Jump to content

BiLiM ACABA TANRISINI BULAABiLECEKMI?


Recommended Posts

iste böyleee,

                    Bende TANRIMI  ariyorum.Beniim TANRIM bilimin bulacagi TANRI olacaktit.Benim TANRI kolay kolay bulunacak basit birsey degil.

Benim TENGRiM ne arabin Allahina.ne italyanin Diiyosunane ingilizin Gotuna ne Rusun Booguna benzemiyecek,O TANRILARIN gercegi olacak.Tabiki eger bilim onu bulabilrse.Ama güclerin en güclüsü olduguna göre bilimm onu mutlaka bulacaktir sanirim.

               O konudaki bir yaziyi gelin okuxyxalim:

 

 
  •  
 
 
HaberlerYazarlarSıtkı ŞÜKÜRERBilimin tanrısı var mı?
"Sıtkı Şükürer" hakkında bilgiler ve tüm köşe yazıları Hürriyet Yazarlar sayfasında. "Sıtkı Şükürer" yazısı yayınlandığında hemen haberiniz olması için Hürriyet'i takip edin.

Bilimin tanrısı var mı?

12 Mayıs 2019
PAYLAŞ

BİLİM teknik dergilerinde sıklıkla belirtilir.


Evrendeki yıldızların sayısı, dünyadaki kum tanelerinin toplamından fazladır.

-
13.7 milyar yıl önce oluşmuş böylesi muazzam bir büyüklükten söz ediyoruz.

-
Evrenin sürekli genişlemesi,

kara delikler,

paralel evrenler...
İdrak sınırlarımızı zorlayan, insanlığın çözümlemeye çalıştığı müthiş bir düzenin varlığını gösterir.

Bahse konu düzenin bir yaratıcısı ve yöneticisi olması gerektiğinden hareketle, “akıl üstü” soruların kifayetsiz kaldığı noktada bir “tanrı” kabulüne teslim olunmuştur.


Pek tabii, bir “kozmik aklın” varlığına itiraz etmemek ile tek tanrılı ve peygamberli dinlerin kutsal metinlerine inanmak tamamen farklı konulardır.


Burada sözünü edilen “yaratıcı” kavramı, “bilimin bilinmezliğe duyduğu hayranlıktır” denilebilir.


“Bilim” bu anlamıyla “bilinemezleri” fethettikçe tanrıya yaklaşmakta ve “hakikat”in tekilliğinden paylaşımcı bir bütünlüğe doğru mesafe almaktadır.


Bilim, tüm evarımcı metodolojisi ile bahse konu yolculuğunda “tanrı” kavramını sürekli günceller.


İnsanlık tarihine baktığımızda;

ay -

güneş -

yağmur -

sel -

gökgürültüsü ile başlayan süreç bu durumun teyididir.
Hayatın doğru bildiğimizi ilave gelen her veriyle yeniden tanımlaması karşısında bu “değişkenlik” hali şaşırtıcı değildir.


Bilim meseleleri değerlendirirken genel bir “kabule”, tartışma dışı bir “inanca” kalıcı yaslanırsa “metafizik çukur”a düşer ve “ışığını” kaybederek savrulur.
Ancak, bilimsel sıçrama yapabilmenin gerek şartı da hipotezler geliştirmek ve varsayımlar türetmektir.
“Sezgi”, bu anlamıyla kapasitesinin sınırlarını tam bilemediğimiz “biyolojik fıtratımızın” tıkanmış bilimselliğe hediyesidir.
Böylelikle, hakikat yolculuğunda ampirizm bir “soyutlama” yapma imkanına kavuşur.
Bu noktada kritik olan husus, soyutlamanın konforuna kapılmamaktır.
Zira “soyutu soyutlamaya” başladığınız zaman, diğer deyişle varsayıma dayalı varsayım türettiğinizde bilimin gerçekliğinden kopulur.
O zaman felsefenin “fantezi evrenine” yelken açılır, tanrı kavramı farklılaşır ve kutsal tutamaçlar oluşturulmaya başlanır.


Bilimsellikte esas olan ve asla zaafa uğratılmaması gereken ilke, “somut”un kısıtlılığını “soyutlama” ile aşmak ve onu tekrar “somutlamaya” çalışmaktır.
Soyut ve somut, sıra atlamadan birbirini takip etmelidir.
Bu noktada denilebilir ki, bilimin “tanrı” kavramı “soyut soluklanmalarda” yaşanan belirsizliktir.

Dedeniz:Bilimin Tanrisi varmi?Bence var:Us, sakli  Tanri  sirlarini yeterrli sayida ele gecirilince sanirim TANRI arayisimizda sona erecektir.

Dedeniz
 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Çoktan bulunmuş bir şeyi aramayın boşuna bulamazsınız. Bilimin bu kadar geriden geldiğini bilmiyordum.Eğer bilim bu kadar gerideyse bilim değil başka bir şeydir o.

Kaldı ki bilim dünyadaki varlıkları inceler. Onun işi Allah'ın yarattıklarını incelemektir. Bilim dediğin olayda Allah'ın yarattığı kullarına verdiği bilgi ile yapılmaktadır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Alıntı

iste böyleee,

               

 
 

‘Tanrı parçacığı’ buluşu doğrulandı

121218154442_higgs_bosson_304x171_ap_noc

Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi'nde (CERN) geçen yıl gerçekleştirilen tarihi deneyde keşfedildiği düşünülen Higgs parçacığının varlığı, bilim insanları tarafından daha güçlü bir şekilde doğrulandı.

Geçen yıl CERN’deki Büyük Hadron Çarpıştırıcısı projesinde yer alan bilim insanları, ortaya çıkarıldığı düşünülen parçacığın, “Maddenin neden kütlesi var?” sorusunun cevabının kilit unsuru olarak görülen Higgs parçacığı olduğu yönündeki kanıtlarının güçlendiğini açıkladı.

Bilim insanlarına göre açıklığa kavuşmayan şeyse, bulunan parçacığın Higgs’in basit bir biçimi mi yoksa çok daha ‘egzotik bir şey' mi olduğu.

Keşfin doğrulanması, Higgs parçacığını araştıran deneydeki Atlas ve CMS adlı iki ekibin, deney döneminde yer alan verilerden iki buçuk kat daha fazla veriyi analiz etmesiyle gerçekleşti.

Bu bilim insanları, parçacığın sadece var olup olmadığını araştırmakla kalmadı, ‘karakterini' de araştırdı.

'Muhteşem sonuçlar'

Araştırmayı yürüten ekiplerden CMS’nin sözcüsü Joe Incandela yaptığı açıklamada, ‘2012’deki deneydeki tüm verilerin değerlendirilmesiyle ortaya çıkan ön sonuçların muhteşem olduğunu, Higgs parçacığının üstesinden geldiklerini, bu parçacığın ne tür bir Higgs parçacığı olduğunu anlamak içinse önlerinde uzun bir yol olduğunu’ belirtti.

İsviçre'nin Cenevre kentindeki CERN laboratuvarlarında görevli bilim insanları, geçen yıl Büyük Hadron Çarpıştırıcısı adlı dev cihazda yapılan deneyler sonunda 'Tanrı parçacığı' diye bilinen Higgs bozonunun (parçacığının) izine rastladıklarını ama varlığına kesin kanıt sunmak için yeni deneylere ihtiyaç duyulduğunu açıklamışlardı.

Basitçe anlatmak gerekirse, CERN laboratuvarında varlığı tespit edilen Higgs parçacığı, kuş tüyü bir yastığa bastırıldığında kılıfın içinde hissedilen bir bilye ve maddeye kütlesini veriyor.

CERN'deki milyar dolarlık özel test ortamında gerçekleştirilen benzersiz molekül çarpıştırmalarının sonuçlarını inceleyen bilim insanları, her atomda (kuş tüyü yastık) merkezi oluşturan protondan 130 kat daha fazla çarpışma etkisi yaratan bir parçacığın (bilye) varlığından bahsetmişlerdi.

Söz konusu varlık, adını fikir babası olan bilim insanı Peter Higgs’ten alıyor.

Bilim insanları 45 yıldır bu parçacığın izini sürüyordu.

Dedeniz.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

iste böyleee,

                       Bilim henüz tam olarak Muazzami muazami evrenllerde ki saman yolunda bir NOKTA olan bizim günes sistemininin binde birini bilememiski bu muazzam evrenleri var edeni bilsin.Daha milyonlarca firin ekmek yemek gerek.Daha bilim bir canli yaratabilmis degil.CCanliya Benzer cok seyler imal ettiler ama bilimin bir canli yarattiginda o Zaman bilimim daha cokkkk seyyler yapabilecegi Garantie olacaktir.Daha erken,daha var belki yarin belkide yarindannda Yakindir bilimin ALLAHINI bulmak.Yahutta cokmu cok uzaklarddaYahutta bilim onu bulsamiyacak Bulmaya gücü yetmiyecektir..

Dedeniz

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 17.06.2020 at 00:06, mirasyedi yazdı:

Tanrı doğanın kendisidir.

Diğer tanrıları bilim inceleyemez. :)

Çünkü onlar hayal ürünüdür.Doğada karşılıkları yoktur.

 

Tanrı, doğanın (o ne demekse artık!) kendisi olamaz. Çünkü bir şeyin Tanrı olması için Onu başka bir sebebe bağlamaman lazım. Kendisinin sebebi ve açıklaması kendisi olunca Tanrı olunur. Doğa ise başka sebeplere bağlayarak açıklamaya çalıştığımız parçalardan oluşuyor. Doğa, sonsuz ismin ve müsemmanın toplamını ifade eden bir isim. Bu, sonsuz müsemmayı (zaman/mekan, madde/ enerji) başlıklarına indirgesek, bunların toplamına da evren desek bile evrenin neden var olduğu (insanlığın son idrak ve bilgi seviyesine göre) kendi sınırları ve yasaları dahilinde açıklanamıyor. Herkes, her açıdan görünenin arkasında bir görünemeyen (gayb), bilinen ve ölçülen ölçeklerin ötesinde bilinemeyen ve ölçülemeyen ölçekler olduğu sonucu ve varsayımına ulaşmak zorunda kalıyor. 

 

Akan bir nehir gördüğünde onun bir kaynaktan doğuyor olması zorunluluğunu aklen bilirsin. Mevcudat akan bir nehirdir. O nehrin doğduğu kaynak ise Tanrıdır.  O nehirde yüzen balık kendi gücü , idraki ve ölçüm araçları ile o nehrin kaynağına ulaşamaz, Onun ne olduğunu bilemez. O, sadece akan nehrin kendisine uygun bir kısmında yüzebilir. Kendi muhitini bilebilir. Bakarsın bir de ateist olur ve "içinde yüzdüğüm bu nehrin bir kaynağı yok, kendi kendine akıyor işte" der. Halbuki o nehrin sadece var olmasının (ortaya çıkmasının) değil varlığını devam ettirmesinin sebebi de o kaynaktır. O kaynak bir an bile kesilse o nehrin akması durur. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 saat önce, Yeni Üye yazdı:

 

Tanrı, doğanın (o ne demekse artık!) kendisi olamaz. Çünkü bir şeyin Tanrı olması için Onu başka bir sebebe bağlamaman lazım. Kendisinin sebebi ve açıklaması kendisi olunca Tanrı olunur. Doğa ise başka sebeplere bağlayarak açıklamaya çalıştığımız parçalardan oluşuyor. Doğa, sonsuz ismin ve müsemmanın toplamını ifade eden bir isim. Bu, sonsuz müsemmayı (zaman/mekan, madde/ enerji) başlıklarına indirgesek, bunların toplamına da evren desek bile evrenin neden var olduğu (insanlığın son idrak ve bilgi seviyesine göre) kendi sınırları ve yasaları dahilinde açıklanamıyor. Herkes, her açıdan görünenin arkasında bir görünemeyen (gayb), bilinen ve ölçülen ölçeklerin ötesinde bilinemeyen ve ölçülemeyen ölçekler olduğu sonucu ve varsayımına ulaşmak zorunda kalıyor. 

 

Akan bir nehir gördüğünde onun bir kaynaktan doğuyor olması zorunluluğunu aklen bilirsin. Mevcudat akan bir nehirdir. O nehrin doğduğu kaynak ise Tanrıdır.  O nehirde yüzen balık kendi gücü , idraki ve ölçüm araçları ile o nehrin kaynağına ulaşamaz, Onun ne olduğunu bilemez. O, sadece akan nehrin kendisine uygun bir kısmında yüzebilir. Kendi muhitini bilebilir. Bakarsın bir de ateist olur ve "içinde yüzdüğüm bu nehrin bir kaynağı yok, kendi kendine akıyor işte" der. Halbuki o nehrin sadece var olmasının (ortaya çıkmasının) değil varlığını devam ettirmesinin sebebi de o kaynaktır. O kaynak bir an bile kesilse o nehrin akması durur. 

bu şekilde bir tanrı bulamazsınız. en büyük anlam belkide anlamsızlıktır?? bilimde hiçbir zaman bir cevap veremeyecek bu soruya. bundan 2000-3000 yıl öncesinden düşünelim.. mesela o zamana gidebilseydik ve deseydik ki bilim diye bir şey peydah olacak ve insanlar uzay diye bir yer var bu göğün üstünde oralarda dünya varı gezegenler var bilmem kaç milyar tanesine gidecekler vs vs kim inanırdı? anne karnında ki çoçuğun cinsiyetini kaç yıldır biliyoruz mesela?? bizlerde tıpkı 3000 yıl önceki insanların vereceği tepkileri 3000 yıl öncesi için şimdi veriyoruz.. efsane falan diyoruzz.. tanrı da insan aklı gibi devamlı değişiyor ve değişecekte.. onunla ilgili hiçbir fikrimiz olmayacak tam olarak.. belki de olmadığı için olabilir.. kim bilir..

Link to post
Sitelerde Paylaş
7 saat önce, Yeni Üye yazdı:

 Bakarsın bir de ateist olur ve "içinde yüzdüğüm bu nehrin bir kaynağı yok, kendi kendine akıyor işte" der.

 

Ortam müsait.

Venüsünde , marsinda , jupiterinde kendi dogasi var. Bildigimiz baglamda canli olusmasina müsait degil. Bizim bulundugumuz dünya dogasi müsait. Müsait olmadigi ve müsait olmayacagi zamanlarda olacak. Kaynagi ise büyük kütleli eski yildizlar. Bir kaynak ariyorsan iste orada.

Link to post
Sitelerde Paylaş
8 saat önce, Yeni Üye yazdı:

 

Tanrı, doğanın (o ne demekse artık!) kendisi olamaz. Çünkü bir şeyin Tanrı olması için Onu başka bir sebebe bağlamaman lazım. Kendisinin sebebi ve açıklaması kendisi olunca Tanrı olunur. Doğa ise başka sebeplere bağlayarak açıklamaya çalıştığımız parçalardan oluşuyor. Doğa, sonsuz ismin ve müsemmanın toplamını ifade eden bir isim. Bu, sonsuz müsemmayı (zaman/mekan, madde/ enerji) başlıklarına indirgesek, bunların toplamına da evren desek bile evrenin neden var olduğu (insanlığın son idrak ve bilgi seviyesine göre) kendi sınırları ve yasaları dahilinde açıklanamıyor. Herkes, her açıdan görünenin arkasında bir görünemeyen (gayb), bilinen ve ölçülen ölçeklerin ötesinde bilinemeyen ve ölçülemeyen ölçekler olduğu sonucu ve varsayımına ulaşmak zorunda kalıyor. 

Doğanın varlığını başka bir sebebe bağlamıyorum.Doğa içindeki varlıkların sebebi gene doğa içindedir.Doğa dışını kabul etmiyorum. 

Teist dinlerde tanrı yoktan hammaddesiz var ediyor.

Bu hem mantık dışıdır hemde bilim ile uyuşmuyor.(termodinamik yasalar)
Yarattığı şeylerin ve mekanın nerede olduğunu  kendi içinde mi yoksa dışındamı olduğunu belirtmiyor.

Bu  gibi sorunlara en iyi cevap panteizm veriyor.
Tanrı doğanın kendisi olursa yoktan var etme diye bir saçmalık ortadan kalkıyor.

Doğada var olan herşeyin mekanı kendisi oluyor.

Tanrı zamandan mekandan münezzeh gibi saçmalıklar ortadan kalkıyor.

 

8 saat önce, Yeni Üye yazdı:

 

Akan bir nehir gördüğünde onun bir kaynaktan doğuyor olması zorunluluğunu aklen bilirsin. Mevcudat akan bir nehirdir. O nehrin doğduğu kaynak ise Tanrıdır.  O nehirde yüzen balık kendi gücü , idraki ve ölçüm araçları ile o nehrin kaynağına ulaşamaz, Onun ne olduğunu bilemez. O, sadece akan nehrin kendisine uygun bir kısmında yüzebilir. Kendi muhitini bilebilir. Bakarsın bir de ateist olur ve "içinde yüzdüğüm bu nehrin bir kaynağı yok, kendi kendine akıyor işte" der. Halbuki o nehrin sadece var olmasının (ortaya çıkmasının) değil varlığını devam ettirmesinin sebebi de o kaynaktır. O kaynak bir an bile kesilse o nehrin akması durur. 

https://www.ateistforum.org/index.php?/topic/67715-g%C3%B6zlemlenemeyen-%C3%B6l%C3%A7%C3%BClemeyen-ama-her%C5%9Feyi-etkileyen-bir-varl%C4%B1k-m%C3%BCmk%C3%BCn-m%C3%BCd%C3%BCr/

 

Nehir bir  mekanın içindedir.Herşeye müdahele edemez.Deizmin tanrısı için uygun bir örnek olabilir .Geçmişte yaratmış bir daha müdahele etmiyor.Şu anda nerede olduğuda belli değil. :)

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 20.06.2020 at 15:10, mirasyedi yazdı:

Teist dinlerde tanrı yoktan hammaddesiz var ediyor.

Bu hem mantık dışıdır hemde bilim ile uyuşmuyor.(termodinamik yasalar)
Yarattığı şeylerin ve mekanın nerede olduğunu  kendi içinde mi yoksa dışındamı olduğunu belirtmiyor.

Bu  gibi sorunlara en iyi cevap panteizm veriyor.
Tanrı doğanın kendisi olursa yoktan var etme diye bir saçmalık ortadan kalkıyor

 

Amerika da meşhur bir fizikçi ve meşhur bir ateistin çok satan ve dawkins in önsözünü yazdığı bir kitabı var. İsmi ne biliyor musun? "A universe from nothing" Türkçe'ye "Hiç yoktan bir evren" diye çevrilmiş.

Ateistler bile hiçlikten varlığın tanrısız da çıkabileceğine dair teoriler üretiyorken, best seller kitaplar yazıyorken, senin tanrının yoktan bir evren yaratamayacağını bu kadar ısrarla iddia etmen de ilginçmiş.

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 saat önce, Yeni Üye yazdı:

 

Amerika da meşhur bir fizikçi ve meşhur bir ateistin çok satan ve dawkins in önsözünü yazdığı bir kitabı var. İsmi ne biliyor musun? "A universe from nothing" Türkçe'ye "Hiç yoktan bir evren" diye çevrilmiş.

Ateistler bile hiçlikten varlığın tanrısız da çıkabileceğine dair teoriler üretiyorken, best seller kitaplar yazıyorken, senin tanrının yoktan bir evren yaratamayacağını bu kadar ısrarla iddia etmen de ilginçmiş.

fizikçi  roger penrose ile vahe gurzadyanda bing bang öncesi var diyorlar. Ellerinde somut delilde var.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 21.06.2020 at 23:06, mirasyedi yazdı:

fizikçi  roger penrose ile vahe gurzadyanda bing bang öncesi var diyorlar. Ellerinde somut delilde var.

 

Panteizm sana teizmden daha doğru ve gerçekçi gelebilir ama bunu termodinamik vb. şeylere bağlaman isabet olmaz. Bilim gerçeğin kendisi değil, gerçeğin insan kafasındaki modeli, resmi ya da açıklamasıdır. Maalesef, tanrıyı geçtim yazdıklarına bakarsak senin kafandaki bilimsel model de güncel değil. Enerji yoktan var edilemez, o zaman tanrı da yoktan enerji var edemez diyorsun. Bir kere enerjinin korunumu fiziğin bir dalına ait bir yasa. Onu alıp her yere uygulamak fiziğin kendi içinde de yanlış. Örneğin genel görelilik de enerji korunmak zorunda değil. Genişleyen bir evrende, kozmolojik ölçekte enerji korunmak zorunda değil vb.

Tanrı üzerine konuşurken şu kıyastan faydalanabiliriz. İnsan ile gölgesini düşün. Gölge iki boyutlu bir şey insan üç boyutlu. Gölgeyi bağlayan ve sınırlayan kurallar insanı bağlamaz. O yüzden çizgiler, ya da gölgeler kendi aralarında konuşurken şunu dese ne kadar mantıklı olur? "Hareket ancak düz bir çizgi üzerinde ileri geri olarak mümkündür, ya da hiç kimse için iki boyutlu bir satıhın dışına çıkma imkanı yoktur" falan. Senin söylediklerin de bundan farklı değil.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 saat önce, Yeni Üye yazdı:

Bilim gerçeğin kendisi değil, gerçeğin insan kafasındaki modeli, resmi ya da açıklamasıdır.

 

gördüğün -doğrudan ya da dolaylı- her şey gerçektir ve bilimin konusudur.

("dolaylı"dan kastım araçlar kullanılarak yapılan gözlem.)

buradaki "dolaylı"yı daha da esneterek varlığı, tanrı'ya bağlamak bir mantıkî çıkarımdır.

platon'un yaptığı da budur. ona göre gerçeğin ölçütü tanrı'dır.

yine ona göre gördüklerimiz birer gölge, yanılsamadır.

ancak bu, bilimsel bir görüş değildir.

gerçeğin insan kafasındaki modeli/resmi "imge"dir.

imge, bilimin değil sanatın konusudur.

bilim, evet, gerçeği açıklar. 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

iste böyleee,

                     Cankiri askeri atis okulunda cok zampara Tüm general bir okul müdürümüz vardi.Her cuma günü övleden sonra okulda eylence düzenlenirdi.Yani ögrenciler disinda herkes bu DANS eylencesine davetliydi.Okula egitilmeye gelen cokda yabanci subay vardi.Müdür yardimcisiysa bir amarikali albaydi.

                    Pakistanli bir yüzbasi vardi her cuma günü onunla okulun parkinda karsilasirdim.Bir gün yüzbasim dedim,senin disinda tüm yerli ve yabanci subaylar buu eylenceye katiliyorlarda sen niye katilmiyorsun deyince dediki sizin o okul müdürü varya o asiri azgin bir adam vede bekar.Dansa gelen her kadini dansa kaldiriyor simsiki sariliyor kadinlara milletten utanmasa milletin gözünün önünde kadinlari Si.........CEK.Ben hanimimi böyle bir toplantiya getiripde gözümün önünde SIKISTIRILMASINA dayanamam dedi.Bu nedenle ben toplantilara katilmayip siz ögrenciler gibi vakti parkta bahcalarda gazinoda geciriyorum.

                     Bir gün okulun arazisinde TANKSAVAR ROKETLERLE eski tanklara ates etmeyi ögreniyoruz.Hocamizda bayburtlu bir binbasi.Okul müdürünün danismani amarikali albay tercumaniyla geldi ve binbasiya bozuk calmaya baslayinca ingilizce olarak,binbasi tercumana dediki söyle bu adama bana AKIL vermeye calismasin SiKTiRSiN gitsin.Tercuman binbasinin sözlerini Amarikaliya daha ingilizceye cevirip söylemeden tercumana basiyla hadi gidelim deye isaret edince arabaya binip gittiler.

                    Yarim saat sonra birde baktikki okul komutani bayrakli arabasiyla göründü.Biz ögrenciler dedikki simdi burda pandomine kapar.Hocamiz binbasi kendisine cok güvenen bilgili,asabi,kendine hic laf söyletmeyenlerden biriydi.Neyse okul komutani yanimiza geldi selam verdi yaptigimiz egitim hakkinda bilgi aldi,hocamiz binbasinin sinirli oldugunu görünce binbasiya hesap sormaktan vaz gecip hosca kalin demeden cekip gitti.

                    Komutan gidince hocamiz bizi topadi ve basladi bizimle sohbete.Cocuklar dedi bu yabancilara hic yüz vermeyiniz.Yabancilardan danisman secenlerede sevilmediklerini hissettirmelisiniz.Ben bu konuda 20 yildir ögrenci yetistiriyorum amarikali gelmis bana hatalarimi gösterecekmis.Ulan sen kim oluyorsunda bana akil verecen deye bize bayagi uzunca nasihat etmistiki 13,5 yil orduda vazife gördüm hep o binbasi hocamizin dediklerini tuttum.Baktimki karsi koymalarimiz bir degisiklik yapamiyor benim gibi düsünen bir yarbayla istifayi basip ayrildik.

                     Türkiyede her türlü egitim cok zayif.Diger müslüman ülkelerse TÜRKIYEDEN 10 daha eyitimdezayifttirlar.

                      Sarikamis tümeninde bir alayda bölük komutaniydim. Diger bölük komutanlarla bölüklerimizi alip egitim alanlarimiza gittik.

Ben egitim pirograminda ne yaziyorsa askerlere o egitimi verdiriyordum.

Derken Tümen konutani geldi selam verip verdigim egitim hakkinda kisa bir bilgi verdim.Komutan tesekkür etti diger bölük alanlarina arabasini sürdü.Az sonra  tümen komutani bölük komutanlarina okadar bozuk caldiki sesi ta bize geliyordu.Napmislardi diger bölükler.Istiraha ta cekilmisler,bölük komutanlarida bir araya gelmis sohbet ederken yakalanmisler.

                     Ne yazikki Türkiyede diger müslüman ülkeler kadar EGiTim zayif olmasada normalin cok altindadir egitimimiz.Hele dini egitimse her kafadan baska tür bir egitim veriliyor.

Ayni dinli ama ayri mezheplerden olan insanlara akillara durgunluk verecek birbirine ters egitim verilmektedir.

TÜRK olan imami hanife diyorki namaz kilmayani yakalayin,birazda pataklayin atin hapse,söz verirse kilacam deye saliverin der mezhep kitaplarinda.

 

KÜRT olan imamii safii ise söyle kural koymus mezhebine.Namaz vakti gecene kadar bekle eger hala kilmiyorsa  yakala ve öte dünyaya gönder.

Kurandaki ayat  söyle diyor.Namaz kilmayanlar onun hesabini öte dünyada verecekler bana.

 Din ayni din,Hanifi ayri telden,Safiii ise ayri telden caliyorlar <allahlarinin dedigini yapmiyorlar.Hanifi neyisede Safii S.......P batiriyor.

 

               Halbuku kuranda ayatin birinde söyle yaziyor iLAHi DiN ,KURALLARINI  BENiM yani ALLAHIN  KOYDUGU DiNDiR.

                 Yine kuranda söyle bir ayat var ayatlardaki bir kelimenin ifadesinin tersini yapanlar islamdan cikarlar.Bu ayata göre mezheplere uyanlar dinden cikmis olurlar.Cünkü mezheplerin kurallarini ALLAH degil mezhep imamlari koyuyorlar.

Yaniiiiiiiiiiiiiiiiiiiii,müslümanlar ALLAHIN aklini degil FELLAHIN NAKLINI kullaniyorlar.Eeeeeeeee AKILSIZ  kafa dinini bile bilemez.TANRI neden demis,AKLINI kullanmayanlarin basina pislik yagdiririm? Allah böyle demisde FELLAH nasil demis?Fellah söyle demis,DiN  AKIL  isi degil nAKIL isidir.Yani Fellah diyorki DiNde ALLAHIN akli degil FEELLAHIN NAKLI kullanilir.Pekiiiiii din bütün yasamimizi ayarladigina göre USUMUZU aklimizi nerde kullanacaz?Tuvalette bile kullanamayiz.Cünkü din tuvalette bile ne yapacagimizi söylüyor.Efendim Tuvalete girerken önce sol ayagini atacan tuvaalete,sag ayakla girersen cokmu cok cok cok büyük günahtir.Allah seni kaldirir yerden yere vurur gibi sözler söylevecekler nerdeyse.Sanki sol bacagi gagurlar yaratmista sag bacagida ALLAH yaratmis..Ulan iki bacagida yaratan ALLAH degilmi?Eeeeeeeee Allahin aKLINI degilde FELLAHIN NAKLINI bir insan kullanirsa böyle SAPITIRrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr.Fellahin naklinda diyorki eger su bulamazsaniz GÖTÜNÜZÜ 3 tasla sileceniz.Yahu adam götünü 3 taslaa temizleyemezse 5 tas kullansa gunahmi islemis olur?

                 Ah bu müslümanlar ah ,ah, ah.

Almanyada komsum bayburtlu kadin camiye vaaz dinlemeye gider,Hoca vaazda derki BAL herderde DEVADIR.Eeeeee komsu kadininda kardesi karaciger hastasi hocanin bu lafi üstüne günde 3 kere koca kasik dolusu BAL yedirir kardesine.1 ay sonra kardesi ölür.Ev doktoru sorar kardesin nasil oldu.Kadin derki kardesim öldü.Doktor derki bukadar cabuk ölmemesi gerekirdi,siz ona ne yedirdiniz?Kadin derki günde 3 kere kocaa kasik BAL yedirdik.Doktor derki yanlis yapmisiniz.Kadinda söyle der.Cami hocamiz bir vaazinda dediki BAL herderde DERMANDIR.Doktorda derki bu din adamlari bildikleri bilmedikleri her B........A burunlarini sokarlar.Aslinda bunlarin %0 999,9 hicbir B........Nda anlamazlar.

                 Evet doktor dogru söylemistir.

AAAAAAAHHHHH bu dinler yokmu bu dinler.Bunlari dinleyenler inim inim iNLER.Afganistani ,Iraki ,yakini,Suriyeyi,Yemeni,Filistini,Libyayi,Sudani,Somaliyi,Bengaldesi,Pakistani inim inim inleten bu dinlerdir.GAVURLAR kedinin Fareyle oynadigi gibi bu ülkelerle oynayip sonundada mideye indiriyor bu beyinsiz FARELERi.

Ama sorsan onlara dünyada onlardan USLU(akilli) baska millet yoktur.

Kendi milletinde acindan sürünen milyonlar varken 4 milyon fellahi ülkeyealmak az USLA olacak is degildir.Neden SUUDUARABiSTAN  tek suriyeliyi almadida biz aldik.Galiba bizde PETROL altinlari SUUDULARDAN  cokdaha fazla olacak.

GAVURLAR  gider MERSiNE

MÜSLÜMANLAR gider tersine.

Dedeniz

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...