Jump to content

Hayatta her şey neden ters gidiyor?


Recommended Posts

Murphy kanunları mı desem bilemiyorum... Ama ciddi ve insanı intihara sürükleyen bir durum bu... 

 

Güzel giden bir şey olunca, bu işte terslik var diyebiliyorsunuz bazen.

 

Bir şeyler yolunda giderken, beklenmedik ve olumsuz durumlar ortaya çıkıyor...

 

Sanki sizden öte bir güç işlerinizin yolunda gitmesini engelliyor...

 

Çok saçma bir durum, ne söyleyeceğimi de bilmiyorum bu konuyla ilgili... İnsanı bir kukla gibi hissettiriyor... 

 

Basit bir örnek: Bir yere gideceksiniz, hazırlandınız üstünüzü düzgünce giydiniz ve sonrasında üstünüze bir şekilde bir şey döküldü ve bir anda her şey yolundandan çıktı... 

 

Bir şey almak için para biriktirirsem, sonuna geldiğimde parayı kaybedecek ve tüm çabam boşa gidecekmiş gibi hissediyorum... Bu örnek biraz olsun açıklıyor durumu... 

 

Bu konuyla ilgili bana yardımcı olabilir misiniz?

Link to post
Sitelerde Paylaş
17 saat önce, illusion_ yazdı:

Murphy kanunları mı desem bilemiyorum... Ama ciddi ve insanı intihara sürükleyen bir durum bu... 

 

Güzel giden bir şey olunca, bu işte terslik var diyebiliyorsunuz bazen.

 

Bir şeyler yolunda giderken, beklenmedik ve olumsuz durumlar ortaya çıkıyor...

 

Sanki sizden öte bir güç işlerinizin yolunda gitmesini engelliyor...

 

Çok saçma bir durum, ne söyleyeceğimi de bilmiyorum bu konuyla ilgili... İnsanı bir kukla gibi hissettiriyor... 

 

Basit bir örnek: Bir yere gideceksiniz, hazırlandınız üstünüzü düzgünce giydiniz ve sonrasında üstünüze bir şekilde bir şey döküldü ve bir anda her şey yolundandan çıktı... 

 

Bir şey almak için para biriktirirsem, sonuna geldiğimde parayı kaybedecek ve tüm çabam boşa gidecekmiş gibi hissediyorum... Bu örnek biraz olsun açıklıyor durumu... 

 

Bu konuyla ilgili bana yardımcı olabilir misiniz?

"Kelin ilacı olsa başına sürer. " Diye atasözümüz var. :)

 

Ne çevre değişkenlerine ne de iç değişkenlere mutlak hakimiyetimiz yok.

 

Üçden fazla değişken olunca hesaplanamıyor.Üç cisim problemi.

 

Kelebek etkisi var.Kesin ölçme imkansız.Ölçtüğün değerleri yuvarlamak zorunda kalıyorsun.Hesaba katmadığın bu değerler zaman geçtikçe birikiyor.Geleceği hesaplayamıyorsun.

Termodinamik yasalara göre verimin bire eşit  birden büyük olması imkansız.Sağlığımız bozulacak.Öleceğiz birgün. :)



 

Link to post
Sitelerde Paylaş

evet, bende de böyle bir his var.

fakat rasyonel bir düşünce değil bu.

bazen işler ters gider...

bizde biraz fazla ters gidiyor!

bunun sebepleri var.

biri bizi izlemiyor.

biri planlarımızı bozmuyor.

bu kesin.

bazılarının işi hep rast gider.

onları da birileri hep kollamıyor.

hayat adil değil tabii.

sebep-sonuç ilişkisi aleyhimize işliyor çoğu zaman.

bir şeyleri yanlış yapıyoruz.

ya da beceremiyoruz.

bu sebeplere eğilebiliriz.

ya da akışına bırakabiliriz.

ümitsizlik doğru değil.

küçük şeylere de sevinebiliriz.

göğe bakalım:))

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 saat önce, husnu yazdı:

"Kelin ilacı olsa başına sürer. " Diye atasözümüz var. :)

 

Ne çevre değişkenlerine ne de iç değişkenlere mutlak hakimiyetimiz yok.

 

Üçden fazla değişken olunca hesaplanamıyor.Üç cisim problemi.

 

Kelebek etkisi var.Kesin ölçme imkansız.Ölçtüğün değerleri yuvarlamak zorunda kalıyorsun.Hesaba katmadığın bu değerler zaman geçtikçe birikiyor.Geleceği hesaplayamıyorsun.

Termodinamik yasalara göre verimin bire eşit  birden büyük olması imkansız.Sağlığımız bozulacak.Öleceğiz birgün. :)



 

 

Termodinamik ve 3 değişkenin bağlantısını açabilir misiniz? 

 

Ölüme doğru giriyorsak bu her şeyin kötüye gittiğini mi gösterir ?

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 saat önce, Geta yazdı:

evet, bende de böyle bir his var.

fakat rasyonel bir düşünce değil bu.

bazen işler ters gider...

bizde biraz fazla ters gidiyor!

bunun sebepleri var.

biri bizi izlemiyor.

biri planlarımızı bozmuyor.

bu kesin.

bazılarının işi hep rast gider.

onları da birileri hep kollamıyor.

hayat adil değil tabii.

sebep-sonuç ilişkisi aleyhimize işliyor çoğu zaman.

bir şeyleri yanlış yapıyoruz.

ya da beceremiyoruz.

bu sebeplere eğilebiliriz.

ya da akışına bırakabiliriz.

ümitsizlik doğru değil.

küçük şeylere de sevinebiliriz.

göğe bakalım:))

 

 

En çok rasyonel olmaması can sıkıcı bu düşüncenin... 

 

Kurtulmaya çalışıyorum bir şekilde ama işler istediğim gibi gitmeyince aklıma geliyor ve tanrı var da benle dşk geçip gülüyor mu ne yapıyor diye düşünüyorum... 

 

Sanki işler yolunda gidince morali bozulup müdahale eden bir güç var tepemde...

 

Bu çok saçma bir durum, böyle bir varlığın olması onu adi bir yaratık yapar, ama bu durumdan çıkan sonuçlar arasında bu yok desem yalan olur. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
14 saat önce, illusion_ yazdı:

tanrı var da benle dşk geçip gülüyor mu ne yapıyor diye düşünüyorum... 

 

aklıma şermin yaşar'ın bir öyküsündeki şu satırlar geldi:

"Kadere saygımız, tekrara göre değişiyor. Başımıza bir iş geldiğinde, bunu aksilik olarak kabul edebiliyor ve sineye çekiyoruz; bu aksilik ikinci kez geldiğinde, geldi mi üst üste gelir diyoruz, üçüncüsü tekrar ettiğinde her şey de senin başına geliyor diyerek rahatlıkla kanaat bildiriyoruz, sonraki tekrarlardaysa başına bu kadar çok şey geliyorsa, demek ki tüm bunları hak ediyor diyoruz. O, bütün masumiyetiyle yaşamaya devam etse bile..."

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Çünkü eğitimimiz koca bir sıfırdan ibaret. Hayata dair bakış açısını çocukluktan dini dogmalarla yanlış aldık. Bunun yerine temel felsefe ,psikoloji, biyoloji, matematik, fizik,kimya eğitimlerimiz iyi olsaydı, çocukluk travmalarimiz tolere edilebilir bir düzeyde olsaydı hayata bakışımız ve yaşam kalitemiz çok farklı olacaktı. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
7 saat önce, Teşup'unOğlu yazdı:

Çünkü eğitimimiz koca bir sıfırdan ibaret. Hayata dair bakış açısını çocukluktan dini dogmalarla yanlış aldık. Bunun yerine temel felsefe ,psikoloji, biyoloji, matematik, fizik,kimya eğitimlerimiz iyi olsaydı, çocukluk travmalarimiz tolere edilebilir bir düzeyde olsaydı hayata bakışımız ve yaşam kalitemiz çok farklı olacaktı. 

 

Çok doğru söylüyorsunuz... İnsanın beynine, en saf olduğu zamanlar kazınan şeyler çıkmıyor... 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 27.10.2020 at 02:35, illusion_ yazdı:

Murphy kanunları mı desem bilemiyorum... Ama ciddi ve insanı intihara sürükleyen bir durum bu... 

 

Kızmak, kavga etmek ya da nefret etmek için bile olsa Tanrıya ihtiyaç duyulur. Sen ise Tanrıyı öldürmüşsün.

 

Üzerine dökülen şeyden dolayı dağılıp bitecek kadar, incir çekirdeğini doldurmayacak şeylerden intiharı çıkaracak kadar zavallı bir adamsan neyine senin Tanrıyı öldürmek?

Gelmişsin bir de burada yardım istiyorsun. Madem yardıma ihtiyacın olduğunu düşünüyorsun neyine senin Tanrıyı öldürmek?

 

Ne denir ki sana yardım edebilmek için. Söylenen de ne kadar mantıklı olsa da fayda eder mi ki?

 

Doğal düzeni düşün örneğin. Süslenip püslenip caka satarak yürüyen bir kedi, boka bastığı için intiharı düşünür mü? Özenip bezenip yuva yapan bir kuş, yuvası rüzgarda bozulursa hayata küser mi? Bunlar uzun ve meşakkatli yaşama mücadelesinden diskalifiye olmayı gerektirecek aksaklıklar mıdır? Bir kere istatistik açısından baksan bile işlerin yarısı ters gitmeli. 24 saatin 12 saati ters gitmeli. 1 saat düz giden bir iş bir anlık terslikle bozulur. O yüzden her şey ters gitmeye mahkûmdur.

Aksini istiyorsan ve umuyorsan Tanrıyı öldürme.

 

tarihinde Yeni Üye tarafından düzenlendi
Düzelttim
Link to post
Sitelerde Paylaş
6 saat önce, Yeni Üye yazdı:

Kızmak, kavga etmek ya da nefret etmek için bile olsa Tanrıya ihtiyaç duyulur. Sen ise Tanrıyı öldürmüşsün.

 

eğer kızacak bir patronun yoksa, kızmak için bile olsa git kendine bir patron bul gibi saçma bir düşünce bu.

bu saçma düşünceni çok mantıklıymış gibi bir de temellendirmeye çalışıyorsun.

zavallıysan mutlaka büyük patron'a inanmalısın diye üsteliyorsun!

madem yardıma ihtiyacın var diye ekliyorsun...

hem işlerinin yarısı ters gitmeli diyorsun hem de çare olarak yine patronunu gösteriyorsun.

intihar çözüm değil derken bile sözü patronuna getiriyorsun.

solucanın aciz bir canlı olması ona nasıl ki bir tanrı inancını gerektirmiyorsa insan için de gereksizdir.

üstelik solucan senden daha mutlu.

onun bir patrona inanmaya ihtiyacı yok.

bir solucan olduğu için birine teşekkür etmeye ya da kızmaya da.

bizim daha zeki olmamız, bir patrona inanmak için değil, kendi sorunlarımıza kendimiz çözüm bulmamız içindir.

bilim de bunun için var. evet sorunlar hep olacak, insanın bu sorunlara çözüm bulma gayreti de.

zekamızı hayali patronlar yaratmaya değil, bu sorunlara makul çözümler bulmak için kullanalım.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 28.10.2020 at 02:28, illusion_ yazdı:

 

En çok rasyonel olmaması can sıkıcı bu düşüncenin... 

 

Kurtulmaya çalışıyorum bir şekilde ama işler istediğim gibi gitmeyince aklıma geliyor ve tanrı var da benle dşk geçip gülüyor mu ne yapıyor diye düşünüyorum... 

 

Sanki işler yolunda gidince morali bozulup müdahale eden bir güç var tepemde...

 

Bu çok saçma bir durum, böyle bir varlığın olması onu adi bir yaratık yapar, ama bu durumdan çıkan sonuçlar arasında bu yok desem yalan olur. 

 

Ben senin yerinde olsam hiç üstünde durmaz, Tanrı'ya inanmaya devam ederdim. Bu çok kötü, çok yanlış, korkunç bir şeymiş gibi davranmak o kadar anlamsız ki.

Bu konuda sürekli bir mücadele, gel-git içindesin. Kendine neden böyle yükleniyorsun bilmiyorum ama bence gereksiz.

İnanç işi pek öyle mücadele falan tanımıyor, akıl ve mantıkla birlikte çalışmıyor. Tanrı'ya inanan insanlar akıl ve mantığı tatile gönderiyor da değil. Din tehlikeli, gerçekten dayanılmaz biçimde sıkıcı ve aptalca ama diğeri o kadar değil.

Nasıl daha huzurlu, daha rahat hissedecek ve yaşayacaksan öyle inan. Yoksa paranoyaya doğru gidiyorsun gibi; valla garip şeyler düşünüyorsun.

Link to post
Sitelerde Paylaş
15 saat önce, Yeni Üye yazdı:

Üzerine dökülen şeyden dolayı dağılıp bitecek kadar, incir çekirdeğini doldurmayacak şeylerden intiharı çıkaracak kadar zavallı bir adamsan neyine senin Tanrıyı öldürmek?

 

Bu bir örnek sadece, tabii ki böyle saçma bir şey çok umrumda olmaz. Bir anlık sinirlenirim o kadar. Olayın mantığını anlatmak istedim.

 

15 saat önce, Yeni Üye yazdı:

Doğal düzeni düşün örneğin. Süslenip püslenip caka satarak yürüyen bir kedi, boka bastığı için intiharı düşünür mü? Özenip bezenip yuva yapan bir kuş, yuvası rüzgarda bozulursa hayata küser mi? Bunlar uzun ve meşakkatli yaşama mücadelesinden diskalifiye olmayı gerektirecek aksaklıklar mıdır?

 

Bu örnek güzel, hayvanlarda da işler ters gidebilir... Bir tanrı hayvanları sınayacak kadar da ruh hastası değildir herhalde...

 

15 saat önce, Yeni Üye yazdı:

Bir kere istatistik açısından baksan bile işlerin yarısı ters gitmeli. 24 saatin 12 saati ters gitmeli. 1 saat düz giden bir iş bir anlık terslikle bozulur. O yüzden her şey ters gitmeye mahkûmdur.

Aksini istiyorsan ve umuyorsan Tanrıyı öldürme.

 

Bu hangi istatistik? 24 saatin bir kısmını zaten uyuyarak geçiriyoruz... Saçma bir istatistik...

Link to post
Sitelerde Paylaş
7 saat önce, Geta yazdı:

bizim daha zeki olmamız, bir patrona inanmak için değil, kendi sorunlarımıza kendimiz çözüm bulmamız içindir.

bilim de bunun için var. evet sorunlar hep olacak, insanın bu sorunlara çözüm bulma gayreti de.

zekamızı hayali patronlar yaratmaya değil, bu sorunlara makul çözümler bulmak için kullanalım.

 

Bu konuda çok haklısınız... Hayat çoğu zaman bilinçsiz insanlar yüzünden daha kötü hale geliyor...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, Türk Ateist yazdı:

 

Ben senin yerinde olsam hiç üstünde durmaz, Tanrı'ya inanmaya devam ederdim. Bu çok kötü, çok yanlış, korkunç bir şeymiş gibi davranmak o kadar anlamsız ki.

Bu konuda sürekli bir mücadele, gel-git içindesin. Kendine neden böyle yükleniyorsun bilmiyorum ama bence gereksiz.

İnanç işi pek öyle mücadele falan tanımıyor, akıl ve mantıkla birlikte çalışmıyor. Tanrı'ya inanan insanlar akıl ve mantığı tatile gönderiyor da değil. Din tehlikeli, gerçekten dayanılmaz biçimde sıkıcı ve aptalca ama diğeri o kadar değil.

Nasıl daha huzurlu, daha rahat hissedecek ve yaşayacaksan öyle inan. Yoksa paranoyaya doğru gidiyorsun gibi; valla garip şeyler düşünüyorsun.

 

 

İnanırsam bir işime yaramaz... İnanmazsam daha rahat hissederim, bu dünyayı yaratan bir tanrının veya tanrıların veya yaratıkların her neyse sorunları olan bir dünya yarattıklarını düşünüp ne mantıkla yaptıklarını anlamaya çalışmam.

 

İnanmak pek işe yarayan bir şey değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 27.10.2020 at 02:35, illusion_ yazdı:

Murphy kanunları mı desem bilemiyorum... Ama ciddi ve insanı intihara sürükleyen bir durum bu... 

 

Güzel giden bir şey olunca, bu işte terslik var diyebiliyorsunuz bazen.

 

Bir şeyler yolunda giderken, beklenmedik ve olumsuz durumlar ortaya çıkıyor...

 

Sanki sizden öte bir güç işlerinizin yolunda gitmesini engelliyor...

 

Çok saçma bir durum, ne söyleyeceğimi de bilmiyorum bu konuyla ilgili... İnsanı bir kukla gibi hissettiriyor... 

 

Basit bir örnek: Bir yere gideceksiniz, hazırlandınız üstünüzü düzgünce giydiniz ve sonrasında üstünüze bir şekilde bir şey döküldü ve bir anda her şey yolundandan çıktı... 

 

Bir şey almak için para biriktirirsem, sonuna geldiğimde parayı kaybedecek ve tüm çabam boşa gidecekmiş gibi hissediyorum... Bu örnek biraz olsun açıklıyor durumu... 

 

Bu konuyla ilgili bana yardımcı olabilir misiniz?

 

Aynısı bende de oluyor. Ama beklentilerim gerçeklere göre çok yüksek olduğunu farkettim. Belki de çevremizdeki reklam kültürünün bilinçaltına yansımasıdır bu. Örneğin TV de en saçma ürün bile nasıl abartılıyor veya dizilerde sırf daha fazla izleyici çekebilmek için herşey nasıl da abartılarak pazarlanıyor. Bence bunlar hayattaki beklentilerimizi de etkiliyor ama gerçek değil tamamen hayal.

 

O yüzden gerçekleri görüp  ufak fırsatları değerlendirmeyi tercih ediyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş
20 saat önce, Geta yazdı:

bizim daha zeki olmamız, bir patrona inanmak için değil, kendi sorunlarımıza kendimiz çözüm bulmamız içindir.

 

Solucan örneğini kabul etmiyorum. Zanna dayalı konusmuşsun. Onun Tanrı ile olan ilişkisine dair bir şey bilemezsin. 

Zekanın hangi tanımına göre solucandan daha zeki olduğunu düşünüyorsun bilmiyorum ama sadece insan değil her canlı kendi hayatını devam ettirmeye ve iyileştirmeye yönelik bir güdü ile hareket eder. Hatta solucandan öğreneceğimiz çok şey olabilir. Kendi hayatını sürdürürken bir yandan da toprağa ve dolayısıyla yeryüzüne ve hayata hizmet ediyor. Biz insanlar olarak sadece bunu yapabilsek büyük iş başarmış oluruz. Yani hem kendi hayatımızı ve bireyselliğimizi yaşarken hem de topluma ve diğer canlılara faydalı olabilsek daha ne isteriz.

 

Evrenin yüzde doksan dokuzundan fazlası çok soğuk ve karanlık. Tanrısız bir gerçeklik açıklaması da bu yalın gözleme dayanmalıdır. Esas olarak aydınlığı ve sıcaklığı değil karanlığı ve soğukluğu görmelidir. Hayatın var olması ve devam etmesi bir seylerin yolunda gitmesi norm değil istisnadır.  İşler niye ters gidiyor değil, ters gitmiyorsa işler niye ters gitmiyor demelidir. Evrene bakıp şu nokta niye soğuk diye sormak anlamlı ise hayatta işler niye ters gidiyor diye sormak da anlamlıdır.

Tanrısız bir gerçeğin soguk ve karanlık yüzü ile yüzleşebilecek birinin Tanrı yı hayatından çıkarması anlaşılabilir ama bu soğuk ve karanlık gerçek karşısında mızmızlanacak birinin Tanrıyı hayatından çıkarması mantıklı olmaz.

 

Tanrı yı hayatından çıkarmamış birisi açısından esas olan evrenin yüzde doksan dokuzundaki karanlık ve soğukluk değil yüzde birindeki hayat ve canlılık olduğundan onun, işler niye ters gidiyor diye sorması anlaşılabilir. Çünkü işlerin anlamlı, düz ve yolunda gitmesini bekler. İstisnai ve mucizevi olan Tanrının varlığı ile onun normu haline gelmiştir. O yüzden işlerin yolunda gitmesi gerektiğine inanmak için Tanrının varlığına ihtiyaç duyarız. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 saat önce, Yeni Üye yazdı:

Solucan örneğini kabul etmiyorum. Zanna dayalı konusmuşsun. Onun Tanrı ile olan ilişkisine dair bir şey bilemezsin. 

 

söylediklerini ters çevirelim:

solucanlar tanrıya inanıyor olabilir...

solucanlar insandan daha zeki canlılardır...

milyonlarca yıl ayakta kalabilmiş her canlı türü güçlüdür.

canlılar bu gücünü, gözlemleyemediğimiz bir tanrıdan değil kendisinden alır.

yine gözlemlerimize göre en zeki canlı insandır.

 

yargılarımız, gözlem yapabildiklerimizle sınırlıdır.

benim gözlemlerim arasında solucanın tanrıyla bir ilişkisi yoktur.

senin aksi yönde bir gözlemin varsa paylaş lütfen.

tanrının varlığına inanmak zaten en büyük "zan"dır.

 

zan ile mutluluk arasında bir ilişki var mıdır?

öyle olmasaydı bu forumda bile hemen her iletide buram buram fanatizm kokmazdı.

kimse kendi ekonomi-politik görüşlerini bu denli ölesiye savunmazdı.

belki nazik bir hareket değil ama -bazı arkadaşlarımızın kimi iletilerin altına "çöp" diye yazdığı gibi-

forumdaki her "zan"lı cümlenin altına "çöp" diye yazılmıyor olması bu fikirleri çöp olmaktan kurtarmıyor.

kimi ömrünü çoktan doldurmuş, miadı geçmiş balık konservesi gibi kokar,

kimi de toplumu zehirleyecek derecede tehlikeli bir uyuşturucu hüviyetindedir.

işte kişide mutluluk duygusunu uyandıran da gerçekten kopuk bu "zan"ların uyuşturucu etkisidir.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 27.10.2020 at 00:35, illusion_ yazdı:

Murphy kanunları mı desem bilemiyorum... Ama ciddi ve insanı intihara sürükleyen bir durum bu... 

 

Güzel giden bir şey olunca, bu işte terslik var diyebiliyorsunuz bazen.

 

Bir şeyler yolunda giderken, beklenmedik ve olumsuz durumlar ortaya çıkıyor...

 

Sanki sizden öte bir güç işlerinizin yolunda gitmesini engelliyor...

 

Çok saçma bir durum, ne söyleyeceğimi de bilmiyorum bu konuyla ilgili... İnsanı bir kukla gibi hissettiriyor... 

 

Basit bir örnek: Bir yere gideceksiniz, hazırlandınız üstünüzü düzgünce giydiniz ve sonrasında üstünüze bir şekilde bir şey döküldü ve bir anda her şey yolundandan çıktı... 

 

Bir şey almak için para biriktirirsem, sonuna geldiğimde parayı kaybedecek ve tüm çabam boşa gidecekmiş gibi hissediyorum... Bu örnek biraz olsun açıklıyor durumu... 

 

Bu konuyla ilgili bana yardımcı olabilir misiniz?

 

Bir psikoloğa sorsaydın

- Algıda seçicilik

- Placebo efekt

- Çocukluk zamanında yaşadıkların ve verdiğin kararlar

- vb.

bazı açıklamalar yapardı.

Fakat bu açıklamalar seni tatmin etmezdi.

 

Sevgiler

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 27.10.2020 at 02:35, illusion_ yazdı:

 

 

Basit bir örnek: Bir yere gideceksiniz, hazırlandınız üstünüzü düzgünce giydiniz ve sonrasında üstünüze bir şekilde bir şey döküldü ve bir anda her şey yolundandan çıktı... 

 

Bir şey almak için para biriktirirsem, sonuna geldiğimde parayı kaybedecek ve tüm çabam boşa gidecekmiş gibi hissediyorum... Bu örnek biraz olsun açıklıyor durumu... 

 

Bu konuyla ilgili bana yardımcı olabilir misiniz?

 

İnsanın kendisi bir çelişki zaten(bu her insan için gerekli)  gideceğin yere neden gidiyorum veya ben bunu neden almak istiyorum gibi bir sorgulama yapabilirsin . çünkü bu kaotik dünyada insan bir yandan yaşama tutunmaya çalışırken doğru yoldan sapabiliyor ve gerçekte asıl yapmak istediği şeylerden uzaklaşabiliyor ve bu boşluğuda başka şeylerle doldurmaya çalışabiliyor..mesela ben hayatım boyunca hep sevdiğim işi yapmam gerektiğine inandım yani hangi alanda yetenekliysem o alanda çalışmalıyım fikrine sahiptim halada öyleyim ama o yol hep çok zordu ve hayatın bana sunduğu işi yapıyorum şimdi, çünkü o yolda kapılar hep yüzüme kapandı. bunu hiç anlayamadım  neden böyle? Çalışma mesaim bittiğinde ise yanlış yerde zamanımı boşa   harcamış  gibi hissediyorum. şartlar insanı hayatın sana sunduğunu yapmaya zorluyor...

tarihinde TanrıBeniNiyeKorudu tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...