Jump to content

Tehlikeli Oyunlar Oynanıyor


Recommended Posts

Yıllardır bu forumda yazıp çizmiş biri olarak, internetin ve sosyal medyanın ciddi derecede tehlike barındırdığını, ciddi algı oyunları ve manipülasyonlara ortam sağladığını ve birtakım sitelerin ciddi anlamda maşalar ile algı oluşturmayı başardığını düşünmekteyim. Bu bahsettiğim sitelerde amacı bu olanlarla beraber, aynı şeyleri papağan gibi tekrarlayıp suni bir "kalabalık" oluşturarak birbirlerini tatmin eden, akıl ve izandan yoksun ciddi bir güruh bulunmakta ve bu operasyonlara istemeden de olsa ortak olmaktadırlar. Bu duruma bir çözüm bulunmalıdır. Gerekirse regülasyon yasaları çıkarılmalıdır. Toplumsal algıyı bozan, tek yönlü(Kişilerden bir kısmı aynı düşünceleri tekrar tekrar yazdığında kaynak tek yönlü olmaktadır, çift yönlü değil), infial yaratıcı bu ortamların sağladığı "düşünce özgürlüğü", götürdüklerinden katbekat fazladır.

 

Türkiye Cumhuriyeti bir zamandır her cephede ciddi mücadele halinde. Yöntemler, seçimler, yollar muhakkak tartışma konusudur. Ancak birtakım kişiler her türlü politik, siyasi ve stratejik bilgiden yoksun bir şekilde demagoji yapmayı "muhalefet" sanmakta, insanları da bu yanlışa çekmektedir. Çok güzel çağrışımları olan, ancak gerçek dünyada çoğunlukla "pembe" kalan kavramları kendi kötü niyetlerine alet eden bazı örgütlenmeler, bu kavramları sorgusuz sualsiz takip eden, sürü hayvanlarından pek de farkı olmayan sözde aydın güruhu gütmektedirler. Kendilerini dünya vatandaşı saymak için yapmayacağı şey olmayan, nerede gereksiz duyarlılık varsa her yerde belirtip, gerçek sorunlara gözünü kapatan bu topluluk, Batı toplumunu nasıl zehirliyorsa burayı da aynı şekilde zehirlemeye başlamıştır. Bu topluluğun sarıldığı kavramları her şartta savunmuyorsanız (özellikle sosyal medyada) gerici, eski kafalı ve tutucusunuzdur. Mantıklı düşünceden bihaber bu topluluğun takip ettiği tek şey, kendiyle aynı kavramları paylaşan, aynı sürüdeki arkadaşlarının sesleri ve tepkileridir.

 

Ülkemiz ve dünya çok büyük bir değişime gebe. Her konuda değişimlerin ardı ardına olması tesadüften de öte gibi duruyor. Neler olduğunu anlamlandırmak zor. Ancak akla birçok senaryo geliyor. Sakin olup kutuplaştırmalardan uzak durmalıyız. Üstte bahsettiğim topluluk iyice çığrından çıktığından uyarma gereği duydum, uzun zamandır böyle düşünüyordum ancak onlar gibi kutuplaştırıcı olmaktan imtina ediyordum. Tabi ki hakkını yemeyelim, bu ortamın oluşmasına en büyük desteği sağlayan da AKP ve onun kutuplaştırma odaklı siyasetidir.

 

Son zamanda iç siyasette neler oluyor? Örneğin CHP neden Suriye politikasına bu ölçüde karşı, neden kendini böyle konumlandırdı? Neden Esed'e neredeyse hiç laf etmiyorlar? Neden yıllardır verilmeyen tepkiyi, Engin Özkoç verdi? Bu şahsın FETÖ bağlantısı olduğu doğru mu? Peki Muharrem İnce'yi harcamaya çalışan klikten olup, teknelerde Tuncay Özkan'la fotoğrafı çıkması( ki bu adam, bu "tatilin" gerçekleştiği de reddetmişti, sonra fotoğraflar ortaya çıktı) tesadüf mü? 1 aydan az bir süre kalan kurultay için bir planları mı var? Kılıçdaroğlu'yla araları nasıl? Bunları cevaplamadan, sadece birilerine hakaret etti diye birini 10 dakikada kahraman mı ilan ediyoruz? O halde biz de sürüdeniz demektir. Bize yakışan bu olaylardan mümkün mertebe uzak durup bu ve benzeri durumları duru bir akılla gözlemlemektir. Kışkırmamaya çalışmaktır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sizleri tebrik ediyorum. Dört paragrafta ancak bu kadar anlaşılmaz olunabilirdi. Eleştirinizi ciddi anlamda tekrar gözden geçirip, anlaşılabilirliğini ölçmelisiniz. 

 

Gereksiz duyarlılık yapıp, gerçek sorunlara sağır olan bir takım güruhlardan bahsetmişsiniz. Açıkçası yazının en ilgi çekici bölümü burasıydı. Yalnız, "gereksiz" gördüğünüz problemlerden kastınız nedir, neyi ima ediyorsunuz merak ediyorum.

tarihinde Timberman tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, Bir Buçuk yazdı:

Türkiye Cumhuriyeti bir zamandır her cephede ciddi mücadele halinde.

 

Hangi Cumhuriyeti kastediyorsun, laik demokratik Atatürk cumhuriyetini mi yoksa dinci-faşist ve tek adamlığa bağlı tayyip cumhuriyetini mi?

 

2 saat önce, Bir Buçuk yazdı:

Örneğin CHP neden Suriye politikasına bu ölçüde karşı, neden kendini böyle konumlandırdı?

 

Suriye politikasına sen karşı değil misin, bugüne kadar yaşanan rezillikler, gereksiz yere askerlerimizin ölümü, hiç bir neden yokken dünyanın dinci psikopatlarını Suriye'ye saldırıp da maaşlarını da senin-benim cebimizden vermesinden rahatsız olmuyor musun?

 

Galiba gerçekten tehlikeli oyunlar oynanıyor, bu forumun bir moderatörü de tayyibi bu kadar savunursa vay halimize.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ülkenin hiçbir kesiminde mantık denen kavram kalmadı. Futbol takımlarının holiganlarına döndü herkes. Bakın sanal alemdeki tartışmalara mesela. Hiç kimsenin herhangi bir eleştiriye cevap bile veremediğini, onun yerine eleştiriyi yapan kişiyi otomatik olarak karşı partiden ilan edip "senin partin de şunu yaptı" dediğini göreceksiniz. 

 

Evrim Ağacı'nda bir makale var bununla alâkalı:

https://evrimagaci.org/kisilige-saldiri-ad-hominem-sen-decilik-tu-quoque-ve-buna-ne-diyorsunculuk-whataboutism-219/amp

Buna Ne Diyeceksincilik (Whataboutism)

Sen De Safsatası'nın ya da kısaca Sen Deciliğin ikinci versiyonu modern dünyada karşımıza sıklıkla "Peki buna ne diyeceksin?", "Ama siz de şöyle yapmıştınız..." şeklinde çıkmaktadır. Özellikle politik tartışmalarda, taraflardan birisi diğerini eleştirdiğinde, karşı taraf eleştiriye cevap vermek yerine, eleştiren kişinin daha önceden yaptığı bir olumsuzluğu gündeme getirmeye çalıştığı sık görülür. Bazı örnekleri şu şekilde verilebilir:

  • Peki ya sizin yaptığınıza ne demeli, kendi ideolojiniz nedeniyle çeteleri savundunuz!
  • İyi ama siz kaybettiğinizde seçimleri tekrarlamak istemiştiniz, şimdi de bizim istediğimizi yapacaksınız.
  • Siz asıl Orta Doğu'da yaptıklarınıza bir bakın, sonra bizim yaptıklarımızdan söz edersiniz.
  • Peki buna ne diyeceksin? Sen de o sefer bana küsmüştün.

 

Bu ülkede artık doğruya doğru diyemiyorsun. Dediğin zaman ya Fetöcü ya Akp'li, ya PKK'lı ya Amerikan köpeği ya Esadçı ya da Rus köpeği falan oluyorsun.

 

Bakıyorsun Canan Kaftancıoğlu gibi PKK'lı teröristlere devrimci diyecek kadar terör sevicisi ve Kürtçü bir şahsiyete laf söyleyince bile çomar, Akp'li falan ilan edilebiliyorsun.

 

Akp'lilere hiç girmiyorum bile. Zaten hiçbir Akp'li sayfayı takip etmediğim için ve havuz meydasının yazdığı hiçbir şeyi de okumadığım için açıkçası onların hangi konuda ne yorum yaptığını bile pek bilmiyorum açıkçası. Sadece Twitter gündeminde aktroll hesaplarını görüyorum bazen. 

 

Bu arada Bir Buçuk niye Esad'e Esed demiş onu da anlayamadım. Bildiğim kadarıyla bunu uyduran zaten Akp'liler. Esad bir diktatör olabilir ama en nihayetinde o meşru bir devlet başkanıdır. Bizim onunla savaşmak için hiçbir sebebimiz yoktu. Onun devrilip devrilmemesi de bizim problemimiz olmamalıdır. Yapılması gereken en başından beri Esad ile her türlü terör grubuna karşı ittifak kurmaktı ama Akp Amerika'nın gazına gelip terörist muhalifleri destekledi ve yok yere düşman kazandırdı. Tabii ki ölen Türk çocuklarına üzülüyorum, samimi olarak üzülüyorum. Cennete gitme vaadiyle insanların kandırılıp ölüme gönderilmesi çok aşağılık bir olay. Üstelik yukarıdakilerin çocukları bedelli yaptığı ya da çürük raporu aldığı düşünüldüğünde durum daha da iğrenç. Böyle tipler bir de evinde rahat rahat kıçını yayıp Twitter'dan savaş güzellemesi yapıyor. Madem çok güzel bir şey şehit olmak git sen de öl desek vatan haini ilan edilebileceğimiz ve hatta kapımıza polislerin dayanabileceğini bildiğimiz için ses de çıkaramıyoruz.

 

O duyar kasıcıları zaten Cihangir solcuları ya da onlarla aynı zihniyetteki başka lümpen solculardan oluşuyor. İşleri güçleri terörist seviciliği yapmak ya da vatan hainlerini aklamaya çalışmak. Bir örnek vermek gerekirse Kırmızı Fularlı Kız diye bilinen Ayşe Deniz Karacagil diye bir PKK'lı terörist mesela. Kız geberip gidince onu bile aklamaya çalışanlar olmuş. Neymiş kızı PKK'lılarla aynı koğuşa koymuşlar ondan beyni yıkanmış yoksa kız masum imiş. Yani Akp'nin kötü olması ona muhalif olan herkesin de iyi olduğu anlamına gelmiyor. Kötünün düşmanı iyidir mantığı tamamen sakat bir düşünce şeklidir. O yüzden bu muhalif olan herkesi savunma ve sahiplenme saçmalığından vazgeçmeliyiz. Bu Akp'ye zarar vermiyor, tam aksine koz veriyor.

 

tarihinde Las Seis Flechas tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
8 saat önce, bilgivehis yazdı:

 

Hangi Cumhuriyeti kastediyorsun, laik demokratik Atatürk cumhuriyetini mi yoksa dinci-faşist ve tek adamlığa bağlı tayyip cumhuriyetini mi?

 

 

Suriye politikasına sen karşı değil misin, bugüne kadar yaşanan rezillikler, gereksiz yere askerlerimizin ölümü, hiç bir neden yokken dünyanın dinci psikopatlarını Suriye'ye saldırıp da maaşlarını da senin-benim cebimizden vermesinden rahatsız olmuyor musun?

 

Galiba gerçekten tehlikeli oyunlar oynanıyor, bu forumun bir moderatörü de tayyibi bu kadar savunursa vay halimize.

 

 

Suriye konusundaki en mantıklı politika bana göre Ulusalcıların politikasıdır. Beşar Esad ile tam iş birliği yapmak gerekiyordu en başından beri.

 

Ama o lümpen solcuların ve (Y)CHP tayfasının samimiyetine inanmıyorum zerre kadar. Onların niyeti başka. Onlara kalsa zaten hiçbir şeye ses çıkarmayalım, Suriye'de YPG/PYD'nin yuvalanmasına da göz yumalım. 

 

Suriye'deki YPG/PYD terörüne karşı yapılacak her operasyonun arkasında dururum ama Suriye rejimi ya da Rusya ile çatışmanın bize bir yararı yok, aksine zararı var.

Link to post
Sitelerde Paylaş
9 saat önce, Timberman yazdı:

Sizleri tebrik ediyorum. Dört paragrafta ancak bu kadar anlaşılmaz olunabilirdi. Eleştirinizi ciddi anlamda tekrar gözden geçirip, anlaşılabilirliğini ölçmelisiniz. 

 

Gereksiz duyarlılık yapıp, gerçek sorunlara sağır olan bir takım güruhlardan bahsetmişsiniz. Açıkçası yazının en ilgi çekici bölümü burasıydı. Yalnız, "gereksiz" gördüğünüz problemlerden kastınız nedir, neyi ima ediyorsunuz merak ediyorum.

 

Doğru söylüyorsunuz. Ortada o kadar çok faktör var ki, daha derli toplu yazmak için belki de sayfalar gerekiyor.

 

Dünyada iletişim olanaklarının artmasıyla toplumların belli bir duyarlılık düzeyinin üzerinde olduğunu düşünen kesimlerin arasındaki düşünsel farklılıklar inanılmaz bir hızda azaldı. Dünyada bu manada bir tektipleşme görüyoruz. Bahsettiğim olanakların artması, özenilen/özendirilen değerlerin dünya çapında, gerçeklikten kopuk bir şekilde aktarılabilmesini sağladığından toplumlarda daha da büyük kopuşlar gerçekleşiyor. İnternetin sağladığı bu yapay ekosistem içerisinde iletişim halinde olan herkes kendini aynı ortamda yaşayan, aynı sorunları yaşayan bir bütün olarak saymaktadır. Bu bütünsellikten kopmamak için de gittikçe radikalleşip başkalarını da çeşitli şekilde yargılamaktadırlar. Örneğin Yozgat'ta ailesiyle yaşayan bir Türk kızının Twitter'da sahte bir isimle eşcinsellerin evlat edinme hakkından, dizilerde eşcinsel karakterler olmamasından, beden olumlamadan, koltuk altı kıllarını almanın bir dayatma olduğundan bahsettiğini, işin ilginci kendini gerçekten bu dünyaya ait hissettiğini görebiliyoruz.

Gereksiz duyarlılık, duyarlılık gösterilen problemlerin gereksiz, anlamsız veya saçma olduğunu göstermez. Gereksiz duyarlılık demek, "yahu insanlar aç, eşcinselliğin önemi var mı şimdi" demek de değildir. Benim gereksiz duyarlılıktan kastım, kendileri aynı dünyada yaşamadıkları halde o dünyada yaşayanlarla kendilerini özdeşleştirmek için onlar gibi davranmaya çalışan, aynı sorunlara sahip olduğunu düşünen özenti bir takım insanlardır. Zira savundukları düşüncelerin menşei ülkelerin refah ve güvenlik seviyesi kendi bulundukları ülkenin çok daha üzerinde olup, bizim gibi farklı sorunlara sahip ve fikirsel altyapı olarak aynı düzlemde bulunmayan ülkelerde farklı kırılımlara sebep olmaktadır. Ne acıdır ki hem bu insanların kendileri, hem de onlara özenen diğer insanlar kendilerini çok aydın ve batılı görüp, doğru yer ve zamanda söylemedikleri şeylerin sonuçlarını tahmin etme gereği dahi duymamaktalar.

 

İşte bu pembe düşünceler gerçekle uyuşmadığında, Türkiye Cumhuriyeti PKK'ya operasyon yaptığında "Savaşa hayır" diyen barış böceklerini görüyoruz.

 

Barış üzerinden gidersek, elbette dünyada barış istemeyen yoktur. Ancak barış kararsız bir dengedir. Savaşamayan kimse, barışı ortaya koyamaz. Bugün ülkemiz sınırlarını koruyabiliyorsa, AKP'nin yıllarca altını oymaya çalıştığı TSK sayesinde koruyor, barış sloganlarıyla değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hakkında Terör Örgütü Yöneticiliğinden yakalama kararı bulunan Firari FETÖ imamı Emre Çelik ABD’de terörist elebaşı Fetulah Gülen’in talimatlarını CHP Milletvekili Engin Özkoç’a iletirken,Engin Emre abisini çok dikkatli dinliyor,görüyoruz ki örgütün talimatını harfiyen uyguluyor.

Sinem Türkyılmaz


89299844_2515179148696720_2461920707706093568_n.jpg.b141596fb464667897ce925ceda398ce.jpg
88214341_2515179185363383_8015170742620520448_n.jpg.0c487774adc15178b02c692fc4cf4d2e.jpg
 

Link to post
Sitelerde Paylaş
22 dakika önce, Bir Buçuk yazdı:

 

İşte bu pembe düşünceler gerçekle uyuşmadığında, Türkiye Cumhuriyeti PKK'ya operasyon yaptığında "Savaşa hayır" diyen barış böceklerini görüyoruz.

 

Barış üzerinden gidersek, elbette dünyada barış istemeyen yoktur. Ancak barış kararsız bir dengedir. Savaşamayan kimse, barışı ortaya koyamaz. Bugün ülkemiz sınırlarını koruyabiliyorsa, AKP'nin yıllarca altını oymaya çalıştığı TSK sayesinde koruyor, barış sloganlarıyla değil.

Peki Türkiye Cumhuriyeti neden Libya'ya asker yolluyor, neden Esad rejimi ile savaşıyor? Bizim bunlardan çıkarımız ne, hedeflenen ne? Bütün bunlar ihvancılık sevdası yüzünden mi yoksa gerçekten doğalgaz ve göç dalgasını önlemek gibi haklı sebepler mi var? 

Link to post
Sitelerde Paylaş
23 dakika önce, HATEM yazdı:

Hakkında Terör Örgütü Yöneticiliğinden yakalama kararı bulunan Firari FETÖ imamı Emre Çelik ABD’de terörist elebaşı Fetulah Gülen’in talimatlarını CHP Milletvekili Engin Özkoç’a iletirken,Engin Emre abisini çok dikkatli dinliyor,görüyoruz ki örgütün talimatını harfiyen uyguluyor.

Sinem Türkyılmaz
 

Ha siktir. Bu adamın söylediklerinde yanlış bir şey var mı? İlk önce ondan bahsedeceksin! FETÖ ile bağlantısı olmayan Akp’li var mı? Bir de ondan bahsedeceksin! 

Cumhurbaşkanı muhalefet liderine, muhaliflere hakaret edebilir ama bu zat eleştirilemez miş! Vay canına! 

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, Bir Buçuk yazdı:

 

Doğru söylüyorsunuz. Ortada o kadar çok faktör var ki, daha derli toplu yazmak için belki de sayfalar gerekiyor.

 

Dünyada iletişim olanaklarının artmasıyla toplumların belli bir duyarlılık düzeyinin üzerinde olduğunu düşünen kesimlerin arasındaki düşünsel farklılıklar inanılmaz bir hızda azaldı. Dünyada bu manada bir tektipleşme görüyoruz. Bahsettiğim olanakların artması, özenilen/özendirilen değerlerin dünya çapında, gerçeklikten kopuk bir şekilde aktarılabilmesini sağladığından toplumlarda daha da büyük kopuşlar gerçekleşiyor. İnternetin sağladığı bu yapay ekosistem içerisinde iletişim halinde olan herkes kendini aynı ortamda yaşayan, aynı sorunları yaşayan bir bütün olarak saymaktadır. Bu bütünsellikten kopmamak için de gittikçe radikalleşip başkalarını da çeşitli şekilde yargılamaktadırlar. Örneğin Yozgat'ta ailesiyle yaşayan bir Türk kızının Twitter'da sahte bir isimle eşcinsellerin evlat edinme hakkından, dizilerde eşcinsel karakterler olmamasından, beden olumlamadan, koltuk altı kıllarını almanın bir dayatma olduğundan bahsettiğini, işin ilginci kendini gerçekten bu dünyaya ait hissettiğini görebiliyoruz.

Gereksiz duyarlılık, duyarlılık gösterilen problemlerin gereksiz, anlamsız veya saçma olduğunu göstermez. Gereksiz duyarlılık demek, "yahu insanlar aç, eşcinselliğin önemi var mı şimdi" demek de değildir. Benim gereksiz duyarlılıktan kastım, kendileri aynı dünyada yaşamadıkları halde o dünyada yaşayanlarla kendilerini özdeşleştirmek için onlar gibi davranmaya çalışan, aynı sorunlara sahip olduğunu düşünen özenti bir takım insanlardır. Zira savundukları düşüncelerin menşei ülkelerin refah ve güvenlik seviyesi kendi bulundukları ülkenin çok daha üzerinde olup, bizim gibi farklı sorunlara sahip ve fikirsel altyapı olarak aynı düzlemde bulunmayan ülkelerde farklı kırılımlara sebep olmaktadır. Ne acıdır ki hem bu insanların kendileri, hem de onlara özenen diğer insanlar kendilerini çok aydın ve batılı görüp, doğru yer ve zamanda söylemedikleri şeylerin sonuçlarını tahmin etme gereği dahi duymamaktalar.

 

İşte bu pembe düşünceler gerçekle uyuşmadığında, Türkiye Cumhuriyeti PKK'ya operasyon yaptığında "Savaşa hayır" diyen barış böceklerini görüyoruz.

 

Barış üzerinden gidersek, elbette dünyada barış istemeyen yoktur. Ancak barış kararsız bir dengedir. Savaşamayan kimse, barışı ortaya koyamaz. Bugün ülkemiz sınırlarını koruyabiliyorsa, AKP'nin yıllarca altını oymaya çalıştığı TSK sayesinde koruyor, barış sloganlarıyla değil.

 

Ne demek istediğinizi sanırım anlıyorum. Farklı coğrafyalarda, farklı koşullarda yaşayan bireylerin kendilerine ait olmayan bazı değerleri, özgürlükleri yada görüşleri canhıraş bir şekilde savunmalarını eleştiriyorsunuz. Sanki biraz sert bir kanı değil mi bu ? Örneğin Yozgatlı bir kimsenin eşcinsel haklarını savunması kadar doğal bir konuda böyle düşünmeniz beni biraz düşündürdü. Zira bildiğim ve gördüğüm kadarıyla (Bursa'lı bir arkadaşınızım) eşcinsel bireylerin çoğu tam da bu baskı yüzünden memleketinden kopup daha farklı bölgelerde yaşamayı seçiyorlar. Konu  "bir kimsenin cinsel kimliğinin memleketi olmalı" önermesine dönüyor aksi halde. Böyle birşey sizin de takdir edeceğiniz üzere pek mümkün değil. Bu biraz ağır bir tepki değil mi ? 

 

Öte yandan siyasi ve askeri gelişmelere x veya y partinin yöneticilerinin verdiği tepkiler konusunda haklısınız. Vatani görevimi Hakkari/dağ komando tugayı'nda yapıyorum. Yarın iznim bitiyor ve o dağlarda, o soğukta nöbet tutmaya devam edeceğim. Keşke savaş çığırtkanlığı yapanlar da bordo bedelli olmak yerine, şu savaşın azıcık kıyısında kenarında kendine bir görev edinebilse.İnanın fikirler öyle bir değişir ki, hayran kalırsınız. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...