Jump to content

Hadis Saçmalıkları


Recommended Posts

5295 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bir güvercinin peşine düşüp onunla eğlenen bir adam görmüştü: "Bir şeytan bir şeytaneyi takip ediyor!" buyurdular."

 

Ebu Dâvud, Edeb 65, (4940); İbnu Mâce, Edeb 44, (3765).

 

Yukarıdaki hadise göre güvercin şeytandır. Güvercin barışı temsil ettiği için barışa düşman olanların Peygamber adına uydurduğu bir hadistir.

 

5301 - Hz. Büreyde radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

 

"Kim tavla oyunu oynarsa elini domuz kanına bulamış gibi olur"

 

Müslim, Şi'r 10, (2260); Ebu Dâvud, Edeb 64, (4939)

 

5302 - Hz. Aişe radıyallahu anhâ'nın anlattığına göre, "(Mahallesinde oturan bir ailede tavla bulunduğu haberi kendisine ulaşır. Bunun üzerine onlara:)

 

"Eğer tavlayı evinizden çıkarmazsanız ben sizi mahallemden çıkaracağım!" diye haber gönderir. Böylece onların tavla bulundurmalarını hoş karşılamadığını ifade eder."

 

Muvatta, Rü'ya 6, (2, 958).

 

Kur’an’da kumar oynamanın dışında bir günahın olmadığını söylüyor ama bu hadise göre başka uydurulan haramlarda varmış.

 

 

 

 

 

 

 

 

Resûlullah (S.a.v) yedi semayı sayarak her biri arasında bu şekilde uzaklık bulunduğunu söyledi. Sonra ilâve etti:

 

"Yedinci semânın ötesinde bir deniz var. Bunun üst sathı ile dibi arasında iki sema arasındaki mesafe kadar mesafe var. Bunun da gerisinde sekiz adet yabâni keçi (süretinde melek) var. Bunların sınnakları ile dizleri arasında iki semâ arasındaki mesafe gibi uzaklık var, sonra bunların sırtlarının gerisirıde Arş var, Arş'ın da alt kısmı ile üst kısmı arasında iki sema arasındaki uzaklık kadar mesafe var. Allah, bütün bunların fevkindedir."

 

Tirmizî, Tefsir, Hâkka, (3317); Ebû Dâvud, Sünnet 19, (4723); İbnu Mâve, Mukaddime 13, (193).

 

1662 - Abdullah İbnu Mes'ud (R.a)'dan yapılan rivayette, Resûlullah (S.a.v)şöyle buyurmuştur: "Allah yedi semayı yarattı. Her birinin kalınlığı beş yüz yıl yürüme mesafesidir. "

 

Bir semadan başka bir semaya geçmek için 500 sene varmış. Yedinci semanın ötesinde deniz varmış.

 

1665 - Hz. Ebu Zerr (R.a) anlatıyor: "Güneş batarken Resûlullah (S.a.v) ile birlikte mescidde idim. Bana:

 

"Ey Ebu Zerr, biliyor musun bu Güneş nereye gidiyor?" diye sordu. Ben:

 

"Allah ve Resûlü daha iyi bilirler!" dedim.

 

"Arş'ın altına secde yapmaya gider, bu maksadla izin ister, kendisine izin verilir. Secde edip kabul edilmeyeceği, izin isteyip, izin verilmeyeceği zamanın (kıyametin) gelmesi yakındır. O vakit kendisine: "Geldiğin yere dön!" denir. Böylece battığı yerden doğar.

Buhârî, Tefsir Yâ-sin 1, Bed'u'1-Halk 4, Tevhid 22, 23; Müslim, İmân 250, (159); Tirmizî,

 

 

 

 

 

 

 

 

Erkekler İçin Uydurulmuş Hadis

3267 - Hz. Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Şayet ben bir insanın başka bir insana secde etmesini emredecek olsaydım, kadına, kocasına secde etmesini emrederdim."

 

Tirmizi, Rada' 10, (1159).

 

270 - Bir başka rivâyette şöyle denmiştir: "Erkek, kadınını yatağına çağırır, kadın da gelmeye yanaşmaz, erkek öfkelenmiş olarak sabahlarsa, melekler sabaha kadar -bir rivayette yatağa gelinceye kadar- kadına lânet okurlar.''

 

3271 - Bir başka rivâyette: "Kadın küskünlükle kocasının yatağından ayrı olarak sabahlarsa, melekler onu lânetler" denmiştir.

 

Buhari, Nikâh 85, Bed'ü'l-Halk 6; Müslim, Nikâh 120 - 122 (1436); Ebu Dâvud, Nikâh 41, (2141).

 

3273 - Hz. Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Erkeğe, hanımını ne sebeple dövdüğü sorulmaz."

 

Ebu Davud, Nikah 43, (2147).

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

3274 - Ebu Sa'id (radıyallahu anh) anlatıyor: "Safvân İbnu Muattâl (radıyallahu anh)'ın hanımı, yanında Safvân da bulunduğu bir anda Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a gelerek:

 

"Ey Allah'ın Resülü, namaz kıldığım zaman kocam beni dövüyor, oruç tuttuğum zaman da orucumu bozduruyor, güneş doğuncaya kadar da sabah namazı kılmıyor!'' dedi. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), hanımının bu söyledikleri hakkında Safvân'a sordu. Safvân:

 

"Ey Allah'ın Resülü! "Namaz kıldığım zaman dövüyor '' sözüne gelince,

 

o zaman (bir rekatte uzun) iki süre okuyor. Halbuki ben bunu yasakladım'' dedi. Resulullah kadına:

 

"İnsanlara tek surenin okunması yeterlidir '' buyurdu. Safvân devam etti:

 

"Oruç tuttuğum zaman bozduruyor '' sözüne gelince, "Hanımım oruç tutup duruyor. Ben gencim, hep sabredemiyorum." dedi. Aleyhissalâtu vesselâm:

 

"Bir kadın kocasının izni olmadan oruç tutamaz!'' buyurdular.

 

Safvân devamla:

 

"Güneş doğuncaya kadar sabah namazı kılmadığım sözüne gelince, biz (gece çalışan) bir âileyiz, bunu herkes biliyor. (Sabaha yakın yatınca) güneş doğuncaya kadar uyanamıyoruz'' diye açıklama yaptı. Aleyhissalatu vesselam:

 

"Ey Safvân, uyanınca namazını kıl!" buyurdular."

 

Ebu Dâvud, Savm 74, (2459).

 

Bu hadise göre bir tane sure yetermiş. Ama diğer hadislere bakarsak bir sure okumak yetmiyor. Kocası izin vermeden oruç tutamazmış.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu forumda bunları yazmanın nasıl bir mantığı olabilir anlayamadım doğrusu. Adamlar zaten reddetmiş. Hadisi de Kuranı da, Peygamberi de Allah ı da. Reddetmekte seni geçmişler yani. Ama ben bir müslüman olarak bu konuda bir şeyler yazacağım. Bu sabah aklıma bu konu gelmişti. Madem siz de bu forumda bu başlığı açmışsınız bir hikmeti vardır elbette.

 

Hadisi reddetme tercihinizi anlayabilirim ama üslubunuzu problemli buluyorum. Olgunluktan uzak maalesef. Fazlasıyla sığ ve tepkisel. Neden böyle düşündüğümü size bir örnekle anlatmaya çalışacağım. 

 

Bugün Fizik bilimine en büyük katkı sağlamış, en büyük iki fizikçi ismi say desem herhalde herkesin aklına gelen iki isim Newton ve Einstein olur. Herkes onları saygıyla anar. Peki bilimin bugün ulaştığı noktada Newton ve Einsten ın zamanındaki fikirlerini haksız, dahası komik konuma düşürmüş gelişmeler olmadı mı? Oldu. Ne yapacağız öyleyse? Newton u reddediyorum, Einsteni reddediyorum mu diyeceğiz? Bu ne kadar çocukça bir tepkiyse sizin yaptığınız da o kadar çocukça.

 

Her bilimin bir konusu olur ve bir de amacı. Hadis ilminin konusu Hz. peygambere atfedilen rivayetlerdir. Amacı da bu rivayetleri derlemektir. Hadis usulünün amacı da bu rivayetlerden en sağlıklılarını tespit edebilmektir. Bu rivayetleri var eden Hadis ilmi değildir. Peygamber öldükten sonra O şöyle yapardı, böyle söylerdi, şu şekilde davranırdı gibi bir sürü anlatım ortaya çıkmış. Birileri bu anlatımları derlemiş, birileri de bunların doğru olma ihtimali yüksek olanlarını seçip, kitaplarını oluşturmuş. Bunların amacı derlemek, bir araya getirmek, tasnif etmek.

 

Amel ise başka bir konu. Amel İslam tarihinde daha çok fıkıh ilminin alanına girer. Fıkıh ilmi karşılaşılan yeni ameli durumlara inancımız çerçevesinde çözümler ve cevap üretmeye çalışırken Kuran'ı, Peygamberin sünnetini, ümmetin konsensusunu, kıyası vb. delilleri kullanır. Yani ehli hadisin işi derlemek, fakihin işi de amel edilecek kuvvetli delillere göre çözüm üretmek. Sen hadis ilmine, hepsi okuyup amel etmek için yazılmış şeyler gibi bakarsan yanılırsın. İmam malik hem hadisçi hem de fakih. ama mesela hadis kitabına aldığı bir hadise muhalif bir içtihad fıkıh kitabında mevcut.

 

Hadis söz konusu olduğunda kitaplardaki bütün hadislerle amel etmek ne kadar absürt ve olanaksız ise toptan red de o kadar absürttür. Tevratta Yeşaya 29:12 de şöyle bir ayet geçer: ve kitap okuma bilmiyen bir adama: Rica ederiz, bunu oku, diye verilir; o da: Okuma bilmem, der.

 

bu ayet size neyi çağrıştırıyor?

 

Reddeceğim, eleştireceğim diye bazen doğru yorumla doğru bir şekilde anlayabileceğiniz şeylere de karşı çıkıyorsunuz.

tarihinde Yeni Üye tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 09.01.2020 at 19:28, KuranMumini2698 yazdı:

1662 - Abdullah İbnu Mes'ud (R.a)'dan yapılan rivayette, Resûlullah (S.a.v)şöyle buyurmuştur: "Allah yedi semayı yarattı. Her birinin kalınlığı beş yüz yıl yürüme mesafesidir. "

 

Bir semadan başka bir semaya geçmek için 500 sene varmış. Yedinci semanın ötesinde deniz varmış.

 

1665 - Hz. Ebu Zerr (R.a) anlatıyor: "Güneş batarken Resûlullah (S.a.v) ile birlikte mescidde idim. Bana:

 

"Ey Ebu Zerr, biliyor musun bu Güneş nereye gidiyor?" diye sordu. Ben:

 

"Allah ve Resûlü daha iyi bilirler!" dedim.

 

"Arş'ın altına secde yapmaya gider, bu maksadla izin ister, kendisine izin verilir. Secde edip kabul edilmeyeceği, izin isteyip, izin verilmeyeceği zamanın (kıyametin) gelmesi yakındır. O vakit kendisine: "Geldiğin yere dön!" denir. Böylece battığı yerden doğar.

Buhârî, Tefsir Yâ-sin 1, Bed'u'1-Halk 4, Tevhid 22, 23; Müslim, İmân 250, (159); Tirmizî,

 

Bu hadisi reddeden kafir olmuş olabilir zira:

 

"Zülkarneyn, batıya bir yol tuttu, güneşin battığı yere varınca onu bir balçıkta batarken buldu" (18/85-86)

"Sonra doğuya yol tuttu, güneşin doğduğu yere varınca çıplak bir kavimle karşılaştı" (18/89-90)

 

Güneşin doğduğu-battığı yerler olduğuna inanıyorsun, batınca Allah'a secde ettiğine mi inanmıyorsun?

 

ŞAKA : Gerçek olmadığı çok kısa sürede anlaşılması beklenen yalandır

MECAZ : Gerçek olmadığı herkesin tereddütsüz anlayacağı yalandır

PALAVRA : Gerçek olmadığı çok uzun süre anlaşılamayacak, yanlışlamak için büyük çabalar gerektiren yalandır

 

9 saat önce, Yeni Üye yazdı:

Bugün Fizik bilimine en büyük katkı sağlamış, en büyük iki fizikçi ismi say desem herhalde herkesin aklına gelen iki isim Newton ve Einstein olur. Herkes onları saygıyla anar. Peki bilimin bugün ulaştığı noktada Newton ve Einsten ın zamanındaki fikirlerini haksız, dahası komik konuma düşürmüş gelişmeler olmadı mı? Oldu. Ne yapacağız öyleyse? Newton u reddediyorum, Einsteni reddediyorum mu diyeceğiz? Bu ne kadar çocukça bir tepkiyse sizin yaptığınız da o kadar çocukça.

 

Aristo, Newton ve Einstein değerli bilim adamlarıdır ama yanlışlanabilirler. "Kuran ve Hz.Muhammed yanlışlanabilir" diyen birisi doğru yoldadır. Maturidi de bu görüştedir. Keşke her müslüman bu görüşte olsa.

On 09.01.2020 at 19:28, KuranMumini2698 yazdı:

Bu hadise göre bir tane sure yetermiş. Ama diğer hadislere bakarsak bir sure okumak yetmiyor. Kocası izin vermeden oruç tutamazmış.

 

 

Bu hadisi yanlış anlamışsın. Tek bir rekatta tek bir zamm-ı sure okumak yeterlidir,  isteyen fazla okuyabilse de uygulanan budur. Fatiha suresi, zamm-ı sure değildir.

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
20 saat önce, saygsayg yazdı:

Bu hadisi reddeden kafir olmuş olabilir zira:

 

"Zülkarneyn, batıya bir yol tuttu, güneşin battığı yere varınca onu bir balçıkta batarken buldu" (18/85-86)

"Sonra doğuya yol tuttu, güneşin doğduğu yere varınca çıplak bir kavimle karşılaştı" (18/89-90)

 

Güneşin doğduğu-battığı yerler olduğuna inanıyorsun, batınca Allah'a secde ettiğine mi inanmıyorsun?

 

ŞAKA : Gerçek olmadığı çok kısa sürede anlaşılması beklenen yalandır

MECAZ : Gerçek olmadığı herkesin tereddütsüz anlayacağı yalandır

PALAVRA : Gerçek olmadığı çok uzun süre anlaşılamayacak, yanlışlamak için büyük çabalar gerektiren yalandır

 

 

Aristo, Newton ve Einstein değerli bilim adamlarıdır ama yanlışlanabilirler. "Kuran ve Hz.Muhammed yanlışlanabilir" diyen birisi doğru yoldadır. Maturidi de bu görüştedir. Keşke her müslüman bu görüşte olsa.

 

Bu hadisi yanlış anlamışsın. Tek bir rekatta tek bir zamm-ı sure okumak yeterlidir,  isteyen fazla okuyabilse de uygulanan budur. Fatiha suresi, zamm-ı sure değildir.

 

 

 

Sünniler tek rekatta en az iki sure okur. Bu hadise ters. Başka hadislerde sadece fatiha yeter diye hadisler var. Kehf suresi ile ilgili yazım vardı. O yazıyı oku Ateist arkadaşların iddialarına cevap veriyorum. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 saat önce, KuranMumini2698 yazdı:

Sünniler tek rekatta en az iki sure okur. Bu hadise ters. Başka hadislerde sadece fatiha yeter diye hadisler var

Arkadaşım ZAMM-I SURE diye birşey duymadıysan, benim yapacağım birşey yok. Bir rekatta bir zamm-ı sure okunması şart değildir ama fazlası tercih edilmez, hadis de bunu vurguluyor

 

3 saat önce, KuranMumini2698 yazdı:

Kehf suresi ile ilgili yazım vardı. O yazıyı oku Ateist arkadaşların iddialarına cevap veriyorum. 

Denk gelirsem okurum tabii. ama durum değişmeyecek, ayetlerle sabittir ki dünya düzdür, güneş batıdan batar, sonra dönüp doğudan doğar.  Hadislere inanmıyorsan, camilere bakacaksın, dünyanın şeklini, yani kubbe şeklinde bir yarımküre göreceksin. Camilerin tavanına bak, yıldızlar ve kandiller göreceksin. minare ise arşa uzanan göğün kapısıdır

 

Bu arada Zulkarneyn'in gerçek hikayesini Bu linkten öğrenebilirsin

tarihinde saygsayg tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 11.01.2020 at 20:58, saygsayg yazdı:

Arkadaşım ZAMM-I SURE diye birşey duymadıysan, benim yapacağım birşey yok. Bir rekatta bir zamm-ı sure okunması şart değildir ama fazlası tercih edilmez, hadis de bunu vurguluyor

 

Denk gelirsem okurum tabii. ama durum değişmeyecek, ayetlerle sabittir ki dünya düzdür, güneş batıdan batar, sonra dönüp doğudan doğar.  Hadislere inanmıyorsan, camilere bakacaksın, dünyanın şeklini, yani kubbe şeklinde bir yarımküre göreceksin. Camilerin tavanına bak, yıldızlar ve kandiller göreceksin. minare ise arşa uzanan göğün kapısıdır

 

Bu arada Zulkarneyn'in gerçek hikayesini Bu linkten öğrenebilirsin

Hadis kitaplarını oku. Orada Ömer Kur'an kıraatı yapmadan namaz kıldırıyor. Hadis kitaplarınız çelişkiyle dolu! 

 

Hz. Ömer (ra), halka akşam namazı kıldırmıştı. Namazda kıraatte bulunmadı. Namazdan çıkınca kendisine: "Kur'an okumadın!" dendi. "Rükü ve secdeler nasıl oldu?" diye sordu. "İyi oldu!" dediler. "Öyleyse, tamamdır!" dedi. [Rezin tahric etmiştir. Bu hadise Beyhaki Sünen'inde yer vermiştir (2, 381)]
Ravi: Ebu Seleme
Kaynak: Rezin
 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 month later...

Güvercinin şeytana benzetilmesine şaşırmadım.İncil de İsa vaftiz olurken Kutsal Ruh İsa'nın üzerine güvercin gibi/güvercin görünümünde  iner . 

İsa'ya hasır altından düşmanlık Kuran'da da söz konusudur.Allah Muhammed'e der ki "Sen daha önce kitap okumaz,ellerinle yazı yazmazdın.Öyle olsaydı batıla saplananlar kuşkulanırlardı." İncil de İsa havralarda Eski Ahit'i açıp okuyan,parmağıyla (kalemle değil eliyle) toprağa yazı yazan ,Tevrat ayetlerinden alıntılar yapan,halkı öğretişiyle hayran bırakan,bilge biriydi.Öyleyse Kuran'a göre İsa kuşku duyulacak kişidir. Kuran da ki çoban benzetmeside manidardır.Kafirlerin durumu çobanın bağırmasını işiten hayvanlara benzetilir.İncil de İsa "İyi Çoban"dır . koyunları İsa'nın sesini işitirler ve tek sürü tek çoban olur. İncil de İsa defalarca yüksek sesle konuşur ve vaaz verir. 

Hadis olmasa islam yaşanmaz . hadis inkarcılığı moda oldu. Adam "hazreti" demekten korkar olmuş. 

  

tarihinde fezadabirtürk tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...