zeus- 0 Oluşturuldu: Mart 6, 2020 Raporla Share Oluşturuldu: Mart 6, 2020 İslam bu dünyanın kanseridir. İslamın egemen olduğu toplumlarda insanlık yok olur. Kapitalizm İslam'ı sever. İslam'la beyinleri yıkanmış insan zombiye döner. Kapitalizmde bu zombileri istediği gibi kullanır. İŞİD, El Kaide, Boko Haram, Eş Şabab, Hizbullah, Hamas İslami terör örgütlerinin isimlari saymakla bitmez. Link to post Sitelerde Paylaş
Abdülmalik 0 Mart 9, 2020 gönderildi Raporla Share Mart 9, 2020 gönderildi İslam değil, insanlar bu dünyanın kanseridir. En mükemmel düzen sağlansa da buna itiraz edip baltalamaya çalışan binlerce insan göreceğiz. Ülkesinden kaçarak İngiltere’ye sığınan ama yine şeriat isteyen müslüman, sığırdan bile daha akılsız mahluklar gibi! Link to post Sitelerde Paylaş
bilgivehis 0 Mart 9, 2020 gönderildi Raporla Share Mart 9, 2020 gönderildi 8 dakika önce, Abdülmalik yazdı: Ülkesinden kaçarak İngiltere’ye sığınan ama yine şeriat isteyen müslüman Bu bir insanın çağımızdan binlerce yıl öncesinde kalabileceğine en açık bir örnektir. Ancak diğer tarafta günümüz ve hatta daha ilerisini düşünebilen insan örneği de var. Bu da demek oluyor ki, insanlar ve toplumlar arasında uçurum denebilecek farklar olabiliyor. Şayet bu farklar salt fark olmaktan öteye gitmemiş olsaydı pek bir sorun olmayacaktı. Ancak çağdaş ve ilkel, her iki kesimin de buluştukları noktalar asıl sorunu oluşturmaktadır. Her iki kesimin buluştuğu noktayı başlık sahibi de zaten özellikle vurgulamış. "Kapitalizm ve İslamın ortak noktası". Biri diğerini kullanırken çıkar sağlar, diğeri de kullanılmayı çıkar sayar. Biri ırkçılığı modern ve sessiz şekilde yürütür, diğeri aynı ırkçılığı ilkel metotlarla yürütür. Arada uçurum olarak nitelendirdiğimiz farklar uygulamada farklı olsa da özünde aynı işleve sahiptir. Avrupa ve diğer gelişmiş ülkeler bilim ve her türlü ilerlemeyi kendi güçleriyle başarmış olsa da ekonomik kazanımlarını İslamın ilkelliğine borçludurlar. Bu yüzden İslam ve diğer dinlerin varlığı gelişmiş ülkelerin vazgeçemeyeceği bir ekonomik pazar kapısıdır. En azından alternatif bir ekonomik pazar bulunana kadar bu böyle gidecektir. Dolayısıyla binlerce yıl önceden kalmış, günümüzde bir kanserden farksız ve insanın gelişimine dahi sınırsız zarar veren İslamdan kurtulmak için onun zararlarını anlatmak tek başına çözüm getirmez. Önce İslamdan beslenen kapitalizmin varlık nedeni olan ve bütün insanların üzerinde taşıdığı "orantısız güç" zaafının aşılması gerekir. Link to post Sitelerde Paylaş
Abdülmalik 0 Mart 9, 2020 gönderildi Raporla Share Mart 9, 2020 gönderildi 9 dakika önce, bilgivehis yazdı: Dolayısıyla binlerce yıl önceden kalmış, günümüzde bir kanserden farksız ve insanın gelişimine dahi sınırsız zarar veren İslamdan kurtulmak için onun zararlarını anlatmak tek başına çözüm getirmez. İslam bir kanser bu doğru, ama islamı icat eden, yaşatanda insan.. İliği sömüren vahşi kapitalistler de insan, insanı yok etmeden hiçbir zararlı fikri yok edemeyiz. İslam kanserini yok etsek başka kanserler icat edilecektir. İnsan kadar zararlı bir tür , kanser sebebi yoktur. Hiçbir eğitim, ahlak anlayışı bu kanseri yok edemez. Ne desek boş! Link to post Sitelerde Paylaş
Buzul 0 Mart 10, 2020 gönderildi Raporla Share Mart 10, 2020 gönderildi İnsanlar acılardan, kederlerden, hastalıklardan, geçim derdinden, baskıdan, stresten, ölümlerden yakınırlar. Ve aynı insanlar, yeryüzünde bunların kaynağı olan yaşamın varlığını yüceltirler. Yaşamın egemenliğinin sürmesini isterler. Bunların dayatıcısı ve çoğaltıcısı olan doğumu överler. Ve bu yakındıklarını da doğumlara neden olarak başkalarına dayatırlar ve buna da sevgi ve merhamet derler. Aynı insanlar muhtaç, yoksunluk çeken bedenleri var edip, sonra onlardan, sanki bir güzellik yapmışlar gibi, sanki yoksunluk çeken bedenleri var edenler kendileri değilmiş gibi, hakkımızı ödeyemezsiniz diyip şükür beklerler. Aynı insanlar kendilerine bunları dayatan annelerine, babalarına sevgi duyarlar. Onlara hakkınızı ödeyemeyiz diyip, şükür ederler. Ve aynı insanlar kendilerine bunları dayatan tanrılar uydurup onlara tapınırlar. Bu tanrılara nimetleri için şükür ederler. İslam sonuç olarak acı çekmeni, hastalanmanı, ölmeni istemeyiz diyip, var ederek sana bunları dayatan, bunları yaşamanı istemeyiz diyip, sizlere acı, hastalık, ölüm vereceğim diyen allaha tapınarak zihinsel uyumsuzluğun dibine vuran tutarsız anne ve babanın dinidir. Bu kadar acıya neden olup, kötülük yaptığı için gökyüzü tanrısını eleştirenlerin bazıları da, bunların nedeni olan yaşamın da varlığını yüceltir, yaşamın varlığının sürmesini isterler. Yani işin özü şudur. Evren tüm bu sorunların, acıların kaynağıdır. Dünya özelinde ise yaşamın ortaya çıkışıdır. Link to post Sitelerde Paylaş
Buzul 0 Mart 10, 2020 gönderildi Raporla Share Mart 10, 2020 gönderildi (düzenlendi) On 09.03.2020 at 19:05, Abdülmalik yazdı: İslam değil, insanlar bu dünyanın kanseridir. En mükemmel düzen sağlansa da buna itiraz edip baltalamaya çalışan binlerce insan göreceğiz. Ülkesinden kaçarak İngiltere’ye sığınan ama yine şeriat isteyen müslüman, sığırdan bile daha akılsız mahluklar gibi! Tüm sorun yaşamın kendisinde, dünya özelinde konuşacak olursak. Bu kadar acıya neden olan yaşamdır. Bunca hastalığın, yoksunluğun, sıkıntının, canlıların birbirini parçalamasının, yaşama içgüdüsü olan, ölümden korkan canlıların ölüm süreci ve psikolojisinin yaşamasının nedeni yaşamdır.Tabi ilk başta da evrenin kendisidir. Ve diyorlar ki, biz ölüme, öldürülmeye karşıyız. Hayır siz ölüme, öldürülmeye karşı olsanız, ölüm üreten doğuma ve yaşama karşı olur, doğumlara karar vererek ölümlere karar vermezdiniz ve ölüm nerede olursanız olun sizi bulur, sizi öldüreceğim, her doğum ölümdür diyen tanrılara tapınmazdınız. Bu tanrılara tapınarak çocuklarının ölümlerine karar verenlerin yine kendileri olduğunu onaylamış oluyorlar. Çocuklarımızın hastalanmasını istemeyiz, buna karşıyız diyip, çocuklarına hastalık veren allahı da yüceltiyorlar. Hem karşılar, hem de destekliyorlar. Burada bir zihinsel uyumsuzluk, tutarsızlık var. İşte islam da bu tutarsızların dinidir. Mart 10, 2020 tarihinde Buzul tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
Ebu Kafir 0 Mart 10, 2020 gönderildi Raporla Share Mart 10, 2020 gönderildi İslam, geçici olan bu hayatı kitapta yazan tariflere göre öylesine idare ediverip, öbür tarafa hazırlanılması için baskı yapar. İnsana bu dünyanın ve tüm evrenin sırf kendisini imtihan etmek için yaratıldığı yalanını söyler, insanın egosunu okşar ve onu alabildiğine şişirir. İslama göre asıl olan insandır, doğa, hayvanlar, bitkiler, tüm canlılar yalnız insana hizmet için vardır, insan yoksa varlıkları anlamsızdır. Böyle büyük bir egoyu besleyen islam, çıkarları sözkonusu olunca müminlerin yaşama ve doğaya saygı duymamasına sebep olur. Takipçilerine, kendi dinlerine inanmayan kafirleri, zararsız hayvanları katletmeleri, doğayı tahrip etmeleri için vicdani altyapı sunar. İslam içinde doğduğu çöl ortamı gibi çorak ve acımasızdır. Başka coğrafyalardan bihaber, vahşi çöl kabilelerinin ilkel ve sıklıkla iğrençleşen öğretileridir. İslam orta çağ arap diktatörlerinin cahil halkı sömürmesi ve kullanılması için icat edilmiş ama günümüzde musallat olduğu halkı sefalete sürükleyen, cahil bırakan, ezen, diğer gelişmiş ülkelerin kolayca sömürebileceği kullanışlı aptallar haline getiren, bulaştığı toplumu mahveden bir tür hastalığa dönüşmüştür. İşin ironik tarafı bu virüsle enfekte olmuş insanlar, yaşamlarına insanca devam edebilmek hayaliyle hastalıklı ülkelerinden kafirlerin modern ülkelerine kaçmak için can atarlar, tuhaf şekilde, ölümü göze alıp kaçtıkları kafirlerin ülkelerinde sefaletlerinin ana sebebi islam öğretilerini egemen kılmak için çaba serfederler! Bu durum tıpkı kanserli bir hücrenin diğer bölgelere sıçrayıp metastaz yapması gibidir. Bir mucize olup bulundukları modern ülkeyi islamlaştırsalar bu ülkelerden insani yaşam için yine modern ülkelere kaçar ve mülteci olarak gittikleri yerde islam denen virüsü yaymaya çalışırlar. Link to post Sitelerde Paylaş
Yeni Üye 0 Mart 11, 2020 gönderildi Raporla Share Mart 11, 2020 gönderildi (düzenlendi) 12 saat önce, Buzul yazdı: Tüm sorun yaşamın kendisinde, dünya özelinde konuşacak olursak. Bu kadar acıya neden olan yaşamdır. Bunca hastalığın, yoksunluğun, sıkıntının, canlıların birbirini parçalamasının, yaşama içgüdüsü olan, ölümden korkan canlıların ölüm süreci ve psikolojisinin yaşamasının nedeni yaşamdır.Tabi ilk başta da evrenin kendisidir. Ve diyorlar ki, biz ölüme, öldürülmeye karşıyız. Hayır siz ölüme, öldürülmeye karşı olsanız, ölüm üreten doğuma ve yaşama karşı olur, doğumlara karar vererek ölümlere karar vermezdiniz ve ölüm nerede olursanız olun sizi bulur, sizi öldüreceğim, her doğum ölümdür diyen tanrılara tapınmazdınız. Bu tanrılara tapınarak çocuklarının ölümlerine karar verenlerin yine kendileri olduğunu onaylamış oluyorlar. Çocuklarımızın hastalanmasını istemeyiz, buna karşıyız diyip, çocuklarına hastalık veren allahı da yüceltiyorlar. Hem karşılar, hem de destekliyorlar. Burada bir zihinsel uyumsuzluk, tutarsızlık var. İşte islam da bu tutarsızların dinidir. Bu yorumların arka planında asıl yaşamı yücelten bizzat sensin. Dahası sonrasını görmeden yaşamın yaralanmasını ve sona ermesini mutlak bir kötülük olarak nitelendiriyorsun. Bu kıyaslamayı yapacak kadar bilgin ve tecrüben henüz yok. Yaşam sona ermemesi gerekecek kadar yüce mi değil mi? Yüce ise yüceltilmesini eleştirme, Yüce değilse sona ermesinden dolayı bu düzeni ve onu kuranı yargılama. Karşı tarafı tutarsızlıkla suçluyorsun, bari kendin tutarlı ol. Tutarlı olmak için duygularını bir kenara bırakıp doğru yaklaşım şu olabilir. yaşam da var ölüm de var ve bunları var eden açısından (evren açısından) bunlar birbirine eşit. Biri diğerinden daha üstün ya da yüce değil. Dahası insani duyguları ve yargıları evrenin yaptıklarını yargılamak için kullanamayız. Evrene itiraz edemeyiz. Biz onun bir parçasıyız ama o bizi ve bizim ölçülerimizi aşan bir şey. Kızsak ta itiraz etsek te sadece kendimize yapmış oluruz. Tavşan dağa küsse dağın haberi olur mu? Dolayısıyla yaşamın başlaması da , devam etmesi de bitmesi de kötü değil. İyi de değil. Öyle işte. Bunları yapan Tanrı ise en azından yakasına yapısacağın, kendisinden hesap soracağın biri var demektir. Yok, zaten idare edeni olmayan bir evren varsa kimseden hesap ta soramayacaksın. Mart 11, 2020 tarihinde Yeni Üye tarafından düzenlendi Düzelttim Link to post Sitelerde Paylaş
Buzul 0 Mart 11, 2020 gönderildi Raporla Share Mart 11, 2020 gönderildi (düzenlendi) 54 dakika önce, Yeni Üye yazdı: Bu yorumların arka planında asıl yaşamı yücelten bizzat sensin. Dahası sonrasını görmeden yaşamın yaralanmasını ve sona ermesini mutlak bir kötülük olarak nitelendiriyorsun. Bu kıyaslamayı yapacak kadar bilgin ve tecrüben henüz yok. Yaşam sona ermemesi gerekecek kadar yüce mi değil mi? Yüce ise yüceltilmesini eleştirme, Yüce değilse sona ermesinden dolayı bu düzeni ve onu kuranı yargılama. Karşı tarafı tutarsızlıkla suçluyorsun, bari kendin tutarlı ol. Tutarlı olmak için duygularını bir kenara bırakıp doğru yaklaşım şu olabilir. yaşam da var ölüm de var ve bunları var eden açısından (evren açısından) bunlar birbirine eşit. Biri diğerinden daha üstün ya da yüce değil. Dahası insani duyguları ve yargıları evrenin yaptıklarını yargılamak için kullanamayız. Evrene itiraz edemeyiz. Biz onun bir parçasıyız ama o bizi ve bizim ölçülerimizi aşan bir şey. Kızsak ta itiraz etsek te sadece kendimize yapmış oluruz. Tavşan dağa küsse dağın haberi olur mu? Dolayısıyla yaşamın başlaması da , devam etmesi de bitmesi de kötü değil. İyi de değil. Öyle işte. Bunları yapan Tanrı ise en azından yakasına yapısacağın, kendisinden hesap soracağın biri var demektir. Yok, zaten idare edeni olmayan bir evren varsa kimseden hesap ta soramayacaksın. Yaşamın yok olmasına karşı değilim, acı, keder üreten bu düzene, yaşama içgüdüsü olan, ölümden korkan duygusal varlıklara alay eder gibi ölüm süreci ve psikolojinin yaşatılmasına karşıyım.Yaşamın ve ölümün dayatıldığı bu düzene karşıyım. Elimde evreni yok et düğmesi olsa, her şeyi bir anda yok edebilsem, yaşam adlı acı veren bu gereksizliğe, bu saçmalığa son verirdim. Çocuklarımın acı çekmesini, hastalanmasını, ölmesini istemeyiz diyip, var ederek onlara bunları dayatan, çocuklarımızın bunların yaşamasını istemeyiz, çocuklarımıza bunları yaşatıyor dediğiniz allaha da tapınan tutarsızlarsınız. Bir hastalıktan dolayı acı çeken çocuğunun başında kederlenip üzülürken, aynı zamanda ona işkence eden, acı çektiren allaha da tapınmak, onun yalaka ve yancılığını yapmak neyin kafası cidden ? Şimdi sen bunu yapınca onurlu ve üstün bir kişi mi olmuş oluyorsun? Burada onur ve üstünlük nerede tam olarak? Tutarsızlığında mı, yoksa çocuğuna acı çektiren allaha tapınmanda mı? Tabi yaşamı, evreni eleştirince, doğuma karşı çıkınca zoruna gidiyor, yaşam yarattığı için övgü bekleyen, var ettiği çocuktan hakkımızı ödeyemezsin diyip şükür bekleyen, yeryüzündeki bu küçük allahların. İşte islamı oluşturan kafa da bu değil mi zaten? İslamın koşullarından biri de yaşamın varlığını övüp, yüceltmek. Yaşamın varlığını eleştirdiğiniz anda, islamdan çıkarsınız. Birde neymiş, kusursuz bir tasarımlarmış bunlar. Zihinsel uyumsuzluk yaşayan kusursuz bir tasarım. Evrenden hesap soramıyorum diye de, evrenin tüm bu sorun, acıların kaynağı olduğu gerçeğini dile de getirmeyecek değilim herhalde. Çocuğumun acı çekmesini, hastalanmasını, ölmesini istemem diyip, var ederek çocuğuna bunları dayatan ve aynı zamanda sizlere acı, hastalık ve ölüm vereceğim diyen allaha tapınan kişilere de tutarsız olduklarını söylemeyecek değilim herhalde. Evreni yok edemiyoruz diye gerçeği ve doğruyu söylemeyelim mi? Evrenin bir parçası olmam da, onun varlığını övüp, yücelteceğim anlamına gelmez, yaşamın sürmesini isteyeceğim anlamına da gelmez. Ama tabi siz dincidarlar da böyle bir anlayış var. Evrenin, yaşamın varlığı övüp, yüceltilmelidir. Bunları yarattı dediğiniz allah övüp, yüceltilmelidir. Yaratmak eylemi de, allahı haklı ve eleştirilemez yapar. Ne de olsa o yaratıcı. Var mı böyle bir mantık. Zaten senin mantığınla da, yaşamda ki hiçbir haltı eleştirmemek, karşı çıkmamak gerekir, evrene karşı çıkamayız diyen biri olarak. Yaşamın varlığı da ve sürmesi de bana göre elbette kötü bir durum. Büyük bir uzay taşı çarpsa, dünyadaki yaşamı yok etse güzel bir durum olurdu . Madem öleceğiz, böyle ölelim. Ne gerek var, bu saçmalığın sürmesine? Mart 11, 2020 tarihinde Buzul tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
Buzul 0 Mart 11, 2020 gönderildi Raporla Share Mart 11, 2020 gönderildi Bu yaşam acı üretiyor, keder, hastalık üretiyor, geçim derdine düşürüyor, baskı ve stres yaşatıyor, ölümü dayatıyor diyip, yaşamın varlığına karşı çıkar, yaşamın yok olmasını istersen, islama göre allaha karşı çıkmış oluyorsun, bu da seni cehennemlik biri yapıyor. Düşün yani merhametliler merhametlisi allah sizi bu acılar, kederler bitsin dediğiniz için yakacak. Bunca acıya neden, yaşamı yaratan kendisini övüp, yüceltenleri ise onurlu, üstün kişiler olarak cennetine alacak. Yedi katlı göğün üstünde oturan bir allah yok elbette ama yeryüzüde yaşamın varlığını yücelten, doğumu öven, muhtaç edip, yoksunluk verip, sonra da şükür bekleyen allahlardan geçilmiyor. Çocuğuna seni yedirdik, içirdik, hakkımızı ödeyemezsin diyen anne ve babanın kibri, pişkinliğidir allah. Link to post Sitelerde Paylaş
Yeni Üye 0 Mart 16, 2020 gönderildi Raporla Share Mart 16, 2020 gönderildi On 11.03.2020 at 12:24, Buzul yazdı: Çocuğuna seni yedirdik, içirdik, hakkımızı ödeyemezsin diyen anne ve babanın kibri, pişkinliğidir allah. Bir gözlük takmışsın. Her şeyi çok kötü gösteren bir gözlük. Sanki ne varsa senin karşında, ne varsa sana işbirliği yapmış. Evren yanlış, hayat yanlış, anne baba yanlış, toplumsal düzen yanlış vs. Doğru ve haklı olan bir tek sensin. Senin yorumun. Sence de bu durum biraz olağandışı, biraz garip değil mi? Ben de diyorum ki, aslında her şey yerli yerinde her şey olması gerektiği gibi. Ama biz nefsimizin( egomuzun ) penceresinden ve onun gözlüğüyle baktığımız için sadece kendimizi temize çıkarıyoruz. Kendimiz dışında her şeyi yanlış görüyoruz. Yapmamız gereken ise basit. Nefsin her şeyi bozuk ve çarpık gösteren gözlüğünü çıkarıp atmak. Kendimizin de ait olduğu gerçeğe olduğu şekliyle teslim olmak. O zaman gerçeğin bize daha önce görünmeyen ve zannettiğimizin tam zıddı olan güzellikteki yüzü görünecektir. Kısacası hepimiz kendimizi görüyoruz, kendimizi yaşıyoruz. Gördüğümüzü beğenmiyoruz. Çünkü nefsimizin gerçekten beğenilecek bir tarafı yok. Ama ne kadar Tanrı ya benzer, ne kadar ona yaklaşırsak yaşadığımız gerçek de o kadar Tanrı nın gerçeği olur ve o kadar güzelleşir. Biz değişmeden hiç bir şey güzelleşmeyecek. Link to post Sitelerde Paylaş
'Oflaz' 0 Mart 16, 2020 gönderildi Raporla Share Mart 16, 2020 gönderildi En son kime iyilik yaptım yaşamına güzellik kattım diye düşünecek, kıçını kımıldatıp harekete geçecek iradesi olmayanlar tanrıcılık oynuyor.. peh.. Link to post Sitelerde Paylaş
Buzul 0 Mart 16, 2020 gönderildi Raporla Share Mart 16, 2020 gönderildi (düzenlendi) 6 saat önce, Yeni Üye yazdı: Bir gözlük takmışsın. Her şeyi çok kötü gösteren bir gözlük. Sanki ne varsa senin karşında, ne varsa sana işbirliği yapmış. Evren yanlış, hayat yanlış, anne baba yanlış, toplumsal düzen yanlış vs. Doğru ve haklı olan bir tek sensin. Senin yorumun. Sence de bu durum biraz olağandışı, biraz garip değil mi? Ben de diyorum ki, aslında her şey yerli yerinde her şey olması gerektiği gibi. Ama biz nefsimizin( egomuzun ) penceresinden ve onun gözlüğüyle baktığımız için sadece kendimizi temize çıkarıyoruz. Kendimiz dışında her şeyi yanlış görüyoruz. Yapmamız gereken ise basit. Nefsin her şeyi bozuk ve çarpık gösteren gözlüğünü çıkarıp atmak. Kendimizin de ait olduğu gerçeğe olduğu şekliyle teslim olmak. O zaman gerçeğin bize daha önce görünmeyen ve zannettiğimizin tam zıddı olan güzellikteki yüzü görünecektir. Kısacası hepimiz kendimizi görüyoruz, kendimizi yaşıyoruz. Gördüğümüzü beğenmiyoruz. Çünkü nefsimizin gerçekten beğenilecek bir tarafı yok. Ama ne kadar Tanrı ya benzer, ne kadar ona yaklaşırsak yaşadığımız gerçek de o kadar Tanrı nın gerçeği olur ve o kadar güzelleşir. Biz değişmeden hiç bir şey güzelleşmeyecek. Yani sen şimdi bunca kötülük yapmış, bunca acıya neden olmuş, canlıları birbirlerine parçalatan, toprağı kan ve gözyaşıyla sulamış, yaşama içgüdüsü olan, ölümden korkan canlılara ölümü yaşatan, canlılara baskı ve stres veren, geçim derdine düşüren, yoksunluk verip, canlıların sürekli bir yoksunluk içinde yaşamalarına neden olan, çeşitli hastalıklarla acı çektiren, benden insanları cehenneme dolduracağıma dair bir söz çıktı diyip, bu acımasızca sözünü yerine getirmek için, adem ile havvayı yaratan, onlara üreme özelliği veren, cehennemine yakıt ürettirmek için üreyen insanları kullanan sinsi, zalim, pişkin, işkenceci allaha yaklaşınca, onun yalaka ve yancılığını yapınca güzelleşmiş mi oluyorsun ? Onurlu ve üstün kişi mi olmuş oluyorsun? Şuna neden olan allahı yüceltince, onu eleştirmeyince iyi ve üstün biri mi oluyorsun sen? Sen egosunun penceresinden bakmayan kişi, hani rabbin yaratmış ya yaşamı. Rabbinin neden olduğu şu kötülükte güzellik görüyorsun öyle mi? Evet söylüyorum sen ve senin gibiler yanlışsınız ve tutarsızsınız. Bu bir gerçek. İşte dediğim gibi sen ve senin gibilerin tapındığı rab de yaşamdır. İşte islamı da senin gibi yaşam yüceltici, yaşamın varlığının sürmesini isteyen kişiler oluşturdu. Şunu eleştirdiğin anda da müslüman olarak kalamazsın. Çünkü allaha karşı çıkmış ve onu eleştirmiş olursun. İşte iman putuna tutsak edilir, atalar dini islama inanmaya programlanır, islam paketinin içinde ne yazıyorsa katılmak durumunda bırakılırsan, islam paketi içindeki bir şeyi eleştirme hakkın elinden alınmış olursa, islamla ters düşen en açık gerçekleri ve doğruları kabul edemezsin. Düşün yani. İman et ve şu kitap içinde ne yazıyorsa katıl, savun, gerçek ve doğru olarak gör. Bu kitap içinde yanlış, tutarsızlık bulma, bir şeyi eleştirme hakkında yok. Görüldüğü gibi burada aklı kullanmanın kırıntısı yok. Birde kendi halinize bakmadan, ataları tarafından başka dinlere inanmaya programlanmış kişilere, akılsızlar, aklınızı kullanmıyorsunuz diyip eleştiri de bulunuyorsunuz. Gerçi iman ettirildiğiniz şu kitapta bir yerde atalarının yolundan gidenlere sallar. Bir yerde de iman konusunda atalar dini islama uyanları cennete koyacağız diyip, bu durumu över. Ama sen bu tutarsızlığa tutarsızlık diyemezsin, iman putunu kırmadığın sürece. Bu durumda da kafir ve inkarcı sen ve senin gibilerdirler. Zaten dininiz de yalan üzerine kurulu. Ne allahı görmüşsünüz, ne muhammedi görmüşsün, ne de cebraili görmüşsünüz, ne de bunların arasında ki iletişimi görmüşüsünüz. Ama bunlar gerçek ve doğrudur diyerek yalan söylüyorsunuz. Birde üstüne bunları gerçek ve doğru olarak görmeyenlere inkarcı diyip, yalan söylüyorsunuz, ortada inkar edilen bir gerçek olmadığı halde. İman eden ve nesilleri de iman konusunda kendilerinin yoluna uyanlar var ya, biz onların nesillerini kendilerine kattık. Bununla beraber onların amellerinden hiçbir şey eksiltmeyiz. Herkes kazandığı karşılığında rehindir.Tur 21 Mart 16, 2020 tarihinde Buzul tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
Buzul 0 Mart 16, 2020 gönderildi Raporla Share Mart 16, 2020 gönderildi 4 dakika önce, 'Oflaz' yazdı: En son kime iyilik yaptım yaşamına güzellik kattım diye düşünecek, kıçını kımıldatıp harekete geçecek iradesi olmayanlar tanrıcılık oynuyor.. peh.. Nasıl bir iyilik örnek olarak. Çocuklarınıza hastalık verip, acı çektiren, işkence eden allahı övüp, yüceltmek gibisinden bir iyilik mi? Yoksa canlıları birbirlerine parçalatan allahın yancılığını yapmak gibisinden bir iyilik mi? Yangınlar çıkarıp, canlıları acı çektire çektire yakan allahı eleştirmemek gibisinden bir iyilik mi? Yoksa muhtaç, yoksunluk çeken bedenleri var edip, sonra onlara sanki bir güzellik yapmışlar gibi, sizi yedirdik, içirdik, hakkımızı ödeyemezsiniz demek gibisinden bir iyilik ve güzellik mi? Link to post Sitelerde Paylaş
'Oflaz' 0 Mart 16, 2020 gönderildi Raporla Share Mart 16, 2020 gönderildi Karanlığa !! küfretme ye devam.. aynı tas aynı hamam.. Link to post Sitelerde Paylaş
zeus- 0 Temmuz 26, 2020 gönderildi Yazar Raporla Share Temmuz 26, 2020 gönderildi İslam kanseri Türkiye'yi bitiriyor. Link to post Sitelerde Paylaş
Recommended Posts