Jump to content

İslam Nedir?


Recommended Posts

1 hour ago, Tikky said:

 

DİKERSİN TABİ! ADAM SİZDEN ÇIKTI

ADAM SİZDEN ÇIKTI ?

NE OLACAK ŞİMDİ?

 

Polis, Akar'ın Namaz Kılmayı, Kuran Okumayı Bilmediğini, 1980 Öncesi Yasadışı Halkın Kurtuluşu Örgütü Üyesi Olduğu Gerekçesiyle Hakkında Bir Çok Kez Yasal İşlem Yapıldığını Açıkladı.

 

Size yalancı falan olduğunuz söyledik di mi? Müslüm Akar kim, badeci şeyh kim, bir göstersen, utanmaz arlanmaz yalancı madrabaz...

 

İşte bak, şuracıkta bile nasıl yanlcı, nasıl üçkağıtçı olduğunuzu göstermeden edemiyorsunuz. 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 135
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Posted Images

On 03.08.2021 at 08:51, Tikky yazdı:

 

Aziz Kardeşim. Muhterem Kardeşim. Neden Böyle Bir Yaklaşım Sergiliyorsunuz?

 

Bak Aziz Kardeşim ; Slogan İlim Değildir. Ekser Manada Ne Zaman Bir Mesele Üzerinde Hususen Bir Solcu Ve Komünistle İle Bahusus Bir Ateist Ve Deist İle Konuşsam Veya Münazara Etsem/Sek Ya Slogan (Klişe Ve Ezberletilmiş Sözleri Papağan Gibi Tetebbu Ve Tetebbuat  Etmeden Tekrarladıklarını ) Bunu Da İlim Telakki Ettiklerini, Görüyorum. Sloganın Bitip İlmin Fikrin Başladığı Noktada Çaresizlikle “Küfür Hakaret ve Alay” Devreye Giriyor. İstirham Ediyorum Meselelere Daha Camii Daha Bedi Daha Hikmetli Ve Hakikat Perest Bakınız Veya Yaklaşınız...

 

Siyaseten Sol Ve Komünizm, Fikren Ateizm Ve Deizm Asla Slogandan Öteye Geçememişlerdir!... Cemil Meriç’in Dediği Gibi Slogan İlim Değildir; “Karanlık Kinlerin Birbirine Saldırttığı Çılgın Sürülerin Savaş Çığlığıdır, Slogan. İlkelin, Budalanın, Papağanın İdeolojisidir.” (Cemil Meriç) 

  

Yukarıda Hem Akla Hem Kalbe Hem de Ruha Mutabık Gelecek Bir Şekilde İzah Ettim. Anlamamanıza İdrak Etmemenize Sebep Olan Mesele Türkçe İse Bir Şey Diyemeyeceğim. Sorun Ya Edebiyat Hocanızda Yada Dilde. Mesele İdrak Meselesi İse Salağa Anlatır Gibi Anlatıyorum Lütfen İyi Dinleyiniz ;

Benim Muhteşem Son Model Bir Arabam Olsun. Tamam ?

 

Fakat Araba Kullanmak Dışında Hiçbir Şey Bilmiyorum Arabalar Hakkında Lakin “Ehliyetim Var”.  Tamam ?

 

Sizin de Muhteşem Bir Araba Bilginiz Olsun Hatta Arabaları Söküp Birleştire Bilecek Kadar Üstadı Azam Olun , Sıfırdan Bir Araba Yapma Kabiliyetine Dahi Haiz Olsanız Ama “Ehliyetiniz O l m a s a”  Tamam ?

 

Şimdi Trafikte Biz İkimiz Yol Alırken Tamamen Benim Haksız Olduğum Bir Şekilde Size “BEN” Çarpsam Ve Kaza Yapsak. %1000 Hatalı Benim Olduğum Bu Durumda Polis Gelse Kime Ceza Verir? %1000 Ben Hatalı Olsam Bile Size Cezayı Keser ! Neden? Çünkü Ehliyetiniz Yok!.. Tamam  ?

 

Aynen Öyle de: Söylediğiniz Doğru Ve Hak Olsa Bile  İslam’i Bir Meselede Konuşmak Hususunda , Hele Hele Hüküm Vermek Hususunda Ehliyetiniz, Liyakatiniz, Diplomanız Ve İslam Istılahı Hususunda Bir  Tetebbu Ve Tetebbuatınız Yoksa!  Gene Suçlu Siz Olursunuz !...   Tamam ?

 

Doktor Olmayan Birisi İnsanları Ameliyat Etse Hatta Onların Hayatını Belki Kurtarsa Gene de Yaptığı Suçtur !... Tamam ? Ve Bu İstisnasız Her Ülke de Suçtur !..

 

Şimdi ; Bu Fakirin Ve Diğer Ehl-i İslam’ın Acizane Ve Nacizane Ama Pek İhlaslı Bir Şekilde Anlatmaya Çalıştığı “İslam Nedir?” Sorusunun Yanıtını Ve Buna Gelen Ufacık Bir Takım İtirazı Pek Büyük Bir Küfür Ve Hakareti Görmezden Gelip Hem Hakimane Hem de Hikmetkerane Bir Şekilde Anlattık Ve İzah Ettik !...

 

Verebileceğiniz Cevap İslam’ın Nuru Ve Hakikati Karşısında ki Acizliğinizi Gösteriyor… Aslında Bütün Mesele : Ehl-i Küfür Ve Ehl-i Dalalet Müslümanlara Karşı Yapmış Oldukları Yorumlarında Kendilerini Görürler. Bizim Tek Yaptığımız İse İçinde Bulunduğunuz Batıl Fikriyat Küpünü Hakikat-ı Nur’u Muhammedi İle Sallamak Olur. Haliyle  Küp İçindekini Dışına Sızdırmış, Ahlak-ı Reziliye Ve Habis Ruhun Lağım Ağzından Kelam-ı Küfür Sadır Olmuştur.  Olan Budur !..

 

TÜM GÜÇLERİYLE ALLAH ADINA İNKARCILARA, Özellikle İnkarcıların Önde Gelenlerine Karşı Büyük Bir FİKRİ MÜCADELE VERİRLER. Hiç Yılmadan Ve Gevşemeden Mücadelelerini Sürdürürler. (Enfal, 8/39; Hac, 22/78; Hucurat, 49/15; Tevbe, 9/12) 

 

• HAKKI SÖYLEMEKTEN ÇEKİNMEZLER.İNSANLARDAN ÇEKİNDİKLERİNDEN DOLAYI GERÇEĞİ AÇIKLAMAKTAN GERİ KALMAZLAR. İnkar Edenlerin Haklarında Söylediklerine, ALAY VE SALDIRILARINA ALDIRMAZLAR, KINAYICILARIN KINAMASINDAN KORKMAZLAR(Maide, 5/54, 67; A'raf, 7/2)  

 

• ALLAH'IN DİNİNİ TEBLİĞ ETMEK. Çeşitli Biçimlerde İnsanları Allah'ın Dinine Davet Ederler. (Nuh, 71/5-9)

 

Ayeti Kerimeleri Gösteriyor ki Batıl Ve İslam Akidesine Uymayan Meselelerde Müslüman O Ne Der, Bu Ne Der, Faşist Kamalist Laik Yobazın Hoşuna Gider mi Gitmez mi ? Biri Bana/Benim İşime Karışmamı Der, Diye Düşünmez Asla ! Aynı Dünya Gemisinde Olduğunu Bilir, Karşısındakini Veya Kendi Gibi Düşünen Muhtelif Mümin Ve Mümine Ve Muvahhide Bay, Bayan Kardeşlerini Uyarır ki Onların  İnsanların Farkına Varmadan Yaptıkları Veya İslam Ahkamına Yanlış Olan Hususlarda Cenab-ı Hakkın Ölçüsü Ve Sınırlarının Dışına Çıkmamak İçin İhtar Eder ki Hem Kendini Hem Neslimizi Hem de Ümmeti Korusun.  Müslüman Kendi Şahsi Fikirlerine Davet Etmez !!!  

 

Daha İyi Müslüman Olmak İçin Sizin Daha Az Gavur Olmanızı (İslam Dışı Hallerinizin Normale Dönmesini) Beklemeyeceğiz. Biz Olacağız, (Gayret Edeceğiz) Siz İnşaAllah Ya  Göreceksiniz Yada Aklınız Varsa Bizimle Birlikte Olacaksınız.  İslam Ya Hak Ya Batıldır ! Arası Gri Nokta Yoktur!.. Bilesiniz ki; Müslüman Ayna Gibidir Ona Bakan Onda Kendini Görür. (Hz. Muhammed Sav)

 

 

 

 

 

 

 

***

Ne kadar uzun yazmissin ***. Ne gerek vardi, desene kisaca ben islami ve onun allahini sizlerden daha iyi tanirim diye (!).

Magaraya giren aslinda sendin degil mi?

Magaralar meleklerle baglanti kurma ortamlaridir. Matrix filminde telefon kulubesi kullaniyorlardi , elbette ortam farkli olunca baglanti kurulan seylerde farkli oluyor.

Simdi sen islam ve onun osuruk , ayak, ter kokularini icine öyle bir cekmissinki o pislik bütün vucuduna katran gibi yapismis. Seni tedavi etmek cok zor görülebilir ama imkansiz degil. Seni sikky sikky tedavi edebiliriz ama sen tedaviyi önce istemelisinki zaten buraya gelmen bunun bir göstergesi kanimca. Simdi göstermis oldugun bu sahte de olsa sabrini koru ve yazilanlari okumaya devam et. Küfür hakaret bunlara cok takilma, onlar sana ilac gibi gelecek. Eminim zamaninda zaten senin kafada olanlardan cok sopa yedin , cok küfür isittin. Elimden geldigince ben de katkida bulunacagim kurtulmana.

Allahin rahmeti kaba yerlerine olsun.

 

tarihinde Türk Ateist tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Alıntı

Tikky Sen Tutacan Benim Sikky. Ne Kadar Uzun Yazmissin Götos. Ne Gerek Vardi, Desene Kisaca Ben İslami Ve Onun Allahini Sizlerden Daha İyi Tanirim Diye (!). Magaraya Giren Aslinda Sendin Degil Mi? Magaralar Meleklerle Baglanti Kurma Ortamlaridir. Matrix Filminde Telefon Kulubesi Kullaniyorlardi , Elbette Ortam Farkli Olunca Baglanti Kurulan Seylerde Farkli Oluyor.

 

Simdi Sen İslam Ve Onun Osuruk , Ayak, Ter Kokularini İcine Öyle Bir Cekmissinki O Pislik Bütün Vucuduna Katran Gibi Yapismis. Seni Tedavi Etmek Cok Zor Görülebilir Ama İmkansiz Degil. Seni Sikky Sikky Tedavi Edebiliriz Ama Sen Tedaviyi Önce İstemelisinki Zaten Buraya Gelmen Bunun Bir Göstergesi Kanimca. Simdi Göstermis Oldugun Bu Sahte De Olsa Sabrini Koru Ve Yazilanlari Okumaya Devam Et. Küfür Hakaret Bunlara Cok Takilma, Onlar Sana İlac Gibi Gelecek. Eminim Zamaninda Zaten Senin Kafada Olanlardan Cok Sopa Yedin , Cok Küfür İsittin. Elimden Geldigince Ben De Katkida Bulunacagim Kurtulmana. Allahin Rahmeti Kaba Yerlerine Olsun.

 

 

İşte İslam Bu Değildir !.. Elh.

 

Alıntı

Ne Kadar Uzun Yazmissin Götos

 

Başka Bir Paylaşımda da "OKU!" Diye Kısa Ama Açtığında Cilt Cilt Kitap Olacak Açıklama Yapmıştım. Onu da Beğenmedin Onu da Eleştirmişsin. Ne Mizanınız Vaar Neee İntisap Noktanız Var. Hiç !... Sıfır.

 

 

Şimdi Ben Acizane Soruyorum Sayın@adminİstirham Ediyorum Bu Küfürler Serbest mi ?

 

Not: Deadanddark Bey Siteden Ayrılan Bir Kullanıcının "Özür" Dilemesini Dile Getirmişsiniz. Peki Ya Siz?

 

Saygılar.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Alıntı

Size Yalancı Falan Olduğunuz Söyledik Di Mi? Müslüm Akar Kim, Badeci Şeyh Kim, Bir Göstersen, Utanmaz Arlanmaz Yalancı Madrabaz... İşte Bak, Şuracıkta Bile Nasıl Yanlcı, Nasıl Üçkağıtçı Olduğunuzu Göstermeden Edemiyorsunuz. 

 

Est. Azizim  Ben Yalancı Değilim. Yalan Söylemekten Allah’a Sığınırım. Ama Siz Ne Yazık Ki Hem Din Hem De İslam Düşmanısınız. Bu Kadarla da Sınırlı Değil Müslümanda Düşmanısınız.   Bu Düşmanlığınız Da Bi Aynin Yazılarınıza Küfür Olarak Tezahür Ediyor, Yansıyor Zaten.. Sadece Benim Şahsıma da Değil Forumda ki Bir Çok Kişiye Küfür Etmişsiniz. Demek ki Ateizm Bir İlim Bir Fikir Değil Bir Küfür İtikadı Olduğunu  Hem Lisan-ı Halinizle Hem Lisan-ı Kalbinizle Hem de Lisan-ı Kâl İle Hakka'l-Yakīn Derecesinde Gösteriyorsunuz.  Buna Karşın Bu Fakir Kul Araştıran Sorgulayan Birisi. Baktığımızda Son Döneme Bir Çok Sahte Şeyh Var Ve Bunların Çıkış Noktası “İslam , Kuran Veya Sünneti Seniye Değil” İslam’ı Kullanan Solcu ,Komünist Ateist Ve Deistler.

 

Bunların Tarihi Sürecine Baktığımızda;

 

1.     Lawrens:

 

Bu Osmanlı’nın Son Döneminde Batı’nın Bizim gerçek Gücümüz Ve Kuvve-i Maneviyemiz Olan İslam’ı İfsat Etmek İçin Bizim İçimizde Bizden Gözüken Yetiştirilmiş Lawrens Gibi Ajanlarla Yapmışlar. Camii Yapmış Vakıf Açmışlar. Ama Kendi Ajanları Tarafından Yönetilmiş. Bu Duruma Osmanlının Kurtuluş Savaşı Dediğimiz Savaşın Cihad Fetvasını Okuyan Ve Son 2 Osmanlı Sultan ve Şehzadelerinin Huzur Hocası Olan Ali Haydar Efendi Der ki; Bir Tarikatı Kötü Göstermek İçin 100 Tarikat Kurdular Demiştir !...

 

Eğer Devlet Tamamen Ateist Olsa İdi. O Zaman Bu Adamlar Gene Aynısını Yapacak Ve Ateist Derneklere Sızacaklardı. Bugün Etkili Olan İslam Olduğu İçin İslam Dairesine Sızıp Sağdan Yaklaşan Şeytan Benzetmesinde ki Gibi İç Karışıklık Çıkarılmaya Çalışılıyor.

 

2.     28 Şubat Sürecinde Müslüm Gündüz Ve Fadime Şahin Ali Kalkancı;

 

Olayı Tamamen Siyasi İdareye Bir Darbe Amaçlı Olarak Planlanıp Yürürlüğe Konulmuş Aktörlerdi. Yıllar Sonra Bu Gerçeğin Ancak Farkına Varabildik. Müşteki Avukatları Ortaklaşa Yaptıkları Esas Hakkında Şikayetlerinde: Ali Kalkancı-Müslüm Gündüz-Fadime Şahin Tiyatrosu (28 Aralık1996): 28 Şubat Darbesinin Sembollerinden, (Tarikat Şeyhi) Ali Kalkancı, (Aczimendi Lideri) Müslüm Gündüz, Fadime Şahin’in, O Dönemde Televizyonlardaki Açıklamalarının Tamamen Kurgu Olduğu Ortaya Çıkmıştır (……) Darbe Süreci İçinde, (İrtica Tehlikesini Haklı Gösterebilmek Amacıyla) Toplumun Geniş Kesimleri Tarafından Kabul Görmeyen, Aşırı Ve Marjinal Kişiler TV Programlarına Davet Edilerek, Bu Kişilerin Görüşlerine Yer Verilmiştir. 28 Aralık 1996 Tarihinde, Müslüm Gündüz İle Fadime Şahin’in Aynı Evde Basılmasıyla Başlayan Ve 28 Şubat 1997 Tarihli MGK Toplantı Tarihine Kadar Medya Organları Tarafından Sürekli Gündemde Tutulan Bu Olayın, Refah-Yol Hükümeti Kurulduktan Sonra, “İrtica” Tehlikesini Haklı Göstermek Amacıyla Sahneye Konulan Bir Oyun Olduğu Ortaya Çıkmıştır. O Günlerde, Tarikat Şeyhi Olarak Takdim Edilen Ali Kalkancı’nın,  Gerçekte Tarikatla Herhangi Bir İlgisinin Olmadığı, Alkolik Bir Kişi Olduğu,Tarikat Şeyhi Gibi Gösterilerek, Kendisine Sahte Müritler Ayarlandığı, Yine, Bu Kişinin Tecavüzüne Uğradığını İddia Eden Ve Mağdur Rolünü Oynayan Fadime Şahin’in De Pavyonda Çalışan Telekız, Konsomatris Olduğu, Sisi Lakaplı Seyhan Soylu Ve Yapım Şirketi Tarafından Organize Edildiği Ortaya Çıkmıştır. Bu Olaydan 13 Yıl Sonra, Ali Kalkancı’nın Uyuşturucu (Captagon) İmalatı Nedeniyle Tutuklanması, Fadime Şahin’in Ortadan Kaybolması, Kimliğini Değiştirmesi, (Darbeden Sonra Başını Açması) Bunu Teyit Etmektedir. Refah-Yol Hükümeti Kurulduktan Kısa Süre Sonra Bu Oyunun Sahneye Konulması, (28 Şubat Darbesine İştirak Eden Sanıklardan Bazılarının) “Hükümeti Düşürme” Suçuyla İlgili İcra Hareketlerine, (En Geç) Hükümet Kurulduktan Sonra Hemen Başladığını Kanıtlamaktadır.”

 

Ayrıntılı Bigi İsteyen : Http://Www.28Subatyalanlar.com Buradan Bakabilir.

 

 

3.     Yakın Tarihimize Baktığımız Zaman Şeyh Namına Ortaya Çıkanların Tamamına Yakınının Solcu Veya Komünist Fikrende Ya Ateist Ya da Deist Olduğunu Yasalarla İspatlanmış Ve Delillerle Kamuoyuna Gösterildiğine Şahit Oluyoruz.

 

4.     İşid Terör Örgütü :

 

İşid’in Terör Örgütü Olduğunu Ve Amerika Tarafından Kurulduğunu Bizzat Amerikan Başkanı Söyledi. Burada Suçlu Müslümanlar Değil, Müslümanlar Madur. Müslümanlar Osmanlı Yıkıldıktan Sonra İslam’ı Şerri Hükümleri Rahatlıkla Yaşamak İstedikleri Bir İslam Devletini Arzuluyorlar. Bu Her İnancı İslam Ve Kendi Müslüman Olan Kişi İçin Doğal Ve Hür Ve Özgür Bir Tercihtir. Haliyle İşid Bu Açığı Kullanarak Bilhassa Ateist Batıda Ezilen Yeri Gelince Irkçılığa Maruz Kalan Müslümanların Bir Umud Işığı Oldu, Bir Kaçış Noktası Oldu. Ama Hilafetin Olmayışı Ve Müslümanların Dini Bir Eğitimi Diledikleri Şekilde Bir Ehl-i Sünnet Çizgisinde Alamadıkları İçin Gerçekleri Göremediler. Bu Müslümanları da İlk Uyaran Gene Türkiye’de ki Tarikat Şeyhleri Ve Hoca Efendiler Oldu !...   Yiğidi Öldürün Hakkını Verin Di mi ?

 

5.     Adnan Oktar;

 

Denen Şerefsiz! Tv Kanalı Bile Olan Bu Sahtekar İslam Ahlakı İle Ahkam-ı Şerriye Ve Ahlak-ı Muhammediye İle Alakası Olmayan Haller ,Tavırlar Ve Söylemler İçerisindeydi. Bizden Daha Çok (İslami Kesim) Sizler Daha Çok Takip Ediyordunuz. Bir Çok Solcu Komünist Ateist ve Deist Bu Sapık Herifin Yaptıklarını İzliyor Yeri Geliyor Alaya Dahi Alıyordu. Şimdi Biz Müslümanlar Olarak Bu Sahtekarı Asla Kabul Etmedik. O Zaman Yaptıklarını Nasıl İslam’a Mal Edebilirsiniz. Bu Aklı Ve Vicdanı Ve İnsafı  Olan Herkes İçin Kabul Gören Bir Karinedir. 

 

6.     Cinsel Tacizden Kaydı Pkklı Solcu Komünist Ateist Ve Deist Olan ‘Cinci Hoca’ :

 

Skandal Görüntüler Ortaya Çıktı. İstanbul’da ‘Cinci Hoca’ Olarak Bilinen, Cinsel Tacizden Suç Kaydı Bulunan Ve Terör Örgütü PKK Toplantısında Fotoğrafları Ortaya Çıkan Burhan Dalgalı Esenler’de Yakalandı. Dolandırıcılıktan Gözaltına Alınan Sözde Hocanın Bir Kadını Soyarak Bedenine Arapça Yazılar Yazdığı Görüntüler Ortaya Çıkmıştı. (Sözcü Gazetesi Dindar Kesime Düşman Olan Bir Gazete Dahi Bu Gerçeği İnkar Edememiş  )

 

7.     Uşaki Tarikatıyla Alakası Olmayan (Amerikadan Fonlanan Fonlu Medya )Oda Tv’nin Ve Avcılarda Chp’lilerle Seçim Çalışmasına Katılan Uydurma Sapık Şeyh ! Bu da Sizden ! :

 

Bakın Vakıf Reddetmiş Bu Kişiyi Defalarca da Duyurmuş ! Uşşâki Vakfı; 15 Şubat 2018 Tarihinde "Önemli! Kamuoyuna Duyuru" Başlıklı Yazılı Açıklamada Bulundu Ve Eyüp Fatih Şağban'ın Söylemlerinin Uşşâki Cemaati Ve Uşşâki Vakfı'yla İlgisinin Olmadığını Açıkladı.

 

Uşşâki Vakfı'nın Açıklaması Şöyle: "Son Zamanlarda Bazı Kesimlerin Cemaatimizin İsmini Kullanarak Devlet Büyüklerimize Karşı Edep Dışı Söylem Ve Düşüncelerini Uşşâki Cemaatini Temsil Ediyormuş Gibi Açıkladıklarına Şahit Olmaktayız. Ancak Biz Uşşâki Cemaati Ve Uşşâki Vakfı Olarak Bu Söylemlerle İlgimiz Olmadığını Ve Bu Söylemleri Tasvip Etmediğimizi Sayın Kamuoyuna Duyururuz." 15 Şubat 2018: "'Fatih Nurullah Efendi' Olarak Bilinen Kişi Ve Cemaati İle Hiçbir İrtibatımızın Ve Alakamız Bulunmuyor"

 

Uşşâki Vakfı 15 Şubat 2018 Tarihinde Yaptığı Açıklamada Da; "Kamuoyunda 'Fatih Nurullah Efendi' Olarak Bilinen Kişi Ve Gülzari Mualla Vakfı'nın Temsil Ettiği Cemaat İle Yaklaşık 3 Senedir Hiçbir Bağlantımız Kalmadığını Tüm Sevdiklerimize İlan Ediyoruz. Kamuoyunda 'Fatih Nurullah Efendi" Olarak Bilinen Kişi Ve Cemaati İle Hiçbir İrtibatımızın Ve Alakamızın Bulunmadığını, Beyanlarını Da Tasvip Etmediğimizi Belirtmek İsteriz" Denildi.

 

Eeee Burada Cemaat Haricinde Her Şey Sahte. Şeyh  Ve Oda Tv’nin Yalan Ve Uydurmaları İle  İkinci Bir 25 Şubat Aslında Çıkarılmak İstenen. Çünkü Bu Adam Seçim Öncesinde Hortlatılmıştı !

 

8.     Solcu Kuran Okumayı Dahi Bilmeyen Ateist Şeyh :

 

GAZİANTEP'te Aralarında Kendisini Şeyh Olarak Tanıtan Bir Kişinin De Bulunduğu Kadiri Tarikatı Üyesi Yedi Kişi Yakalandı. Sahte Şeyhin 1980 Öncesi Sol Bir Örgüt Üyesi Olduğu Ve Kuran Okumayı Bilmediği Ortaya Çıktı. İhbar Üzerine Dumlupınar Mahallesi 56 Sokaktaki Eve Baskın Yapan Polis, Sahte Şeyh Müslüm Akar'la (50) Evde Zikir Yapan Erdal Gezgiç (32), Muharrem Gezgiç (40), Ahmet Ayrıç (50), Abdullah Ayrıç (28), Mehmet Tekin (29), Mehmet Erdem Sebzeci'yi (34) Gözaltına Alındı. Polis, Akar'ın Namaz Kılmayı, Kuran Okumayı Bilmediğini, 1980 Öncesi Yasadışı Halkın Kurtuluşu Örgütü Üyesi Olduğu Gerekçesiyle Hakkında Bir Çok Kez Yasal İşlem Yapıldığını Açıkladı.

 

9.     Badeci Şeyh


Denilen Kişide Bunlarda Farkı Olmayan Birisi. İlkte Olmayacak Ve Asla Sonda Olmayacak. Çünkü Şeytan, Nefis Ve Kötülük , Kötülüğünü Yerine Getirmek İçin (Tüm İslam Dışındaki Batıl Fikirler Sahte Dinler Ve İnançlar Ateist Ve Deistler Gibi Hepsi ) Düşmanı Olan İslam’a Saldıracak Veya İslam’ı Kullanarak Düşmanlığını Fitnesini İcraa Edecektir. Çünkü Hak = İSLAM Varken Batıl Batıllığını Yapamaz. Sizden istirhamım Birbirimizi Severiz Sevmeyiz Ama Hepimiz Bu Toplumun Mayasından Hasıl Oluyoruz. İstirhamım Bu Gibi Sahtekarlara Bakıp İslam’ı Ve Müslümanları Eleştirmeyiniz. İslam Kişilerin Günahları Ve Hataları Üzerine Bina Edilmemelidir. İslam’i Kaynakları Okuyup Oradan İslam Hakkında Bilgi Edininiz. Çünkü Kuldur Beşerdir Şaşar. Haliyle İnsanlar Günah İşlerler.

 

 

Not: Türkiye Kamalist Ve Laik Bir Ülkedir.  İlk Okuldan Üniversiteye Kadar Eğitim Sistemimiz Kamalist Laik Eğitim Sistemi Mi ? Yani Dinin Olmadığı Ateist Bir EĞİTİM Sistemi !.. Bilginin Araştırılmasından Tutun Bilginin Edinme Ve Tasnif Edilmesi Gibi Süreçlerin Tamamı Naturalizm Üzerine Kurulu ! İştima-i Hayat Deseniz Gene Öyle !... Din Dersleri Topu Topu 1 Saat Mi ? Evet ! Orada Da Dinin “Kültürünü” Ahlakın “Bilgisini” Öğretiyorlar. Ne Dini Nede Ahlakı Anlatmıyorlar. Hayır . O Halde Bu Durumda Bunun Kabahati Nasıl Ehl-İ İslam  Olabilir Ki? Tek Sorumlusu Hepimizi Kamalist La Dini (Ateist ) Bir Eğitim Sisteminden Geçiren Torna !.. Kabahati Bize Değil Ateist Deist Bir Sistemle Bizi Yetiştirenlerde Arayın Olur Mu !... Siz Medresede Çok Muhteşem Bir Eğitim Verseniz Bile Dahi Başta Medreseler Yasal Değil. Mezununun İştima-İ Hayatta Gelebildiği Hiçbir Yer Yok ! İkincisi Mezun Olsa Öğrendiği İle Hayattaki Her Şey İslam İle Taban Tabana Ters !.. Öğrendiğini Pratiğe Dönüştüre Bilecek Bir Ortam Var Mı ? Yoook ! Hadi Uyarsa Bu Sefer Faşist Kamalist Laik Yobazlar Hemen Sizin Gibi Devreye Girip  Hırsla Klavyenin Tuşlarını Dibe Gömecek Şekilde “Siz Neden Başka İnsanların Fikirlerine, İdeallerine, Zevklerine Ve De İnandığı Şeye; Şeylere Neden Niçin Saygınız Yok?” Diyor ! Veya Sizin Gibi Sloganlarla Küfür Ediyor !..

 

İnsaf Yahu ! Daha Yeni İslam Alimi Olan Bir Hoca Efendi Şerri Şerife Uygun Olmadığı İçin Sadece Kendi İslam’i Camiasını Uyarmak İçin Voleybol Milli Takımının Hanımları İçin Mesaj Attı Diye  Faşist Kamalist Laik Yobaz Örümcek Beyinliler Tarafından Saldırıya Maruz Kalmadı Mı ?

İstirham Ediyorum Lütfen  Objektiflikten Bahsedip de Bunları Görmemek Objektiflik Değil Düpedüz Sahtekarlık, Düpedüz Hakkın Üstünü Kapatıp Batıla- Bilerek Veya Bilmeyerek- Destek Olmaktır !.. Ayrıca Müslüman İslami Meselelere Aslaaaaaaa Ama Aslaaaa Tarafsız Bakamaz ! Tarafsız Kalması Aslında Şeytan Ve Onun Avanelerine Taraf Olmak Demektir. ( Bu İnce Bir Sır Ve Tasavvufi Bir Derstir,  İspatı Mevcuttur Ama Mesele Uzun Gider)

 

Saygılarımla

 

tarihinde Tikky tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Alıntı

19 Saat Önce, Ateistbakish Yazdı:

 

Ateizm'de Halkmış Kurtuluşmuş Öyle Şeyler Yok Salak Herif. Bunlar Sosyalistlerin Komünistlerin Faşistlerin Saçmalıkları. Kendilerini Güçlü Tutabilmek İçin De Disiplinli Prensiplere İhtiyaçları Var. Hiç Sarsılmaz Bükülmez Tek Prensip Nesnelliktir. Bu Da Ateizmde Bulunur. Onlar Da Senin Gibi Üçkağıtçı Yalancı Dolandırıcıların Teki.

 

Oğlum Sana Kim Anlatmışsa Yanlış Anlatmış Ateizmi. Sovyetleri Kuran Ekipte Bile 2-3 Tane Sarsılmaz Ateist Vardı. Biri Lenin, Biri Stalin Biri De Troçki İdi. Troçki Kaçtı Diye Onu Yumuşak Bir Zavallı Gösterirler Ama Öyle Değil. EN Büyük Psikopattı O. Hitlerin Düşünceleri Gibiydi Düşünceleri Dümdüz Edelim Dünyayı Diyordu. Stalin Onları Temizleyeceğim Diye Büyük Bir Savaşa Tutuştu.

 

Troçki Dünya İçin Tehdit Diye Peşine İnfaza Adam Yolladı. Ateistin Kötüsünü Daha Görmedi Dünya. Hitler Peygamber Kalır. Dünyanın Karşılaştığı Tüm Ateistler Disiplinli Ateistlerdir. Ya Da Ateizm Disiplinini Kullanan Üç Kağıtçılarıdır.

Troçki Ateist Miydi Diye Sorsan, Katıksız Ateistti Derim. Aklını Kendisini Eylemlerini Durduracak Disiplinlere Sahip Miydi Diye Sorsan, Hayır Derim. Stalin Sizleri Kurtarmış Oldu Yani. Hem Öncesinde Troçki'den, Hem De Hitlerden.

 

Hee Şöyle … Hizaya Gel !

 

Kendi Yazınızla Lisan-ı Kelamla Secaat Arz Edeyim Derken Sirkatin Söylemişsiniz !.. 

 

Alıntı

İslam’da İnanmak Fiili Bilmek Fiilinin Zıttıdır. Bilmek Olmadığında İnanmak Ortaya Çıkar.Gibi Saşma Sapan  Öyle Şeyler Yok Salak Herif.  (Küfür Senin Sana Onu da İade Ediyorum) Bunlar Ateistlerin Deistlerin Saçmalıkları. Kendilerini Güçlü Tutabilmek Boş Davalarını Haklı Göstere Bilmek İçin De İslam’da Olmayan Ama Varmış Gibi Gösterdikleri Saçmalıklara İhtiyaçları Var.

 

Ve Aynen Öyle de

 

Alıntı

Hiç Sarsılmaz Bükülmez Tek Prensip Allah’a İman, Vahyin Nuru Ve İslamın Işığı Hakikatin İlmidir. Nesnelliktir Diye Kandırıldıkları Naturalizm Safsatasını İlim Telakki Eden Cahiller ! Bu Da Ateizmde Bulunur. Solcularda Komünistler de Senin Gibi Üçkağıtçı Yalancı Dolandırıcıların Teki.

 

 

 

 

 

Ve Aynen Öyle de

 

Alıntı

Oğlum Sana Kim Anlatmışsa Yanlış Anlatmış İslam’ı

 

Ve Aynen Öyle de İtiraftır ki;

 

Alıntı

 

Troçki Kaçtı Diye Onu Yumuşak Bir Zavallı Gösterirler Ama Öyle Değil. En Büyük Psikopattı O. Hitlerin Düşünceleri Gibiydi Düşünceleri Dümdüz Edelim Dünyayı Diyordu. Stalin Onları Temizleyeceğim Diye Büyük Bir Savaşa Tutuştu

 

 

 

Güzel İtiraflar..

Devam Edelim ,Pardon Devam Et Kendinizi Ateizm’in Vahşiliğini Ve Rezaleti Esvel-i Safilini Bize Anlat

 

Alıntı

Troçki Dünya İçin Tehdit Diye Peşine İnfaza Adam Yolladı. Ateistin Kötüsünü Daha Görmedi Dünya. Hitler Peygamber Kalır. Dünyanın Karşılaştığı Tüm Ateistler Katil Ve Vahşi Ateistlerdir. Ya Da Ateizm Disiplinini Kullanan Üç Kağıtçılarıdır.

 

Aynen Öyle de

 

Bahsi Geçen İslam’a Zarar Verenler  Ve Sapıklar Ya Da İslam Disiplinini Kullananlar Sizin Gibi Üç Kağıtçılarıdır

 

Hadi Şimdi Uzaaaaa

 

 

 

 

 

tarihinde Tikky tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

İslam musibetlere yol açan insan eylemlerini eleştiren, birçoğunu da bağışlayan, ölümü musibet olarak gören(maide 106), ama ölüm musibetine yol açan yaratma eylemiyle övünen, buna karşı çıkmayan, zihinsel uyumsuzluk yaşayan allahın dinidir. Çocuğun ölümünü musibet, kötü bir durum olarak gören, ama ölümlü çocuğu var eden, ölümlü çocuğun var edilmesiyle övünen anne, baba gibi, ölümü musibet olarak görüp, ölümlü kişilerin var edilişine karşı çıkmayan kişiler gibi. Allah zihinsel uyumsuzluk yaşıyor. Çünkü onu oluşturan zihin yapısı uyumsuz.

tarihinde Buzul tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
59 dakika önce, Tikky yazdı:

 

Hee Şöyle … Hizaya Gel !

 

Kendi Yazınızla Lisan-ı Kelamla Secaat Arz Edeyim Derken Sirkatin Söylemişsiniz !.. 

 

 

Ve Aynen Öyle de

 

 

 

 

 

 

Ve Aynen Öyle de

 

 

Ve Aynen Öyle de İtiraftır ki;

 

 

Güzel İtiraflar..

Devam Edelim ,Pardon Devam Et Kendinizi Ateizm’in Vahşiliğini Ve Rezaleti Esvel-i Safilini Bize Anlat

 

 

Aynen Öyle de

 

Bahsi Geçen İslam’a Zarar Verenler  Ve Sapıklar Ya Da İslam Disiplinini Kullananlar Sizin Gibi Üç Kağıtçılarıdır

 

Hadi Şimdi Uzaaaaa

 

 

Tamam la tamam

Allah var Allahu ekber.

Yaşasın Mağara ve Melek

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

 

Alıntı

Atalar Dini İslama İman Ettirilip, İman Putuna Tutsak Edilenler Kuranın Tüm İçeriğine Katılmak Zorunda Bırakılırlar. İman Yanlışları, Yalanları, Saçmalıkları Savunmak Durumunda Bırakır.

 

Allah Yaratıcı Eleştirilemez, Yaratıcıya Karşı Çıkılamaz, Yaratıcıya Tapınılmalıdır, Çünkü O Yaratıcı Diyen, Yaratıcı Kavramını Putlaştıran Bir Zihin Yapısının Ürünüdür. Müslüman Evren, Yaşam Övücülüğü Yapmayı, Yaratıcıya Tapınmayı İyilik, Merhamet Olarak Görür.

 

Aziz Kardeşim Meseleyi Anyamamışsınız. Kendi Evham Ve Vehimlerinizle de Hakikatten Uzaklaşmışsınız. Belki Uluhiyet Meselesi Ve İzahı Sizin Bu Manevi Yaranıza Belki de Merhem Olabilir. 

 

Uluhiyet, Zatında, Sıfatlarında Ve İsimlerinde, Mükemmelliğin Ve Güzelliğin Bütün Mertebelerini, Sınırsızderecede Bulundurma Vasfı Demektir. Cenab-I Hakkın Uluhiyeti, Onun Mabudiyetiyle Eş Anlamda Kullanılagelmiştir.

 

Mabudiyet Hakikati İse, Bütün Varlıkların Kendisine İbadet Etmesini, Yani Emirlerine İtaat Edip, Yasaklarından Da Kaçınmasını gerektirir. Öyle İse, Canlı Cansız Bütün Varlıkların, Kendilerine Ait Vazifelerini Zerre Miktar Aksatmayarak, En Mükemmel bir Tarzda Yerine Getirmeleri, Bir Tek İlahın Mabudiyetini İlan Etmektedir. Demek Ki, Cenab-I Hakkın Uluhiyetinin kainattaki Tesiri Amiriyet-İ Mutlaka Derecesindedir.

 

Emirlerine Mutlak İtaat Söz Konusudur. Dünyamızın Topaç gibi Hareketinden, Ağaçlardaki Yaprakların, Rüzgarın Dokunmasıyla Sallanmasına Kadar Herşey Bir Emir Altında, Görevlerini azami Derecede Dikkatle İtirazsız Yerine Getirmektedirler.

 

Bütün Bunlardan Anlaşılıyor Ki, Cenab-I Hakkın Uluhiyetinin Anlaşılması, Rububiyetinin Kainattaki icraatlarının Anlaşılmasıyla MümkündürÇünkü, Kendini Gizlemesiyle Perdeler Arkasında Bulunan Cenab-Ihak, Kendisine Ait Gizli Güzelliklerini Ve Mükemmelliklerini Göstermek İçin Kainatı Ve Bütün Bu Görünen Varlıkları yaratmıştır. Öyle İse, Kainatı İnce Nakışlarla Ve Mükemmel Sanat Eserleriyle Hayret Verici Bir Tarzda Yaratıp, Süslendiren cenab-I Hakkın Rububiyetinin Görülmesi Ve Anlaşılması Derecesinde, Uluhiyetin Mahiyeti De Anlaşılacaktır.

 

Cenab-I Hakkın Benzerinin Olmaması, Varlığının Vücub Derecesinde Olması, Ezeli Ve Ebedi Olması,Kemali, İstiğnası, İzzeti, Azameti Ve İstiklaliyeti Gibi Bir Kısım Özellikleri Vardır Ki, Bunlar Olmaksızın uluhiyetin Gerçek Mahiyetinin Düşünülmesi Ve Anlaşılması Mümkün Değildir.

 

Allah’ın Uluhiyetinde Ortağı Yoktur. Kainatın İşleyişindeki Düzene Ve Dengeye Bakıldığı Taktirde,Böyle Bir Ortaklığa Hiçbir Şekilde İhtiyaç Olmadığı Da Görülür. Çünkü, Her Tarafta Aynı Kanunlar Geçerliolmakla Birlikte, Gayet Hassas Dengeler İçinde En Ufak Bir Düzensizlik Mevzubahis Değildir.

 

İlah’ın (Uluhiyet Sahibinin) Varlığı Vücub Derecesinde Olmalıdır.Yani, Varlığı kendinden Olmalı, Başka Hiçbir Varlığın Vücuduna Bağlı Olmamalı Ve Bütün Varlıklar Onun Varlığıyla Varolmalıdır. Vücub Derecesindeki Bir Vücud, Varlık Mertebelerinin En Mükemmeli Ve En Kuvvetlisi Olan Zati, Ezeli Ve Ebedi Olmak Gibi özelliklere Sahip Bir Varlıktır.5 Böyle Zati Bir Vücudda, Zıtlar Bir Arada Bulunamaz. Örneğin, Kudret Zatıyla onda Bulunuyorsa, Kudretin Zıddı Olan Acz Müdahale Edemez. Bu Yüzden, Kudretinin Mertebeleri Yoktur. Ezeli Olduğu İçinzaman Ve Mekanla Sınırlı Değildir. Zamanın Ve Mekanın Bütün Kusurlarından Ve Eksikliklerinden Uzaktır. Ebedi Olmasıylada, Bütün Zaman Ve Mekanlarda Hükmü Geçmekte, Tasarrufunu Devam Ettirmektedir.

 

Cenab-I Hakkın Kemali Ve İstiğnası Uluhiyet-İ Mutlaka Derecesindedir.Onun Zatının Mükemmelliğinianlayabilmek İçin, Harika Bir Sanat Eseri Olan Kainata Bakarak, Binler Perdeler Arkasındaki Kemalini Görmek Bileyeterlidir. Öyle Bir Mükemmelliktedir Ki, Eksiklik Ve Noksanlık Aramak Maksadıyla Kainattın Her Tarafını Adım Adımdolaşan Bir Göz, Sonunda Yorulup, Hiçbir Noksan Bulamayıp, Kainatın Kusursuzluğunu İlan Etmek Zorunda Kalacaktır.Eserinde Sayısız Mükemmellikler Derceden Bir Zat, Elbette Kendisi Kemalatın En Nihayet Derecesindedir.

 

Uluhiyetinin İstiğnası İse, Hiçbir Şeye Muhtaç Olmaması, Sonsuz Zenginlik Sahibi Olması Vehazinesinden Hiçbir Şeyin Eksilmemesi Demektir. Güneş, Onun Rahmet Hazinesinden İkram Edilmiş Bir Lambadır. Her Baharmevsiminde, Yeryüzünde Kurulan, Çeşit Çeşit Nimetlerle Donatılmış Sofralar, Yine Onun Tükenmek Bilmeyen Rahmethazinelerinin Nümuneleridir. Onun Saymakla Bitiremeyeceğimiz Maddi Nimetlerinin Yanında, Kur’an-I Kerimle İndirdiğimanevi Nimetleri De Vardır Ki, Kıymeti Takdir Edilemeyecek Derecede Değerli Hazinelerdir. Kur’an-I Kerim’de Geçen Herbirisim Ve Herbir Hakikat Elmaslar, Zümrütler Kıymetinde Manevi Mücevherlerdir. Çünkü, Herbir İsim Cenab-I Hakkınbitmek, Tükenmek Bilmeyen Hazinelerinin Kaynaklarıdır. Bütün Güzelliğin Kaynağı Cemil İsmi, Her Türlü Rızıklarınkaynağı Rezzak İsmi Ve Fenler Adedince Dallara Ayrılan İlimlerin Kaynağı Alim İsmi Olması Gibi.

 

Uluhiyetin Azameti, İzzeti, İstiklaliyeti Herşeyin Küçük Olsun, Büyük Olsun, Yüksek Olsun, Alçakolsun, Tasarrufu Altında Olmasını Gerektiriyor. Çünkü, Azameti Hiçbir Şeyi Dairesinin Dışında Bırakmamayı,İzzeti Ve İstiklaliyeti Başka İlahların Tasarrufuna Müdahale Etmesini Kabul Etmez.

 

Cenab-I Hakk’ın Uluhiyetinin Azametive Kibriyasının Şiddetli Bir Şekilde Kainatta Tecelli Etmesinden Hiçbir Şey Saklanamadığı Gibi, Ona Fiillerindeortak Ve Yardımcı Olamaz.

 

Mabud-U Bilhak, Uluhiyetini Ve Mabudiyetini Göstermek İçin, Kainatı Bir Kitap Ve Bir Mescid Mahiyetindeyaratmıştır. Öyle Harika Bir Kitaptır Ki, Her Sayfasında Binlerce Kitap Yazılmış, Her Satırında Binlerce Sayfalargizli. Yeryüzü Bir Sayfadır; İçinde Bitkiler Ve Hayvanların Nevleri Sayısınca Kitaplar Yazılmıştır. Hatta,Noktaları Hükmünde Olan Tohumlarda Ve Çekirdeklerde Ağaçlar Sayısınca Kitaplar İnce Kalemlerle Yazılmıştır.

 

Kainat, Duvarları İnce Nakışlarla Ve Maharetli Bir Hattat Tarafından Güzel Bir Hatla Ayetler Yazılaraksüslenmiş Bir Mescid Suretinde Yaratılmıştır. O Mescidin, Herbir Köşesinde Bir Varlık Taifesi, Kendine Mahsus Biribadetle Meşgul Olarak, Kulluk Vazifesini Yerine Getirmektedir. Zerrelerden Gezegenlere Kadar, Balıklardan Meleklere Kadarbütün Varlıklar Yaptıkları İbadetlerini Kendi Dilleriyle Dergah-I Uluhiyete Takdim Etmektedirler.

 

Elbette, O Kitabın Manasını Ders Vererek Onu Tanıtacak Ve O Büyük Mescidde Bütün Varlıklara İmamlıkvazifesini Yaparak Huzurunda Umum İbadetleri Takdim Edecek Olan Peygamberleri Göndermesi, Uluhiyetinin Gereğidir.

 

Meyve Ağaçlarından Meydana Gelen Bir Bahçe Sahibinin, O Bahçe İçinde En Fazla Önem Verdiği Şey, Ağaçlarının uçlarına Asılmış Meyveler Ve Meyvelerin İçlerine Yerleştirilmiş Ağacın Bütün Programını Taşıyan Çekirdeklerdir.O Ağaca, Çok Büyük Bir Özen Ve Dikkat Gösterdiği Anlaşılan Bahçe Sahibinin, Meyve Ve Çekirdekleri Çürütmesi,Ziyan Etmesi Ya Da Başkalarına Kaptırması Mümkün Değildir. Aynı Şekilde, Kainat Da Dalları Elementler Ve Madenler,Yaprakları Bitkiler, Çiçekleri Hayvanlar Ve Meyveleri İnsanlar Olan Harika Bir Ağaçtır.

 

Bu Ağacın Çekirdekleri İse,Meyveleri Hükmünde Olan İnsanların Kalplerinden Çıkan Şükür, Muhabbet, Minnettarlık Ve Övgü Gibi Hallerdir. Öyleise, Kainatın Sahibinin, Kainattan Beklediği En Önemli Sonuç Onun Meyvesi Olan İnsandır Ve İnsanlardan Sudur Eden ubudiyetkâr Hallerdir. Bu Yüzden, O’nun Mutlak Uluhiyetinin Hiçbir Şekilde O Şükür, Muhabbet Ve Minnettarlıkların Başkalarına gitmesine İzin Vermesi Düşünülemez.

 

Cenab-I Hak, İnsana Benlik Ve Hürriyet Vermesiyle, Uluhiyetin Sıfatlarını Anlaması İçin Bir Takım Ölçü birimlerine Sahip Olmasını Sağlamıştır.

 

Örneğin,

 

İnsan Kendisine Verilen Bir Parça İlimle Allah’ın Sonsuz İlmini, Sınırlı görmesiyle Onun Nihayetsiz Görme Sıfatını Anlaması Gibi. Diğer Taraftan İnsana Acizliğin Ve Fakirliğin Kendisine verilmesiyle, Başka Bir Tarzda, Allah’ın Uluhiyetine Ayine Olur. Karanlığın Derecesinin Artması Nispetinde, Aydınlığın daha Fazla Netleşmesi Gibi; İnsan Acizliğiyle Cenab-I Hakkın Sonsuz Kudretini, Her Şeye Muhtaç Olmasıyla Da Nihayetsiz Gınasını, Zenginliğini Görür Ve Gösterir. Öyleyse, Midesinin Her Türlü İhtiyacını Karşılamak İçin Çeşitli Nimetler Yaratan, İnsanı Aciz Bırakan Her Türlü Hastalıklardan Şifa Veren Cenab-I Hak, Şükre, Minnettarlığa Ve Muhabbete Vesile Olan Bu Filleri Başkasına Vermez. Şiddetle Bu İşlerde Gayrın Müdahalesini Reddeder.

 

Fakat, Vahyin Getirdiği Hükümlere Tabi Olmayan İnsanlar Rızık Ve Şifa Gibi Bir Kısım İhsanların kaynaklarını, Yanlış Yerlerde Görmüşler Ve Ruhlarındaki Kuvve-İ Şeheviyenin (İştah Kuvveti) Sevkiyle De Asıl kaynak Zannettikleri Varlıkları Putlaştırmışlar, İlahlaştırmışlar Ve Tapar Derecede Sevgi Beslemişlerdir. Lezzetlerinin Menbaı Zannettikleri Nefislerini İlah İttihaz Etmişler ; Hatta, İtaat Ve Teslimiyetleriyle De kendi İçlerinde Birtakım İnsanların Uluhiyet Dava Etmelerine Bile Sebep Olmuşlardır.

 

Cenab-I Hakkın Kainatın En Geniş Dairesinden, Kalbin En Gizli Hislerine Kadar Tasarruf Eden Azametli uluhiyetini Gören İnsanlar İseBaşta Bütün Peygamberler Ve Özellikle De Peygamber Efendimiz(A.S.M.) Olmak Üzere,Evliya, Asfiya Ve SıddıklarBütün Teşekkürlerini, Övgülerini Ve Muhabbetlerini Uluhiyeti Mutlak Olan Allah’a Tahsisetmişlerdir.

 

Bilhassa, Resul-İ Ekrem Aleyhiselatü Vesselamın Gösterdiği Ubudiyet Cihetiyle; Özellikle Bayram, Cuma Ve cemaatle Kılınan Namazlarda Bütün İman Edenlerin Kalplerini Ve Dillerini Bir Tek Kelimede Birleştirmektedir. Bütün insanların Kalplerinden Ve Dillerinden Çıkan Seslerin, Duaların Ve Zikirlerin Birleşmesiyle İse, Kainatta Zerre Kadar Küçükolan İnsan, Ubudiyetinin Azameti Cihetiyle Kainat Sultanın Arz Memleketinde Halifesi, Uluhiyetinin En Ehemmiyetli Abdi Ve Bütün varlıkların Reisi Rütbesini Kazanmıştır.

 

Cenab-I Hakkın Mutlak Uluhiyetinin İsm-İ Hassı ‘Allah’ Lafza-İ Celalidir.

 

Saygılar

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
25 dakika önce, Tikky yazdı:

 

Aziz Kardeşim Meseleyi Anyamamışsınız. Kendi Evham Ve Vehimlerinizle de Hakikatten Uzaklaşmışsınız. Belki Uluhiyet Meselesi Ve İzahı Sizin Bu Manevi Yaranıza Belki de Merhem Olabilir. 

 

Uluhiyet, Zatında, Sıfatlarında Ve İsimlerinde, Mükemmelliğin Ve Güzelliğin Bütün Mertebelerini, Sınırsızderecede Bulundurma Vasfı Demektir. Cenab-I Hakkın Uluhiyeti, Onun Mabudiyetiyle Eş Anlamda Kullanılagelmiştir.

 

Mabudiyet Hakikati İse, Bütün Varlıkların Kendisine İbadet Etmesini, Yani Emirlerine İtaat Edip, Yasaklarından Da Kaçınmasını gerektirir. Öyle İse, Canlı Cansız Bütün Varlıkların, Kendilerine Ait Vazifelerini Zerre Miktar Aksatmayarak, En Mükemmel bir Tarzda Yerine Getirmeleri, Bir Tek İlahın Mabudiyetini İlan Etmektedir. Demek Ki, Cenab-I Hakkın Uluhiyetinin kainattaki Tesiri Amiriyet-İ Mutlaka Derecesindedir.

 

Emirlerine Mutlak İtaat Söz Konusudur. Dünyamızın Topaç gibi Hareketinden, Ağaçlardaki Yaprakların, Rüzgarın Dokunmasıyla Sallanmasına Kadar Herşey Bir Emir Altında, Görevlerini azami Derecede Dikkatle İtirazsız Yerine Getirmektedirler.

 

Bütün Bunlardan Anlaşılıyor Ki, Cenab-I Hakkın Uluhiyetinin Anlaşılması, Rububiyetinin Kainattaki icraatlarının Anlaşılmasıyla MümkündürÇünkü, Kendini Gizlemesiyle Perdeler Arkasında Bulunan Cenab-Ihak, Kendisine Ait Gizli Güzelliklerini Ve Mükemmelliklerini Göstermek İçin Kainatı Ve Bütün Bu Görünen Varlıkları yaratmıştır. Öyle İse, Kainatı İnce Nakışlarla Ve Mükemmel Sanat Eserleriyle Hayret Verici Bir Tarzda Yaratıp, Süslendiren cenab-I Hakkın Rububiyetinin Görülmesi Ve Anlaşılması Derecesinde, Uluhiyetin Mahiyeti De Anlaşılacaktır.

 

Cenab-I Hakkın Benzerinin Olmaması, Varlığının Vücub Derecesinde Olması, Ezeli Ve Ebedi Olması,Kemali, İstiğnası, İzzeti, Azameti Ve İstiklaliyeti Gibi Bir Kısım Özellikleri Vardır Ki, Bunlar Olmaksızın uluhiyetin Gerçek Mahiyetinin Düşünülmesi Ve Anlaşılması Mümkün Değildir.

 

Allah’ın Uluhiyetinde Ortağı Yoktur. Kainatın İşleyişindeki Düzene Ve Dengeye Bakıldığı Taktirde,Böyle Bir Ortaklığa Hiçbir Şekilde İhtiyaç Olmadığı Da Görülür. Çünkü, Her Tarafta Aynı Kanunlar Geçerliolmakla Birlikte, Gayet Hassas Dengeler İçinde En Ufak Bir Düzensizlik Mevzubahis Değildir.

 

İlah’ın (Uluhiyet Sahibinin) Varlığı Vücub Derecesinde Olmalıdır.Yani, Varlığı kendinden Olmalı, Başka Hiçbir Varlığın Vücuduna Bağlı Olmamalı Ve Bütün Varlıklar Onun Varlığıyla Varolmalıdır. Vücub Derecesindeki Bir Vücud, Varlık Mertebelerinin En Mükemmeli Ve En Kuvvetlisi Olan Zati, Ezeli Ve Ebedi Olmak Gibi özelliklere Sahip Bir Varlıktır.5 Böyle Zati Bir Vücudda, Zıtlar Bir Arada Bulunamaz. Örneğin, Kudret Zatıyla onda Bulunuyorsa, Kudretin Zıddı Olan Acz Müdahale Edemez. Bu Yüzden, Kudretinin Mertebeleri Yoktur. Ezeli Olduğu İçinzaman Ve Mekanla Sınırlı Değildir. Zamanın Ve Mekanın Bütün Kusurlarından Ve Eksikliklerinden Uzaktır. Ebedi Olmasıylada, Bütün Zaman Ve Mekanlarda Hükmü Geçmekte, Tasarrufunu Devam Ettirmektedir.

 

Cenab-I Hakkın Kemali Ve İstiğnası Uluhiyet-İ Mutlaka Derecesindedir.Onun Zatının Mükemmelliğinianlayabilmek İçin, Harika Bir Sanat Eseri Olan Kainata Bakarak, Binler Perdeler Arkasındaki Kemalini Görmek Bileyeterlidir. Öyle Bir Mükemmelliktedir Ki, Eksiklik Ve Noksanlık Aramak Maksadıyla Kainattın Her Tarafını Adım Adımdolaşan Bir Göz, Sonunda Yorulup, Hiçbir Noksan Bulamayıp, Kainatın Kusursuzluğunu İlan Etmek Zorunda Kalacaktır.Eserinde Sayısız Mükemmellikler Derceden Bir Zat, Elbette Kendisi Kemalatın En Nihayet Derecesindedir.

 

Uluhiyetinin İstiğnası İse, Hiçbir Şeye Muhtaç Olmaması, Sonsuz Zenginlik Sahibi Olması Vehazinesinden Hiçbir Şeyin Eksilmemesi Demektir. Güneş, Onun Rahmet Hazinesinden İkram Edilmiş Bir Lambadır. Her Baharmevsiminde, Yeryüzünde Kurulan, Çeşit Çeşit Nimetlerle Donatılmış Sofralar, Yine Onun Tükenmek Bilmeyen Rahmethazinelerinin Nümuneleridir. Onun Saymakla Bitiremeyeceğimiz Maddi Nimetlerinin Yanında, Kur’an-I Kerimle İndirdiğimanevi Nimetleri De Vardır Ki, Kıymeti Takdir Edilemeyecek Derecede Değerli Hazinelerdir. Kur’an-I Kerim’de Geçen Herbirisim Ve Herbir Hakikat Elmaslar, Zümrütler Kıymetinde Manevi Mücevherlerdir. Çünkü, Herbir İsim Cenab-I Hakkınbitmek, Tükenmek Bilmeyen Hazinelerinin Kaynaklarıdır. Bütün Güzelliğin Kaynağı Cemil İsmi, Her Türlü Rızıklarınkaynağı Rezzak İsmi Ve Fenler Adedince Dallara Ayrılan İlimlerin Kaynağı Alim İsmi Olması Gibi.

 

Uluhiyetin Azameti, İzzeti, İstiklaliyeti Herşeyin Küçük Olsun, Büyük Olsun, Yüksek Olsun, Alçakolsun, Tasarrufu Altında Olmasını Gerektiriyor. Çünkü, Azameti Hiçbir Şeyi Dairesinin Dışında Bırakmamayı,İzzeti Ve İstiklaliyeti Başka İlahların Tasarrufuna Müdahale Etmesini Kabul Etmez.

 

Cenab-I Hakk’ın Uluhiyetinin Azametive Kibriyasının Şiddetli Bir Şekilde Kainatta Tecelli Etmesinden Hiçbir Şey Saklanamadığı Gibi, Ona Fiillerindeortak Ve Yardımcı Olamaz.

 

Mabud-U Bilhak, Uluhiyetini Ve Mabudiyetini Göstermek İçin, Kainatı Bir Kitap Ve Bir Mescid Mahiyetindeyaratmıştır. Öyle Harika Bir Kitaptır Ki, Her Sayfasında Binlerce Kitap Yazılmış, Her Satırında Binlerce Sayfalargizli. Yeryüzü Bir Sayfadır; İçinde Bitkiler Ve Hayvanların Nevleri Sayısınca Kitaplar Yazılmıştır. Hatta,Noktaları Hükmünde Olan Tohumlarda Ve Çekirdeklerde Ağaçlar Sayısınca Kitaplar İnce Kalemlerle Yazılmıştır.

 

Kainat, Duvarları İnce Nakışlarla Ve Maharetli Bir Hattat Tarafından Güzel Bir Hatla Ayetler Yazılaraksüslenmiş Bir Mescid Suretinde Yaratılmıştır. O Mescidin, Herbir Köşesinde Bir Varlık Taifesi, Kendine Mahsus Biribadetle Meşgul Olarak, Kulluk Vazifesini Yerine Getirmektedir. Zerrelerden Gezegenlere Kadar, Balıklardan Meleklere Kadarbütün Varlıklar Yaptıkları İbadetlerini Kendi Dilleriyle Dergah-I Uluhiyete Takdim Etmektedirler.

 

Elbette, O Kitabın Manasını Ders Vererek Onu Tanıtacak Ve O Büyük Mescidde Bütün Varlıklara İmamlıkvazifesini Yaparak Huzurunda Umum İbadetleri Takdim Edecek Olan Peygamberleri Göndermesi, Uluhiyetinin Gereğidir.

 

Meyve Ağaçlarından Meydana Gelen Bir Bahçe Sahibinin, O Bahçe İçinde En Fazla Önem Verdiği Şey, Ağaçlarının uçlarına Asılmış Meyveler Ve Meyvelerin İçlerine Yerleştirilmiş Ağacın Bütün Programını Taşıyan Çekirdeklerdir.O Ağaca, Çok Büyük Bir Özen Ve Dikkat Gösterdiği Anlaşılan Bahçe Sahibinin, Meyve Ve Çekirdekleri Çürütmesi,Ziyan Etmesi Ya Da Başkalarına Kaptırması Mümkün Değildir. Aynı Şekilde, Kainat Da Dalları Elementler Ve Madenler,Yaprakları Bitkiler, Çiçekleri Hayvanlar Ve Meyveleri İnsanlar Olan Harika Bir Ağaçtır.

 

Bu Ağacın Çekirdekleri İse,Meyveleri Hükmünde Olan İnsanların Kalplerinden Çıkan Şükür, Muhabbet, Minnettarlık Ve Övgü Gibi Hallerdir. Öyleise, Kainatın Sahibinin, Kainattan Beklediği En Önemli Sonuç Onun Meyvesi Olan İnsandır Ve İnsanlardan Sudur Eden ubudiyetkâr Hallerdir. Bu Yüzden, O’nun Mutlak Uluhiyetinin Hiçbir Şekilde O Şükür, Muhabbet Ve Minnettarlıkların Başkalarına gitmesine İzin Vermesi Düşünülemez.

 

Cenab-I Hak, İnsana Benlik Ve Hürriyet Vermesiyle, Uluhiyetin Sıfatlarını Anlaması İçin Bir Takım Ölçü birimlerine Sahip Olmasını Sağlamıştır.

 

Örneğin,

 

İnsan Kendisine Verilen Bir Parça İlimle Allah’ın Sonsuz İlmini, Sınırlı görmesiyle Onun Nihayetsiz Görme Sıfatını Anlaması Gibi. Diğer Taraftan İnsana Acizliğin Ve Fakirliğin Kendisine verilmesiyle, Başka Bir Tarzda, Allah’ın Uluhiyetine Ayine Olur. Karanlığın Derecesinin Artması Nispetinde, Aydınlığın daha Fazla Netleşmesi Gibi; İnsan Acizliğiyle Cenab-I Hakkın Sonsuz Kudretini, Her Şeye Muhtaç Olmasıyla Da Nihayetsiz Gınasını, Zenginliğini Görür Ve Gösterir. Öyleyse, Midesinin Her Türlü İhtiyacını Karşılamak İçin Çeşitli Nimetler Yaratan, İnsanı Aciz Bırakan Her Türlü Hastalıklardan Şifa Veren Cenab-I Hak, Şükre, Minnettarlığa Ve Muhabbete Vesile Olan Bu Filleri Başkasına Vermez. Şiddetle Bu İşlerde Gayrın Müdahalesini Reddeder.

 

Fakat, Vahyin Getirdiği Hükümlere Tabi Olmayan İnsanlar Rızık Ve Şifa Gibi Bir Kısım İhsanların kaynaklarını, Yanlış Yerlerde Görmüşler Ve Ruhlarındaki Kuvve-İ Şeheviyenin (İştah Kuvveti) Sevkiyle De Asıl kaynak Zannettikleri Varlıkları Putlaştırmışlar, İlahlaştırmışlar Ve Tapar Derecede Sevgi Beslemişlerdir. Lezzetlerinin Menbaı Zannettikleri Nefislerini İlah İttihaz Etmişler ; Hatta, İtaat Ve Teslimiyetleriyle De kendi İçlerinde Birtakım İnsanların Uluhiyet Dava Etmelerine Bile Sebep Olmuşlardır.

 

Cenab-I Hakkın Kainatın En Geniş Dairesinden, Kalbin En Gizli Hislerine Kadar Tasarruf Eden Azametli uluhiyetini Gören İnsanlar İseBaşta Bütün Peygamberler Ve Özellikle De Peygamber Efendimiz(A.S.M.) Olmak Üzere,Evliya, Asfiya Ve SıddıklarBütün Teşekkürlerini, Övgülerini Ve Muhabbetlerini Uluhiyeti Mutlak Olan Allah’a Tahsisetmişlerdir.

 

Bilhassa, Resul-İ Ekrem Aleyhiselatü Vesselamın Gösterdiği Ubudiyet Cihetiyle; Özellikle Bayram, Cuma Ve cemaatle Kılınan Namazlarda Bütün İman Edenlerin Kalplerini Ve Dillerini Bir Tek Kelimede Birleştirmektedir. Bütün insanların Kalplerinden Ve Dillerinden Çıkan Seslerin, Duaların Ve Zikirlerin Birleşmesiyle İse, Kainatta Zerre Kadar Küçükolan İnsan, Ubudiyetinin Azameti Cihetiyle Kainat Sultanın Arz Memleketinde Halifesi, Uluhiyetinin En Ehemmiyetli Abdi Ve Bütün varlıkların Reisi Rütbesini Kazanmıştır.

 

Cenab-I Hakkın Mutlak Uluhiyetinin İsm-İ Hassı ‘Allah’ Lafza-İ Celalidir.

 

Saygılar

 

 

Kibirlenmeye karşıyım diyen müslümanın, aciz bırakıp, muhtaç eden, aciz bırakıp, muhtaç edip, siz bana muhtaçsınız acizler diyip, şükür bekleyen, yalvarıp, yakartmak için aciz bırakıp, muhtaç eden kibirli el- kebire, yani allaha tapınması, bu anlayışın savunuculuğunu yapması, bu oksimoronluk, tutarsızlık, zihinsel uyumsuzluk da bu mükemmelliğin içinde midir? Evlat acısının yaşandığı bir yerde, evlat acısı yaşayan kimseler varken, evlat acısı yaşattığı söylenen allaha, allah kimseye evlat acısı yaşatmasın diye dua etmek, mantıksızca bir söylemde bulunmak bu mükemmelliğin içinde midir? İşte milyarlarca kişinin var olduğu ve ölümün olduğu bir yerde evlat acısı yaşayan kimseler var. Anne, babanın ölümlü çocuğu var etmeleri, bu durumla övünmeleri, ama çocuğun ölümünü musibet, kötü durum olarak görmeleri, kendilerine evlat acısı vermeleri, bu duruma üzülmeleri bu mükemmelliğin neresindedir? Peki ölümü musibet olarak gören, musibetlere yol açan insan eylemlerini eleştiren allahın, ölüm musibetine yol açan yaratma eylemiyle övünmesi, buna karşı çıkmaması bu mükemmelliğin neresindedir? Allahın tutarsızlık yapmaması, zihinsel uyumsuzluk, oksimoronluk yaşamaması mümkün değildir. Çünkü onu oluşturan yapıda bunlar vardır.

 

 

tarihinde Buzul tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
24 dakika önce, Buzul yazdı:

 

 

Kibirlenmeye Karşıyım Diyen Müslümanın, Aciz Bırakıp, Muhtaç Eden, Aciz Bırakıp, Muhtaç Edip, Siz Bana Muhtaçsınız Acizler Diyip, Şükür Bekleyen, Yalvarıp, Yakartmak İçin Aciz Bırakıp, Muhtaç Eden Kibirli El- Kebire, Yani Allaha Tapınması, Bu Anlayışın Savunuculuğunu Yapması, Bu Oksimoronluk, Tutarsızlık, Zihinsel Uyumsuzluk Da Bu Mükemmelliğin İçinde Midir? 

 

 

@Buzul Bey İstirham Ediyorum Okumadan Yorum Getirmeyelim. Okusanız Zaten Cevap İçinde. Şimdi Siz Soracaksınız Ben Cevaplayacağım. Ama Siz Cevapları Okumazsanız O Zaman Sormanın Anlamı Nedir? Amaç Tartışmak Cerbeze İse Buyurun Üstün Olan Siz Olan Tamam Kazandınız. Ama Amaç Aklınıza Takılanları Sormaksa Okuyun Anlamazsanız Ben Açarım Anlatırım. Yeter ki Siz Önce Bir Okuyun. 

 

Şimdi Size Bu Meseleyi Açmaya Çalışacağım İnşaAllah:

 

Kesb-İ Şer, Şerdir; Halk-I Şer, Şer Değildir. Şimdi Bu Ne Demek Biliyor musunuz ? “Halk Ve İcad, Bütün Netaice Bakar; Kesb, Hususî Bir Mübaşeret Olduğu İçin, Hususî Netaice Bakar.”  Yani Şerrin Halkı (Yaratılması Mesela Kibir Dedikya Kibir Hissiyatının Yaratılması ), Çok Büyük Neticelere Vesiledir. “Bir Şerrin Vücudu (Yani Varlığı), Çok Hayırlı Neticelere Mukaddeme Olduğu İçin, O Şerrin İcadı, Neticeler İtibariyle Hayır Olur, Hayır Hükmüne Geçer.” 

 

Meselâ, (Konumuz Diğer Konuda Yağmur Duasıydı Ya Yağmur Meselesinden Gidelim  )Yağmurdan Zarar Gören Biri, Yağmurun Yaratılışına ‘Rahmet Değildir’ Diyemez. Çünkü Yağmurun Binlerce Güzel Neticeleri Bulunmaktadır. Bunun Gibi Ateşten Zarar Gören Biri De Ateşin Yaratılışı Şerdir Diyemez. Yani Her Şeyin Yaratılışında Kâinat Bazında Hayr-I Kesir (Çokça Faydalar )Bulunmakla Beraber, Şahıs Bazında Cüzî Bir Şer Olsa Da; Bu O Şahsın Kesb Ve Sui İhtiyarından Meydana Gelmektedir.

 

Kâinattaki Şerler Ve Zararlarda Çok Mühim Neticeler İçin Yaratıldığından; Onların Yaratılması Şer Değildir. Meselâ Şeytanlar; Meleklere Ve Hayvanlara Musallat Olmadığı İçin Onların Makamları Sabittir. Ama İnsan Nefis Ve Şeytan İle Verdiği Mücadeleyle Mertebe Kat Edip Terakki Ederek Yüksek Makamlara Çıkmaya Namzettir. Bu Sebeple Firavunlardan Enbiyaya Kadar Uzun Bir Terakki Mesafesi Vardır.

 

Eğer Şeytan İle Bu Mücahede Olmasaydı Elmas Ve Kömür Hükmündeki Kabiliyetler Aynı Mertebede Kalacaktı. Demek Şeytanın Yaratılmasında Büyük Hikmetler Gizlidir. Hem Kabiliyetler Bu Mücahede İle İnkişaf Etmektedir. Aynen Atmaca Kuşunun Serçelere Tasliti İle Serçenin İstidadının İnkişaf Etmesi Gibi.

 

Hem “Hayr-I Kesîr İçin, Şerr-İ Kalil Kabul Edilir. Eğer Şerr-İ Kalil Olmamak İçin, Hayr-I Kesîri İntac  Eden Bir Şer Terk Edilse; O Vakit Şerr-İ Kesîr İrtikâb Edilmiş Olur.”

 

Meselâ Cihad Zamanında Asker Sevk Etmek Maddî Ve Bedenî Olarak Cüz’î Bir Şer Olur. Ancak Cihadda Öyle Büyük Bir Hayır Vardır Ki, İslâm Âlemi Küffarın İstilâsından Kurtulur. Eğer Küçük Bir Şer İçin Cihad Terk Edilmiş Olsa İdi O Zaman Daha Büyük Bir Şer Olurdu. Ancak “İnsan, İcadsız Bir Cüz’-İ İhtiyarî İle Ve Cüz’î Bir Kesb İle, Bir Emr-İ Ademî Veya Bir Emr-İ İtibarî Teşkil İle Ve Sübut Vermekle Müdhiş Tahribata Ve Şerlere Sebebiyet” Verebilmektedir.  

 

İnsanın Nefis Ve Hevası Daima Şerlere Meyyaldir Ve Şerri Kesbi Neticesinde Hasıl Olan Günahın Mesuliyetini Çekmektedir. Çünkü Nefsi Şerri İstedi Ve O Kesbiyle Şerre Sebep Oldu. Yani Bu Durumda Şer Ademî Olduğundan, İnsan Şerre Fail Olur. Binaenaleyh Kesb-İ Şer, Şerdir. Netice-İ Kelâm Hayrı Ve Şerri De Yaratan Ancak Allah’tır. Lâkin Hayra Rızası Var İken Şerre  Yoktur. (Bu da Küfür Eden Dünkü Arkadaşımın Özet Yanıtı  Dün Yazmadım Çünkü Küfüre Hangi İlmi Hakikati Söyleyebilirim ki?)

 

Aynen Öylede Kibir Kötü Değildir. 

Durduğu Yere

Kullanıldığı Yere 

Mertebesine

Etkisine Göre Değişir.

 

Yani Mesele Sizin İddia Ettiğiniz Gibi Dar Bir Bakış Nazarı İle Ele Alınamaz. Bunun Nedenide Ateist Bakışın Nazarının Dar Ve Kusurlu Olmasıdır. 

 

Devamen:

 

Cenab-I Hak, İnsana Benlik Ve Hürriyet Vermesiyle, Uluhiyetin Sıfatlarını Anlaması İçin Bir Takım Ölçü birimlerine Sahip Olmasını Sağlamıştır.

 

Örneğin,

 

İnsan Kendisine Verilen Bir Parça İlimle Allah’ın Sonsuz İlmini, Sınırlı görmesiyle Onun Nihayetsiz Görme Sıfatını Anlaması Gibi. Diğer Taraftan İnsana Acizliğin Ve Fakirliğin Kendisine verilmesiyle, Başka Bir Tarzda, Allah’ın Uluhiyetine Ayine Olur. Karanlığın Derecesinin Artması Nispetinde, Aydınlığın daha Fazla Netleşmesi Gibi; İnsan Acizliğiyle Cenab-I Hakkın Sonsuz Kudretini, Her Şeye Muhtaç Olmasıyla Da Nihayetsiz Gınasını, Zenginliğini Görür Ve Gösterir. Öyleyse, Midesinin Her Türlü İhtiyacını Karşılamak İçin Çeşitli Nimetler Yaratan, İnsanı Aciz Bırakan Her Türlü Hastalıklardan Şifa Veren Cenab-I Hak, Şükre, Minnettarlığa Ve Muhabbete Vesile Olan Bu Filleri Başkasına Vermez. Şiddetle Bu İşlerde Gayrın Müdahalesini Reddeder.

 

Fakat, Vahyin Getirdiği Hükümlere Tabi Olmayan İnsanlar Rızık Ve Şifa Gibi Bir Kısım İhsanların kaynaklarını, Yanlış Yerlerde Görmüşler Ve Ruhlarındaki Kuvve-İ Şeheviyenin (İştah Kuvveti) Sevkiyle De Asıl kaynak Zannettikleri Varlıkları Putlaştırmışlar, İlahlaştırmışlar Ve Tapar Derecede Sevgi Beslemişlerdir. Lezzetlerinin Menbaı Zannettikleri Nefislerini İlah İttihaz Etmişler ; Hatta, İtaat Ve Teslimiyetleriyle De kendi İçlerinde Birtakım İnsanların Uluhiyet Dava Etmelerine Bile Sebep Olmuşlardır.

 

 

 

Saygılar ?

tarihinde Tikky tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
23 minutes ago, Tikky said:

 

Hee Şöyle … Hizaya Gel !

 

Kendi Yazınızla Lisan-ı Kelamla Secaat Arz Edeyim Derken Sirkatin Söylemişsiniz !.. 

 

 

Ve Aynen Öyle de

 

 

 

 

 

 

Ve Aynen Öyle de

 

 

Ve Aynen Öyle de İtiraftır ki;

 

 

Güzel İtiraflar..

Devam Edelim ,Pardon Devam Et Kendinizi Ateizm’in Vahşiliğini Ve Rezaleti Esvel-i Safilini Bize Anlat

 

 

Aynen Öyle de

 

Bahsi Geçen İslam’a Zarar Verenler  Ve Sapıklar Ya Da İslam Disiplinini Kullananlar Sizin Gibi Üç Kağıtçılarıdır

 

Hadi Şimdi Uzaaaaa

 

 

 

 

 

 

 

Mastürbasyonunu da yaptın, tam oldu di mi, zavallı mastürbatör.

 

Sen önce bir kendi rezaleti esvel-i safiiline baksan ya, sapık sübyancı:

 

Güneşin Yolu on Twitter: "#iRZ #DUSMANI #MUHAMMED… "

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 dakika önce, Tikky yazdı:

 

@Buzul Bey İstirham Ediyorum Okumadan Yorum Getirmeyelim. Okusanız Zaten Cevap İçinde. Şimdi Siz Soracaksınız Ben Cevaplayacağım. Ama Siz Cevapları Okumazsanız O Zaman Sormanın Anlamı Nedir? Amaç Tartışmak Cerbeze İse Buyurun Üstün Olan Siz Olan Tamam Kazandınız. Ama Amaç Aklınıza Takılanları Sormaksa Okuyun Anlamazsanız Ben Açarım Anlatırım. Yeter ki Siz Önce Bir Okuyun. 

 

Şimdi Size Bu Meseleyi Açmaya Çalışacağım İnşaAllah:

 

Kesb-İ Şer, Şerdir; Halk-I Şer, Şer Değildir. Şimdi Bu Ne Demek Biliyor musunuz ? “Halk Ve İcad, Bütün Netaice Bakar; Kesb, Hususî Bir Mübaşeret Olduğu İçin, Hususî Netaice Bakar.”  Yani Şerrin Halkı (Yaratılması Mesela Kibir Dedikya Kibir Hissiyatının Yaratılması ), Çok Büyük Neticelere Vesiledir. “Bir Şerrin Vücudu (Yani Varlığı), Çok Hayırlı Neticelere Mukaddeme Olduğu İçin, O Şerrin İcadı, Neticeler İtibariyle Hayır Olur, Hayır Hükmüne Geçer.” 

 

Meselâ, (Konumuz Diğer Konuda Yağmur Duasıydı Ya Yağmur Meselesinden Gidelim  )Yağmurdan Zarar Gören Biri, Yağmurun Yaratılışına ‘Rahmet Değildir’ Diyemez. Çünkü Yağmurun Binlerce Güzel Neticeleri Bulunmaktadır. Bunun Gibi Ateşten Zarar Gören Biri De Ateşin Yaratılışı Şerdir Diyemez. Yani Her Şeyin Yaratılışında Kâinat Bazında Hayr-I Kesir (Çokça Faydalar )Bulunmakla Beraber, Şahıs Bazında Cüzî Bir Şer Olsa Da; Bu O Şahsın Kesb Ve Sui İhtiyarından Meydana Gelmektedir.

 

Kâinattaki Şerler Ve Zararlarda Çok Mühim Neticeler İçin Yaratıldığından; Onların Yaratılması Şer Değildir. Meselâ Şeytanlar; Meleklere Ve Hayvanlara Musallat Olmadığı İçin Onların Makamları Sabittir. Ama İnsan Nefis Ve Şeytan İle Verdiği Mücadeleyle Mertebe Kat Edip Terakki Ederek Yüksek Makamlara Çıkmaya Namzettir. Bu Sebeple Firavunlardan Enbiyaya Kadar Uzun Bir Terakki Mesafesi Vardır.

 

Eğer Şeytan İle Bu Mücahede Olmasaydı Elmas Ve Kömür Hükmündeki Kabiliyetler Aynı Mertebede Kalacaktı. Demek Şeytanın Yaratılmasında Büyük Hikmetler Gizlidir. Hem Kabiliyetler Bu Mücahede İle İnkişaf Etmektedir. Aynen Atmaca Kuşunun Serçelere Tasliti İle Serçenin İstidadının İnkişaf Etmesi Gibi.

 

Hem “Hayr-I Kesîr İçin, Şerr-İ Kalil Kabul Edilir. Eğer Şerr-İ Kalil Olmamak İçin, Hayr-I Kesîri İntac  Eden Bir Şer Terk Edilse; O Vakit Şerr-İ Kesîr İrtikâb Edilmiş Olur.”

 

Meselâ Cihad Zamanında Asker Sevk Etmek Maddî Ve Bedenî Olarak Cüz’î Bir Şer Olur. Ancak Cihadda Öyle Büyük Bir Hayır Vardır Ki, İslâm Âlemi Küffarın İstilâsından Kurtulur. Eğer Küçük Bir Şer İçin Cihad Terk Edilmiş Olsa İdi O Zaman Daha Büyük Bir Şer Olurdu. Ancak “İnsan, İcadsız Bir Cüz’-İ İhtiyarî İle Ve Cüz’î Bir Kesb İle, Bir Emr-İ Ademî Veya Bir Emr-İ İtibarî Teşkil İle Ve Sübut Vermekle Müdhiş Tahribata Ve Şerlere Sebebiyet” Verebilmektedir.  

 

İnsanın Nefis Ve Hevası Daima Şerlere Meyyaldir Ve Şerri Kesbi Neticesinde Hasıl Olan Günahın Mesuliyetini Çekmektedir. Çünkü Nefsi Şerri İstedi Ve O Kesbiyle Şerre Sebep Oldu. Yani Bu Durumda Şer Ademî Olduğundan, İnsan Şerre Fail Olur. Binaenaleyh Kesb-İ Şer, Şerdir. Netice-İ Kelâm Hayrı Ve Şerri De Yaratan Ancak Allah’tır. Lâkin Hayra Rızası Var İken Şerre  Yoktur. (Bu da Küfür Eden Dünkü Arkadaşımın Özet Yanıtı  Dün Yazmadım Çünkü Küfüre Hangi İlmi Hakikati Söyleyebilirim ki?)

 

Aynen Öylede Kibir Kötü Değildir. 

Durduğu Yere

Kullanıldığı Yere 

Mertebesine

Etkisine Göre Değişir.

 

Yani Mesele Sizin İddia Ettiğiniz Gibi Dar Bir Bakış Nazarı İle Ele Alınamaz. Bunun Nedenide Ateist Bakışın Nazarının Dar Ve Kusurlu Olmasıdır. 

 

Devamen:

 

Cenab-I Hak, İnsana Benlik Ve Hürriyet Vermesiyle, Uluhiyetin Sıfatlarını Anlaması İçin Bir Takım Ölçü birimlerine Sahip Olmasını Sağlamıştır.

 

Örneğin,

 

İnsan Kendisine Verilen Bir Parça İlimle Allah’ın Sonsuz İlmini, Sınırlı görmesiyle Onun Nihayetsiz Görme Sıfatını Anlaması Gibi. Diğer Taraftan İnsana Acizliğin Ve Fakirliğin Kendisine verilmesiyle, Başka Bir Tarzda, Allah’ın Uluhiyetine Ayine Olur. Karanlığın Derecesinin Artması Nispetinde, Aydınlığın daha Fazla Netleşmesi Gibi; İnsan Acizliğiyle Cenab-I Hakkın Sonsuz Kudretini, Her Şeye Muhtaç Olmasıyla Da Nihayetsiz Gınasını, Zenginliğini Görür Ve Gösterir. Öyleyse, Midesinin Her Türlü İhtiyacını Karşılamak İçin Çeşitli Nimetler Yaratan, İnsanı Aciz Bırakan Her Türlü Hastalıklardan Şifa Veren Cenab-I Hak, Şükre, Minnettarlığa Ve Muhabbete Vesile Olan Bu Filleri Başkasına Vermez. Şiddetle Bu İşlerde Gayrın Müdahalesini Reddeder.

 

Fakat, Vahyin Getirdiği Hükümlere Tabi Olmayan İnsanlar Rızık Ve Şifa Gibi Bir Kısım İhsanların kaynaklarını, Yanlış Yerlerde Görmüşler Ve Ruhlarındaki Kuvve-İ Şeheviyenin (İştah Kuvveti) Sevkiyle De Asıl kaynak Zannettikleri Varlıkları Putlaştırmışlar, İlahlaştırmışlar Ve Tapar Derecede Sevgi Beslemişlerdir. Lezzetlerinin Menbaı Zannettikleri Nefislerini İlah İttihaz Etmişler ; Hatta, İtaat Ve Teslimiyetleriyle De kendi İçlerinde Birtakım İnsanların Uluhiyet Dava Etmelerine Bile Sebep Olmuşlardır.

 

 

 

Saygılar ?

 

Ey iman edenler! Birinize ölüm gelip çatınca, vasiyet esnasında içinizden iki âdil kişi aranızda şâhitlik etsin. Yahut seferde iken başınıza ölüm musibeti gelmişse, sizden olmayan başka iki kişi şâhit olsun. Eğer şüpheye düşerseniz, o iki şahidi namazdan sonra alıkor, “Bu vasiyet karşılığında hiçbir şeyi satın almayacağız, akraba menfaatine de olsa Allah'ın şahitliğini saklamayacağız; çünkü böyle yaparsak elbette günahkârlardan oluruz” diye Allah'a yemin ettirirsiniz. Maide 106

 

Kuranda yazana göre ölüm musibet, kötü bir durum, ama allah ölüm musibetine yol açan yaratma eylemiyle övünüyor. Buna karşı değil. Allahın bu eyleme karşı olması gerekmez miydi? Neden böyle peki? Çünkü allah ölümü musibet, kötü bir durum olarak gören, ama bu musibete yol açan yaratma eylemini de öven tutarsız, oksimoron, kusurlu bir yapının bir ürünüdür.

 

Ayrıca şeytandan söz etmişsin. Şeytan senin de düşmanın. Sizler islama göre şeytan tarafından kandırılan adem ile havvanın allah tarafından yaratılan çocukları değil misiniz? Sizin var edilişinizde bir şeytanlık var. Hem var edilişinizi övüyorsunuz, hem de şeytana düşmansınız, karşısınız. Nasıl oluyor bu iş? Allah diye övdüğün şeytan, şeytan diye sövdüğün de allah olabilir mi? Yaratan allah, tuzakçı şeytan.

 

Sorunu oluşturmak, yoksunluk verip, muhtaç edip, aciz bırakmak, sonra da siz bana muhtaçsınız acizler, bana şükür edin diyip, kibirlenmek, yalvarıp yakartmak, boyun eğdirmek için aciz bırakmak, muhtaç etmek küstahlıktır, pişkinliktir, sinir bozucudur. Yaptıkları çocuğa, var ettikleri muhtaç bedene, hakkımızı ödeyemezsin, bize şükür et, bize borçlusun diyen anne, baba gibi. Zaten islamda, allah ile birlikte anne, babaya da şükür istenmiyor mu? Bakınız. Lokman 14.

 

Şimdi soru şu. Sizdeki kibir mi allahta kendini gösteriyor? Yoksa gerçekten var dediğin allahın kibri mi sizde kendini gösteriyor? Eeee hastalığı tedavi eden insanın eyleminde şafi adıyla kendini gösteren, el- kebir adıyla da kendini gösteriyordur herhalde bu anlayışa göre. Dolayısıyla kibirlenmeye karşı olan müslüman oksimoronluktur.

 

Ayrıca kuranda savaşta korunsunlar diye zırh yarattım diyor allah. Peki savaşta birbirlerine zarar versinler diye silah yaratan kim? Korunmak ondan da, zarar vermek kimden? Korunmak da, zarar vermek de ondan ise, allah için kendisiyle savaş halinde diyebilir miyiz? Yine onları siz öldürmediniz, allah öldürdü, siz atmadınız, allah attı diye yazıyor kuranda. Karşı tarafı öldüren, oku atan allah. Peki karşı tarafın okunu atan, kılıcını sallayan, müslümanları öldüren kim?

 

 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Alıntı

Evlat Acısının Yaşandığı Bir Yerde, Evlat Acısı Yaşayan Kimseler Varken, Evlat Acısı Yaşattığı Söylenen Allaha, Allah Kimseye Evlat Acısı Yaşatmasın Diye Dua Etmek, Mantıksızca Bir Söylemde Bulunmak Bu Mükemmelliğin İçinde Midir? İşte Milyarlarca Kişin Var Olduğu Ve Ölümün Olduğu Bir Yerde Evlat Acısı Yaşayan Kimseler Var. Anne, Babanın Ölümlü Çocuğu Var Etmeleri, Bu Durumla Övünmeleri, Ama Çocuğun Ölümünü Musibet, Kötü Durum Olarak Görmeleri, Kendilerine Evlat Acısı Vermeleri, Bu Duruma Üzülmeleri Bu Mükemmelliğin Neresindedir?

 

 

Muuuuhteşem Bir Soru !

 

İşte İslam Haricinde Hiçbir Görüş Bu Büyük İmtihanın Hikmetini Hem Ruha Hem Akla Hem de Kalbe Tam Mutabık Gelecek Bir Şekilde İzah Edemez !... Anlatamaz. Yaralı Ailenin Kalbine Merhem Olamaz..

 

Başta Şu Kati Hakikati Unutmamak Gerekir Ki İmtihan Dünyasındayız Veee Biz De Çocuklarımız Da Allah’a Aidiz…  O Dilediği Zaman Dilediği Şekilde İmtihan Eder. Evet, Evlat Acısı, Evlatla İmtihan En Büyük Acılardan Birisidir. Bir Çoğumuz Bunu Yaşamış Bunun Nedeni Elbette Başta İmtihan Sonra Da Allah U Teala’nın Ölen Çocuğu Koruması Cennete Koyması Anne Babasını Sabrederse Onları Da Çocukların Yanına Cennete Koymasıdır Acı Ve Üzücü Bir Durum Olsa Da İnşallah Sonu Hayırdır...

 

Bunu Akla Yakınlaştırmak için Bir Misalle Anlatalım:

 

Bir Zaman, Bir Zat, Bir Zindanda Bulunuyor. Sevimli Bir Çocuğu Yanına Gönderilmiş. O Biçare Mahpus, Hem Kendi Elemini Çekiyor, Hem Veledinin İstirahatini Temin Edemediği İçin, Onun Zahmetiyle Müteellim Oluyordu. Sonra, Merhametkâr Hâkim Ona Bir Adam Gönderir, Der Ki:

 

”Şu Çocuk Çendan Senin Evlâdındır. Fakat Benim Raiyetim Ve Milletimdir. Onu Ben Alacağım, Güzel Bir Sarayda Beslettireceğim. ”O Adam Ağlar, Sızlar, “Benim Medar-I Tesellim Olan Evlâdımı Vermeyeceğim” Der.

 

Ona Arkadaşları Der Ki: “Senin Teessürâtın Mânâsızdır. Eğer Sen Çocuğa Acıyorsan, Çocuk Şu Mülevves, Ufunetli, Sıkıntılı Zindana Bedel, Ferahlı, Saadetli Bir Saraya Gidecek. Eğer Sen Nefsin İçin Müteessir Oluyorsan, Menfaatini Arıyorsan; Çocuk Burada Kalsa, Muvakkaten Şüpheli Bir Menfaatinle Beraber, Çocuğun Meşakkatlerinden Çok Sıkıntı Ve Elem Çekmek Var. Eğer Oraya Gitse, Sana Bin Menfaati Var. Çünkü Padişahın Merhametini Celbe Sebep Olur, Sana Şefaatçi Hükmüne Geçer. Padişah Onu Seninle Görüştürmek Arzu Edecek. Elbette Görüşmek İçin Onu Zindana Göndermeyecek, Belki Seni Zindandan Çıkarıp O Saraya Celb Edecek, Çocukla Görüştürecek-Şu Şartla Ki, Padişaha Emniyetin Ve İtaatin Varsa…” 


İşte, Şu Temsil Gibi, Aziz Kardeşim, Bizim Gibi Mü’minlerin Evlâdı Vefat Ettikleri Vakit Şöyle Düşünmeli: Şu Veled Mâsumdur; Onun Hâlıkı Dahi Rahîm Ve Kerîmdir. Benim Nâkıs Terbiye Ve Şefkatime Bedel, Gayet Kâmil Olan İnâyet Ve Rahmetine Aldı. Dünyanın Elemli Musibetli, Meşakkatli Zindanından Çıkarıp Cennetü’l-Firdevsine Gönderdi. O Çocuğa Ne Mutlu! Şu Dünyada Kalsaydı, Kim Bilir Ne Şekle Girerdi!

 

Onun İçin Ben Ona Acımıyorum, Bahtiyar Biliyorum. Kaldı Kendi Nefsime Ait Menfaati İçin, Kendime Dahi Acımıyorum, Elîm Müteessir Olmuyorum. Çünkü Dünyada Kalsaydı, On Senelik Muvakkat Elemle Karışık Bir Evlât Muhabbeti Temin Edecekti. Eğer Salih Olsaydı, Dünya İşinde Muktedir Olsaydı, Belki Bana Yardım Edecekti. Fakat Vefatıyla, Ebedî Cennette On Milyon Sene Bana Evlât Muhabbetine Medar Ve Saadet-İ Ebediyeye Vesile Bir Şefaatçi Hükmüne Geçer.

 

Elbette Ve Elbette, Meşkûk, Muaccel Bir Menfaati Kaybeden, Muhakkak Ve Müeccel Bin Menfaati Kazanan, Elîm Teessürat Göstermez, Meyusâne Feryad Etmez

 

 

Bir Diğer Hikmeti :

 

Elbette Ve Elbette, Meşkûk, Muaccel Bir Menfaati Kaybeden, Muhakkak Ve Müeccel Bin Menfaati Kazanan, Elîm Teessürat Göstermez, Meyusâne Feryad Etmez

Vefat Eden Çocuk, Bir Hâlık-I Rahîmin Mahlûku, Memlûkü, Abdi Ve Bütün Heyetiyle Onun Masnuu Ve Ona Ait Olarak Ebeveyninin Bir Arkadaşı İdi Ki, Muvakkaten(Geçici Olarak) Ebeveyninin Nezaretine Verilmiş. Peder Ve Valideyi Ona Hizmetkâr Etmiş. Ebeveyninin O Hizmetlerine Mukàbil, Muaccel Bir Ücret Olarak, Lezzetli Bir Şefkat Vermiş. Bir Evlat Sevgisi Hissi İle Onlara Dünya’da Saf Sevgiyi Tattırıp Asılını Ve Devamlı Olanını da Ahirette Verceğini Müjlemiş. Elhamdulillah ! İman Ne Büyük Nimet !

 

Bir Diğer Hikmeti :

 

Şimdi, Binden Dokuz Yüz Doksan Dokuz Hisse Sahibi Olan O Hâlık-I Rahîm, Mukteza-Yı Rahmet Ve Hikmet Olarak O Çocuğu Senin Elinden Alsa, Hizmetine Hâtime Verse, Surî Bir Hisse İle, Hakikî Bin Hisse Sahibine Karşı Şekvâyı Andıracak Bir Tarzda Meyusâne Hüzün Ve Feryad Etmek Ehl-İ İmana Yakışmaz, (Yani 99 Hissesi Olan Allah Senin 1 Hissen Varken Onu 1 Hissen Olduğu İçin Vermek İstemesen Akleden Her Kişinin Haksızlık Ettiğini Söyleyeceği Cari Bir Kaidedir.  Mesela Senin Evinde Buraya Bunu Koy Bunu Koyma Desem, Buraya Otur Buraya Oturma Desem   Veya Senin  Cep Telefonun Olsa Onu Alsam Veya Onu Şurada Açacak Burada Kapatacaksın Desem ! Onu Şuraya Koyacaksın Buraya Koymayacaksın Desem Acaba Benim Bunu Demeye Hakkım Var mıdır ? Mülkün Sahibi Mülkünde Dilediği Gibi Tasarrufta Bulunmak Hakkına Sahiptir ! Aynen Öyle de Çocuğu Biz Yaratmadık Cenabı Hakkın Yarattığı Hem İlmen Hem Aklen Sadece Ruha Bakılınca Görülüyor.  Hal Böyle Olunca Kamil Ve Hikmetli Bir Kişi İsyan Etmez ! Ama Bunu Anlayamayan Bir Ateist’in Ruhunda Ve Kalbinde Atom Bombasında Bir Etki Yapar ! Çünkü Onun Karanlık Fehminde Allah Ve Haliyle Ahiret Yoktur ki Bu Ayrılış Bir Gün Bitmeyen Ebedi Bir Ayrılış Olur. Onun Ruhundaki Feryadı Arşu Alaya Çıkar !... ) İşte Bu  Ehl-İ Gaflet Ve Dalâlete Yakışıyor.

 

Bir Diğer Hikmeti :

 

Eğer Dünya Ebedî Olsaydı, İnsan İçinde Ebedî Kalsaydı Ve Firak (Ayrılık) Ebedî Olsaydı, Elîmâne Teessürat (Acılar, Üzüntüler, Sıkıntılar)Ve Meyusâne Teellümâtın (Elemler, Kederler, Tasalanmaların) Bir Mânâsı Olurdu. Fakat Madem Dünya Bir Misafirhanedir; Vefat Eden Çocuk Nereye Gitmişse, Siz De, Biz De Oraya Gideceğiz. Ve Hem Bu Vefat Ona Mahsus Değil, Umumî Bir Caddedir. Hem Madem Müfarakat (Ayrılık. Bir Yere Bırakıp Gitmek. Dostlarından Ayrı Düşmek) Dahi Ebedî Değil; İleride Hem Berzahta, Hem Cennette Görüşülecektir. 1 اَلْحُكْمُ ِللهِ Demeli. “O Verdi, O Aldı. Elhamdü Lillâhi Alâ Külli Hal” Deyip Sabırla Şükretmeli.

 

Bir Diğer Hikmeti :

 

Rahmet-İ İlâhiyenin En Lâtîf, En Güzel, En Hoş, En Şirin Cilvelerinden Olan Şefkat, Bir İksir-İ Nuranîdir, Aşktan Çok Keskindir. Çabuk Cenâb-I Hakka Vüsûle (Gitmeye) Vesile Olur. Nasıl Aşk-I Mecazî Ve Aşk-I Dünyevî, Pek Çok Müşkülâtla Aşk-I Hakikîye İnkılâp Eder, Cenâb-I Hakkı Bulur. Öyle De, Şefkat, Fakat Müşkülâtsız, Daha Kısa, Daha Safî Bir Tarzda, Kalbi Cenâb-I Hakka Rapteder.

 

Gerek Baba Ve Gerek Valide, Veledini Bütün Dünya Gibi Severler. Veledi Elinden Alındığı Vakit, Eğer Bahtiyar İse, Hakikî Ehl-İ İman İse, Dünyadan Yüzünü Çevirir, Mün’im-İ Hakikîyi Bulur. Der Ki: “Dünya Madem Fânidir, Değmiyor Alâka-İ Kalbe.” Veledi Nereye Gitmişse, Oraya Karşı Bir Alâka Peydâ Eder, Büyük Mânevî Bir Hal Kazanır.

EHL-İ GAFLET VE DALÂLET, ŞU BEŞ HAKİKATTEKİ SAADET VE MÜJDEDEN MAHRUMDURLAR. ONLARIN HALİ NE KADAR ELÎM OLDUĞUNU ŞUNUNLA KIYAS EDİNİZ Kİ:

 

Bir İhtiyar Hanım Gayet Sevdiği Sevimli Birtek Çocuğunu Sekeratta (Yani Ölmek üzere olan Çocuğunun can çekişme anında) Görüp, Dünyada Tevehhüm-ü Ebediyet (Sonsuza Kadar Yaşamayacağım Diyen Ateisin Bu Kuruntusu) Hükmünce, Gaflet Veya Dalâlet Neticesinde, Mevti Adem (Dünyayı Bir Yokluk) Ve Firak-I Ebedî Tasavvur Ettiğinden, Yumuşak Döşeğine Bedel Kabrin Toprağını Düşünüp, Gaflet Veya Dalâlet Cihetiyle, Erhamürrâhimînin Cennet-i Rahmetini, Firdevs-İ Nimetini Düşünmediğinden, Ne Kadar Meyusâne Bir Hüzün Ve Elem Çektiğini Kıyas Edebilirsin.

 

Fakat Vesile-İ Saadet-İ Dâreyn Olan İman Ve İslâmiyet, Mü’mine Der Ki: Şu Sekeratta Olan Çocuğun Hâlık-I Rahîmi, Onu Bu Pis Dünyadan Çıkarıp Cennetine Götürecek. Hem Sana Şefaatçi, Hem Ebedî Bir Evlât Yapacak. Müfarakat Muvakkattir, (Geçici Bir Ayrılıktır ) Merak Etme.

 

اَلْحُكْمُ ِلله De, Sabret.

tarihinde Tikky tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Niye Uzun Yazmak Zorunda Kalıyorum ?

 

Bunu Bir Misalle Şöyle İzah Edeyim : Azizim Ben Bilişimciyim. Hepimizin Meslekleri Var. Sitem Hata Verirse Ben Serverda Ne Olduğunu, Veri Tabanı Veya Database'e Bakmadan Anlarım. Veya Pc Kasasının Sesinden Ne Hata Verdiğini Az Çok Bilirim. Aynen Öylede Öyle Sorular Soruyorsunuz ki.

 

Bu Şunu Ondan Önce

Bunu da Ondan da Önce Bilmiyor ki Temelini Oturtamadığı İçinde Bu Suali Soruyor Diye Daha Sorduğunuz Sorunuzda Anlıyorum Neyi Bilip Bilmediğinizi. O Yüzden Zarureten Uzun Yazmak Durumu Hasıl Oluyor...

 

Birde Yıkmak Yani Tahrip Yapmaktan Daha Kolaydır. Bir Bomba İle Bir Binayı Yıkarsınız 1 Dk'da Ama Koca Binayı 1-2 Yılda Ancak Yapabilirsiniz. Tahribat Ve İddialar Öyle Büyük ki Yaraya Merhem Sürmek İçi Aklınıza Gelecek Sorulara Daha Siz Sormadan En Azından Değinmek Cevaplamak istiyorum.

 

Yeter ki "Bennnnn Aslaaaa İnanmayacağım" Şeklinde Okumayın. Yoksa TÜM SORULARINIZIN CEVAPLARINI ZATEN İSLAM'DA VAR...

 

Anlayış İçin Şimdiden Teşekkür Ederim @Buzul Bey

 

Atladığım Soru Varsa Sorun? Malum Bende İş Yerindeyim Unutabiliyor. Gözden Kaçabiliyor. 

 

Saygılar.

tarihinde Tikky tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
4 dakika önce, Tikky yazdı:

 

 

Muuuuhteşem Bir Soru !

 

İşte İslam Haricinde Hiçbir Görüş Bu Büyük İmtihanın Hikmetini Hem Ruha Hem Akla Hem de Kalbe Tam Mutabık Gelecek Bir Şekilde İzah Edemez !... Anlatamaz. Yaralı Ailenin Kalbine Merhem Olamaz..

 

Başta Şu Kati Hakikati Unutmamak Gerekir Ki İmtihan Dünyasındayız Veee Biz De Çocuklarımız Da Allah’a Aidiz…  O Dilediği Zaman Dilediği Şekilde İmtihan Eder. Evet, Evlat Acısı, Evlatla İmtihan En Büyük Acılardan Birisidir. Bir Çoğumuz Bunu Yaşamış Bunun Nedeni Elbette Başta İmtihan Sonra Da Allah U Teala’nın Ölen Çocuğu Koruması Cennete Koyması Anne Babasını Sabrederse Onları Da Çocukların Yanına Cennete Koymasıdır Acı Ve Üzücü Bir Durum Olsa Da İnşallah Sonu Hayırdır...

 

Bunu Akla Yakınlaştırmak için Bir Misalle Anlatalım:

 

Bir Zaman, Bir Zat, Bir Zindanda Bulunuyor. Sevimli Bir Çocuğu Yanına Gönderilmiş. O Biçare Mahpus, Hem Kendi Elemini Çekiyor, Hem Veledinin İstirahatini Temin Edemediği İçin, Onun Zahmetiyle Müteellim Oluyordu. Sonra, Merhametkâr Hâkim Ona Bir Adam Gönderir, Der Ki:

 

”Şu Çocuk Çendan Senin Evlâdındır. Fakat Benim Raiyetim Ve Milletimdir. Onu Ben Alacağım, Güzel Bir Sarayda Beslettireceğim. ”O Adam Ağlar, Sızlar, “Benim Medar-I Tesellim Olan Evlâdımı Vermeyeceğim” Der.

 

Ona Arkadaşları Der Ki: “Senin Teessürâtın Mânâsızdır. Eğer Sen Çocuğa Acıyorsan, Çocuk Şu Mülevves, Ufunetli, Sıkıntılı Zindana Bedel, Ferahlı, Saadetli Bir Saraya Gidecek. Eğer Sen Nefsin İçin Müteessir Oluyorsan, Menfaatini Arıyorsan; Çocuk Burada Kalsa, Muvakkaten Şüpheli Bir Menfaatinle Beraber, Çocuğun Meşakkatlerinden Çok Sıkıntı Ve Elem Çekmek Var. Eğer Oraya Gitse, Sana Bin Menfaati Var. Çünkü Padişahın Merhametini Celbe Sebep Olur, Sana Şefaatçi Hükmüne Geçer. Padişah Onu Seninle Görüştürmek Arzu Edecek. Elbette Görüşmek İçin Onu Zindana Göndermeyecek, Belki Seni Zindandan Çıkarıp O Saraya Celb Edecek, Çocukla Görüştürecek-Şu Şartla Ki, Padişaha Emniyetin Ve İtaatin Varsa…” 


İşte, Şu Temsil Gibi, Aziz Kardeşim, Bizim Gibi Mü’minlerin Evlâdı Vefat Ettikleri Vakit Şöyle Düşünmeli: Şu Veled Mâsumdur; Onun Hâlıkı Dahi Rahîm Ve Kerîmdir. Benim Nâkıs Terbiye Ve Şefkatime Bedel, Gayet Kâmil Olan İnâyet Ve Rahmetine Aldı. Dünyanın Elemli Musibetli, Meşakkatli Zindanından Çıkarıp Cennetü’l-Firdevsine Gönderdi. O Çocuğa Ne Mutlu! Şu Dünyada Kalsaydı, Kim Bilir Ne Şekle Girerdi!

 

Onun İçin Ben Ona Acımıyorum, Bahtiyar Biliyorum. Kaldı Kendi Nefsime Ait Menfaati İçin, Kendime Dahi Acımıyorum, Elîm Müteessir Olmuyorum. Çünkü Dünyada Kalsaydı, On Senelik Muvakkat Elemle Karışık Bir Evlât Muhabbeti Temin Edecekti. Eğer Salih Olsaydı, Dünya İşinde Muktedir Olsaydı, Belki Bana Yardım Edecekti. Fakat Vefatıyla, Ebedî Cennette On Milyon Sene Bana Evlât Muhabbetine Medar Ve Saadet-İ Ebediyeye Vesile Bir Şefaatçi Hükmüne Geçer.

 

Elbette Ve Elbette, Meşkûk, Muaccel Bir Menfaati Kaybeden, Muhakkak Ve Müeccel Bin Menfaati Kazanan, Elîm Teessürat Göstermez, Meyusâne Feryad Etmez

 

 

Bir Diğer Hikmeti :

 

Elbette Ve Elbette, Meşkûk, Muaccel Bir Menfaati Kaybeden, Muhakkak Ve Müeccel Bin Menfaati Kazanan, Elîm Teessürat Göstermez, Meyusâne Feryad Etmez

Vefat Eden Çocuk, Bir Hâlık-I Rahîmin Mahlûku, Memlûkü, Abdi Ve Bütün Heyetiyle Onun Masnuu Ve Ona Ait Olarak Ebeveyninin Bir Arkadaşı İdi Ki, Muvakkaten(Geçici Olarak) Ebeveyninin Nezaretine Verilmiş. Peder Ve Valideyi Ona Hizmetkâr Etmiş. Ebeveyninin O Hizmetlerine Mukàbil, Muaccel Bir Ücret Olarak, Lezzetli Bir Şefkat Vermiş. Bir Evlat Sevgisi Hissi İle Onlara Dünya’da Saf Sevgiyi Tattırıp Asılını Ve Devamlı Olanını da Ahirette Verceğini Müjlemiş. Elhamdulillah ! İman Ne Büyük Nimet !

 

Bir Diğer Hikmeti :

 

Şimdi, Binden Dokuz Yüz Doksan Dokuz Hisse Sahibi Olan O Hâlık-I Rahîm, Mukteza-Yı Rahmet Ve Hikmet Olarak O Çocuğu Senin Elinden Alsa, Hizmetine Hâtime Verse, Surî Bir Hisse İle, Hakikî Bin Hisse Sahibine Karşı Şekvâyı Andıracak Bir Tarzda Meyusâne Hüzün Ve Feryad Etmek Ehl-İ İmana Yakışmaz, (Yani 99 Hissesi Olan Allah Senin 1 Hissen Varken Onu 1 Hissen Olduğu İçin Vermek İstemesen Akleden Her Kişinin Haksızlık Ettiğini Söyleyeceği Cari Bir Kaidedir.  Mesela Senin Evinde Buraya Bunu Koy Bunu Koyma Desem, Buraya Otur Buraya Oturma Desem   Veya Senin  Cep Telefonun Olsa Onu Alsam Veya Onu Şurada Açacak Burada Kapatacaksın Desem ! Onu Şuraya Koyacaksın Buraya Koymayacaksın Desem Acaba Benim Bunu Demeye Hakkım Var mıdır ? Mülkün Sahibi Mülkünde Dilediği Gibi Tasarrufta Bulunmak Hakkına Sahiptir ! Aynen Öyle de Çocuğu Biz Yaratmadık Cenabı Hakkın Yarattığı Hem İlmen Hem Aklen Sadece Ruha Bakılınca Görülüyor.  Hal Böyle Olunca Kamil Ve Hikmetli Bir Kişi İsyan Etmez ! Ama Bunu Anlayamayan Bir Ateist’in Ruhunda Ve Kalbinde Atom Bombasında Bir Etki Yapar ! Çünkü Onun Karanlık Fehminde Allah Ve Haliyle Ahiret Yoktur ki Bu Ayrılış Bir Gün Bitmeyen Ebedi Bir Ayrılış Olur. Onun Ruhundaki Feryadı Arşu Alaya Çıkar !... ) İşte Bu  Ehl-İ Gaflet Ve Dalâlete Yakışıyor.

 

Bir Diğer Hikmeti :

 

Eğer Dünya Ebedî Olsaydı, İnsan İçinde Ebedî Kalsaydı Ve Firak (Ayrılık) Ebedî Olsaydı, Elîmâne Teessürat (Acılar, Üzüntüler, Sıkıntılar)Ve Meyusâne Teellümâtın (Elemler, Kederler, Tasalanmaların) Bir Mânâsı Olurdu. Fakat Madem Dünya Bir Misafirhanedir; Vefat Eden Çocuk Nereye Gitmişse, Siz De, Biz De Oraya Gideceğiz. Ve Hem Bu Vefat Ona Mahsus Değil, Umumî Bir Caddedir. Hem Madem Müfarakat (Ayrılık. Bir Yere Bırakıp Gitmek. Dostlarından Ayrı Düşmek) Dahi Ebedî Değil; İleride Hem Berzahta, Hem Cennette Görüşülecektir. 1 اَلْحُكْمُ ِللهِ Demeli. “O Verdi, O Aldı. Elhamdü Lillâhi Alâ Külli Hal” Deyip Sabırla Şükretmeli.

 

Bir Diğer Hikmeti :

 

Rahmet-İ İlâhiyenin En Lâtîf, En Güzel, En Hoş, En Şirin Cilvelerinden Olan Şefkat, Bir İksir-İ Nuranîdir, Aşktan Çok Keskindir. Çabuk Cenâb-I Hakka Vüsûle (Gitmeye) Vesile Olur. Nasıl Aşk-I Mecazî Ve Aşk-I Dünyevî, Pek Çok Müşkülâtla Aşk-I Hakikîye İnkılâp Eder, Cenâb-I Hakkı Bulur. Öyle De, Şefkat, Fakat Müşkülâtsız, Daha Kısa, Daha Safî Bir Tarzda, Kalbi Cenâb-I Hakka Rapteder.

 

Gerek Baba Ve Gerek Valide, Veledini Bütün Dünya Gibi Severler. Veledi Elinden Alındığı Vakit, Eğer Bahtiyar İse, Hakikî Ehl-İ İman İse, Dünyadan Yüzünü Çevirir, Mün’im-İ Hakikîyi Bulur. Der Ki: “Dünya Madem Fânidir, Değmiyor Alâka-İ Kalbe.” Veledi Nereye Gitmişse, Oraya Karşı Bir Alâka Peydâ Eder, Büyük Mânevî Bir Hal Kazanır.

EHL-İ GAFLET VE DALÂLET, ŞU BEŞ HAKİKATTEKİ SAADET VE MÜJDEDEN MAHRUMDURLAR. ONLARIN HALİ NE KADAR ELÎM OLDUĞUNU ŞUNUNLA KIYAS EDİNİZ Kİ:

 

Bir İhtiyar Hanım Gayet Sevdiği Sevimli Birtek Çocuğunu Sekeratta (Yani Ölmek üzere olan Çocuğunun can çekişme anında) Görüp, Dünyada Tevehhüm-ü Ebediyet (Sonsuza Kadar Yaşamayacağım Diyen Ateisin Bu Kuruntusu) Hükmünce, Gaflet Veya Dalâlet Neticesinde, Mevti Adem (Dünyayı Bir Yokluk) Ve Firak-I Ebedî Tasavvur Ettiğinden, Yumuşak Döşeğine Bedel Kabrin Toprağını Düşünüp, Gaflet Veya Dalâlet Cihetiyle, Erhamürrâhimînin Cennet-i Rahmetini, Firdevs-İ Nimetini Düşünmediğinden, Ne Kadar Meyusâne Bir Hüzün Ve Elem Çektiğini Kıyas Edebilirsin.

 

Fakat Vesile-İ Saadet-İ Dâreyn Olan İman Ve İslâmiyet, Mü’mine Der Ki: Şu Sekeratta Olan Çocuğun Hâlık-I Rahîmi, Onu Bu Pis Dünyadan Çıkarıp Cennetine Götürecek. Hem Sana Şefaatçi, Hem Ebedî Bir Evlât Yapacak. Müfarakat Muvakkattir, (Geçici Bir Ayrılıktır ) Merak Etme.

 

اَلْحُكْمُ ِلله De, Sabret.

Ortada zihinsel uyumsuzluk yaşayan, tutarsız, oksimoron, mantık hatası yapan kusurlu bir yapı var. Allah da böyle bir yapının ürünüdür diyorum. Sen ne anlatıyorsun? Tabi zihinsel uyumsuzluk yaşayan, mantık hatası yapan mükemmellik olur mu? O da ayrı bir konu. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
19 dakika önce, Tikky yazdı:

Başta Şu Kati Hakikati Unutmamak Gerekir Ki İmtihan Dünyasındayız Veee Biz De Çocuklarımız Da Allah’a Aidiz…  O Dilediği Zaman Dilediği Şekilde İmtihan Eder. Evet, Evlat Acısı, Evlatla İmtihan En Büyük Acılardan Birisidir. Bir Çoğumuz Bunu Yaşamış Bunun Nedeni Elbette Başta İmtihan Sonra Da Allah U Teala’nın Ölen Çocuğu Koruması Cennete Koyması Anne Babasını Sabrederse Onları Da Çocukların Yanına Cennete Koymasıdır Acı Ve Üzücü Bir Durum Olsa Da İnşallah Sonu Hayırdır...

 

 

Ölümlü çocuğu var eden, kendilerine evlat acısı veren, buna üzülen aynı zamanda da çocuğu var eden ve öldüren odur dedikleri allaha tapınan yapı. Aslında olay şu. Bu tutarsız yapı, zihinsel uyumsuzluğuyla kendine tapınıyor. Çocuk yapmak allahın yaratması, çocuk yapan anne, baba, ölüm veren, ölümü musibet olarak gören, ama yaratma eylemiyle allah, ölüm veren, ölümü musibet olarak gören, ama yaratma eylemiyle övünen anne, baba.

 

Bak işte insanlara. Birçok şeyden yakınıyorlar. Acılardan, trajedilerden, sorunlardan, geçim derdinden ve ölümlerden felan. Ama aynı kişiler, yaşam övücülüğü de yapıyorlar. Yaşamın varlığını güzelliyorlar. Acı çeken, yoksunluk yaşayan, ölümlü varlıkların var edilmesinde, bunların dayatılmasında bir sorun görmüyorlar. Zihinsel uyumsuzluk yaşayan bir zihinle de soruyorlar. Bunlar nasıl biter, niye bitmiyor diye? Övdüğün değerli yaşam bunları üretttiği için bitmiyor olabilir mi acaba? Yani anlayacağın ortada tutarsız, oksimoron bir yapı var. Evren böyle bir garabet oluşturmuştur. Yakınıp, yakınıp, yaratan, yakınıp, yakınıp, dayatan, yakınıp, yakınıp, tapınan, sorunun kaynağını övüp, övüp, bunlar niye bitmiyor diye de soran.

tarihinde Buzul tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
2 dakika önce, Buzul yazdı:

Ortada Zihinsel Uyumsuzluk Yaşayan, Tutarsız, Oksimoron, Mantık Hatası Yapan Kusurlu Bir Yapı Var. Allah Da Böyle Bir Yapının Ürünüdür Diyorum. Sen Ne Anlatıyorsun? Tabi Zihinsel Uyumsuzluk Yaşayan, Mantık Hatası Yapan Mükemmellik Olur Mu? O Da Ayrı Bir Konu. 

 

 

Azizim Bak Okumuyorsun Okumayınca Soruları Neden Soruyorsun O Zaman

 

Şunu Sen Sormuşsun :

 

Alıntı

Kibirlenmeye Karşıyım Diyen Müslümanın, Aciz Bırakıp, Muhtaç Eden, Aciz Bırakıp, Muhtaç Edip, Siz Bana Muhtaçsınız Acizler Diyip, Şükür Bekleyen, Yalvarıp, Yakartmak İçin Aciz Bırakıp, Muhtaç Eden Kibirli El- Kebire, Yani Allaha Tapınması, Bu Anlayışın Savunuculuğunu Yapması, Bu Oksimoronluk, Tutarsızlık, Zihinsel Uyumsuzluk Da Bu Mükemmelliğin İçinde Midir? 

 

Kibiri Anlattım

 

Sonra:

 

Alıntı

Evlat Acısının Yaşandığı Bir Yerde, Evlat Acısı Yaşayan Kimseler Varken, Evlat Acısı Yaşattığı Söylenen Allaha, Allah Kimseye Evlat Acısı Yaşatmasın Diye Dua Etmek, Mantıksızca Bir Söylemde Bulunmak Bu Mükemmelliğin İçinde Midir? İşte Milyarlarca Kişin Var Olduğu Ve Ölümün Olduğu Bir Yerde Evlat Acısı Yaşayan Kimseler Var. Anne, Babanın Ölümlü Çocuğu Var Etmeleri, Bu Durumla Övünmeleri, Ama Çocuğun Ölümünü Musibet, Kötü Durum Olarak Görmeleri, Kendilerine Evlat Acısı Vermeleri, Bu Duruma Üzülmeleri Bu Mükemmelliğin Neresindedir?

 

 

Sordun. En Son Bunu Anlattım..

 

Bunları Sen Sormadın mı? Yoksa Kopyalayıp Yapıştırıp  Başkalarının Sorusunu mu Soruyorsunuz ? Öyleyle Bari Sorduğunuz Soruyu Okuyun Benim Yazılarımı Okumayı Geçtim..

 

Yukarda Bu İkisinin Etraflıca Cevabı Var

 

3. Soru İçin Önce Okursun Okuduklarında Bir Mantık Veya Yanlış Görür Yazarsan Ona Göre Cevaplarım. Hep Siz Soracak Biz Her Şeye Cevap verecek Değiliz. Çünkü Öğrenmek İsteyen Kişi Adım Adım Gider. Okur Alemine Alır Rafin Eder Damıtır Ondan Sonra Kelam Eder !...

 

Alıntı

Ortada Zihinsel Uyumsuzluk Yaşayan, Tutarsız, Oksimoron, Mantık Hatası Yapan Kusurlu Bir Yapı Var. 

 

Mübde-i İddiasını İspatla Mükelleftir. Bunu Buyurun İspat Edin 

İSLAMİ KAYNAKLARDAN. ATEİSTLERİN UYDURMALARINDAN DEĞİL.

 

Saygılar

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 dakika önce, Buzul yazdı:

Bak İşte İnsanlara. Birçok Şeyden Yakınıyorlar. Acılardan, Trajedilerden, Sorunlardan, Geçim Derdinden Ve Ölümlerden Felan. Ama Aynı Kişiler, Yaşam Övücülüğü De Yapıyorlar. Yaşamın Varlığını Güzelliyorlar. Acı Çeken, Yoksunluk Yaşayan, Ölümlü Varlıkların Var Edilmesinde, Bunların Dayatılmasında Bir Sorun Görmüyorlar. Zihinsel Uyumsuzluk Yaşayan Bir Zihinle De Soruyorlar. Bunlar Nasıl Biter, Niye Bitmiyor Diye? Övdüğün Değerli Yaşam Bunları Üretttiği İçin Bitmiyor Olabilir Mi Acaba? Yani Anlayacağın Ortada Tutarsız, Oksimoron Bir Yapı Var. Evren Böyle Bir Garabet Oluşturmuştur. Yakınıp, Yakınıp, Yaratan, Yakınıp, Yakınıp, Dayatan, Yakınıp, Yakınıp, Tapınan, Sorunun Kaynağını Övüp, Övüp, Bunlar Niye Bitmiyor Diye De Soran.

 

 

Vallahi Ben Burada Bir Çok Şeyden Yakınmıyorum ! Cevabını Verdiğim Şeyi Okumamanız. Veya Anlamamanızdan Yakınıyorum. Şu Paragrafta Bu Tekerleme Gibi Sürekli Söylediğiniz Sorunuzun Cevabı Bir Çok Vecihle Hakimane Olarak İspat Edilmiş Ve Anlatılmış !

 

Kesb-İ Şer, Şerdir; Halk-I Şer, Şer Değildir. Şimdi Bu Ne Demek Biliyor musunuz ? “Halk Ve İcad, Bütün Netaice Bakar; Kesb, Hususî Bir Mübaşeret Olduğu İçin, Hususî Netaice Bakar.”  Yani Şerrin Halkı (Yaratılması Mesela Kibir Dedikya Kibir Hissiyatının Yaratılması ), Çok Büyük Neticelere Vesiledir. “Bir Şerrin Vücudu (Yani Varlığı), Çok Hayırlı Neticelere Mukaddeme Olduğu İçin, O Şerrin İcadı, Neticeler İtibariyle Hayır Olur, Hayır Hükmüne Geçer.” 

 

Meselâ, (Konumuz Diğer Konuda Yağmur Duasıydı Ya Yağmur Meselesinden Gidelim  )Yağmurdan Zarar Gören Biri, Yağmurun Yaratılışına ‘Rahmet Değildir’ Diyemez. Çünkü Yağmurun Binlerce Güzel Neticeleri Bulunmaktadır. Bunun Gibi Ateşten Zarar Gören Biri De Ateşin Yaratılışı Şerdir Diyemez. Yani Her Şeyin Yaratılışında Kâinat Bazında Hayr-I Kesir (Çokça Faydalar )Bulunmakla Beraber, Şahıs Bazında Cüzî Bir Şer Olsa Da; Bu O Şahsın Kesb Ve Sui İhtiyarından Meydana Gelmektedir.

 

Kâinattaki Şerler Ve Zararlarda Çok Mühim Neticeler İçin Yaratıldığından; Onların Yaratılması Şer Değildir. Meselâ Şeytanlar; Meleklere Ve Hayvanlara Musallat Olmadığı İçin Onların Makamları Sabittir. Ama İnsan Nefis Ve Şeytan İle Verdiği Mücadeleyle Mertebe Kat Edip Terakki Ederek Yüksek Makamlara Çıkmaya Namzettir. Bu Sebeple Firavunlardan Enbiyaya Kadar Uzun Bir Terakki Mesafesi Vardır.

 

Eğer Şeytan İle Bu Mücahede Olmasaydı Elmas Ve Kömür Hükmündeki Kabiliyetler Aynı Mertebede Kalacaktı. Demek Şeytanın Yaratılmasında Büyük Hikmetler Gizlidir. Hem Kabiliyetler Bu Mücahede İle İnkişaf Etmektedir. Aynen Atmaca Kuşunun Serçelere Tasliti İle Serçenin İstidadının İnkişaf Etmesi Gibi.

 

Hem “Hayr-I Kesîr İçin, Şerr-İ Kalil Kabul Edilir. Eğer Şerr-İ Kalil Olmamak İçin, Hayr-I Kesîri İntac  Eden Bir Şer Terk Edilse; O Vakit Şerr-İ Kesîr İrtikâb Edilmiş Olur.”

 

Meselâ Cihad Zamanında Asker Sevk Etmek Maddî Ve Bedenî Olarak Cüz’î Bir Şer Olur. Ancak Cihadda Öyle Büyük Bir Hayır Vardır Ki, İslâm Âlemi Küffarın İstilâsından Kurtulur. Eğer Küçük Bir Şer İçin Cihad Terk Edilmiş Olsa İdi O Zaman Daha Büyük Bir Şer Olurdu. Ancak “İnsan, İcadsız Bir Cüz’-İ İhtiyarî İle Ve Cüz’î Bir Kesb İle, Bir Emr-İ Ademî Veya Bir Emr-İ İtibarî Teşkil İle Ve Sübut Vermekle Müdhiş Tahribata Ve Şerlere Sebebiyet” Verebilmektedir.  

 

İnsanın Nefis Ve Hevası Daima Şerlere Meyyaldir Ve Şerri Kesbi Neticesinde Hasıl Olan Günahın Mesuliyetini Çekmektedir. Çünkü Nefsi Şerri İstedi Ve O Kesbiyle Şerre Sebep Oldu. Yani Bu Durumda Şer Ademî Olduğundan, İnsan Şerre Fail Olur. Binaenaleyh Kesb-İ Şer, Şerdir. Netice-İ Kelâm Hayrı Ve Şerri De Yaratan Ancak Allah’tır. Lâkin Hayra Rızası Var İken Şerre  Yoktur. (Bu da Küfür Eden Dünkü Arkadaşımın Özet Yanıtı  Dün Yazmadım Çünkü Küfüre Hangi İlmi Hakikati Söyleyebilirim ki?)

 

Aynen Öylede Kibir Kötü Değildir. 

Durduğu Yere

Kullanıldığı Yere 

Mertebesine

Etkisine Göre Değişir.

 

Yani Mesele Sizin İddia Ettiğiniz Gibi Dar Bir Bakış Nazarı İle Ele Alınamaz. Bunun Nedenide Ateist Bakışın Nazarının Dar Ve Kusurlu Olmasıdır. 

 

Devamen:

 

Cenab-I Hak, İnsana Benlik Ve Hürriyet Vermesiyle, Uluhiyetin Sıfatlarını Anlaması İçin Bir Takım Ölçü birimlerine Sahip Olmasını Sağlamıştır.

 

Örneğin,

 

İnsan Kendisine Verilen Bir Parça İlimle Allah’ın Sonsuz İlmini, Sınırlı görmesiyle Onun Nihayetsiz Görme Sıfatını Anlaması Gibi. Diğer Taraftan İnsana Acizliğin Ve Fakirliğin Kendisine verilmesiyle, Başka Bir Tarzda, Allah’ın Uluhiyetine Ayine Olur. Karanlığın Derecesinin Artması Nispetinde, Aydınlığın daha Fazla Netleşmesi Gibi; İnsan Acizliğiyle Cenab-I Hakkın Sonsuz Kudretini, Her Şeye Muhtaç Olmasıyla Da Nihayetsiz Gınasını, Zenginliğini Görür Ve Gösterir. Öyleyse, Midesinin Her Türlü İhtiyacını Karşılamak İçin Çeşitli Nimetler Yaratan, İnsanı Aciz Bırakan Her Türlü Hastalıklardan Şifa Veren Cenab-I Hak, Şükre, Minnettarlığa Ve Muhabbete Vesile Olan Bu Filleri Başkasına Vermez. Şiddetle Bu İşlerde Gayrın Müdahalesini Reddeder.

 

Fakat, Vahyin Getirdiği Hükümlere Tabi Olmayan İnsanlar Rızık Ve Şifa Gibi Bir Kısım İhsanların kaynaklarını, Yanlış Yerlerde Görmüşler Ve Ruhlarındaki Kuvve-İ Şeheviyenin (İştah Kuvveti) Sevkiyle De Asıl kaynak Zannettikleri Varlıkları Putlaştırmışlar, İlahlaştırmışlar Ve Tapar Derecede Sevgi Beslemişlerdir. Lezzetlerinin Menbaı Zannettikleri Nefislerini İlah İttihaz Etmişler ; Hatta, İtaat Ve Teslimiyetleriyle De kendi İçlerinde Birtakım İnsanların Uluhiyet Dava Etmelerine Bile Sebep Olmuşlardır.

 

 

 

Saygılar ?

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Alıntı

Ölümlü Çocuğu Var Eden, Kendilerine Evlat Acısı Veren, Buna Üzülen Aynı Zamanda Da Çocuğu Var Eden Ve Öldüren Odur Dedikleri Allaha Tapınan Yapı. Aslında Olay Şu. Bu Tutarsız Yapı, Zihinsel Uyumsuzluğuyla Kendine Tapınıyor. Çocuk Yapmak Allahın Yaratması, Çocuk Yapan Anne, Baba, Ölüm Veren, Ölümü Musibet Olarak Gören Allah, Ölüm Veren, Ölümü Musibet Olarak Gören Anne, Baba.

 

 

Bununda Cevabını Burada Vermişiz :

 

Alıntı

Muuuuhteşem Bir Soru !

 

İşte İslam Haricinde Hiçbir Görüş Bu Büyük İmtihanın Hikmetini Hem Ruha Hem Akla Hem de Kalbe Tam Mutabık Gelecek Bir Şekilde İzah Edemez !... Anlatamaz. Yaralı Ailenin Kalbine Merhem Olamaz..

 

 

Başta Şu Kati Hakikati Unutmamak Gerekir Ki İmtihan Dünyasındayız Veee Biz De Çocuklarımız Da Allah’a Aidiz…  O Dilediği Zaman Dilediği Şekilde İmtihan Eder. Evet, Evlat Acısı, Evlatla İmtihan En Büyük Acılardan Birisidir. Bir Çoğumuz Bunu Yaşamış Bunun Nedeni Elbette Başta İmtihan Sonra Da Allah U Teala’nın Ölen Çocuğu Koruması Cennete Koyması Anne Babasını Sabrederse Onları Da Çocukların Yanına Cennete Koymasıdır Acı Ve Üzücü Bir Durum Olsa Da İnşallah Sonu Hayırdır

 

Bunu Akla Yakınlaştırmak için Bir Misalle Anlatalım:

 

Bir Zaman, Bir Zat, Bir Zindanda Bulunuyor. Sevimli Bir Çocuğu Yanına Gönderilmiş. O Biçare Mahpus, Hem Kendi Elemini Çekiyor, Hem Veledinin İstirahatini Temin Edemediği İçin, Onun Zahmetiyle Müteellim Oluyordu. Sonra, Merhametkâr Hâkim Ona Bir Adam Gönderir, Der Ki:

”Şu Çocuk Çendan Senin Evlâdındır. Fakat Benim Raiyetim Ve Milletimdir. Onu Ben Alacağım, Güzel Bir Sarayda Beslettireceğim. ”O Adam Ağlar, Sızlar, “Benim Medar-I Tesellim Olan Evlâdımı Vermeyeceğim” Der.

Ona Arkadaşları Der Ki: “Senin Teessürâtın Mânâsızdır. Eğer Sen Çocuğa Acıyorsan, Çocuk Şu Mülevves, Ufunetli, Sıkıntılı Zindana Bedel, Ferahlı, Saadetli Bir Saraya Gidecek. Eğer Sen Nefsin İçin Müteessir Oluyorsan, Menfaatini Arıyorsan; Çocuk Burada Kalsa, Muvakkaten Şüpheli Bir Menfaatinle Beraber, Çocuğun Meşakkatlerinden Çok Sıkıntı Ve Elem Çekmek Var. Eğer Oraya Gitse, Sana Bin Menfaati Var. Çünkü Padişahın Merhametini Celbe Sebep Olur, Sana Şefaatçi Hükmüne Geçer. Padişah Onu Seninle Görüştürmek Arzu Edecek. Elbette Görüşmek İçin Onu Zindana Göndermeyecek, Belki Seni Zindandan Çıkarıp O Saraya Celb Edecek, Çocukla Görüştürecek-Şu Şartla Ki, Padişaha Emniyetin Ve İtaatin Varsa…”


İşte, Şu Temsil Gibi, Aziz Kardeşim, Senin Gibi Mü’minlerin Evlâdı Vefat Ettikleri Vakit Şöyle Düşünmeli: Şu Veled Mâsumdur; Onun Hâlıkı Dahi Rahîm Ve Kerîmdir. Benim Nâkıs Terbiye Ve Şefkatime Bedel, Gayet Kâmil Olan İnâyet Ve Rahmetine Aldı. Dünyanın Elemli Musibetli, Meşakkatli Zindanından Çıkarıp Cennetü’l-Firdevsine Gönderdi. O Çocuğa Ne Mutlu! Şu Dünyada Kalsaydı, Kim Bilir Ne Şekle Girerdi!

Onun İçin Ben Ona Acımıyorum, Bahtiyar Biliyorum. Kaldı Kendi Nefsime Ait Menfaati İçin, Kendime Dahi Acımıyorum, Elîm Müteessir Olmuyorum. Çünkü Dünyada Kalsaydı, On Senelik Muvakkat Elemle Karışık Bir Evlât Muhabbeti Temin Edecekti. Eğer Salih Olsaydı, Dünya İşinde Muktedir Olsaydı, Belki Bana Yardım Edecekti. Fakat Vefatıyla, Ebedî Cennette On Milyon Sene Bana Evlât Muhabbetine Medar Ve Saadet-İ Ebediyeye Vesile Bir Şefaatçi Hükmüne Geçer.

Bir Diğer Hikmeti :

Elbette Ve Elbette, Meşkûk, Muaccel Bir Menfaati Kaybeden, Muhakkak Ve Müeccel Bin Menfaati Kazanan, Elîm Teessürat Göstermez, Meyusâne Feryad Etmez

Vefat Eden Çocuk, Bir Hâlık-I Rahîmin Mahlûku, Memlûkü, Abdi Ve Bütün Heyetiyle Onun Masnuu Ve Ona Ait Olarak Ebeveyninin Bir Arkadaşı İdi Ki, Muvakkaten(Geçici Olarak) Ebeveyninin Nezaretine Verilmiş. Peder Ve Valideyi Ona Hizmetkâr Etmiş. Ebeveyninin O Hizmetlerine Mukàbil, Muaccel Bir Ücret Olarak, Lezzetli Bir Şefkat Vermiş. Bir Evlat Sevgisi Hissi İle Onlara Dünya’da Saf Sevgiyi Tattırıp Asılını Ve Devamlı Olanını da Ahirette Verceğini Müjlemiş. Elhamdulillah ! İman Ne Büyük Nimet !

 

Bir Diğer Hikmeti :

 

Şimdi, Binden Dokuz Yüz Doksan Dokuz Hisse Sahibi Olan O Hâlık-I Rahîm, Mukteza-Yı Rahmet Ve Hikmet Olarak O Çocuğu Senin Elinden Alsa, Hizmetine Hâtime Verse, Surî Bir Hisse İle, Hakikî Bin Hisse Sahibine Karşı Şekvâyı Andıracak Bir Tarzda Meyusâne Hüzün Ve Feryad Etmek Ehl-İ İmana Yakışmaz, (Yani 99 Hissesi Olan Allah Senin 1 Hissen Varken Onu 1 Hissen Olduğu İçin Vermek İstemesen Akleden Her Kişinin Haksızlık Ettiğini Söyleyeceği Cari Bir Kaidedir.  Mesela Senin Evinde Buraya Bunu Koy Bunu Koyma Desem, Buraya Otur Buraya Oturma Desem   Veya Senin  Cep Telefonun Olsa Onu Alsam Veya Onu Şurada Açacak Burada Kapatacaksın Desem ! Onu Şuraya Koyacaksın Buraya Koymayacaksın Desem Acaba Benim Bunu Demeye Hakkım Var mıdır ? Mülkün Sahibi Mülkünde Dilediği Gibi Tasarrufta Bulunmak Hakkına Sahiptir ! Aynen Öyle de Çocuğu Biz Yaratmadık Cenabı Hakkın Yarattığı Hem İlmen Hem Aklen Sadece Ruha Bakılınca Görülüyor.  Hal Böyle Olunca Kamil Ve Hikmetli Bir Kişi İsyan Etmez ! Ama Bunu Anlayamayan Bir Ateist’in Ruhunda Ve Kalbinde Atom Bombasında Bir Etki Yapar ! Çünkü Onun Karanlık Fehminde Allah Ve Haliyle Ahiret Yoktur ki Bu Ayrılış Bir Gün Bitmeyen Ebedi Bir Ayrılış Olur. Onun Ruhundaki Feryadı Arşu Alaya Çıkar !... ) İşte Bu  Ehl-İ Gaflet Ve Dalâlete Yakışıyor.

 

Bir Diğer Hikmeti :

 

Eğer Dünya Ebedî Olsaydı, İnsan İçinde Ebedî Kalsaydı Ve Firak (Ayrılık) Ebedî Olsaydı, Elîmâne Teessürat (Acılar, Üzüntüler, Sıkıntılar)Ve Meyusâne Teellümâtın (Elemler, Kederler, Tasalanmaların) Bir Mânâsı Olurdu. Fakat Madem Dünya Bir Misafirhanedir; Vefat Eden Çocuk Nereye Gitmişse, Siz De, Biz De Oraya Gideceğiz. Ve Hem Bu Vefat Ona Mahsus Değil, Umumî Bir Caddedir. Hem Madem Müfarakat (Ayrılık. Bir Yere Bırakıp Gitmek. Dostlarından Ayrı Düşmek) Dahi Ebedî Değil; İleride Hem Berzahta, Hem Cennette Görüşülecektir. 1 اَلْحُكْمُ ِللهِ Demeli. “O Verdi, O Aldı. Elhamdü Lillâhi Alâ Külli Hal” Deyip Sabırla Şükretmeli.

 

Bir Diğer Hikmeti :

 

Rahmet-İ İlâhiyenin En Lâtîf, En Güzel, En Hoş, En Şirin Cilvelerinden Olan Şefkat, Bir İksir-İ Nuranîdir, Aşktan Çok Keskindir. Çabuk Cenâb-I Hakka Vüsûle (Gitmeye) Vesile Olur. Nasıl Aşk-I Mecazî Ve Aşk-I Dünyevî, Pek Çok Müşkülâtla Aşk-I Hakikîye İnkılâp Eder, Cenâb-I Hakkı Bulur. Öyle De, Şefkat, Fakat Müşkülâtsız, Daha Kısa, Daha Safî Bir Tarzda, Kalbi Cenâb-I Hakka Rapteder.

Gerek Baba Ve Gerek Valide, Veledini Bütün Dünya Gibi Severler. Veledi Elinden Alındığı Vakit, Eğer Bahtiyar İse, Hakikî Ehl-İ İman İse, Dünyadan Yüzünü Çevirir, Mün’im-İ Hakikîyi Bulur. Der Ki: “Dünya Madem Fânidir, Değmiyor Alâka-İ Kalbe.” Veledi Nereye Gitmişse, Oraya Karşı Bir Alâka Peydâ Eder, Büyük Mânevî Bir Hal Kazanır.

EHL-İ GAFLET VE DALÂLET, ŞU BEŞ HAKİKATTEKİ SAADET VE MÜJDEDEN MAHRUMDURLAR. ONLARIN HALİ NE KADAR ELÎM OLDUĞUNU ŞUNUNLA KIYAS EDİNİZ Kİ:

 

Bir İhtiyar Hanım Gayet Sevdiği Sevimli Birtek Çocuğunu Sekeratta (Yani Ölmek üzere olan Çocuğunun can çekişme anında) Görüp, Dünyada Tevehhüm-ü Ebediyet (Sonsuza Kadar Yaşamayacağım Diyen Ateisin Bu Kuruntusu) Hükmünce, Gaflet Veya Dalâlet Neticesinde, Mevti Adem (Dünyayı Bir Yokluk) Ve Firak-I Ebedî Tasavvur Ettiğinden, Yumuşak Döşeğine Bedel Kabrin Toprağını Düşünüp, Gaflet Veya Dalâlet Cihetiyle, Erhamürrâhimînin Cennet-i Rahmetini, Firdevs-İ Nimetini Düşünmediğinden, Ne Kadar Meyusâne Bir Hüzün Ve Elem Çektiğini Kıyas Edebilirsin.

Fakat Vesile-İ Saadet-İ Dâreyn Olan İman Ve İslâmiyet, Mü’mine Der Ki: Şu Sekeratta Olan Çocuğun Hâlık-I Rahîmi, Onu Bu Pis Dünyadan Çıkarıp Cennetine Götürecek. Hem Sana Şefaatçi, Hem Ebedî Bir Evlât Yapacak. Müfarakat Muvakkattir, (Geçici Bir Ayrılıktır ) Merak Etme.

اَلْحُكْمُ ِلله De, Sabret.

 

 

Böyle Kısır Bir Döngüye Gireceksek Zaman İsrafı Yapmayalım

Son Verelim.

 

Ok

Link to post
Sitelerde Paylaş
Şimdi, Tikky yazdı:

 

 

Azizim Bak Okumuyorsun Okumayınca Soruları Neden Soruyorsun O Zaman

 

Şunu Sen Sormuşsun :

 

 

Kibiri Anlattım

 

Sonra:

 

 

 

Sordun. En Son Bunu Anlattım..

 

Bunları Sen Sormadın mı? Yoksa Kopyalayıp Yapıştırıp  Başkalarının Sorusunu mu Soruyorsunuz ? Öyleyle Bari Sorduğunuz Soruyu Okuyun Benim Yazılarımı Okumayı Geçtim..

 

Yukarda Bu İkisinin Etraflıca Cevabı Var

 

3. Soru İçin Önce Okursun Okuduklarında Bir Mantık Veya Yanlış Görür Yazarsan Ona Göre Cevaplarım. Hep Siz Soracak Biz Her Şeye Cevap verecek Değiliz. Çünkü Öğrenmek İsteyen Kişi Adım Adım Gider. Okur Alemine Alır Rafin Eder Damıtır Ondan Sonra Kelam Eder !...

 

 

Mübde-i İddiasını İspatla Mükelleftir. Bunu Buyurun İspat Edin 

İSLAMİ KAYNAKLARDAN. ATEİSTLERİN UYDURMALARINDAN DEĞİL.

 

Saygılar

Çocuğun ölümünü kötü, musibet bir durum olarak gören anne, babanın ölümlü çocuğun var edilişini övmesi, ölümlü çocuğu var etmesi nedir? Madem çocuğun ölümü musibet, kötü bir durum, ölümlü çocuğu neden var ettiniz? Madem ölüm bir musibet, neden allah bu musibete yol açan yaratma eylemiyle övünüyor? Musibetlere yol açan insan eylemlerini eleştiren allah neden buna karşı değil. Burada bir tutarsızlık, zihinsel uyumsuzluk var işte. Allah ölümü musibet olarak görüp, bu musibete yol açan yaratma eylemini öven yapının zihinsel uyumsuzluğudur, kusurudur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...