Jump to content

ÖNNDER ermeniler


Recommended Posts

iste böylleee.

 

                   

 
 
ALPASLAN TÜRKEŞ DEVLET BAHÇELİ ERMENİ KÖKENLi Mİ?
Yaklaşık on yıldır, kökenlerinde 1967'lerden beri İslâm Kürdistancısı olan Deliüzzaman-ı Said-i Kürdi bağlılığı olmalarından mıdır nedir bilinmez (!) sürekli AKP'ye muhalefet etmelerine rağmen AKP'nin en sıkışık zamanlarında can simidi gibi yardıma koşmalarından "Bu günlerde başbakan RE.T.E muhakkak görevinde kalmalıdır!" tespitli şartlamalarına kadar yürüttüğü işbirlikçiliklerinden dolayı Devlet Bahçeli'den aşırı kıl kaptım.
Adana bölgesinin etnik yapısı ve tarihi özelliklerine dayanarak soyunun da Ermeni veya Rum olabileceği kuşkusuna kapıldım.
Bölge tarihinde, 1917'de Süveyş kanalı galibiyeti ile Kudüs'ü ele geçiren İngiliz orduları, komutanı Sir Allenby, 1915-1917 arasında Suriye'ye sürülen 500.000 Ermeni’den 178.000'ini Adana'ya ve Urfa'ya geri gönderdi. Urfa'da "Edesa", Adana'da Klikya Ermeni devleti kurmaları için o zamanın PKK'sı olarak bunları kullandı. İşte Devlet Bahçeli'nin bu geri dönen Ermenilerin soyundan olabileceğini yazmıştım.
Hatta Recep Tayyip Erdoğan'ın "Adana'da bir zalim vali varmış, dedem ona karşı savaşırken ölmüş!" ifadesinden ve kökenini Batum/Bagata'ya dayandırmasından yola çıkarak Gürcistan resmi sitesinde bulduğum "2003 Gürcistan Azınlık Raporu" nu Türkçeye çevirdiğimde 1915-1917 arasında Ermenilerin durumuna düşmemek için Gürcistan'a sığınan 68.000 Süryani'den olduğunu tespit etmiştim.
Hıristiyan-Sabi(her dine dönen, şeytana tapınan) -Yezidi (şeytana tapınan) Süryanilerin (Suriye'li Hıristiyan Sabi Araplar, Urfa- Mardin, Maraş, Adana, Kayseri, Dersim, Diyarbakır Ermenileri) yoğun olduğu Urfa, Mardin, Hakkâri, Siirt, Bitlis, Batman bölgelerinden bu Süryani-Yezidi Kürt göçlerinin olduğunu düşünürsek, "Adanalı zalim valiye savaşırken ölen" başbakanın dedesinin de Gürcistan'dan 1917'de Adana'ya gönderilen Osmanlı Türk-Müslüman askerini sırtından vuran Süryani Vatikan işbirlikçilerinden olduğunu ortaya çıkarmıştım.
------------------------------------------------------------------------------------
Ayrıca, ülkücülerin 1967’de MSP’ye, 1991’de Fethullah Gülen cemaatine üç buçuk milyara Ülkücüleri pazarlayan Alpaslan Türkeş'tir.
Alpaslan Türkeş'in bizzat, kökeni, Roma, Bizans zamanından beri Malatya, Kayseri, Maraş, Ermeni, Rum zenginlerinin mesire yeri (yazlık yerleşim yeri) olduğu Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinde de geçen, 1774-1864 yılları arasında geçen “90” doksan yıl boyunca Vatikan, Moskova’dan aldıkları desteklerle Osmanlı Türk-Müslüman askerine kurşun sıkan, asker ve vergi vermeyen, bölgeye Osmanlıyı sokmayan isyanlar çıkaran,1864’te sultan ABDÜLAZİZ’in siyasi zekâsıyla ihanetleri bitirilen ve önce Adana-Mersin bölgesine ardından da Kıbrıs’a sürülen Kayseri Pınarbaşı Rum ve Ermenilerine dayanan Alpaslan Türkeş tarafından satılmaları bu ihanetin bir parçasıdır.
Yaklaşık yüz yıl süren bu Ermeni isyanlarına Türkeş'in ailesinin sürülmesine sebep olan 1862 Zeytun (Maraş'ın Ceyhan nehri kıyısında büyük bir köyü) isyanıdır.
1860'ta Süryani/Sabi Ermenilerin yoğun olduğu Lübnan'a Fransa ve öteki batılı devletlerin baskılarıyla özerklik vermeyi kabul eden Osmanlı devletini aynı şeyi Zeytun Ermenileri için yapamaya zorlamak amacıyla Lübnan'dan Leon adlı bir Ermeni İşhan (prens) Zeytun'a gelmiş,Fransa kralı III. Napolyon adına Zeytun'da Ermenilerin sözde mağduriyetlerini içeren bir mektup yazdırıp Krala iletmiştir. Mektup'ta Ahmet Cevdet Paşa'nın kaydettiğine göre Kılikya'da (Adana ve çevresi) 70.000 kişilik silahlı isyancıları olduğunu, yeterli destek alabilirlerse bağımsız devlet olabileceklerini de yazdırmışlardır.
Kanuni zamanında "iyi niyetle" verilmiş Kapitülasyonlara Fransa'nın eklettiği bir madde ile Fransa Osmanlı topraklarında Katoliklerin hamisi (koruyucusu) oluyordu. Ermeniler her ne kadar Süryani olsalar da Katolik olup olmamalarının bir önemi yoktu. Önemli olan Osmanlıyı zayıf düşürecek her işe yarayıp yaramadıklarıydı.
Fransa Kralının arkadaşı olarak kendisini tanıtan bu prens Zeytun isyanını çıkartmıştır. 1867'de Milano'da ölen bu Ermeni hain bir çok Türk ve Müslüman askerinin kıyılmasına neden olmuştur. Elbette Ermenilerin de!
Ama bölgede 20.000'den fazla Türk'ün katledilmesini Ermeni şair Beşiktaşlıyan şu dizeleriyle itiraf ediyordu;
Yevrusundan akan kana,
Bırak Türk anaları ağlasın!
(Kynk-A.Latif Dinçaslan Zeytun ve Çevrersindeki Ermenilerin İsyanları 1895-1921)
İşte 1863'de Sultan Abdülaziz'in önce Adana, Mersin, Antalya ve çevresine sonra da Kıbrıs'a sürdüğü Alpaslan Türkeş'in ailesi işte bu Ermenilerdendi.
Çünkü o tarihlerde Alpaslan Türkeş takma adlı namaz kılan, Allah’a “Hay” adıyla tapınan, Gregoryen Ermeni Hristiyanlarından Hüseyin Feyzullah’ın uydurduğu gibi devleti tehdit eden "aşiret geçimsizliği" olaylarına rastlanmaz.
Olsa bile aşiret geçimsizliği yüzünden böyle bir sürgünün olması inandırıcı değildir. Çünkü, devlet o bölgeye isyanlar sebebiyle giremez. Sürgün yapacak devletin önce bölgeye girmesi, askeri, siyasi üstünlüğünü kanıtlaması gerekir. Türkeş’in “sürgün iddiası” da böylece havada kalmaktadır.
Türk milleti için geçerli olan gerçek tarihtir. O tarihin belgeleri neyi işaret ediyorsa ona bakılır.
1774-1921 arasında çıkan Ermeni isyanlarının bölgelerini tam olarak anlamak için bu günkü Kayseri-Maraş-Adıyaman, Adana bölgesinden doğu Anadolu'ya doğru her yer dahildir. İsyan çıkartan Süryaniler Arap'tan çok Ermenilerdir. Yezidi Kürt isyancıları da bunlardandır. Bu günkü PKK örgütü de bunlardan oluşur.
Gerçek adı Hüseyin Feyzullah olan 1917 Lefkoşa doğumlu Alpaslan Türkeş, Atatürk’ün resim ve heykellerini devlet dairelerinden kaldıran, ölüm döşeğinde 10 Kasım 1938 darbesini yapan, aslının “Bitlis Ermenisi” olduğu bizzat Türkeş tarafından 1996 yılında Star Tv’de açıklanan İsmet İnönü’nün, dönme Ermenileri devlet dairelerine doldurmaya başladığı 1933 yılında ailesinin İstanbul’a varlarını yoklarını satıp göç etmeleri de bir tesadüf eseri olmasa gerekir.
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...