Jump to content

Hastalıklarla savaşan bilim insanları allahın şafi adının tecellisidir


Recommended Posts

Allahın Ed darr adıyla, zarar versinler, sıkıntısı yaratsınlar diye tasarlayıp, yarattığı ve yeryüzüne saldığı bu virüslerle, bakterilerle savaşan, allahın yarattığı sorunları çözmeye çalışan bilim insanları allahın şafi adının tecellisidir. Allahın ed darr adıyla, eş şafi adı şu anda yeryüzünde savaşmaktadırlar. Sorunu yaratan, yarattığı sorunu çözmeye çalışan ve sorunu çözen yüce Allah'a şükürler olsun, müminler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Zıtlıkları içinde barındıran bir ilah modeli, insanın hasta olması ve iyileşmesi allahtan bağımsız değildir ve bunların hepsi insanların imtihan edilmesi ile açıklanıyor ed darr ile eş şafi aynı varlık, kuranda allah insanların nasıl amel işleyeceğini görmek için dünyayı karşılığını vermek için ahireti yaratan bir ilah. İnanmayan biri için sıkıntılı noktalar:

1-Hayatımda olan iyi kötü her şeyi neden allaha yorayım?

2-Allah'ın tezatlıkları barındıran sıfatları varken nasıl tek bir varlık olabilir?

örneğin: allah hayat verendir ve öldürendir birbiriyle tezat(muhyi ve mumit) olması gereken allah ya hayat verendir ya da öldürendir olması gerekiyor, bir şeyin hem hayat veriyorsa doğal olarak öldürmemesi gerekir yani ondan ölüm çıkmaması gerekir eğer öldürense hayat verici olmaması gerekir.

Allah başlangıcı olmayandır ve sonu olmayandır oysa ki başlangıcı olmayan hiç var olmamıştır sonu olmayan şey de zaten var olmamıştır(ezelilik ve ebedilik)

Allah zahir ve batındır oysa doğal olarak zahir olan batın olamaz batın olan zahir olamaz.

Olabilmesi için zahir ve batının iki ayrı ilah olması gerekiyor yine öldüren ve hayat verenin de ayrı olması gerekir ama aynı olması imkansız.

Ölüme şahid oluyoruz doğuma da şahid oluyoruz ancak dirilmek diye bir şey de yok, allah dirilten bir varlık.

 

tarihinde Kaz tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

zıtlıklar Allahın zatında yoktur fiil ve sıfatlarında vardır. fiil ve sıfat tecellileri de mahlukat üzerinde tecelli ettiği için  zıtlıklar mahlukat için vardır haşa Allah için yoktur.
misal: Allah alimdir mutlaktır cehalet  Allaha izafe edilemez
ancak kullar alim ve cahil olabilirler.bir işte alim olan diğer işte cahil olup hem cehl hem ilm aynı kişide dahi birleşebilir.

misal Allah daima hayy dır kayyumdur  uyanıktır. ölüm uyku düşme Allaha isnad edilemez
ölüm ve dirilme insan üzerinde tecelli eder.
Allah daima nurdur nuru semavati vel ard dır karanlık zulmet ona verilemez

misal: güneş nuru ziyası kendi zattında olduğu için güneşe karanlık izafe edilemez o daima parlaktır ışık sahibidir
ancak dünya aslı karanlık ve zulmet olduğu için güneşe bakan yüzü aydın diğer yüzü karanlıktır
ay da bu bakımda dünya gibidir.demek ki karanlık aydınık ölüm ile dirilme gibi olup zatında ışık olmayan dünya gibile içindir yoksa hayat kaynağı olan güneş için değildir
insan aslı karanlık ve ölümdür Allahın ruh ve nur üflemesi ile dirilmiştir o nur ve ruh ile irtibatı kesildiğinde ölüm karanlığına gömülür.aynen dünya gibi.güneş görmeyen yerler karanlık dönüp güneşe geldiğinde yeniden ısınır ışık alır hayat bulur hareket başlar.

hz ibrahim nemruta Rabbim diriltir öldürür dediğinde nemrut bende diriltir öldürürüm deyip ölüm cezasına çarptırılan iki mahkumdan birini serbest bırakır diriltim der diğerini öldürür öldürdüm der
hz ibrahim Rabbim güneşi doğudan getirir hadi sende batıdan getirt dediğinde dilini yutmuş aciz kalmıştı.

burda öldürme ve diriltme aynı kişi üzerinde olması gereken bir şey iken nemrut aldatmaca ile iki kişi kullanır hz ibrahim yolu kapatmak için aynı obje güneş üzerinde iki zıt fiil gösterir.
yani şöyle de diye bilirdi belki: Allahın emri ile ölmüş bir kişiye haydi bunu dirilt diyebilse yine nemrut aciz kalırdı ancak başka çıkış yolu kalmasın diye  güneşi misal vermiştir.
suyun buz buhar yağmur olması arazi bir haldir yani zıtlık sıfat düzeyindedir
ancak suyu atomlarına ayrıştırsan sudan zat olarak tamamen farklı yanıcı ve yakıcı iki gaza dönerler
zıtllıklar zati düzeyde değil arazi düzeydedir
misal: insan düşünen akıl sahibi canlıdır
düşünme zatidir insanı diğer canlılardan ayırır 
ancak insan yürüyen canlıdır desen bakteri örümcek vb canlıda yürür bu arazidir
misal insan ayaklarını kaybetti yatağa veya sandalyeye mahkum oldu bu insaniyetinden düşünmesinden yani zatından bir kayıp değil arazidir o yine aynı eski insandır
veya insan gülen canlıdır dense buda arazı hastır yani evet sadece insana özgü bir ilinektir
ancak yüz kasları felç olsa gülmesi gitse insanlığı yani zatı gitmez yine insandır
mantık kaidelerince zat ve araza bakmakta fayda var.
Allah yaratılmış değil bizzat vardır o yüzden öncesi sonrası yok.
cembersel yolda önce sonra olmaz sonsuz döngü vardır
ha izafi olarak kendin bir nokta belirlersen o zati olmaz arazi olur.


 

tarihinde nogodbutAllah tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
8 dakika önce, nogodbutAllah yazdı:

zıtlıklar Allahın zatında yoktur fiil ve sıfatlarında vardır. fiil ve sıfat tecellileri de mahlukat üzerinde tecelli ettiği için  zıtlıklar mahlukat için vardır haşa Allah için yoktur.

Kendisinde zıtlık bulunmayan allahın zihninde zıtlıklar varsa demek ki, bu da eylemlerine yansıyor. Ama tabi allahın zihni kendisi değildir. O yüzden allahta zıtlıklar bulunmaz ve bulunamaz. Her şeyi gücü yeten, her şeyi yapabilen allah zıtlık bile yapamıyor. Belki de allahın bir zihni de yoktur. Ne dersin.

Link to post
Sitelerde Paylaş
59 dakika önce, nogodbutAllah yazdı:

hz ibrahim nemruta Rabbim diriltir öldürür dediğinde nemrut bende diriltir öldürürüm deyip ölüm cezasına çarptırılan iki mahkumdan birini serbest bırakır diriltim der diğerini öldürür öldürdüm der
hz ibrahim Rabbim güneşi doğudan getirir hadi sende batıdan getirt dediğinde dilini yutmuş aciz kalmıştı.

burda öldürme ve diriltme aynı kişi üzerinde olması gereken bir şey iken nemrut aldatmaca ile iki kişi kullanır hz ibrahim yolu kapatmak için aynı obje güneş üzerinde iki zıt fiil gösterir.

bu cevabın muhatabının ilah kompleksinin olması gerek.

59 dakika önce, nogodbutAllah yazdı:

zıtlıklar Allahın zatında yoktur fiil ve sıfatlarında vardır. fiil ve sıfat tecellileri de mahlukat üzerinde tecelli ettiği için  zıtlıklar mahlukat için vardır haşa Allah için yoktur.
misal: Allah alimdir mutlaktır cehalet  Allaha izafe edilemez
ancak kullar alim ve cahil olabilirler.bir işte alim olan diğer işte cahil olup hem cehl hem ilm aynı kişide dahi birleşebilir.

misal Allah daima hayy dır kayyumdur  uyanıktır. ölüm uyku düşme Allaha isnad edilemez
ölüm ve dirilme insan üzerinde tecelli eder.

evet ölüm allahta olmaz insanlarda olur, ilim ve cehl de insanda olur ancak allahta olmaz.

Benden alıntı yapmamışsız ama söyleyeyim verdiğim örneklerden gitmemişsin

Somut gidelim

Allahın haberi sıfatlarının gerçek olduğunu varsayalım yani allahın eli ve yüzü var o zaman allah ne olur el ve yüzden meydana gelen varlık olur

illa ki zıtlık olmasına gerek yok, iki şeyden meydana gelmiş allah söz konusu bu allahın sıfatları için de geçerli allahın iki şeyden meydana gelmesi düşünülebilir mi?

Soyut gidelim

Bir varlık zahirse batın olmaz batınsa zahir olmaz, yine bir varlık hayat vericiyse ondan ölüm çıkması çelişkilidir hayat kaynağı olan bir varlıktan ölüm sadır oluyor bu çelişkili.

Allah iyi bir varlıktır ama kötülükte allahtandır islamda böyledir(cin suresi 10.ayet) bunun anlamı allahtan hem iyilik hem kötülük çıkıyor demektir iyi olan bir varlıktan kötülük çıkamaz doğal olarak iyiden kötü çıkmaz,zahirden batın çıkmaz, hayat kaynağından ölüm çıkmaz veya tersi.

tarihinde Kaz tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Allah vardır. Allahı gerçek olarak kabul etmeyenler kafirdir, inkarcıdır.

-Allahın varlığını gerçek olarak kabul etmeyenler kafir, inkarcı olamazlar. Çünkü ortada kabul edilmeyen bir gerçek yoktur. Bu durumda da bunu diyenler yalancıdırlar.

 

Müslümanlarda beliren bu yalan da allahın bir tecellisi mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 24.03.2020 at 22:05, Buzul yazdı:

Allahın Ed darr adıyla, zarar versinler, sıkıntısı yaratsınlar diye tasarlayıp, yarattığı ve yeryüzüne saldığı bu virüslerle, bakterilerle savaşan, allahın yarattığı sorunları çözmeye çalışan bilim insanları allahın şafi adının tecellisidir. Allahın ed darr adıyla, eş şafi adı şu anda yeryüzünde savaşmaktadırlar. Sorunu yaratan, yarattığı sorunu çözmeye çalışan ve sorunu çözen yüce Allah'a şükürler olsun, müminler.

 

Bu durumda Harold Shipman gibi biri de tanrının tecellisi olmalı. Öldürdüğü insanlar yine yaratanın eğlencesi için mi öldüler? Nasıl bir çelişkidir bu?

 

9 saat önce, nogodbutAllah yazdı:

zıtlıklar Allahın zatında yoktur fiil ve sıfatlarında vardır. fiil ve sıfat tecellileri de mahlukat üzerinde tecelli ettiği için  zıtlıklar mahlukat için vardır haşa Allah için yoktur.

 

Herkes ondan geldi, tüm ruhlar onun ruhunun bir parçası gibi söylemlere baktığımızda bu zıtlıklar tanrın için de geçerli olmalı. Tasarım tasarımcısından izler taşımıyor mu?

Link to post
Sitelerde Paylaş
12 saat önce, EgoistAteist yazdı:

 

Bu durumda Harold Shipman gibi biri de tanrının tecellisi olmalı. Öldürdüğü insanlar yine yaratanın eğlencesi için mi öldüler? Nasıl bir çelişkidir bu?

Evet, islama göre öyle. Sonuç olarak bu kişi de allahtan çıkmadır, allahın zihninin bir ürünüdür. 

Link to post
Sitelerde Paylaş

her şeyden önce  islam öncesi arab lisanı şiir belagat hitabet alanında zirve bir lisandır
Kur'an da bir belağat mucizesidir
şu anki selefi tabir edilen bahusus arabistan vehabizmi ve ibni teymiye mantığı üzerine kurgulanmış olanlar Kur'an da mecazı kabul etmezler.yani Kur'an Allahın eli der se o eldir Allahın arşı derse o arştır
bu mantık üzerine Allah göktedir semadadır derler
esasen işid gibi yapılarda bu mantık üzerine inşa edilmiştir. ayetleri sadece lafzi manada alıp hadisler esas alırlar.bir çok sıkıntıda burdan çıkar.

oysa ekseriyet islam ekolleri el yüz arş gibi mefhumları mecaz kabul ederler
mecaz malum edebi bir sanattır belagat içinde yer alır.
zemahşeri ki türk olduğud söylenir arab dilinin inceliklerini  belağatını en derin bilen yazan ve yazdığı keşşaf adlı tefsirin de de bunları kullanan kişidir hatta rivayet edilir ki zemahşeri arab dilinin en bozulmamış saf kalan göçebe deve çobanlarının çadırlarında uzun süre kalmış gezmiş onlardan arapçanın köklerini deyimlerini kelimelerini derlemiştir ve bu konuda eserleri vardır
ve ebu kubeys dağına çıkıp ey araplar gelin size atalarınızın dilini öğreteyim
ana dili arapça olmadığı halde arapçayı araplardan daha iyi bilen biridir

misal: Allahın eli ibaresini hakiki gerçek el değil mecazi manada kuvvet ve kudret manasında kullanıldığını anlatır
ve eski araplar arasında da filan kişinin eli uzundur demek veya padişahın eli uzundur demek hakiki elin kolun uzunluğu değil o padişahın her yerde irade ve kudretini yerine getirecek hükmü altında insanların askerlerin olmasını misal verir

aynı şekilde filan kişinin dili uzundur demesi de hakiki dil uzunluğu değil çok ve yersiz konuşması yani mecazi manası kast edilir.

veya kürsisi geniş veya arş gibi kelimeler yine mecazi manadadır.tahtadan bir koltuk veya taht değildir.

yer mekan yön Allah için söz konusu değildir.yüz bir taraftır yöndür ön taraftır.nereye baksan Allahın vechi ordadır ayeti de bunu açıklar:
2:115:
"Doğu da, Batı da (tüm yeryüzü) Allah’ındır. Nereye dönerseniz Allah’ın yüzü[32] işte oradadır. Şüphesiz Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir."

her yerde Allahın vechi olması yönsüz olması ve yönden müstağni ve azade olması demektir
her yerde olması esasen mekansız olması gibi.

**
hayat vermesi için en evel hayatsız yani ölü olması gerekir
veya dirilme ölümün zıddı olup ölümden sonra meydana gelen şeydir.sürekli hayy olana dirilme olmaz.

islam tarihinde öyle devreler olmuş ki her kes zenginleştiği için zekat verilecek kimse kalmamış
zekat fakire verilmesi gereken şeydir
zenginin para vermesi için muhtaç olan fakir kimse olması elzemdir
hayat vermesi için en evell cansız ölü meyyit olması gerekir
Allahın zatında meyitlik ölüm yoktur o daima diridir hayydır
insana hayat verilir

güneş başka bir yıldızı veya güneşi aydınlatması gereksizdir
zatında ışıksız olan gezegen ay gibi şeylerin ışığa ihtiyacı var

ölüm geçici bir haldir hayat ise daimidir.şayet ölüm mutlak olsa dirilme ve sonrası ebedi hayat olmazsa o zaman Allahın zatı olan hayya haşa gölge düşer.oysa ölüm geçici ve izafi dir hayat mutlak ve daimidir.

misal: bebeğin emeklemesi geçicidir yavaş yavaş ayağa kalkar yürür bu hayatın sonuna kadar böyle gider yani ayakta olması yürümesi esastır emekleme geçicidir

şimdi denilmez ki emekleme ayakta kalmaya zıttır hayır belki ayağa kalkmaya doğrulmaya bir hazırlık ve idmandır ölüm dahi ebedi hayata bir dinlenme ve moladır
aynen çekirdeğin toprak altında kalması geçici olup dinlenip çimlenip yer yüzüne güneşe çıkmak için hazırlıktır.

esaen zıtlıklar mahlukat aleminde birbirine tamamlayan şeylerdir .gece ile gündüz zıt olduğu halde biri olmazsa diğeri zulum olur. ancak devri daim ve münavebe ile rahmet olurlar
ölüm ile hayat dirilme dahi böyledir
bu fani dünya ve beden ebedi hayat için değil belki ebedi hayata hazırlık ve idman içindir

zahir ve batının lügat manası açık ve gizli veya kapalı manasında iken
Kur'ani lügatte çoğu kimse bunlardan zahiri her şeyin fevkinde üstünde ala ve yüce manası vermiş iken
batına her şeyin en derin en gizli kısımlarına yakın ve onları bilen manası vermişlerdir

ve yine bir çoğu evel ve ahir ezeli ve ebedi manasında kullanmış yani sonsuz demektir.adeta sayı doğrususunun her iki uçtan sonunun olmaması sonsuz olması gibi
sonsuz doğruda önce sonra olmaz veya mutlak varlıkta gizli açık olmaz.

yine ekser tefsirciler zahir ve batını Allahın zatı için değil mahlukat aleminde tecelli eden fiil ve sıfatlarında olup mahlukat ile alakalıdır demeketedir.


misal  ayetlerde günahın veya fuhuşun açık ve gizisinden kaçının derken zahir ve batın kullanılır
ve Allahın hem açık hem gizli her şeyi bildiğini ilminin her şeyi kuşattığına vurgu vardır
nitekim hadid suresinde zahir ve batından hemen sonra aynı ayet sonu ala kulli şeyin alim her şeyi ilmi ile kuşatan bilen denmektedir ki bu zahir ve batının mahlukata denk geldiği sonsuz kuşatıcı ilmin her iki cenahıda kuşattığını ifade eder.

gazali ve bu ekolden gelenler de şiddeti zuhurundan gizlenmiş olan demektedir ki bu o kadar açıktır ki gizli gibi durur demektedir.adeta hava o kadar şeffaf ve her yerde ki görünmezdir veya cam gibi esasen sana çok yakın hatta kafanı çarparsın ama görünmezdir ancak belli açıdan baksan ışık yansıması olsa o an fark edersin bir nevi zahir olur.zahir ve batını Allahın zatına izafe edenler genelde sufi ve tarikatlerdir işari tefsirleri de buna işaret eder.

veya ışık gibi hem görünen kısmı vardır hem gözle görülmeyen frekansı vardır  x ışınları gibi.
ancak o görünmeyenler ta bedenine nufuz eder kemiklerini kırıklarını gösterir.

bazı taife de akli deliller ile Allahın bilinip zahir olması,göz vb hasalar ile de idrak edilmez batın olmasıdır derler.
bir nevi insanın beden ile ruhtan mürekkeb olması gibi Allahın her iki kısmada hakim ve alim olmasıdır denilebilir.yoksa zahir ve batın Allahın zatı için değil mahlukatı içindir.


**

ekseriyet islam ekolleri ruhumdan üfledim ayetini  tefsir ederken bunu mecazi alırlar
ve ruhunda yaratılmış bir mahluk olduğunu  ve Allaha izafe edilemeyeceğini söylerler.
beden gibi ruhta yaratılmıştır ve yaratılan şey Allaha izafe edilemez aynen mahlukata ait el yüz ifadelerinin Allah için kullanılırken mecazi olması gibi

Ancak özellikle sufi kesim ruhun ölümsüz olması hasleti ile Allahtan insana üflendiğini söylerler bir nevi hulul olur ki islama zıt bir şeydir.
suhreverdi demiri ateşe koyarsan o demir ateşin özelliğini kazanır ateş gibi narlanır ısıtır ve yakar demekte Allah için çalışana da kendi özellikleri yansır demektedir.


 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...