Jump to content

“MEB göre,TÜRKLER ULUS bilincine en geç ulaşan toplulukmuşmuş


Recommended Posts

İşte böyleee,

                     

Türklerde Millet Şuuru

19.11.2018

 

Son dönemin tartışmalı konularından biri olan “ÖGRENCİ  ANDI” hakkındaki Danıştay kararına -----Millî Eğitim Bakanlığı itiraz etti.----- İtiraz dilekçesindeki bir ifade büyük tepki ile karşılaştı. Bunun üzerine Millî Eğitim Bakanı, dilekçeyi hazırlayan Genel Müdür ile iki avukatı görevden aldı. İtiraz metnine ek açıklamalar gönderileceği bildirildi (Benim şahsi görüşüm, Sayın Bakan’ın böyle sakat bir yaklaşımla hazırlanan bu dilekçeyi tamamen geri çekmesinin gerektiğidir.).

-

Dilekçedeki ifade şu idi: -------------------------“Türkler . çağdaşı unsurlara göre ULUS bilincine en geç ulaşan topluluktur.”----------------------------

-

 

Mesele maalesef bir türlü atılamayan bazı ideolojik bagajlarla ilgilidir.

-

Öncelikle şunu belirtelim ki, bir Bakanlık’ın ilmî açıdan temeli olmayan böyle bir iddiada bulunması son derecede şaşırtıcı ve tuhaf bir durumdur.

-

Bu iddiada bulunanlar, hangi ampirik araştırmanın sonuçlarına göre Türklerin çağdaşlarına göre “ulus bilincine en geç ulaşan toplum” olduğunu tespit etmişlerdir?

 

                 Tolonbeg:Anlaşıldığına göre, bazı çok bilmişleri TÜRKLÜK  ŞUURU AŞIRI  DERECEDE  RAHATSIZ  EDİYOR.Bu SAÇMALIKLARINIZ sizi TÜRKİYEYİ yönetmekten uzaklaştıracaktır.Ha GEYRET.

Dedeniz

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, RadikalKemalist yazdı:

Çok doğru bir tespit.

 

Bence ondan ziyade tolonbey'in eleştirisi çok doğru.

 

Türklerin ulus süreci çok farklı olarak aksi yönde seyretmiş. Devletçilik geleneğiyle ulus olma yolunda dünyaya örnek olan Türkler, İslamdan sonra bu vasfını yine süreç içinde kaybetmeye başlamış, örneğin bin yıl önceki Türkler ulus olmaya en yakın halk idi.

Bugün Türklerin büyük çoğunluğunda ulus bilinci diye bir şey kalmadı ama MEB'in iddiası Türklerin tarihi süreci ile uyuşmuyor, yanlış bir iddia.

Ayrıca bu iddiayı bir başka yanlışlayan durum da bu anlamda gelişmiş ülkelerle aramızda öyle çok bir mesafe yok. Hemen hemen aynı süreçte feodalizmi yaşadık ve aynı süreçte kapitalizme geçtik. Üstelik kapitalizme öyle başkalarının dayatmasıyla değil, bizzat onu hak ederek geçtik.

Kısaca Türkler ulus bilincine en geç ulaşan halk değil, ulus bilincini en erken yakalayan ama malum sebeplerden dolayı sonradan kaybeden bir halktır.

 

Ayrıca ulus için de şunu söylemekte fayda var.

Milliyetçilik olmazsa ulus olunamaz, çünkü halkı ulus olmaya götüren koşullardan biri milliyetçiliktir. Milliyetçilik demek milli şuur demektir, işte Türkler milli şuuru kaybettiği için bugün yerlerde sürünüyor.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, bilgivehis yazdı:

 

Bence ondan ziyade tolonbey'in eleştirisi çok doğru.

 

Türklerin ulus süreci çok farklı olarak aksi yönde seyretmiş. Devletçilik geleneğiyle ulus olma yolunda dünyaya örnek olan Türkler, İslamdan sonra bu vasfını yine süreç içinde kaybetmeye başlamış, örneğin bin yıl önceki Türkler ulus olmaya en yakın halk idi.

Bugün Türklerin büyük çoğunluğunda ulus bilinci diye bir şey kalmadı ama MEB'in iddiası Türklerin tarihi süreci ile uyuşmuyor, yanlış bir iddia.

Ayrıca bu iddiayı bir başka yanlışlayan durum da bu anlamda gelişmiş ülkelerle aramızda öyle çok bir mesafe yok. Hemen hemen aynı süreçte feodalizmi yaşadık ve aynı süreçte kapitalizme geçtik. Üstelik kapitalizme öyle başkalarının dayatmasıyla değil, bizzat onu hak ederek geçtik.

Kısaca Türkler ulus bilincine en geç ulaşan halk değil, ulus bilincini en erken yakalayan ama malum sebeplerden dolayı sonradan kaybeden bir halktır.

 

Ayrıca ulus için de şunu söylemekte fayda var.

Milliyetçilik olmazsa ulus olunamaz, çünkü halkı ulus olmaya götüren koşullardan biri milliyetçiliktir. Milliyetçilik demek milli şuur demektir, işte Türkler milli şuuru kaybettiği için bugün yerlerde sürünüyor.

 

Seninle milliyetçilik konusunda anlaşamadığımız nokta nedir o halde?

Link to post
Sitelerde Paylaş
12 saat önce, RadikalKemalist yazdı:

Seninle milliyetçilik konusunda anlaşamadığımız nokta nedir o halde?

 

Bunu anlatmak için Türkçülükle milliyetçiliğin arasındaki uçuruma değinmek gerekir.

Türkçülük lanse edildiğinin aksine milliyetçiliğin tersi bir kavramdır, birbiriyle çatışır.

Türkçülük ırkçılığa dayalı iken milliyetçilik çeşitli halkları da barındıran toplumculuğa dayalı bir duruş biçimidir.

Türkçü diğer halklar üzerinde egemenlik kurmak ister, milliyetçi eşitliği ister.

Türkçü ırkçılığından dolayı kendi ırkının asimile olmasına neden olur, Türklerin arapçılığa kayarak asimile olmasını getiren bizzat Türkçülük olmuştur.

Milliyetçi aynı zamanda toplumcu, halkçı, yurtçu olduğu için birlik-dirlik-eşitlik denen yaşam biçiminden dolayı kendi değerlerinin devamlılığını sağlar.

 

Bugün Türkler üzerinde yürütülen operasyona dikkat edin.

İktidar bütün gücünü kullanarak Türklerin değerlerini, milli reflekslerini öldürmeye çalışırken, onun en büyük yardımcısı yine MHP yani Türkçülerdir.

Oysa bu saldırılara karşı gelen bizzat milliyetçilerdir ve milliyetçilerin sığınacağı tek durak Atatürk kalmıştır, Atatürk'e saldırılar da yine bu nedenledir.

Kısaca Türkçülüğü milliyetçilikle bağdaştırmak, öyle lanse etmek, kavramını bozmak, Atatürk'ten sonra yürütülen milliyetçi şuuru öldürmek için yapılmış bilinçli bir operasyondur.

Bu operasyonda en büyük rolü AKP'den ziyade MHP yürütmüştür, AKP son vuruş olarak piyasaya sürülmüştür.

Kısaca milliyetçilik Türkçülük değildir, Türk'e ve değerlerine saldırı olduğunda onu koruyacak olan Türkçüler değil milliyetçilerdir.

 

haci nerede yanılıyor?

Diğer bir çok inanç, ideoloji ve yaşam biçiminin bir sonu olduğu gibi elbette milliyetçiliğinde bir sonu vardır. Lakin milliyetçilik ömrünü tamamlaması için onu dayatan koşulların da ömrünü tamamlaması gerekir. Günümüzde ise milliyetçiliğe en çok ihtiyaç duyulduğu bir dönemdeyken ona sarılmak yerine "nasıl olsa ömrünü tamamlayacak" deyip de saldırganla aynı görüşü paylaşan bir haci elbette Atatürkçü olamaz,

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

İşte böyleee,

                      Milliyetciligi kötüleyenler USU BAŞINDA   henüz gelişmediginden bir devlet kuramayan,bir devlet olamayanlar kıskannçlıklarından hertaraflarını yırtmaktadırlar.Bu hal yanlız bizim ülkedekilerde degil dünyanın her yerinde vardır.Bunların en beceriklisi İLTİCACI olmuştur.

                       Ülkesini savunmasını bilmeyip baska ülkelere sıgınanlarda görülür çoğunlukla buhal.

                         Suriyeli 4 milyon insan ülkesini savunmuyorda TTÜRKİYEYE kaçıyor ülkesini ellere bırakarak,G........T korkusundan.

                          Türler bizdeki hainlerde dahil YEDDİ ülkeyle savaşıp hepisinin kıçına TEKMEYİ patlatıp TÜRKİYE  CUMHURİYETİNİ kurmuşlardır.Uydurukcu kemalistler bunların içinde yoktur.Bu işi gerçek kemalistler,milliyetci KEMALİSTLER başarmıştır.

                        3 milyonluk ÇEÇENİSTAN Rusyaya dünyayı dar etmıştir.AAma KAFKASLARDA TÜRK  ÇEÇENLER gibi Rusyaya karşı savasan Rusların OSURUĞUNU kesen bir başka halk çıkmamıstır.Millet sevmek ANA sevmek kadar önemlidir.                       Bu nedenledirki hintli bir general 100,000 hintli askerdense 10,000 TÜRK askerini tercih ederim demiştir.

                     Alpaslan 40,000 askerle Bizansın 220,000 askerlik ordusunu 1071 yenmiş imparatoruda ESİR almıştır.

                     TÜRKLER 3 koca imparatorluk.16 tane koskoca devlet kurmuşlardır.Soruyorum MİLLİYETSİZLERE bakın bakalım tarihte kaç millet bunu BAŞARABİLMİŞTİR.Ulu orta gevezelik yapacağınıza TARİH  okuyun eccik:-))))

                     3 bacanak kayınpederlere gittik.Birimiz AZERİ,birimiz ÇERKEZ bende TÜRKMENİM.AZERİ bacanak eskerden geldiginden esker elbisesiyleydi.Çerkez bacanağın anası AZERİ bacanağa dediki evladım çıkar şu elbiseyi,o elbisyle seni DÜŞMAN gibi görüyorum.Anasının bu LAFI üstüne ÇERKEZ bacanak işaretetti çıkalım dışarı dedi.Dışarı çıkar çıkmaz ÇERKEZBACANAK basladı anası hakkında konusmaya.OROSPU, osmanlı soyundanmış.Demiyorki biz osmanlının orospusuyduk.Sakin ol bacanak dedim.Nasıl sakin olıyımki.Osmanlının orospusu TÜRK eskerini düşman görüyor.O zaman siktir olgit çerkezistana ne S....K arıyon TÜRKİYEDE dedi.Dedimki üzülme bacanak,senin anan yalnız degil bu kafada ülkemizde neçeleri var.

                     Gerçekten  bacanak yaşadığı ülkenin hakkını çok güzel savunmuştu.Anasına osmanlının orospusu demesinde haklıydı.Demekki bacanak az tarih okumamış.Gerçi resmi tarihlerde böyle birşeylerden hiç bahsetmezler.Bunları özel tarihci kişilerin kitaplarından okuyoruz.

                        Gerçek ülkücünün biri şöyle demiştir.YALAN  SÖYLEYEN  TARİH  UTANSIN.Be kardasım TARIH UTANMASINDA tarihe YALAN yazdıranlar YALAN  yazanlar utansın.Arapların TÜRKİSTAN İSTİLASINI hiçbir resmi tarihde bulamazsınız. 70 yıllık müslüman ARAP istilası tarınde yoktur.Yüzbinlerce TÜRK katledildi.70 yıl boyunca soyuldu.Her eve bir arap kondu.Türkler 70 yıl boyunca araplara çalıstırıldı.Mallarına el kondu.Türk kanıyla degirmende UN ÖVÜTTÜRDÜ arap komutan ,bu undan ekmek yaptırıp yedı.Öyle söz vermişti kendi kendine.

                     Ne yazıkki bizim resmi tarınlerımız bunlardan bahsetmez..Ancak milliyetci özel tarihcilerin kıtaplarından okuyabilirsiniz bu TÜRKİSTAN katliamlarını.

                     İmam babam bakın bu konuda ne diyor?UŞAĞUM,o TÜRK HULAGUHAN varya,BAĞDATA  geldi,taş üstünde taş,omuz üstünde baş komadı.Herkesi eldürdi.Dedimki baba HULAGUHAN TÜRKLERİN intikamını aldı deyince ne intikami?Araplar Türklere birşey yapmadıki dedi.Diyenette babamın kafasındaydı.Diyenette babam gibi diyordu.

 

Anlatacak çok şey varda,anlayabilecek insan AZ.KAFALAR  baş olmaktan çıkmış.Bize şırınga edilen birşey var ,o şey milletimizi kendine düşman ediyor.

DEDENİZ

Link to post
Sitelerde Paylaş
9 saat önce, bilgivehis yazdı:

 

Bunu anlatmak için Türkçülükle milliyetçiliğin arasındaki uçuruma değinmek gerekir.

Türkçülük lanse edildiğinin aksine milliyetçiliğin tersi bir kavramdır, birbiriyle çatışır.

Türkçülük ırkçılığa dayalı iken milliyetçilik çeşitli halkları da barındıran toplumculuğa dayalı bir duruş biçimidir.

Türkçü diğer halklar üzerinde egemenlik kurmak ister, milliyetçi eşitliği ister.

Türkçü ırkçılığından dolayı kendi ırkının asimile olmasına neden olur, Türklerin arapçılığa kayarak asimile olmasını getiren bizzat Türkçülük olmuştur.

Milliyetçi aynı zamanda toplumcu, halkçı, yurtçu olduğu için birlik-dirlik-eşitlik denen yaşam biçiminden dolayı kendi değerlerinin devamlılığını sağlar.

 

Bugün Türkler üzerinde yürütülen operasyona dikkat edin.

İktidar bütün gücünü kullanarak Türklerin değerlerini, milli reflekslerini öldürmeye çalışırken, onun en büyük yardımcısı yine MHP yani Türkçülerdir.

Oysa bu saldırılara karşı gelen bizzat milliyetçilerdir ve milliyetçilerin sığınacağı tek durak Atatürk kalmıştır, Atatürk'e saldırılar da yine bu nedenledir.

Kısaca Türkçülüğü milliyetçilikle bağdaştırmak, öyle lanse etmek, kavramını bozmak, Atatürk'ten sonra yürütülen milliyetçi şuuru öldürmek için yapılmış bilinçli bir operasyondur.

Bu operasyonda en büyük rolü AKP'den ziyade MHP yürütmüştür, AKP son vuruş olarak piyasaya sürülmüştür.

Kısaca milliyetçilik Türkçülük değildir, Türk'e ve değerlerine saldırı olduğunda onu koruyacak olan Türkçüler değil milliyetçilerdir.

 

haci nerede yanılıyor?

Diğer bir çok inanç, ideoloji ve yaşam biçiminin bir sonu olduğu gibi elbette milliyetçiliğinde bir sonu vardır. Lakin milliyetçilik ömrünü tamamlaması için onu dayatan koşulların da ömrünü tamamlaması gerekir. Günümüzde ise milliyetçiliğe en çok ihtiyaç duyulduğu bir dönemdeyken ona sarılmak yerine "nasıl olsa ömrünü tamamlayacak" deyip de saldırganla aynı görüşü paylaşan bir haci elbette Atatürkçü olamaz,

 

Sen Ziya Gökalp'i okudun mu hiç? Türkçülüğün kurucusu olan Ziya Gökalp açıkça ırkçılığı reddedip tıpkı Atatürk gibi "Ne Mutlu Türk'üm diyene" anlayışını savunmuşken hala Türkçülüğün ırkçılık olduğunu iddia ediyorsun.

 

Celâl Hoca da bu konuşmasında kendisinin Türk asıllı olmadığını itiraf etmiş. Ama devamında "Ben kendimi Türk milliyetçisi olarak tanımlarım" ve "Atatürk'ün milliyetçiliği Ziya Gökalp'in milliyetçiliğidir" diyor:

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

İşte böyleee,

                      Bilgivehis,ammada saçmaladın,Türkleri araplaştıran arapların uydurduğu dindir,TÜRKCÜLÜK  degildir.TÜRKCÜLÜK ırkını çok sevmektir.Onun için yapamayacağı hiçbirşey yoktur.Bu gayet normaldır.Kendi milletini çok sevmek başka milletlere düşman olmayı gerektirmez.Bu önemlidir.Bunu iyi okuyunda ögrenin.Sızin dediginizi TÜRKCÜLÜK degil DİNCİLİK yapmaktadır.Düşmanını dost,DOSTUDA DÜŞMAN gösterir ınsana.Örnek veriyim,Mevlanayla ŞEMS en azılı TÜRK düşmanıdırlar.Ama DİN bu MOGOL CASUSLARINI bize EN  BÜYÜK DOST göstermektedir.Bu konuda bu forumda çok yazım var onları okuyunuz.

                   Mevlana ŞEMSE verdigi kıza bakmak için Semsin kapısını çalmadan açar.Birde ne görsün ,ŞEMS sırtı kapıya dönük Mevlananın verdigi kızı SİKİYOR.

Mevlana kapıyı çekip çıkıyor.Kapının önünde birkaç tur yapıyor.Şems içerden sesleniyor Mevlanaya.Mevlana içeri giriyorki Şems yalnız.Mevlana soruyor,kız nerde?Şemsde ne kızı diyor.Benim sana verdim kızı soruyorum.O kız kaç gündür evde yok.Pekiiii ben kapıyı acıp içeri girince benim sana verdigim kız altındaydı onu sikiyordun.ŞEMS deyyusu derki o senin verdigin kız degil.Beni ALLAH çok sever,hanki karıyı AKLIMDAN geçirirsem Allah oşekle girip gelip altıma yatar.Son olarak aklımdan senin kızı geçirdigimden ALLAHDA onun sekline girip gelip altıma yattı.Dünyanın bunlar enbüyük sapıkları,Allahıda becerdigini söyleyen bu ŞEREFSİZİ ve ona denk Mevlananın götünü yalayıp duruyoruz.

                 Yaniiiii hiçbir BOKTAN habarımız yok,düşmanlarımızın GÖTÜNÜ yalamaktan baska.ALLAHIMIZI dahi becerdıgıni söyleyenlerin götünü YALIYORUZ.

BURALARDA maval anlatmayın,okuyunda kimin ne oldugunu ögrenin.

 

Dedeniz

Link to post
Sitelerde Paylaş

İşte böyleee,

                      Bırakın,milliyetciligi,Türkcülügüde ALLAHINIZI becerdigini söyleyen ŞEREFSİZ,NAMUSSUZLARI  tanıyın.Bunları bilmeyen himbir BOKU bilemez.

                    BUYURUN:

Perşembe 15 Muharram 1442 on Eylül 3, 2020
 
Ana Sayfa /ALLAH’LA “YATAKTA SEVİŞEN” ŞEMS!

ALLAH’LA “YATAKTA SEVİŞEN” ŞEMS!

 

ALLAH’LA “YATAKTA SEVİŞEN” ŞEMS!
(“Kudurmuş” Mevlâna’dan “Sapıklık” Destanı!)

16 Ocak’ta, “Mevlâna’nın Müridi Nurettin, Nasrettin Hoca’yı Neden Öldürdü / Mevlâna’nın Kitabı ‘Din’ mi, ‘Magazin’ mi, ‘Porno’ mu” başlıklı bir Araştırmam’ı yayınlamıştım. Her yayınladığım Yazım’da olduğu gibi, okuyanlar “şok” geçirdi… Bunu Kendi Profilim’de ve yönettiğim bir Sayfa’da yayınladım. 750’ye yakın Beğeni-Paylaşım-Yorum’u “orantı”ya vurursak, % 10’u “bu bilgileri daha önceden biliyorduk, Yatağanbaba (daha ‘çok şeyi’ yazmamış olsa da) anlaşılır-derli toplu yazmış, teşekkür ederiz” dedi. % 80’i ise “şok oldum” dedi. Geri kalan % 10 da “Allah belânı versin Yatağanbaba, sapık zihniyet, edepsiz, ağzın kırılsın, alçak, yazıklar olsun sana Yatağanbaba, iğrençsin, edepsizsin” diye “Putu kırılmış Müşrik gibi” böğürdü…

Ben aslında “daha çok böğüren olabilir” diye bekliyordum ama demek ki “yıllardır” benim Yazılarım’ı ve Kitaplarım’ı okuyanlarda, bir “Tevhit” şuuru oluştu, böyle “Şirk” kusan oldu muydu, “adı ne kadar büyük olursa olsun”, şaşırıp-şok geçirseler de “Tevhit İnancı”ndan “ASLA” TAVİZ VERMİYORLAR ve bilmedikleri konuları “çok çabuk” anlayıp-kavrıyorlar. Şirk’e batmış Müşrikler ise, “sanki bunları ben söylemişim / benim Yorumum”muş gibi bana sövüyorlar! Sövenlerin HEPSİNE “tek tek” cevap yazıp, bana attıkları BÜTÜN İFTİRALARINI, “YIRTIK ve ISLAK BİR PAÇAVRA” gibi suratlarına –geri- çarptım!

Bu “Kaşarlanmış Müşrikler” eğer ki “kaşınmasaydı”, birazdan aşağıda okuyacaklarınızı yazmayacaktım. Ama bu “Uyuz İtler”in madem ki “uyuzları” kabardı, yani “kaşınıyorlar”, e o halde ben de “karşırım”… Yani bunları zaten bilenlerin "Yatağanbaba daha pek çok şeyi yazmamış" dedikleri kısmın bir bölümünü daha yazacağım şimdi... Okuyun ULAN “Mevlâna’ya Tapan” yani “Mevlâna Müşriği” olan “PİSLİK” MÜŞRİKLER!

.
MEVLÂNA DİYOR Kİ:
MESNEVİ, “KUR’AN GİBİ ALLAH’TAN VAHİY
DEĞİLDİR” DİYENLER “OROSPU ÇOCUĞU”DUR!!!

Ben 16 Ocak’ta yayınladığım o söz konusu Yazım’da, Mevlâna’nın “Allah Muhammed’e Kur’an’ı vahyettiyse, bana da Mesnevi’yi vahyetti, benim Mesnevim de tıpkı Kur’an gibi Allah’tan indirilmiş vahiydir” dediğini yazmıştım. Bu sözüne de, -aralarında Yaşar Nuri Hoca’nın da olduğu- Mevlâna Uzmanı 3 Profesör’ün “Mevlâna burada Kur’an’ın yerine Mesnevi’yi, Peygamber’in yerine de Kendisini koymuştur, bu açık küfürdür” dedikleri sözlerine yer verdim. Kitapları’nın adlarını da, sayfa numaralarına kadar yayınladım.

İşin ilginci bu “Şirk Sözleri”, Mevlâna’nın Mesnevisi’nin daha en başındaki Önsözü’nün ilk cümlesi”nde yazıyordu!!! Yazım’a itiraz edenlerden bir-kaçı hemen “o Önsöz oraya SONRADAN sokulmuş olabilir” dedi 1f642.png:) Oysa ki Yazım’da “sadece Önsöz’de değil, Mesnevi’nin TAM 33 yerinde “benim Mesnevim de tıpkı Kur’an gibi Vahiy’dir” diyordu. “Hangi birini” birileri “sonradan” sokacak Mesnevi’ye!!! Hatta bu dünyadan habersiz zavallılar, Konya’da bulunan “Orijinal El Yazmaları”nda da AYNEN BÖYLE YAZIYOR!

İşin “daha da” ilginci; sadece Mevlâna da değil, Oğlu, Torunu ve de BÜTÜN MEVLEVİ TARİKATI-TEŞKİLATI da Mesnevi’nin, TIPKI KUR’AN GİBİ “Allah’tan Vahiy” olduğu iddiasındadır. İşte “kanıtı”:

Mevlâna’nın bir Dostu gelmiş ve aralarında şu konuşma geçmiş:

İnsanlar sana “Mesnevi Allah’tan vahiydir demiş” diye kızıyorlardı, ben de onlara “yok, Mesnevi Vahiy-Kur’an değil, Kur’an Tefsiri’dir, Mesnevi Kur’an-Vahiy olur mu hiç dedim” demiş. Buna çok sinirlenen Mevlâna da o Dostuna; “EY EŞEK benim Mesnevim niye vahiy değilmiş, EY KÖPEK niye vahiy değilmiş, EY FAHİŞENİN ÇOCUĞU niye vahiy değilmiş” dedi, adam giderken de arkasından “benim Mesnevim Kur’an’dan daha büyüktür” diye bağırdı. (Ahmet Eflaki / “Ariflerin Menkıbeleri” Kitabı)

“Büyük Alim ve ‘hoşgörü’ abidesi” diye YUTTURULAN Mevlâna’ya bakın hele!!! “Mesnevi Allah’tan bir Vahiy değildir, sen kendin yazdın” diyene, “Orospu Çocuğu” diye küfrediyor! Yani bilin ki, içinizden birisi eğer ki “Allah Muhammed Peygamber’e Kur’an’ı vahyettiği gibi, Mevlâna’ya da Mesnevi’yi vahyettiği YALAN” derse, Mevlâna sizi, sadece “Eşek ve Köpek” değil, -otomatikman- “Orospu Çocuğu” olarak da görüyor!!! Oysa ki -bu anlamda- bir Orospu Çocukluğu varsa; elbette “Mesnevi de Kur’an gibi VAHİYDİR” diyen ve diyenlerdir, “Mesnevi –haşa- Kur’an gibi VAHİY DEĞİLDİR” diyenler değil… Yani “Orospu Çocuğu” olan, “Mesnevi, Kur’an gibi Allah’tan vahyedilmiş bir Kitap” DEĞİDİR diyen bizler değiliz, “benim Mesnevim de Kur’an gibi Allah’tan Vahiy’dir, Muhammed’e Kur’an’ı vahyettiyse, bana da Mesnevi’yi vahyetti” diyen Mevlâna ve Tayfası’dır “Orospu” Çocuğu… Neymiş, “Mevlâna hoşgörü abidesi”ymiş!!! Ne hoşgörüsü, insanları susturup kitabını pazarlayabilmek için “Analarına bile” küfreden “AŞAĞILIK HERİF”İN TEKİ…

.
“CARİYESİ” KİMYA’YI ve de “KARISI” KİRA’YI
ŞEYHİ “ŞEMS’İN KOYNUNA SOKAN” MEVLÂNA!

16 Ocak’taki o Yazım’da “Mevlâna Mesnevi Kitabı’nda bir Kadın’la eşeğin çiftleşmesini anlatıyor” demiştim. “Sadece bu kadarını” yazdım. O Mesnevi denen REZALET’te daha “neler var neler”, oohhhoooo!!! Sadece 1 örnek verip, bu “Din Kitabı mı Porno mu” diye sormuştum. O KADAR ÇOK Kİ Mesnevi’de Porno, adamın biri üşenmedi ve bunları tek tek ayıklayıp “Mesnevi’den Erotik Hikayeler” adıyla "kitap" olarak yayınladı. ULAN “ne” Erotiği, “eşeğin aleti çok büyük olduğu için kadın eşeğin aletine kabak geçirip öyle çiftleşti” diyecek kadar AYRINTILI anlatıyor Mevlâna, yani “Erotik” falan da değil, bildiğin “Porno”… (Gerçi “en adi Porno Kitapları’nda bile” bu kadar bayağılık yoktur ya, o da ayrı konu…) Hatta Mesnevi’de “Oğlancılık-İbnelik”le ilgili de dolu Hikaye var.

Mevlâna Eşekli Seksli-İbneli “Din” Kitabı’nda bunları yazar da, Oğlu, Torunu ve de Tarikatı “durur” mu, durmaz tabi, çünkü “İmam hafiften yellense, Cemaat yellenmekle de kalmaz olduğu gibi altına eder” demişler… 16 Ocak’taki Yazım’da, “Oğlu’nu sevmesine rağmen, Mevlâna’nın, Cariyesi Kimya’yı Oğlu’yla değil de Şems ile evlendirdiğini” yazmıştım. Daha fazlasını yazmamıştım. Fakat “madem ki” Mevlâna Müşrikleri “kaşınıyor”, o halde “devamını” da yazacağım. İş sadece “Kimya Hatun”la bitmiyor, işin bir de “Kira Hatun” boyutu var! Kimya “Mevlâna’nın Cariyesi”ydi, peki “Kira” kim ve Mevlâna “ne” yapıyor?! Eflaki’nin “Arifler’in Menkıbeleri” Kitabı’ndan aktarmaya devam ediyorum, bakın “ne” yazıyor:

Yine Arifler’in Sultanı Arif Çelebi, Sultan Veled’ten rivayet etti. Bir gün Mevlana’nın Hocası Şems, haz almak amacıyla “güzel bir sevgili” istedi, babam da (yani Mevlâna) “güzel karısı Kira Hatun”u tutup ona götürdü!!! (“Kabalcı” Yayınları / Sayfa: 474)

“Büyük Mevlânaları”na bak hele!!! “Nikâhlı Karısı”nı Hocası Şems’in koynuna sokmuş! Bu şimdi “Hocalık” mı? Hayır, bu “Deyyusluk”tur, çünkü “karısını kıskanmayana” Deyyus denir!

.
CARİYESİ KİMYA da, KARISI KİRA da “YETMİYOR”,
MEVLÂNA “ALLAHI” da “ŞEMS’İN KOYNUNA” SOKUYOR!!!

Aynı Kitap’ta şu olay da yazıyor –özetleyerek- aktarıyorum:

Yine Sultan Veled’ten nakledilmiştir. Şemsi Tebrizi’nin Kimya adında bir karısı vardı. Birgün Şems Hazretleri’ne kızıp Meram Bağları tarafına gitti. Mevlâna Hazretleri Medrese’nin kadınlarına işaret ederek, “haydi gidin Kimya Hatun’u buraya getirin, Şems’in gönlü ona çok bağlıdır” buyurdu. Bunun üzerine kadınlardan bir grup onu aramaya hazırlanırken, Mevlâna da Şems’in yanına girdi. Şems Kimya Hatun ile konuşup-oynaşıyordu. Mevlâna bunu görünce hayrette kaldı, çünkü onu aramaya hazırlananlar henüz gitmemişlerdi. Mevlâna dışarı çıktı, BU KARI-KOCANIN OYNAŞMALARINA engel olmamak için, Medrese’de aşağı-yukarı dolaştı.

Sonra Şems “içeri gel” diye bağırdı. Mevlâna içeri girdiğinde Şems’ten başkasını göremedi, “az önce Kimya Hatun’la oynaşıyordun, kapıdan çıkan da olmadı ama şimdi tek başınasın” dierek “bunun sırrını” sordu. Şems “Yüce Tanrı beni o kadar çok sever ki, istediğim şekilde yanıma gelir, senin gördüğün Kimya değil ‘Allah’tı” dedi !!! (Safya: 480) Yani Mevlâna’nın Hocası olan Şems, o sırada Kimya’yı değil Allah’ı “düzüyormuş”…

“Ne Şems”miş arkadaş. Adam Mevlâna’nın “Cariyesi’ni ve Karısı’nı almakla yetinmemiş, Allah’ı da koynuna alıp sevişiyor. Bunları da Mevlâna, Oğlu, Torunu, Tarikatı; “Mesnevi” ve “Ariflerin Menkıbeleri” Kitabı’nda anlatıyorlar!!!

.
“ARİFLERİN MENKIBELERİ” KİTABI’NIN “UYDURMA
OLMADIĞI”NIN KANITI: MEVLEVİ TARİKATI-TEŞKİLATI!

Şimdi Mevlâna Müşrikleri hemen “olur mu öyle şey, bu ‘Arifler’in Menkıbeleri’ Kitabı’nı yayınlayan ‘Kabalcı Yayınları’ bunları uydurmuştur” diyebilirler. İyi de, bu kitap taaaa 1950’lerde DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI tarafından da basıldı 1f642.png:) Buna da diyebilirler ki “Diyanet İşleri Başkanlığı uydurmuştur”, iyi de bu “Arifler’in Menkıbeleri” Kitabı, 1950’de Diyanet’in basımından da önce hatta “asırlardır” BÜTÜN MEVLEVİ TARİKATI-TEŞKİLATI’nda okutuluyor! Buna da “o zaman bu Kitap’ı yazan Ahmet Eflaki bunları uydurmuştur” diyebilirler. Size ASIRLARDIR MEVLEVİLER’İN “BAŞUCU” KİTABI OLAN bu “Arifler’in Menkıbeleri” Kitabı’nı Ahmet Eflaki’nin “nasıl” yazdığını özetleyeyim:

“Ciddiyeti”yle bilinen Kâtip Çelebi, “Ahmet Eflaki bu Kitabı Ulu Arif Çelebi’nin emriyle yazdı” diyor. Ulu Arif Çelebi “kim” peki? Mevlâna’nın Torunu… Katip Çelebi “Ulu Arif Çelebi ‘ben babamdan yani Sultan Veled’ten dinlediklerimi sana anlatayım, sen de yaz bunu ve kitap haline getir dedi” diyor. Yani bu “Mevlâna, Şems’in koynuna Karısı Kira’yı soktu” diyen, yetinmeyip “Allah Kimya Hatun kılığında Şems’in koynuna girdi ve Şems de Allah’ı becerdi” de diyen bu Kitap’ta yazanları; Mevlâna’nın Oğlu Sultan Veled, Oğlu Ulu Arif Çelebi”ye, o da Ahmet Eflaki’ye anlatmış ve “böyle” yazılmış. (“Yazılış özeti” böyle, “ayrıntılı” öğrenmek isteyenler, Diyanet İşleri Eski Başdanışmanı Ali Akın Hoamız’dan öğrenebilirler.)

Yani “uydurmuş” olsa bunları anlatan Ulu Arif Çelebi Ahmet Eflaki’nin “gırtlağına” sarılırdı “dedeme iftira attın, ben bunları sana anlatmadım” derdi. DEMEMİŞTİR, Mevlevi Tekkeleri’nin / Teşkilatı’nın da kurucusu olan ve bunları anlatan Ulu Arif Çelebi, Tekkeleri dahil HER TARAFTA Ahmet Eflaki’nin bu kitabını OKUTMUŞTUR! Hatta bu Ahmet Eflaki sadece Mevleviler arasında “güvenilir” de değildir, aynı zamanda “Milli Eğitim Bakanlığı” da çok güvenmektedir ve yayınladığı 10 ciltlik “İslâm Ansiklopedisi”nde, “Mevlâna’nın Hayatı”nda KAYNAK olarak Ahmet Eflaki’yi vermiştir.

Özetle; söz konusu kitap; Mevlâna’nın Oğlu, Torunu, bütün Mevlevi Tarikatı-Teşkilatı ve de Diyanet İşleri Başkanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı dahil HERKESE GÖRE “DOĞRU-GÜVENİLİR” Kitap’tır ve de Mevlevilerce ASIRLARDIR okunmaktadır. Ki zaten içeriği de “baştan-sona” da Mevlâna’ın “Şirk ve Küfür” Kitabı Mesnevi’ye uygundur.

.
BESTAMİ’DEN, İMAM RABBANİ’YE “SAPIKLIK” ÖRNEKLERİ:
“OĞLANCI / İBNE” SAPIK EVLİYA ve ALLAH’I “KADIN’IN
BACAK ARASINDA” GÖREN SAPIK EVLİYA!

“Bunların artığı” olan Cübbeli Ahmet de “Allah ete-kemiğe büründü ve Mahmut diye göründü” diyor!!! Yani Allah Cübbeli’nin Hocası’nın kalıbına girmiş! Eee, Allah Mahmut’un kalıbına girince / görününce / tecelli edince, artık Mahmut Hoca Hazreteleri “NE” DERSE, “ALLAH” DEMİŞ OLUYOR, “sıkıysa” itiraz et.

Sadece bunlar da değil ki, Beyazıt Bestami adında ve Evliya'dan bir “Büyük Veli” diye yutturulan, “Cehennem de nedir la üstüne Hırkamı atsam bile söndürürüm” diyecek kadar “sıyırmış” biri de, sürekli olarak “çıtır-parlak OĞLAN ÇOCUKLARI’na bakıyordu. “Niye sürekli bu daha bıyıkları bile terlememiş Oğlan Çocukları’na bakıp duruyorsun” diye kızdıklarında da “Allah bana bıyıkları terlememiş Oğlan Çocukları şeklinde görünüyor” cevabını veriyordu!!! Yani “sapıklığı”nı örtmede “Allah”ı kullanıyor. Adam Cinsi Sapık ve Oğlan Çocukları’na meyilli, bunu “Allah” diye yutturuyor. Bahsettiğim bu Mevleviler’in “Başucu” Kitabı’nda Şems de “Allah Bestami’ye Delikanlı Oğlan şeklinde görüldüğü gibi, bana da Kadın şeklinde görülüyor” diyor!!! Daha da adileşenler var, İmam Rabbani’nin kitabında da “Allah, Kadın’ın BÜTÜN UZUVLARIYLA göründü” diye yazıyor. Allah bana “kadının vajinası şeklinde göründü” diyen BÜYÜK EVLİYA (!) dolu.

Bunlar “Evliya” yani “Allah’ın Dostları” falan değil “Şeytan” diyeceğim ama Şeytan bile “bu kadar” alçalmadı. Bunlardan değil Allah Dostları yani Evliya, “Şeytan Piçi” bile olmaz! Kerhane’de çalışan Orospular bile, bunlarla kıyaslandığında “Evliya” gibi kalırlar!... Bunların “Ahlâksızlık ve Namussuzlukları”nı anlatabilecek “kelime” yok Dünya Litaratürü’nde… Allah ya “Kadın’ın bacak arasında” görünüyor bunlarda, ya “Çıtır Oğlan Çocukları”nda… “Kadın-Seks Manyaklıkları”nı da “Oğlancılık / İbnelik / Gay / Homoseksüellikleri”ni de ÖRTMEK için “Allah Kılıfı”nı geçiriyorlar. Allah bunlarda ha bire “Kadın”, “Oğlan”, “Mahmut Efendi” halinde görünüyor.

Mevlâna gibi otur “eşekli-kadınlı-çiftleşmeli-ibneli” kitap yaz, sonra da “la ben bunu kendimden yazmadım, bu Allah’tan vahiydir” de, dersin tabi, bu klasik “Hulûl İnancı”dır, yani Allah bedenlerine girer ve artık “ne söylese ve yazsalar” Allah yazmış olur. Oğlan’la sevişirler “Allah olarak göründü” derler, Kadın’la zina ederler “Allah bana kadının cinsel oraganı olarak göründü” derler… Hızılarını alamazlar “Allah’ın KENDİSİNİ” de “Kimya Hatun” olarak yatağa atıp-sevişirler!!! “Allah bolluğu” vardır bunların “Mecusilik Mezhebi ve Meşrebi”nde…

Sonra da “ay şekerim Yabancılar bile Mevlâna’yı ziyarete geliyorlar, ne büyük bir adam…” Gelirler tabi, Hristayanlar’da, “Baba-Oğul-Kutsal Ruh” diye “onlarda da” Allah bolluğu var. Hristiyanlar’la-Mevleviler “tencere-kapak” misali birbirlerini “bulmuşlar”…

.
DEVLET “PARA İÇİN” MEVLÂNA’NIN
BU SAPIKLIKLARINA GÖZ YUMUYOR!

İşin “en kötüsü” Devlet de bu “rezillikleri” biliyor. Çünkü 16 Ocak’taki Yazım’da alıntı yaptığım Profesörler’den birine bir Devlet Görevlisi yazdığı mektupta “iyi de, bunları Dünya’ya açıklayalım da ‘gelirimizden’ mi olalım, Mevlâna’yı ziyarete Yerli ve Yabancı o kadar Turist geliyor” dedi. Yani Mevlâna sadece “Şıyhı’nın koynuna Allah’ı sokan” bir SAPIK, “Mesnevim’e Allah’tan Vahiy değil diyenler Orospu Çocuğudur” diyen bir EDEPSİZ-KÜFÜRBAZ, “Kendi Karısı’nı da Şeyhi Şems’in koynuna sokan” bir DEYYUS da değil sadece, aynı zamanda Mevlâna bir "Ticari Meta"… Devlet “para için” bu Şirk-Küfür-Sapık adamı ve kitaplarını koruyor. Hadi İktidarınız’la Muhalefetiniz’le Mevlâna’yı anmak için her sene koşun siz “Şebiarus Törenleri”ne. Allah’tan utanmazlar.

Ben 16 Ocak’taki Yazım’da boşuna demedim

“Mevlâna’nın Kitapları’nı çoluk-çocuğunuza okutmayın” diye…

Bu “Şirk ve Sapıklık Dini”ne BULAŞMAYIN,

“Tevhit Dini”nden SAPMAYIN,

okuyacaksanız, aydınlık da değil sade APAYDINLIK olan “Kur’an-ı Kerim”i okuyun, Tevhit’ten saptınız mı sizin KURTULUŞUNUZ YOK!... Sadece Mesnevi’yi de değil, Mevlâna hakkında Oğlu-Torunu’nun anlattıklarından oluşan bu “Arifler’den Menkıbeler” Kitabı’nı da okutmayın çoluk-çocuğunuza,

“Diyanet’in bastırmış olmasına” kanmayın…

Çünkü değil “İnsanlık” Tarihi, Değil “Din” Tarihi, “Ateist” Tarihi bile

-

“böyle rezillik-sapıklık” görmedi-kaydetmedi.

-

Özetle; bana “küfreden” Mevlâna Müşrikleri;

“Putunuz Mevlâna’ya göre”, sadece yazdığı Mesnevi “Allah’tan vahiy” de değilmiş, Hocası Şems de “Allah’la sevişmiş”… Alın “Allah’ı Şems’in koynuna sokan" bu Mevlânanız’ı “nerenize” sokarsanız sokun, hatta sığdırabilirseniz “götünüze” sokun!..

Becerip-düzmediğiniz bir “Allah” kalmıştı,

sonunda onu da yatağa atıp hallettiniz.

ALLAH TOPUNUZUN “BİN BELÂSINI” VERSİN.
Murat Yatağanbaba

Link to post
Sitelerde Paylaş
17 saat önce, RadikalKemalist yazdı:

Sen Ziya Gökalp'i okudun mu hiç? Türkçülüğün kurucusu olan Ziya Gökalp açıkça ırkçılığı reddedip tıpkı Atatürk gibi "Ne Mutlu Türk'üm diyene" anlayışını savunmuşken hala Türkçülüğün ırkçılık olduğunu iddia ediyorsun.

 

Milliyetçilik, Türkçülük, dincilik en kısa tanımla "değer korumadır", hepsi kendi değerini korur.

Hepsinin değer farkı ve değer önceliği vardır.

Türkçü için öncelik Türklüktür, önce Türk sonra Türk değerleri ve daha sonra vatan gelir.

Dinci için öncelik mensubu olduğu dindir, önce dini sonra dini ve sonra yine dini gelir, din dinci için tek değerdir.

Milliyetçi için önce vatan sonra vatan değerleri daha sonra toplum gelir.

Atatürk'ün "Söz konusu vatansa gerisi teferruattır" sözü sadece milliyetçilikle uyuşmaktadır.

Türkçü için bu söz "Söz konusu Türk ise gerisi teferruattır" şeklinde geçerlidir.

Çünkü vatana yapılan saldırı Türk'e herhangi bir zarar vermiyorsa o saldırı Türkçü için sadece teferruattır.

Yetmişlerde on binlerce Türk öldüren Türkçüler, Türklere zarar geleceğine inandırılarak katliam yapmışlardı.

Bugün ise yine aynı Türkçüler, İslamı Türkçülükle bağdaştırdığı ve İslamı yaymak için vatana, vatan değerlerine, Atatürk'e, Cumhuriyete saldıran iktidarla birlikte olmuşlardır.

Türkçüler hiç bir zaman Atatürkçü, Cumhuriyetçi, Laik olmamışlardır, Atatürk'e Mustafa Kemal derler, sadece kurtuluş tarafı için komutan derler ama hiç biri Atatürk'e Atatürk demez, Başbuğ demez, kurtarıcı demez. Laik Cumhuriyeti ret ettiklerinden dolayı Atatürk'ün bir Türk devleti kurduğunu bile savsaklarlar.

Oysa milliyetçi aksine vatanı, vatan değerlerini, Atatürk'ü, Cumhuriyeti koruma anlayışına sahiptir ve bugün Türkçü MHP ile birlikte dincilerin saldırısına uğrayan bu değerleri korumak milliyetçilere düşmüştür.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
16 saat önce, bilgivehis yazdı:

 

Milliyetçilik, Türkçülük, dincilik en kısa tanımla "değer korumadır", hepsi kendi değerini korur.

Hepsinin değer farkı ve değer önceliği vardır.

Türkçü için öncelik Türklüktür, önce Türk sonra Türk değerleri ve daha sonra vatan gelir.

Dinci için öncelik mensubu olduğu dindir, önce dini sonra dini ve sonra yine dini gelir, din dinci için tek değerdir.

Milliyetçi için önce vatan sonra vatan değerleri daha sonra toplum gelir.

Atatürk'ün "Söz konusu vatansa gerisi teferruattır" sözü sadece milliyetçilikle uyuşmaktadır.

Türkçü için bu söz "Söz konusu Türk ise gerisi teferruattır" şeklinde geçerlidir.

Çünkü vatana yapılan saldırı Türk'e herhangi bir zarar vermiyorsa o saldırı Türkçü için sadece teferruattır.

Yetmişlerde on binlerce Türk öldüren Türkçüler, Türklere zarar geleceğine inandırılarak katliam yapmışlardı.

Bugün ise yine aynı Türkçüler, İslamı Türkçülükle bağdaştırdığı ve İslamı yaymak için vatana, vatan değerlerine, Atatürk'e, Cumhuriyete saldıran iktidarla birlikte olmuşlardır.

Türkçüler hiç bir zaman Atatürkçü, Cumhuriyetçi, Laik olmamışlardır, Atatürk'e Mustafa Kemal derler, sadece kurtuluş tarafı için komutan derler ama hiç biri Atatürk'e Atatürk demez, Başbuğ demez, kurtarıcı demez. Laik Cumhuriyeti ret ettiklerinden dolayı Atatürk'ün bir Türk devleti kurduğunu bile savsaklarlar.

Oysa milliyetçi aksine vatanı, vatan değerlerini, Atatürk'ü, Cumhuriyeti koruma anlayışına sahiptir ve bugün Türkçü MHP ile birlikte dincilerin saldırısına uğrayan bu değerleri korumak milliyetçilere düşmüştür.

 

 

Sanki siz solcular çok Atatürkçüsünüz.

Gerçek şu ki sizler şu son dönemde Atatürk'e sığınmaktan başka çare bulamayan aciz ve muflis  iki yüzlülersiniz Bu arada "yetmez ama evet" olayını unutmadık, unutmayacağız. 

90'larda Kürt kucağında hoplayıp PKK'ye verdiğiniz desteği de unutmadık, unutmayacağız. 

 

Sizin milliyetçiliğiniz hiçbir entellektüel birikime ve vizyona dayanmıyor. 

Sizin milliyetçiliğiniz safi zafiyetten. 

Sizler sığıntısınız!

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
15 dakika önce, Googler yazdı:

 

Sanki siz solcular çok Atatürkçüsünüz.

Gerçek şu ki sizler şu son dönemde Atatürk'e sığınmaktan başka çare bulamayan aciz ve muflis  iki yüzlülersiniz Bu arada "yetmez ama evet" olayını unutmadık, unutmayacağız. 

90'larda Kürt kucağında hoplayıp PKK'ye verdiğiniz desteği de unutmadık, unutmayacağız. 

 

Sizin milliyetçiliğiniz hiçbir entellektüel birikime ve vizyona dayanmıyor. 

Sizin milliyetçiliğiniz safi zafiyetten. 

Sizler sığıntısınız!

 

 

 

Kardeş seni hala çözemedim. Daha geçen gün 68 Kuşağı'nı methediyordun. Üstelik Kılıçdar'ı savunup da sol karşıtı olan birisini ilk defa görüyorum. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 dakika önce, RadikalKemalist yazdı:

Kardeş seni hala çözemedim. Daha geçen gün 68 Kuşağı'nı methediyordun. Üstelik Kılıçdar'ı savunup da sol karşıtı olan birisini ilk defa görüyorum. 

 

Basmakalıp klişelerle düşünürsen beni elbette çözemezsin.

 

Sen 68 kuşağını sadece Deniz, mahir gibi marjinallerden mi ibaret sanıyorsun? 

 

68 kuşağı her şeyden önce entellektüeldir, halkçıdır ve yurtseverdir. Bugünün aydın geçinenlerinin hepsini toplasan bir Aziz Nesin'in tırnağı bile etmez! 

 

68 kuşağı sağlamdır, Atatürkçüdür. 

 

Ve emin ol ki Kılıçdaroğlu da en az senin kadar Atatürkçü bir yurtseverdir. Belli ki yandaş medyanın propagandaları senin kafanı çok karıştırmış. 

Başkalarının aklıyla düşünmekten vazgeçmedikçe çözümsüzlükten kurtulamazsın. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 hours ago, Googler said:

 

Basmakalıp klişelerle düşünürsen beni elbette çözemezsin.

 

Sen 68 kuşağını sadece Deniz, mahir gibi marjinallerden mi ibaret sanıyorsun? 

 

68 kuşağı her şeyden önce entellektüeldir, halkçıdır ve yurtseverdir. Bugünün aydın geçinenlerinin hepsini toplasan bir Aziz Nesin'in tırnağı bile etmez! 

 

68 kuşağı sağlamdır, Atatürkçüdür. 

 

Ve emin ol ki Kılıçdaroğlu da en az senin kadar Atatürkçü bir yurtseverdir. Belli ki yandaş medyanın propagandaları senin kafanı çok karıştırmış. 

Başkalarının aklıyla düşünmekten vazgeçmedikçe çözümsüzlükten kurtulamazsın. 

 

Kılıçdaroğlu, siyasi lider kapasitesi olmayan, embesilin biri. Ama bu onu hain falan yapmaz tabi ki. 

 

Velakin, bugün vatan hainlerinin güçlenmesindeki en büyük etmen, kılıçdaroğlunun bu çapsızlığıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ondan öncesi de var. 

DSP ve SHP zamanında, muhterislik yapmayıp da adam olsalardı, anlaşıp da iktidarı bu hainlere bırakmasalardı bugünkü tablo çok daha farklı olabilirdi....

 

Mesele K.K.'!nın kapasitesizliği değil esasen. Ona saldıranların çapsızlığı. Bunlar resmen kafayı kırmışlar. Atatürk'e İngiliz ajanı diyenlerden hiçbir farkları yok. 

 

Toplumun tüm ahlaki değerleri çökmüştür. Mesele budur.

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu şeye benziyor. 

 

Hani böyle yeni yetme ahlaksız kızlar olur ya. Düzgün bir çocuk bulup, ona vurdurmak isteyip, çirkin olduğu için bir türlü muradına eremeyen...

 

Buket Aydın'ın yüzündeki o kahpece gülüşü anımsadınız mı? Belediye seçimlerinden az önce konuk etmişti K. K. 'yı. Kanal D'den bahsediyorum!

 

Nasıl da gülmüştü Buket Aydın denen orospu hatırlayın yahu

 

Siz kim seçim kazanmak kim dercesine... Kırıtarak.... 

 

O ne gülüştü! İnanın o kahpe gülüş hiçbir zaman hatırımdan çıkmayacak! 

 

Ha şimdi şurada  biraz adam olun da Buket yerine sizi sikmeyeyim!

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Millet denilince akla ilk gelen dildir.

Bir sürü türkçe konuşan ülke var ama birbirimizi anlamıyoruz.

Bu yüzden birleşmiş milletlerdeki resmi  diller içinde Türkçe yok.

Arapça var.

Dil eğitimine hiç önem vermemişiz.

Kitap yazma alışkanlığımız yok.Tarihimiz hep sözlü anlatıma dayanıyor.

Diğer milletler işgal ettiği yerlere  konuştuğu dili öğretirken biz işgal ettiğimiz yerlerin dilini konuştuğumuz dille  çorba ettik.

Dil yoksa millet yok olur.Farklılığın kalmaz.

Bir dil bir insan iki dil iki insan boşuna demiyorlar.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...