Jump to content

365 Gün Uydurma Mucizesi


Recommended Posts

4 hours ago, Geta said:

Dipnot: Bak mesela @Geta´ının iletisini de görmezden gelmişsin!

O da mı oruçtan dem vurmuş?

 

hasan bey'in bu soruya cevap verme ihtimali sıfırdır.

 

 

Cevap verme ihtimalim sıfırdır

çünkü "Biz hiç kimseye kaldıramıyacağı yük yüklemeyiz" diyen 23:62'yi

örneğin altı ay yemeksizin içmeksizin oruç tutmanın getireceği yük bağlamında hatırlatmıştım,

Geta'nın üzerinde durduğu yüklerin ise bununla ilgisi yok.

 

Geta aslında iman üzerinde duruyor;

oysa iman şu ya da bu rengi seçmek gibi bir karardır, tartışılmaz.

Bir daha: renklerle zevkler nasıl tartışılmazsa iman da tartışılmaz.

Tamam, isteyen tartışır, özgürdür;

saygı dayarım ama ben tartışmam.

 

Benim de bu kararıma saygı duyulacak;

sanki bilinmeyen bir şeymiş gibi

imanı hasan beyin tartışma ihtimali sıfırdır denmiyecek
gerçekten sıfırdır. Bir çok kere söyledim.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 61
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

1 saat önce, Hasan Akçay yazdı:

 

 

Cevap verme ihtimalim sıfırdır

çünkü "Biz hiç kimseye kaldıramıyacağı yük yüklemeyiz" diyen 23:62'yi

örneğin altı ay yemeksizin içmeksizin oruç tutmanın getireceği yük bağlamında hatırlatmıştım,

Geta'nın üzerinde durduğu yüklerin ise bununla ilgisi yok.

 

Geta aslında iman üzerinde duruyor;

oysa iman şu ya da bu rengi seçmek gibi bir karardır, tartışılmaz.

Bir daha: renklerle zevkler nasıl tartışılmazsa iman da tartışılmaz.

Tamam, isteyen tartışır, özgürdür;

saygı dayarım ama ben tartışmam.

 

Benim de bu kararıma saygı duyulacak;

sanki bilinmeyen bir şeymiş gibi

imanı hasan beyin tartışma ihtimali sıfırdır denmiyecek
gerçekten sıfırdır. Bir çok kere söyledim.

 

hasan bey öyle kıvırmak yok!

karşınızda 10 yaşında çocuk da yok!

ne "ben iman mevzuunu tartışmıyorum" demeniz,

ne de ayette geçen bu ifadeyi "oruçla ilgili olarak" belirtmeniz sizi kurtarmaz!

sizden istediğimiz şey şu:

"biz hiç kimseye kaldıramayacağı yük yüklemeyiz" ifadesinin anlamı nedir?

 

ben diyorum ki, hasan bey'in bu ifadeye makul bir açıklama getirme olasılığı sıfırdır. 

nitekim bunu açıklamak yerine bakın yukarıda nasıl kıvırıyorsunuz!

yahu bir cümlenin açıklamasını istiyorum sizden.

el insaf! bu iman mevzuudur, bu oruç mevzuudur demeniz

bu cümlenin anlamını ortadan kaldırır mı?

mugalata yapmayın!

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
10 hours ago, RadikalKemalist said:

... güneş yılı esaslı takvimin İslam'dan yüzlerce yıl önce bile kullanıldığını herkes biliyor.

 

 

Sevgili Radikal Kemalist,

 

Önemli olan, 

güneş yılını esas alan takvimin

ayırdında olmak deği ki.

 

Kuran'daki sene güneş yılıdır;

önemli olan,

islam diye piyasada alınıp satılan din

bunun ayırdında değil.

 

Uygulama Kuran'dan savrulup gitmiş.

Kuran yok piyasada, Kuran'daki islam yok;

bir sürü çarpıtma var.

 

Ateist kardeşlerimiz

işte o çarpıtmaları istismar ediyorlar; 

Don Kişot nasıl yel değirmenlerine saldırdıysa

ateistler de çarpıtmalara saldırıyorlar. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, Hasan Akçay yazdı:

 

 

Sevgili Radikal Kemalist,

 

Önemli olan, 

güneş yılını esas alan takvimin

ayırdında olmak deği ki.

 

Kuran'daki sene güneş yılıdır;

önemli olan,

islam diye piyasada alınıp satılan din

bunun ayırdında değil.

 

Uygulama Kuran'dan savrulup gitmiş.

Kuran yok piyasada, Kuran'daki islam yok;

bir sürü çarpıtma var.

 

Ateist kardeşlerimiz

işte o çarpıtmaları istismar ediyorlar; 

Don Kişot nasıl yel değirmenlerine saldırdıysa

ateistler de çarpıtmalara saldırıyorlar. 

 

Hassiktir ordan efenim

Kur'an gayet anlaşılabilir, salak saçma şeyler anlatıyor

İşine gelmeyen dinciler yok orda onu demedi de bunu dedi diye anlamini değiştirmeye çalışıyor

Kuranin mucizevi,yapılmayacak,yazılmayacak hiçbir yanı yoktur, içindeki bilgiler sacmaliklardan ibarettir.

Dinciler kendi okuduklarını anlayamadiklari için buda beyinsiz olmalarından kaynaklanıyor, dansöz gibi kıvırıp duruyorlar. 

Siz de bunu çok güzel ornekliyorsunuz.

 

İzlemek için ;

 

Dansöz_hasan_kıvırıyor.avi

 

 

tarihinde Teşup'unOğlu tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
8 saat önce, Hasan Akçay yazdı:

Cevap verme ihtimalim sıfırdır, çünkü "Biz hiç kimseye kaldıramıyacağı yük yüklemeyiz" diyen 23:62'yi

örneğin altı ay yemeksizin içmeksizin oruç tutmanın getireceği yük bağlamında hatırlatmıştım,

Geta'nın üzerinde durduğu yüklerin ise bununla ilgisi yok.

Geta aslında iman üzerinde duruyor;

oysa iman şu ya da bu rengi seçmek gibi bir karardır, tartışılmaz.

Bir daha: renklerle zevkler nasıl tartışılmazsa iman da tartışılmaz.

Tamam, isteyen tartışır, özgürdür; saygı dayarım ama ben tartışmam.

 

Benim de bu kararıma saygı duyulacak;sanki bilinmeyen bir şeymiş gibi imanı hasan beyin tartışma ihtimali sıfırdır denmiyecek gerçekten sıfırdır. Bir çok kere söyledim.

 

Utanmadan kıvırıyorsun, bu kesin

Cevap verme ihtimali sıfırmış...mıışss. Yine saçmalıyorsun ve kaçak güreşmeye başlıyorsun.

Başlarım senin oruç kıvırmana. Adamsan, evet, adamsan düzsün durursun.

Veee dün söylediklerini bugün yalamışsın, hani benim yazılarımı okumayacaktın?

 

1 saat önce, Hasan Akçay yazdı:

Ateist kardeşlerimiz işte o çarpıtmaları istismar ediyorlar; 

Don Kişot nasıl yel değirmenlerine saldırdıysa ateistler de çarpıtmalara saldırıyorlar. 

Atma Recep!

Resmen kuru iftira!

Bu arada bizler senin kardeşin falan değiliz, çünkü taptığın Arap tanrısı bizi insan yerinde koymuyor.
 

Madem ki okuyorsun...hadi yanıt ver:

On 02.08.2020 at 05:54, Hasan Akçay yazdı:

Biz hiç kimseye gücünün üstünde yük yüklemeyiz.

Hadi açıkla!

Bu cümlenin neresinde oruç ritüeli var?

Ayrıca hadi taptığın Arap tanrısın gööya bu lafının yalan olmadığını, insanlık tarihine  ve yaşama bakarak ispatla.

Eğer bunu ispatlama yerine yine aydan maydan güneşten veya oruçtan bahsetmeye kalkarsan, senin sahtekăr olduğun resmileşecek.

 

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

 " Yaptiklarimdan pisman degilim, aklim hala yapmadiklarimda"

Bunu bir hanzo (davarogludavar) söylerse farkli,

Bir bilim adami söylerse farkli ,

Bir sanatci söylerse farkli,

Bir bilmem kim söylerse farkli anlasilir.

Kurani yazanlara bakiyorum , bu gruptan acaba hangisine giriyor diye.

Birinci grup daha uygun cünkü yazildigi yer zaman ve ortam buna cok yakin.

Birde bunu anlayanlara bakalim.

Bir davar oglu davar söylediginde sanki bir filozof konusuyormus gibi agzi acik ayran budalasi gibi bakanlar hangi gruba giriyor.

Onlar kanalizasyon borularinda gezenler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu tartışmada tansiyon biraz fazla yükselmedi mi, dindarlar her şeyi inanmak istedikleri şekilde anlamaya çalışırlar tanrıyla aralarındaki bağ gereği bunu yaparlar bir de belli bir yaşa ulaşmış insanların fikirleri çok zor değişir bu yüzden yazarken soğukkanlı olmak veya hiç yazmamak daha iyi..

Ateistler dindeki çarpıtmaları istismar etmez, öncelikle Bay Akçay mezhep kurucularının mutlaka sınırlarını belirlediği bir kitap olmak zorundadır fikirleriniz forumlardaki dağınık mesajlardan ibaret olamaz aksi takdirde görüşünüz yok hükmündedir bakın maturidiye tevhid kitabını yazmış, diğer mezheplere bakın görüşlerini kitaplaştırırlar, tarihsel dönemden uzaklaşıldığı ölçüde istisnasız herkes o dönemin dininden uzaklaşır, o çarpıtma dediğin şeyler üzerine çalışmadıysan bu seni bilgisiz yapar üstüne üstlük bu zamana kadar ortaya bir çalışma koyduğunuz yok, gelenek deyip geçen kurandaki din görüşündeyseniz onu savunabilmek için kelam bilmek zorundasınız sonra kendi kelam anlayışınızı geliştirirsiniz, geleneğe karşı çıkmak için geleneği bilmek gerekiyor yoksa önyargılısınız, geleneği boşver diyenler de genellikle önyargı dağıtırlar oysa en köklü anlayış odur ve muhatap da gelenektir.

tarihinde Kaz tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

İslamda  şartlara göre ibadetin hafifleşmesi ve kişinin takatine göre yük yüklenmesi


Görmekteyiz ki şartlara göre farz olan ibadetler sakıt olabilmektedir yani mükellefiyeti düşmektedir.
misal nasıl askerlikten muaf olan durumlar vardır kişi rapor alır ve askerlik ondan sakıt olur
misal kadınlar askerlikten muaf ancak bazı ülkelerde askere alınır
esasen muaf affa uğramış bağışlanmış cezası veya yükümlülüğü silinmiş kişi demek kökü aff tır
islamda kişi fakir ise zekat vermeye değil almak durumunda kalabilir
veya sağlık ve mal açısından hacc düşebilir
el ayak gibi organları yok ise abdest alma zorunluluğu yok
veya hastalıkta   yaşlılıkta gebelerde zorlu işlerde çalışanlar sefere çıkanlar oruc tutmayabilir hatta tutmuş ise bozabilir 
veya daimi yaşlılık zafiyet ve hastalık halinde hiç tutmaz fidye verir  fidye verecek gücü yok ise ondan da muaf olur
namaz yine seferide kısalır veya su bulunmadığı zaman veya su sağlık bozacak derecede soğuk veya kirli ise teyyemmüm yapılır v.s

görmekteyiz ki ibadetler öyle sabit donmuş şeyler değildir
hal ve şartta göre  kısalmadan tamamaen muaf olma durumuna kadar değişik dereceleri vardır
esasen bu durumlar ibadetin  ve şeklinin ve zaman ve mekanının mutlak değil izafi olduğu asıl olanın
samimi halis niyet olduğudur
niyet öyle bir şeydir ki halis değil ise ibadet etsen bile yapılmamış gibidir boşa gider
halis ise yapamadığı halde o ibadeti yapmış gibi olur bu da gösterir ki niyet amelden evvel ve evladır
bu şuna benzer: sen birini öldürmek için tuzak hazırlarsın misal zehir verirsin ama o zehir panzehir gibi onda ki bir hastalığı iyileştirebilir
burda zehir verenin niyet, öldürmek olduğu için  verdiği kişininin iyileşmesi ona sevab veremez tam tersi niyeti icabı kişiyi öldürmek kasdı ile ceza alır

veya kişi uçuruma tutunmuş kişiyi kurtarmak için giderken baskı ile o  tutunduğu yer kopar aşağı düşer kişi ölürse dahi bu kasden değil kazaendir
ibadet esasen sadece bizim bildiğimiz klasik ibadetler değildir
kök olarak ubudiyet demektir ki buda islamın emrettiği şeyleri yapmak nehy ettiğini yapmamak esasen ibadettir
misal içki haram onu içmemek te ibadettir veya helal olanı içmek te ibadettir
veya yalan söylememekte ibadettir doğru söylemek te ibadettir
hatta alimin uykusu ibadet addedilir zira islamda  bir saatlik tefekkür ilim bir senelik ibadetten evladır denir
veya tartıda ölçüde hile yapmamakta ibadet
ne yazık ki iabdet klasik mantık ile namaza hapsedildi oruca hapsedildi şekilsel bir takım şeyleri içine aldı
oysa islam ibadet dini değil ahlak dinidir
hz peygamber namazda perde gerisinde kadınlarda kıldığı için bebekli gelen annelerde var orda bir bebek ağlaması duyar namazı hızla kısa şekilde kılar ki annesi hemen bebeğe baksın
veya torunu hz hasan ve hüseyin namaz  esnasında üstüne çıkarlar kalktığında düşecekler zarar göreceler diye secdeyi uzatır
**
islam da ibadet kapsamı geniştir
şayet daraltırsak  işte namazında orucunda iyi beş vakitli eskilerin deyimi ile gece kıyam gündüz siyam iledir ama ahlakı pek güzel değildir çünkü kimse ona ibadetin ahlak olduğunu geniş olduğunu söylememiş klasik gelenekçi islam

hz peygamberin bir hadisi var: zaman gelecek bir  işi mesleği yapanlar çoğalacak ancak doğru dürüst iş yapacak biri bulunmayacak bunada şu misali verir:
bir adam çölde argın yorgun susuz gitmekte takati kesilmiş sussuz umutsuz vaziyette
derken ileride 100 tane deveden oluşan bir sürü görür
çok sevinir hemen gidip birine bineyim hızla menzilime varayım
der develerin yanına gelir birine biner kör diğeri topal derken herbirinin bir kusuru var adam umutsuz şekilde devesiz yoluna devam eder
bir  iş için 5-10 usta çağırısın herbiri iyice bozar öyle gider
sonra dürüst biri denk gelirse onların dağıttıklarını büyük bedel ile toplasın

**
kutuplarda yaşam zorlukları mevcuttur  bir nevi seferidir
ancak zorunluu daimi seferi o yüzden bazı ibadetler düşebilir veya hafifleyebilir.
ekvatorda da çok sıcak yine benzer durumlar var şartlara göre ibadet şartları değişebilir ve değişiyor.
**
islam hayatı  merkeze almış ve hayata zarar verecek hiç bir ibadeti mecbur kılmamış tam tersi hayaten zarar görmeyecek şekilde ya tebdil ya tağyir yada tehir    etmiş veya tamamen sakıt olmuş düşmüştür.
misal o an ibadetini yapamayan sonra kaza edebilir ila vaktinde yapacak diye bir şey yok

tarihinde nogodbutAllah tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
12 saat önce, Hasan Akçay yazdı:

 

 

Sevgili Radikal Kemalist,

 

Önemli olan, 

güneş yılını esas alan takvimin

ayırdında olmak deği ki.

 

Kuran'daki sene güneş yılıdır;

önemli olan,

islam diye piyasada alınıp satılan din

bunun ayırdında değil.

 

Uygulama Kuran'dan savrulup gitmiş.

Kuran yok piyasada, Kuran'daki islam yok;

bir sürü çarpıtma var.

 

Ateist kardeşlerimiz

işte o çarpıtmaları istismar ediyorlar; 

Don Kişot nasıl yel değirmenlerine saldırdıysa

ateistler de çarpıtmalara saldırıyorlar. 

güneş yılı kuranda varsa mucize olarak görmüyorsan sorun ne?

Konu başlığı senin gibiler için açılmamış.

Kuranda bunlar var deyip mucize yoluyla ateistleri müslüman yapmaya çalışanlar için açılmış. :)

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, nogodbutAllah yazdı:

İslamda  şartlara göre ibadetin hafifleşmesi ve kişinin takatine göre yük yüklenmesi


  

 

Neyse ki bu başlıktaki son tartışmalar "insanın üstünde ki yük" ile ilgili. Tabii sen yükü ibadet olarak algıladığın için bu eksik ve gereksiz açıklaman da çöp oluyor. 

 

Yinede insan merak ediyor coğrafya farkı yüzünden bir kişi her türlü ibadetten muaf olurken bir başkası her şeye farz kaldığı zaman bu iki durumu nasıl adaletli kılacağız ? 

 

Muaf olan elemanı cezalandırsak coğrafya onun suçu olmadığı için doğru olmaz. 

 

ikisine de eşit davransak hayatının belli bir yüzdesini ibadete harcamış eleman benim başım kel miydi ? Hayatımdan vakit harcadım nasıl eşit oluruz diyecek.

 

Birine az birine çok ödüllü davransak, muaf kalan eleman beni de öyle test etseydin, elimde olmayan sebeplerden çok ödülden yoksun kaldım diyecek.

 

 

Denecekte denecek......

 

Sizin allah bu işlerde biraz acemi galiba ?

 

Sana zahmet allahını bana savunup onu bu çıkmaz işten çıkartmaya çalışabilir misin ? 

Link to post
Sitelerde Paylaş
36 minutes ago, Smile Buddha said:

güneş yılı kuranda varsa mucize olarak görmüyorsan sorun ne?

Konu başlığı senin gibiler için açılmamış.

Kuranda bunlar var deyip mucize yoluyla ateistleri müslüman yapmaya çalışanlar için açılmış. :)

 

 

 

Sorun ne, sana ne...

 

Bana

"Sen sus bakayım!" diyorsun yani.

Oysa herkes konuşmalı.

Smile Buddha konuşmalı,

Hasan Akçay konuşmalı.

 

"Kral çıplak!" diyen birileri

ancak o zaman ortaya çıkar.

 

tarihinde Hasan Akçay tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
34 dakika önce, Hasan Akçay yazdı:

Sorun ne, sana ne...

Bana "Sen sus bakayım!" diyorsun yani.

Oysa herkes konuşmalı.

Smile Buddha konuşmalı, Hasan Akçay konuşmalı.

 

"Kral çıplak!" diyen birileri ancak o zaman ortaya çıkar.

 

 

Buyur, tıksırıncaya kadar konuş ve adamsan sorulan soruları yanıtlarsın.

Nasıl, beğendin mi?

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 saat önce, nogodbutAllah yazdı:

İslamda  şartlara göre ibadetin hafifleşmesi ve kişinin takatine göre yük yüklenmesi


Görmekteyiz ki şartlara göre farz olan ibadetler sakıt olabilmektedir yani mükellefiyeti düşmektedir.

,,

,,

,,

``

misal o an ibadetini yapamayan sonra kaza edebilir ila vaktinde yapacak diye bir şey yok

 

Sen de uçmuşsun, safkan kankan gibi.

Bu her şeye gücü yeten Arabistan ithali tanrın, bu ibadetleri ve ritüelleri ne yapacak?

Bu saçma sapan ritüeller/ibadetler olmazsa, olmuyor muymuş?

Hele şu birincil amacı taptığın tanrıyı hoşnut etmek olan ve her sene tekrarlanan dinsel kurban ritüeli ise tam bir vahşet!

Söylesene hele bir, yoksa sen de mi boş beleş gazelden okuyanlardansın?!

 

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 28.07.2020 at 10:38, bayşapka said:

Ramazan ayı ay takviminden geliyor. Kuran'da ve islamiyetin genelinde ay takvimi kullanılır. Ay takvimi o devirdeki cahil cühelanın kullandığı yılda 10 gün kaybeden, 18 yılda bir yazla kışın yer değiştirdiği bir takvim. Hicri takvim de ay takvimini baz alır ve yıl olarak da bir başlangıç verilir. Gelenek görenek diye kullanmaya devam ediyorlar. Yoksa çoktan çöpe atılırdı.  

 

 

Kuran'da

(o devirdeki cahil cühelanın kullandığı)

ay takviminin kullanıldığı iddiası bir çarpıtmadır, iftiradır.

Böyle iftiralar uydurarak Kuran'a saldırmak ise

tıpkı Don Kişot'un yel değirmenlerine saldırması gibi trajikomektir;

size yakışmıyor.

 

Hayır, Kuran'da 

hiç bir takvim kulanılmaz;

gökteki aylar kullanılır.

 

Gökteki aylardan ise

yıl olmaz,

dolayısıyla takvim olmaz. 

tarihinde Hasan Akçay tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sorular hălă yanıtlarını bekliyor...

 

"Biz hiç kimseye gücünün üstünde yük yüklemeyiz." iddiası mı çok önemli ve hayati yoksa ay, güneş, takvim zımbırtısı mı?

Görünen o ki, malum elçi bu yük yükleme mevzusunda bir hayli uçmuş!

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 26.07.2020 at 20:00, Hubble_ said:

5. Gün değişkendir

mesela bir kaç milyon yıl önce bir yıl 366 gündü ilerideki bir zamanda da 364 gün olacaktır

o zaman kurandan 1 gün kelimesini daha mı çıkaracağız?

 

 

Elbette haklı  bir itirazdır bu. 

 

"365 gün mucizesi"ni uyduranlar,

kanıt diye 

"Bak bak! Kuran'da 365 tane GÜN kelimesi var!" diyorlar.

Tipik bir minareye kılıf dikiverme hinliği.  

 

Yetmedi, bir iddia daha uyduruyorlar:

ay kelimesi 12 kez geçer şehr olarak.

Demek ki neymiş, 1 sene 12 ŞEHR imiş (= 354 gün)

Yine tipik bir minareye kılıf uydurma hinliği. 

 

O sözde 12 ŞEHR kelimesinin biri Mâide 97'dedir: ve el şehrel haram...

ve bu ifade Hz Muhammed sağken harekesizdi, 

muhtemelen eşhurul hurum diye kıraat ediliyordu

(öyle ki mevcut bazı meallerde ifademiz haram aylar diye tercüme edilmiş);

mushafa harekeler eklenirken ise günümüzdeki kıraat tercih edilmiş, o kadar

yani söz konusu olan şey harekelemeyi kotaran beşerin tercihidir, Allah'ın hükmü değil.   

 

Bu durumda sayı 1 (bir) eksildiğine göre 

ay kelimesi 11 kere geçer şehr olarak;

demek ki neymiş, bir sene 11 ŞEHR imiş (= 324 gün).

 

Uydurulan mucize hatırına

1 sene 324 gündür mü diycez?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Gereken lüzum üzerine yeniden...

On 10.08.2020 at 16:10, kavak yazdı:

Sorular hălă yanıtlarını bekliyor...

 

"Biz hiç kimseye gücünün üstünde yük yüklemeyiz." iddiası mı çok önemli ve hayati yoksa ay, güneş, takvim zımbırtısı mı?

Görünen o ki, malum elçi bu yük yükleme mevzusunda bir hayli uçmuş!

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 10.08.2020 at 14:55, Hasan Akçay said:

 

 

Kuran'da

(o devirdeki cahil cühelanın kullandığı)

ay takviminin kullanıldığı iddiası bir çarpıtmadır, iftiradır.

Böyle iftiralar uydurarak Kuran'a saldırmak ise

tıpkı Don Kişot'un yel değirmenlerine saldırması gibi trajikomektir;

size yakışmıyor.

 

Hayır, Kuran'da 

hiç bir takvim kulanılmaz;

gökteki aylar kullanılır.

 

Gökteki aylardan ise

yıl olmaz,

dolayısıyla takvim olmaz. 

 

Malesef hiçbir yazdığında kale alınacak bir içerik yok. 

Kendini islamiyetten üstün görme çabasındasın, İslamiyetin bütünü ise bu.

Yani aslında yeldeğirmeniyle savaşan sensin.

 

Onu bırak da şunu açıkla sayın don kişot: Kadir gecesi kaç yıldan daha hayırlıdır?

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 weeks later...
On 12.08.2020 at 13:55, bayşapka said:

 

Malesef hiçbir yazdığında kale alınacak bir içerik yok. 

Kendini islamiyetten üstün görme çabasındasın, İslamiyetin bütünü ise bu.

Yani aslında yeldeğirmeniyle savaşan sensin.

 

Onu bırak da şunu açıkla sayın don kişot: Kadir gecesi kaç yıldan daha hayırlıdır?

 

 

 

Kadir gecesi yıl ile kıyaslanmaz;

onu hiç kimse yıl ile kıyaslamıyor, 

Kuran da kıyaslamıyor;

kadir gecesini yıl ile SiZ niye kıyaslıyorsunuz?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 3 weeks later...
On 21.08.2020 at 07:52, Hasan Akçay said:

 

 

Kadir gecesi yıl ile kıyaslanmaz;

onu hiç kimse yıl ile kıyaslamıyor, 

Kuran da kıyaslamıyor;

kadir gecesini yıl ile SiZ niye kıyaslıyorsunuz?

 

Niye kıyaslamıyoruz? Görünmez geçilmez bir engel mi var önünüzde? Perde mi indi? Ha saniye ha ayla kıyaslamışsın ne fark eder? Öyle yapılmaz! yapılamaz!

Başlığı açanla hemfikir iken aynı zamanda sırf çıkıntılık olsun diye cevap yazıyorsun. Antin kuntin işler bunlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...