Jump to content

Hacı abi ne dersin?


Recommended Posts

Tıp, Hipokrat yemini edilerek yapılan ciddi bir süreç..İnsan, insan denilen yaratıkların sorumluluğunu alarak çok ciddi bir sorumluluk üstleniyor. Tebrik ediyorum.
Fakat bu, çok ciddi sorunları da beraberinde getirdi, Cahil, cühelalar tıp sayesinde çoğalmaya başladı, artık doğal seleksiyon fayda etmiyor, çoğunluk oldular ve kendilerini yaşatan tıbbı bile karalama, doktora şiddet, öldürme noktasına geldiler. Hatta öldürdüler!
Diğer ülkeleri bilmem ama Türkiye’de öyle. Türkiye tıbbın eleştiri noktası olabilecek değerli bir araştırma konusu, ne dersin?
 

tarihinde Abdülmalik tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
20 dakika önce, Abdülmalik yazdı:

Tıp, Hipokrat yemini edilerek yapılan ciddi bir süreç..İnsan, insan denilen yaratıkların sorumluluğunu alarak çok ciddi bir sorumluluk üstleniyor. Tebrik ediyorum.
Fakat bu, çok ciddi sorunları da beraberinde getirdi, Cahil, cühelalar tıp sayesinde çoğalmaya başladı, artık doğal seleksiyon fayda etmiyor, çoğunluk oldular ve kendilerini yaşatan tıbbı bile karalama, doktora şiddet, öldürme noktasına geldiler. Hatta öldürdüler!
Diğer ülkeleri bilmem ama Türkiye’de öyle. Türkiye tıbbın eleştiri noktası olabilecek değerli bir araştırma konusu, ne dersin?
 

5n1k.png

 

Bu konudan birşey anlamadım.Bu soruları cevaplarsan iyi olur. :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, Abdülmalik yazdı:

Tıp, Hipokrat yemini edilerek yapılan ciddi bir süreç..İnsan, insan denilen yaratıkların sorumluluğunu alarak çok ciddi bir sorumluluk üstleniyor. Tebrik ediyorum.
Fakat bu, çok ciddi sorunları da beraberinde getirdi, Cahil, cühelalar tıp sayesinde çoğalmaya başladı, artık doğal seleksiyon fayda etmiyor, çoğunluk oldular ve kendilerini yaşatan tıbbı bile karalama, doktora şiddet, öldürme noktasına geldiler. Hatta öldürdüler!
Diğer ülkeleri bilmem ama Türkiye’de öyle. Türkiye tıbbın eleştiri noktası olabilecek değerli bir araştırma konusu, ne dersin?
 

 

Türkiye'de tıp mevcut sosyal yapıyı yansıtıyor. Ülkemizin halkı da cahil doktorları da...En azından batı doktorları gibi yeterince bilimsel değil.

Evet bu ilginç bir araştırma konusu olabilir ama nasıl yapılacak? Zor bir konu...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tıp tek bir bilim dalı değil. Mevcut bütün bilim dallarından, bu arada sosyal bilimlerden de, yararlanan bir bilim dalı. Bu nedenden doktorları yargılarken biraz dikkatli, toleranslı ve hoşgörülü olmak gerekiyor. Hastalar ve doktorlar dindar da olabilirler, ateist de. Müslüman da olabilirler alevi de. Benim bağışlamaktan özellikle imtina ettiğim doktorlar kendi sosyal karakterlerini hastalarına empoze edenler veya yalnız kendi gibi inananları hasta kabul edenler. Erkek hasta kabul etmeyen kadın doktorlar gibi...

Link to post
Sitelerde Paylaş
19 saat önce, mirasyedi yazdı:

Bu konudan birşey anlamadım.Bu soruları cevaplarsan iyi olur. :)

Sorun şu:

Tıp hümanist değerlere göre şekillendirildi, ya da hümanist değerlerin içinden şekillendi, bence 2.ci doğrudur. Neyse.
Tıp dengeyi bozdu! Doğal seleksiyon’da elenmesi gereken bozuk, cahil  insanlara değer verip, onları yaşatmak için kendini parçaladı. Ve başarılı oldu. İçine edilmiş demokrasi ile tıp sayesinde aşırı üreyen kafa bozuk çoğunluk canımıza okuyor. Şimdi ormanlar, hayvanlar, göller, denizler, değerli insanlar, hatta tıbbın kendisi bile rahatsız, bozuk kitlenin tehditi altında.

Link to post
Sitelerde Paylaş
19 saat önce, haci yazdı:

 

Türkiye'de tıp mevcut sosyal yapıyı yansıtıyor. Ülkemizin halkı da cahil doktorları da...En azından batı doktorları gibi yeterince bilimsel değil.

Evet bu ilginç bir araştırma konusu olabilir ama nasıl yapılacak? Zor bir konu...

Tıbbın ya da tıp politikalarının her insanı değerli görüp buna göre felsefe geliştirmesi doğru mudur sizce?

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 saat önce, Abdülmalik yazdı:

Tıbbın ya da tıp politikalarının her insanı değerli görüp buna göre felsefe geliştirmesi doğru mudur sizce?

 

Tıp bakış açısından her insan değerlidir. Tıp her insanın sağlığı ve mutluluğu için çalışan bir bilim dalıdır. Ve bu çaba doğrudur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 saat önce, Abdülmalik yazdı:

Tıbbın ya da tıp politikalarının her insanı değerli görüp buna göre felsefe geliştirmesi doğru mudur sizce?

 

 

Neden bu soru sadece bir kişiye, sorduğun soru sadece tıp adamını değil herkesi ilgilendiren bir soru.

Tıb, zorunlu olduğu için değil, yapısı gereği her insana değer vermek zorundadır.

Ancak pratikte pek öyle olmaz, paran yoksa tıb da yoktur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

bu arada sayın hacı müslüman olabilirler alevi de demiş te aleviler zaten müslüman

zira alevilerden kime sorsan mezhebini hemen imam caferi sadık derler yani şu anki iranın resmi mezhebi caferilik

ha uzak kalmış belli kültürlerle yoğrulmuş mevlana hacı bektaş  yunus tesiri ile sufi karakter kazanmış olsada seyidlik geleneği ve ocağı ile o 12 imam ilim irfan geleneği o sürmüş

 

orta asya ya islamın yayılması yine seyidler eli ile ehli beyt ocağından pişmiş imamlar vasıtası ile gitmiştir

o yüzden buhara semerkand halen orta asya islamı yesevi çizgilidir yesevi de alevi ehlibeyt karakterlidir osmanlı bahusus yeniçeri bektaşi idi. gülbeng lerine baktığınızda o ruhu görürsünüz

 

ne ise erkek hasta kabul etmeyen kadın doktorlar derken galiba tesettürlü kadınları kast ederseniz 

bu inancı sebebi ile dir yani başını aç desen onuda kabul etmez zira inancı gereğidir

ha başka doktor yok erkek hasta ölecek mesture doktorumuzda orda oturup ben bakmam diyemez bakmak zorunda zira hayat söz konusu

bir hayatın sönmesine rıza ve sebeb olmak korkunçtur cezası

 

islam namahrem kadın ve erkek yakınlaşmasına izin vermez

iran filimlerinde filim icabı baba kız veya kız abi rollerine dikkat ettiğimde orda kızın  filimde ki babasına veya abisine temas etmediğini gördüm yani kız doktor erkek kardeşi hasta

evde ona bakarken uzaktan fener tuttu boğazına baktı:) temas yoktu

zira filim icabı kardeş baba olması hakikatte namahrem olmasını kaldırmaz

 

haremlik selamlık o yüzden var

ayetlerde peygamber eşlerinin perde gerisinde konuşmasına izin verir

 

 

yani normal şartlarda onu diyebilir. inancı gereği normal şartlarda diyebilir

misal bazı erkekler bahusus inançlı kesimden  doğuma erkek doktor istemez

ancak başka çare yok hayat söz konusu oda erkek doktor bakamaz dayatması yapamaz zira yine mecburiyet söz konusu hayat memat meselesi

 

bu ateist bir hakim doktor vb kamu göre vi yapan  içinde düşünebilirsiniz başka ideoloji içinde düşünebilirsiniz 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

iste böyleee,

                     Aleviler müslüman degildir.Bundanbile habarin yoktur.Alevilerin tarini nerdeyse 7000 yila dayanir.Islami araplar 1400 önce olusturmuslar.

1700 yillarina Kadar Alevilere(ALUViLERE) ISIK NESLi derdi osmanli.Osmanli belgelerine bakinca bunu görürsüünüz.Alev,i demek ALEV,ISIK demektir.ALEVi adini aleviler 1700 yillarindan sonra almaya basladilarki osmanli katliamlarindan kurtulsunlar deye ama kurtulamadilar hem osmanli katliamlari hemide osmanli destekli KÜRT katliamlari Alevilere devam Edip Durdu.Yavuz DOGUZUNUN Iran seferinde 70,000 kizilbas TÜRK öldürülmüs KARILARIDA askerlere dagitilmis cok NAMUSLU MÜSLÜMAN YAVUZ  DOGUZU  tarafindan.

                    Islamda bas örtüsü yoktur Nur suresi 31 inci ayette bas.sac,bas örtüsü deye bisi varsa bana göstersen.Yoksa ben onlara gösterecem-------  yok oldugunu.YASAR  NÜRi  ÖZTÜRK bosuna demiyor indirilen din ve UYDURULAN din.Bas örtüsünü cikaranlar uydurulan dincilerdir CÜBBELi italyanin akdenizdeki adasina gider.Pilaja girer.karisi carsaflidir,ama kendisi bir donla piljda kadinlarin arasindadir.Derken bir TÜRK gazataci yanlarina yaklasir,merhaba der ve ekler,hocam bukadar Ciplak kadin arasinda bulunmak gunah degilmi?Cüpcüplü yalani cebinden cikartir ve konusturur.Benim gözlerim bozuk bu kadinlari zor görüyorum der.Onun gözleri degil inanci BOZUK,kafasi BOZUK,kendisi BOZUK.

               Yalanci müslümana bakin .SAPIK,AHLAKSIZ,ALLAHLA  konustugunu iddia eden ALEVi BEKTASI,KIZILBAS,TÜRKMEN düsmani MEVLANAYI AHi EVRENiN,AHiLERiN azili düsmani mevlana ATESPEREST persini kalkip bize övmezmi bu SAPIGI  seven herif.

                Mevlana okadar büyük sapikki kitabina bakalim.Semse verdigim cariyelerimden biri Semsi sevemedi hep evden kacip dururdu Semsin anlattigina göre.Birgün gidigim bakiyip verdigim garilardan biri gene kactimi.Kapiyi calmadan actim.Sems arkari kapiya Dogru yatakta verdigim gariyi sikiyordu.Kapiyi cekip ciktim.Bir müddet sonra tekrar gittimki Sems koltukda oturuyor.Sordum sana verdigim gari nerde,Sems dediki o dünden beri yoktur.Peki sordum semse önceden geldigimde sen birinin sikiyordun o benim sana verdigim gari degilmiydi.Bakin sapik SEMS Mevlanaya nasil yanit vermis.Sen geldiginde benim becerdigim senin garinin sekline giren ALLAHDI.Isim bitince sekil degistirip cekip gitti.Bu SAPIKLARIN  SAPIKLARINA,ALLAHA  enagiz iftira atan enbüyük sapiklari getirip burayada bize övenleri sunu öneririm.Bu  SAPIKLARI iyi taniyin.Bunlar din adami deyil sapiklarin en büyükleridir.

                  Mevlana 6 ay eve gitmez SEMSLE tekkede bir odada gecegündüz kalirlar.Hic disari cikmazlar.Ihtiyaclari kapinin altindan alinir verilir.

                   Mevlananin gari arkadaslarina söyle der,benim Adam atasini Semde söndürür benim atasimsa günden güne artmakta nerdeyse cildiracam der.Kadinin arkadaslarida arkadaslarina anlatinca bu dedi godu bütün konyaya yayilir.

                   Tekkeda hizmatci genc Sabah kahvaltisini kapinin altindan Mevlana ahlaksizina verirken derki SEYHIM senin garinin sözleriyle konya calkalaniyor.Senin gari gocasizlihdan tutusmus yaniyormus,Bunu duyan mevlana kahvaltiyi semsin önüne kor atlar faytona Dogru eve.Eve girer kadini kolundan tutup yataga atar tan 72 dafa kadini BECERiR.kadin bakarki bundan kurtulusyok,sikmam geldi helaya gidecem.Sapik mevlana derki gitte Cabuk gel daha coookkk yapacaz.Kadin tuvalete gitmez bacaya cikar can kurtaran yokmu deye basar bagirir.Bütün konya halki kapinin önüne yigilir.Gerisi uzun.Bu olayi hem SAVAS AYIN pirogramindandinletim Hemde cesitlerini internetlerden okudum.Bu iki atesperest iranli TÜRK düsmani Mogol casusudurlar.Büyük paraya karsilik SELCUKLUNUN sirlarini mogollara sattilar,mogollarda gelip selcukluyu yiktilar.Bu savasda Mevleviler MOGOLLARIN yaninda AHiLER ve BEKTASILERSE selcukludan yanaydilar.

Serefsiz mevlana Selcuklunun TÜRK dilini attirmis Iran dilini selcukluya resmi dil olarak Kabul ettirmisti.Cünkü geri zekali bir Selcuklu MELiKi Mevlanayi devletin babasi ilan etmistii.mevlananin masil TÜRK DÜSMANI ve  ALEVI,BEKTASI,ISIK NESLI,TÜRKMEN düsmani oldugunu ögrenmek istiyorsaniz CEVIZ KABUGUNDA MEVLANA ve MiKAiL  BAYRAMI tiklayin seyredin ve görün nekadar GERi  ZEKALI oldugumuzu.DÜSMANININ  GÖTÜNÜ  YALAYAN  BiZLERDEN  BASKA  SANMIYORUM  OLSUN.GÖT  yalamaktan dilimiz ZARA  dönmüstür.

Dedeniz

Link to post
Sitelerde Paylaş

Iste böyleee.

                     

https://mikailbayram.tr.gg/MEVLANA-ve-NASRETTİN-HOCA-SAVA&#3…

Prof.Dr. Bayram'ın iddiasına göre Mevlana bir beyitinde Nasreddin Hoca'ya ‘Ey eli ayağı olan Hace (Hoca), kaza ve kederle ayağın kırılmıştır. Sen çok gönüller kırdın, cezan karşına çıktı ve belanı buldun' derken, Nasreddin Hoca ise Mevlana'ya ‘Eş ekşi suratlı. Arkamdan aleyhime kötü sözler demişsin. Kerkesin ağzı daima necis kokar' karşılığını vermiş.

Dedeniz

                       

                     

Link to post
Sitelerde Paylaş

iste böyleee,

                     

Taşta kan vardı, gökyüzünde dolunay, bahçede toprak kokusu. Taşta kan vardı. Bahçede ürkütücü bir serinlik. Cinayetin tek tanığı dolunaydı. Etkileyici bir bölümle ve bu ..

Dedeniz

                     

Link to post
Sitelerde Paylaş

iste böyleee,

                      Mevlananin ETME siiri.

ETME siiri dolayli ALLAHAMI yoksa SEMSSE olan gercek asmi?

Ben diyorumki Semse duyulan gercek ask.Adamin yazilarinin cogu SiKiS üstünedir.Böyle adamlarin ALLAHLA isleri olmazlar.

 

Ey, cennetin cehennemin elinde oldugu kişi, Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun, etme. Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize, O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun, etme. Bizi sevindiriyorsun, huzurumuz kaçar öyle.

Dedeniz Tolonbeg                 

Link to post
Sitelerde Paylaş

sayın tolon dede

 

alevi kardeşlerimiz hasbe bas müslümandır ve Allahın arslanı hz Ali r.a. aşığıdırlar

o ali ki hz resul ene medinetül ilm ve aliyun babuha  medhine mazhar olmuş  zattır

ben ilmin şehri ali ise onun kapısıdır

yine la fetta ila Ali ve la seyfe ila zülfikar

Ali gibi yiğit yoktur zülfikar gibi kılıç yoktur sözünede 

zülfikarı boynunda taşıyan alevi kardeşlerimiz her halde ateş alev yangın için taşımaz

pence-ali aba yı boşuna evine asmaz

12 imam temsillerini boşuna evine koymaz

bir dizinde arslan bir dizinde ceylan oturan hünkar hacı bektaşı da her halde  başka şey için  sahiplenmez

az  tarih okuyun 

islam asla 1400 yıl değildir hz ademden ilk insandan bu yana olan dinin adıdır islam

 

nasıl güneş ışığı farklı frekansta 7 renge ayrılır oysa özü birdir kesrette tevhid deriz biz buna

yani öz bir teceli farklı

 

islamda her farklı devirde farklı rengi şeriatı teceli etmiş ancak bu ayrı renk ve isimler onun tek olan bir olan özünü çoğaltmaz

ve nasıl ki güneş batarken en son kızıl reng semayı terk eder kızarmış ufku

işte o hz resul son nebi olarak hatemul enbiya olarak güneş gibi  ufukta son rengi ile teceli etti

hz hüseyinin şehidlik kanıdır o kızıl umum imamların şehadet rengidir o kızıl

 

bir arada alisiz alevilik ortaya çıktı

hiç kimse kale bile almadı

hala ordan boşuna çaresizce devam ederler

evet çok gadre uğramış olsalarda

alevi kardeşlerimiz bu vatanın has halis sadık evlatlarıdır

ve bu dinin merkezi omurgası hükmündeki irfanın taşıyıcısıdırlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

mevlana ile farsça nın kabulunun zerre alakası yok

az tarih bilen büyük selçuklunun iran merkezli kurulduğunu bilir

bu devlette türkçe ordu hükümet dili arapça bilim medrese dili farsça  edebiyat şiir divan dilidir

doğal olarak selçukyani rumi سلجوقیان روم
anadolu selçuklu(rumi anadolulu demektir o devirde .hala edirne tarafına rumeli denir anadolunun devamıdır.) 

https://fa.wikipedia.org/wiki/سلجوقیان_روم

 

selçuk çağrı kutalmış  kılıçarslan bunlar öz be öz türk isimleri devletin adı selçuklu

anadolu selçuklu da selçuklunun devamı her halde gökten zenbille inmedi

 

osmanlı da da farsça edebiyat şiir dili olmaya devam eder padişahların başta fatih olmak üzere farsça şiirleri var

mevlana asıl olarak afganistan belhidir. afganistan farsçasıdır mevlananın ki afganistan farsçası nı daha saf ve katışıksızdır

al afgan farsçası tabi anlarsan:)

az anlatayım kabil  büyük elçisi Oğuzhan ERTUĞRUL gerçi ozan ertuğrul yazmışlar tv de zor buldum:)  http://kabil.be.mfa.gov.tr/Mission/Biography  un herat ile alakalı ve afgan türk sermaye ticaret işleri ile alakalı konuşmakta

 

al birde büyük allame ve şair mevlananın yine afgan farsisi bir şiiri:) sanki anlayacakta  mevlanayı tartacak:)

 

bu şiirin başıda:

her deve sürücüsü veysel karani değil

her kızıl gül rengli cam yemen akiki değil

her taş nadir cevahir taşı değil

her ahmeti mahmud resulu medeni medine değil

....

tarihinde nogodbutAllah tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

reise ticarete otağe herat yani herat ticaret odası başkanı diye tabir edilen farsça bir ifade

de:

reis: arapça

otağ: türkçe

ticaret: arapça

herat:? oda büyük ihtimal farsça:)

yani farsça biraz derleme bir dil.

arapça da misal ibrani kökler vardır .

 

dil ağacında her dal budak bir aşağıdakinden bir şeyler alır ta kök gövde de birleşirler

zaten dil teorisinde bütün dillerin tek kökten gövdeden türediği söylenir.bu islama da mutabıktır hz adem den sonra oğullara şube lere ayrılır dillerde farklılaşsada belli kavramlar ortak kalır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

iste böyleee.

                     Almanyada biriyle tanistim ,adamin agabeyi Bursa ilahiyat fakültesinde ikinci büyükmüs.Türkiyeye gittigimde bursada baldiza ugradim.Dolayisiyla Bursa ilahiyat fakültesinde tanistigim adamin agabeyinede ugradim.Konusmalarimizin arasinda bana söyle dedi.Devlet benim icin muazzam bir haberlesme teskillati kurmustur.Dünyanin her tarafiyla konusuyorum.Bana süre falan verilmemistir.Sabahtan aksama kadarda konusabilirim dedi.Öyle deyince din adami aklima kardesi geldiydi.Kardesi bir ara bana söyle dediydi.Benim agabeyim hep o beni arar,ben hic onu aramam.Anliyorsunuz ne demek istedigimi.

                 Bununla almanyadaki Ünlü bir tekkeye gittik.Iceri odaya girdik SEYH oturuyordu.Falanciyi görmek istiyoruz dedik.ickapiyi gösterdi.Kapidan iceri girdik bir aralikta ilerlerken su sesi duyduk.Kapi aralikti söyle kapiyi eccik ittikki bir sürü genc anadan Dogma yikaniyorlar.Arkadas dediki bunlar anlasilan SAPIK sunlara bak siki,götü cocuklarin meydanda.gel cikalim buradan.Neyse ciktik disari.Dediki yahu bunlar bu almanlardan daha gavur, baksana götleri basdlari apacik.Dedimki gencleri sapikliga alistiriyorlar.Baksana bir dini yatili okulda gecen yilda olacak sanirsam 45 erkek cocuga tecavüz ettikleri ortaya ciktida AiLE bakani hatun söyle dediydi.Bu isin üstüne okadar düsmeyin bir dafaynan bisi olmaz.Kac dafa yazimlarda hatun kisiye sorduydum.Kac dafaynan bisi olur deye?Hic yanit alamadim.

Evet,arkadasin süper islamcisina bakalim.

Buyrun:

-

Müslümanin eyisi alsana senin namuslulardan namuslu habarlar.

 

Şems şahane bir çadırda oturmuş Kimya Hatun ile oynaşıyordu. Mevlana dışarı çıktı. Bu karı koca oynaşmalarına mani olmamak için medresede aşağı yukarı dolaştı. Sonra Şems (Mevlâna’ya) içeri gel diye seslendi. Mevlana içeri girdiğinde Şems’ten başkasını görmedi. Kimya nereye gitti? dedi. Şems ‘Yüce Tanrı beni o kadar severki, istediğim şekilde yanıma gelir

 

Dedeniz

Link to post
Sitelerde Paylaş

Iste ambeleee,

                        Dogulular böyle söylerler iste böyle yerine :-)))

Dünyanin en AHLAKLi insanlari..

 

“Ne lazım gelir ey müslümanlar ki ben kendimi bilmiyorum?
Ne Hıristiyan, ne Yahudi, ne Ermeni, ne de Müslümanım”
(Ahmet Kisravi. Edebiyat Üzerine. s.78. Perçem Yay. 4.baskı. (Farsça))

“Dostsuzun göricek şirk yağmalandı”diyen Yunus Emre ise diğer bir çok şiirinde benzer konuyu ifade etmekten geri kalmaz. Şüphesiz konunun örneklerini daha değişik kişilere yaygınlaştırmak mümkündür. Çünkü, Kültür İslâmı gereği duygusal bir tavırla yüceltilen bir çok ünlü sûfîde sözkonusu inancın değişik ifadelerle açığa çıktığı görülmektedir. Örneğin Hacı Bayram, benzerlerinin Yunus Emre’de bolca bulunduğu bir şiirinde, Vahdet-i Vücud inancını dile getirir:

Bayram özünü bildi, Bileni anda buldu, Bulan ol kendi oldı, Sen seni bil sen seni
Sûfîlerin çoğunda anlamını bulan Hak ifadesi, bazıları tarafından ALLAH’ı ifade eden bir isim olarak algılanır. Gerçekte sûfîlerin kullanımıyla bu, Vahiy İslamı’nın ifadelerinde anlamını bulan Hak değildir. Çünkü onlar her ne kadar Hak ile ALLAH’ı kasdetmiş olsalar bile, inanıp anlattıkları ALLAH, Vahdet-i Vucud inancında anlamını bulan, tabiatla aynı olan bir Tanrı inancının ürünüdür. Bunun ise Alemlerin Rabbi mutlak ve Kadir olan ALLAH’la ilgisi yoktur.
Vahdet-i Vücud inancında anlamını bulan Tanrı inancının zirveye ulaştığı bir çok tanınmış sûfi vardır. İbn Arabî ve Celâleddin Rûmî bunlardan sadece ikisidir. Celâleddin Rûmî bu inanca yeni unsurlar ve anlamlar getirilmez. Onun yaptığı, seleflerinin ifade ve inançlarını toplayıp, sistemleştirip, bir bütünlük içerisinde ifade etmek olmuştu.
Sonraki sûfîlerin bir çoğu ise artık normal kabul edilen bir inanç unsuru haline gelmiş Vahdet-i Vücud inancını değişik bakış ve yorumlarla tekrarlamaktan öteye geçmezler. Bunların içerisinde Sûfî Efendi gibi çok ilginç anlayışlara da ulaşanlar olur. Belki de bunu anlayıştan ziyade, Vahdet-i Vücud inancının hiç bir yoruma açık kapı bırakmayacak kadar net bir ifede tarzı olarak düzeltmek gerekir. Örnek olması açısından Nazmı Efendi’nin Vahdet-i Vücud inancına değinecek olursak ,O ilk vahdet-i Vücudçulardan olarak nitelenebilecek Hallâc-ı Mansûr’u eleştirir ve onun sözünün yanlış, inancının sakat olduğunu belirtir.
Buraya kadar olan sözleri doğru görülmektedir, ilginçlik bunun sonrasındadır. Ona göre Hallâc-ı Mansûr yanlış yapmıştır, sakat inançlıdır çünkü, bütün kainat “Enel Hak” deyip dururken, o bunu sadece kendisini ifade edecek şe kilde anlayarak hata etmiştir Nazmî Efendi’nin bu yorumu ve inancı daha önceleri Şebusterî tarafından ifade edilir. Ancak Şebusterî, Hallâc-ı Mansûr’u, Nazmi Efendi gibi eleştirmez. Şunları söyler:
Enel hak, mutlak olarak sırları açığa vurmaktır, Hak’tan başka kim Enel Hak diyebilir? Alemin bütün zerreleri, Mansur gibi Enelhak demektedir, Sen ister onları sarhoş say, ister Mansur!
Kendini sen de hallaç yapar, varlık pamuğunu atarsan, Hallaç gibi bu sözü söylemeye başlarsın.
Haktan başka varlık yok… İster o haktır de, ister ben Hakk’ım de

 

Emir Abdralîaaîr isimli bir sûfî ise konuya daha değişik bir açıdan bakar, O Ebu Mansur el-Hallac’ın “Ene’l Hak” deyişini şöyle yorumlar:

“ALLAH beni hayal olan benden söküp aldı ve beni gerçek-benliğine yaklaştırdı… Sonra bana Hallac’ın sözü söylendi; aramızdaki fark şu idi; Hallac onu kendisi söyledi, oysa o benim için söylendi.”(227)

2- Sûfiler arasında Vahdet-i Vücud inancının yanı sıra Hulul veya dinlerin birliğine inananlar da sıklıkla görülür. Özellikle dinlerin birligi konusunda ısrarla dururlar. Bununla ilgili olarak sûfi Ebû Said b. Ebu’l Hayr îsalenderiler ve gezgin dervişler adına şu şiiri ile dinlerin Bîrliği inancını ifade eder:

Yeryüzündeki her cami harab oluncaya kadar, Kutsal görevimiz yerine getirilmiş olmaz; Ve imanla küfür bir oluncaya kadar da, Gerçek Müslüman olunmaz

İbn Arabî’nin konuyla ilgili şiirini daha önce nakletmiştik. Aynı inancın Sebusteri’de açığa çıkış biçimi ise şöyledir:

Bil ki putu yaratan da ulu Tanrı… iyinin yaptığı her şey iyidir.

-
Müslüman, puta tapmak nedir, bilseydi dinin puta tapmaktan ibaret olduğunu anlardı.

-
Müşrik de putun hakikatini bilseydi hiç dininde yol azıtır, sapık olurmuydu?
O, putu ancak görünen bir suretten ibaret gördü de, o sebeple şeriatte kafir oldu.

 

Report this ad

?????????????????????????????????????????????????

3- Hint mistisizminden kaynaklanan tenasüh inancının tasavvufta oldukça yaygın bir ortam bulduğu görülmektedir.

-
Özellikle kerâmetleriyle(bence melanetleriyle) tanınan sûfilerin sürekli şekil değiş tirişleri (çoğunlukla güvercin, yılan, ejderha vs oldukları inancı) tenasüh inancının biraz farklı yorumlanışı durumundadır.

-

Bu inancın çoğunlukla mevzu hadisle İslamî bir temele oturtulmaya çalışıldığı görülür.

-
Önceki sûfîlerden Niyazı Mısri’de ifadesini bulan bu düşünce şöyledir:
O bir sûfînin bulut, yağmur, bitki, hayvan olmasının normal olduğunu belirtir ve bununla ilgili olarak şunu söyler:
“Ey kardeş! Peygamberimiz SallALLAHu aleyhi vesellem Efendimiz buyurmadımı ki; “Benim ümmetim ahirette on bölük olarak haşrolur.

-

Kimi maymun,

kimi domuz,

kimi de başka surette.”

-

4- Bilginin kaynağı ve niteliği konusunda belirtildiği gibi, tasavvufta bilginin doğrudan ALLAH’tan alınabileceği inancı vardır(hassiktir).

-
Sufiler sistemlerini bu düşünce üzerine oturturlar. Keşf veya Marifet olarak isimlendirilen veya Beka olarak tanımlanan bilgiyi ALLAH’tan alma inancı veya durumu hemen hemen birçok sûfîde açıkça görülür.

-

Mesela İbn Arabi ve Celâleddin Rumî bu mertebeye eriştiklerini ve ALLAH’tan doğrudan bilgi alabildiklerini ifade ederler(atesperestler öyle düsünürler).

-

Hatta bundan dolayıdır ki, söyledikleri ve yazdıkları kendilerinden veya kendi iradelerinden değil, ALLAH’ın irade ve arzusundandır(gene SAPITTILAR). Yani söz ve yazılan birer vahiy ürünü(gibi)dür(sapitanlar icin öyledir).

-
Yunus Emre ise bu kadar iddialı değildir. O tevazu gösterir ve henüz marifeti elde edemediğini ancak o yolun yolcusu olduğunu ifade eder. Bunu ise hemen hemen bütün şiirlerinde açığa vurur. O, her ne kadar bir çok şiirinde başta namaz olmak üzere onların gerekliliğinden bahsederse de, bazı şiirlerinde ise

-

hakikata ulaşmanın yolunun ibadetlerden geçmediğini(dogruuu),

-

bu nedenle ibadetlerin ALLAH’ın rahmetine vesile olmasıyla elde edilen cennet’in önemsiz olduğunu vurgular. Halk arasında oldukça yaygın olan bu şiirinin bir bölümü şudur:

 

Report this ad

 

Cennet cennet dedikleri
birkaç köşkle birkaç hurî
İsteyene ver sen anı
bana seni gerek seni

               Mustafa:Yunus aslinda demek istiyorki Cennet gereksiz birsey olup olmadigida pek belli deyil ama isteyen varsa ona ver.Bense buna degil yalniz senin varligina inaniyorum diyor Yunus.Cünkü Cennet dinlerden öncede vardi.Aslinda cennette cehennemdeisreilde var.Cennet adli yer cok güzel yemyesil bolsulu nehennom,cehennemse tastan kumdan ibaret bir col.

Bu şiir Şeyhülislâm Ebu Suud Efendi’ye okunup ,şeriat açısından durumu sorulduğunda, Şeyhülislâm bunu küfr-i Sarih (açık küfür) olarak niteleyip, bunu inanarak söyleyip okuyanın katlinin vacip olduğu yolunda fetva vermekte tereddüt etme miştir,(234)’

            Mustafa:Bu Kelek 7 türkmeni öldürenin cennette yeri hazirdir demistir.Kendisi Kürttür.

-

Konuyu uzman derecesinde araştıranların ifadesine göre Yunus Emre’de şeriatı aşağılayan tavırları bulmak zor değildir. Ancak o bunu açıkça değil, bâtınî yorumlarla, ve şekil, muhteva itibarıyla güzel olan şiirlerinin arasına serpiştirdiği bazi şiirleriyle açığa vurur :

            Mustafa:Napsin Adam.seriate ters siir yaziyor deye öldürülmektense isi gizlice yürütmeyi Uygun görmüstür.Seriat:ortadogulu arap kökenlilerin insanlara DIKTE ettigi zorlama sistemdir,iBNiSSiNADA Yunan filozoflarina inanisini gizleyerek hep müslüman görülmüstür,Öldürülme korkusuyla.Cünkü ayatta söyle yaziyor.33 aylarda savas kavga yoktur,3 aylar gecince yüksek biryerden etrafini gözetliycen,senin gibi düdünmeyen inanmayanlari yani KAFiRLERi gördünmü yakalayip öldürecen,hapsedecen,dövecen)

-
Dost yüzün görücek şirk yağmalandı
Anın çin kapıda kaldı şeriat
Hakikat bir denizdir, şeriattır kapısı Mustafa:Hakikat denizdir DOGRU ama SERiAT  kapisi deyil.SERiAT bilimin kapisi olsaydi Islam dünyasi herseylerini GAGURLARDAN almazdi.)Yunusun Burda yanlisi var.
Çoklar gemiden çıkıp denize dalmadılar.

Vahiyden Kültüre – Celaleddin Vatandaş, Pınar yayınları, İst-1991 – Mevlana’nın ve diğer mutasavvıfların küfür ve şirk sözleri (S.192-198)

Link to post
Sitelerde Paylaş

tasavvuf ve tarikatlerde esinleme çoktur.dahası şeriatte Kur'ana mugayir bir çok hal mevcuttur.biz bunu zaten söylüyoruz

keşf rüya sezgi keramet seyrü sülük kişiseldir onlar ile amel edilmez ancak yabanada atılmaz

ve dahi sapan tarikat ehlinin çoğu şeriatı Kur'anı bilmez ilhamı velayeti vahiy ve peygmberlerden üstün görür

biraz gazali ibni arabi ekolüdür biraz  hallac ekolüdür kabul

 

ancak velakin mevlana aynı zamanda büyük  bir şeriat alimidir yıllardır medresede tefsir fıkıh vb dersler vermiş Kur'anı çok iyi bilen bir alim

diğer sufi yapıyı bu şeriat temeli üzerine kurduğu için sağlamdır

 

mesnevisinde  ders amaçlı verilen bir çok hikayede beydeba nın kelile ve dimne gibi eski yapıtlarda geçen hikayelerdir

ve dahi bir çok şeyi mecazi manada kullanır yıllardır  sufi şiirlerde şarabı sarhoşluğun mecazi olduğunu gerçek şarap olmadığını anlattılar ama anlamadılar:)

 

nefis her kötülüğü emreder.hz yusuf dahi ben nefsimi temize çıkarmam o her kötülüğü emreder der. hz mevlana nefsi bu yüzden hırs açısından doymazlık açısından

kerih kötü gösterip ders aldırmak için eşeğe kelbe benzetir bunda gocunacak şey yok anlayan dilediğini anlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...