Jump to content

Enerji Neden Yok Olmuyor?


Recommended Posts

Just now, haci said:

 

Nicel fark yok ama nitel fark var.

 

O halde, belki ikisi aynı şeydir ki öyle görünüyor. En azından bu "yok olma" gibi nicel mevzularda. 

 

O zaman, maddenin neden yok olmayacağının cevabı ile, bu mevzunun izahı aynı şey olması gerekmez mi?

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
16 dakika önce, DreiMalAli yazdı:

 

Sevgili @Smile Buddha.

Cümle sonundaki smile olduğu için sanırım ciddi anlamda yazmaşsındır. Çünkü bu bağlantı konu ile alakasız.

 

Sevgiler

 

Enerjinin bir sürü formülü var. :)

Aklıma gelenler  şimdilik   bunlar.

Ep=m*g*h
Ek=1/2*m*v2
E=m*c2

E=hp*f

 

h=yükseklik

hp=planck sabiti

f=frekans

m=kütle

v=hız

c=ışık hızı

g=ivme

tarihinde Smile Buddha tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 01.09.2020 at 21:11, Smile Buddha yazdı:

Q=m.c.(t2-t1)

t2=t1   olunca enerji sıfır çıkıyor.  :)

 

 

 

Bağlantı, sıcaklık farkına ( dT = T2 - T1) denk gelen enerji farkını ( dQ) veriyor ( dQ = m.c.dT).

Sıcaklık farkı yoksa enerjide artma azalma olmuyor anlamında kullanılıyor veya tersi sıcaklığı artılmak/azaltmak için enerjiyi artırmak/azaltmak gerekir anlamında.

Benzer şekilde

Potensiyel enerji: Ep=m*g*h: dEp = m.g.dh = m.g.(h2 - h1)

Yükseklik farkı yoksa enerji farkı yoktur, enerjide artma azalma olmaz.

Yüksekliği artırırsak/azaltırsak enerjiyi artırırız/azaltırız.

ve

Kinetik enerji:

Ek=1/2*m*v2 : dEk = (1/2).m.dv2 =  (1/2).m.(v22 - v12)

Hız farkı yoksa enerji farkı yoktur, enerjide artma azalma olmaz.

Hızı artırırsak/azaltırsak enerjiyi artırırız/azaltırız.

 

Durağan haldeyken m kütlesine denk gelen enerjinin mutlak değeri

E=m*c2 

Bu kütlenin yüksekliğini

dh kadar artırırsak toplam enerjisi E1 = m*c2  + m.g.dh

olur,

ayrıca hızını da artırırsak Toplam enerjisi

E2 = m*c2  + m.g.dh + (1/2).m.dv2

olur...

 

E=hp*f bağlantı için aklım ermez diyeyim şimdilik. :)

 

Sevgiler

Link to post
Sitelerde Paylaş
22 saat önce, haci yazdı:

Enerji şekil değiştireceğine zamanla yok olsaydı nasıl bir evrende yaşıyor olacaktık?

Evrenin bir gün tamamen karanliga mahkum olacagi malum. Genisleme isigin etkisinin/enerjisinin iyice zayiflamasinda etkin bir rol oynayacak. Tüm beyaz cüceler yerini kara cücelere birakacak ve akilli varliklar kücük bir lambayi yakmayi bile basaramayacak hale geleceklerdir.

Enerji evrenden tamamen dislaniyor , ötesine atilabiliyor, kaybolup gidiyor olsaydi (karanlik enerji konu disi olsa) her yer karariyor olmali. Gördügümüz tüm yildizlar orada olduklari halde farkinda olmazdik. Görebildigimiz tek sey belkide nova patlamalari olabilirdi. Dünya sogurdu.

Günes isitmazdi

Kömür, petrol dogal gaz nerde?........

 

Cok acayip seyler olurdu.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

ENERJİ NEDEN YOK OLMUYOR.

Big Bang'in genişleme süreci sırasında oluşan false vacuum içinde enerji karşıtı olan çekim kuvveti ile birlikte ortaya çıkıyor. Çekim kuvveti negatif, enerji pozitif.
False vacuum çözününce bunlar birbirlerinden uzaklaşıp dağılıyorlar. Çekim kuvveti enerjiyi nötralize edecek güce sahip değil artık. Enerjiyi nötralize edecek başka bir kuvvet yok.  Enerji şekil değiştirebiliyor ama yok olmuyor. Tabii bu arada entropiden dolayı kullanılabilirliği azalıyor. Bu enerjinin doğası hakkında bilinen hemen hiç bir şey yok. Çekim kuvveti de gizemini koruyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

 

ENERJİ MADDEYE NASIL DÖNÜŞMÜŞTÜR ?


 

Enerjinin kökeni Alan Guth'a ait genişleme kuramı ile ilgili zarif bir kuramdır. Bu kuram Big Bang'le ilgili bazı sorunlara çözüm getirdiği için tutunmuştur. Bu forumda daha önce Big Bang’in bir yalancı zerrenin false vacuum olarak genişlemesi sonucu ortaya çıkan bir genişleme olduğunu Big Bang’in fiziği başlığı altında tartışmıştık. Konuyu tartışmaya önce o iletinin kısa bir özetini yaparak başlamak istiyorum.
Alan Guth'un genişleme kuramı enerjinin nasıl olup da maddeye dönüşğüne değinmez. Bu konu tümüyle meçhuldür.
Ben yazının devamında bu konuda kendime ait spakülatif bir kurama değineceğim. Bakalım nasıl karşilayacaksınız..

BİG BANG VE GENİŞLEME KURAMLARI...

Evrenin ortaya çıkabilmesi için bir şeyin aniden genişlemesi gerekmektedir. Bu her şey olabilir. Ayrıca hiçbir şey de olabilir.
Yani fizik bir yapısı olmayabilir. Evreni oluşturacak potansiyele sahip saf enerji de olabilir. 
 
Evrenin başlangıcının false vacuum denen bir yalancı zerreden kaynak aldığı ileri sürülmüştür.
Bu herhangi bir vaküm değildir.
Öyle bir şeydir ki, içindeki yüksek enerji yoğunluğu hızla düşürülemez.

False vacuum teriminde kullanılan false kelimesinin teknik karşılığı geçicidir.
Vacuum ise mümkün olabildiği kadar küçük enerji yoğunluğu olarak anlaşılmalıdır.

False vacuum’un en büyük özelliği, hızla genişlemekte olan evrenin başlangıç döneminde enerji yoğunluğunun azaltılamamasıdır.
Enerjinin azaltılması uzun zaman alan bir süreçtir. En azından Big Bang’in ilk anlarındaki koşullar bu azalma için uygun değildir.
False vacuum’un ilginç özelliklerini içindeki basınç sağlamaktadır. Bu basınç hem çok büyüktür, hem de negatiftir.

Einstein’ın genel görelik kuramına göre basınçlar, örneğin enerji yoğunluğu, etraflarında çekici-itici güç oluşturacaklardır.
Pozitif bas
ınç çekici güce, false vacuum’daki negatif basınç ise ilk anlarında evreni genişletecek ve sonra yerini çekici güce terkedecek olan, itici güce neden olacaktır.

Genişleme kuramlarından birine göre, içeriğinde hiç bir şey olmayan, bir protondan 100 milyar kere küçük ilk evren (virtual particle), aniden false vacuum durumuna girmiş ve genişlemiştir. False vacuum’un nedeni Heisenberg’in belirsizlik ilkesidir. Normalde bu yalancı zerrenin ömrü 10^-21 saniyedir. Yalancı zerre borç aldığı yarım fotondaki değere sahip enerjiyi bu sürenin sonunda doğaya geri iade edecektir. Bu süre içinde ise onu istediği gibi kullanabilecektir. Ortada kullanılacak önemli bir enerji yoktur. Big Bang öncesi dönemde yokluk içinde varlık bu şekilde ortaya çıkmaktadır. Bu hiçbirşeylikte vuku bulan olağan bir etkinliktir.

Heisenberg’in belirsizlik ilkesine göre false vacuum niteliğine sahip bir yalancı zerre ortaya çıkabilir. Ve evrenin başlangıcında çıkmıştır.
Bu false vacuum, ortaya çıkışının 10^-37 ile 10^-34 saniyeleri arasında, henüz bütün ömrünü tamamlayıp yok olmadan, genişlemiştir.
Bu genişleme sonunda ulaşılan genişlik yalnız bir (1) sm dir. Bu süre sonunda false vacuum çözünecek ve içeriğindeki enerji açığa çıkacaktır.

False vacuum genişlerken büyük negatif basınçtan dolayı, yoğunluğu düşemeyen enerjinin etrafında itici güç oluşmuş ve evreni müthiş bir hızla genişletmiştir. False vacuum çürüyüp, enerji açığa çıkınca aniden ortaya çıkan pozitif basınç ise, etrafta çekici gücün ortaya çıkmasına neden olmuştur.


Enerji ne kadar fazla ise, çekici güç de o kadar fazladır. Enerji geometrik olarak çoğalmış ve çoğalma faktörü 10^75 veya daha da fazla bir düzeyde gerçekleşmiştir. Buna uygun olmak ve bunu kompanze etmek üzere çekim gücü de giderek artan negatif bir değer kazanmaya başlamıştır.
Enerji tutumu yasaları evrenin ne kadar genişleyeceği konusunda bir sınır koymazlar. Çünkü negatif çekim gücünün bir sınırı yoktur.
Bir güç gerektiği kadar negatif olabilir. Bu yüzden pozitif enerjiye karşı bir denge olarak ortaya çıkan negatif enerji, çekim gücünde gerektiği kadar birikecektir.

Bu genişleme sırasında fizik yasalarına uyulmuş ve enerji karşılığı ile birlikte ortaya çıkmıştır.
İhlal edilen bir fizik yasası yoktur.

False vacuum bir anomalidir belki ama, fizik yasalarının ihlal edildiği bir istisna değildir.
Bu anomalide enerji karşilığı ile birlikte ortaya çıkmaya zorlandığı için, toplam enerji sıfırdır.
Çekim gücü negatiftir ve evrende mevcut bütün madde ve enerjinin toplamına eşittir.

Evrende madde ve enerji vardır ama, fazlası yoktur.
Madde ve enerjinin çekim gücü ile birlikte toplamı sıfırdır.
Bu ilginç fenomende bunlar heterojen bir şekilde dağılmışlardır.
Artık birbirlerini nötralize etmeleri söz konusu olamaz.
 

Enerji Maddeye Nasıl Dönüşmüştür?


Genişleme sırasında karşıtı ile birlikte ilk ortaya çıkan ilk atomaltı öğelerin yalnız bir tür olduğunu kabul edelim. Bu mantıklı bir çıkarımdır.
Bu genişlemenin ısısının son derece büyük olduğunu unutmayalım.
Genişleme başlar başlamaz bu yüksek ısı hızla düşecektir. Bu bir doğa yasasıdır.
Isı en yüksek düzeyde iken bütün enerji aynı anda maddeye dönüşemeyecektir.
Çünkü yüksek enerji yoğunluğunu hızla düşürmek mümkün değildir.
Enerjinin maddeye dönüşmesi demek bu enerji yoğunluğunun da düşmesi demektir.
Soğuma sırasında bir kısım enerji maddeye dönüşecektir.
Ancak soğuma devam edecek ve bu arada bir diğer elementer atomaltı öğeler sentez edileceklerdir.
İlk sıcaklığın derecesine bağlı olarak ısışerken basamak basamak çesitli elementer parçacıklar sentez edileceklerdir.

Onlar bugün bildiğimiz kadarıyla çesitli quark’lar, nötrinolar ve elektronlar, ya da onların öncüleridir.
Bütün evrenin ortaya çıkması için gerekli atomaltı öğeler bir saniyenin küsürü içinde sentez edilmişlerdir.
Ama yaklaşık 300 bin yıl bir araya gelerek ilk atom olan hidrojeni oluşturamayacaklardır. Çünkü sıcaklık son derece yüksektir.
Bu sıcaklık 3000 santigrad derecenin altına düşünce ilk atom oluşacak ve radyasyon özgürlüğüne kavuşacaktır.

Bu paradigmayı biraz daha anlaşır şekilde şöyle açıklayabilirim.

Bilindiği üzere suyun üç fazı vardır.
Isı durumuna göre onlar buz, sıvı ve gaz olarak bilinirler.
Aynı su molekülleri düşük ısıda buz olarak varlıklarını sürdürürlerken, sıcaklık yükselince önce sıvıya sonra da buhara dönüşmektedirler.
Her fazdaki su moleküllerinin davranışları da çok farklıdır.
Çok farklı davranan bu moleküller için faz değişimine uğramış oldukları söylenir.
Değişikliğe uğrayan ve değişen aynı moleküldür.

Benzer bir analoji ile Big Bang sırasında oluşan ilk ve ilkel maddenin ki doğasının ne olduğu bilinmemektedir-ısışmesi sonucunda çesitli fazlardan geçerek çok farklı davranabilen maddelere dönüşş olduğunu düşünebilirsiniz.

Soğumakta olan evrende basamak basamak çesitli maddeler oluşmuş ve bu arada bosonlar, quark’lar ve leptonlar sentez edilmişlerdir.
Onlar aynı maddeyi çesitli fazlarda simgeleyen atomaltı parçacıklardan başka bir şey değillerdir.

Sıcaklığın en yüksek olduğu ilk anda ortaya çıkan elementer parçacıklar diğerlerinden farklı olacaklardır.
Daha sonra sıcaklığın derecesine bağlı olarak ortaya çıkanlarla ilk ortaya çıkanlar arasındaki fark daha düşük ısılarda sentez edilmekten başka bir şey değildir.

Aynı enerji farklı bir ortamda farklı bir atomaltı zerreye dönüşştür.

Kuramı kurgulamaya devam edelim:

Enerjinin yoğunlaşması sırasında madde, karşıtı ile birlikte ortaya çıkmış ve bu ikisi birbirlerini nötralize etmişlerdir.
Bu nötralizasyon sırasında ortaya elektromanyetik radyasyon çıkmıştır. Big Bang sırasında her bir milyar bir maddeye karşı, bir milyar antimadde çıkmış ve bu ikisi birbirlerini nötralize etmiştir.
Çok az fazlası olan madde evrenin hakim öğesi olmuştur.
Bu yüzden bütün madde varlığını sürdürmeye devam ederken, karşıtı olan anti-madde yok olup gitmiştir.

Bu kuramın çesitli varyasyonları olabilir..

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...