Jump to content

Korona virusu yeni dünya düzenine ilk adım mı?


Recommended Posts

https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/sami-kohen/yeni-dunya-duzeni-mi-6167200
https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/sami-kohen/yeni-dunya-duzeni-mi-2-6169703

 

 

Alıntı

Yeni dünya düzeni mi?

17 Mart 2020
 

Geçirdiğim rahat- sızlık nedeniyle yazılarıma kısa bir ara verdiğim son günlerde, bütün dünya koronavirüs salgınının daha ilk aşamasında yol açtığı sosyal, ekonomik ve siyasi etkilerine odaklandı.

Yeryüzündeki 130 ülkeyi vuran ve binlerce kişinin ölümüne sebep olan bu salgın, bütün insanlığı bir yaşam savaşı zorunluluğuyla karşı karşıya bırakıyor. Bütün ülkeler bu korkunç virüsü etkisiz hale getirmek için her türlü tedbiri almak için seferber olmuş durumda.

Koronanın tıbbi ve bilimsel boyutlarını konunun uzmanlarının görüşlerine ve tavsiyelerine bırakarak, biz burada sorunun dünya düzenine ve yaşam tarzı üzerindeki olası etkilerine değinmek isteriz.

 

***

Salgının başladığı günden bu yana, koronanın uluslararası çapta yarattığı başlıca sosyal, ekonomik, siyasal etkilerini şöyle özetleyebiliriz:

- SOSYAL YAŞAM: Koronaya karşı mücadelede ilk etapta alınan önleyici tedbirlerin başında, insanların birbirleriyle günlük yaşamlarında temaslarının sınırlanması geliyor. Bu, milyonlarca insanın kalabalık ortamlarda gerçekleşen her türlü etkinliklerinin ve bu arada eğitim faaliyetlerinin belirli süreler için askıya alınmasını gerektiriyor. Çalışma şartları da değişiyor, ofis yerine evden işleri yürütmek sistemi uygulanıyor. Sosyal hayat yerine “evde oturmak”, hatta gerekmedikçe sokağa dahi çıkmamak zorunluluğu getiriliyor.

Bu aslında pek çok ülkede insanların yaşam tarzının değişmesi, eski sosyal alışkanlıklarından vazgeçmesi ve daha çok dijital bir ortamda, içe dönük bir yaşam tarzına yönelmesi demektir. 

- EKONOMİK DEPREM: Salgının hızla hissedilen sarsıcı etkilerinden biri de dünya ekonomisini ciddi bir krizin eşiğine getirmesidir. Virüs yayıldıkça, ekonomik alanda birçok ülkeyi vurduğu gibi, küresel ekonomiyi de resesyon uçurumuna doğru sürüklemeye başlamıştır. Korona, uluslararası ticaret ve turizm başta olmak üzere borsaları sarsmış ve küresel bir kriz korkusu yaratmıştır.

- SİYASİ YANSIMALAR: Koronanın ortaya çıkması, uluslararası ilişkilerde de bozucu etkisini göstermekte gecikmemiştir. Nitekim koruma tedbirleri çerçevesinde birçok ülke, komşu ve hatta daha uzak ülkelerle sınırlarını kapatmak zorunda kalmıştır. Bu bağlamda en radikal adımı Trump yönetimi atmış, 28 AB ülkesiyle seyahat serbestisini geçici olarak askıya almıştır. Böylece ABD’nin AB ile arası daha da açılmıştır. AB içinde de birçok ülke kendi ortaklarıyla kapılarını kapatmış dolayısıyla Schengen anlaşmasının öngördüğü dolaşım serbestisini şimdilik rafa kaldırmıştır. Bu tedbirler, uluslararası seyahat ve turizm faaliyetine ağır bir darbe vurduğu gibi, bu durum ikili ve çok taraflı ilişkilere de yansımaktadır. Bu olayın bir boyutu da, böyle küresel bir afet karşısında, uluslararası camianın ve kurumların yetersizliği ve zaafıdır. BM’ye bağlı kurumlardan (Dünya Sağlık Örgütü dahil) AB’ye kadar hepsi çaresiz kalmış ve hazırlıksız durumda olduklarını göstermiştir.

 
 

***

Listeyi daha uzatmadan özetlersek, koronavirüs günümüz dünyasında önemli değişikliklere yol açacağa benziyor. Olayın küresel çapı karşısında hiçbir ülkenin bunun yansımalarını hissetmemesi mümkün değil.

 
 

Korona ile ilgili olup bitenler yeni bir dünya düzeninin kurulmakta olduğu anlamına mı geliyor? Şimdiki düzenlemeler geçici mi veya kalıcı olabilir mi?

“Korona krizi” virüse karşı bir çare bulununcaya kadar sürebilir. Ancak geçici olarak çeşitli alanlarda alınan tedbirlerin ve uygulanan sınırlamaların kalıcı olmasa dahi, bazı alanlarda bir iz bırakmayacağını kimse garanti edemez...

Yeni dünya düzeni mi? (2)

20 Mart 2020

  •  

Aynı başlık altındaki geçen günkü yazımda, korona salgınının küresel çapta yol açması beklenen sosyal, ekonomik, siyasal etkileri ele almıştım.

Virüsün kendisi gibi, etkileri de o kadar hızla yayılıyor ve köklü değişiklikler yaratıyor ki olayın farklı boyutlarını incelemeye devam etmek bir zorunluluk oluyor.

Artık bu mesele, yeryüzündeki zengin, fakir, gelişmiş, gelişmemiş bütün ülkelerin bir numaralı derdi. Virüsün yayılmaya başladığı ilk aşamada bu tehdidi fazla ciddiye almayan ülkeler dahi, şimdi bunu bir “beka” mücadelesi sayıyor.

 
 

Olayın sosyal, ekonomik ve siyasal alanlarda ilk etkileri, artık dünya düzeninin değişeceği veya “hiçbir şeyin artık eskisi gibi olmayacağı” kanısını güçlendiriyor.

Ünlü Amerikalı yazar Thomas Friedman bu değişimin o kadar köklü olacağına inanıyor ki “New York Times”taki makalesinde bunun bir “çağ değişimi” sayılacağını belirtiyor ve hatta bir benzetme yaparak, “Milattan Önce” ve “Milattan Sonra” gibi, “Korona Öncesi” ve “Korona Sonrası” diye anılacağını öne sürüyor.

Ciddi analizleriyle tanınan Friedman’ın bu görüşü ortaya atmasına yol açan husus, korona salgınının daha şimdiden kurulu dünya düzenini kökünden değiştirmek “trendi”ni yaratmış olmasıdır.

***

Geçen yazımda korona salgınının yol açtığı sosyal, ekonomik, siyasal etkileri sayarken, alınan tedbirlerin bir kısmının “geçici” sayıldığını belirtmiş, ancak, bazılarının da “kalıcı izler” bırakacağı tahminini öne sürmüştüm. Benzer öngörülerin giderek dünya basınında yer almakta olduğunu görüyoruz.

İtalyan düşünürü Lorenzo Marsili bir makalesinde tarihi akışın, korona vesilesiyle, günlük sosyal hayatımızdan çalışma düzenine ve uluslararası ilişkilere kadar birçok alanda “çok şeyi değiştireceği”, dolayısıyla, bunun da “değişim için bir fırsat” oluşturacağını belirtiyor.

Yazar, özellikle Batı’da “kurulu düzen”in zaten günün şartlarını ve ihtiyaçlarını karşılamadığını, koronanın “sistemin çöküşü”nü ortaya koyduğunu ve değişimin de artık kaçınılmaz hale geldiğini vurguluyor. Nitekim korona tehdidi karşısında Çin, Japonya, Singapur gibi ülkelerin daha organize şekilde kendilerini hızla toparlamalarına karşılık, İtalya, Fransa, İspanya gibi ülkelerin bocalaması, sağlık ve kamu hizmetlerinin yetersiz kalması manidardır. Marsili’ye göre, bu sistemin zafiyetini gözlerin önüne sermiştir.

 
 

***

Sistem ve düzenle ilgili tartışmalar, şimdi özellikle Batı’da, virüse karşı savaş yöntemleri konusu kadar ön plana geçiyor.

Örneğin Fransa’da sıkıyönetim, sokağa çıkma yasağı ve benzeri kısıtlayıcı tedbirlerin ne kadar yasal ve demokrasiye uygun olduğu çok tartışılıyor. “Le Monde” gazetesinde hukuk uzmanları konuyu tartışadursun, liberal aydınlar bunun bir nevi “otoriterizm”e yol açması endişesini dile getiriyor. İtalya, Fransa, İspanya gibi ülkelerdeki sert tedbirlere karşılık, İngiltere ve İskandinav ülkelerinin “yumuşak” yaklaşımları bu sistem tartışmalarında örnek olarak gösteriliyor...

Bu arada ekonomik alanda olanlar da sistemle ilgili tartışmaları kızıştırıyor. Artık neo-liberal ekonomik düzenin çatırdadığı ve bu düzenin değişeceği görüşü yaygınlaşıyor.

 
 

Batı’da birçok ülkede alınan ekonomik tedbirler hükümetleri devlet müdahalesini gerektiren himayeci politikalar benimsemeye itiyor.

Tabii ayrıca günlük yaşamla ilgili tedbirler ve geçici de olsa yeni yaşam düzeni, “tüketim toplumu” konseptini de rafa kaldırıyor.

Bütün bunlara bakınca, Thomas Friedman’ın “Milat” benzetmesi fazla abartılı gelmiyor...

 

Dünyadaki Ekonomik sistem korona virus öncesinde çöktü. :)

 

Dünya liderleri suçu   korona virusuna yıkmaya çalışıyorlar.

 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
 
Alıntı

 

Yakıt Fiyatları
İl Benzin (Aytemiz Optimum Kurş. 95 Oktan) (TL/lt) Motorin (Aytemiz Dizel) (TL/lt)
İstanbul / Anadolu 5,23 5,33
İzmir 5,33 5,41
Kars 5,45 5,55
Kastamonu 5,39 5,45

 

https://www.aytemiz.com.tr/faaliyet-alanlari-hizmetler/istasyonlar-hakkinda/akaryakit-ve-pompa-fiyatlari/yakit-fiyatlari

 

Alıntı

TÜİK’e göre 1 litre kolonya normal koşullarda 24.70 TL

Kolonya ve dezenfektan ürünlere olan talep corona virüsü vakalarıyla yükseldi. Bazı fırsatçılar da bu durumdan yararlanarak kolonya fiyatlarına zam yaptı. TÜİK'in madde sepetine göre 1 litre limon kolonyasının fiyatı 24.70 TL. Ancak corona vakalarının ilk duyulduğu dönemde 200 ml kolonya yaklaşık 15 liraya satılıyordu.

https://www.sozcu.com.tr/2020/ekonomi/tuike-gore-1-litre-kolonya-24-70-tl-5688449/


Kolonyanın normal koşullarda  litre fiyatı 24,70 tl imiş.

Benzinde damıtım ürünü  5,23 tl.

Benzine üstelik su katılmıyor.%20 si su değil. :) 




 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 dakika önce, Las Seis Flechas yazdı:

Sen havuz medyasını mı takip ediyorsun?

???

Her türlü medyayı takip ederim.

Chpnin yayın organı sanki farklı yazıyor.

Sanki Chpnin ekonomik sistemi kapitalist ekonomi değilmiş gibi yazıyorlar. :)

 https://halkweb.com.tr/kapitalist-bireyciligin-olumle-dansi-ve-yalnizliginda-bogulan-insanlik/

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 dakika önce, mirasyedi yazdı:

Her türlü medyayı takip ederim.

Chpnin yayın organı sanki farklı yazıyor.

Sanki Chpnin ekonomik sistemi kapitalist ekonomi değilmiş gibi yazıyorlar. :)

 https://halkweb.com.tr/kapitalist-bireyciligin-olumle-dansi-ve-yalnizliginda-bogulan-insanlik/

Saçmalıyorsun işte. Hitler ve Mussolini de ateist, Stalin de ateist mesela. Bunlar aynı mı?

 

Kapitalist olmak da ateist olmak kadar normal bir durumdur. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 dakika önce, Las Seis Flechas yazdı:

Saçmalıyorsun işte. Hitler ve Mussolini de ateist, Stalin de ateist mesela. Bunlar aynı mı?

 

Kapitalist olmak da ateist olmak kadar normal bir durumdur. 

Normal durum ile ne kastettiğin belli değil. :

Hangi konuda  aynı olup olmadığını belirtmeden soruyorsun. :)

Hitler ile mussolini kapitalist.  

Stalinde sosyalist.

Ama hepsi diktatör. :)

Ortak noktalarıda var ayrı noktalarıda var.senin gibi genellemeci değiliz merak etme.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ona bakarsanız dünyadaki mevcut düzen, hergün değişiyor, hergün kabuk değiştiriyor.

Ekonomiler batar ve yine rayına oturur veya hiç oturmaz, yönetim sistemleri değişebilir vs.

Salgın hastalıklar gelip geçer...az veyahut çok can alırlar.

Ancak gelişen teknoloji sayesinde, insanların özeli falan mı kaldı?

Bence en önemli faktor bu, gerisi teferruat, çünkü bu durum geriye döndürülemez bir mevzudur.

 

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
51 dakika önce, mirasyedi yazdı:

Sanki Chpnin ekonomik sistemi kapitalist ekonomi değilmiş gibi yazıyorlar.

 

Burada kapitalist sistem, Atatürk'ün bakışı ve YCHP'nin kapitalist anlayışı farklı olmakla birlikte kapitalizmin kendisi de farklıdır, önce bu noktaya dikkat çekmek gerekir.

Dünyada bağımlı ve bağımsız iki kapitalist sistem var.

Bağımlı kapitalist sistem bizdeki gibidir, hiç bir şeye kendin karar veremez ve uygulayamazsın, bağımlı olduğun ülkelerin çıkarına göre politika yürütmek zorundasın.

Bağımsız kapitalizm ise kendi yağıyla kavrulan ve işgalci olmak üzere ikiye ayrılır.

Örneğin, ABD-AB-Japonya işgalci kapitalistlerdir, Çin ve Rusya kendi yağıyla kavrulan kapitalist ülkelerdir.

Atatürk, bağımsız, kendine yeten ve çağdaş bir ülke tasarlarken, YCHP işgalci kapitalistlerle uzlaşı yolunu seçerek, sosyal demokrasiyi savunmaktadır.

Sosyal demokrasi, işgalcilerle anlaşma sistemidir, yani kabaca "ülke senin olsun, bize payımızı ver ama az da olsa sosyalleşme getir ki, olası isyanı engelle" sistemidir.

Avrupa halkının olası isyanını durduranlardan biri de işte bu sosyalleşme numarası sayesindedir.

Ancak Avrupa işgalci kapitalist olduğu için kendileri açısından bunda bir sorun yoktur, bizim gibi bağımlı ülkede ise sosyal demokrasi sökmez.

Kısaca bu bağımlı ve bağımsız kapitalizm farkına bakmadan hepsini aynı kefeye koyarak kapitalizm ve diğer olguların tahlili yapılmaz.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, bilgivehis yazdı:

 

Burada kapitalist sistem, Atatürk'ün bakışı ve YCHP'nin kapitalist anlayışı farklı olmakla birlikte kapitalizmin kendisi de farklıdır, önce bu noktaya dikkat çekmek gerekir.

Dünyada bağımlı ve bağımsız iki kapitalist sistem var.

Bağımlı kapitalist sistem bizdeki gibidir, hiç bir şeye kendin karar veremez ve uygulayamazsın, bağımlı olduğun ülkelerin çıkarına göre politika yürütmek zorundasın.

Bağımsız kapitalizm ise kendi yağıyla kavrulan ve işgalci olmak üzere ikiye ayrılır.

Örneğin, ABD-AB-Japonya işgalci kapitalistlerdir, Çin ve Rusya kendi yağıyla kavrulan kapitalist ülkelerdir.

Atatürk, bağımsız, kendine yeten ve çağdaş bir ülke tasarlarken, YCHP işgalci kapitalistlerle uzlaşı yolunu seçerek, sosyal demokrasiyi savunmaktadır.

Sosyal demokrasi, işgalcilerle anlaşma sistemidir, yani kabaca "ülke senin olsun, bize payımızı ver ama az da olsa sosyalleşme getir ki, olası isyanı engelle" sistemidir.

Avrupa halkının olası isyanını durduranlardan biri de işte bu sosyalleşme numarası sayesindedir.

Ancak Avrupa işgalci kapitalist olduğu için kendileri açısından bunda bir sorun yoktur, bizim gibi bağımlı ülkede ise sosyal demokrasi sökmez.

Kısaca bu bağımlı ve bağımsız kapitalizm farkına bakmadan hepsini aynı kefeye koyarak kapitalizm ve diğer olguların tahlili yapılmaz.

 

Aynen katılıyorum. Atatürk'ün fikirlerinin en büyük düşmanı sosyal demokratlardır. Sosyal demokrasi bildiğimiz liboşların görüşüdür, Batı emperyalizminin sol koludur. 

 

AKP de 2002-2010 arasında sosyal demokrat bir partiydi.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...