 - Yetim kızlar hakkında adâletle muâmele edemeyeceğinizden korkarsanız, beğendiğiniz, hoşunuza giden başka kadınlardan iki, üç ve dört kadın alın. Fakat bunların arasında adâleti gözetemeyeceğinizden korkarsınız o vakit bir zevceyle, yahut sahip olduğunuz cariyelerle iktifa edin. Bu, doğruluktan sapmamanıza daha yakın ve size daha uygundur.

Şaban Piriş Meali:
4.3 - Eğer, yetim kızlara adil davranamamaktan korkarsanız, (onları değil) sizin için uygun olan başka kadınlardan iki, üç ve dörde kadar evlenin. Adil olamayacağınızdan korkarsanız bir tane ile veya sahip olduğunuz cariye ile evlenin. Bu, haksızlık etmemeniz için daha elverişlidir.

Diyanet Vakfı Meali:
4.3 - Eğer (kendileriyle evlendiğiniz takdirde) yetimlerin haklarına riayet edememekten korkarsanız beğendiğiniz (veya size helâl olan) kadınlardan ikişer, üçer, dörder alın. Haksızlık yapmaktan korkarsanız bir tane alın; yahut da sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için en uygun olanıdır.

Elmalılı Meali Sadeleştirilmiş 1:
4.3 - Eğer yetimlerin haklarını gözetemeyeceğinizden korkarsanız, size helal edilen kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikahlayın ve eğer bu takdirde adaletli davranamayacağınızdan korkarsanız, o zaman bir kadın ile veya sahibi bulunduğunuz cariye ile yetinin. Bu, azmamanız, haksızlık yapmamanız için daha elverişlidir.

Elmalılı Meali Sadeleştirilmiş 2:
4.3 - Eğer öksüz kızlarla evlendiğinizde onlara karşı adaletli davranamamaktan korkarsanız, hoşunuza giden diğer kadınlardan iki, üç ve dörde kadar evlenebilirsiniz. Eğer adaleti gözetmemekten korkarsanız, o zaman bir tane ile veya elinizin altındakiyle (sahip olduğunuz câriye ile) yetinin. Doğruluktan ayrılmamak için bu daha elverişlidir.

Fizilalil Kuran Meali:
4.3 - Eğer gözetiminiz altındaki yetim kızları ile evlendiğiniz takdirde onların haklarını gerektiği gibi gözetemeyeceğinizden korkarsanız size nikahı düşen kadınlardan ikisi, üçü ya da dördü ile evlenebilirsiniz. Ama eğer onlar arasında adil davranamayacağınızdan korkarsanız tek kadınla evleniniz, ya da eliniz altındaki cariye ile yetininiz. Haksızlığa düşmemeniz için en uygun hareket budur.

Abdullah Yusuf Ali -İngilizce-:
4.3 - If ye fear that ye shall not be able to deal justly with the orphans, marry women of your choice, two, or three, or four; but if ye fear that ye shall not be able to deal justly (with them). Then only one, or (a captive) that your right hands possess. That will be more suitable, to prevent you from doing injustice.

Muhammed Marmaduke Pickthall -İngilizce-:
4.3 - And if ye fear that ye will not deal fairly by the orphans, marry of the women, who seem good to you, two or three or four; and if ye fear that ye cannot do justice (to so many) then one (only) or (the captives) that your right hands possess. Thus it is more likely that ye will not do injustice.

M Hilali and Muhsin Khan:
4.3 - And if you fear that you shall not be able to deal justly with the orphan-girls, then marry (other) women of your choice, two or three, or four but if you fear that you shall not be able to deal justly (with them), then only one or (the captives and the slaves) that your right hands possess. That is nearer to prevent you from doing injustice.

Abdul Majid Daryabadi:
4.3 - And if ye apprehend that ye may not deal justly with the orphan girls, then marry such as please you, of other Women, by twos and threes or fours, but if ye apprehend that ye shall not act justly, then marry one only, or that which your right hand own that Will be more fit, that ye may swerve not. their

Ali Quli Qara:
4.3 - If you fear that you may not deal justly with the orphans, then marry (other) women that you like, two, three, or four. But if you fear that you may not treat them fairly, then (marry only) one, or (marry from among) your slave-women. That makes it likelier that you will not be unfair.

Faridul Haque:
4.3 - And if you fear that you will not be just towards orphan girls, marry the women whom you like - two at a time, or three or four; then if you fear that you cannot keep two women equally then marry only one or the bondwomen you own; this is closer to your not doing injustice.

Hajj Abdalhaqq and Aisha Bewley:
4.3 - If you are afraid of not behaving justly towards orphans, then marry other permissible women, two, three or four. But if you are afraid of not treating them equally, then only one, or those you own as slaves. That makes it more likely that you will not be unfair.

Muhammad Abdel Haleem:
4.3 - If you fear that you will not deal fairly with orphan girls, you may marry whichever (other) women seem good to you, two, three, or four. If you fear that you cannot be equitable (to them), then marry only one, or your slave(s): that is more likely to make you avoid bias.

Muhammad Asad:
4.3 - And if you have reason to fear that you might not act equitably towards orphans, then marry from among (other) women such as are lawful to you - (even) two, or three, or four: but if you have reason to fear that you might not be able to treat them with equal fairness, then (only) one - or (from among) those whom you rightfully possess. This will make it more likely that you will not deviate from the right course.

Muhammad Habib Shakir:
4.3 - And if you fear that you cannot act equitably towardsorphans, then marry such women as seem good to you, two andthree and four; but if you fear that you will not do justice(between them), then (marry) only one or what your right handspossess; this is more proper, that you may not deviate from theright course.

Muhammad Mahmud Ghali:
4.3 - And, in case you fear that you will not act equitably towards the orphans, then marry such women as is good to you, two, three, four, (Literally: in twos and threes and fours) then, in case you fear that you will not do justice, then one (only), or what your right hands possess. That (way) is likelier you will not be in want (Or: you will have too many dependents).

Muhammad Marmaduke Pickthall:
4.3 - And if ye fear that ye will not deal fairly by the orphans, marry of the women, who seem good to you, two or three or four; and if ye fear that ye cannot do justice (to so many) then one (only) or (the captives) that your right hands possess. Thus it is more likely that ye will not do injustice.

Sheikh Muhammad Sarwar:
4.3 - With respect to marrying widows, if you are afraid of not being able to maintain justice with her children, marry another woman of your choice or two or three or four (who have no children). If you cannot maintain equality with more than one wife, marry only one or your slave-girl. This keeps you from acting against justice.

Abdullah Yusuf Ali:
4.3 - If ye fear that ye shall not be able to deal justly with the orphans, marry women of your choice, two, or three, or four; but if ye fear that ye shall not be able to deal justly (with them). Then only one, or (a captive) that your right hands possess. That will be more suitable, to prevent you from doing injustice.

Wahiduddin Khan:
4.3 - If you fear that you cannot deal fairly with orphan girls, you may marry women of your choice, two or three or four; but if you fear that you might not be able to treat them with equal fairness, then only oneor (from among) those whom you rightfully possess. That is more likely to keep you from committing an injustice.

Thomas B. Irving:
4.3 - If you are afraid you will not deal fairly with orphans, then marry off such women as may seem good to you, in pairs, or three or four (at a time). If you (still) fear you will not act justly, then (marry) one woman (only) or someone your right hand con trols. That is more likely to keep you from committing an injustice.

Syed Vickar Ahamed:
4.3 - If you fear that you shall not be able to act justly with the orphan (girls), then marry (other) women of your choice, two, or three, or four; But if you fear that you will not be able to deal justly (with them), then marry one, or (a captive) that your right hands possess. That will be more suitable, to prevent you from doing injustice.

M. J. Ahmed and Samira Ahmed:
4.3 - And if you feared that you not be just/equitable in the orphans , so marry what (was) allowed/permitted for you from the women two twos/twos, and threes, and fours, so if you feared that you not be just/equitable, so (marry) one or what your rights owned/possessed, that (is) nearer that you not side away from justice .

Hamid S Aziz:
4.3 - But if you fear that you cannot do justice by orphans, then marry women who seem good to you, two, three, or four; and if you fear that you cannot be equitable to them, then only one, or what your right hands possess (captives, slaves). This is more likely to keep you from injustice.

Amatul Rahman Omar:
4.3 - And if (you wish to marry them and) you fear that you will not be able to do justice to the orphan girls then (marry them not, rather) marry of women (other than these) as may be agreeable to you, (you may marry) two or three or four (provided you do justice to them), but if you fear that you will not be able to deal (with all of them) equitably then (confine yourselves only to) one, or (you may marry) that whom your right hands possess (your female captives of war). That is the best way to avoid doing injustice.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Aşağıda

Elmalılı'ya ait iki tane 4:3 meali görüyorsunuz;

üstteki orijinaldir, alttaki sadeleştirilmiş.

 

1.Aralarındaki farkları belirtir misiniz.

2.Bu farklar niçin var?

3.Bu iki mealin hangisi Allah'ın sözüdür?

 

 

Eğer yetimlerin haklarını gözetemiyeceğinizden korkarsanız

size halâl olan kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikâh edin

Eğer bu surette adalet yapamıyacağınızdan korkarsanız o zaman bir tane veya milkiniz cariye alın...

 

Eğer öksüz kızlarla evlendiğinizde onlara karşı adaletli davranamamaktan korkarsanız

hoşunuza giden diğer kadınlardan iki, üç ve dörde kadar evlenebilirsiniz.

Eğer adaleti gözetmemekten korkarsanız, o zaman bir tane ile veya elinizin altındakiyle (sahip olduğunuz câriye ile) yetinin...

 

tarihinde Hasan Akçay tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
1 hour ago, Hasan Akçay said:

2.Bu farklar niçin var?

 

Bize neden soruyorsun? Putuna sorsana. Bu geri zekalı put insanlıkla iletişim kurmak için neden böyle salakça bir yol seçmiş? Ana dili Türkçe olan ben bu putun 1400 yıl önceki arapça ile ne demek istediğini nereden bileyim? Bu salak put arapçadan başka bir dil bilmiyor mu?  Bu mal putun aklına ben bu mesajı arapça gönderiyorum ama acaba bu mesaj başka dillere tam benim anlatmak istediğim şekilde çevirebilir mi diye sormak gelmemiş mi?

 

Ulan bu put madem bana bir şeyler anlatmak istiyor neden araya bir takım insanları sokuyor? Neden direkt benimle iletişime geçip benden ne istediğini söylemiyor? Mecbur muyum ben 1400 yıl önceki yağmacı, kadın düşkünü bir araba inanmaya?

 

1 hour ago, Hasan Akçay said:

3.Bu iki mealin hangisi Allah'ın sözüdür?

 

Yine bu soruyu neden putuna sormuyorsun? Sorsana puta, bu tercümelerden hangisi senin sözün diye? Ortada görünmüyor değil mi put? Ortalık sadece işte put burada şunu demek istiyor diyen senin gibi şarlatanlardan geçilmiyor. Ulan nerede bu put?

 

Biz nereden bilelim hangisi putun sözü? Görsek soracağız kendisine, bu iki mealden hangisi sana ait diye? Ama şimdi sen hemen atılırsın oradan, durun, putun ne demek istediğini en iyi ben anlıyorum, burada aslında put şunu demek istiyor diye salladıkça sallarsın. Ne de olsa putun ortaya çıkıp itiraz edecek hali yok ya. Salla sallayabildiğin kadar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Farklardan birisi

4:3'teki "mâ tâbe lekum minen nisâ"nın Türkçesi 

orijinal mealde "size helal olan kadınlar"dır,

sadeleştirilmiş mealde ise hoşunuza giden diğer kadınlar

 

Yani Elmalılı'nın kendisine göre

4:3'te size gûya şu emrediliyor: 

size helal olan kadınları kendinize nikahlayın.

 

Çıkın caddeye;

önünüze çıkan bütün kadınlar

eğer sizin ananız, kızkardeşiniz, halanız, teyzeniz... değillerse yani 4:23'te anılmıyorlarsa 

size helaldır; onları yakalayıp yakalayıp kendinize nikahlayın.

 

Arkadaş, AKIL denen şey yok mu sende; 

manyak mısın? Caddede yakaladığın kadın anan değildir diye senin karın olmak zorunda mı?

"Hadi nikah masasına!" diye kendisine el attığın anda 

çantasını, şemsiyesini, sivri topuklu ayakkabısını kaptığı gibi kafana geçirir.

 

Elmalılı'nın bu saçma çevirisini sadeleştiren zata göre ise kadınların size helal olması da yetmez,

hoşunuza giden diğer kadınları yani himayeniz altındaki yetimlerden başka kadınları kendinize nikahlayacaksınız;

madem hoşunuza giden kadınlardır onlar, yakalayıp yakalayıp yallah nikah masasına...

 

Arkadaş, tamam  onlar senin hoşuna giden kadınlardır 

da... ya sen onların hoşuna giden adam değilsen;

ya onlar "Ben senden hoşlanmadım; yılışmayı bırak herif! Poliiis! Poliiis!" diye bağırırlarsa?

 

Anladınız mı?

Kuran'la, 4:3'le ilgisi yok meal denen bu zırvaların;

mealleri Kuran sanmayın, Kuran'ın yerine koymayın;

mealleri eleştirip te ben Kuran eleştirdim demeyin.

 

Eleştirmek güzeldir

ama yel değirmenlerini dev yerine koyup ta 

değirmenlere saldıran don kişot olmayın. 

Sorun, araştırın, karşılaştırın... ayette gerçekten ne söylendiğini öğrenin önce.

 

Mealler Kuran muran değildir. 

tarihinde Hasan Akçay tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Tercümeler  amanda şöyle imiş..amanda böyle imiş...miş.

Bu teraneleri yazdığınız müddetçe, safkan müslümanlar, şunları da habire okumaya mecbursunuz.

 

On 03.01.2020 at 19:36, kavak yazdı:

Aklınıza saygınız olsun...muş...muş.

İslam´ı piyasaya sürenlerin ve onun yayılmasına vesile olanların kaçta kaçı tek eşli idi?

İslam´da önce erkek...gerisi teferruat!

 

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Nisa 3'te M tâbe lekum deniyor;

bu her kim size bıraktı ise demek

yani "şart"a bağlıdır nkhlamanız.

 

Ayetteki tâbe bıraktı demek

yani nkh diye bir işlem hakkı var ortada;

Kuran'daki hüküm o ki kadınındır o hak. 

Kadın ister kendisi yapar nkh işlemini, ister size bırakır;

talibini sorar soruşturursunuz, uygun ise "Verdim gitti!" dersiniz, o kadar.

Size düşen yalnızca budur. 

 

MÂ ise "ismi mevsûl"dur ki fiilden sıfat yapar

bizim Türkçemizdeki -en, -an gibi;

örneğin gel --> gelen (evrak), bırak --> bırakan (kadın)

(Bu konuda kitap yazdım, biraz birikimim var; lütfen ukala demeyin).

 

Tâbe yüklemdir,

mâ ise Özne, ki burada kadınlardır...

nkhlamayı kadınlar bıraktı size

özne siz değilsiniz, söz sahibi siz değilsiniz.  

 

Nisa 3:

 

Yetimlerin haklarını koruyamıyacağnızdan korkuyorsanız

nkhlayın nkhlamayı size bırakan kadınları

ama yine de adil olamıyacağnızdan korkuyorsanız

yalnızca birini ya da "MÂ meleket eymânınız"ı...

 

Bakın burada da MÂ var

ama Özne değil bu kere,

meleket yüklemine ait Nesne konumundadır.

tarihinde Hasan Akçay tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Tercümeler  amanda şöyle imiş..amanda böyle imiş...miş.

Bu teraneleri yazdığınız müddetçe, safkan müslümanlar, şunları da habire okumaya mecbursunuz.

On 03.01.2020 at 19:36, kavak yazdı:

Aklınıza saygınız olsun...muş...muş.

İslam´ı piyasaya sürenlerin ve onun yayılmasına vesile olanların kaçta kaçı tek eşli idi?

İslam´da önce erkek...gerisi teferruat!

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Peygamber dedikleri herife bakıyoruz 12 nikahlı karısı ve onlarca sex kölesi (cariyesi) var

İlk 4 halifeye bakıyoruz aynı şekilde hepsi çok eşli ve yine onlarca sex kölesi!

 

Hasan gibi çakma müsloşlar bunların devrinde doğmadığı için çok şanslı olduklarının farkında bile değil!!

Şans eseri ananız, karınız bu sapık, ırz düşmanı heriflerin gözüne ilişse ne olurdu varın siz düşünün.

Gerçi düşünmeye bile gerek yok, islamın kendi tarihini okumanız yeterli..?

Link to post
Sitelerde Paylaş

başka bir tefsirde de şunu diyor: ikişer üçer dörder  bir hitap tarzıdır sayı anlamında değildir.

misal: bir adamın saf kan bir yarış atı var daima birinci gelir.biri gelir talib olur

adam satmak istemez  ancak kişi ısrar edince at sahibi: bu bir tek atı vermem ancak diğer atlardan istediğin kadar verebilirim

yani bu sayı çoğaltma ila 2-3-4 değildir yetimler ile evliliği zulum edilecekse nehy etme içindir yani diğer kadınların kökü mü kurudu da yetimlere kaldınız gibi bir uslub var

zira o devirde kişiler yetimlerin güzelliği malı için evleniyor sonra hile hurda ile malı ellerinden alınıyor

Kur'an da yetimleri korumak için bu şekilde evlilikleri yasaklıyor

yoksa samimi şekilde temiz niyet ile evlenenler yine yetimler ile evlenebilir  aksi halde yetim kızlar evde kalır kimse almaz o daha büyük zulum olur

yani mutlak manada yetimler ile evlilik yasaklanmamış sadece kötü niyetlilerin şerrinden korumak için bu yasak getirilmiştir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...