Jump to content

Çok eşlilikle ilgili


Recommended Posts

20 minutes ago, nogodbutAllah said:

ne anlatsak boş

zira amaç hakikati doğruyu güzeli ortaya çıkarmak ve ona tabii olmak değil

kendi sahib olduğunu en sahih en hakikatli en güzel en doğru olduğunu empoze derdi olunca

gerçekten anlatmak boş.

 

 

Muhatabınız her kim ise

onun size söylemesini istemediğiniz şeyi

önce siz ona söylemeyin.

 

Çifte standarda tenezzül etmeyin;

örneğin tâbe ve tıbne aynı fiildir,

4:4'teki "tıbne"nin bağışladı, BIRAKTI anlamına geldiğini görüyorsanız

4:3'teki "tâbe"nin bağışladı, BIRAKTI anlamına geldiğini de görün.

 

Ve örneğin şu soruyu cevaplayın:

 

4:3'te SiZE deniyor ki

nkhlayın "mâ meleket eymânınız"ı

ve onların ERKEK olanları var

yani onlar erkek, siz ERKEKSiNiZ; kime nkhlayacaksınız?

 

 

siz  

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 197
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

39 minutes ago, nogodbutAllah said:

başka bir tefsirde de şunu diyor: ikişer üçer dörder  bir hitap tarzıdır sayı anlamında değildir.

misal: bir adamın saf kan bir yarış atı var daima birinci gelir.biri gelir talib olur

adam satmak istemez  ancak kişi ısrar edince at sahibi: bu bir tek atı vermem ancak diğer atlardan istediğin kadar verebilirim

yani bu sayı çoğaltma ila 2-3-4 değildir yetimler ile evliliği zulum edilecekse nehy etme içindir yani diğer kadınların kökü mü kurudu da yetimlere kaldınız gibi bir uslub var

zira o devirde kişiler yetimlerin güzelliği malı için evleniyor sonra hile hurda ile malı ellerinden alınıyor

Kur'an da yetimleri korumak için bu şekilde evlilikleri yasaklıyor

yoksa samimi şekilde temiz niyet ile evlenenler yine yetimler ile evlenebilir  aksi halde yetim kızlar evde kalır kimse almaz o daha büyük zulum olur

yani mutlak manada yetimler ile evlilik yasaklanmamış sadece kötü niyetlilerin şerrinden korumak için bu yasak getirilmiştir.

 

 

Tefsirden önce Kuran'a bakın;

filanca feşmekanca ne diyordan önce

Allah ne diyor ona bakın. 

 

Örneğin, ikişer ve üçer ve dörder ifadesi 35:1'de de var;

orda ne deniyor; Allah'ın yaratma gücü sınırlıdır mı deniyor?

 

Kimin haddinedir, kardeşim,

bu ifade 4'e kadar anlamına gelir diyerek

Allah'ın yaratma gücünü sınırlandırmaya?

 

 

35:1'de öyle ama...

4:3'te böyle?

Yani yine çifte standart?

 

Bakın,

bu çifte standardlarla birileri

Kuran'a iSTEDiĞi anlamı yükleyebilir

ama Allah'ın kitabı olmaz o;

şunun bunun kitabı olur. 

 

tarihinde Hasan Akçay tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

image.png.cd57515cf495fd3f753ff6d80c446bd4.png

 

daha önce yapıştırdığım resimde  zaten 4:4 teki tıbne kelimesini içeren ayette çıkmış

aynen tercümesi şudur tıbne nin: bir şeyi gönül huzuru ve hoşluğu ile rızası ile gönlü daralmadan gönlü hoş ve tayyib olarak  verme bırakmadır

direk tıbne bağışlama değildir  nefsen yani kendi kendine gönlü daralmadan hoş ve razı şekilde vermedir tıbne yani kökü yin tabe ve oda tayyibden gelir

 

zaten bu ayet tefsirlerinde  طابت لكم أنفسهن بشيء، bir şeyi size kendi nefisleri ile yani kendi irade ve gönül rızası ile vermedir diye tarif edilmiş 

 

 

**

arif olan azdan da anlar

diğerleri sazdan dahi anlamaz:)

çokça yazdığımız halde detaylı anlattığımız halde

anlamamak için bin dereden su getirme nedir yahu

bu yapı ve mantık üzerine islam bina edilemez.

tarihinde nogodbutAllah tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Zaten onun bunun kitabı...

Sizler, kimin kitabı olduğunu zannediyordunuz?

Resmen insanların icadıdır...

En basit bir soruya bile yanıt veremediniz ve kendi aranızda bile hemfikir değilken, habire çok bilmişlik taslıyorsunuz.

Yine soruyorum...

Bu Arap dinini piyasaya sürenler ve yayılmasına vesile olanların kaçta kaçı tek eşli idi?

Artı; şu durum tespiti hepinizi nakavt eder: İslam´da önce erkek...gerisi teferruat!

 

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

bizim anadoluda  erkeğe kiminle evleneceksin dense bunun anlamı açıktır karşı cins kadın kastedilir.

ama abd ab gibi bazı ülkelerde eşcinsel evlilikler de var orda çok manaya gelebilir:)

Allah Kur'an da erkek ve dişi diye iki cins yarattığını nikahı bu iki salim ve helal cins arasında meşru ve helal kılar

zaten lut kavmi bu yüzden lanetlenmiş yok olmuştur

nisa 4:3 bütün siga dişi üzerine giderken birden şapkadan efendim ma melekut eymanda erkekte var derseniz

bu başka kültürün tezahürü olabilir

 

bu aynen şu misale benzer:

balıklar güzeldir timsah hariç:)

iyi de timsah zaten balık değil:) kıyası fasid dir:)

veya limon sarıdır o halde  patlıcan siyahtır gibi bir kıyas:)

***

çoçuklara şaşırtma sorular sorulurdu

 

misal: horoz bir duvarın üzerine çıkmış 

duvarın bir yanı saman bir yanı su 

horoz yumurtlasa yumurtası nereye düşer 

 

hemen saman yumurta bağlantısı kurulur

ve horozla yumurta imkansızlığı akla gelmezdi:)

 

 

 

tarihinde nogodbutAllah tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
1 hour ago, nogodbutAllah said:

image.png.cd57515cf495fd3f753ff6d80c446bd4.png

 

daha önce yapıştırdığım resimde  zaten 4:4 teki tıbne kelimesini içeren ayette çıkmış

aynen tercümesi şudur tıbne nin: bir şeyi gönül huzuru ve hoşluğu ile rızası ile gönlü daralmadan gönlü hoş ve tayyib olarak  verme bırakmadır

direk tıbne bağışlama değildir  nefsen yani kendi kendine gönlü daralmadan hoş ve razı şekilde vermedir tıbne yani kökü yin tabe ve oda tayyibden gelir

 

zaten bu ayet tefsirlerinde  طابت لكم أنفسهن بشيء، bir şeyi size kendi nefisleri ile yani kendi irade ve gönül rızası ile vermedir diye tarif edilmiş 

 

 

**

arif olan azdan da anlar

diğerleri sazdan dahi anlamaz:)

çokça yazdığımız halde detaylı anlattığımız halde

anlamamak için bin dereden su getirme nedir yahu

bu yapı ve mantık üzerine islam bina edilemez.

 

 

Muhatabınız her kim ise

onun size söylemesini istemediğiniz şeyi

önce siz ona söylemeyin.

 

Bunu dedim

ama aynı yanlışı yapmaya devam ediyorsunuz:

güzel kardeşim, bu sözünüz size döner, şöyle:

 

arif olan azdan da anlar

nogodbutAllah sazdan dahi anlamaz

ben, Hasan Akçay, çokça yazdığım halde detaylı anlattığım halde

siz, nogodbutAllah, anlamamak için bin dereden su getirme nedir yahu

bu yapı ve mantık üzerine islam bina edilmez.

 

Lütfen!

Böyle

kendinize dönebilen suçlamalar yapacağınıza,

benim sorduğum soruları cevaplayın:

 

Soru 1: Nisa 3'te

nkhlayın "mâ meleket eymânınız"ı deniyor

ve onların erkek olanları var

yani onlar ERKEK, siz ERKEKSiNiZ...

kime nikahlayacaksınız ERKEK "mâ meleket eymânınz"ı?

 

AKIL kardeşim akıl,

bize Allahu teâlânın verdiği o en değerli nimeti kullanın:

kime nkhlayacaksınız erkek "mâ meleket eymânınız"ı? 

 

*

 

4:4'teki "tıbne"ye gelince,

bakın ona siz de verme bırakmadır diyorsunuz;

iyi güzel de BENiM söylediğimi söylüyorsunuz.

Ne dediğinizin gerçekten ayırdında değil misiniz?

 

*

 

Soru 2Bakın  

ikişer ve üçer ve dörder ifadesi 35:1'de de var;

orda Allah'ın yaratma gücü sınırlıdır mı deniyor?

 

 

Bu ifade 4'e kadar anlamına gelir diyerek

Allah'ın yaratma gücünü sınırlandırmak

kimin haddinedir?

 

tarihinde Hasan Akçay tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Gereken lüzum üzerine yeniden...

Bir saat önce, kavak yazdı:

Zaten onun bunun kitabı...

Sizler, kimin kitabı olduğunu zannediyordunuz?

Resmen insanların icadıdır...

En basit bir soruya bile yanıt veremediniz ve kendi aranızda bile hemfikir değilken, habire çok bilmişlik taslıyorsunuz.

Yine soruyorum...

Bu Arap dinini piyasaya sürenler ve yayılmasına vesile olanların kaçta kaçı tek eşli idi?

Artı; şu durum tespiti hepinizi nakavt eder: İslam´da önce erkek...gerisi teferruat!

 

 

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
1 hour ago, nogodbutAllah said:

nisa 4:3 bütün siga dişi üzerine giderken

birden şapkadan efendim ma melekut eymanda erkekte var derseniz

bu başka kültürün tezahürü olabilir

 

 

Bütün siganın

Nisa 3'te YALNIZCA dişi üzerine gittiği filan yok; tam aksine,

Nisa 2'de kime gidiyorsa ona gidiyor: 

 

Nisa 2:

 

Yetimlere mallarını verin, temizi pisin yerine koyup değiştirmeyin;

onların mallarını kendi mallarınızla yemeyin: büyük günahtır bu!

 

"Mallarını verin!" emri

yalnızca yetim kızlar üzerine gitmiyor,

yetim erkekler üzerine de gidiyor;

dişi yetimlere de vereceksiniz mallarını 

erkek yetimlere de.

 

Artı, bu siga

yetimlerin

erkek hâmileri üzerine de gididiyor

dişi hâmileri üzerine de.

 

Ne yani

o büyük günahı işlemekten 

Hz Hatice misillu dişi hamiler korksun da

Hz Ali misillu erkek hâmiler korkmasın mı?

 

Elbet korkacaklar.

 

Peki

nedir bu büyük günahı işleme korkusundan kurtulmanızın yolu,

Nisa 3'te o söyleniyor; korkuyorsanız denip çare gösteriliyor:

 

Korkuyorsanız ki

yetimlerin haklarını koruyamıyacaksınız 

nkhlayın... 

 

Kimi:

nkhlayın o kadınları ikişer, üçer, dörder

nkhlayın yalnızca birisini

nkhlayın "mâ meleklet eymânınız"ı.

 

"Mâ meleket eymânınız"ın ERKEK olanları var;

nkhlayın "mâ meleket eymânınız"ı ifadesindeki nkhlayın emri

elbet o erkekler üzerine de gidiyor;

erkek "mâ meleket eymânınız"ı da nikahlayacaksınız

dişi "mâ meleket eymânınız"ı da. Allah'ın emri bu. 

 

Allahu teâlâ 

erkek mâ meleket eymân

dişi mâ meleket eymân

ayrımı yapmıyor.

 

Kimin haddinedir

bana ne bana ne bana ne

Allah'ın emrinden demek?

 

Kimin haddinedir

ben 

Allah'ın

yalnızca şu emrini yerine getiririm

bu emrini yerine getirmem demek?

 

Nedir

kitabın bir kısmına iman etmek,

bir kısmına iman etmemek?

tarihinde Hasan Akçay tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
5 hours ago, Hasan Akçay said:

Nedir

kitabın bir kısmına iman etmek,

bir kısmına iman etmemek?

 

Yani herif diyor ki, neden benim yorumuma iman etmiyorsunuz? İşin daha ilginci herif başta bu dinin kurucusu Muhammed olmak üzere Ebubekir, Ömer, Osman, Ali gibi İslam'ın önge gelenlerini direkt kafir ilan ediyor. Acaip bir kafa gerçekten. 1400 yıldır anadili arapça olan araplar bile Kuran'daki bu ayeti yanlış anlamışlar, sadece bu ve bunun gibi bir kaç tane kerameti kendinden menkul tipler doğru anlamış.

Link to post
Sitelerde Paylaş
11 hours ago, nogodbutAllah said:

image.png.cd57515cf495fd3f753ff6d80c446bd4.png

 

daha önce yapıştırdığım resimde  zaten 4:4 teki tıbne kelimesini içeren ayette çıkmış

aynen tercümesi şudur tıbne nin: bir şeyi gönül huzuru ve hoşluğu ile rızası ile gönlü daralmadan gönlü hoş ve tayyib olarak  verme bırakmadır

direk tıbne bağışlama değildir  nefsen yani kendi kendine gönlü daralmadan hoş ve razı şekilde vermedir tıbne yani kökü yin tabe ve oda tayyibden gelir

 

zaten bu ayet tefsirlerinde  طابت لكم أنفسهن بشيء، bir şeyi size kendi nefisleri ile yani kendi irade ve gönül rızası ile vermedir diye tarif edilmiş... 

 

 

Kırmızı açıklamadaki

şu ifade ilginç:

 

tabne dabe nin yani tayyibin başka bir formudur farklı bir şey değildir

ancak esas anlamı

kendi rızası gönül hoşluğu ile mehrini (?!) isterse erkeğe verebilir

zorla cebren bağış filan olmaz.

 

Sevgili nogodbutAllah,

Allahu teâlânın 4:3'te

size helal olan, hoş olan kadınları kendinize nkhlayın dediğini öne sürerek

kadınların size helal olmasını, hoş olmasını sizin onları kendinize nkhlamanız için kâfi saymak suretiyle

hem o kadınların rızasına, gönül hoşluğuna ihtiyaç yokmuş gibi yapıyorsunuz

hem de zorla bağış olmaz diyorsunuz. Çelişkinizin ayırdında değil misiniz sahiden?

 

Çala kalem gitmeyin,

yazdıklarınızı kontrol edin; 

ne yazdığınızı bilin.

 

Güzel kardeşim, kadınların size helal olması

sizin onları kendinize nkhlamanız için kafi değildir,

onların kendilerini nkhlama yetkisini size bırakması şarttır;

budur "mâ tâbe lekum minen nisâ"nın anlamı. 

 

tâbe lekum "size helal olan, size hoş olan kadınlar"dır demeyi bırakın;

onların kendilerini nkhlamama işini gönül hoşluğuyla size bırakması şarttır. 

 

Dikkat çeksin de akılda kalsın diye abartarak dedim ki

çıkın sokağa; size helal olan, size hoş olan kadınları yakalayıp yakalayıp kendinize nkhlayın!

Ne bu ya. Size helal olan, size hoş olan kadınlar sizin karınız olmak zorunda mı;

manyak mısınız siz, akletmez misiniz!

 

Ya size hoş olan kadınlar "sen bana hoş değilsin, piserif!" derlerse;

ya çantalarını, şemsiyelerini, sivri topuklu kunduralarını kaptıkları gibi kafanıza geçirirlerse?

ya "Poliiis! Poliiis!" diye bağırırlarsa... nolacak Allah'ın nkhlayın emri, iptal olacak.

Kimin haddinedir Allah'ın emrini iptal etmek?

 

 

tarihinde Hasan Akçay tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Mâ tâbe lekum "size helal olan, size hoş olan kadınlar"dır demeyi bırakın;

onların kendilerini nkhlamama işini gönül hoşluğuyla size bırakması şarttır. 

 

Buradaki nikahlamama kelimesi yanlıştır;

doğrusu: nkhlama işi....

Özür dilerim.

 

*

 

Bu vesileyle,

kırmızı açıklamada mehir (?!) deniyor

ama tamamen üfürmedir bu. 

 

4:3'te ve 4:4'te ucûr-mehir geçmiyor

çünkü bu ayetlerin konusu erkeklerin evlenmesi, erkeklerin uçkuru değildir;

bu ayetlerin konusu yetimlerin malları ve onların evlendirilmesidir.

Rüşde eren yetimlerinize mallarını verip onları serbest bırakacaksınız (4:6);

o arada, eğer "Bir babalık daha yap; beni evlendir" deyip nkhlamayı size bıraktılar ise evlenDiReceksiniz.

 

Yalnızca rüşd değil

aynı zamanda

mal sahibidir onlar;

ekonomik olarak kendi ayaklarının üzerinde durabilirler, size muhtaç değiller.

Yok öyle basarım mehiri alırım karıyı!

 

tarihinde Hasan Akçay tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

sayın hasan akçay cüretimi bağışlayın bir şey öğrenmek istiyorum lütfen saygısızlık addetmeyin aşağıdaki sorularıma kısa cevaplar verirseniz sevinirim

sizi sorgulamak değilde mantığınızı fikrinizi tam öğrenip ne demek istediğinizi iyi anlayıp ona göre cevap yazmak için bunlar mühim

ifadelerinizi tam olarak anlayamadım:

 

1-arapça bilginiz var mı? ne düzeydedir? Kur'an ı anlamak için arapça gerekli midir?

2-siz Kur'an ı anlamak için sadece aklı bireysel fikri mi esas alırsınız?

3- hadis ve sünnetin Kur'an ı anlamada rolü nedir?

4-mealleri bende çok benimsemiyorum.ancak elmalılı ve diyanet ve hasan basri cantayın mealleri orjinal manaya mutabık görmekteyim

sizin referans aldığınız mealler hangileridir?

5- islami ve imani anlayışın oluşmasında faydalandığınız alimler eserler var mıdır? misal bendeniz maturidi zemahşeri razi başta olmak üzere umum alimler bir ayeti nasıl yorumlamış

merak ederim bakarım.

6-Kur'anı anlamada eski kadim eserler lügatlar tefsirlerden faydalandığınız eser var mıdır?

7- Kur'anı modernist  tarzda yorumlayan muhammed abduh cemalledin afgani vb tarihselci yaklaşımcıları referans alır mısınız?

8-Kur'anı yorumlamada salt akıl yeterli midir? yoksa yolun edebi erkanı ilmi basireti gerekli tüm alt yapı ve diğer ilim dalları da gerekli midir?

9-hadislerde uydurma zayıf haberi vahid var diye umum hadisleri reddmi edersiniz yoksa sahih sünneti esas almak gerekir mi?

10- nisa 3 te tabe lekum size evlilik velayeti bırakan kadınlar ise ikişer üçer dörder manası nasıl açıklanır? yani 4 kadın birden mi velaket verir veya manası nedir?

***

kaba addetmezseniz sizin hakkınızdaki yorumuma müsade edin. zann da olabilir yanlışta olabilir  sandığım gibi değilseniz düzeltirsiniz bizde seve seve hakikati öğrenmiş oluruz:

sizde  hadis ve sünneti redd eden  salt akıl ile ayetleri yorumlama modernist ve tarihselci bir yaklaşım içindesiniz gibi geliyor bana.

elbet Kur'an ı esas almanız aklı öne çıkarmanız takdire şayan biz bunları redd edemeyiz hele Kur'anın kendisi düşünme anlamında akletme tefekkür teakul fıkh etme tezekkür tedebbür 

idrak vb çok anlamda bizi akla düşünmeye yönlendirmiş iken bunları görmezden gelemeyiz

 

hata maturidi hz ibrahimin adım adım yıldız ay güneşe bakıp bu daha büyük o  halde rabb budur deyip en sonunda Rabbim batmayandır demesini peygamber gelmese dahi insan aklı sayesinde sorumludur düşünüp akledip Allahı bulabilir demektedir

ancak hiç biri sünneti hadisleri hz peygamberi devreden çıkarmaz

 

bazıları  sadece bize Kur'an yeter deyip hz peygamberi devreden çıkarıyolar bu doğru değil

kaldı ki sadece Kur'anı esas alsan  O mübarek kitab dahi yine seni peygambere yönlendirir

zira çok ayette Allah dan sonra resulune tabii olmayı itaat ve ittiba etmeyi bizzat Allah ve Kur'an emreder

 

***

birde ufak bir açıklama:

arapça malum olduğu üzere zengin bir lisandır

bir kelime çok anlama geldiği gibi

çok kelimede bir anlama gelebilir

ancak aralarında nüans vardır

sadece hareke değişiminde dahi mana değişir

aynen kar ile kâr gibi. sadece a nın şapkası anlam değiştirir

 

çok anlama gelen kelimelerin manaları siyak sibaktan anlaşılır

yüz lira ver yüz verme  deriyi yüz denizde yüz. aynı yüz kelimesi bazı yerlerde isim bazen fiil bazen mecazi bazen hakiki manada kullanılıyor

dayyib kelimesi de böyledir

hoş güzel anlamı da var helal anlamıda var.

o yüzden nisa 3 te tabe lekumu sizin hoşunuza giden helal kadınlar diye anlam veren de var sadece helal diyen de var sadece hoş diyen de vardır

bunlar yanlış değildir daha etraflıca bakıştır. ancak asıl anlamı helal temiz dir tayyibin

habisin zıddıdır tayyib 

Kur'an da meltem gibi esen yumuşak şiddetli olmayan rüzgara da tayyib sıfatı eklenir

temiz toprak içinde sıfat olur.

helal anlamı da var hoş güzel anlamıda var

tıbne kök olarak tayyib den tabe den geldiği için yine asıl anlamını bir şekilde koruyor diye düşünüyorum

yani gönül hoşluğu ile rızası ile bir şeyi verme manasındadır

yoksa bağışlama bırakma için arapça da çok kelime var  onlar kullanılmamış

nasıl göz gözlük gözlükçü hepsi kök olarak gözle alakalıdır manaları farklı olsada kök aynıdır 

tabbe tayib tıbne de böyle düşünülebilir

 

malum arapçada f-t-h açmak demek miftah açıcı demek anahtar demek fatih oda türemiş isim açan feth eden demek. fatih istanbul kapılarını açmış yeni bir çağ açmış kişidir

yani aynı kökten türeyenler mana olarak farklı olsada kök ten kopmuyorlar yine bir irtibatı kalıyor zaten kökten kopsa başka bir şey olur .

 

 

 

 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
8 saat önce, Hasan Akçay yazdı:

Sevgili nogodbutAllah,

Allahu teâlânın 4:3'te

size helal olan, hoş olan kadınları kendinize nkhlayın dediğini öne sürerek

kadınların size helal olmasını, hoş olmasını sizin onları kendinize nkhlamanız için kâfi saymak suretiyle

hem o kadınların rızasına, gönül hoşluğuna ihtiyaç yokmuş gibi yapıyorsunuz

hem de zorla bağış olmaz diyorsunuz. Çelişkinizin ayırdında değil misiniz sahiden?

4:3 te helal anlamı daha baskın hoş güzeli dünyalık cemal yüz güzelliği anlamında değildir ahlak huy güzelliği anlayabiliriz

zira tayyib yada tabe evet maddi hoşlukta olması manası vardı ancak daha baskın olan manevi temizlik hoşluk anlamı var

 

4:4 te ise siyak sibaktan mehir anlamı verilmiş.zira öncesinde kadınlara mehirlerini verin denilmiş onların hakkları denilmiş.şayet gönül rızası ile verirse o başka

yani ayet öncesi sonrası irtibatına bakınca manası daha net ortaya çıkar tek başına kelimeye bakmak yanlışa götürebilir diye düşünüyorum.

elbet nikah kelimesi zaten karşılıklı rıza ile gerçekleşen şeydir. yani bir akittir bir antlaşma sözleşmedir buda karşılıklı iki kişinin rızası üzerine gelir

yani tek taraflı bir antlaşma olmaz herhalde.

Link to post
Sitelerde Paylaş

nacizane görüşüm hem nakil hem akil sentezi ile olaylara bakmaktır.bir kısmı nakli esas alır aklı bırakır diğeri aklı alır nakli bırakır

pozitif ilimlerde dahi nakil önemlidir ibni sinanın tıb eserlerinde  göz anatomisi kan dolaşımı çizimleri yazıları günümüze kadar gelmiş sonrakiler o nakilleri birikimi alıp geliştirmişler günümüze uyarlamışlar.her şey bir kök temel üzerinde yükselir sıfırdan temelsiz şey olmaz diye düşünüyorum

 

islamın kökü Kur'an dır sünnetir sahabellerin tabiinlerin rivaye nakil uygulamaları davranışları adım adım bu kök üzerinde dal budak salıp günümüze gelir

balta ile kökü kesip  kocaman çamı devirip ufak bir dalı kesip toprağa gömüp ahanda budur her şey demek pek mantıklı gelmiyor.

zaten o yüzden islam kaynakları Kur'an sünnet icmaa kıyas diye gider 

Link to post
Sitelerde Paylaş
19 minutes ago, nogodbutAllah said:

10- nisa 3 te tabe lekum size evlilik velayeti bırakan kadınlar ise ikişer üçer dörder manası nasıl açıklanır? yani 4 kadın birden mi velaket verir veya manası nedir?

 

 

4:3'teki tâbe,

4:4'teki tıbne

konusunda

anlaştığımız izlenimi doğmuştu bende.

tekrarın lüzumu yok; geçiyorum.

 

10 dışındaki sorularınız dedikodu düzeyindedir;

gerek görmüyorum; lütfen konuda kalalım.

 

Nisa 3 ve Fâtır 1'de geçen "ikişer, üçer, dörder"e gelince

bunlar ikili, üçlü, dörtlü gruplar halinde demektir ve dörder, beşer... diye devam eder

yani örneğin Hz Hatice 5 yetimeyi nkhlayacaksa  

her birini kendi tâlibine vermek suretiyle dördünü de aynı anda nkhlayacak.

 

Namaza yetişeceğim;

Kesiyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

dedikodu düzeyinde değil gayet ilmi derin sorular

arapça bilip bilmemeniz benim için kırılma noktası

zira bir çok arapça ifade yapıştırıyoruz

onları okuyamıyorsanız neden boşuna yapıştırayım

söyleyin bizi bu zahmetten kurtarın 

 

Bir saat önce, Hasan Akçay yazdı:

Nisa 3 ve Fâtır 1'de geçen "ikişer, üçer, dörder"e gelince

bunlar ikili, üçlü, dörtlü gruplar halinde demektir ve dörder, beşer... diye devam eder

yani örneğin Hz Hatice 5 yetimeyi nkhlayacaksa  

her birini kendi tâlibine vermek suretiyle dördünü de aynı anda nkhlayacak.

 

dördünü aynı anda nikahlayacak derken zaman olarak mı aynı saate mi 

hiç bir şey anlamadım

yani yokuşa sürmek gibi geldi bana kusura bakmayın

oysa cumhurun bu ayete verdiği mana açık

kendinizi bu kadar zorlamayın

Link to post
Sitelerde Paylaş

tıbne diye bir fiil yoktur d-y-b kökünden y düşmüş ve çoğul gaibe sıgasından nun harfi çekimden dolayı gelmiştir aslı tıb dır nun nisa çoğul cem olduğu için gelmiş

yani nun fiilin esasına dahil değildir çekim ekidir yapım eki değildir  d-y-b aynen sattı anlamında ki bayii gibi b-y-a fiili gibidir

kadın dişi çoğul çekiminde aşağıdaki gibi değişime uğrar:

image.png.a0b28c0a0588aaed219dfb6d47a5887c.png

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, Hasan Akçay yazdı:

4:3'teki tâbe,

4:4'teki tıbne

konusunda

anlaştığımız izlenimi doğmuştu bende.

tekrarın lüzumu yok; geçiyorum.

sayın hasan kardeşim

beni ikna etmek yetmez hani ben hatırın kırılmasın diye farzı muhal size katılıdım

umum koskoca islam tarihinde ki zincirleme cumhuru sevadı azamı nasıl ikna edersin  

böyle gidersen bir çöl ortasında bir kaktüs gibi tek başına kalakalırsın

en fazla yanına akbabalar gelir onlarda da pek hayır yok

ama Allahtan umut  kesilmez belki bir kervan geçerde  ya onlar size katılır yada siz onlara katılır gidersiniz

tavsiyem çöl sıcak ıssız kervana katılın sahili selamete çıkın

Link to post
Sitelerde Paylaş
19 hours ago, nogodbutAllah said:

sayın hasan kardeşim

beni ikna etmek yetmez hani ben hatırın kırılmasın diye farzı muhal size katılıdım

umum koskoca islam tarihinde ki zincirleme cumhuru sevadı azamı nasıl ikna edersin  

böyle gidersen bir çöl ortasında bir kaktüs gibi tek başına kalakalırsın

en fazla yanına akbabalar gelir onlarda da pek hayır yok

ama Allahtan umut  kesilmez belki bir kervan geçerde  ya onlar size katılır yada siz onlara katılır gidersiniz

tavsiyem çöl sıcak ıssız kervana katılın sahili selamete çıkın

 

 

Bu forumda şu ana kadar amacım hiç kimseyi ikna etmek olmadı, bundan sonra da olmaz;

görüşümü açıklamaya çalışıyorum ve imkan olursa uygar insanlarla görüş alıp vermeye çalışıyorum.

Cumhuru sevadı azam denen zevata gelince, bir sürü konuda yarasalar kadar kör ve cahildirler,

örneğin gökteki aylar konusunda...

 

Onların onayladığı kamerî yılın Şehru Ramazanı o yüzden o mevsim senin bu mevsim benim gezer

ve ramazan orucu tıpkı güneş doğduktan sonra kılınan sabah namazı gibi yüzyıllardır kendi vaktinin dışında tutulmaktadır:

Geçerli midir güneş doğduktan sonra kılınan sabah namazı,

kabul olur mu kendi vaktinin dışında tutulan ramazan orucu? 

 

Gökteki aylar ise mevsim olarak sabittir

ve gökteki aylardan biri olan Şehru Ramazan 

mevsim olarak sabittir.

 

Sürüden ayrılma, kervana katıl?

 

 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...