Jump to content

Abese suresi ve İslam'ın yayılması üzerine


Recommended Posts

Abese suresinde peygamberin putperest önderleri islam dinine ikna etmek için uğraşırken bir körden rahatsız olması konusu işlenir ve sözde Allah Muhammedi kınar, bu olaydan hareketle putperestlerin müstağniliği vurgulanır. Burada olan ise zavallı kör bir adam üzerinden putperestlerin aşağılanmasıdır, dikkat edilmesi gereken nokta peygamber neden ilk başta önde gelen insanlara islamı tebliğ ettiğidir, amaç islamın daha hızlı ve kolay benimsenmesidir ki müslümanlar sayıca artabilsin bu durum Ömer bin hattab'ın vurguladığı gibi araplar nereye çeksen gelen uysal develere benzer zihniyetinden kaynaklanmaktadır, hucurat suresinde de arapların müslümanlığı eleştirilse de bu durum müslümanların müslümanlaştırma politikalarının sonucundan kaynaklanmaktadır, savaşlar ve tebliğ yoluyla islam bütün arap yarımadasına yayılmıştır, nasr suresinden hareketle allahın yardımı ve zafer ile kastedilenin mekkenin fethi olduğu gibi, bunun dolayısıyla insanların gruplarca islama girmesi ile müslümanlaştırmadan maksat çokluk ve fanatizm yoluyla müslümanların müslüman bir toplumda refah ve huzura ermesidir, ancak tarihsel olarak bu böyle olmamış bu fanatizm haricilik gibi fırkalarla müslümanların elinde patlamıştır fırkalaşmadan dolayı müslümanlar kendi içinde de rahata erememiştir. Maun suresinde bahsedilen bozuk kişilikte insanlar münafıklık olarak ortaya çıkmıştır, biz burada münafıklığı da islamın problemi olması itibariyle islama dahil olumsuz bir sonuç olarak düşünmeliyiz tabiri caizse münafıklık da islamdır çünkü onlar zahiren müslümandır, bütün bunlar islamın pervasızca geniş coğrafyalara yayılması ancak müslümanların asıl amacının kasalarını doldurmak ve topraklarını genişletmek olmasıdır ama bugün müslümanlar geçmişlerini eleştirseler de onların müslaman bir coğrafyada yaşaması da islamın pervasızca yayılmasındandır.

tarihinde Kaz tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Tarihsel olarak münafıklara baktığımızda münafıklar gerek savaşta gerek o dönemin toplumunda müslamanlarla aynı safta ve iç içe olmuşlardır bunda menfaat, dönemin kabileci zihniyeti, siyasi ve ekonomik sebepler rol oynamaktadır ancak münafıkların zihniyeti ile müslümanlarınki uyuşmadığından müslümanlar münafıkları öteki olarak görmektedir oysa ki o dönemdeki münafıkları müslümanlara içlemek daha doğru bir hareket olacaktır. Müslümanlar arasında bugün  osman hariç ümmeyeoğullarının çoğunun hatta muaviyenin(halife) müslümanlıklarına münafık nazarıyla ve şüpheyle bakılır ancak bu aile öyle bir mevkiye ulaşmıştır ki müslümanları yöneten konumuna gelip islamın sancaktarlığını üstlenmişlerdir bunun dışında da münafıklar islami kaynaklarda vardır bundan hareketle eğer bir şekilde münafıklar da müslümanlarla aynı gemide bulunabiliyorlarsa onlar elbette islamla içlenmek zorundadır, islama sadece arap toplumundan değil pek çok başka milletten insanlar girmiştir elbette bunlarla birlikte islama da bu insanların eski zihniyetleri dahil olmuşlardır.

 

İslama farklı alışkanlıkların girmesi de bu alışkanlıkların sözde islamlaşması yoluyla olmuştur, kabilecilik islamlaşmasıyla müslüman akrabayı gözetmek olan sıla-i rahim olmuş osman döneminden bugüne kadar nepotizm olarak gelmiştir aynı müslümanlar kabilesinin şerefi için savaşan münafıklara acayip gözüyle bakmaktadır ancak cihatta bir acayiplik yoktur, bazı münafıklar savaşa hoş bakmamalarıyla kuranda eleştirilmişken allah kuranda savaşa teşvik ederek hızlı yaşa hızlı öl anlayışını savunmaktadır(münafık islam için savaşsa da savaşmasa da müslümana yaranamaz), yine kötü ahlaki özellikler de müslümanların içerdeki düşmanları münafıklar üzerinden eleştirilmekte dolayısıyla islam kendi içindeki şeytanı münafıklıkla var olmakta ve onları günah keçisi ilan ederek müslümanlara zeval gelmesi engellenmektedir, hiç bir zaman kötü vasıflar müslümanlara isnad edilememekte ve müslümanlar eleştirilememektedir bununla bağlantılı olarak kuran ve Allah yahudileri eleştirirken hep genelleyici bir üslup benimsemekte onların içinden de erdemli insanlar olma ihtimalini hesaba katmamaktadır, kuranın yahudileri eleştirmesi üzerinden kurduğu yahudi öğretisi bile bütün yahudilere genellenebilir özellikte değilken kuran bu tarz söylemler kullanmaktan çekinmemiştir(Ezra meselesi üzerine tevbe 30) yine kuran bazı yahudiler üzerinden tüm yahudileri kötü ahlaki özellikleri üstünden aşağılamıştır.

tarihinde Kaz tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

islam özünde siyasi bir harekettir. benden olanlar, olmayanlar. bu siyasi hareketin başlangıcında hoşgörü, davet, ikna çabaları vardır. bunların karşısında da mevcut siyasi yapıyı korumak isteyenler. sonuçta muhammed'in etrafında toplananların bir şekilde kazandığı mücadelenin ardından bu yapı yerleşik bir hal almıştır. bu yapıyı benimsemeyenler kendilerini gizlemek zorunda kalmışlardır. muhammed sonrası ise malum bu defa "islam içi" kavgalar, suikastlar, savaşlar yaşanmıştır. tabii islam'ın araplarda bir ideoloji haline gelmesi ve gücün kaynağı olarak görülmesiyle artık kabile topluluğundan sistemli bir güce, devlet yapısına kavuşulmuştur. muaviye'nin soyundan gelen emeviler'in maharetiyle islam devleti güçlendikçe güçlenmiş, hem asya içlerine hem de denizleri de aşarak avrupa'nın diğer ucuna kadar gidilmiştir. avrupa'da bir devlet dahi kurabilecek güce erişen islam, türklerin de müslümanlaştırılmasıyla hristiyan dünyaya kafa tutabilecek bir yola girmiştir. göçebe bir hayat süren türkler; edebiyatı, bilimi ve sanatı acemlerden ve araplardan öğrenmiştir. yerleşik hayata geçilmesinde ve saray hayatının öğrenilmesinde iran kültürünün büyük etkisi vardır. sonuçta arap-acem-türk unsurları üzerinden yükselen islam, batı'nın aydınlanmasıyla gerilemiş ancak dünyada önemli bir nüfusla varlığını da sürdürmüştür. islam'ın her şekilde tarih boyunca araçsallaştırıldığı bir gerçektir, diğer bütün dinler gibi. siyasi bir iddiası olan dinlerin, kendisinden olmayanları dışlamaları doğaları gereğidir. demokratik, eşitlikçi, şeffaf, sorgulanabilir olmayan bütün yapılar gibi koşulsuz itaat beklerler. bu da beraberinde münafık bir kitle yaratır. hele de en sert islam yorumlarının uygulandığı ülkelerde.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 weeks later...

Müslümanlar bir korku ortamı yaratmak pahasına etraflarına baktıklarında zahirde müslüman insanlar görmekten hoşlanırlar. İslam kaynaklarında Ebu bekir döneminde ridde olaylarından dolayı zekat vermiyoruz ama müslümanız diyen insanlara da savaş açılmıştır burada islam devletine vergi yani zekat toplanabilmesi o grupların müslüman olarak tanınmasına tercih edilmiştir, zekat üzerinden vergi vermek allaha ibadet boyutu kazanarak bu durum islam devletinin otoritesini güçlendirmiştir bunun üzerinden imanda amel öncelenmiştir. Yönetimin müslüman olması gayrimüslimler açısından da vergi olarak karşılık bulmuştur bu sayede kendi toprakları üzerinde yaşayan insanları koruma adına para almışlardır ama bunun aksine müslümanlar insanların kendilerinden güvende olduklarını iddia etmektedirler. Müslüman coğrafyalarda müslüman olan insanlardan (mevali) dahi cizye ve haraç gibi vergiler alan müslüman yönetime  zekat vermek dahi doyurucu gelmemiştir. Müslümanlara koşulsuz biat edilmesi tarihsel olarak baklıdığında ekonomik olarak daha güçlü bir canavarın gelişmesine sebep olmuştur bununla beraber gayrimüslimleri ekonomik olarak yıpratmıştır . Günümüzde ise müslümanlık imanda daha manevi ve kalbi duygular üzerinden hamle yapmaktadırlar çünkü eğer inandırmayı başarırlarsa sonrasında ibadetin de geleceğini biliyorlar, islama yabancı olan insanlara yavaş yavaş islamı ısındırıyorlar hatta namaz kılmayan insanlara da hoşgörülü yaklaşıyorlar (onlara göre namaz kılmamak hoşgörü gerektiren bir şey) ama geçmişlerinde müslümanlar zekat vermeyenlere imanda amel konusunda hiç hoşgörü göstermemişlerdir.

tarihinde Kaz tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 4 weeks later...
gönderildi (düzenlendi)

Müslümanlar için avam sınıf hem aynı olmanın verdiği bir konfor alanı olmakla birlikte fanatizm üzerinden aydın kesimi sınırlayan bir hapishane olmuştur, bunda islamdaki pervasız tebliğ ve kelam anlayışı oldukça etkilidir çünkü bu ikisi islamlaştırma sürecinde ilmi üstünlük kurmak yoluyla insanlar üzerine uygulanmış ancak kelimei şehadet getirildikten sonra müslümanlık dini ritüellerden ileri gidememiştir bunda insanların dini araştıracak vaktinin olmaması da etkilidir.

 

Tarihsel olarak bakıldığında aydın sınıf olan müslümanlar da bilim ve felsefe üzerine yeni bir şey söylediklerinde aynı halk tarafından lince uğramıştır hatta günümüzde de yakın zamanda olmaktadır, islamlaştırma siyasi bir boyutta kazanmasından dolayı siyasi mezhepler etrafında gruplaşmalar olmuştur, yine tebliğ bireylerin veya grupların mentalitesine göre fırkalaşan dinin de pervasızca yayılmasına sebep olmuştur, dinini bilmeyen bireyler de bu sürece dahil olup edebi söylemlerle islamı yaymaya çalışmıştır.

 

Bütün bunların sonucunda islamın pervasızca yayılması üzerine bunu gerçekleştirenler kendilerini de doğru zannettikleri için cahilce mutlu olmuşlar ve hidayete sebep olduklarını düşünmüşlerdir ve sevap kazandıklarını sanmışlardır, bundan ayrı olarak kötü niyetli insanlar da iyi niyet olmaksızın taraftar devşirmek ve beyin yıkamak için tebliğ ve kelamı kullanmışlardır.

 

İslam bugünkü varlığını da dini çok kurcalamayan itikadi açıdan dinlerin özündeki nesnel tanrı kavramına değil de bireylerin kendindeiki öznel tanrı görüşlerine borçludur, böylelikle insanlar kendilerince psikolojik olarak tanrıyla etkileşim ve iletişim kurabilmekte ve bundan tatmin olmaktadırlar oysa müslümanlar itikadi olarak incelendiğinde Allah'ın sıfatları konusunda çok kabaca söylemek gerekirse ya deist yada agnostik bir tavır sergilemektedirler bununla birlikte müslümanlar kesin bir gerçekten hakikatten konuşuyormuşcasına tebliğ faaliyetlerini sürdürürler.

 

Müslümanların tek istedikleri kelime-i şehadet getirmektir ondan sonra salıyorlar, bunun için şeriatla dışlama ve tebliğle içleme gibi samimiyeti olmayan yollara başvurmaktadırlar, bir şehri feth etmeyi rahatça tebliğ yapmakla gerekçelendiriyorlar. Bununla alakalı olarak islamın yayılmasında gözünü ganimet ve zenginlik bürümüş arap zihniyeti oldukça etkilidir çünkü ilk başta amacı islam olmayan dünyaya pek düşkün kimseler de islamı araçsallaştırmak suretiyle kullanmışlar bununla hayat kalitelerini artırmışlar sonra keyfini ve sefasını sürmüşlerdir. Peygamber döneminde menfaat için hicrete vurgu yapan hadisler o dönemin mentalitesini gösterir, tekfir faaliyetlerinin menfaatlerinin ulaştığı ganimetçi zihniyette islamın fırkalaşmasından sonra etkili olmuştur.

tarihinde Kaz tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 5 weeks later...

Abese suresinde Tanrı, Muhammed'i eleştiriyor. Muhammed orada kör adamla ilgilenmiyor. Muhammed orada yanlış yapmıştır. Bu da Muhammed'in "İsmet" sıfatı olmadığına delildir. Müminler, Muhammed'in günahsız olduğunu söylemezler, tam tersi Muhammed'de bizim gibi günahı vardı. Bu yüzden bu surede öyle eleştirilecek bir şey yoktur. Çünkü Muhammed'de bizim gibi insandır ve hata yapar. Bu surede Muhammed ikaz ediliyor. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...