Jump to content

Feminizmin amacından sapması


Recommended Posts

Feminizmin sözlükteki anlamı:

"XVIII. yüzyılda Fransa’da filozoflar ve kadın yazarlarca ortaya atılan ve savunulan, daha sonraki yüzyıllarda her toplumda yandaş bulan, kadının siyasal ve toplumsal haklar bakımından erkekle eşit olması gerektiğini öne süren ve bunu gerçekleştirmeye çalışan akım."

 

Yani aslında cinsiyet ayrımcılığına, kadının ikinci sınıf insan olarak görülmesine karşı çıkmaktır. Kadın erkek tarafından ezilmesin, erkeğin kölesi olmasın. Kadın hem sosyal yaşamda, hem ekonomik alanda, hem de siyasette erkeklerle eşit olsun demektir bu.

 

Tabii ki bu eşit hak, eşit sorumluluğu da gerektirir. Yani kadın erkek gibi sorumluluk alacak, okuyacak, çalışacak ve ekonomik güç elde edecek. Ki erkeğe muhtaç olmasın, erkeğin sömürgesi olmasın. 

 

Ama günümüz Türkiye'sinde bu, kadının sorumluluğu olmasın ama yine erkekle eşit haklara sahip olsun şekline dönüşmüştür. Kadın çalışmasın, sonra da bir koca bulup onun sırtından geçinsin, evde oturup dedikodu yapsın veya televizyon seyretsin. Ama canı sıkılınca da boşanıp nafaka ve mal paylaşımı gibi yollarla erkekten para koparsın. 

 

Artık öyle bir hale geldik ki bu işi meslek olarak yapan kadınlar türedi. Böyle bir rezilliğin fuhuştan farkı yoktur diyeceğim ama bence fuhuştan da iğrenç bir durum. Çünkü işin içinde yalan ve aldatmaca da var.

 

Ve bu saçmalıkları bakıyorsunuz feminist kılıklılar savunmak için yırtınıyor. "Kadın çalışmıyorsa ne yapacak?" gibi bir soruyu ciddi ciddi soranlarını çok gördüm. Hiç "Erkek çalışmıyorsa ne yapacak?" diye bir soru duyulmuş mudur? Erkek çalışıyorsa tabii ki kadın da çalışacak. Ayrıca kadın kendi kendine bakamayacak da erkek nasıl hem kendine hem kadına bakacak? İnsan değil mi bu?

 

 

Tabii durum bundan ibaret de değil. Günümüzdeki feminizm anlayışı "Pandalar yerine erkeklerin nesli tükensin" gibi aptal saptal sloganlarla özdeşlemeye başladı. Kadın ezilmesin dediysek bu kez de kadın erkeği ezsin de demedik. 

 

Bundan 1-2 yıl kadar önce çok vahim bir olay yaşanmıştı. 16 yaşındaki bir kız, sevgilisinden hamile kalmış. Sonra da bunu örtbas edebilmek amacıyla masum bir çocuğa tecavüzcü iftirası atmış, kızın babası da hemen inanıp sonra da zavallı çocuğu öldürmüş. Hatta adamın gözaltına alınırken görüntüleri vardı, Tayyip'e yalvarıyordu yasa çıkarsın falan diye. Tüm Türkiye öldürülmüş çocuğa küfürler yağdırmıştı. Çocuğun annesi kahrından hastalanmış, babası da işi bırakmak zorunda kalmıştı. Tabii sonra gerçekler gün yüzüne çıkmış ve tekrar olay gündeme oturmuştu. Ben de Uludağ ve Ekşi'de bu konuyla alakalı tartışmaları okuduğum da şok oldum. Bu cinayet azmettiricisi ve iftiracı kıza tek bir laf etmeyen feminist kılıklılar; onun yerine kız için "o" harfiyle başlayan bir kelime kullanıldı diye çıldırmış. "Kız etmiş işte bir cahillik" diye suçu hafifletmeye çalışanlar mı dersin, "Gerçekten tecavüze uğrayan kadınlardan birisine sayarsınız" diyenler mi dersin, hatta babası yobaz olduğu için kızın korkup buna mecbur kaldığını iddia edip bu cinayetin sorumlusunun ataerkil zihniyet olduğunu söyleyenler mi dersin... Aslında bu kezbanların kafa yapısının da eleştirdikleri ataerkil zihniyetten hiçbir farkı yok.

 

Ben hiçbir zaman cinsiyet ayrımı yapmam. Kadın düşmanı hemcinslerime karşı kadınları savunduğum da olmuştur ve hala oluyor. Ama bunu kadınlara yaranmak için falan da yapmıyorum, sadece haksızlığın ve cinsiyet ayrımcılığının karşısında duruyorum. Aynı şekilde yukarıda bahsettiğim feminist kılıklı kezbanlara da karşı duruyorum.

 

 

Yani demek istediğim; feminizm asla erkek düşmanlığı olmamalıdır. Veyahut haksız da olsa kadını savunmak olmamalıdır. Feminizm cinsiyet ayrımına karşı çıkmak olmalıdır. Ataerkil zihniyet dedikleri yani erkek egemenliğine dayanan, erkeğe sırf erkek diye imtiyaz tanıyan ve ona her şeyi meşru gören zihniyet ne kadar sapıksa bu tür feminizm anlayışları da sapıktır. Kadın ve erkek eşit haklara, eşit sorumluluklara sahip olmalı. Kimse de cinsiyetinden dolayı aşağılanmamalı ya da ezilmemeli. 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sen açtığın başlıklarda hep bir şeyi unutuyorsun.

Bu tür olayları tamamen kişiselliğe bağlıyorsun.

Oysa bu ve benzer olayların tamamı bizzat sistemin kendisidir.

Fuhuş, uyuşturucu, mafya, adaletsizlik, yolsuzluk, sömürü, rüşvet, ırkçılık, güççülük, çıkar çatışmaları ve "kavram karmaşası" bir sistemdir, işte buna "kapitalizm" diyoruz.

Kapitalistler ise bu olaylar zincirine "özgürlük" diyor ve bunu "Amaca ulaşmak için her şey mübahtır" sloganıyla savunuyor.

Yani amaca ulaşmak için atom bombası atabilir, milyarlarca insanı öldürebilir ve hatta robotlaşmayı getirerek insan türünü yok edebilir, kapitalizm bunları kendinde hak olarak görüyor, bu hakkı da "Güçlü olan kazanır" sloganıyla dolduruyor.

Oysa güçlü olan kazanır sözü evrim süreciyle doğru orantılı olsa da kapitalizm nihai güç olmadığı için ona özel bir süreç değildir.

Ancak bahsettiğim kavram karmaşası burada da kendini gösteriyor, sistemden nemalanan bazıları kapitalizmin nihai güç olduğu yanılgısına kendilerini inandırmışlar.

Dolayısıyla başlık konusu kişisel olaylarla ilgili gibi görünse de aslında yukarıda sıraladığım olgularla birlikte bir devlet sistemi olduğunu belirteyim.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...