Jump to content

Türkiye'de evrim karşıtlığının babası: Fetullah Gülen


Recommended Posts

Türkiye’de ilk evrim karşıtı: Fethullah

 
gorsel_1_1.jpg
FacebookTwitterLinkedInPinterestWhatsAppPaylaş

Yeni müfredatta bir doğa yasası olan evrime yer verilmemesi Türkiye’de evrim karşıtlığının kökenine dair merakı artırdı.
Evrim düşmanlığı nasıl başladı?
Ortaya çıkışı kime, hangi kesime dayanıyor?
Evrim kuramına yönelik tartışmalarının miladı 12 Eylül 1980 Amerikancı darbesiyle başlatılır. Fakat öncesi düşünülmez.
Türkiye’de evrim karşıtlığı 70’lerin ikinci yarısından sonra ve 80’lerin başında resmi olarak devlet içinde savunulur oldu. Fakat bunun bir evveliyatı vardı!

Evrim düşmanlığının babası: Fethullah
Nazlı Somel, Türkiye’de Biyolojik Evrim Eğitiminin Sosyolojik Bir Değerlendirmesi adını taşıyan Temmuz 2005 tarihli yüksek lisans tezinde Türkiye’de evrim kuramı ile ilgili tartışmalara ilişkin en eski atfa 70’lerin sonlarında rastlandığını yazar. “1976 yılında yürürlüğe giren ‘tek kitap rejimi’ için hazırlanan ders kitaplarında, önceki dönemden farklı olarak evrimin kanıtlanmadığı vurgusu”nun eklendiğini söyler. Ancak ondan önce “Darwin ve evrim karşıtı toplantıların düzenlendiği”ni, “Evrim Konferansları” adını taşıyan bu toplantıların konuşmacısının Fethullah Gülen olduğunu ve Gülen’in bu konuşmalarının daha sonra Yaratılış Gerçeği ve Evrim adıyla kitaplaştırıldığını belirtir.
FETÖ elebaşı Fethullah Gülen, kendi ifadesiyle 60’ların sonunda “çok dar dairedeki bir kısım sohbetler”le ve 70’li yıllarda verdiği konferanslarla evrim düşmanlığının bayraktarlığını yapmıştır.
Bu sohbet ve konferanslarda FETÖ elebaşının şu başlıklar üzerinden evrimle mücadele ettiği görülüyor:
Fosiller, tesadüf, mutasyon, hücre, organlar, adaptasyon ve tek tanrılı dinlerin kitaplarına dayanarak evrimi “çürütme” girişimi…
Bu ve benzeri argümanların hepsinin bugünün evrim karşıtlarının kitaplarında ve söylemlerinde olduğunu görüyoruz.

Fethullah: Bilim tabudur
Gülen bilimi hedef alarak işe başlıyor, bilimi itibarsızlaştırmak ve otoritesini sarsmak için ipe sapa gelmez suçlamalarda bulunuyordu. Bilime olan düşmanlığını şu sözlerle gözler önüne seriyordu:
“Bilim dinin karşısında bir tabu haline getirildi.”

Fethullah: Biyoloji fantezidir
Fethullah Gülen bağnazlıkta o kadar ileri gidiyordu ki biyolojiyi de hedef tahtasına koyuyordu:
“Bugün biyoloji, ispatlanmamış teoriler üzerine kurulu bir fantezi gibidir. Bu fantezi teorilerin başında da hiç şüphesiz evrim teorisi gelmektedir.”
Biyolojiye yönelik bu karalama tersten de olsa ünlü “evrimin ışığı olmaksızın biyolojide hiçbir şeyin anlamı yoktur” sözünü ispatlıyor!

Fethullah: Evrim teori olduğu için tartışılmalı
Evrim kuramına yönelik saldırılar onun sadece bir teori, dolayısıyla bilimsel olmayan, tartışmaya açık bir varsayım olduğu kabulünden hareket ederek dillendiriliyor. Bunu sadece yobazlar değil aynı zamanda neoliberaller ve postmodernistler de söylüyor. Günlük hayattaki teori kavrayışıyla bilimsel teori arasındaki farkın bilerek çarpıtılmasından kaynaklanan bu yalanı ilk olarak Fethullah Gülen o yıllarda söylemiş ve evrim teorisini gözden düşürmeye çalışmıştı. Aynı zamanda bilimsel unvanların arkasına sığınılarak evrim kuramının tartışmaya açılmasını salık vermişti:
“Evet kaç ilim adamı yetiştirebildik ki, Batı bilim adamlarının yanlışlarını ortaya koydu ve mesela ‘Darwinizm’in eksik, yanlış ve çarpıtılmış yönlerini belirterek, onun da tıpkı diğer teoriler gibi tartışılabileceğini ifade etme cesareti gösterdi.”

Fethullah: Bugünkü maymunlar neden insan olmuyor?
Evrime karşı sıkça kullanılan ve artık alaya anılan en cahilce “akıl yürütme”lerden biri de evrim varsa bugünkü maymunların neden insan olmadığına yönelik itirazdı!
Fethullah Gülen ta o yıllarda bunu bir argüman olarak kullanıyor ve yobazlığın sırtını sıvazlıyordu:
“Tesadüflerin bir adaya sürüklediğini iddia ettikleri çok sayıda maymun orada evrimleşip insan olmuşsa, aynı yerde bunun tekrar yaşanmasına mâni ne vardır?”
Söz konusu itirazı Fethullah’tan yaklaşık 150 yıl önce Psikopos Wilberforce, Darwin’in temsilcisi Huxley’e soyunun büyükbabası tarafından mı yoksa büyükannesi tarafından mı maymunlara dayandığını sorarak yapmıştı.
Bilim düşmanı cehalet de evrenseldir!

Fethullah: Biyoloji kitaplarını bizim adamlarımız hazırlasın
Bugün güncel olarak evrim kuramına dair bizi ilgilendiren en önemli konu müfredatta bu kurama boylu boyunca yer verilmemesidir.
Gülen ise ta o yıllarda evrime karşıtı kampanyasının hedefini çok açık bir şekilde ortaya koyuyordu. Hayatın her alanına müdahale etme hedefini önüne koyan FETÖ’cü yobazlık fantezi ilan ettiği biyolojiyi kendi amaçları doğrultusunda çarpıtmak ve içini boşaltmak istiyordu. Somel’in dönemin Cumhuriyet gazetesinden aktardığına göre Gülen şöyle konuşuyordu:
“Liselerde okutulacak biyoloji kitaplarını, Allah’ın adıyla bizim adamlarımız, dinimize, kökenimize inanmış bağlı kimseler hazırlasınlar.”

Fethullah: Kutsal nesiller mektepleri evrimle meşgul etmeyecek
Fethullah Gülen ortaöğretim ve üniversitelerde evrimin okutulmasından büyük rahatsızlık duymaktaydı. “Kutsal nesil” diye adlandırdığı müritlerine seslenmekte ve onlara öğretim kurumlarında evrimi yasaklama görevi vermekteydi:
“Ne acıdır ki bu ispatlanmamış, ispatlanması da mümkün olmayan nazariye, ortaokul ve liselerden alın da, üniversitenin son sınıfına kadar bütün mekteplerde, bütün ilim ve eğitim-öğretim müesseselerinde, ispatlanmış ilmi bir gerçekmiş gibi okutulabilmektedir. (…) İnşallah, geleceğin kutsal nesilleri, her mevzuda olduğu gibi bu konuyu da, bütün yanlarıyla ortaya koyar ve gerek mektep kürsülerini, gerekse ilim mahfillerini, ispatı mümkün olmayan böylesi nazariyelerle meşgul etmezler.”

Evrim karşıtlığını FETÖ başlattı
Cumhuriyet’in ilk yıllarından beri evrim ders kitaplarında okutulmuştu. Atatürk, dünyaca ünlü tarihçi Wells’in Dünya Tarihi adlı kitabını Türkçeye çevirtmiş ve evrimci bakış açısını tarih ve biyoloji derslerine hâkim kılmıştı. 1980’li yıllara kadar evrim eğitimi ders kitaplarında sağlıklı bir şekilde verilmekteydi.
Dünyada neoliberal rüzgarların esmesi yobazlığın yelkenlerini doldurdu. Bu süreçte evrim karşıtlığının adım adım güçlenmesiyle birlikte evrim kuramına karşı örgütlü saldırılar başladı ve yaygınlaştı. Fethullah Gülen’in başında olduğu terör örgütüyse bu dönemin hemen öncesinde evrim karşıtlığın ilk savunucusu oldu. Evrim düşmanlığının tohumlarını ekti. Bu nedenle yukarıda işlediğimiz başlıkların ve yaptığımız alıntıların hepsi tarihsel birer kanıt niteliğindedir.

Sorumluluğa davet
Yurdumuzun güvenliği ve bağımsızlığı aynı zamanda bilim politikalarının bilimsel ve çağdaş ölçütlere göre belirlenmesinden geçiyor. Akademinin kabul ettiği, doğada ve laboratuvarlarda gözlemlenen, her ay hakkında onlarca bilimsel makale yayımlanan ve bir doğa gerçeği olan evrim kuramından çocuklarımızı mahrum etmek geleceğimizi karartmaktır.
Daha kötüsü bu, hangi niyetle yapılırsa yapılsın FETÖ’nün amaçlarına hizmet eder, ona fırsat verir ve yeni FETÖ’lerin güçleneceği zeminleri hazırlar.
Yetkilileri bu noktada sorumlu davranmaya, evrimi bir inanç meselesi gibi ele almamaya davet ediyoruz.
Bilim, tek gerçek yol göstericimizdir.

Emrah MARAŞO
Bilim ve Ütopya Genel Yayın Yönetmeni

Bu yazı Bilim ve Ütopya'nın eylül 2017 sayısında yayımlanmıştır...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Burada da Foreign Policy dergisinin hazırladığı yaşayan en büyük 100 entelektüel listesinden bahsedilmiş ve Feto bir numara, Orhan Pamuk ise dördüncü:

http://www.hurriyet.com.tr/dunya/gulen-1inci-pamuk-4uncu-9250859

Richard Dawkins'i bile geçmişler ???

 

Üstelik listeye giren başka Türk de olmamış, öyle demişler. Celal Şengör gibi bir adam değil de Fetullah, Orhan Pamuk gibiler Türk entelektüelini temsil ediyor bunlara göre ?

Batı dünyasının Fetullah gibi daha evrim gerçeğini bile inkar eden ilkokul mezunu cahil bir imama hürmet etmesi de çok tuhaf.

tarihinde Las Seis Flechas tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 8 months later...

Eski hesabımla açtığım bu başlık bence hak ettiği ilgiyi görmemiş. Bana kalırsa üzerinde durulması gereken çok önemli bir konudur bu.

 

Halen Batı dünyasında FETÖ eğitime ve bilime çok önem veren masum bir cemaat olarak biliniyor. Halbuki Fetullahçılar dünyadaki en gerici, en cahil ve en bilim karşıtı topluluklardan birisidir. Türkiye'de bugün çoğunluk evrimi inkar ediyorsa bunda Fetullahçıların çok büyük rolü vardır. Türkiye'de en çok evrim karşıtı propagandayı Fetullahçı yavşaklar yapmıştır.

 

Benim de tanıdığım tüm Fetullahçılar ölümüne evrim karşıtı olan son derece cahil ve yobaz tiplerdi.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Toplumu kontrol etmenin en kolay yolu dindir. Kendisi de bu ülkeyi hatta tüm müslümanları da geçtim üç dinin mensuplarını yönetip mesihliğini ilan etmek istediğinden elbette evrime karşı probaganda yapacaktır. 

 

Dünyada her yeni kurulan devletlerin öncesinde mutlaka bir din gelmiştir. Böylece toplum zihnen hazırlanmıştır.  Sonrası malum , savaş , ganimet, tecavüz,vahşet, yağmacılık...

 

Din sayesinde birine kolayca cinayet işlettirirsin ve niye diye sormaz. Ordu kurup savaşırsın ve askerler hiç tanımadıkları kişileri kolayca öldürebilirler. Bunu yaparken de kendilerini haklı görürler. Tamamıyla zombileşmişlerdir.

 

Tahminimce tanrısız toplumlardaki  bireylerin beyinleri daha hızlı geliştiği için kandırması zor oluyordu. Babil tabletlerinde ve Mısır papirüslerinde toplumları yönetme yollarının ilk çalışmalarına dair bilgiler yazılmış. En çok din de mezepotamyada çıkmış.

tarihinde bidonadam2 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

İşte böyleee,

                     EVRİM  GERÇEGİ:

EVRİM HAKKINDA DOĞRU BİLİNEN 3 YANLIŞ

Kozan Demircan | 12/09/2016 | Bilim-Teknoloji | 9 yorum

evrim-insan-hominid-dik_yuruyen-lucyEvrim teorisine karşı çıkanlar bir noktada haklı: İnsanlar maymundan gelmiyor. Aslında 40 yıldır bunu biliyoruz ve okullarda evrimi doğru öğretselerdi kimsenin kafası karışmazdı.

Ancak, Liverpool Üniversitesi’nden Profesör Robin Crompton ünlü dik yürüyen insan efsanesini de çürüttü. İnsanlar hep dik yürüyordu. Şempanzeler ve goriller gibi kuyruksuz maymunlar ise sonradan dört ayak üstünde yürümeye başladılar. İnsanların gerçek evrimini 3 adımda görelim.

1. EVRİM TEORİSİ YANLIŞ MI?

Tabii ki hayır! Dinozorların Sessiz Gecesi yazımda belirttiğim gibi, evrim teorisi bırakın fosil düzeyini, genetik düzeyde ve laboratuar ortamında yapılan deneylerle kanıtlanmıştır:

Michigan Eyalet Üniversitesi’nden Richard Lenski 1988 yılında başladığı deneyde, ishale yol açan E. Coli bakterisini 15 yıl süreyle ve 31 bin 500 kuşak boyunca özel bir kültür kabında çoğalttı. Sonunda E. coli genetik mutasyon yoluyla evrim geçirerek glikoz yerine sitratla (limon tuzu) beslenmeye başladı.

Dolayısıyla evrimi kanıtlamak için fosillere, hatta canlı türleri arasındaki genetik benzerliklerin soy ağacını çıkarmamıza gerek yok. Bunu deneylerle 2003 yılında ispat ettik. Tabii Darwin’den bu yana geçen son 190 yılda fosil kayıtları ve gen ağacıyla da defalarca kanıtladık. ? Diğer soruya geçelim:

İlgili yazı: Ahtapot DNA’sı uzaylı mı?

evrim-insan-hominid-dik_yürüyen-lucy

Bu tablo doğru değil. İnsanlar başından beri dik yürüyordu ve maymunlar sonradan dört ayak üstünde yürümeye başladı.

 

2. İNSANLAR MAYMUNDAN MI GELİYOR?

Öncelikle sırf bu fikir hoşuna gitmediği için evrim teorisine karşı çıkanların haklı olduğunu söylemeliyiz. Gerçekten de insanlar maymundan gelmiyor; yani bugünkü maymunlardan gelmiyor!

Goril ve şempanzeler gibi modern kuyruksuz maymunlarla insan türünün 6 milyon yıl önce yaşamış olan bir ortak atası var.1 Ortak atadan önce insansılar ayrıldı ve evrim geçirerek bugünkü insanı doğurdu.

Kuyruksuz maymunlar ise ortak atamızdan çok daha yakın bir zamanda ayrıldılar. Özetle insansılar evrim ağacında modern kuyruksuz maymunlardan eskidir.

MAYMUNLARI BİRBİRİNE KARIŞTIRMAYIN

Kuyruksuz maymunlar ile sokakta falınıza bakan kuyruklu makakları ve diğer niyetçi maymunları birbiriyle karıştırmayın. Bu yazıda insanlar ve maymunlar derken sadece şempanzeler gibi kuyruksuz maymunları kast ediyoruz. Böylece evrimle ilgili olarak çürütmemiz gereken son bir efsane kalıyor.

İlgili yazı: İnternetinizi uçuracak en iyi 10 modem

evrim-insan-hominid-dik_yürüyen-lucy

 

3. DİK YÜRÜYEN İNSAN EFSANESİ

Efsaneyi bilirsiniz: Kuyruksuz maymun atalarımız yerde kamburu çıkmış bir şekilde 4 ayak üstünde yürürken, zeki insan türü 3-4 milyon yıl önce iki ayağının üstüne kalkarak dik yürümeye başlar. Böylece dik yürümek insana özgü bir evrim aşaması olarak algılanır ve zeki insanları maymunlardan ayırır.

Ancak bu tablo da yanlış! İnsanların ataları başından beri dik yürüyordu ve kuyruksuz maymunlar sonradan dört ayak üstünde yürümeye başladılar. Liverpool Üniversitesi’nden Profesör Robin Crompton bunu ispatladığını söylüyor ve şimdi nasıl yaptığını görelim.

İlgili yazı: Aşkın İnsan Üstün İnsana Karşı

evrim-insan-hominid-dik_yürüyen-lucy

 

KADIN AYAĞI

Her şey 1990’larda Güney Afrika’da başladı ve Crompton ile meslektaşları Küçük Ayak adını verdikleri 3,7 milyon yıl yaşındaki bir kadın iskeleti buldular. Evrim araştırmalarında dik yürüyen insan konusunu incelemek için yeni buldukları kadın ayağını incelediklerinde şaşırtıcı bir gerçekle karşılaştılar:

Küçük Ayak iki ayağı üstünde dik yürüyordu. Oysa o zamana kadar ilk kez Homo erectus denen insan türünün dik yürümeyi başardığını sanıyorduk. Hatta 1 milyon 900 bin yıl ila 70 bin yıl önce yaşayan Homo erectus Latince dik yürüyen insan demekti.

Ancak, Crompton gördü ki insanlar Homo erectus’tan en az 2,7 milyon yıl önce dik yürümeye başlamıştı. Hatta ilk kez taş alet ürettiği düşünülen ve 2,5 milyon yıl ila 1,5 milyon yıl önce yaşayan Homo habilis (becerikli insan) türünden bile daha önce!

İlgili yazı: Hayat neden var? Evrimin termodinamik kökeni

evrim-insan-hominid-dik_yürüyen-lucy

3,5 milyon yıl önce yaşamış atalarımızla aramızda zihnen ve manevi olarak ne kadar fark vardı? Bir gün vücudun evrimi kadar zihnin evrimini de çözebilecek miyiz?

 

KENDİ ANLATIYOR

Bu yaz Swansea’de düzenlenen İngiliz Bilim Festivali’nde konuşan Profesör Robin Crompton konuyu şöyle açıkladı:

“Şempanzeler ve insanlar bugünkü şempanzelerden ziyade modern insanlara benzer şekilde yaşayan bir ortak atadan türediler. Bu gerçek bizi rahatsız edebilir ama öyle.” (Gerçi 30 yıldır bu gerçeği biliyorum ve bunu ortaokulda okuduğum Türkçe popüler bilim kitaplarına borçluyum).

İlgili yazı: DNA’nın Tutkalı Kuantum Dolanıklık

evrim-insan-hominid-dik_yürüyen-lucy

Şempanze ve yavrusu. Yüz ifadelerini anlayabiliyorsak zihin yapısı da benzer olmalı.

 

DİK YÜRÜYOR VE AĞAÇTA YAŞIYORDU

Evrim insan türünün hayal gücüyle sınırlı olmayan ve Dünya’da en az 4 milyar yıldır devam eden bir süreç. Bu nedenle evrim teorisiyle ilgili bazı gerçekler bize şaşırtıcı gelebiliyor. Örneğin, 4 milyon yıl önce ağaçlarda yaşayan atalarımızın aynı zamanda yerde dik yürüdüğü kimin aklına gelirdi?

Ancak şaşırmamak gerek: Tarzan ağaç dalları arasında sarmaşıklara tutunarak maymun gibi gidip gelebiliyorsa atalarımızın da hem ağaçlarda yaşadığını hem de yerde dik yürüdüğünü tahmin etmemiz gerekirdi; ama sıkıntı yok. Bilim tahminlerle değil, kanıtlarla işler ve bu kanıtı Crompton sağlıyor.

İlgili yazı: DNA Katlama Sanatı >> DNA’da gizli yeni veri katmanı keşfedildi: Epigenetik kod

evrim-insan-hominid-dik_yürüyen-lucy

Lucy 3,2 milyon yıl önce yaşadı ve iskeleti insan uygarlığını değiştirdi. Gerçekten böyle mi bakıyordu?

 

ELLER VE AYAKLAR

“Kolaylık olsun diye dört ayak üzerinde yürümek diyoruz; ama şempanzelerin dört elleri üzerinde yürüdüklerini söylemek daha doğru olur. Hatta vücut ağırlığını vermek için ön ellerinin boğumları üzerinde yürüyorlar.”

Bu bağlamda insanlarla maymunların ataları 6 milyon yıl öncesine kadar dik yürüyordu; ama sonra maymunlar orman tabanında daha hızlı hareket edebilmek için dört ayak üstünde yürümeye başladılar. İnsansılar ise evrim sürecinde dik yürümeye devam etti.

“1992 yılında keşfedilen Ardipithecus ramidus iskeletine bakınca atalarımızın en az 4,4 milyon yıl önce dik yürümeye başladığını gördük.2 Kısacası atalarımız ağaçlardan yere inmeden ve 3 milyon yıl önce iyice kuruyan Doğu Afrika otlaklarında dolaşmaya başlamadan önce de dik yürüyordu.”

İlgili yazı: DNA Yeniden Yazılıyor >> İnsan DNA’sına Yeni Harfler Ekleniyor, Sentetik İnsan Geliyor

evrim-insan-hominid-dik_yürüyen-lucy

Küçük Ayak

 

NEDEN TARZAN GİBİ?

Atalarımız neden ağaçta yaşadıkları halde yerde dik yürüyorlardı? Çünkü ağaçta yaşıyor ama yerde besleniyorlardı.

Orman tabanına düşen olgun meyveleri leoparların yırtıcı atalarına yakalanmadan bulmak için büyük bir beyin geliştirmişlerdi ve iki ayak üstünde durarak daha çevik hareket edebiliyorlardı. Ağaçtan düşmemek için de dallara bir eliyle tutunuyorlardı.

İlgili yazı: AIDS’e Kesin Çare

evrim-insan-hominid-dik_yürüyen-lucy

Anlaşabiliyoruz. Nasıl türlemiz ayrıldı ve biz uygarlık kurarken onlar ormanda takılmaya devam ettiler?

 

AĞAÇTAN HİÇ İNMEDİK Kİ!

Crompton, Tarzan öykülerini anımsatarak “Bizler ağaçları hiç terk etmedik ve ayakkabılarımızı çıkarıp tekrar yukarı çıkarsak ağaçlarda gayet güzel yaşayabiliriz” diyor. “Ancak, insanların hep dik yürüdüğünü nereden öğrendik derseniz fosillere baktığımızı söyleyebilirim.” Öyleyse biz de fosillere bakalım.

1974 yılında insanların evrim süreci hakkında bildiklerimizi kökten değiştiren bir keşif yapıldı ve 3,2 milyon yıl önce Etiyopya’da yaşamış olan Lucy’nin iskeleti bulundu. Lucy 1,05 boyundaki çevik bir dişiydi ve hem ağaçlara çıkan hem de yerde dik yürüyen Australopithecus afarensis türünün üyesiydi.

İnsanların eskiden beri dik yürüdüğünü bize Lucy öğretti; fakat ayak kemikleri eksikti ve yeni detaylar için 18 yıl beklememiz gerekti. Takvimler 1990’ı gösterdiğinde her şey değişti.

1990’larda Güney Afrika’da Küçük Ayak adlı başka bir Australopithecus dişisinin iskeleti bulundu. Bu dişi modern bir Avrupalı kadın kadar uzundu. Ancak, adında da anlaşılabileceği gibi Küçük Ayak’ın ayak kemikleri sağlamdı. Böylece atalarımızın nasıl yürüdüğü hakkında net bilgi edindik.

İlgili yazı: Kök Hücrelerle Kesin Körlük Tedavisi

evrim-insan-hominid-dik_yürüyen-lucy

İşin sırrı ayak fosillerinde; çünkü kimin ne zaman dik yürüdüğünü gösteriyorlar.

 

CÜCELER DİYARI

Profesör Crompton, Lucy’nin bir Australopithecus cücesi olduğunu düşünüyor. Tıpkı günümüzdeki pigmeler gibi o zamanki atalarımız da yaşadıkları yere göre kısalıp cüceleşebiliyordu (Türlerin yaşadığı yer kuraksa ve besin kaynakları sınırlıysa boylu kısalıyor ve vücutları küçülüyor. Böylece enerjiden tasarruf ediyorlar).

“Bugüne kadar bulunan en sağlam Australopithecus iskeleti olan Küçük Ayak insanın dik yürümesiyle ilgili kuşkularımızı giderdi. Hatta bu kez atalarımızın nasıl yürüdüğünü anlamak için bilgisayar modelleri kullanacağız. Ancak, Küçük Ayak’ın leğen kemiği fena kırılmış ve laboratuarda birleştirip dijital ortama aktarmamız zaman alacak.”

İlgili yazı: Kadınlar neden adet görüyor? >> Anne-fetüs rekabeti

evrim-insan-hominid-dik_yürüyen-lucy

Ron Clarke ayak fosillerinin kalıbını çıkarıyor.

 

LUCY AĞAÇTAN DÜŞEREK ÖLDÜ

Talihsiz bir kaza; ama bazı eski-insan bilimciler (paleoantropologlar) bunun Lucy’nin ağaçlarda dolaşmayı bilmediği anlamına geldiğini öne sürüyor. Crompton ise kazayı abartmamak gerektiğini düşünüyor:

“Şempanzeler de ağaçtan düşüp ölüyor. Ağaçta yaşamayı bilmediklerini mi söyleyeceğiz şimdi? Kazalar olur ve Lucy’nin ağaçtan düşmesi atalarımızın ağaçta yaşamayı bilmediği anlamına gelmez.”

İlgili yazı: Yapay Seks >> Rönesans Heykellerinden RealDoll’a Seks Robotlarının Geçmişi ve Geleceği

evrim-insan-hominid-dik_yürüyen-lucy

Bu sahne atalarımız ile diğer kuyruksuz maymunlar arasında milyonlarca yıl önce yaşanmış olabilir.

 

SABİT AYAK SENDROMU

Atalarımızın ağaçtan indikten sonra dik yürümeyi öğrendiğini göstermek için insan ayak kemiklerinin sabit olduğu varsayımını kullanıyorduk. Oysa bu konuda da yanıldığımız ortaya çıktı:

“Bilim insanları, atalarımızın ağaçtan indikten sonra dik yürümeyi öğrendiğini düşündüler. Bunun sebebi insan ayak kemiğinin sabit olduğunu sanmalarıydı. Oysa bilgisayarla bakınca kemiğin kaslar ve bağlarla sabit tutulduğunu görüyoruz. Kaslar olmasa ayağımız kırılmadan daha çok esnerdi.”

“Kısacası evrim ağacında geriye gider ve insan ayak kemiğini tutan bağlarla kasların yerini değiştirirsek ayaklarımızın goril ayağı gibi esnediğini göreceğiz; yani milyonlarca yıldır hem ağaçlarda hem de yerde yaşamaya uygun bir yapımız var. Özünde insan türü çok tüy dökmüş olan bir kuyruksuz maymundur.”

İlgili yazı: Renk Körlüğünü Düzelten Gözlük

evrim-insan-hominid-dik_yürüyen-lucy

İlk aletleri insanlardan önce yaşayan bir canlı türü icat etti. İnsan türünü diğer canlılardan ayıran 3 temel özellik var: 1) Farklı gruplar arasında ticaret yapıyoruz. 2) kadınlar ve erkekler iş bölümü yapıyor. Kadınlar genellikle çocuk yapıyor. 3) Ölülerimizi gömmekle yetinmiyoruz. Karmaşık bir dinsel hayatımız var. 200 bin yıl önce doğu Afrika’da yaşanan büyük kıtlık ve açlık ortamında, sadece 5000 yıl içinde evrim geçirdik. Homo sapiens sapiens alt türü ise 40 bin yıl önce ortaya çıktı.

 

BONUS EFSANE

Artık insanların evrim süreciyle ilgili son efsaneyi de çürütme zamanı geldi: Teknoloji insan icadı değil. İlk taş aletler 3 milyon 300 bin yaşında ve bu buluntular tarih öncesinde ilk kez alet kullandığı sanılan Homo habilis’ten 800 bin yıl daha eski!

Profesör Crompton’a göre bunun sebebi basit: Atalarımız ağaçtan düşmeden dik durmak için dallara tutunuyorlardı. Sonunda dalları alet olarak kullanmayı akıl ettiler ve yerde dolaşırken de taşları kullanmaya başladılar. Peki ilk taş aletleri kim buldu dersiniz? Hemen okuyabilirsiniz.

İNSANLIĞIN ANASI LUCY

1Origin of human bipedalism: The knuckle-walking hypothesis revisited.
2Australopithecus ramidus, a new species of early hominid from Aramis, Ethiopia.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İşte böyleee,

                       Gelelim bir başka gerçege.

Darwin'den 1000 yıl önce evrim fikrini ortaya atan Müslüman: Basralı El Cahiz

1 Mart 2019
Filozof El Cahiz için çıkarılan pul

KAYNAK,QATAR STATE

 
Fotoğraf altı yazısı,

Katar Posta kurumunun İslam aleminin büyük isimleri serisinde yer alan El Cahiz pulu

Charles Darwin'in, yeryüzündeki canlı türlerinin zaman içinde doğal seleksiyon adını verdiği bir süreç sonucu değişime uğradığını ortaya koyan evrim teorisi insanlığın canlılar alemine bakışını tamamen dönüştürerek, çağdaş bilime damgasını vuran köşe taşlarından biri oldu.

1859 tarihli Türlerin Kökeni adlı kitabında Darwin evrimi, türlerin özelliklerinin nesilden nesile aktarımında meydana gelen kalıtımsal farklılaşma olarak tanımlar ve böylece ortak bir türden nasıl farklı türlerin ortaya çıktığının izini sürer.

Fakat, biraz dikkatli bir tarih incelemesi evrim teorisinin kendisinin de tarihsel kökenleri olduğunu ortaya koyuyor.

Bu kökenleri İslam dünyasında buluyoruz.

Doğal Seleksiyon

Charles Darwin'den yaklaşık 1000 yıl önce bugünkü Irak'ın Basra bölgesinde yaşayan El Cahiz adıyla bilinen Müslüman bir filozof Kitab-ül Hayvan adlı kitabında, hayvan tü

Asıl adı Ebu Osman Amr El Kenani el Basri olan filozof "patlak göz" anlamına gelen lakabı El Cahiz ile tarihe geçmiş.

El Cahiz'in Hayvanlar Kitabı'nden iki sayfa

KAYNAK,GETTY IMAGES

 
Fotoğraf altı yazısı,

El Cahiz'in eseri Kitab-ül Hayvan yedi ciltten oluşuyor

Çok nazik bir lakap değil belki, fakat El Cahiz ismi, filozofun ufuk açıcı kitabı Kitab-ül Hayvan (Hayvanlar Kitabı) ile birlikte bilim tarihinin bir parçası.

El Cahiz, milattan sonra 776 yılında bugünün Irak'ının güneyindeki Basra'da doğdu. O sırada bölgedeki Arap felsefe ve din alimleri arasında rasyonalist diye tanımlanabilecek akla ve mantığa önem veren bir akım olan Mutezile hareketi güçlenmekteydi.

Akılcı bir akım olan Mutezile, mantık kurallarıyla çelişir gördüğü âyet ve hadisleri akla uygun gelecek şekilde yorumluyor ve bu tutumuyla iktidardan bir hayli eleştiri ve tepki de alıyordu.

Abbasilerin en parlak günleriydi ve Basra'da Yunan filozoflarının çalışmaları Arapçaya çevriliyor din, bilim ve felsefe üzerine çok güçlü tartışmalar sürdürülüyordu.

İşte El Cahiz'in Hayvanlar Kitabı'nda dile getirdiği fikirleri böyle bir entellektüel ortamda doğmuştu.

Yine o dönemde Çinli tüccarlar tarafından Basra'ya getirilen kağıt sayesinde fikirler daha hızlı yayılmaya başlamış ve genç El Cahiz de bir çok konuda çalışmaya başlamıştı.

İlgi alanları genişti. Bilim, coğrafya, felsefe, Arap dili ve edebiyatı gibi konularda yazıyordu. Yaşamı boyunca 200 civarında kitap yazdığı tahmin ediliyor ama ne yazık ki bu kitapların sadece üçte biri zamanımıza kadar gelebildi.

Charles Darwin'in portresi

KAYNAK,GETTY IMAGES

 
Fotoğraf altı yazısı,

Charles Darwin 1882 yılında öldüğünde millete malolmuş büyük insanların gömüldüğü Westminster Abbey (Aziz Peter) kilisesine gömülerek onurlandırıldı

Hayvanlar Kitabı ve evrim fikri

El Cahiz'in en ünlü eseri olan Hayvanlar Kitabı 350 farklı hayvanın anlatıldığı bir tür ansiklopedi gibi tasarlanmış. Bu kitapta yazarın dile getirdiği görüşler ise Darwin'in evrim teorisi ile çok yakın benzerlikler içeriyor.

"Hayvanlar, varoluşlarını sürdürmek ve mevcut kaynaklar için, başkasına yem olmamak ve üreyebilmek için bir mücadele yürütürler" diyen El Cahiz şöyle sürdürür:

"Çevre faktörleri canlıların hayatta kalabilmesi için yeni özellikler geliştirmesinde, dolayısıyla onların yeni türlere dönüşmesinde rol oynar. Hayatta kalmayı ve üremeyi başaran hayvanlar başarılı özelliklerini yavrularına geçirirler."

El Cahiz, canlılar aleminin hayatta kalabilmek için sonsuz bir mücadele olduğunu ve daima bazı türlerin diğerlerinden daha güçlü olduğunu açıkça ifade ediyor.

La Petite Lune kapağı, 1871

KAYNAK,GETTY IMAGES

 
Fotoğraf altı yazısı,

1871 tarihinde yayınlanan Fransız La Petite Lune dergisi, kapağında, insanın maymunla aynı atadan geldiğini söyleyen Darwin'i böyle karikatürleştirmişti

El Cahiz'e göre, hayatta kalabilmek için hayvanlar yiyecek bulma, başkasına yem olmama ve çoğalma bakımından diğer türlerle rekabet etmek zorundaydılar ve bu onları her bir nesilde biraz değişmeye zorluyordu.

Bu düşünceler El Cahiz'den sonra gelen Müslüman düşünürleri de etkiledi. El Farabi, El Arabi, El Biruni ve İbn-i Haldun gibi büyük düşünürler onun çalışmalarını okudu ve etkilendi.

Pakistan'ın "Manevi Babası" diye anılan Muhammed İkbal, 1930'da yayımlanan toplu yazılarında, "Hayvanların hayatlarında göçler ve çevre değişiklikleriyle meydana gelen değişimlerin önemine işaret eden El Cahiz olmuştur" diyerek onun önemine işaret eder.

Buna karşılık, Darwin'in, Arapça bildiği ya da El Cahiz'in çalışmalarından haberdar olduğu yönünde somut bir kanıt yok.

Darwin Galapagos adalarındaki 4 ayrı ispinoz tipini çizmişti

KAYNAK,GETTY IMAGES

 
Fotoğraf altı yazısı,

Darwin Galapagos adalarında ispinoz kuşlarının, gagalarında meydana gelen farklılaşma ile birbirinden ayrılmaya başladığını gözlemlemiş ve dört ayrı ispinoz türünü çizmişti

Yıllarını seyahat ederek doğal yaşamı gözlemleyen ve teorisini eşi görülmemiş şekilde ayrıntılı olarak ve netlikle anlatarak canlılar alemine bakışımızı değiştiren İngiliz doğa bilimci Darwin, haklı olarak evrim teorisinin yaratıcısı olarak anılıyor.

Fakat BBC radyosuna İslam ve Bilim adı altında bir belgesel dizisi hazırlayan bilim gazetecisi Ehsan Masood'un vurguladığı gibi, evrim düşüncesine katkıda bulunan diğer isimleri hatırlamak da çok önemli.

Yaradılışçılık yaygın değildi

Ehsan Masood ayrıca El Cahiz'in yaşadığı 9. yüzyıl Basra'sında, Bağdat'ında, yani o çağın İslam medeniyeti açısından önde gelen eğitim merkezlerinde Yaradılışçılığın etkili bir akım gibi görünmediğini de vurguluyor.

Guardian gazetesine El Cahiz ile ilgili olarak yazdığı bir makalede Masood bunu şöyle ifade ediyor:

"Alimler dini metinleri satır satır alıp, saatlerce bunların, doğal aleme ilişkin gözleme dayalı bilgilere uyup uymadığını incelemekle uğraşmıyorlardı. Onun yerine çıkıyor ve bilgiye kendileri ulaşmaya çalışıyorlardı."

Büyük İslam alimi El Cahiz'in ölümü de ileri bir yaşta işte böyle bilgiye ulaşmaya çalıştığı bir anda geldi. Anlatılara göre filozof 92 yaşındayken kitaplığın üst raflarından birine erişmeye çalışmış ve kitapların üzerine yıkılmasıyla hayatını yitirmişti.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...