Jump to content

Niye “barocuklar” yapmak istiyorlar?


Recommended Posts

yilmaz-ozdil.png?v=7.7.8.5



 



Böle böle…




Sıra baroları bölmeye geldi.








Toplumun her kesimini, her kurumunu, illa bölmek, ayrıştırmak, kamplaştırmak, kutuplaştırmak istiyorlar.




Çünkü…




“Siyasal dinci” tabir edilen zihniyetin, birlikte yaşama kültürü yok.








(Ne demek istediğimizi açabilmek için, makarayı az geri saralım.)








İnanılması güçtür ama…




“Siyasal dinci”liğin temeli, Atatürkçülüğün kalesi İzmir'de atıldı.








1967 yılıydı.




İzmir'de Akevler konut kooperatifi kuruldu.




Evet… Kendisine “ak” diyen Akp'nin kurulmasından tee 35 yıl önce İzmir'de “ak” adıyla kooperatif kurdular.




Devasa bir arsaya apartmanlar diktiler, “müstakil mahalle” oluşturdular, böylece, mahallelerini ayırmış oldular.




Kooperatif ortaklarını kendi zihniyetlerine, kendi yaşam biçimlerine mensup insanlardan seçtiler, aralarına başka komşu almadılar.




Kendi mahallelerinde, kendi esnaflarını oluşturdular.




Kendi bakkalları vardı.




Kendi eczaneleri vardı.




Kendi doktorlarına gittiler.




Ortak fırından ekmek aldılar.




Bilimkurgu filminden bahsetmiyorum, 1967 yılında İzmir'de yaşanan gerçekleri anlatıyorum… “Siyasal dinci komünü” oluşturdular.








(Merak edenler, lütfen Yeni Asır gazetesinin, Cumhuriyet gazetesinin 1967 arşivlerine girsin, Akevler manşetlerini okusun…




“İnsanlar ikiye ayrılır, Allah'a inananlar, Allah'a inanmayanlar, biz Allah'a inanmayanlar gibi yaşamayacağız, biz Allah'a inananların yaşadıkları sitede yaşayacağız” diyorlardı.




Yanlış okumadınız…




Röportajlar yapılıyordu.




Akevler'de oturanların “dindar” olduğunu söyleyerek, bir anlamda, burada oturmayanların “dinsiz” olduğunu ima ediyorlardı.)








Bilahare… Türkiye'nin tamamını Akevler mahallesine dönüştürmeye karar verdiler. Akevler'den yeşeren fikirle, Akevler kooperatifinin kurucularıyla birlikte, siyasi parti kurdular, o siyasi parti bölüne bölüne, bugünkü Akp haline dönüştü.








Akevler kurulurken, 1967 yılında, İzmir Kestanepazarı'nda bir imamın ismi kulaktan kulağa yayılıyordu.




Vaazlarını kaçırmayan kalabalık bir esnaf grubu oluşmuştu.




Sadece İzmir değil, Manisa'dan Denizli'den Uşak'tan dinlemeye gelenler vardı.




Fethullah Gülen'di.




Etrafında toplaşanlara “güçbirliği yapın, öğrenci yurdu kurun” dedi, kendi dünya görüşlerinde öğrenci barındırmaları için teşvik etti.




Bu teşvik çerçevesinde “ışık evi” tabir edilen cemaat yurtlarının ilki, 1972 yılında Bozyaka'da kuruldu.




Peşpeşe yenileri açıldı, 10 yıl içinde Yamanlar Koleji'ne dönüştü.








Bu iki ayrıştırıcı, kamplaştırıcı zihniyetin, Türkiye'yi aslında ne hale getireceğinin ilk göstergeleriydi bunlar.








Önce apartmanları ayırdılar.




Mahalleleri ayırdılar.




Bakkalları ayırdılar.




Kendi esnafları, memlekette başka toptancı yokmuş gibi, sadece kendi toptancılarından alışveriş etti, Afyon'da bisiklet satan yokmuş gibi mesela, bisiklet almaya Afyon'dan İzmir'e gelen bile vardı, kendi aralarında alışveriş zinciri kurmaya başladılar.




Öğrenci yurtlarını ayırdılar.




Okulları ayırdılar.




Kendi dersanelerini kurdular, dersaneleri ayırdılar.




Sermaye sahibi oldular, bankaları ayırdılar.




Faizsiz finans ayağıyla kendi bankacılık sistemlerini kurdular, kendi sistemlerini yüceltip, gerisini karaladılar.




İşdünyasını böldüler, ayırdılar, parçaladılar, kendi işadamı derneklerini icat ettiler, varolan işadamı derneklerini kötülediler.




Hayır kurumlarını ayırdılar, kendi hayır kurumlarını kurdular, öbür hayır kurumlarını şeytanlaştırdılar.




Kurban derilerini bile ayırdılar.




Medyayı böldüler…




Gazetelerini ayırdılar.




Televizyonlarını ayırdılar.




Yayınevlerini ayırdılar.




Kitabevlerini ayırdılar.




Öbürlerini almayın dediler, öbürlerini izlemeyin dediler, öbürlerini dinsiz olmakla suçladılar.




Kendi gazetecilik cemiyetlerini kurdular.




Üniversiteleri ayırdılar.




Kendi vakıflarına kendi üniversitelerini kurdular.




Otelleri ayırdılar.




Sadece kendilerinin gittiği harem-selamlık oteller kurdular, duvar gibi brandalarla çevirip, sadece kendilerinin yüzdüğü plajlar yaptılar.




Mayoları böldüler.




Haşema icat ettiler.




Kuaförleri ayırdılar.




Tesettür kuaförleri kurdular, öbür kuaförlere gitmediler.




Restoranları ayırdılar.




Alkolsüz mojito mekanları kurdular.




İktidara geldiler…




Alt kültür üst kültür filan diye etnik kökenleri ayırdılar.




Şu partinin genel başkanı alevi ben sünniyim filan diye mezhepleri ayırdılar.




Sanki önceki cumhurbaşkanlarımız putperestmiş gibi “dindar cumhurbaşkanı seçtik” dediler.




Devletin sembol mekanlarını böldüler…




Çankaya Köşkü bizden değil dediler, kendilerine saray kurdular.




Milleti ayırdılar…




Milletin kendilerine oy vermeyen bölümüne “zillet” dediler.








Savcıları böldüler.




Hakimleri böldüler.




Polisi böldüler.




Tsk'yı bile böldüler.




Tsk'nın bir bölümü öbür bölümüne darbe yapmaya kalkıştı.








Böle böle…




Böyle böyle bugünlere geldiler.








Çünkü bu zihniyetin “birlikte yaşama kültürü” yok.




Hayata bakışları, ayırma, kamplaştırma üzerine kurulu.








Bütün halindeki baroları, işte bu yüzden bölmek istiyorlar.








Kendi barolarını kurup, geriye kalanları idelolojik, etnik, mezhepsel “barocuklar” haline getirmek istiyorlar.








İstanbul Barosu'nun bugün Çağlayan Adliyesi'nin önünde düzenleyeceği miting, işte bu yüzden hayati derecede önemlidir.








Bu miting, sadece barolarımız, sadece avukatlarımız için değildir.




82 milyon yurttaş içindir.




“Birarada yaşamamızı” sağlayan “hukuk devleti” içindir.








Burada bölünürsek…




Türkiye'yi bir daha birarada tutabilmek imkansızdır.




 




30 Haziran 2020   Sözcü gazetesi Yılmaz Özdil



 

tarihinde bilgivehis tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir devlet özel sektöre izin veriyorsa ,serbest piyasa ekonomisini savunuyorsa  herşeye izin vermeli.
Hatta bu kuruluşlara üye olmadanda işini yapabilmeli.Bir faydası yok.

Haraç kesiyor hepsi.:)

 

oda: Serbest meslek adamlarını içinde toplayan resmî birlik:
      Sanayi odası. Ticaret odası.

 

Baro:Bir şehir veya bir bölge avukatlarının bağlı oldukları meslek kuruluşu.

 

sendika:İşçilerin veya işverenlerin iş, kazanç, toplumsal ve kültürel konular bakımından çıkarlarını korumak ve daha da geliştirmek için aralarında kurdukları birlik:

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kendilerinden olan avukatları, kendi kurdukları barolara yönlendirecekler, by sayede:onlardan olan avukatların davaları daime lehlerine sonuçlanacak. Bir çok insanda açtığı davadan sonuç almak için onların barosundan avukat isteyecek ve bu yolla bir RANT daha yaratacaklar. Çünkü inanılmaz RÜŞVETLER dönecek. Bu arada korkmadan seslerini duyuran sevgili avukatlar, keşke hukuk ele ayağa düşmeden önce sesinizi daha güçlü çıkarsaydınız. Şimdi sıra size geldi. Geçmiş olsun 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Baro da halkın çoğunluğu değilde avukatların çoğunluğu söz konusu. Avukatlarda haliyle okumuş kalem yutmuş insanlar. Bu sebeple çoğunluğu akpye destek değiller. Bu gün bir plazada çalışan bir şirketinde çoğunluğu AKP ye muhalif, bunun gibi. 

 

Hukuk sisteminde her hangi bir kurumun siyasete tarafsız olması gerekir. Tarafsız olmak ile karşı olmak aynı şeyler değil. Bence barolar gibi bir çok grup tarafsız değil. Kültür, bilim, sanat, ticaret vb bir çok alanda AKP doğal olarak hep azınlıktaki grup oluyor. 

 

Aynı zamanda bir devlette ki tüm sivil veya askeri tüm kurumların da devlet karşısında taraflı olmaları gerekir. O tarafta devletin kendisi olmalıdır. Bence baroların bazılarının devlete karşı olmaları temel sorun.

 

Baroların akpnin kendilerine münhasır şekilde oluşturması akpnin nasıl işine gelebilir ve rant sağlayabilir bu da bana mantıklı gelmiyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 weeks later...

Birden fazla baronun olmasına ben hiç şaşırmadım. Aslında şaşırtıcı olan şimdiye kadar olmaması. Her şehirde o şehrin avukatlarına hizmet eden  bir baronun olması şarttır. Onlar da bir veya iki büyük baroya bağlı olmalıdırlar. Bu bağlamda sayıları kısıtlı olması gereken küçük baroların bağlı olduğu büyük barolardır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...