Jump to content

Laiklik ve sekülerizm ayrımı


Recommended Posts

Birçok insanın hala bu iki kavramı birbirine karıştırdığını görmekteyim. Laiklik ve sekülerizmin farkını özetlemek gerekirse; laiklikte din devlete karışamaz ama devlet dine karışabilir, sekülerizmde ise ne devlet dine ne de din devlete karışabilir. 

 

Batı ülkelerinde Fransa dışında türban gibi dini sembollere yasak uygulanmaması mesela sekülerizmin bir gereğidir. Aynı şekilde Batı'da "Hristiyan Demokratlar Birliği" diye bir parti kurulabilir. Devlet başkanı İncil'e el basabilir. Aynı şekilde tarikatlar, cemaatler vb. oluşumlar da özgürce varlığını sürdürür. Rahat rahat misyonerlik ya da tebliğ yapılabilir. Batı ülkelerinde cüppeli, sarıklı, sakallı adamların şeriatçı ve cihatçı gösteriler yaptığını az çok görmüşsünüzdür. Sekülerizm bunlara da izin verir. Zaten İngiltere gibi bazılarında Müslümanlara özel şeriat bile vardır. Çünkü sekülerizm bunu gerektirir. Sekülerizm irticaya, gerici yobazlığa 'düşünce özgürlüğü' ya da 'inanç özgürlüğü' gözüyle bakar.

 

28 Şubat'ın çıkış noktası laikliktir mesela, sekülerizm değil. 28 Şubat, Atatürkçülük doğrultusunda irticaya ve dinci yobazlığa karşı mücadele vermeyi amaçlayan bir hareketti. Hedef tarikat ve cemaat gibi her türlü irticai oluşumu kökten bitirmek ve laikliği güvence altına almaktı ama tabii başarılı olamadı.

 

İlginç bir şekilde CHP'nin ideolojisinde sekülerizm kavramına da yer verilmiş:

p5ZlMz.jpg

CHP'nin artık sadece 'kağıt üstünde' Atatürkçülüğü benimsediği aşikardır. Kılıçdaroğlu'nun "Yeni CHP" adını verdiği oluşum laikliği reddeden ve sekülerizmi benimseyen bir anlayıştır. Mesela türban serbestisi aslında Kılıçdaroğlu'nun tavizi ve desteğiyle gerçekleşmiştir. 

tarihinde Las Seis Flechas tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

1400 yıl öncesi yobazlığın kafası hakim olan bir ülkede sekülerizmi uygulamak, vatanın bütün değerlerini yobazlara teslim etmek demektir ki, zaten öyle de oldu.

Yobazların, dincilerin hakim olduğu bir ülkede sekülerizmi uygulamak, özgürlüğü esaret altına almak demektir.

İşte Atatürk ve onun aydınlanma mücadelesi bu yüzden anlaşılamadı ve onun bu mücadelesini asıl amacından saptırarak bu ülkede Atatürk düşmanlığı yaratıldı.

Şimdi bu ülkede dincilere sınırsız imkanlar verilirken, dinci olmayan herkese faşizm uygulanıyor, işte al sana özgürlük.

 

Bu sadece Kılıçdaroğlu ile alakalı değil, bu ülkede hangi siyasetçi ülke değerlerinin kaybedilmesinde sac ayağı olmadı ki, meclis dışından meclisin göbeğine kadar hepsi ülkenin 1400 yıl öncesine dönmesi için var gücüyle çalıştılar.

Lakin siyasetçi açık hedeftir, onları eleştirmek kolaydır, ülkenin bu duruma gelmesinde asıl sorumlu AKP'ye oy veren yüzde ellilik yobazlar ve seyreden diğerleri olmuştur.

Ülkede siyasi parti kalmadı, meclis kalmadı, muhalefet kalmadı, toplum dernekleri kalmadı, adalet kalmadı, toplumun namusu kalmadı, hepsi bir figüre dönüştü, her şey bir kişinin iki dudağı arasına sıkıştı.

Siz boşverin sekülerizmi, Kılıçdarı, bu ülkede insan kaldı mı ona bakın.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Çok güzel bir konu. Bunu enine boyuna tartışmalıyız, herkes ama gerçekten herkes bu konu hakkında görüş bildirse iyi olur. Düşüncelere katılınır veya katılınmaz ama her düşünce burda faydalı olur diye düşünüyorum. 

 

Bir gün yine iktidara geleceğimizi ve bu konunun gündemimizde çok önemli bir yer tutacağını düşünüyorum.

Yalnız ağı ağır gidelim ki geçmişte yaptığımız hataları bir daha yapmayalım, hislerimizle değil aklımızla haraket edelim.


Karşımızda demokrasi için hristiyanlıktan çok daha tehlikeli bir din var. Ve inanırlarının bir çoğu da günümüzün hristiyanlarından daha cahil. Eski hataları tekrarlamayalım.
Mesela başörtülü kızları doğru eğitmek yerine okullara sokmamak ne kadar doğruydu?!?


Bizim bunları küstürmeden (çünkü ilk baştan bunların oyuna da muhtaçız) eğitmemiz nasıl mümkün olabilir?
İnsanların özgürlüklerini kısmadan veya ayırımcılık yapmadan devleti dinden nasıl koruyabiliriz? 


Devlet dini kontrol etmeye çalışırken yanlış kişinin/partinin başa gelmesiyle sistemin nasıl ters teptiğini gördük/görüyoruz.

 

Dindarları (dincileri değil) küstürmeden, devlete düşman etmeden neler yapabiliriz?


Devlet elini dinden(islamdan) çekse,  müslümanlar kendi kendilerini finanse etmek zorunda kalsa ne olur? (Burdan tassaruf edilen para eğitime yatırılabilir)
Okullarda din dersleri şeçmeli olsa ve bütün dinleri (aleviliği de) tarafsızca ele alsa, din dersine alternatif ahlak ve/veya felsefe dersleri verilse ne olur?

 

Ben eğitimi çok önemli buluyorum, laik eğitim/okullar dini okullardan kat be kat iyi olmalı ki dinciler bile çocuklarının geleceği için laik okulları seçmeli.

 

Kendileri İŞİDçi olan aileler çocuklarını da aynı kafayla eğitiyor. Bu çocuklara biz düşman ilmamalıyız aksine tarafımıza çekmeliyiz.

 

Bir de aklımdan (büyük tepki çekebilecek) bjr şey geçiyor.

Biz Atatürkü koruyan kanunu çıkartıp (milletin %70i zaten ona saygı duyuyor ve koruyor) yerine demokrasiyi koruyan bir kanun çıkartıp uygulamalayız. İŞİDci cemaatler, beyinler Atatürke saygısızlıktan değil demokrasiyi yıkmaya çalışmaktan yargılanmalı.

Tabii ki ilerde.


Bunlar benim bu konu hakkındaki ilk aklımdan geçenler.
Geçmiste hangi hataları yaptık? Nasıl daha iyisini yapabiliriz?

 

 

tarihinde poiuz tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...