Jump to content

Bakara-282.( borç konusunda 1 erkek 2 kadın şahid)olayına son noktayı koyalım!


Recommended Posts

2 saat önce, Buzul yazdı:

İslami bir düzende, dinden dönenler çoğalıyorlar ve islam karşıtı düşüncelerini yayıp, kuran eleştirisi yapıyorlar. İşte bu islama göre allaha savaş açmaktır, fitnedir, bozgunculuktur. Buna önlem alınmazsa da , bu islami düzenin sonunu getirir. Çünkü islami düzenin varlığı, müslüman sayısıyla bağlantılıdır. Kuranda da allaha karşı savaş açanlara, fitne çıkaranlara ne yapılmalıdır diye yazıyor zaten. O yüzden kuranda dinden dönenleri öldürün yazmıyor demek gerçeği yansıtmıyor. Bırak öldürmeyi, el ayak çaprazlama kesin, çarmıha gerin felan yazıyor. 

yok, cık, ı -ıh, nayn, no

dinden dönenleri şöyle yapın böyle yapın yazan bir ayet göster bize. Bahsedilen ayet dinden dönenler için değil.

Ayrıca dinden dönen öldürülür mantığı asıl dine zarar verir, işte o yüzden şöyle bir ayet var.

﴾256﴿

 Dinde zorlama yoktur. Doğru eğriden açıkça ayrılmıştır. Artık kim sahte tanrıları reddeder de Allah’a inanırsa kopmayan sağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah her şeyi işitir ve bilir.

Bu arada müslüman oluncaya kadar onlarla savaşın ayeti de o zamanın azılı düşmanları için , çünkü ya müslüman olacaklar ve mğslümanların kötü olmadığını,artık  taşlara tapmamak gerektiğini anlayıp, doğruyu yaptıklarını anlayacaklar ya savaşacak ölecek ya da öldürülecekler. yani ya müslümanlara karşı savaşacaksınız ya müslğman olacaksınız şeklinde 2 seçenekleri var. Ya müslümanlardan olacaklar ya öldürülecekler, çünkü rahat vermiyor herifler. Yoksa olay şimdi ile alakalı değil, çık sokağa ,hristiyan birini bul, müslüman olmuyorsa öldür , bu değil istenen. Zaten hristiyanım diyen kişi bizlerin İsa peygambere inandığı gibi bizim peygamberimizin de peygamber olduğuna inanıyorsa, hem ALLAH a da inandığı için hem peygamberimizin ALLAH ın peygamberi olduğuna inandığı için onlar için şöyle bir ayet var;

﴾62﴿

 Şüphesiz, iman edenler; yahudilerden, hıristiyanlardan ve Sâbiîler’den de Allah’a ve âhiret gününe inanıp sâlih amel işleyenler için rableri katında mükâfatlar vardır. Onlar için herhangi bir korku yoktur; onlar üzüntü de çekmeyecekler.

Tabi İsa peygambere ALLAH 'ın oğlu demeleri meselesi biraz sıkıntılı ama ayet böyle diyor. 

 

Ve de, dinden çıkan öldürülmese din kalmazmış, din ortadan kalkarmış. Zibilyon tane müslüman var , bunlar zorla mı müslüman? kaç tane müslüman dinden dönmek istiyor? kaç tanesi dönmüş, istatistiklere bakılsın en çok hangi dinden hangi dine geçiliyor. milyon hristiyan var müslüman olan, bir tanesi de tekrar dönmek istemiş mi? döndü diye öldürülmüş mü? 

Bugün günümüzde , videoları olan, mikrofonlara bilir kişi gibi konuşan adam " erkek karısını dövmezse nasıl rahatlayacak" diyor, ulan kuran ın neresinden böyle bir çıkarım yapabildin be adam?

Yani herkes kafasına göre yorumluyor, birileri de dinden çıkarılan öldürülür diyor, diğerleri olur diyor, hatta dinden çıkan öldürülmeseydi din kalkardı olayına kadar geliyor işler, komik.

Hep döndürülüp dolaştırılıp ortaya konulan , araştırılmayan, neden indiği, hangi olaydan dolayı indiği araştırılmayan ayetleri İslamın asan , kesen, hak çalan bir din , müslümanları da bunları uygulayanlar kafasıyla yargılamak tamamen gerçeği ıskalamaktır. ıskalamak da ıskalayan kişiye kaybettirir . milyar insan islamiyeti asan kesen hak yiyen din olarak görmeyip benimsiyorsa o milyar insana salak aptal cahil vs yakıştırması yapmak ise acaba nedir?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 190
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Quote

 milyar insan islamiyeti asan kesen hak yiyen din olarak görmeyip benimsiyorsa o milyar insana salak aptal cahil vs yakıştırması yapmak ise acaba nedir?

 

Belki o milyar insan, asmayı, kesmeyi hak olarak gördüğü için islam oluyordur zaten.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, acizlerdenbiri yazdı:

yok, cık, ı -ıh, nayn, no

dinden dönenleri şöyle yapın böyle yapın yazan bir ayet göster bize. Bahsedilen ayet dinden dönenler için değil.

Ayrıca dinden dönen öldürülür mantığı asıl dine zarar verir, işte o yüzden şöyle bir ayet var.

﴾256﴿

 Dinde zorlama yoktur. Doğru eğriden açıkça ayrılmıştır. Artık kim sahte tanrıları reddeder de Allah’a inanırsa kopmayan sağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah her şeyi işitir ve bilir.

Bu arada müslüman oluncaya kadar onlarla savaşın ayeti de o zamanın azılı düşmanları için , çünkü ya müslüman olacaklar ve mğslümanların kötü olmadığını,artık  taşlara tapmamak gerektiğini anlayıp, doğruyu yaptıklarını anlayacaklar ya savaşacak ölecek ya da öldürülecekler. yani ya müslümanlara karşı savaşacaksınız ya müslğman olacaksınız şeklinde 2 seçenekleri var. Ya müslümanlardan olacaklar ya öldürülecekler, çünkü rahat vermiyor herifler. Yoksa olay şimdi ile alakalı değil, çık sokağa ,hristiyan birini bul, müslüman olmuyorsa öldür , bu değil istenen. Zaten hristiyanım diyen kişi bizlerin İsa peygambere inandığı gibi bizim peygamberimizin de peygamber olduğuna inanıyorsa, hem ALLAH a da inandığı için hem peygamberimizin ALLAH ın peygamberi olduğuna inandığı için onlar için şöyle bir ayet var;

﴾62﴿

 Şüphesiz, iman edenler; yahudilerden, hıristiyanlardan ve Sâbiîler’den de Allah’a ve âhiret gününe inanıp sâlih amel işleyenler için rableri katında mükâfatlar vardır. Onlar için herhangi bir korku yoktur; onlar üzüntü de çekmeyecekler.

Tabi İsa peygambere ALLAH 'ın oğlu demeleri meselesi biraz sıkıntılı ama ayet böyle diyor. 

 

Ve de, dinden çıkan öldürülmese din kalmazmış, din ortadan kalkarmış. Zibilyon tane müslüman var , bunlar zorla mı müslüman? kaç tane müslüman dinden dönmek istiyor? kaç tanesi dönmüş, istatistiklere bakılsın en çok hangi dinden hangi dine geçiliyor. milyon hristiyan var müslüman olan, bir tanesi de tekrar dönmek istemiş mi? döndü diye öldürülmüş mü? 

Bugün günümüzde , videoları olan, mikrofonlara bilir kişi gibi konuşan adam " erkek karısını dövmezse nasıl rahatlayacak" diyor, ulan kuran ın neresinden böyle bir çıkarım yapabildin be adam?

Yani herkes kafasına göre yorumluyor, birileri de dinden çıkarılan öldürülür diyor, diğerleri olur diyor, hatta dinden çıkan öldürülmeseydi din kalkardı olayına kadar geliyor işler, komik.

Hep döndürülüp dolaştırılıp ortaya konulan , araştırılmayan, neden indiği, hangi olaydan dolayı indiği araştırılmayan ayetleri İslamın asan , kesen, hak çalan bir din , müslümanları da bunları uygulayanlar kafasıyla yargılamak tamamen gerçeği ıskalamaktır. ıskalamak da ıskalayan kişiye kaybettirir . milyar insan islamiyeti asan kesen hak yiyen din olarak görmeyip benimsiyorsa o milyar insana salak aptal cahil vs yakıştırması yapmak ise acaba nedir?

Kendilerine kitap verilmiş olanlardan Allah'a ve ahiret gününe iman etmeyen, Allah'ın ve Peygamber'inin haram kıldığını haram tanımayan ve hak dini din edinmeyenlere karşı, küçük düşürülmüş bir halde kendi elleriyle cizye verinceye kadar savaşın. Tevbe 29

 

Dinde zorlama yok da bu ayet ne? Ya müslüman ol, ya cizye ver ya da öl diyen bu ayet ne? Ayrıca halifeler döneminde neden birçok yer ele geçirildi? Osman döneminde kafkaslara doğru ilerleyen islam ordusu, neden hazarlarla savaştı mesela? Ne işi vardı arabistanda kurulan islam devletinin oralarda? Şimdi bu halifeler islama aykırı mı davrandılar yani?

Şu kadar müslüman var diyorsunuz ya hani. İşte bunlar zamanında islamın yayılmacı politikasını benimseyen kişilerce müslümanlaştırılan insanların islamı kuşaktan kuşağa aktarmaya başlamasının ve kuşakların islama göre yetiştirilmesinin bir sonucudur. Durum buyken, bugün bu kadar müslümanın olması bu yayılmacılığın, bu savaşların sonucuyken, islam saldırıya, yayılmacılığa, dayatmaya izin vermez demek gerçeği yansıtmamaktadır. İslam devletleşmek isteyen ve yayılmacı bir politika izleyen bir ideolojidir.

 

Bir ayette de allah katında tek din islamdır. Bir ayette de islamdan başka din arayanlar, kaybedenler olacaktır da yazıyor. Sizin yanılgılarınızdan biri de şu. Kuranın tutarsızlıklar barındırmayan bir kitap olduğunu sanmanız. Oysa ki kuran bir yerde senin dinin sana, benim dinim bana der. Diğer bir ayette fitne kalmayıncaya dek, din allahın oluncaya dek savaşın, eğer vazgeçerlerse zalimlerden başkasına düşmanlık yoktur der, diğer bir ayette de kafirler zalimlerdir der.

 

Kim İslam'dan başka bir dine yönelirse, onunki kabul edilmeyecektir. O ahirette de kaybedenlerdendir. Ali imran 85

 

Allah katında din İslâm'dır. Kitap verilenler, kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki kıskançlık yüzünden ayrılığa düştüler. Allah'ın âyetlerini inkâr edenler bilmelidirler ki, Allah'ın hesabı çok çabuktur. Ali imran 19

 

Ayrıca düşün, insanlar zamanında topluca dine geçiyorlarmış. Bu insanların günler boyu kuran okuyup, islam üzerine düşünüp, islamı çok mantıklı buldukları için, islamda yanlış, tutarsızlık, mantıksızlık olmadığı sonucuna ulaştıkları için islama geçtiklerini düşünmüyorsun değil mi? Dinin toplu bir şekilde düşünmeden, araştırmadan kabul edilmesi de islamın sınavının ne kadar saçma, mantıksız olduğunu bize yine gösteriyor. 

tarihinde Buzul tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
7 saat önce, sağduyu yazdı:

 

Yani diyorsun ki, bu Allah yaptığı şeyin nasıl çalışacağını bilmiyor.

 

Seçim bize verilmişmiş. Seçim yaparken neye göre seçim yapıyoruz? Allah'ın bizzat kendisinin yaptığı seçim yapma mekanizmasına göre yapmıyor muyuz? Bu Allah kendi yaptığı seçim mekanizmasının nasıl çalışacağını bilmiyor mu?

 

Madem bu Allah kendi yarattığı bazı insanların kötülük yapacağını biliyor, o zaman ne diye bile bile bu insanları yaratıyor? Bu Allah kötülük yapacak insanları yaratmadan insanlık yaratamayacak kadar salak mı?

 

Şimdi din masalına göre bu Allah kötülüğün olmadığı cennet diye bir yer yaratmış, oraya koyduğu insanlar sonsuza kadar kötülük yapmadan mutlu mesut yaşayacakmış. Madem bu Allah böyle bir şey yapabiliyor, o zaman ne diye baştan direk cennet diye bir yaratıp oraya uygun insanlar yaratmamış?

 

Kötülüğün olmasını neden istiyorsun? İnsanların acı çekmesi sana neden normal geliyor? Kötülüğün, acının olmadığı herkesin mutlu mesut, zevk alarak yaşadığı bir sistem olmasını neden istemiyorsun?

Tam saçmalık buna gücü yetiyormuş ama hikmeti gereği kötülüğü de yapmış ki iyiler kötüler ayrılsınmış. Ne olursa olsun kötülük problemi ya kudret ya merhamet ya da bilgecelik anlamına gelen ''hikmet'' sıfatı tarafından tökezliyor sonunda...

Link to post
Sitelerde Paylaş

İşte islamofobyanın aktörleri.ALLAH zulmedici değil, insanlar zulmedici. Dinden çıkan öldürülmeli diyen "insan" ve sonra olanlar, savundukları dine verdikleri zararlar.

 

Beni kuran ilgilendiyor ve kuran da dinden çıkan öldürülür yazmıyor•

Bu konuyla ilgili bir yazıyı paylaşmak isterim, gayet net açıklanmış.

İran''da iki kadının Müslüman iken dönüp Hristiyan olmaları sebebiyle işkence gördükleri ve tekrar Müslüman olmazlarsa idam edilecekleri haberi dünyada dolaşıma sokuldu. Bunu gece gündüz yaymaya çalışanların bir kısmı iyi niyetli, böyle bir cinayeti önlemek istiyorlar. Bir kısmı ise iyi niyetli değil, İslam karşıtları, bu fırsatı da kullanarak İslam''ın imajını kirletmek, İslam''ı şiddet ve baskı dini olarak göstermek, insanların hak ve özgürlüklerini koruyabilmeleri için İslam''ın yayılmasını engellemeye çalışmaları gerektiğini vurgulamak istiyorlar.

Evet, fıkıh kitaplarının çoğunda, ilgili bölümleri açıp bakarsanız kadın olsun, erkek olsun dininden dönenlerin, sırf bu sebeple -yani din değiştirdikleri için- idam edilmeleri, işkence edilmeleri gerektiği hükmünü okursunuz.

Ama Kur''an-ı Kerim''i açıp okursanız böyle bir hüküm göremezsiniz. Hadislere baktığınızda da farklı rivayetlerin bulunduğunu, bunlar bir arada değerlendirilince dinden dönen kimsenin bu yüzden değil, Müslümanlara karşı savaşa karar verdiğinden dolayı cezalandırıldıklarını anlarsınız. Bu anlayışın bir tezahürü (güzel örneği) olarak İmam Ebû Hanîfe''yi zikredebilirim; o, dininden dönen kadının öldürülemeyeceğini, çünkü tabiat olarak kadının muharip (savaşçı) olmadığını savunuyor.

Serahsî el-Mebsût isimli eserinde (Siyer-Mürted bölümü) Ebû Hanîfe''nin bu yorumunu uzunca naklediyor. Hz. Peygamber''in savaşta kadınların öldürülmelerini yasakladığına dair hadisleri aktarıyor ve Peygamberimizin, savaşta öldürülen bir kadın için “Bu savaşmaz ki…” ifadesinden hareketle şu kesin ifadeye yer veriyor: Bu söz gösteriyor ki, dininden dönenin öldürülmesi -dinden dönme- eylemine değil, savaş açma karar ve eylemine bağlıdır, bu sebeple kadınlar öldürülemezler; çünkü onlar savaşmazlar.”

Her dinden dönen erkek de Müslümanlara karşı savaşma karar ve eylemi içinde olmadığına göre “dinden dönen kim olursa olsun, Müslümanlara karşı savaşmadıkça öldürülemez” hükmünü İslam''a ait göstermek daha doğru olacaktır. Bir dinin, hem “dinde zorlama yoktur” deyip hem de insanları Müslüman olmaları veya İslam''da kalmaları için zorlayacağı düşünülemez.

Link to post
Sitelerde Paylaş
52 minutes ago, acizlerdenbiri said:

ben milyar insan içinden bir bireyim ve asmayı kesmeyi sevmiyor ve savunmuyorum.Tanıdığım bütün islam olanlarda öyle. 

 

İstisnalar kaideyi bozmaz. 

 

Ha, zaten böyle diyorsan, islamla işin ne senin? İslam amsatanlık ve vahşet dinidir, laf olsun diye değil, ciddi ciddi öyledir. 

 

Senin şu Allah, kime piç diyor mesela, bir fikrin var mı? Senin şu allah, evlenemeyenlere sikmeleri (nikah) için cariye namıyla am alıp satmayı mübah kılmıyor mu? 

 

Ha, bunları allah dediğiniz şey söylüyor, ben yazınca aynı kelimeleri türkçe olarak tu kaka oluyorum di mi? Git bak, kuranda bunlar aynen böyle geçer, "furucuhinne" "am" değil mi? "NKH - Nikah" sikmek değil mi?

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
19 saat önce, Buzul yazdı:

Kendilerine kitap verilmiş olanlardan Allah'a ve ahiret gününe iman etmeyen, Allah'ın ve Peygamber'inin haram kıldığını haram tanımayan ve hak dini din edinmeyenlere karşı, küçük düşürülmüş bir halde kendi elleriyle cizye verinceye kadar savaşın. Tevbe 29

Allah yolunda, sizinle savaşanlarla savaşın ve haksız saldırı yapmayın.* Allah, haksız saldırı yapanları sevmez. BAKARA 190

( sizinle savaşanlarla! )

 

" İçlerinden haksızlığa sapanlar dışında Ehl-i kitap’la mücadelenizi sadece en güzel yolla sürdürün ve deyin ki: "Bize indirilene de size indirilene de inandık. Bizim tanrımız da sizin tanrınız da birdir. Biz O’na teslim olmuşuzdur." Ankebut 46

( haksızlığa sapanlar dışında!)

 

Yani dinde zorlama yoktur ayeti var ama sizinle savaşanlarla, sizleri yurtlrından çıkaranlarla aynı şekilde mücadele edin ayeti de var.

 

islamı yayma konusunda fetih politikası çok tafsilatlı bir konu, kabaca güzel ve doğru olen bir şeyi paylaşmak, yaymak diyelim zekatı , sadakası, miras durumunda şöyle yapın.. anne baba yaşlanınca merhamet edin, hatta öf bile demeyin, alkol, kumar bunlar eğlenceli ama zararları çoktur, zinadan uzak durun.. di mi? zina... bak ortalık parçalanmış yuva , anne babası ayrı çocuk dolu, neyse geçelim, ama asla toprak kazanmak, yağmalamak amaçlı değil. Bunlar sizin araştırmanız ile anlayacağınız şeyler benim çapım yetmez bunların tamamını anlatabilmeye.
Cizye meselesi, o dönemde müslğman olmayan ahaliye ( hristiyan, yahudi gibi din, kitap gönderilmişlere )putperestlere karşı , müslüman düşmanlarına karşı müslümanlarla birlikte savaşmaya gelin denilse gelmiyorlar tabi haliyle fakat o sırada artık müslümanların sayısı çoğalmış, devlet yönetimi müslümanlarda  ve hristiyan ya da yahudilere zulm eden de yok, paşa paşa yaşıyorlar, müslümanlarda diyor ki savaşmıyorsunuz, bizimle birlikte olmuyorsunuz ama biz burayı korurken siz burada yaşadığınız için sizleri de korumuş oluyoruz, çünkü müşrikler talan eder ortalığı, bugün  bile sitede oturuyorsun ve güvenlik elemanlarına para ödüyorsun değil mi? adamlar gündüz ve gece sitenin güvenliğine bakıyor, işte cizye de bu misal.

Neyse bunlar anlaşılması için kaynak kaynak arıştırılma zahmetine girilmesi gereken konular, fakat bir atesitten öbürüne miras yoluyla aktarılır gibi aktarılan klasik din çürütme argümanları olarak sadece 1 ayeti ele alıp vay anasını olaya bak demek doğru değil. 

Örneğin hemen bakara 192-193 örnekleri verilir, onları yakaladığınız yerde öldürün.. diye başlayan ayetler, yahu başı var onun ayrıca kuran ın farklı yerlerinde o konularla paralel ayetler var.

yetimin başını okşa

annen baban yaşlandıklarında onlara merhamet göster ayeti var

bir sürü güzel öğretiler var.. 

Neyse bir yerden sonra olay körler çarşısında ayna satmaya, sağırlar çarşısında gazel atmaya benziyor. körün aynaya , sağırın gazele ihtiyacı yok.

Ama üzülüyorum be kardeşlerim, gerçekten üzülüyorum, ıskalıyorsunuz.. Hem onun yarattığı eli ayağı ağzı kulağı kullanıyor hem onu beğenmiyor, kafa tutuyorsunuz. Bu nasıl bi iştir, ne yazık bir iştir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, acizlerdenbiri yazdı:

Allah yolunda, sizinle savaşanlarla savaşın ve haksız saldırı yapmayın.* Allah, haksız saldırı yapanları sevmez. BAKARA 190

( sizinle savaşanlarla! )

 

" İçlerinden haksızlığa sapanlar dışında Ehl-i kitap’la mücadelenizi sadece en güzel yolla sürdürün ve deyin ki: "Bize indirilene de size indirilene de inandık. Bizim tanrımız da sizin tanrınız da birdir. Biz O’na teslim olmuşuzdur." Ankebut 46

( haksızlığa sapanlar dışında!)

 

Yani dinde zorlama yoktur ayeti var ama sizinle savaşanlarla, sizleri yurtlrından çıkaranlarla aynı şekilde mücadele edin ayeti de var.

 

islamı yayma konusunda fetih politikası çok tafsilatlı bir konu, kabaca güzel ve doğru olen bir şeyi paylaşmak, yaymak diyelim zekatı , sadakası, miras durumunda şöyle yapın.. anne baba yaşlanınca merhamet edin, hatta öf bile demeyin, alkol, kumar bunlar eğlenceli ama zararları çoktur, zinadan uzak durun.. di mi? zina... bak ortalık parçalanmış yuva , anne babası ayrı çocuk dolu, neyse geçelim, ama asla toprak kazanmak, yağmalamak amaçlı değil. Bunlar sizin araştırmanız ile anlayacağınız şeyler benim çapım yetmez bunların tamamını anlatabilmeye.
Cizye meselesi, o dönemde müslğman olmayan ahaliye ( hristiyan, yahudi gibi din, kitap gönderilmişlere )putperestlere karşı , müslüman düşmanlarına karşı müslümanlarla birlikte savaşmaya gelin denilse gelmiyorlar tabi haliyle fakat o sırada artık müslümanların sayısı çoğalmış, devlet yönetimi müslümanlarda  ve hristiyan ya da yahudilere zulm eden de yok, paşa paşa yaşıyorlar, müslümanlarda diyor ki savaşmıyorsunuz, bizimle birlikte olmuyorsunuz ama biz burayı korurken siz burada yaşadığınız için sizleri de korumuş oluyoruz, çünkü müşrikler talan eder ortalığı, bugün  bile sitede oturuyorsun ve güvenlik elemanlarına para ödüyorsun değil mi? adamlar gündüz ve gece sitenin güvenliğine bakıyor, işte cizye de bu misal.

Neyse bunlar anlaşılması için kaynak kaynak arıştırılma zahmetine girilmesi gereken konular, fakat bir atesitten öbürüne miras yoluyla aktarılır gibi aktarılan klasik din çürütme argümanları olarak sadece 1 ayeti ele alıp vay anasını olaya bak demek doğru değil. 

Örneğin hemen bakara 192-193 örnekleri verilir, onları yakaladığınız yerde öldürün.. diye başlayan ayetler, yahu başı var onun ayrıca kuran ın farklı yerlerinde o konularla paralel ayetler var.

yetimin başını okşa

annen baban yaşlandıklarında onlara merhamet göster ayeti var

bir sürü güzel öğretiler var.. 

Neyse bir yerden sonra olay körler çarşısında ayna satmaya, sağırlar çarşısında gazel atmaya benziyor. körün aynaya , sağırın gazele ihtiyacı yok.

Ama üzülüyorum be kardeşlerim, gerçekten üzülüyorum, ıskalıyorsunuz.. Hem onun yarattığı eli ayağı ağzı kulağı kullanıyor hem onu beğenmiyor, kafa tutuyorsunuz. Bu nasıl bi iştir, ne yazık bir iştir.

İşte senin işine gelmediği için kabul edemediği konu şu, allahı inkar etmek, allah yolundan alıkoymak, islam karşıtı düşüncelerini yaymak, kuran eleştirisi yapmak felan da islama göre fitne olarak görülen şeylerdendir. Bu allaha karşı savaş açmaktır.  İslam devletinde, islam eleştirisi yapsan, islam karşıtı düşüncelerini yaysan bu hak düzeni bozmaya çalışmak, insanları allah yolundan alıkoymaya çalışmak, fitne olarak görülür. Ki bu da mantıklı. Çünkü kurulan devlet bir din devleti. Bu devletin varlığı da, müslüman sayısıyla bağlantılı. Müslümanların azalması, dinden çıkanların çoğalması demek de islami düzenin sonunu getirir.  Şimdi bana islama göre nelerin fitne olarak görüldüğünü söyle, kurana bakarak. Allaha karşı da nasıl savaş açılır? Ve bu fitne adam öldürmekten daha kötü , daha büyük bir günah olarak görülüyor. Evet, islama göre adam öldürmekten daha kötü ne olabilir acaba? Düşün bir bakalım.

 

İnkâr eden ve insanları Allah’ın yolundan alıkoyanların, bozgunculuklarına karşılık olarak azaplarının üstüne azap ekleriz.Nahl 88

 

Sana haram ayda/savaşın yasak olduğu ayda savaşmayı soruyorlar. De ki: “O ayda savaşmak büyük bir günahtır. İnsanları Allah'ın yolundan alıkoymak, Allah'ı inkâr etmek, Mescid-i Harâm'ın ziyaretine engel olmak ve halkını oradan çıkarmak ise Allah katında daha büyük bir suçtur. Fitne de, adam öldürmekten daha büyük bir günahtır.” Eğer onların güçleri yeterse, sizi dininizden döndürünceye kadar size karşı savaşa devam ederler. Sizden de kim dininden döner ve kâfir olarak ölürse, onların yaptıkları işler dünyada da ahirette de boşa gider. Onlar cehennemliktir ve orada sürekli kalırlar.Bakara 217

 

Şu of bile denmemesi gereken( neden of demeyecekmişiz ayrıca) anne, baba varoluşuna neden oldukları çocuğun acı çekmesine neden olurlar. Çocuk hastalıktan kıvranırken de örnek olarak, ona eziyet eden allaha tapınır, o allaha övgüler dizerler. Bu nasıl bir merhamettir ki, çocuğuna eziyet eden allaha tapınıyorlar. Yaratılmayı güzel bir şey sanıyorsun, ama milyonlarca kişi acılarından kurtulmak için intihar etti burada. Bu intihar edenlerin de annesi, babası vardı. Evren, yaşam, anne, baba bunlar birçok insanın putudurlar. Zaten bunları putlaştıran zihin yapısından çıkmadı mı, bu yarattığı için övgü bekleyen, muhtaç edip, yoksunluk verip, pişkin pişkin şükür bekleyen allah da. O çok merhametli allah neden demiyor, acı çekecek canlıları var etmeyin diye mesela, muhtaç canlıları geçim derdine düşürmeyin diye mesela, onları baskı, stres, hastalık olan bir yerde var etmeyin diye mesela. Çünkü bu allahı oluşturan zihin yapısı, evren, yaşam övücülüğü yapmayı, yaratılmayı merhamet, iyilik sanmakta. Müslümanlara bakarsanız zaten, acı, ızdırap, keder üreten yaşamın sürekliliğini de överler.

Yaratıcıya karşı çıkılamaz, o eleştirilemez. Ona karşı çıkmak kötülüktür, zalimliktir. İşte ona yaranmaya çalışmak, ona tapınmak iyiliktir, üstünlüktür, övülesidir gibi söylemler de yine bu zihin yapısının putlaştırdığı birtakım sanılardır. Yaratıcı diye yalaka ve yancılığını yapmak durumunda değiliz. Yaratıcı diye eleştiri dışı olacak diye bir şey de yok. Yaratıcı, o yüzden karşı çıkılamaz. O nasıl mantık öyle? Bu zihin yapısı yaratıcı kavramını putlaştırmaktadır.

 

tarihinde Buzul tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 03.12.2020 at 12:54, acizlerdenbiri said:

hiç işletme okumadan, bakkal bile işletmemiş biri 1000 kişinin çalıştığı bir fabrika için " ben bu fabrikanın sahibi olabilirim, ben yönetebilirim " dese , üstelik fabrikadaki ürünlerden, makinalardan da bilgi sahibi değil, sadece gördüğü kadarıyla , çıkarımlar, tahminler yaparak başarılı olabileceğini sanıyor. Bu kişi fabrikayı iflas ettirecektir.

Yaratılmış bir aciz varlık olarak da biz fabrikayı yönetmek isteyen kişi gibi diyoruz ki " şöyle olsaydı, böyle olmasaydı.. direkt olarak cennet olsaydı .. iyiler cennete konsaydı.. "

 iyilikler yapıp cenneti hak edecek olanları bildikleri için hemen yaratıp hemen cennete mi almalılar? Nasıl olsun? yarattılar bi yerde kısa bi beklettiler sonra hadi cennete.

- noldu ya , nereye gidiyoruz?

- sorma uzun hikaye, sizi yarattık sizin cenneti hak edecek işler yaptığınızı siz daha onları yapmadan bildiğimiz için hiç sizi uğraştırmadan doooğru cennete,hadi bakalım  uygun adım maaarşş. yalnız boş boş yürümeyelim komando yürüyüş kararı sayılacaaaaak .. sayy ,Hüop Adana'lı almıym aklını, gevşeme. 

Nasıl? iyi mi?

 

Yani diyorsun ki, ben birilerinin yanmasından, acı çekmesinden sapıkça bir haz alıyorum, birileri acı çekmeden hayatın bir anlamı yok.

 

Yahu sana bir tanrının yakacağını bile bile insan yaratması hiç garip gelmiyor mu?

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 02.12.2020 at 21:02, acizlerdenbiri said:

Her insanın yapacağı şeyi tasarlamadı,insanların seçimleri  insanlarda, o insanı yaratmak istedi ve bunun için evreni tasarladı.

 

Nasıl tasarlamadı? Bu sapık tanrının zihninde bütün yaşanılanların bilgisi daha yaşanmadan önce yok muydu?

 

Seçim deyip duruyorsun, insan bu seçimleri neye göre yapıyor? Allah'ın bizzat tasarladığı karar verme mekanizmasını kullanarak yapmıyor mu?

 

Ayrıca Allah her boku bildiğine göre, insanın Allah'ın bildiğinin dışında bir seçim yapmasına imkan var mı? Mesela X kişisi daha yaratılmadan önce A ve B seçeneklerinden A seçeneğini seçeceği bilgisi Allah'ın bilgisi dahilinde değil mi? Şimdi bu X kişisinin B seçeneğini seçme imkanı var mı?

 

Sen daha ortada yokken senin tüm kararlarının, eylemlerinin bilgisi Allah'ın bilgisi dahilinde iken başka türlü davranman nasıl mümkün olacak?

 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
28 dakika önce, sağduyu yazdı:

 

Nasıl tasarlamadı? Bu sapık tanrının zihninde bütün yaşanılanların bilgisi daha yaşanmadan önce yok muydu?

 

Seçim deyip duruyorsun, insan bu seçimleri neye göre yapıyor? Allah'ın bizzat tasarladığı karar verme mekanizmasını kullanarak yapmıyor mu?

 

Ayrıca Allah her boku bildiğine göre, insanın Allah'ın bildiğinin dışında bir seçim yapmasına imkan var mı? Mesela X kişisi daha yaratılmadan önce A ve B seçeneklerinden A seçeneğini seçeceği bilgisi Allah'ın bilgisi dahilinde değil mi? Şimdi bu X kişisinin B seçeneğini seçme imkanı var mı?

 

Sen daha ortada yokken senin tüm kararlarının, eylemlerinin bilgisi Allah'ın bilgisi dahilinde iken başka türlü davranman nasıl mümkün olacak?

 

 

 

 

eylemlerinin bilgisi Allah'ın bilgisi dahilinde iken başka türlü davranman nasıl mümkün olacak? diye sormuşsunuz!

ALLAH nasıl davranacağımızı biliyor ama karışmıyor, seçimi biz yapıyoruz. o biliyor ama nasıl davranacağımızı bize bırakıyor .

seçme hürriyeti vermiş ama doğruları seçmemiz pek mümkün olmuyor.Evrendeki farklı varlıklardan biri olsaydık, biri ya da bir şey, full itaat durumunda olurduk fakat irade (seçme hakkı ) verilmiş bir varlık olduğumuz için doğru davranmak/yanlış davranmak arasında seçim hakkımız var. evrendeki diğer herşey ona itaat etmede.biz hariç her şey..

gezegenler, yıldızlar,okyanuslar, denizler, @Buzullar bile..:) Belki tek fark biz itaat edersek farkında olarak, onlar ise  farkında olmadan itaat ediyorlar. ( Melekler, cinler hariç dememe gerek yok sanırım )

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
8 saat önce, acizlerdenbiri yazdı:

eylemlerinin bilgisi Allah'ın bilgisi dahilinde iken başka türlü davranman nasıl mümkün olacak? diye sormuşsunuz!

ALLAH nasıl davranacağımızı biliyor ama karışmıyor, seçimi biz yapıyoruz. o biliyor ama nasıl davranacağımızı bize bırakıyor .

seçme hürriyeti vermiş ama doğruları seçmemiz pek mümkün olmuyor.Evrendeki farklı varlıklardan biri olsaydık, biri ya da bir şey, full itaat durumunda olurduk fakat irade (seçme hakkı ) verilmiş bir varlık olduğumuz için doğru davranmak/yanlış davranmak arasında seçim hakkımız var. evrendeki diğer herşey ona itaat etmede.biz hariç her şey..

gezegenler, yıldızlar,okyanuslar, denizler, @Buzullar bile..:) Belki tek fark biz itaat edersek farkında olarak, onlar ise  farkında olmadan itaat ediyorlar. ( Melekler, cinler hariç dememe gerek yok sanırım )

 

Göklerde ve yerde ne varsa onu tesbih eder, yüceltir, över yazıyor ya kuranda, örnek olarak acılı bir ölüm süreci yaşayan şu geyik allahı ne diyerek övüyordur sence? Şu geyikten, kendisine şu işkenceyi, şu eziyeti yaşatan allaha sövgü değil de, övgü gelmesi çok tuhaf değil mi sence de? Gerçi hastalık verip, kıvrandıran, acı çektirip, eziyet eden allaha övgü dizenlerin, onu eleştiremezsiniz, onu yücelteceksiniz diyenlerin olduğu bir yer burası.

 

 

tarihinde Buzul tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
12 saat önce, acizlerdenbiri yazdı:

eylemlerinin bilgisi Allah'ın bilgisi dahilinde iken başka türlü davranman nasıl mümkün olacak? diye sormuşsunuz!

ALLAH nasıl davranacağımızı biliyor ama karışmıyor, seçimi biz yapıyoruz. o biliyor ama nasıl davranacağımızı bize bırakıyor .

seçme hürriyeti vermiş ama doğruları seçmemiz pek mümkün olmuyor.Evrendeki farklı varlıklardan biri olsaydık, biri ya da bir şey, full itaat durumunda olurduk fakat irade (seçme hakkı ) verilmiş bir varlık olduğumuz için doğru davranmak/yanlış davranmak arasında seçim hakkımız var. evrendeki diğer herşey ona itaat etmede.biz hariç her şey..

gezegenler, yıldızlar,okyanuslar, denizler, @Buzullar bile..:) Belki tek fark biz itaat edersek farkında olarak, onlar ise  farkında olmadan itaat ediyorlar. ( Melekler, cinler hariç dememe gerek yok sanırım )

 

 

Şu Arap putu allah seçme hakkını balkon konuşmasını yaparken mi dağıttı ?? Gözunlemi gördün de böyle bilmiş bilmiş konuşuyorsun ?? Seçme hakkını Kök tengrinin vermediği ne malum ? Veya Enki,Thor,Zeus,Menat,Uzza ??

 

Belki Arap putu allah eski tanrıların verdiği hakları cebren ve hile ile gasp edip, ben verdim diye sizi kekliyordur !!!!

tarihinde Teşup'unOğlu tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
10 hours ago, acizlerdenbiri said:

eylemlerinin bilgisi Allah'ın bilgisi dahilinde iken başka türlü davranman nasıl mümkün olacak? diye sormuşsunuz!

ALLAH nasıl davranacağımızı biliyor ama karışmıyor, seçimi biz yapıyoruz. o biliyor ama nasıl davranacağımızı bize bırakıyor .

seçme hürriyeti vermiş ama doğruları seçmemiz pek mümkün olmuyor.Evrendeki farklı varlıklardan biri olsaydık, biri ya da bir şey, full itaat durumunda olurduk fakat irade (seçme hakkı ) verilmiş bir varlık olduğumuz için doğru davranmak/yanlış davranmak arasında seçim hakkımız var. evrendeki diğer herşey ona itaat etmede.biz hariç her şey..

gezegenler, yıldızlar,okyanuslar, denizler, @Buzullar bile..:) Belki tek fark biz itaat edersek farkında olarak, onlar ise  farkında olmadan itaat ediyorlar. ( Melekler, cinler hariç dememe gerek yok sanırım )

 

 

Yahu sen daha ortada yokken nasıl davranacağın seni bizzat yaratan bir şey tarafından biliniyorsa neyin seçimini yapacaksın? Sen daha ortada yokken senin yapacağın tüm eylemler biliniyorsa sen o bilineni yapan bir makine olursun sadece.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 saat önce, Buzul yazdı:

Göklerde ve yerde ne varsa onu tesbih eder, yüceltir, över yazıyor ya kuranda, örnek olarak acılı bir ölüm süreci yaşayan şu geyik allahı ne diyerek övüyordur sence? Şu geyikten, kendisine şu işkenceyi, şu eziyeti yaşatan allaha sövgü değil de, övgü gelmesi çok tuhaf değil mi sence de? Gerçi hastalık verip, kıvrandıran, acı çektirip, eziyet eden allaha övgü dizenlerin, onu eleştiremezsiniz, onu yücelteceksiniz diyenlerin olduğu bir yer burası.

 

 

Sevgili buzul! Evet göklerdeki ve yerdeki her şey ALLAH'ı tesbih eder ayeti var , ben bu tesbih ediş bilinçli mi bilinçsiz mi bilemiyorum.Bilinçli de olabilir bilinçsiz de. Örneğin bir anne geyik doğum yaptığında onun yavrusu olduğunu bilir, onu besler, korur kollar , bu biliş gibi belki başka bildikleri, farkındalıkları olabilir, o da kendince yaradanı tesbih edebilir. Yani geyik yapmışlığımız çoktur ama geyik olamadığımız için tam olarak bilinçli şekilde bir tesbih edişi var mı yok mu bilmeyiz.

Belki bilinçsiz olarak tesbih ediyordur, örneğin onun yer yüzündeki her şeyi yiyip içmemesi,yalnızca belirli şeyleri yiyip içmesi de bir kural kaide zincirinde öyle değil mi? mesela bazı bitkilerden yiyebilir ama yiyemediği tür bitkiler olabilir, et yiyemez örneğin, tabiatına uygun yemek içmek durumunda , işte bu kurala uyuş ,o farkında olmadan onun tasarımını yapmış olan, onu yaratmış olan yaratıcısını tesbih etmesidir. 

Bizim de bilinçsiz tesbihimiz var, nefes alıyoruz.. mümkün mü almamak, yiyoruz , içiyoruz, mümkğn mü yememek içmemek,kısaca tasarlandığı gibi yaşıyoruz işte. İşte bu kurallar her an işlediğinde , her kural kaide yerine geldiğinde bir nevi onu tesbih etmekte. akciğerler onu tesbih etmekte, sindirim organları onu tesbih etmekte..Kalp.. kanı pompalamakta, kim tasarlamış kim görev vermiş o organa, biz mi? hayır, annemiz mi? hayır. Onu yaratan ,elimize bulaştığında tiksinip yıkadığımız bir su parçasından var etmiş her biri farklı işlere hizmet eden organlarımızı, bizi hayata getirecek organlarımızı.

İnkar eden dahi farkında olmadan her an tesbih etmede, kalbi attıkça, nefes aldıkça, gözü gördükçe, kulağı duydukça.. 

Azamet kimde, ululuk kimde..

Kafa tutmak kimde.. beğenmemek kimde..

Ah arkadaşlar yapmayalım, hem tasarımında hiç bir katkımızın, fikrimizin dahi olmadığı organlarımızla yaşayıp hem onun yarattıklarını yiyip içip , hem onun tasarımı ile olan sindirim organları ile boşaltıp, hem yarattıklarını, yaptıklarını daha sebeplerine tam hakim olmadan bilinçsizce eleştirmeyelim, nankörlük etmeyelim. İş ciddi, iş çok ciddi. Teslim olmadan, tamam demeden gitmeyelim bu dünyadan , kaybedenlerden olmayalım . Uyanalım. Öldükten sonra uyanacağız , ölmeden önce ölelim, uyanalım.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 saat önce, Buzul yazdı:

Göklerde ve yerde ne varsa onu tesbih eder, yüceltir, över yazıyor ya kuranda, örnek olarak acılı bir ölüm süreci yaşayan şu geyik allahı ne diyerek övüyordur sence? Şu geyikten, kendisine şu işkenceyi, şu eziyeti yaşatan allaha sövgü değil de, övgü gelmesi çok tuhaf değil mi sence de? Gerçi hastalık verip, kıvrandıran, acı çektirip, eziyet eden allaha övgü dizenlerin, onu eleştiremezsiniz, onu yücelteceksiniz diyenlerin olduğu bir yer burası.

 

 

Bu arada enteresan bir şey var ki, geyiği çita bile her avında yakalamayı başaramazken komodo ejderi nasıl yakalamış. Diyelim ki geyik bir şekilde yaralandı ve ejder de fırsattan istifade etti, peki elinde kamerası ile olayı tam dibinden görüntüleyen kameraman da ne tesadüf ki tam o sırada orda mıydı? Tamamen doğal olmayan bir mizansen bu, geyiği bir şekilde yaralayıp getirip koymuşlar babaların önüne ve "alın ulan vahşi yaşam belgeselcilerinin kralı biziz  " demişler resmen.

Tabi bu arada bizler de et, balık vs afiyetle yiyoruz di mi? Evrende var olmanın ilk şartı yemek içmek. O geyik de bir şeyler yiyor.

 

Mevlana mesnevide şöyle diyor,

 

Yenenin, yenilenin de boğazı, gırtlağı var.

Sen bütün alemi yiyenlerden ve yenilenlerden bil.  

"Su içsin de ,yüzlerce ot bitirsin" diye , ALLAH'ın lütfu, keremi toprağa görünmez boğazlar ihsan eder.

Sonra topraktan yaratılan mahluklara boğaz verir, dudak verir. Onlar da topraktan biten otları arayıp otlarlar.

Hayvan toprağın otunu otlayıp semirince,insana lokma olur, ortadan kalkar gider.

Hayvan etini yiyerek beslenen insan da ruh ayrılınca, insan toprağın kucağına düşer.Bu defa da toprak insanı yer.

Ağaçların, bitkilerin yaprakları bile, o'nun nimetinden rızıklanmada. Yarattığı her varlığı düşünen, esirgeyen lütfu dadılara da dadılık etmede.

Rızıklara bile o rızık vermededir.Çünkü, bir rızık olan buğday;rızıklanmadan, yani gıdalanmadan, nasıl olur da boy atar, yetişir?

Bu sözün şerhine son yoktur, söylemekle bitmez. Ben bir parçasını söyledim , öbür parçasını da artık sen bil , sen anla!"

 

Demiş Rumi...

 

tarihinde acizlerdenbiri tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
3 dakika önce, acizlerdenbiri yazdı:

Sevgili buzul! Evet göklerdeki ve yerdeki her şey ALLAH'ı tesbih eder ayeti var , ben bu tesbih ediş bilinçli mi bilinçsiz mi bilemiyorum.Bilinçli de olabilir bilinçsiz de. Örneğin bir anne geyik doğum yaptığında onun yavrusu olduğunu bilir, onu besler, korur kollar , bu biliş gibi belki başka bildikleri, farkındalıkları olabilir, o da kendince yaradanı tesbih edebilir. Yani geyik yapmışlığımız çoktur ama geyik olamadığımız için tam olarak bilinçli şekilde bir tesbih edişi var mı yok mu bilmeyiz.

Belki bilinçsiz olarak tesbih ediyordur, örneğin onun yer yüzündeki her şeyi yiyip içmemesi,yalnızca belirli şeyleri yiyip içmesi de bir kural kaide zincirinde öyle değil mi? mesela bazı bitkilerden yiyebilir ama yiyemediği tür bitkiler olabilir, et yiyemez örneğin, tabiatına uygun yemek içmek durumunda , işte bu kurala uyuş ,o farkında olmadan onun tasarımını yapmış olan, onu yaratmış olan yaratıcısını tesbih etmesidir. 

Bizim de bilinçsiz tesbihimiz var, nefes alıyoruz.. mümkün mü almamak, yiyoruz , içiyoruz, mümkğn mü yememek içmemek,kısaca tasarlandığı gibi yaşıyoruz işte. İşte bu kurallar her an işlediğinde , her kural kaide yerine geldiğinde bir nevi onu tesbih etmekte. akciğerler onu tesbih etmekte, sindirim organları onu tesbih etmekte..Kalp.. kanı pompalamakta, kim tasarlamış kim görev vermiş o organa, biz mi? hayır, annemiz mi? hayır. Onu yaratan ,elimize bulaştığında tiksinip yıkadığımız bir su parçasından var etmiş her biri farklı işlere hizmet eden organlarımızı, bizi hayata getirecek organlarımızı.

İnkar eden dahi farkında olmadan her an tesbih etmede, kalbi attıkça, nefes aldıkça, gözü gördükçe, kulağı duydukça.. 

Azamet kimde, ululuk kimde..

Kafa tutmak kimde.. beğenmemek kimde..

Ah arkadaşlar yapmayalım, hem tasarımında hiç bir katkımızın, fikrimizin dahi olmadığı organlarımızla yaşayıp hem onun yarattıklarını yiyip içip , hem onun tasarımı ile olan sindirim organları ile boşaltıp, hem yarattıklarını, yaptıklarını daha sebeplerine tam hakim olmadan bilinçsizce eleştirmeyelim, nankörlük etmeyelim. İş ciddi, iş çok ciddi. Teslim olmadan, tamam demeden gitmeyelim bu dünyadan , kaybedenlerden olmayalım . Uyanalım. Öldükten sonra uyanacağız , ölmeden önce ölelim, uyanalım.

 

İşte görüldüğü gibi yaratıcı eleştiremez, yaratıcıya karşı çıkılamaz, bunu yapmak kötülüktür, yaratıcının yalaka ve yancılığını yapmak iyiliktir, övülesidir, üstünlüktür gibisinden putlaştırılmış düşünceleri olan, evrenin, yaşamın varlığını öven, bunların övülmesi gereken şeyler olduğu sanısına kapılan, bunların övücülüğünü yapmayı iyilik, merhamet sanan, yaratılmayı güzel bir şey olarak gören, yaratıcı kavramını putlaştıran bir zihin yapısının küstahlık, pişkinlik, oksimoronluk içeren yorumları. Şimdi bu kişiye sorsan, buna neden olan allah kötülük, merhametsizlik yapmış mıdır, işkence, zulmetmiş midir diye. Buna da şaşkınlık içeren bir oksimoronlukla yok diyecektir. Aynı zamanda kendisi merhametsizliğe, zulme, işkenceye karşı olduğunu söyleyip, buna neden olan allahın da yancılığını yapacaktır. Şu konuşma tarzına bir bakar mısınız ayrıca? Azamet kimde, ululuk kimde, kafa tutmak, beğenmemek kimde derken ki o küstahlık, kulluğu, boyun eğişi, onursuzluğu öven o sinir bozucu pişkinlik.  

 

 

 

Ayrıca çocuklarınızı yoksulluk korkusuyla öldürmeyin diyen allah yavrusunu yuvadan atan bir leylek olarak tecelli ediyor .Kabilin habili öldürmesini eleştiren allah kardeşine bunu yapan bir kartal olarak tecelli ediyor. Allah insanlara yapmayın dediklerini, doğa da kendisi yapıyor. Ama bu kişi, şimdi şunu diyecektir. Düzen bu, diğer yavrular daha iyi beslensin diye bu, bu allahın kusursuz tasarımı. Çünkü onun için yaşamın sürmesinde ve daha fazla acının, ızdırabın yaşanmasında bir sorun yok, onun için sorun olan, bunlara neden olduğu söylenen, yeryüzünde acıkıyım yapan allahın eleştirilmesi, övülmemesi. Dediğim gibi allah evren, yaşam övücü zihin yapısının ürünüdür. Zaten bu kişinin yorumunda da bunu görebilirsiniz.

 

 

Ayrıca inkar demişsin de, yedi katlı göğün üstünde oturan bir allah, melekler, cinler, şeytanlar, yıldızlarla şeytanların taşlanması, alev toplarıyla cinlerin vurulması, cennet, cehennem vs vs gerçeklenen şeyler midir ki inkar edilsin? Ve ayrıca ben bir soru sormuştum. Bu allah nasıl yaratıyor diye. İlk filler, ilk gergedanlar, ilk aslanlar, ilk antiloplar felan mı var mı demiştim. Atıyorum allah şurada 10.000 fil var olsun dedi, o ilk filler birdenbire mi var oldular? Tasarımcı, yaratıcı diyip övdüğün şu allah nasıl yarattı?

 

Ayrıca işte o yaratıcı, bu da onun düzeni, kuralları diyince, bu allah tarafından yapılan bir işkence, merhametsizlik varsa bu merhametsizlik, zulüm olmaktan çıkmıyor. Eee düzen bu, böyle tasarlamış, öyleyse şu geyiğe eziyet eden, işkence eden allah merhametsizlik etmemiştir gibisinde saçma sapan bir neden sonuç bağlantısı kurulamaz. Dikkat ederseniz zaten, konu bu çerçevede tartışılırken, müslümanlar konuyu yaşam övücülüğüne getiriyorlar. Çünkü bu zihin yapısı absürt bir şekilde evren, yaşam övücülüğü yapmayı  iyilik olarak görürken, acı çeken canlıların var edilişinde bir sorun görmüyor. Evren, yaşam birçok kişinin putudurlar. Düşünün ki öyle bir put ki, bunların varlığını kötü bir durum olarak görmek kötülük, zalimlik ve karşılığı cehennemde yanmak, zakkum yiyip, irin içmek.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

@acizlerdenbiri

Şeriat altında ölüme mahkum edilen insanları "islamı karalama kampanyası" olarak gösteren makale yapıştırıp, geyik ot yiyor diye vahşeti onaylamaya getiriyorsun. İç organlarının da sana hediye olarak gökten indirildiğini sanıyorsun herhalde. 

 

Gelgelelim düşünmeden yapıştırdığın makaleler, gelişigüzel ve tembelce yazılmış "cevap"lar kimsenin bir işine yaramıyor. Ha bunlarla sen mutlu olabilirsin, ama başkasının işine yaramıyor. Bir diyalog oluşturmuyor, karşılıklı anlayışla ise alakası yok. 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, acizlerdenbiri yazdı:

Bu arada enteresan bir şey var ki, geyiği çita bile her avında yakalamayı başaramazken komodo ejderi nasıl yakalamış. Diyelim ki geyik bir şekilde yaralandı ve ejder de fırsattan istifade etti, peki elinde kamerası ile olayı tam dibinden görüntüleyen kameraman da ne tesadüf ki tam o sırada orda mıydı? Tamamen doğal olmayan bir mizansen bu, geyiği bir şekilde yaralayıp getirip koymuşlar babaların önüne ve "alın ulan vahşi yaşam belgeselcilerinin kralı biziz  " demişler resmen.

Tabi bu arada bizler de et, balık vs afiyetle yiyoruz di mi? Evrende var olmanın ilk şartı yemek içmek. O geyik de bir şeyler yiyor.

 

Mevlana mesnevide şöyle diyor,

 

Yenenin, yenilenin de boğazı, gırtlağı var.

Sen bütün alemi yiyenlerden ve yenilenlerden bil.  

"Su içsin de ,yüzlerce ot bitirsin" diye , ALLAH'ın lütfu, keremi toprağa görünmez boğazlar ihsan eder.

Sonra topraktan yaratılan mahluklara boğaz verir, dudak verir. Onlar da topraktan biten otları arayıp otlarlar.

Hayvan toprağın otunu otlayıp semirince,insana lokma olur, ortadan kalkar gider.

Hayvan etini yiyerek beslenen insan da ruh ayrılınca, insan toprağın kucağına düşer.Bu defa da toprak insanı yer.

Ağaçların, bitkilerin yaprakları bile, o'nun nimetinden rızıklanmada. Yarattığı her varlığı düşünen, esirgeyen lütfu dadılara da dadılık etmede.

Rızıklara bile o rızık vermededir.Çünkü, bir rızık olan buğday;rızıklanmadan, yani gıdalanmadan, nasıl olur da boy atar, yetişir?

Bu sözün şerhine son yoktur, söylemekle bitmez. Ben bir parçasını söyledim , öbür parçasını da artık sen bil , sen anla!"

 

Demiş Rumi...

Evet mesela, sırtlanlarca büyük acılar içinde parçalanan zebrada doğal olmayan mizansen. Zebrayı da sırtlanların içine atmışlar. Peki bu sırtlanlar nasıl besleniyorlar, nasıl yaşıyorlar, nasıl türü devam ettiriyorlar avlanamıyorlarsa. Onu anlamadım.

 

Afrika son yılların en kötü kuraklığı ile karşı karşıya. Kuraklık 14 milyon insanı tehdit ediyor. Etiyopya kuraklıktan etkilenen ülkelerin başında geliyor. Kuraklığın El Nino doğa olayından kaynaklandığı tahmin ediliyor.

Su bidonları boş, su gelecek gibi de görünmüyor. Etiyopya'da aylardır yağmur yağmadı. İnsanlar son 30 yılın en kötü kuraklığını yaşıyor. BM'nin verilerine göre 10 milyondan fazla insan acil gıda yardımı bekliyor. Bu rakam çok kısa süre içinde iki katına çıkabilir. Afrika'nın diğer ülkelerinde de durum parlak değil.

Etiyopyalıların büyük bölümü tarım ve hayvancılıktan geçimini sağlıyor. Hayvanlar bazen bütün ailenin hayatta kalmasını sağlayabiliyor. Afar bölgesinden bir çiftçi, 'Son yağmur damlasını Ramazan ayında gördüm. O zamandan beri hiç yağmur yağmadı. Su yok, ot yok, hayvanlarımız ölüyor' diye konuşuyor. Ramazan ayı geçen yıl temmuz ayındaydı.

1984'de 1 milyon kişi ölmüştü

Kuraklık ve açlık 1984 yılını hatırlatıyor: O dönemde Etiyopya'da bir milyona yakın insan yetersiz beslenmeden ölmüştü. Şimdi ülke yeni bir açlık kriziyle karşı karşıya. Özellikle çocuklar bu durumdan olumsuz etkileniyor. Etiyopya hükümetine göre şu an 400 bin çocuk yetersiz beslenme nedeniyle tedavi görüyor.

 

https://www.dw.com/tr/afrikada-öldüren-kuraklık/a-19052206

 

 

Her gün besin sıkıntısı nedeniyle binlerce kişi ölüyor. Yarattığı her varlığı düşünmek bu mu? Hani nerede rızık? Yağmur bulutları oluşturur, yağmur bulutlarını süreriz, yağmur yağdırır, onları sevindiririz diyen allah neden sevindirmedi bu kişileri. Mesela 1984 de besin sıkıntısı nedeniyle birçok kişi ölmüş. Şimdi diyecek ki, o da sınav. Allah da onları böyle sınamış. Konudan konuya atlıyorlar, konuyu ilgisiz yere çekiyorlar, ilgisiz kavramlar arasında neden sonuç bağlantıları felan kuruyorlar. Neden? Çünkü mantıklı yanıt veremiyorlar. Siz dinsizler evrene tapıyorsunuz diyenlerin evren, yaşam övücülüğü yapması , bunların övülmesi gereken şeyler olduğunu savunması , bunların varlığını öveceksiniz, yoksa sizi yakarım, size zakkum yedirir, irin içiririm diyen allaha tapınmaları da ayrı bir tuhaflık tabi.

Bu arada kuraklık diyince aklıma geldi. Yağmur duası etsen, rabbim yağmur yağdır diye, ama koşullar yağmurun yağması için uygun değil. Rabbin nasıl yağmur yağdırır? Duana karşılık vererek, gökte yağmur bulutları mı oluşturur? Yok oluşturmaz diyorsan, yağmurun yağması koşulları bağlıdır diyorsan, öyleyse ne diye dua ediyorsunuz? Koşullar oluşmadıkça yağmur yağmayacaktır. Yağarsa da koşullar oluştuğu için yağacaktır. Yine aynı şekilde rabbim, sağlık ver diye dua etsen, hasta eden virüsleri, yok olun diyip, yok mu eder? Yok etmez diyorsan. İlaç var, aşı var, tedavi var, doktor var, bedeni savunan antikorlar var diyorsan, bunlar koşullarla ilgili bir durum yine. Yok rabbim koşullar uygun değilse bile yağmur yağdırır, yok ol der virüsleri de yok eder diyorsan. Bu durumda şöyle bir durum ortaya çıkıyor. Dua etmek, fantastik bir yardım beklemektir. Fil ordusunu taşlayan ebabil kuşları, denizin yarılması gibi. Yoksa dua dediğiniz bir rahatlamam biçimi, bir meditasyon felan mı? Evet ettiğiniz dua da, allaha nasıl bir etki, rol veriyorsunuz?

tarihinde Buzul tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...