Jump to content

Evren hem yakınan, hem yaratan, yakındıklarını başkasına dayatan tutarsız bir yapı oluşturmuştur.


Recommended Posts

21 hours ago, akılsızşuursuzatom said:

Ayrıca ezeli olan bir şey de neden hareket oluyor ve değişim oluyor onu açıklamadınız özünde?

 

Birşeyin hareket edip etmemesinde, ya da değişim, birleşim geçirmesinde, çeşitlenmesinde ezeli olup olmamasının ne etkisi var?

 

 

"Varlık Hep Vardı" dediğin zaman "Hep değişim geçiriyordu" demek zorunda mısın?

"Zaman eskiden yoktu" dediğinde "Varlık eskiden yoktu" demek zorunda mısın? Özellikle de göreceli bir zamans sözkonusu iken. 

"Zaman eskiden yoktu" dediğinde "Değişim eskiden yoktu" demek zorunda mısın? Özellikle olasılık ve süperpozisyon diye birşey varken. 

 

Ben bu keyfi kısıtlamalara inanmıyorum. Konu cehaletimize gelecekse zaten din cehalet ve korkudan ortaya çıkar. Deizm din olmadığına göre de saf cehaletten ortaya çıkıyor olmalı. 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 152
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

On 11.06.2021 at 23:40, Kaz yazdı:

Varsayım üzerine konuşuyoruz kötüyse iyi de olabilir. Kötülüğü önceliyorum, mutlu olacaksan Tanrı iyidir öyle demek zorundaysam zorundayım varsayım var. Dindarlarla Tanrıyı teolojik olarak tartışmayı öncelerim çünkü deizm tanrısına kötü diyemem. Kötü olan bir tanrı varsa ibrahimi dinlerin tanrısı olur. O dünyaya müdahale eden tanrıdır.

 

İslam dalalet ehli dediği sapkın heretik bir ehli kitaba tepki olarak doğmuş bir dindir, bugün dindarların konuşması gereken konu dinler arası diyaloktur. Sizin hak dininize göre Tanrı kimdir belirlemeniz gerek iyi veya kötü olmasıs mühim değil o felsefi bir şey. Sizin putperestleriniz politeist değil, yahudiniz iddianız üzere dalalet ehli heretik, bir tek hristiyanınız hristiyan. Belli ayetlerde eski ahitte muhammed mi yoksa isa mı müjdeleniyor? ihtilaflı. Ehli kitaba kafir diyen müslümanlar tahrif edildiğini iddia ettikleri kitapta muhammedin müjdelendiğini söylüyorlar bu dürüst değil tutarsız. Muhammed ve İsanın müjdelendiğine inanılan ortak ayetler var müslümanlar medine yahudilerine soruyorlar kimileri işlerine geliyor kimileri gelmiyor. Herkes asasını atsa da şu hak din ortaya çıksa keşke...

 

Tebliğden önce anlaşılmak için konuşulması lazım yoksa insanlara dininizi tebliğ edip ciddi sorumluluklar alıyorsunuz kimilerin memnun kalıyor kimileri memnu kalmıyor iç çatışmaya düşüyor. Biraz lafı uzattım. Bir şey iddia etmiyorum. Teolojik tartışmadan önce felsefi tartışmaya girmek yanlış önceleniyor hepsi bu, inanan birisi için diğer dinlerin de hakikat olması eşittir, kendi hakikatinizle ilgileneceğinize bir çokluk yarışıdır gidiyor. Peygamber ümmetin çokluğundan hoşlanacağı için mi? aynı zatın tekasür suresinde çokluğu eleştirmesi çok garip. Vaftiz et kurtuluşa ersin, şehadet ettir kurtuluşa ersin. Bu kadar kolay olamaz.

Hak din ortada zaten merak etme. HZ İsa, veya HZ Muhammed ikisi de bizim açımızdan peygamber ve Allah'ın dinini yaymak üzere görevlendirilen elçilerdir. Son din olarak gönderilen dinde en doğrusu olacaktır ve öyledir.

Önemli olan tevhidtir, diğerleri sonra gelir. Kişi hangi dine inanırsa inansın tevhidi bilmiyor ve doğrulamıyorsa geriye kalanlar heba olmuş olacaktır. 

Önceliğimiz bir olan bir yaratıcının doğrulanıp tasdiklenmesidir ve bu konuda çoğu dinin ortak noktasıdır. Buda saydıklarının çokta önemli olmadığını asıl önemli olan noktada dinler zaten aynı şeyi anlatıyor. Kişi hakiki bir imanla yaşıyorsa uyması gereken kurallar açık ve net olarak kendisi bilebilir zaten. Dinler her zaman bazı dinsizler tarafından tahrip edilip amacının dışında kullanılmak istenmiştir. Çoğu zaman bunda başarılıda olmuşlardır. 

Hatta bazıları bilmeden bu dinsizlerin düzenine hizmet ettikleri halde haberleri dahi yoktur. Kendi öz düşüncesiyle bunu yaptığını sanmaktadır. Bu güçlerin kurmuş olduğu düzene kaliteli bir hizmet verdiğini bilmiyordur bile. 

Sen şehadet getir kurtul olayını bir araştır bence o kadar basit bir iş değil dediğin gibi. 

Tezim tanrısına kötü diyemem demişsin. Anlamıyorum tanrı neden bir düzen oluşturup kendi haline bırakıp gitsin. Bunu hangi mantık kabul edebilir. Öyle olsa bir çok dünya oluşturmuş olması gerekir ve hepsini unutmuş olması gerekmez mi.?

Bir düzen oluşturan ve bu düzenin devamlılığını sağlayan bir yaratıcı düşünüldüğünde bu sistemi terk edilmiş olmaz ve insanlara mesajlarını bir şekilde ulaştırması gerekir diye düşünüyorum. 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, rahip yazdı:

Tezim tanrısına kötü diyemem demişsin. Anlamıyorum tanrı neden bir düzen oluşturup kendi haline bırakıp gitsin. Bunu hangi mantık kabul edebilir. Öyle olsa bir çok dünya oluşturmuş olması gerekir ve hepsini unutmuş olması gerekmez mi.?

Bir düzen oluşturan ve bu düzenin devamlılığını sağlayan bir yaratıcı düşünüldüğünde bu sistemi terk edilmiş olmaz ve insanlara mesajlarını bir şekilde ulaştırması gerekir diye düşünüyorum. 

Deizmde tanrı kötülük problemine muhatap değildir, yaratıp bırakmıştır onun dünyayla ilişkisi kesiktir daha fazlasını bilmiyorum. Böyle bir tanrı olur mu diye eleştirmek deizme karşı teist temelli bir eleştiri olur.

 

Bir saat önce, rahip yazdı:

Hak din ortada zaten merak etme. HZ İsa, veya HZ Muhammed ikisi de bizim açımızdan peygamber ve Allah'ın dinini yaymak üzere görevlendirilen elçilerdir. Son din olarak gönderilen dinde en doğrusu olacaktır ve öyledir.

Önemli olan tevhidtir, diğerleri sonra gelir. Kişi hangi dine inanırsa inansın tevhidi bilmiyor ve doğrulamıyorsa geriye kalanlar heba olmuş olacaktır. 

Tevhidin aslı neden teslis olmasın? Son din olmak neden avantaj olsun? Belki de İsa ile Muhammed yalancı nereden bilebilirim?

Kuran İsa hakkında konuşuyor ve erken yazıya geçirilmiş bir kitap olduğu için kuran korunmuş oluyor. Kuran İsa hakkında İncilden daha erken tarihli bir haber verebilme imkanına neden sahip olsun? erken yazıya geçirildiği için mi yoksa vahiy olduğu iddia edildiği için mi? İsa neden peygamber olsun bir hristiyana ne derdin? Hristiyanlar onun iradesiyle kendini feda ettiğini söylüyorlar müslümanlar buna karşı çıkıyorlar. Tanrı kendi maddi bedeni hakkında istediği gibi tasarrufta bulunamaz mı?

Bir saat önce, rahip yazdı:

Önceliğimiz bir olan bir yaratıcının doğrulanıp tasdiklenmesidir ve bu konuda çoğu dinin ortak noktasıdır. Buda saydıklarının çokta önemli olmadığını asıl önemli olan noktada dinler zaten aynı şeyi anlatıyor. Kişi hakiki bir imanla yaşıyorsa uyması gereken kurallar açık ve net olarak kendisi bilebilir zaten. Dinler her zaman bazı dinsizler tarafından tahrip edilip amacının dışında kullanılmak istenmiştir. Çoğu zaman bunda başarılıda olmuşlardır. 

Dini tahrif etmek isteyen dinsizler kimlerdir? İbrahimi dinlerden örnek verir misin? Bu şahıslar kimlerdir içsel tahrip mi yoksa dışsal bir tahrip mi kastediyorsunuz?

Hakiki imanla yaşayan biri fıkhi bir haram olan domuzun yenmesinin yasaklığı hakkında yahudilikte haram hristiyanlıkta helal en son islamda haram hükmünde. Tanrı insanların nasıl gıdalar seçeceğini önemsemiş olduğu halde ne yapılmalı? Dinlerin dinsizlerce tahrip edilmesi fıkhi kuralları da ihtiva eder mi? yoksa Allah bu hükmünü sürekli nesih mi etmiştir? Dinler aynı şeyi anlatıyor ama ibrahimin hangi oğlunu kurban etmek istediği hakkında ittifak sağlanabilmiş değil, bu imanı bağlayan Allahın bir ayeti değil mi? Önceden söylenen daha eskiye dayanan kadim bir bilgiyken sonra söylenen neden daha doğru olsun? Kuran önceki kitapları böyle mi doğruluyor? neden kuran kadim olanı tasdik etmiyor? İslamda Alinin ilah olarak görüldüğü heretik bir fırkaya karşı tarihte başka bir din doğmuş olsaydı ve "Müslümanlar Ali ilahtır dediler"şeklinde eleştirilseydi ne olacaktı? Bilginin her yere ulaşmadığı bir çağda bu siyasi amaçlı bir genelleme olmaz mıydı?

tarihinde Kaz tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, bayşapka yazdı:

 

Birşeyin hareket edip etmemesinde, ya da değişim, birleşim geçirmesinde, çeşitlenmesinde ezeli olup olmamasının ne etkisi var?

 

 

"Varlık Hep Vardı" dediğin zaman "Hep değişim geçiriyordu" demek zorunda mısın?

"Zaman eskiden yoktu" dediğinde "Varlık eskiden yoktu" demek zorunda mısın? Özellikle de göreceli bir zamans sözkonusu iken. 

"Zaman eskiden yoktu" dediğinde "Değişim eskiden yoktu" demek zorunda mısın? Özellikle olasılık ve süperpozisyon diye birşey varken. 

 

Ben bu keyfi kısıtlamalara inanmıyorum. Konu cehaletimize gelecekse zaten din cehalet ve korkudan ortaya çıkar. Deizm din olmadığına göre de saf cehaletten ortaya çıkıyor olmalı. 

 

Hareketle ezeliyet bence şöyle problemli; hareketin bir başlangıç durumu karşımıza çıkar.

 

Varlık hep vardı derken değişim şart değil ama evrenimiz için diyorsak değişim kaçınılmaz.

 

Varlık eskiden yoktu demek zaman yokken Varlık yoktu anlamına da gelir. Çünkü hareketin miktarı zamandır. Harekette ezelden beri olamayacağına göre Çünkü; hareket eden ilk kuarklar olduğunu düşünelim ki öyle olduğunu sanıyorum. Burada bir hareket olduğu için görece bir zaman olacaktır. Bu anlamda hareket başlangıçlı ise zamanda başlangıçlı olmalı.

 

Zaman eskide  yoktu demek eğer eski tabiriyle zamansızlıktan bahsediyorsak bu tanrıdır. Değişmeden yaratan veya zamansız olarak harekete neden olan odur. Onun dışında her şey değişmeye mecburdur. Burada şu akla gelebilir; tanrı zamansız nasıl neden oldu tarzında. Neden olmanın illa zamansal bir mesele olduğu bence çok garanti değil pekala zamansız bir durumda da neden olma mümkün olabilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
18 saat önce, Kaz yazdı:

 

Tevhidin aslı neden teslis olmasın? Son din olmak neden avantaj olsun? Belki de İsa ile Muhammed yalancı nereden bilebilirim?

Bu teslis dediğiniz olay yanlış anlaşılma sonucu ortaya çıkmıştır. Yoksa zaten bütün insanlar kısmen tanrı sayılır çünkü tevhidi tam anlamıyla bilen biri neye baksa yaratıcıyı görür. Anlayacağın bizi yaratan yaratıcının bir nevi parçası olmuş oluyoruz ve eğer tanrıyı bilincimiz anladığı kadar ve kapasitesine göre anlayabiliyorsak buna göre yorumluyoruz. 

Ateistler tanrıdan bahsederken bildiğin insan gibi anlatıyorlar. Yani insani kamil seviyesine gelenler kendilerinde bile yaratıcıyı görürler. Enel hak dediklerinde de bunu kast ediyorlar. Bu tasavvuf felsefesi konusu ama konu oraya gidiyor. 

18 saat önce, Kaz yazdı:

Kuran İsa hakkında konuşuyor ve erken yazıya geçirilmiş bir kitap olduğu için kuran korunmuş oluyor. Kuran İsa hakkında İncilden daha erken tarihli bir haber verebilme imkanına neden sahip olsun? erken yazıya geçirildiği için mi yoksa vahiy olduğu iddia edildiği için mi? İsa neden peygamber olsun bir hristiyana ne derdin? Hristiyanlar onun iradesiyle kendini feda ettiğini söylüyorlar müslümanlar buna karşı çıkıyorlar. Tanrı kendi maddi bedeni hakkında istediği gibi tasarrufta bulunamaz mı?

Tanrı kendi maddi bedeni hakkında istediği gibi tasarrufta bulunamaz mı? 

Cevabını vermişsin zaten. Peygamberlerin geliş tarihine ve en son gelen dine baktığında bu İslamdır. Bak işte kendini neden feda etsin demişsin neden etsin biraz düşün istersen. Ortada ilahi bir güç olunca canın bir önemi kalmıyor. Önemli olan ruhtur, içimizdeki bizdir yoksa cesetlerimizin ne kıymeti var ruhu çektiğin an iki gün sonra gübredir. Bunun bilincinde olan birisi kendini ilahi güç için feda etmekten elbette çekinmeyecektir. Erken haber vermesi yine sıradan bir kitap olmadığını gösterir.

 

18 saat önce, Kaz yazdı:

Dini tahrif etmek isteyen dinsizler kimlerdir? İbrahimi dinlerden örnek verir misin? Bu şahıslar kimlerdir içsel tahrip mi yoksa dışsal bir tahrip mi kastediyorsunuz?

Hakiki imanla yaşayan biri fıkhi bir haram olan domuzun yenmesinin yasaklığı hakkında yahudilikte haram hristiyanlıkta helal en son islamda haram hükmünde. Tanrı insanların nasıl gıdalar seçeceğini önemsemiş olduğu halde ne yapılmalı? Dinlerin dinsizlerce tahrip edilmesi fıkhi kuralları da ihtiva eder mi? yoksa Allah bu hükmünü sürekli nesih mi etmiştir? Dinler aynı şeyi anlatıyor ama ibrahimin hangi oğlunu kurban etmek istediği hakkında ittifak sağlanabilmiş değil, bu imanı bağlayan Allahın bir ayeti değil mi? Önceden söylenen daha eskiye dayanan kadim bir bilgiyken sonra söylenen neden daha doğru olsun? Kuran önceki kitapları böyle mi doğruluyor? neden kuran kadim olanı tasdik etmiyor? İslamda Alinin ilah olarak görüldüğü heretik bir fırkaya karşı tarihte başka bir din doğmuş olsaydı ve "Müslümanlar Ali ilahtır dediler"şeklinde eleştirilseydi ne olacaktı? Bilginin her yere ulaşmadığı bir çağda bu siyasi amaçlı bir genelleme olmaz mıydı?

Dinlerin tahrip edilmesi konusunda tek veya bir kaç örnekle veremeyiz. Buradaki çoğu kişi bile bu konuya hizmet etmektedir. Hristiyanlık, yahudilik ve diğer ilahi dinlerin tahrip olduğu açıktır. Bunu İslam dini içinde yaptılar ama ana kaynak olan Kuran'ı Kerim'i değiştiremedilerse bile insanlara yozlaşmış bir İslam dinini yaşatmak için her gücü kullandılar ve kısmen başarılı oldular. 

Açıkçası soruların iç içe ve karmaşık hale geldiği için biraz yadırgıyorum. Soru tam olarak nedir anlaşılamıyor çünkü bir soruyu yarım bırakıp diğer sorulara geçiyorsun. Bazı soruları sorarken de diğer bir sorduğun soruda cevabı oluyor. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 12.06.2021 at 17:50, akılsızşuursuzatom yazdı:

Hayal süslemek değil ki mesele bende tanrının olmamasını sizden daha çok istiyorum ama akli sonuç oraya götürüyor bu açılardan ne yapabilirim? 

 

Sorum sadece evrende hareket var demek ki ezeli değil demedim ki kaldı ki evrendeki şeylerde hareket var evrende yok demekte ne demek? Evren zaten evrenin içindeki parçalardan müteşekkil değil mi? Bu parçalardan ayrı bir varlık mı var? Evren bu gördüğümüz hareketin bütününe verilen isim zaten.

 

Bak simdi Dünya kendi etrafinda dönüyor , ayni zamanda birden fazla haraketi var. Günesin etrafinda, galaksi etrafinda da dönüyor.

Fakat evren dönmüyor. Eger dönüyor olsaydi iste o zaman görebildigimiz en eski halinden kalan görüntü (kozmik arka alan radyasyonu görüntülerine bak) öbek öbek degil , gördügümüz sey dümdüz heryeri  kirmizi bir resim olurdu.

Evrenin icindeki hersey bir sekilde haraket ediyor , evren ise sanki oldugu yerde cakili bir sekilde sisiyor.

Tanri sanri falan umurumda degil. Olsa da olurdu olmasa da Galler maci cok önemli.Simdilik düsünebildigim tek sey bu mac.

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 saat önce, rahip yazdı:

Bu teslis dediğiniz olay yanlış anlaşılma sonucu ortaya çıkmıştır. Yoksa zaten bütün insanlar kısmen tanrı sayılır çünkü tevhidi tam anlamıyla bilen biri neye baksa yaratıcıyı görür. Anlayacağın bizi yaratan yaratıcının bir nevi parçası olmuş oluyoruz ve eğer tanrıyı bilincimiz anladığı kadar ve kapasitesine göre anlayabiliyorsak buna göre yorumluyoruz. 

Hristiyanlığa dayanmıyor dedikleriniz müslüman bakış açısının aynen tekrarı niteliğinde. Söyledikleriniz özellikle tasavvufi ögeler çağrıştırıyor vahdeti vücud gibi kısmen panteist.

 

Eğer tanrıyı anlama kapasitemizden konu açarsak zihinsel süreçlerimizin sonucu meydana gelen duyularımızla edindiğimiz sonra algıladığımız Tanrı kavramı devreye girer. Biz bu Tanrıyı kavramsal olarak algılayabiliyor bizzat deneyimleyemiyoruz somut tecrübeden yoksunuz.

 

Tevhid bir Teslis üç demek olabilir ancak bu iki kavram Tanrının bir tabiatının nasıllığıyla ilgili olduğundan beri aralarında monoteizm açısından bir fark yok. Biri diğerine şirk ehli diyebilir ama teknik olarak böyle değil.

 

4 saat önce, rahip yazdı:

Ateistler tanrıdan bahsederken bildiğin insan gibi anlatıyorlar. Yani insani kamil seviyesine gelenler kendilerinde bile yaratıcıyı görürler. Enel hak dediklerinde de bunu kast ediyorlar. Bu tasavvuf felsefesi konusu ama konu oraya gidiyor. 

 

İnsan gibi değil de şöyle o tanrılardan herhangi bir tanrı gibi dersek daha doğru olur. Ruh ve beden ayrımını gerçekçi bulmuyorum. Tanrı görülebilen bir şey değildir Kamil insan nasıl Tanrıyı görüyor? Ben hakkım diyen birisi panteizme atıfta bulunuyor olabilir.

 

4 saat önce, rahip yazdı:

Cevabını vermişsin zaten. Peygamberlerin geliş tarihine ve en son gelen dine baktığında bu İslamdır. Bak işte kendini neden feda etsin demişsin neden etsin biraz düşün istersen. Ortada ilahi bir güç olunca canın bir önemi kalmıyor. Önemli olan ruhtur, içimizdeki bizdir yoksa cesetlerimizin ne kıymeti var ruhu çektiğin an iki gün sonra gübredir. Bunun bilincinde olan birisi kendini ilahi güç için feda etmekten elbette çekinmeyecektir. Erken haber vermesi yine sıradan bir kitap olmadığını gösterir.

Sorduğum soru islam hakkında değil hristiyanlık hakkındaydı. Eğer İsanın çarmıha gerilmesine ve dirilişine inanıyorsanız Hristiyan olursunuz.

 

4 saat önce, rahip yazdı:

Dinlerin tahrip edilmesi konusunda tek veya bir kaç örnekle veremeyiz. Buradaki çoğu kişi bile bu konuya hizmet etmektedir. Hristiyanlık, yahudilik ve diğer ilahi dinlerin tahrip olduğu açıktır. Bunu İslam dini içinde yaptılar ama ana kaynak olan Kuran'ı Kerim'i değiştiremedilerse bile insanlara yozlaşmış bir İslam dinini yaşatmak için her gücü kullandılar ve kısmen başarılı oldular. 

Örnek verilmezse üzerine konuşulacak bir şey olmaz. Konuyu anlayamayız. Biz burada dini yozlaştıramayız biz dinin içinden değiliz dışındanız. Dinin değişiminin kaynağı neden biz olalım?

Tahrip oldukları açıktır dedikten sonra detaylandırmanız açmanız lazımi belki de israiliyat deyip geçiyorsunuzdur.

İslam ilk ve son dindir bakış açısını biliyorum bütün dinler müslüman diyorsunuz. Tek dinin İslam olduğunu önceki dinlere dayanarak açıklamanız lazım.

4 saat önce, rahip yazdı:

Açıkçası soruların iç içe ve karmaşık hale geldiği için biraz yadırgıyorum. Soru tam olarak nedir anlaşılamıyor çünkü bir soruyu yarım bırakıp diğer sorulara geçiyorsun. Bazı soruları sorarken de diğer bir sorduğun soruda cevabı oluyor. 

Alt alta da yazabilirdim bunlar ilişkili sorular. Dinler bir tahrife uğradıysa bunun fıkhi, itikadi vb. alt başlıkları olur. Bir sorum diğerinin cevabı değil.

Fıkhi haram domuzla ilgili neden 3 dinde hükmü değişmiş? Nesih mi tahrif mi?

İshak mı kurban edilmiş ismail mi? Muhammed iki kurbanlığın oğlu olduğuna göre İslama göre İsmail peki neden ibrahimi dinlerde bir ittifak yok? Yaratılış 22 de İshak.

Bilginin dünyanın her yerine eşit düzeyde ulaşmadığı bir dönemde Müslümanlar Ali ilahtır dediler şeklinde islamı eleştiren bir din çıksa bu genelleme olmaz mı? İncil okursan yahudileri tam olarak fırkalarıyla görürsün bu islamda yok çok önemli bir fark. Allah yahudiler Üzeyir Allahın oğlu dediler diyor bugün onlardan bir eser yok bu Üzeyrilerin olduğunu varsayarsak heretik bir yaklaşımı bir dine genelleyen Allah hakkında ne denebilir?

Daha çok var...

Aynı şeyleri yazmak istemiyorum. Yadırgamadan önce soruları dikkatle okuyup anlamaya gayret etmenizi temenni ederim, sorularımı daha maddeli ve açık sormaya çalışırım benim de hatam olabilir.

 

tarihinde Kaz tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, Kaz yazdı:

Eğer tanrıyı anlama kapasitemizden konu açarsak zihinsel süreçlerimizin sonucu meydana gelen duyularımızla edindiğimiz sonra algıladığımız Tanrı kavramı devreye girer. Biz bu Tanrıyı kavramsal olarak algılayabiliyor bizzat deneyimleyemiyoruz somut tecrübeden yoksunuz.

Hayır öyle değil işte bizim aklımızın aldığı kadarını anlamlandırabiliyoruz. Yani sen on bin tane kitap okumuşsun, karşında hiç kitap okumayan birisi var sen bu kişiye bilgilerini anlatmaya çalışıyorsun diyelim. Sen ne kadar bilirsen bil bildiklerin karşıdakinin anladığı kadarını geçemez. Bizde yaratıcı hakkında ancak bilincimize ve bilgimize göre düşünüyor ve algılayabiliyoruz. Sonradan ortaya çıkan bir şey değil bu bağlamda biz ancak kendimiz kadar biliyoruz. 
Bizim sınırlarımız kısıtlı olduğu için, yaratıcı bize kendini bizim anladığımız kadar anlatabilir.

 

1 saat önce, Kaz yazdı:

İnsan gibi değil de şöyle o tanrılardan herhangi bir tanrı gibi dersek daha doğru olur. Ruh ve beden ayrımını gerçekçi bulmuyorum. Tanrı görülebilen bir şey değildir Kamil insan nasıl Tanrıyı görüyor? Ben hakkım diyen birisi panteizme atıfta bulunuyor olabilir.

Kamile ermiş insan bütün kötü duygularından arınmış ve en saf haliyle görmeye başladığı için dünyada yaratıcıdan başka bir şey görmez ve baktığı her şeyde yaratıcı görür kendinde bile O nu görür. Buna panteizme atıf denemez bence ama aralarında benzerlikler olabilir. 

Tabi ben Kamile ermediğim için işin detayını tam olarak bilmiyorum ama nasıl olduğunu biliyorum. 

Buda karışık bir konu bazı şeyleri anlatmakla karşıdakine aktaramazsın konu hakkında bazı temel bilgileri tecrübe edinmesi gereklidir. 
 

1 saat önce, Kaz yazdı:

Sorduğum soru islam hakkında değil hristiyanlık hakkındaydı. Eğer İsanın çarmıha gerilmesine ve dirilişine inanıyorsanız Hristiyan olursunuz.

 

Bütün dinler aynı yaratıcının dini olduğunu ve hepsine inanadığımı ama son din olan İslam'ı kabul ettiğimi daha önce yazmıştım. Onun için arada pek fark görmüyor aradaki bağlantı aynı benim için. 
 

1 saat önce, Kaz yazdı:

Örnek verilmezse üzerine konuşulacak bir şey olmaz. Konuyu anlayamayız. Biz burada dini yozlaştıramayız biz dinin içinden değiliz dışındanız. Dinin değişiminin kaynağı neden biz olalım?

Tahrip oldukları açıktır dedikten sonra detaylandırmanız açmanız lazımi belki de israiliyat deyip geçiyorsunuzdur.

İslam ilk ve son dindir bakış açısını biliyorum bütün dinler müslüman diyorsunuz. Tek dinin İslam olduğunu önceki dinlere dayanarak açıklamanız lazım.

Siz içinde olmadan ve belki farkında olmadan kurulan düzene hizmet ediyorsunuz kısmen. 
Bizim şu an içinde olduğumuz zamanda kim hangi düzene hizmet ettiğini dahi bilmeden bir şekilde içinde yer alıyor. 
Bakın sizi 1970 lerden veya 80 lerden 2021 yılına getirirsek aptallaşırısınız hiç bir şeye anlam veremezsiniz. Bu yüzden dinler kadameli olarak insanların anlayabileceği şekilde insanlara iletilmiştir. 
Bir okul gibi düşün ilk okul, orta, lise ve sonrasında en son Üniversiteye gidersin, diğerlerini okumadan direk üniversiteye giderseniz yine afallarsınız. Ama dediğim gibi diğer dinler tahrif edilmiş bunu ben sana buraya sıralarsam işin içinden çıkamayız. Bu tek başınsa üstünde durulması ve detaylı şekilde anlaşılması gereken bir konudur. 
 

1 saat önce, Kaz yazdı:

Alt alta da yazabilirdim bunlar ilişkili sorular. Dinler bir tahrife uğradıysa bunun fıkhi, itikadi vb. alt başlıkları olur. Bir sorum diğerinin cevabı değil.

Fıkhi haram domuzla ilgili neden 3 dinde hükmü değişmiş? Nesih mi tahrif mi?

İshak mı kurban edilmiş ismail mi? Muhammed iki kurbanlığın oğlu olduğuna göre İslama göre İsmail peki neden ibrahimi dinlerde bir ittifak yok? Yaratılış 22 de İshak.

Bilginin dünyanın her yerine eşit düzeyde ulaşmadığı bir dönemde Müslümanlar Ali ilahtır dediler şeklinde islamı eleştiren bir din çıksa bu genelleme olmaz mı? İncil okursan yahudileri tam olarak fırkalarıyla görürsün bu islamda yok çok önemli bir fark. Allah yahudiler Üzeyir Allahın oğlu dediler diyor bugün onlardan bir eser yok bu Üzeyrilerin olduğunu varsayarsak heretik bir yaklaşımı bir dine genelleyen Allah hakkında ne denebilir?

Daha çok var...

Aynı şeyleri yazmak istemiyorum. Yadırgamadan önce soruları dikkatle okuyup anlamaya gayret etmenizi temenni ederim, sorularımı daha maddeli ve açık sormaya çalışırım benim de hatam olabilir.

 

( fıkhi, itikadi vb. alt başlıkları ) Bu başlıklara herhangi bir İslami siteden ulaşabilirsiniz. Bunlar ortada olan ve defalarca tekrarlanmış bilgilerdir. 
Ben kendi yorumu ve düşüncelerimi yazmaya dikkat ediyorum. Çünkü bundan ben mesulüm ben İslam dinini temsil ediyorum diyemem sadece kendi birikimimden yola çıkarak yorum yapabilirim. İstersem bu konu hakkında bir çok yerden alıntı yapar koyarım buraya ama bir önemi olmaz benim açımdan. Bu konu hakkında dediğim gibi bir çok yerde bilgilere ulaşabilirsiniz.

( Fıkhi haram domuzla ilgili neden 3 dinde hükmü değişmiş? Nesih mi tahrif mi? ) Daha öncede yazdığım gibi tahrif edilmiş bazı yerleri tamamı ile değil tabi ki. 

Tahrif edilen kısımlar olunca ortaya çelişki çıkması kaçınılmaz olur. 

Kurban edilmek istenen HZ İsmail'dir. Ama oradaki mesaj kimin kurban edilmek istemesi değildir. Sadece bir örnek verilmiş ve dindarlar için yaratıcıya teslimiyetin önemini anlatıyor. Biz bu konuda asıl mesaja bakmalıyız İshak olsa da İsmail olsa da mesajın bütünlüğü bozulmuyor. 

Daha öncede yazdım kendimi tekrarlıyormuş gibi olacağım ama diğer dini kitaplar tahrif edildiği ve insanların dinlere olan bakış açısı değiştiği için son bir din gönderilmiştir. 

Dediğiniz şekilde bütün başlıkları açıklamak için ne zamanım var nede enerjim. Onlar ciddi zaman ayrılması gereken ve teferruatlı şekilde açıklanması gereken konular. 

Aslında buraya yazacak kadar zamanımda olmuyor arada girip bazı eski konuları falan inceliyorum. 

Yeni açılmış konularda da tutarsız gördüğüm yerlerde yorum yapıyorum. Çok detaylı tartışmalara girersek işinden çıkmaz ve geniş bir zaman ayırmamız gerekecektir. 

Tabi ben kendi düşüncelerimi yazıyorum. Ben böyle düşünüyorum diye böyle olmak zorunda değil. Sende kendi açından benim düşüncelerimi kendin için yetersiz bulup itirazda bulunur belki beğenmeyebilirsin. 

Sonuç olarak konu hakkında düşüncelerimi belirttiğimi düşünüyorum. Konuyu takip eden ve denk gelen insanlar kendi çıkarımını yaparak doğru olanı veya doğru olduğunu düşündüğü seçeneği kabul edecektir. 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
22 saat önce, rahip yazdı:

Kamile ermiş insan bütün kötü duygularından arınmış ve en saf haliyle görmeye başladığı için dünyada yaratıcıdan başka bir şey görmez ve baktığı her şeyde yaratıcı görür kendinde bile O nu görür. Buna panteizme atıf denemez bence ama aralarında benzerlikler olabilir. 

Tabi ben Kamile ermediğim için işin detayını tam olarak bilmiyorum ama nasıl olduğunu biliyorum. 

Buda karışık bir konu bazı şeyleri anlatmakla karşıdakine aktaramazsın konu hakkında bazı temel bilgileri tecrübe edinmesi gereklidir. 

Dinin tasavvufi tarafı öznel olduğu için bu konuda pek bir şey diyemem.

22 saat önce, rahip yazdı:

Siz içinde olmadan ve belki farkında olmadan kurulan düzene hizmet ediyorsunuz kısmen. 
Bizim şu an içinde olduğumuz zamanda kim hangi düzene hizmet ettiğini dahi bilmeden bir şekilde içinde yer alıyor. 

Alıntı yaptığınız metinle daha ilgili cevap yazmanızı beklerdim. İnsanlar bir şeyi farklı anlamlandırabilir bunun sorumluluğu kişiye ait. Düzenden kastınız nedir anlamıyorum. Sadece bir konu hakkında konuşmak bir düzene hizmet etmek olarak anlaşılmamalı belki ben yanlış anlıyorum.

22 saat önce, rahip yazdı:

Bakın sizi 1970 lerden veya 80 lerden 2021 yılına getirirsek aptallaşırısınız hiç bir şeye anlam veremezsiniz. Bu yüzden dinler kadameli olarak insanların anlayabileceği şekilde insanlara iletilmiştir. 
Bir okul gibi düşün ilk okul, orta, lise ve sonrasında en son Üniversiteye gidersin, diğerlerini okumadan direk üniversiteye giderseniz yine afallarsınız. Ama dediğim gibi diğer dinler tahrif edilmiş bunu ben sana buraya sıralarsam işin içinden çıkamayız. Bu tek başınsa üstünde durulması ve detaylı şekilde anlaşılması gereken bir konudur. 

Vahiy dereceli olarak inmiş olabilir ama dinin anlaşılması vahiyden sonra da dereceli olarak şekillenmeye devam etmiştir.

22 saat önce, rahip yazdı:

( Fıkhi haram domuzla ilgili neden 3 dinde hükmü değişmiş? Nesih mi tahrif mi? ) Daha öncede yazdığım gibi tahrif edilmiş bazı yerleri tamamı ile değil tabi ki. 

Tahrif edilen kısımlar olunca ortaya çelişki çıkması kaçınılmaz olur. 

Buna tahrif demenin ve nesih demenin doğuracağı farklı sonuçlar olur sadece bu kadarını söylemem yeterli.

 

22 saat önce, rahip yazdı:

Kurban edilmek istenen HZ İsmail'dir. Ama oradaki mesaj kimin kurban edilmek istemesi değildir. Sadece bir örnek verilmiş ve dindarlar için yaratıcıya teslimiyetin önemini anlatıyor. Biz bu konuda asıl mesaja bakmalıyız İshak olsa da İsmail olsa da mesajın bütünlüğü bozulmuyor. 

İslama göre kuranda geçmese de ismail olmak zorunda buna karşın önceki kitap dediklerinizde ishak. Mesajın aynı olduğundan şüphe yok. Haber doğru veya yanlış olabilir parmak bastığım nokta burası, biri yalan söylüyor başka yolu yok. Kimin kurban edilmek istendiğine nesep açısından önem verilmiş olduğu şüphesiz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Son kitap umumi ve kıyamete kadar olduğu için mümkün mertebe kavramsal olarak mevzuları genişletmek durumunda.
Bu yüzden öznel kişisel bireysel isimler pek önemli değildir.
İsmail mi İshak mı ne önemi var. Hz İbrahim oğlunu en sevdiğini kurban ediyor.


Tefsirlerde İsmail olduğu çok yoğundur kesine yakındır. Peygamberden şöyle bir hadis delil gösterirler: النبي صلى الله عليه وسلم أنه قال: " أنا ابن الذبيحين :Ben iki kurbanlığın oğluyum ."


Bu ne demek 1. kurban İsmail yani onun soyundan gelir.2.Kurban babası Abdullah. Dedesi iki oğlum olursa birini kurban eyleyeceğim der. Olur ve kura çeker kura oğlu Abdullah'a çıkar. Sonra yakınları karşı çıkar engeller ve yerine deve kesilir.

 

Yasak meyve elma mı armut mu ? Kur'an meyveden bile bahsetmiyor. Umumi olarak ağaca yaklaşma dedi. Bu kadar. Emir ve nehiy açık. İsterse kavak ağacı olsun.


Ancak insan hayalinde yasaklar çekicidir bu  olsa olsa meyveli ağaç. Meyvede olsa olsa şöyle al al gülümseyen tatlı ballı bir elma olur diye düşünür.


Ancak ilginç olan şudur: Kocaman sonsuz cennette bir dünya ağaç var onlar yetmiyor gidip bir tek yasak ağaca yaklaşır.

Zira şeytan sizin ebedi ölümsüz melekler olmayasınız diye bu ağaç yasaklandı diye kandırır.


Sonsuz ebedi bir hayatın var cennete her şeyde var. Ama nasıl bir şey ki buna rağmen insan ebediyete ve her şeye sahip olmasına rağmen gidip o bir tek yasak ağaca da yaklaşır.


Bu insanın fıtratında var.


Bir bahçede yüz ağaç olsa hepsinde binler sağlam meyve olsa bir tekinde çürük elmalar olsa
gözü doymaz gider o çürükleri dahi toplar sepete koyar.
Burada anladığım insan ne kadar şeye sahip olursa olsun  gözü doymaz diğer değersizleri dahi ister.


Hazineleri altın dolu olsa yerde bakır bir para görse onu da alır hazineye katar.
Kalpazanlar sahte altın para gibi şeyler ile gerçek paraları kandırıp alırlar.


Şeytan da bir nevi kalpazan. Sahte bir ağaç ile gerçek binler ağaçtan cennetten etti.


Ademin eşinin ismi de Havva diye geçmez Kur'an da. Ey adem sen ve zevcen diye geçer.
İbrahim'in oğlu yerine gönderilen kınalı bir koç mu inek mi oda geçmez fidye kelimesi geçer.


Feda kökündedir. İbrahim oğlunu kurban edecekti feda edecekti. Bunun yerine fidye ödedi. Ancak kesme kelimesi kullanıldığı için çoğu bunun kurbanlık hayvan diye alır. Zira kurbanlık kesmelik fidye diye geçer. Bazıları tefsirlerde bunun Habil'in sunduğu  kabul edilmiş kurbanlık koç olduğunu da yazar. Habil bu kurban yüzünden adeta kurban edildi kabil tarafından kıskançlık yüzünden.


Bu arada Habil kabil ismi de Kur'an da geçmez.
Kur'an içki ismi de vermez. Aklı örten gideren anlamında hamr kullanmış. Her şeyi içine alır.
Aslında kabile cesedi gömmesi için gönderilen karganın da karga cesedi bürünmüş melek olduğu söylenir.
Zira gönderme fiili Kur'an da peygamberler için kullanılır. Aslında irsal ve بَعَثَ kullanılır. Bu fiiler peygamberler için rüzgar için kuşlar içinde kullanılmış.


Ancak özel görevli kuşlar için: misal fil suresinde ebabil kuşları için:وَاَرْسَلَ عَلَيْهِمْ طَيْرًا اَبَاب۪يلَۙ
karga gönderimi :فَبَعَثَ اللّٰهُ غُرَابًا يَبْحَثُ فِي الْاَرْضِ 


Yani Allah'ın yerde gökte orduları çok. Neden ebabil kuşları melekten ordu olmasın.
Rüzgar yağmur içinde görevli vazifeli melekler olduğu anlatılır ki onlarda irsal ile anlatılır.
Ve bu yüzden peygamber gibi bu meleklerin görünür isimleri öznel açıklanmış Cebrail gibi.
Domuz tek hayvan olduğu için onun ismi umumi gelemez. Mecburen özel ismi kullanılmış.
Dağlar kuşlar gibi çoğu umumi gelmiş. Ancak Tur Cudi  dağı veya ebabil karga gibiler esasen cins isim olarak gelmiş veya tür ismi.
Son gelen öncekini adeta nesh eder. Yani umumi geldikçe hususi kaybolur.
Misal Fırat gibi bir  nehir bazen dereler çaylar gibi küçük sularda katılır.
Ancak Nehir onlardan daha büyük olduğu için  daha umumi olduğu için onları da içine katarak adeta yaşamını uzatarak daha  uzun noktalara kadar gider arazileri  sular nihayetinde denize erişir.

Tevrat Kur'an nehrine katılmış arındırılmıştır. Zira küçük derenin kirlenmesi kuruması kolaydır.
Ancak nehir  dere gibi değildir. Göl deniz gibi değildir. Deniz ve nehir kendini arıtma temizleme mekanizmasına sahip zira kaynaktan yağmurdan sürekli taze temiz bol su ile beslenir.

 

Güneş çıktığı vakit diğer yıldızlar kaybolur. Zira güneş bize en yakın bizi ısıtan ışıtan yıldızımız.
Diğer yıldızlar süs mesabesinde. Ne ışığı ne ısısı bize gelir.
Kur'an da insanlığa en son gelmiş en yakın güneştir. Diğerleri uzakta kaldığı için onların ışığını adeta kendi ışığına katıp nehir gibi onları görünmez kılmış.
 

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, nogodbutAllah yazdı:

Son kitap umumi ve kıyamete kadar olduğu için mümkün mertebe kavramsal olarak mevzuları genişletmek durumunda.
Bu yüzden öznel kişisel bireysel isimler pek önemli değildir.
İsmail mi İshak mı ne önemi var. Hz İbrahim oğlunu en sevdiğini kurban ediyor.


Tefsirlerde İsmail olduğu çok yoğundur kesine yakındır. Peygamberden şöyle bir hadis delil gösterirler: النبي صلى الله عليه وسلم أنه قال: " أنا ابن الذبيحين :Ben iki kurbanlığın oğluyum ."


Bu ne demek 1. kurban İsmail yani onun soyundan gelir.2.Kurban babası Abdullah. Dedesi iki oğlum olursa birini kurban eyleyeceğim der. Olur ve kura çeker kura oğlu Abdullah'a çıkar. Sonra yakınları karşı çıkar engeller ve yerine deve kesilir.

 

Yasak meyve elma mı armut mu ? Kur'an meyveden bile bahsetmiyor. Umumi olarak ağaca yaklaşma dedi. Bu kadar. Emir ve nehiy açık. İsterse kavak ağacı olsun.


Ancak insan hayalinde yasaklar çekicidir bu  olsa olsa meyveli ağaç. Meyvede olsa olsa şöyle al al gülümseyen tatlı ballı bir elma olur diye düşünür.


Ancak ilginç olan şudur: Kocaman sonsuz cennette bir dünya ağaç var onlar yetmiyor gidip bir tek yasak ağaca yaklaşır.

Zira şeytan sizin ebedi ölümsüz melekler olmayasınız diye bu ağaç yasaklandı diye kandırır.


Sonsuz ebedi bir hayatın var cennete her şeyde var. Ama nasıl bir şey ki buna rağmen insan ebediyete ve her şeye sahip olmasına rağmen gidip o bir tek yasak ağaca da yaklaşır.


Bu insanın fıtratında var.


Bir bahçede yüz ağaç olsa hepsinde binler sağlam meyve olsa bir tekinde çürük elmalar olsa
gözü doymaz gider o çürükleri dahi toplar sepete koyar.
Burada anladığım insan ne kadar şeye sahip olursa olsun  gözü doymaz diğer değersizleri dahi ister.


Hazineleri altın dolu olsa yerde bakır bir para görse onu da alır hazineye katar.
Kalpazanlar sahte altın para gibi şeyler ile gerçek paraları kandırıp alırlar.


Şeytan da bir nevi kalpazan. Sahte bir ağaç ile gerçek binler ağaçtan cennetten etti.


Ademin eşinin ismi de Havva diye geçmez Kur'an da. Ey adem sen ve zevcen diye geçer.
İbrahim'in oğlu yerine gönderilen kınalı bir koç mu inek mi oda geçmez fidye kelimesi geçer.


Feda kökündedir. İbrahim oğlunu kurban edecekti feda edecekti. Bunun yerine fidye ödedi. Ancak kesme kelimesi kullanıldığı için çoğu bunun kurbanlık hayvan diye alır. Zira kurbanlık kesmelik fidye diye geçer. Bazıları tefsirlerde bunun Habil'in sunduğu  kabul edilmiş kurbanlık koç olduğunu da yazar. Habil bu kurban yüzünden adeta kurban edildi kabil tarafından kıskançlık yüzünden.


Bu arada Habil kabil ismi de Kur'an da geçmez.
Kur'an içki ismi de vermez. Aklı örten gideren anlamında hamr kullanmış. Her şeyi içine alır.
Aslında kabile cesedi gömmesi için gönderilen karganın da karga cesedi bürünmüş melek olduğu söylenir.
Zira gönderme fiili Kur'an da peygamberler için kullanılır. Aslında irsal ve بَعَثَ kullanılır. Bu fiiler peygamberler için rüzgar için kuşlar içinde kullanılmış.


Ancak özel görevli kuşlar için: misal fil suresinde ebabil kuşları için:وَاَرْسَلَ عَلَيْهِمْ طَيْرًا اَبَاب۪يلَۙ
karga gönderimi :فَبَعَثَ اللّٰهُ غُرَابًا يَبْحَثُ فِي الْاَرْضِ 


Yani Allah'ın yerde gökte orduları çok. Neden ebabil kuşları melekten ordu olmasın.
Rüzgar yağmur içinde görevli vazifeli melekler olduğu anlatılır ki onlarda irsal ile anlatılır.
Ve bu yüzden peygamber gibi bu meleklerin görünür isimleri öznel açıklanmış Cebrail gibi.
Domuz tek hayvan olduğu için onun ismi umumi gelemez. Mecburen özel ismi kullanılmış.
Dağlar kuşlar gibi çoğu umumi gelmiş. Ancak Tur Cudi  dağı veya ebabil karga gibiler esasen cins isim olarak gelmiş veya tür ismi.
Son gelen öncekini adeta nesh eder. Yani umumi geldikçe hususi kaybolur.
Misal Fırat gibi bir  nehir bazen dereler çaylar gibi küçük sularda katılır.
Ancak Nehir onlardan daha büyük olduğu için  daha umumi olduğu için onları da içine katarak adeta yaşamını uzatarak daha  uzun noktalara kadar gider arazileri  sular nihayetinde denize erişir.

Tevrat Kur'an nehrine katılmış arındırılmıştır. Zira küçük derenin kirlenmesi kuruması kolaydır.
Ancak nehir  dere gibi değildir. Göl deniz gibi değildir. Deniz ve nehir kendini arıtma temizleme mekanizmasına sahip zira kaynaktan yağmurdan sürekli taze temiz bol su ile beslenir.

 

Güneş çıktığı vakit diğer yıldızlar kaybolur. Zira güneş bize en yakın bizi ısıtan ışıtan yıldızımız.
Diğer yıldızlar süs mesabesinde. Ne ışığı ne ısısı bize gelir.
Kur'an da insanlığa en son gelmiş en yakın güneştir. Diğerleri uzakta kaldığı için onların ışığını adeta kendi ışığına katıp nehir gibi onları görünmez kılmış.
 

:D:D:D

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 14.06.2021 at 00:41, akılsızşuursuzatom said:

Hareketle ezeliyet bence şöyle problemli; hareketin bir başlangıç durumu karşımıza çıkar.

 

Varlık hep vardı derken değişim şart değil ama evrenimiz için diyorsak değişim kaçınılmaz.

 

Varlık eskiden yoktu demek zaman yokken Varlık yoktu anlamına da gelir. Çünkü hareketin miktarı zamandır. Harekette ezelden beri olamayacağına göre Çünkü; hareket eden ilk kuarklar olduğunu düşünelim ki öyle olduğunu sanıyorum. Burada bir hareket olduğu için görece bir zaman olacaktır. Bu anlamda hareket başlangıçlı ise zamanda başlangıçlı olmalı.

 

Zaman eskide  yoktu demek eğer eski tabiriyle zamansızlıktan bahsediyorsak bu tanrıdır. Değişmeden yaratan veya zamansız olarak harekete neden olan odur. Onun dışında her şey değişmeye mecburdur. Burada şu akla gelebilir; tanrı zamansız nasıl neden oldu tarzında. Neden olmanın illa zamansal bir mesele olduğu bence çok garanti değil pekala zamansız bir durumda da neden olma mümkün olabilir.

 

Hareket eden nesnelerin ilk ne olduğunu bilmiyorsun. Hareketli cisimlerden olasılıksal alanlara, oradan yeniden hareketli cisimlere dönüşüm de olabilir. 

 

Neden olma zamansız ortamda olabiliyorsa tanrıyı araya sıkıştırmaya ne gerek var?

 

Yani kısaca bilmediğin şeyleri sallayıp arasına da tanrı sokuyorsun sebebin de "öyle olmasını istiyorum".

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...