Jump to content

Korona gibi salgın hastalıklardan ne kadar korkmalıyız?


Recommended Posts

sokakta caddede yürürken bir ssahipsiz başıboş  vahşi kelb uzaktan havlayarak üzerine doğru gelse korkarsın kaçarsın paniklersin

ancak aynı kelb  sahipli olsa tasması takılı ipi sahibi elinde olsa korkmazsın zira bilirsin ki sahibi akıllı kudreti biri kelb senin üzerine hamle yapsa gerek sözleri gerek elindeki ipi kısarak

onu engeller o yüzden sahipli ve kontrol altındaki kelbten korkmazsın

dinsiz materyalist felsefe her şeyin sahibi ve  kudret eli ile her şeyi adeta bağlayan sınırlayan kontrol eden Allahı inkar ederek her şeyin Allah ile olan irtibatını kestiler

her şey serseri mayın gibi sahibsiz başıboş addettiler

dünya adeta boşlukta dönen serseri mayın gibi.  sema boşluğunda hızla dönen kuyruklu kuyruksuz yıldızlar göktaşları seyyareler meteorlar hepsi başı boş hepsi ipsiz sapsız sahibsiz

bu kadar sahipsiz ve vahşice dönen kontrol dışı yapılardan insan korkmaya ürkmeye başladı ya dünya ya gök taşı yıldız gezegen gelip çarpsa ya dünya düşse filan

adeta pilotsuz uçak gibi. 

virüs bakteri ve benzeri canlıları da adeta ipleri canları Allahın elinde olan hayattar canlılardır onları sahipsiz başıboş addedersen korkarsın paniklersin

ancak ipleri Allahın elinde ve kontrolünde kelbler gibi düşünsen rahatlarsın sahibine sığınırsın

imam caferi sadıktan rivayet edilen bir ifade var: şeytan için Allahın kelbidir der kelbten sahibine sığınırsın der zaten euzu bilAllahi dersin

sahipli iple kontol edilen şeylerde korkma ürkme

emin  ol depremde hastalıkta doğal tabir edilen felaketlerde kontrol altındadır

insan bunlar karşısında mücadele ile sahibine sığınarak daha da güçlenir

senin Allah yapısı bedenin zaten savunması ile bir çok mikrop ve virüsü yok etmesi de bundandır yaratan sen korumasız savunmasız mikrop virüs içine atıp terk etmiş değildir

tedbirini yine al temizliğe yine dikkat karantinaya yine dikkat ki zaten islamda bunları emreder

bir insanı öldüren  tüm insanlığı öldürmüş gibi bir insanı kurtaran tüm insanlığı kurtarmış gibidir der

hasta isen sağlara yanaşma bulaşma tedbir al

sağ ise hastalık ortamına girme

hele hayatın kurtulmasına vesile olan  sağlık çalışanları en büyük sevab ve manevi kazanç içindeler

ancak onlarda bilerek kendini tehlikeye atmamalı kendinide korumalıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Pek yapılabilecek bir şey olduğunu düşünmüyorum, hele Türkiye'de.

 

Evden çıkmayıp bitene kadar bekleyeceğiz. Ölen de ölecek, ne yapalım. 

 

Sabun ve kolonyanın bir işe yarayacağına da inanmıyorum. 

tarihinde Las Seis Flechas tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

suya sabuna dokunalım derim:)

gerçi bu ikiliye kimse dokunmak istemez 

bari sadece suya dokunalım ,virüs bize dokunmadan.

dokunsa bile ölüm oranı düşük

hastalık boyutuna düşenlerinde çoğu iyileşiyor

ancak yaşlı kronik olanların bağışıklık sistemi zayıf olduğu için virüs onları etkiliyor.

 

panik korku kaygı endişe keder bağışıklık sistemimizi düşürür

o yüzden sakin ve serin kanlı olmak elzemdir

 

***

şunuda üzülerek söylemeliyim ki her kanalda tv de sosyal medya da konuşan her kes

tedbir adı altında kaygı ve korkuyu alevlendirmekte adeta benzin dökmektedir

 

insan psikolojisini bilmeden salt ve saf mekanik mantıkla iyilik yerine kötülük yapılır

 

virüsün bulaşma riski fazla olsa bile öldürme riski düşüktür

 

zaten tehlikeli olan virüsler zor bulaşır hiv hepatit gibi kanla bulaşır 

ancak grip benzeri virüsler öldürme riski az olup bulaşma yüzdesi fazladır

bağışıklık düşük ise normal grip bile öldürebilir.

 

sigara içersen akciğerini katran karası ile karaciğere  dönüştürürsen akciğeri tutan en ufak virüs etkili olur

 

içmeyiniz efendim:)

 

tarihinde nogodbutAllah tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

buyrun doktor hanımda aynen benim gibi demekte:)

 

İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Aslı Çurgunlu:

 

http://www.yeditepehastanesi.com.tr/koronaviruse-karsi-en-etkili-silahlarin-basinda-guclu-bagisiklik-sistemi-geliyor

" Koronavirüse Karşı En Etkili Silahların Başında Güçlü Bağışıklık Sistemi Geliyor"

""Virüs Daha Çok Yaşlıları ve Kronik Hastalığı Olanları Etkiledi"

""Alkol, Sigara Tüketimi Bağışıklığı Zayıflatıyor"

 

***

zencefil ve zerdeçal a da dokunmadan geçememiş

efendim zerdeçala dokunurken dikkat kendisi seçim boyası gibi  dokunan yerleri boyar biraz zorda çıkar

ancak aroması tadı etken maddeleri ile yemeklerimize renk katmaktadır.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

korku tabii bir duygudur ve insanın refleksif olarak hayatta kalmasına vesile olur

ancak her şeyden korkmak ile hiç bir şeyden korkmamak ikiside uçtur ve hayata bağlamaz hayattan koparır mahiyete dönerler

tüm korkularının kaynağının ölüm olduğu söylenir

ölümden kormak doğal olsada kaçmak mümkün değildir:)

esasen kaçması mümkün değilse korkmakta yersiz işte burda teslimiyet gerekir

teslim olan selim olur.bir nevi kader iman dirilme ahiret düşüncesi  burda ki acıları korkuları tedavi eder diye düşünüyorum

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

belirsizlik bilinmezlik insanı strese depresyona sürükleyen şeylerdir.

misal zehirli bir yılanı yakalar bir cam kavanoza koysam kapağını sıkı kapatsam ışığı söndürür rahatça uyurum

gece yarısı ışığı açtım kapak açılmış yılan yok.nerde olduğu ne yaptığı ve ya yapacağı belli olmadığı için büyük korku oluşturur.zira artık kontrol altında değil ve ona hükmedemiyorsun

ve belirsiz.

 

şu hastalık ortamıda böyle. virüs küçük ve görünmez olduğu için potansiyel olarak hemen hemen her yerde olabilir bu müthiş bir kaygı korku oluşturur.elin kapı koluna gitti market poşetine gitti filan kişi yanından geçti filan parka oturdun otobüse bindin her yerde olabilir ve tamamen kontrol dışı belirsiz 

bu yüzden aşırı bir temizlik hıjyen paronyası başladı

yok havada asılı kaldı ayakkabıya bulaştı hapşırma ile geçti filan

 

kontol altına alamadığın şeyde çaresiz ve aciz kalırsın  burda bir teslimiyet elzemdir

yine belli kurallara elinde olanlara dikkat ederek

 

insan da olumsuzu abartma hali vardır.%85 kendiliğinden beden bağışıklığı ile virüsü yenme olduğu halde

her kes %3 -5 lik ölüm dilimine takılıyor bu ihtimal aslında bindiği uçağın düşmesi veya yediğin besinden zehirleme veya kalb krizi gibi şeylerde de mevcut

ancak  yaygın olması umumi olması insanı korkutuyor.

 

bir ara lokal olarakbir yerde 15-20 kişi ıspanaktan zehirlendi  ölüm vakası olmadı

tüm ülkede ıspanak suçlu ilan edildi ıspanak satılmadı depoda tezgahta kaldı tarlada kaldı kimse ekmedi sonra fiyatlar uçtu

 

korkunun kaygının kendisi de bulaşıcı ve tehlikelidir

ve bağışıklığı düşürür virüse yem eder:)

sakin ol kuvvetli ol virüs sana yem olsun:)

 

 

tarihinde nogodbutAllah tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Kur'an-ı Kerim de şeytan iblis olarakta  geçmektedir. iblis belese kökünden gelir. anlamı şiddetli ümitsizliktir. yani  suyun içinde yüzse susuz kalıp ölmekten korkar.veya bardaktan boşanırasına  yağmur yağsa o bir tek damla düşmedi kuraklık olacak der

 

yine şeytanın hz adem gibi ebedi sonsuz cennete yaşarken şu ağaç sonsuzluk ağacıdır ondan yersen sonsuz olacaksın demesi dahi tuzak olmayıp gerçeği dahi anlatan bir şey olabilir

zira şeytanın yapısına uyan bir şeydir.

 

şeytan fakirlikle korkutup evlatlarını öldürmeye veya fuhuşa sürükler kötülüğü süslü gösterir

 

en önemliside korkutma üzerinedir

 

korkutan felaket telalığı yapanlar bu manada şeytana yardım etmekteler

 

%90 nın iyileştiği diğer büyük kısmının tedavi ile iiyileştiği bir hastalığı sanki her kapan pat diye düşüp ölecek korkusuna getirdiler

hayır ölmeyecek.çoğu kurtulacak

nedir bu tv lerde medya da korku pompalamalar 

tedbir tamam da korku kaygı zararlıdır

zira korku kaygı belli dereceden sonra hastalıktır ve kontrolü yitirmeye götürür.

enerjmizi tüketir savunma sistemimizi çökertir sağ iken kendi ellerimiz ile kendimizi hasta ederiz veya hastalığa açık hale getiririz.

he rşeyin bir ölçüsü olmalı mutedil dalgalı olmalı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

hepatit vb virütik hastalıklarda beden kendisi hastalığı yenerse ömür boyu bağışıklık oluşur

ancak insan yapması aşılar ömür boyu değil belli süre sonra yenilenmek durumunda

koronada gördüğümüz gibi insan ilmi tecrübe ile yaparak yaşayarak oluşur

 

misal korona mutasyon geçirip farklı bir virüs olarak meydana çıktığı için aşısı yok aşıyı ancak virüsü incele öğren sonra hayvanlarda test et sonra insan da test et derken

seneler geçer belki o zamana kadar ölen ölür virüste ya yok olur ya mutasyon geçirip bulunan aşıyı  geçersiz kılar

 

ama Allahın ilmi her şeyi kuşatmış  ezeli ve ebedidir

 

misal  henüz keşfedilmemiş yeni virüste olsa bedene bulaşsa beden onu tanıyor yok ediyor sonra ki bulaşmaya karşıda antikor oluşturup korumaya aşılamaya alıyor

 

peki beden nasıl hemen koronayı tanıyıp ta yok ediyorda insan aşı maşı derken sağalmış hastalardan antikor ile diğererini tedavi derdinde

zira bedeni de virüsüe yaratan Allahdır

ikisinide bilir tanır önlemler tedbirler ona göre alınmış demeki ilahi aşı beden de zaten mevcut zira beden virüsü bilir tanır öyle yaratılmış

o yüzden virüs bedene girer girmez beden onu tanıyor yok ediyor antikor oluşturuyor

 

vücudumuzun bağışıklığını doğal besleme ile yüksek tutacağız temizliğe dikkat o kadar.

 

abd çaresiz italya çaresiz çin de epey kayıp oldu

diğer ülkeler çaresiz he rkes  bir an önce aşı bulunsun kaygısında

ama kimsede doğal beden  gücünün farkında değil

 

 

**

ha virüs bakteride Allahın canlısı oda kendi savunma ve koruma sistemi var

oda yaşama tutunmak ister

ama ne yazık ki çoğu mikroplarda hayvanlardan geçiyor

insanın doğayı hayvanları bitkileri harap etmesi ile dengeler değişti

hivin maymundan

koronanın vahşi veya yarasadan geçtiği söyleniyor

maymunla ne işiniz var ki bu insana geçsin.

 

 

tarihinde nogodbutAllah tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
14 dakika önce, nogodbutAllah yazdı:

hepatit vb virütik hastalıklarda beden kendisi hastalığı yenerse ömür boyu bağışıklık oluşur

ancak insan yapması aşılar ömür boyu değil belli süre sonra yenilenmek durumunda

koronada gördüğümüz gibi insan ilmi tecrübe ile yaparak yaşayarak oluşur

 

misal korona mutasyon geçirip farklı bir virüs olarak meydana çıktığı için aşısı yok aşıyı ancak virüsü incele öğren sonra hayvanlarda test et sonra insan da test et derken

seneler geçer belki o zamana kadar ölen ölür virüste ya yok olur ya mutasyon geçirip bulunan aşıyı  geçersiz kılar

 

ama Allahın ilmi her şeyi kuşatmış  ezeli ve ebedidir

 

misal  henüz keşfedilmemiş yeni virüste olsa bedene bulaşsa beden onu tanıyor yok ediyor sonra ki bulaşmaya karşıda antikor oluşturup korumaya aşılamaya alıyor

 

peki beden nasıl hemen koronayı tanıyıp ta yok ediyorda insan aşı maşı derken sağalmış hastalardan antikor ile diğererini tedavi derdinde

zira bedeni de virüsüe yaratan Allahdır

ikisinide bilir tanır önlemler tedbirler ona göre alınmış demeki ilahi aşı beden de zaten mevcut zira beden virüsü bilir tanır öyle yaratılmış

o yüzden virüs bedene girer girmez beden onu tanıyor yok ediyor antikor oluşturuyor

 

vücudumuzun bağışıklığını doğal besleme ile yüksek tutacağız temizliğe dikkat o kadar.

 

abd çaresiz italya çaresiz çin de epey kayıp oldu

diğer ülkeler çaresiz he rkes  bir an önce aşı bulunsun kaygısında

ama kimsede doğal beden  gücünün farkında değil

 

 

**

ha virüs bakteride Allahın canlısı oda kendi savunma ve koruma sistemi var

oda yaşama tutunmak ister

ama ne yazık ki çoğu mikroplarda hayvanlardan geçiyor

insanın doğayı hayvanları bitkileri harap etmesi ile dengeler değişti

hivin maymundan

koronanın vahşi veya yarasadan geçtiği söyleniyor

maymunla ne işiniz var ki bu insana geçsin.

 

 

 

Sağlıklı beslenme işe yarar doğru ama bunun dinle ne alakası var ?

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, nogodbutAllah yazdı:

hepatit vb virütik hastalıklarda beden kendisi hastalığı yenerse ömür boyu bağışıklık oluşur

ancak insan yapması aşılar ömür boyu değil belli süre sonra yenilenmek durumunda

koronada gördüğümüz gibi insan ilmi tecrübe ile yaparak yaşayarak oluşur

 

Yenemeyen insanlar ne olacak? Bağışıklığı güçlü olan atlatabiliyor. Koronayı atlatan insanlarında yeniden koronaya yakalanma riski vardır. https://www.hurriyet.com.tr/dunya/cinde-salginda-iyilesenlerin-bir-kismi-tekrar-hastaliga-yakalandi-41455954 Bu insanların bedeni galiba koronayı tam tanıyamamış. Virüsün bakterinin hastalığın var olmasının bir suçu varsa oda tanrıdır. İnsan değil. İnsanlık yokkende bakteri virüsler hastalıklar vardı. Madem vücudun doğal beden gücü var insanlar neden ilaç kullanıyor, üretiyor? Niye aşı oluyoruz. Eskiden insanlar neden 30-40 yaşlarını zor görüyordu? Arap putuna yalakalık yapacağım diye bilip bilmeden laf kalabalığı yapıyorsun.

Link to post
Sitelerde Paylaş

aşı vb şeyler ve tüm ilaçlar nihai olarak yine beden üzerinde bedenin savunma sistemi ile etkili olan şeydir

misal aşı zayıflatılmış mikroptur başka bir şey değil

bedene enjekte edildiğinde beden savunma sistemi o mikroba saldırır yok eder bu arada antikor oluşturur bağışıklanma meydana gelir

ancak aşı öncesi bedene direk mikrop girse beden onu yense zaten ömür boyu doğal bağışıklık oluşur

yani aşılama ve sonraki hastalıklara karşı koruyan antikorlardır onuda vücüd üretir. neticede sen ancak  destek verirsin

ancak doğal şey bedenin kendi bağışıklığının yüksek tutulmasıdır

temiz hava hareketli yaşam doğal beslenme

doğal uyku.

misal karadeniz de yaylada hava su besin hepsi doğal orda yaşayan hasan amca sigara içtiği halde 120 seneye kadar yaşar hastane yüzüde görmemiş

şehir kalabalıklığı kirliliği yok bal ve yağ zaten şifadır yayla balıdır  hepsi organik doğal

 

ilaçlar modern ürünler çok yeniler bir dünya yan etkileri var bahusus psikolojide kullanılan nice ilaçlarda kişiler intihar ediyor

hastalık ve mikropların çoğuda ilaçlar gibi modern ve yenidir

hiv eskiden yoktu 

en iyisi hastalanmamak dikkat etmek bedeni sağlam güçlü tutmak

gelen ne olursa olsun beden onu yener

korona bebek ve gençlerde etki etmiyor 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 7 months later...

cehaletin bir konforu vardır
ne zaman öleceğimiz mechul olduğu için sanki ebedi yaşayacağız gibi vehmi bir kuruntu oluşuyor
bu biraz da insanı hayata bağlayan faydalı da bir şeydir
ancak hakikatte ise ölüm esasen çok yakındır  bir kaza bir çukur bir hastalık bir başka durum çok rahat insanın dünyasını değiştirebilir
hz peygamber  bunu şöyle ifade eder:
bir gün sahabe ile çölde iken bir odun parçasını alır
kumlara  üç çizgi çizer bu çizgilerin ikisi birbirine çok yakın diğer çizgi bu ikisinden çok daha uzaktadır
hz peygamber yakındaki çizgilerden birisine bu insandır der
hemen yakınındaki çizgiye de buda ecelidir
uzaktaki çizgi ise inanın emeli isteği arzuları yapmak istedikleri hedefleridir der
insan uzaktaki emel ve arzularına  ulaşmak için çabalarken
yanı başındaki eceli onu ansızın yakalarda gözleri açık gider
**
insan demirden taştan değil etten kemiktendir
et te kemikte çürür toprağa karışır
kaldı ki demir ve taş dahi yıpranır paslanır onunda bir ömrü vardır
tedbirsiz maskesiz ben kahramanım deyip hastalığın içine dalmak intihardır
sigara içmek zaten yavaş intihar iken bu şartlarda artık hızlı intihar sayılır
korkmak değil, intihar etmemek için tedbir almak esastır
virüs görünmediği için insanlar da genelde görünür büyük şeylerden korktuğu için
pek rahat davranıyorlar
ancak öldürücü bir rahatlık


 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Konunun din ve inançla ne alakası var? Yazdığınız şeyin koronayla alakası ne? Şaka yapıyorsunuz herhalde. Yani öyle olduğunu umuyorum. Sırf koronadan dolayı beni bile ezandan saladan nefret ettirdiler. 

 

Bu iş inançla çözülebilecek bir şey değil bilimle çözülebilecek bir şey. Azıcık aklınızı kullanın. Bir konuyu da dine getirmeyin. İnançla dinle bir şeyin çözüldüğü yok. 

On 21.03.2020 at 14:12, nogodbutAllah yazdı:

sokakta caddede yürürken bir ssahipsiz başıboş  vahşi kelb uzaktan havlayarak üzerine doğru gelse korkarsın kaçarsın paniklersin

ancak aynı kelb  sahipli olsa tasması takılı ipi sahibi elinde olsa korkmazsın zira bilirsin ki sahibi akıllı kudreti biri kelb senin üzerine hamle yapsa gerek sözleri gerek elindeki ipi kısarak

onu engeller o yüzden sahipli ve kontrol altındaki kelbten korkmazsın

dinsiz materyalist felsefe her şeyin sahibi ve  kudret eli ile her şeyi adeta bağlayan sınırlayan kontrol eden Allahı inkar ederek her şeyin Allah ile olan irtibatını kestiler

her şey serseri mayın gibi sahibsiz başıboş addettiler

dünya adeta boşlukta dönen serseri mayın gibi.  sema boşluğunda hızla dönen kuyruklu kuyruksuz yıldızlar göktaşları seyyareler meteorlar hepsi başı boş hepsi ipsiz sapsız sahibsiz

bu kadar sahipsiz ve vahşice dönen kontrol dışı yapılardan insan korkmaya ürkmeye başladı ya dünya ya gök taşı yıldız gezegen gelip çarpsa ya dünya düşse filan

adeta pilotsuz uçak gibi. 

virüs bakteri ve benzeri canlıları da adeta ipleri canları Allahın elinde olan hayattar canlılardır onları sahipsiz başıboş addedersen korkarsın paniklersin

ancak ipleri Allahın elinde ve kontrolünde kelbler gibi düşünsen rahatlarsın sahibine sığınırsın

imam caferi sadıktan rivayet edilen bir ifade var: şeytan için Allahın kelbidir der kelbten sahibine sığınırsın der zaten euzu bilAllahi dersin

sahipli iple kontol edilen şeylerde korkma ürkme

emin  ol depremde hastalıkta doğal tabir edilen felaketlerde kontrol altındadır

insan bunlar karşısında mücadele ile sahibine sığınarak daha da güçlenir

senin Allah yapısı bedenin zaten savunması ile bir çok mikrop ve virüsü yok etmesi de bundandır yaratan sen korumasız savunmasız mikrop virüs içine atıp terk etmiş değildir

tedbirini yine al temizliğe yine dikkat karantinaya yine dikkat ki zaten islamda bunları emreder

bir insanı öldüren  tüm insanlığı öldürmüş gibi bir insanı kurtaran tüm insanlığı kurtarmış gibidir der

hasta isen sağlara yanaşma bulaşma tedbir al

sağ ise hastalık ortamına girme

hele hayatın kurtulmasına vesile olan  sağlık çalışanları en büyük sevab ve manevi kazanç içindeler

ancak onlarda bilerek kendini tehlikeye atmamalı kendinide korumalıdır.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yüce Allah eziyet ederek, işkence ederek, acı çektirerek, baskı ve stres yaşatarak sizleri sınamaktadır. Onun bu yaptıklarına karşı çıkmaz, onu eleştirmezseniz, onu övüp, yüceltirseniz, övülesi, üstün bir kişi olursunuz. Ama onu eleştirip, ona karşı çıkarsanız da onursuz alçaklardan olursunuz. Merhametliler merhametlisi yüce rab de bu nedenle sizi cehennemde yakar. Size zakkum yedirip, irin içirir. Sonuç da o yaratıcı. Eziyet edebilir, acı çektirebilir. Onun bunu yapmaya hakkı var.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Her doğum ölümdür. Birinin doğumuna neden olmak, o kişinin ölümüne neden olmaktır. Birinin ölümüne neden olan ise onun var olmasına neden olan kişilerdir. Yani anne, babasıdır. O kişiyi sonu ölüm olan bir yola atan onlardır. Sonu ölüm olan bu yolda da, kimi şu şekilde, kimi bu şekilde ölür. O yüzden bir müslüman öldürmeye karşıyım diyorsa, şunu diyordur, ben ölümün bulma şekline karşıyım. Zaten kuranda, bir insanı öldüren, tüm insanlığı öldürmüş gibidir derken de, sözü edilen ölümün bulma şeklidir. Diğer ayetlerde ise yaratıcı allah öldürülmeden kaçamazsınız, sizi öldüreceğim, ölüm sizi bulur demektedir, her doğumun ölüm olduğunu onaylamaktadır. Allah da onu oluşturan insanlar gibi işte. Öldürmeye karşıyım derken, karşı çıktığı ölümün bulma şekli, doğumlara neden olarak, yani yaratarak da öldürmeye devam ediyor. 

 

tarihinde Buzul tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Hastalık yapan virüsleri, bakterileri yeryüzüne salan, sorunun, sıkıntının kaynağı bu allah. Övüyorlar.

Hastalık yapan virüslere karşı beden başarılı olunca, kendi yarattığı sorunu çözen allahı, rabbim sağlık verdi, mükemmel bir yaratım, şükürler olsun diyerek yine övüyorlar. Kendi yarattığı sorunu çözen, kendi kendini yenilgiye uğratan allaha şükürler olsun.

Biri hastalık yüzünden acı çekerse, sınav diyip övüyorlar. O kişi ölünce, mükemmel yaratım olan o beden hastalığı yenmekte başarısız olunca, yine övüyorlar. Sela okuyorlar, allahın birilerini daha öldürmesinin duyurusunu yapıyorlar.

Hastalıkları tedavi eden insanların eylemlerini, rabbim şafi adıyla sağlık verdi diyerek, allaha üstlendiriyorlar. Bunun üzerinde allaha şükür edip, övgü bekliyorlar.

Ama işlerine gelmeyen insan eylemlerini ise, bunu yapan insandır, bunu sorumlusu insandır diyerek, allaha üstlendirmiyorlar. Bunun üzerinden allaha eleştiri kabul etmiyorlar. Şafi adıyla sağlık veriyor, iyilik yapıyor, merhamet ediyor ya hani. Ed darr adıyla da kötülük yapsın, eziyet etsin, merhametsizlik etsin değil mi? Ama her şeyi yapabilen, allah kötülük yapar mı, merhametsizlik eder mi hiç? Bakın işte. Zebra sırtlanlarca canlı canlı parçalanıyor, babun ceylanı, komodo ejderi geyiği canlı canlı parçalıyor. Var mı bunlarda bir işkence, merhametsizlik, kötülük? Yok. Var diyen ve bu şekilde ölen de, merhametli yüce rab tarafından cehennemde yakılacaktır.

Muhtaç, yoksunluk yaşayan bedenleri var edip, bu bedenleri gereksinim gidermeye zorluyor, geçim derdine düşürüyor, övüyorlar.

Sanki bu muhtaç bedenleri gereksinim gidermeye zorlayan o değilmiş gibi, sanki yokken yeme, içme sıkıntımız felan varmış gibi, rabbim bize nimet verdi diyerek şükür edip, övüyorlar. Versin bi zahmet. Yoksunluk yaşıyorsak, onun yüzünden değil mi? Biz aynı anlayışı nerede görüyoruz. Yaptıkları çocuğa, var ettikleri o muhtaç bedene, hakkımızı ödeyemezsin, bize borçlusun, bize şükür et diyen anne, babada ve annesine, babasına şükür eden çocuk da. Bu anlayış da işte islamda nimetleri için şükür bekleyen allah olarak kendini göstermiştir.

Besin sıkıntısı yaşayan, bu nedenden dolayı ölen kişiler var. Geçim derdi yüzünden intihar edenler, kendini yakanlar var. Rabbim onları açlıkla, yoklukla sınadı diyip, yine övüyorlar.

Dayanamayıp, intihar edenleri de, nasıl intihar ederseniz diyerek, işkence edilmek üzere merhametliler merhametlisi yüce allaha sunuyorlar.

Afetler oluşturuyor. Deprem oluşturuyor. Maddi ve duygusal zararlar veriyor. Öldürüyor. Övüyorlar.

Oluşturduğu depremden biri kurtulunca, korudu, rabbimin mucizesi diyip, övüyorlar. Orda kurtulan gün sonunda başka bir nedenden dolayı yine ölüyor. Ölüm sizi bulur, sizi öldüreceğim, öldürülmeden kaçamazsınız diyen allahı yine övüyorlar.

 

Karşımızda oldukça ikiyüzlü, tutarsız, bir o kadar da küstah, kibirli ve pişkin bir zihin yapısı, yaratıcının yalaka ve yancılığını yapmayı da üstünlük sanan bir anlayış var.

tarihinde Buzul tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

materyalist mantık ile hayatı doğum ve ölüm gibi dar bir alana hapsederseniz 
elbette doğum ve ölüm acı verir adaletsiz görünür 
zaten dünya hayatında kimi  ölü doğar kimi  doğduktan sonra kısa sürede ölür kimi erken yaşta 20 sinde ölür kimi 120 sene yaşar
sırf hayatı doğum ölüm kısa aralığına hapsedersen bu elbette adaletsiz görünür zira ölüm sonrası dirilme ebedi hayata inanılmadığı için hayat doğum ile ölüm arasında kısa süre parlayıp sönen ateş gibidir ebedi sonsuz bir yokluk ve karanlığa atılmak gibidir
ancak iman eden için ölüm mutlak sonsuz yokluk değildir belki berzah denilen uyuma salonunda az uyuduktan sonra ebedi yolculuk ve hayatına devam etmektir belki ölüm uzun bir yolculukta bir ağaç gölgesinde geçici uyuyup sonra uyanıp  uzun yola devam etmektir bu yüzden iman eden için ölüm yokluk değildir bir nadasa kalma bir dinlenme gibidir aynen kış uykusuna dalan ayı misali  bahar denilen cennet asa dirilme mevsimine diri sağ uyanmak ve çıkmak için ölüm gibi kış mevsiminde uykuya dalmaktır sonra bir bahar yağmurunun müjdecisi şimşek gibi sur üflenmesi ile uykusundan uyanmaktır korkmayınız başınızı ölüm yastığına rahatça koyunuz zira kati ve kesin şekilde  dirilme borazanının sesi ile uyandırılacaksınız
zaten uyku ölümün küçük kardeşi tesmiye edilir
bir anne bebeğini uyuttuktan beşiğe yatırdıktan sonra öper ve kendisi de uyumaya gider
içi rahattır zira bilir ki bebeği uyuyor ölmedi  tekrar kalkacak gözlerini açacak tebesüüm ile gülecek
ancak anne bebeğini yatırdıktan sonra son uykusu olduğunu bilse ve sabah asla kalkmayacak ölmüş vaziyette beşikte duracağını bilse emin olun o anne bebeği yatırmayacak korkacak hangi anne bebeğini hiçliğin yokluğun  kucağına atabilir hele bu anne ölüm sonrası dirilmeye inanmıyorsa bu durum ebedi mutlak ölüm hiçlik yokluk anlamına gelir ebedi şekilde bebeğinden ayrılacak mantığı ile
belki sabaha kadar bebeği uyanık ağlayacaktır
ancak iman eden anne şöyle der: bu bebek yoktu Allah bana nasip etti Allah verdi bende bu bebek gibi bir zaman yoktum Allah beni var etti bu bebek benim değildi gecici benim oldu sonra Allaha döndü o bebek ölürse Allah benden aldı o cennetin ebedi  mutlu saadetli bir ferdi oldu biz öldüğümüzde de ahirette bize şefaat edecek zira günahsız melek gibi pak duru şekilde öldü cennetlik oldu şefaati bize haktır diye belki sevinecek ve elbette geçici ayrıldık sonra cennete ebedi birleşeceğiz düşüncesi ile ferah bulur kalbi sevinir göz yaşı diner 

bu iki duruma şöyle bir misal verilebilir:
yağan yağmur yer ve toprak tarafından emilir yerin altına adeta gömülür kaybolur gider
bunu yüzeysel gözle bakan biri eyvah susuz kaldık yağan su toprakta çölde kayboldu gitti
kısa süre yerin üstünde kaldı sonra buharlaştı gitti 
oysa  yer tarafından emilen suyun kaybolmadığını yer tarafından depo edildiğini hatta değişik şifalı madenler ile karışık veya kaplıca veya buz gibi şifalı kaynak suyu olarak kuyu suyu olarak yerin üstüne doğru fışkırarak çıkacağını  bilen biri korkmaz üzülmez
veya buharlaşan suyun bulut olup tekrar  yere düşeceğini bilir
toprak mezar gibi kazılarak tohumlar ceset gibi derine defnedilir zahiri bakılsa sanki tohumlar toprak altına gömüldü bitti gitti oysa aslını bilen üzülmez gam kedere düşmez o tohum geçici orda karanlıkta cimlenir sonra filiz verip toprağı burgu gibi delip aydınlık geniş bir dünyaya çıkacak başak verecek bir iken bin olacaktır
hiç bir şey toprakta kaybolmaz mutlaka geri çıkar umum madenler kömür elmas petrol vb şeyler hep toprak denilen mezaristanın altından derininden çıkarılır orda ebedi kalmaz
insan bedeni topraktan ruhu semavi ilahi cevherden yaratıldı
beden yeniden toprağa düşecek ruh ise su gibi buharlaşıp çıktıktan sonra tekrar yep yeni bedene yağacak onu diriltecektir.
**
ömür boyu hapis yatan biri ile 3-4 yıl yattıktan sonra çıkacak birinin düşüncesi psikolojisi bir olmaz
ölümü ebedi daimi yokluk hiçlik olarak telaki eden biri gerçekten psikolojik olarak karamsar umutsuz mutsuzdur hayatından lezzet almaz
gecici yatıktan sonra bağımsızlığına  kavuşacak biri ise içerde hayallerine çıktıktan sonra neler yapacağının planı ile o kısa hapis dahi çabuk geçer gider
kendi ellerinizle  etrafınıza ebedi yokluk hiçlik hapisanesininin duvarlarını inşa etmekten vazgeçiniz 
inşa etti iseniz o duvarları yıkıp aydın geniş ferah aleme adım adınız.


 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...