Jump to content

Kuran da ki BİZ ifadesi ve Şirk


Recommended Posts

Tevrat da Tanrı YHVH (Elohim) daima kendinden BEN diye bahseder.Asla BİZ demez. 

Hatta YHVH nin anlamının "BEN BENİM" olduğu söylenir.

Tevrat da Tanrı 'ya ismi sorulduğunda "BEN BENİM" der. Yani Tanrı 'nın ismi BEN BENİM'dir.

 

Kuran da ısrarla Allah "BİZ" der. 

Şahsi yorumum Kuran'ın tanrısının sürekli BİZ demesi ,Tevrat 'a muhalefet etmesinin tezahürüdür. 

İsmi BEN BENİM   olan "kurtuluş yahudilerdendir" diyen Tevrat' da ki Tanrı 'ya karşı çıkmanın en iyi yolu , yahudileri lanetleyen ve kendinden BİZ diye bahseden yeni bir Tanrı modelidir . 

 

"Biz" ifadesi çok tanrılı bir inanç sistemini akla getiriyor. Kuran hasır altından gizlice çok tanrılığı savunuyor olabilir mi , bunu anlamanın yolu iyi bir analizdir.  

 

Tevrat 'da ki Tanrı 'nın Kuran da ki Allah olmadığı gayet açıktır.Tarafsız Tevrat' ı okuyan ve analiz eden her insan bunu anlar. Müslümanlar Tevrat tahrif edildi diyerek bu gerçekten kaçarlar. 

Tevrat 'ın tanrısını inkar eden ve asıl tanrı benim diyen Kuran Tevrat'ın tanrısına şirk koşmuş olur. Şirk zaten çok tanrıcılıktır. 

Tevrat da Tanrı nın tek ismi vardır : YHVH . 

Yahudiler Tevrat da ki "Tanrı'nın ismini rastgele anmayacaksın "  emri gereği YHVH den Elohim diye bahsederler ( Başka isimlerle de anılır fakat şu an hatırlamıyorum ) 

 

Tek adı olan ,adı BEN BENİM olan Tanrı'yla zıtlaşmanın en iyi yolu 99 adı olan ve kendinden BİZ diye bahseden yeni bir ismin,  tanrının ilanıdır Allah 

 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Arapça da Tekil ikili ve çoğul kalıbı var:


 شَجَرَةٌ  bir ağaç,  شَجَرَتَانِ iki ağaç
ağaçlar Çoğul olanı :.الأشجار

 

Yani ikili çift demek teslis üçlü demek ki bu Hristiyanlıkta var. Tevhit ise bir tek demek ki buda İslam da olandır. Bir çok yerde İlahınız bir tektir der. Veya yerde gökte Allahtan başka ilah olsa fesat olurdu diye geçer.


أحد kelimesi vahit kelimesinin değişmiş hali olup ikincisi bulunmayan tek bir demektir. Yani sayı olarak 1  tek değildir 1 eklenir 2 olur. أحد tam eksiksiz artıp azalmayan ortağı olmayan bir demek.
Misal ağrı dağı ülkemizde  en yüksek tek dağdır. Ancak dünya genelinde onu aşan daha yüksek dağlarda olduğu için onun birliği bozulur. Ancak Everest en yüksek tek dağ olduğu için onun adeta şeriki yoktur. أحد onun için kullanılır.


أحد  nefy ve ispat  etme içinde kullanılır. Misal evde biri var أحد kullanılır. Bu en az biri var varlık mevcut anlamında ispat edilir.
Ancak evde hiç kimse yok dendiğinde أحد kullanılır. Ya da onun benzeri kimse yok derken de أحد kullanılır ki ihlas suresinde bu kullanımda var :Onun dengi hiç bir şey yoktur veya onun misli benzeri hiç bir şey yok.


İhlas suresinde 1. أحد ispat anlamında  Yani O öyle bir bir ki başka bir şey yok.2 أحد nefy anlamındadır. Yani onun dengi hiç bir şey yok Ortada sadece O var.
Esasen İslam önce nefy sonra ispattır. Kelime-i  tevhit budur. Hiç bir ilah yok O hariç. Buda şirki ortadan kaldırır.


Arapçada sözlük olarak tekil ancak mana olarak çoğul olan kelimeler misal: Ordu tekildir ancak manası çoğuldur. Aslında ordular dendiğinde   çoğul mananın sözlük çoğulu.
Evlat çocuklar demek zaten çoğul ancak evlatlarım diye çoğulun çoğulu yapılır.
Bu bakımdan sözlük olarak tekil mana olarak çoğul olduğu gibi
Sözlük olarak çoğul olup mana olarak tekil olanda vardır.


Kur'an da Biz kullanımı tazim için bu manadadır. Sözlük olarak çoğul ancak mana olarak tekildir.

أحد diğerlerini ret  ortaklığı ortadan kaldıran bir birlik manası verir.


Vahidu ehad tek birdir. Çünkü bütün birler tek değildir.

 

Hiç bir zaman Kur'an da Allah kendisi için ikili yani çift manası kullanmamış. Bazı yerlerde tazim için biz der. Türkçe de de saygı açısından karşıdaki kişi tek olmasına rağmen sen değil siz diye hitap ederiz. Bu tazim saygı içindir.


Birde şu nokta önemli. Allah zatı için hep ben der ancak sebep vasıta melek gibi şeylerin kullanıldığı yerde biz çoğul hitabı gelir. Çoğu yerde de hüve der. Hüve O demek yani  tekildir. Hüviyet kelimesi de Hüveden gelir.
Allah'ın melekeler vasıtası ile resuller göndermesi de ortaklık değildir yine tazim içindir.
Teşbihte hata olmasın bir padişah bizzat mektubu başka ülkenin padişahına götürse azametini kaybeder. Ayağına kadar gitti denir. Oysa elçi vasıtası ile göndermesi onun azametini koruması içindir.


Ancak Allah dua yardım şefkat gibi durumlarda peygamberi dahi devreden çıkarır. Bizzat derki dua edenin duasını kabul ederim onlara şah damarından yakınım der.
Bura da çoğul kullanılmıyor direk zatı merhameti ile devreye girdiği için  teklik vurgulanır.


Yine bir misal: Anne öğretmen olsa oğlu da kendi sınıfında öğrenci olsa oğlu öğrenci sıfatı annesi de  öğretmen sıfatı taşıdığı için çocuk  Lavaboya gitmek için annesinden parmak kaldırıp izin ister ve anne demez öğretmenim der. Ama evde anne der ve izin almak zorunda da değildir. Ve istediğinde de vasıtasız annesine gider isteğini söyler. Okulda disiplin resmiyet evde merhamet sevgi esastır. Anne ve öğretmen aynı kişinin sıfatıdır onu çoğaltmaz.


99 isim de  böyledir. Zatta bir çoğalma değil sıfatta tecelli de çoğalmadır.
Biz zatı aynı olan suyu yağmur dolu kar buz gibi isimler veririz. Bu tecellide farklılıktan dolayıdır. Yoksa zatında tektir aynıdır sudur. Bu yüzden Kur'an da suyu indirdik der. Kar yağmur dolu diye ayrım yoktur bazı küçük istisnalar var.


Biraz azamet  resmiyeti ,merhamet samimiyeti gerektirir.


Zümer 53:  " De ki (Allah şöyle buyuruyor): “Ey kendi aleyhlerine olarak günahta haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah (dilerse) bütün günahları bağışlar; doğrusu O çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.”


Bu ayette merhamet af bağışlama söz konusu olduğu için hep tekil gelmiş.

Ancak suyu indirdik, kitabı indirdik resulleri gönderdik gibi hitaplarda arada vasıta vardır.
Üslup su gibidir bazen yağmur  gibi yumuşak bazen dolu gibi sert bazen kar gibi  hafif olur.
Ve hitap usulü de bu durumlarda değişir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 month later...
Alıntı

Şahsi Yorumum Kuran'ın Tanrısının Sürekli BİZ Demesi ,Tevrat 'A Muhalefet Etmesinin Tezahürüdür.

 

Şahsi Yorum ! Oda Güzel :)

 

Alıntı

İsmi BEN BENİM   Olan "Kurtuluş Yahudilerdendir" Diyen Tevrat' Da Ki Tanrı 'Ya Karşı Çıkmanın En İyi Yolu , Yahudileri Lanetleyen Ve Kendinden BİZ Diye Bahseden Yeni Bir Tanrı Modelidir . "Biz" İfadesi Çok Tanrılı Bir İnanç Sistemini Akla Getiriyor. Kuran Hasır Altından Gizlice Çok Tanrılığı Savunuyor Olabilir Mi , Bunu Anlamanın Yolu İyi Bir Analizdir. 

İşte Bir Meselese Ehliyet Ve Liyakat Olmayınca Böyle Saçma Sapan Analizler Yorumlar Havada Uçuşuyor ...

 

Usul-ü Tefsir Ve Usul-ü Kelam Ve Usül-ü Siyer Ve Usül-ü E Hadis Ve Usül-ü Fıkıh Okumadan İslami Meselelerde Bir Tedrisat ve Eğitim Almadan Bir İcazet Ve Ehliyet Sahibi “ Olmadan” Değil Sadece İslami Meselelerde Hiç Bir İlim Ve Bilim Dalında Yorum Yapamazsınız.  Yaparsanız Vebale Girersiniz Veya Çok Aldanır Çok Aldatır Çok Cahil Olduğunuzu Gösterirsiniz Güzel Kardeşlerim Benim.

 

Misal: Benim Muhteşem Son Model Bir Arabam Olsun. Ama “Ehliyetim Olmasın”. Sizin De Muhteşem Bir Araba Bilginiz Olsun Hatta Arabaları Söküp Birleştire Bilecek Kadar Üstadı Azam Olun , Sıfırdan Bir Araba Yapma Kabiliyetine Sahip Olsanız Ama “Ehliyetiniz O L M A S A” Farz Edelim. Şimdi Trafikte Biz Yol Alırken Tamamen Benim Haksız Olduğum Bir Şekilde Size “Ben” Çarpsam Ve Kaza Yapsak. %1000 Hatalı Benim. Ve Polis Gelse Kime Ceza Verir? %1000 Ben Hatalı Olsam Bile Size Cezayı Keser ! Neden? Çünkü Ehliyetiniz Yok!.. Doğru Bile Haklı Bile Olsa Ehliyetiniz Yok! Gene Suçlu Siz Olursunuz ! Aynen Öylede İslami Meselelerde Google’dan Ayet Aratıp Veya Kendi Kafanıza Göre Meseleleri  Yorumlamak Ne Haddimizdir Ne De Hakkımızdır. Sen Hangi İlme Hangi Tedrisata Ve Hangi “Ehliyete” Göre Çıkıp Ayetleri Hadisleri Veya İslam Tarihini Yorumluyorsun  Muhterem Kardeşim ? 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Değerli Kardeşim;

 

Kur'an'da Cenab-I Hak Zaman Zaman Zatıyla İlgili Yerlerde "Biz" İfadesi Kullanır. Mesela Şu Ayetlere Bakalım:

 

"Hiç Şüphe Yok Ki, Kur'ân'ı Biz İndirdik, Elbette Onu Yine Biz Koruyacağız." (Hicr, 15/9)

"Biz İnsanı En Güzel Biçimde Yarattık." (Tin, 95/4)

 

Müfessirler Bu Gibi Ayetlerde Kullanılan Çoğul Kipinin "Azamet" İfade Ettiğini Bildirirler. Türkçede Bunun Bir Örneğini "Siz" İfadesinde Görürüz. Bizden Büyük Olanlara Hürmeten "Sen" Demek Yerine "Siz" Demeyi Tercih Ederiz. Buradaki "Siz" İfadesi Çoğul Anlamda Kullanılmadığı Gibi, Tek Olan Allah Hakkında Bazı Ayetlerde Geçen "Biz" İfadesi Çokluk Anlamına Gelmez.

 

Dikkat Edilirse Cenab-I Hakk'ın "Biz" Dediği Yerlerde Sebeplerin Kullanımı Da Söz Konusudur. Mesela, Üstte Verilen Ayetlere Baktığımızda Kur'anın İndirilişi Ve İnsanın Yaratılışı Anlatılmaktadır. Kur'anın İndirilmesinde Hz. Cebrail, İnsanın Yaratılmasında İse Anne Ve Babası Sebep Olarak Görev Yapmaktadır.

 

İşaratü'l-İ'caz Tefsiri S.200'de Bediüzzaman Hazretleri Mevzuyu Şu Şekilde İfade Etmektedir.

 

" 1 اِنِّى Melâikenin, 2 اَتَجْعَلُ İle Yaptıkları İstifhamdan Anlaşılan Tereddütlerini Reddetmekle, Meselenin Azamet Ve Ehemmiyetine İşarettir."

" اِنِّى Burada ى Mütekellim-İ Vahde İle, 3 وَاِذْ قُلْنَا'da Mütekellim-İ Maalgayr Zamirinin Zikirlerinden Şöyle Bir İşaret Çıkıyor Ki: Cenâb-I Hakkın Halk Ve İcad Fiilinde Vasıtanın Bulunmadığına, Kelâm Ve Hitabında Vasıtaların Bulunduğuna İşarettir. Bu Nükteye Delâlet Eden Başka Âyetler De Vardır."

"Ezcümle, 4 اِنَّاۤ اَنْزَلْنَا اِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ لِتَحْكُمَ بَيْنَ النَّاسِ بِمَا اَرٰيكَ اللهُ Âyet-İ Kerimesinde Azamete Delâlet Eden نَا Zamîr-İ Cem’î, Vahiyde Vasıtanın Bulunduğuna İşaret Olduğu Gibi, 5 بِمَاۤ اَرٰيكَ اللهُ'de Müfred Hükmünde Olan Lâfza-İ Celâl, Mânâları İlham Etmekte Vasıtanın Bulunmadığına İşarettir."(6)

[Metindeki Mealler: 1. Muhakkak Ki Ben... 2. Yaratacak Mısın? 3. Hani Biz Demiştik... 4. Muhakkak Ki Biz, Allah'ın Sana Gösterdiği Şekilde İnsanlar Arasında Hükmedesin Diye Kur'an'ı Sana Hak İle İndirdik. (Nisa, 4/105); 5. Allah'ın Gösterdiği Şekilde.]

 

 

Konuyu Farklı Bir Boyutta

 

Önce Bir Hususu Belirtelim: Cenab-I Hak Kur'ân-I Kerimde, Her Zaman "Ben" Yerine "Biz" Diye Hitap Etmiyor. Âyetler Hep Bu Şekilde Sıralanmıyor. Yerine Göre, "Ben", Mevzuunun Gelişine, Meselenin Anlatılışına Göre Hitap Tarzları Da Değişiyor.

 

Nitekim Meallerini Vereceğimiz Şu Âyet-İ Kerimelere Dikkat Edilirse Bu Husus Açıkça Görülür:

 

"Ey İsrailoğulları! Size İhsan Ettiğim Nimetlerimi Hatırlayın Ve Son Peygambere İman Edeceğinize Dair Bana Verdiğiniz Sözü Yerine Getirin Ki, Ben De Size Verdiğim Sözü Yerine Getirip Mükâfatınızı Vereyim. Ve Sadece Benden Korkun."1

 

"Kullarım Senden Beni Sordukları Vakit De Ki, Muhakkak Ben Çok Yakınım. Bana Dua Ettiği Zaman, Dua Edenin Duasına Cevap Veririm. Öyle İse Onlar Da Benim Davetime Uysunlar. Bana İman Etsinler Ki, Doğru Yolu Bulmuş Olsunlar."2

 

"Bana Dua Edin, İcabet Edeyim."3

 

"Ben Cinleri Ve İnsanları Ancak Bana İbadet Etsinler Diye Yarattım"4

 

Evet, Sadece Birkaç Misal Olması Bakımından Meallerini Verdiğimiz Bu Âyetler Gibi Daha Pek Çok Âyet-İ Kerimelerde Yüce Rabbimiz, Kendi Zâtından "Ben" Mânâsına Gelen Zamirlerle İfade Etmektedir. Bu Âyetlere Dikkat Edilirse, "Bana Verdiğiniz Sözü", "Kabul Ederim", "Beni Sordukları Vakit", "Benden Korkun" Gibi İfadelerin Doğrudan Cenab-I Hakkın Zâtıyla İlgili Olduğu Ve Arada Hiçbir Vasıta Kabul Etmeyeceği Görülür. İşte Allah'ın "Ben" Diye Hitap Ettiği Âyetlerin Büyük Ekseriyeti Hep Zâtıyla İlgilidir.

 

"Biz" Diye Hitap Edilen Âyet-İ Kerimelerde İse, Umumiyetle Arada Bir Vasıta Vardır. Meselâ Kur'ân'ın İndirildiğini Haber Veren Bütün Âyet-İ Kerimelerde "Biz İndirdik" Buyurulur. Bütün Âyetler Vahiy Kanalıyla İndirildiğine Göre, Burada Allah İle Peygamber (A.S.M.) Arasındaki Vasıta, Bir Melek Olan Cebrail'dir (A.S.). Yine "Bulutla Gölge Yaptık"5 Gibi Âyetlerde İşi Yaptıran Allah, İşi Yapan "Allah'ın Memurları" Mesâbesindeki Meleklerdir. Ancak Burada, Meleklerin "Memur" Olarak Vasıflandırılmasını, İnsanların İşlerini Kolaylaştırmak İçin Kullanma Zorunda Kaldıkları Memurlarla Kıyaslamaktan Kaçınmak Lâzımdır. İnsanlar Acizliklerinden Dolayı Memur Tutuyorlar; Cenab-I Hak İse Kâinatta Hükmeden Kudretinin İcraatını İlân Etmek, Onlar Vasıtasıyla Azametini Bildirmek İçin Melekleri İstihdam Ediyor.

 

Zaten Birçok Müfessirimiz, Bu Çeşit Âyet-İ Kerimelerde Cenab-I Hakkın Kendi Azamet Ve Kudreti, Ulûhiyet Ve Kibriyâsı İle Hitap Ettiğini Bildirirler. Yâni Cenab-I Hak, Esmâü'l-Hüsnâsı Ve Sıfatlarıyla Birlikte Hitap Ederek, Kendi Büyüklüğünü Ve Celâlini Bildirmektedir.

 

Meselâ, "Kur'ân'ı Kesinlikle Biz İndirdik, Elbette Onu Yine Biz Koruyacağız."6 Mealindeki Âyet-İ Kerimenin Metninde "Biz" Mânâsına Gelen Dört Kelime Vardır. Burada Hem Cenab-I Hakkın Kibriya Ve Azametinin İfadesi Bahis Mevzuudur, Hem De Meselenin Ehemmiyeti Zamirlerle Kuvvetlendirilmektedir.

 

Müfessir Ebu's-Suûd Efendi, Bu Âyetin Tefsirinde, "Biz Azamet-İ Şânımız Ve Uluvv-İ Cenabımızla Kur'ân'ı İndirdik." Der.Kevser Sûresinde Geçen "Biz" Mânâsına Gelen "İnnâ"Nın Tefsirinde İse Fahrüddin Râzi, "Buradaki 'Biz'den Murad, Cenab-I Hakkın Azametini Göstermektir" Der. "Çünkü Kevser'i Peygamber Efendimize (A.S.M.) Hediye Olarak Veren, Yerin Ve Göğün Sahibi Olan Cenab-I Haktır. Hediye Edilen Şey De Verenin Büyüklüğüne Göre Bir Kıymet Ve Azamet Kazanır."Bediüzzaman, Bakara Sûresinin 34. Âyetinin Tefsirinde "Ben" Mânâsına Gelen "İnnî" Ve "Biz Dedik" Mânâsına Gelen "Kulnâ" Kelimelerini Ele Alır Ve Şöyle Der:

 

"Cenab-I Hakk'ın Halk Ve Îcat Fiilinde Vasıtanın Bulunmadığına, Kelâm Ve Hitabında Vasıtanın Bulunduğuna İşarettir."

Devamında İse Nisa Sûresinin 105. Âyetindeki "Biz" Mânâsına Gelen "Nâ" Zamirinin Tefsirinde Şu Hususları Dikkate Verir:

 

"Bu Âyette Azamete Delalet Eden 'Nâ' Zamir-İ Cem'i Vahiyde Vasıtanın Bulunduğuna İşaret Olduğu Gibi, 'Allah'ın Sana Gösterdiği' Mealindeki Cümlede Müfred Hükmünde Olan Lafz-I Celâl Mânâları İlham Etmekte Vasıtanın Bulunmadığına İşarettir."7

 

O Halde, Allah'ın Bazı Âyetlerde "Biz" Diye Hitap Etmesinden, -Hâşâ- Cenab-I Hakk'ın Birden Fazla Olduğu Akla Gelmemelidir. Zaten Gelmez De.

Bazan Biz De Kendi Yaptığımız Bir İşten Bahsederken Bile "Biz Yaptık" Demez Miyiz?

 

Dipnotlar:

1. Bakara, 2/40-41.
2. Bakara, 2/186.
3. Mü'minûn, 23/60.
4. Zâriyat, 51/56.
5. Bakara, 2/57.
6. Hicr, 15/9.
7. İşaratü'l-Îcaz, S. 230.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Önce Bir Hususu Belirtelim: Cenab-I Hak Kur'ân-I Kerim'de, Her Zaman "Ben" Yerine "Biz" Diye Hitap Etmiyor. Âyetler Hep Bu Şekilde Sıralanmıyor. Yerine Göre "Ben", Mevzuunun Gelişine, Meselenin Anlatılışına Göre Hitap Tarzları Da Değişiyor.

 

Nitekim Meallerini Vereceğimiz Şu Âyet-İ Kerimelere Dikkat Edilirse Bu Husus Açıkça Görülür:

 

"Ey İsrailoğulları! Size İhsan Ettiğim Nimetlerimi Hatırlayın Ve Son Peygambere İman Edeceğinize Dair Bana Verdiğiniz Sözü Yerine Getirin Ki, Ben De Size Verdiğim Sözü Yerine Getirip Mükâfatınızı Vereyim. Ve Sadece Benden Korkun." (Bakara, 2/40-41)

 

"Kullarım Senden Beni Sordukları Vakit De Ki, Muhakkak Ben Çok Yakınım. Bana Dua Ettiği Zaman, Dua Edenin Duasına Cevap Veririm. Öyle İse Onlar Da Benim Davetime Uysunlar. Bana İman Etsinler Ki, Doğru Yolu Bulmuş Olsunlar." (Bakara, 2/186)

 

"Bana Dua Edin, İcabet Edeyim." (Mü'minûn, 23/60)

 

"Ben Cinleri Ve İnsanları Ancak Bana İbadet Etsinler Diye Yarattım." (Zâriyat, 51/56)

 

Evet, Sadece Birkaç Misal Olması Bakımından Meallerini Verdiğimiz Bu Âyetler Gibi Daha Pek Çok Âyet-İ Kerimelerde Yüce Rabbimiz, Kendi Zâtından "Ben" Mânâsına Gelen Zamirlerle İfade Etmektedir. Bu Âyetlere Dikkat Edilirse, "Bana Verdiğiniz Sözü", "Kabul Ederim", "Beni Sordukları Vakit", "Benden Korkun" Gibi İfadelerin, Doğrudan Cenab-I Hakk'ın Zâtıyla İlgili Olduğu Ve Arada Hiçbir Vasıta Kabul Etmeyeceği Görülür.

 

İşte Allah'ın "Ben" Diye Hitap Ettiği Âyetlerin Büyük Ekseriyeti Hep Zâtıyla İlgilidir; "Biz" Diye Hitap Edilen Âyet-İ Kerimelerde İse, Umumiyetle Arada Bir Vasıta Vardır. Mesela, Kur'ân'ın İndirildiğini Haber Veren Bütün Âyet-İ Kerimelerde "Biz İndirdik" Buyurulur. Bütün Âyetler Vahiy Kanalıyla İndirildiğine Göre, Burada Allah İle Peygamber (A.S.M.) Arasındaki Vasıta, Bir Melek Olan Cebrail (As)'Dir.

 

Yine "Bulutla Gölge Yaptık." (Bakara, 2/57) Gibi Âyetlerde İşi Yaptıran Allah, İşi Yapan "Allah'ın Memurları" Mesâbesindeki Meleklerdir. Ancak Burada, Meleklerin "Memur" Olarak Vasıflandırılmasını, İnsanların İşlerini Kolaylaştırmak İçin Kullanma Zorunda Kaldıkları Memurlarla Kıyaslamaktan Kaçınmak Lâzımdır. İnsanlar Acizliklerinden Dolayı Memur Tutuyorlar; Cenab-I Hak İse Kâinatta Hükmeden Kudretinin İcraatını İlân Etmek, Onlar Vasıtasıyla Azametini Bildirmek İçin Melekleri İstihdam Ediyor. Zaten Birçok Müfessirimiz, Bu Çeşit Âyet-İ Kerimelerde Cenab-I Hakk'ın Kendi Azamet Ve Kudreti, Ulûhiyet Ve Kibriyâsı İle Hitap Ettiğini Bildirirler. Yâni Cenab-I Hak, Esmâ-İ Hüsnâsı Ve Sıfatlarıyla Birlikte Hitap Ederek, Kendi Büyüklüğünü Ve Celâlini Bildirmektedir. Meselâ;

 

"Kur'ân'ı Kesinlikle Biz İndirdik, Elbette Onu Yine Biz Koruyacağız." (Hicr, 15/9)  Mealindeki Âyet-İ Kerimenin Metninde "Biz" Mânâsına Gelen Dört Kelime Vardır. Burada Hem Cenab-I Hakk'ın Kibriya Ve Azametinin İfadesi Bahis Mevzuudur, Hem De Meselenin Ehemmiyeti Zamirlerle Kuvvetlendirilmektedir.

Müfessir Ebu's-Suûd Efendi, Bu Âyetin Tefsirinde, "Biz Azamet-İ Şânımız Ve Uluvv-İ Cenabımızla Kur'ân'ı İndirdik." Der. 
Kevser Sûresinde Geçen "Biz" Mânâsına Gelen "İnnâ"Nın Tefsirinde İse Fahrüddin Râzi, "Buradaki 'Biz'den Murad, Cenab-I Hakk'ın Azametini Göstermektir" Der. "Çünkü Kevser'i Peygamber Efendimize (A.S.M.) Hediye Olarak Veren, Yerin Ve Göğün Sahibi Olan Cenab-I Hak'tır. Hediye Edilen Şey De Verenin Büyüklüğüne Göre Bir Kıymet Ve Azamet Kazanır."

 

Bediüzzaman, Bakara Sûresinin 34. Âyetinin Tefsirinde "Ben" Mânâsına Gelen "İnnî" Ve "Biz Dedik" Mânâsına Gelen "Kulnâ" Kelimelerini Ele Alır Ve Şöyle Der: "Cenab-I Hakk'ın Halk Ve Îcat Fiilinde Vasıtanın Bulunmadığına, Kelâm Ve Hitabında Vasıtanın Bulunduğuna İşarettir." Devamında İse Nisa Sûresinin 105. Âyetindeki "Biz" Mânâsına Gelen "Nâ" Zamirinin Tefsirinde Şu Hususları Dikkate Verir: "Bu Âyette Azamete Delalet Eden 'Nâ' Zamir-İ Cem'i Vahiyde Vasıtanın Bulunduğuna İşaret Olduğu Gibi, 'Allah'ın Sana Gösterdiği' Mealindeki Cümlede Müfred Hükmünde Olan Lafz-I Celâl Mânâları İlham Etmekte Vasıtanın Bulunmadığına İşarettir." (İşaratü'l-Îcaz, S. 230) O Halde, Allah'ın Bazı Âyetlerde "Biz" Diye Hitap Etmesinden, -Hâşâ- Cenab-I Hakk'ın Birden Fazla Olduğu Akla Gelmemelidir. Zaten Gelmez De.



Bazan Biz De Kendi Yaptığımız Bir İşten Bahsederken Bile "Biz Yaptık" Demez Miyiz?

 

 

Meselenin Aslı Budur

Bilmediğiniz Meselelerde Konuşmayın. Sorun Anlatalım. 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 dakika önce, Tikky yazdı:

Değerli Kardeşim;

 

Kur'an'da Cenab-I Hak Zaman Zaman Zatıyla İlgili Yerlerde "Biz" İfadesi Kullanır. Mesela Şu Ayetlere Bakalım:

 

"Hiç Şüphe Yok Ki, Kur'ân'ı Biz İndirdik, Elbette Onu Yine Biz Koruyacağız." (Hicr, 15/9)

"Biz İnsanı En Güzel Biçimde Yarattık." (Tin, 95/4)

 

Müfessirler Bu Gibi Ayetlerde Kullanılan Çoğul Kipinin "Azamet" İfade Ettiğini Bildirirler. Türkçede Bunun Bir Örneğini "Siz" İfadesinde Görürüz. Bizden Büyük Olanlara Hürmeten "Sen" Demek Yerine "Siz" Demeyi Tercih Ederiz. Buradaki "Siz" İfadesi Çoğul Anlamda Kullanılmadığı Gibi, Tek Olan Allah Hakkında Bazı Ayetlerde Geçen "Biz" İfadesi Çokluk Anlamına Gelmez.

 

Dikkat Edilirse Cenab-I Hakk'ın "Biz" Dediği Yerlerde Sebeplerin Kullanımı Da Söz Konusudur. Mesela, Üstte Verilen Ayetlere Baktığımızda Kur'anın İndirilişi Ve İnsanın Yaratılışı Anlatılmaktadır. Kur'anın İndirilmesinde Hz. Cebrail, İnsanın Yaratılmasında İse Anne Ve Babası Sebep Olarak Görev Yapmaktadır.

 

İşaratü'l-İ'caz Tefsiri S.200'de Bediüzzaman Hazretleri Mevzuyu Şu Şekilde İfade Etmektedir.

 

" 1 اِنِّى Melâikenin, 2 اَتَجْعَلُ İle Yaptıkları İstifhamdan Anlaşılan Tereddütlerini Reddetmekle, Meselenin Azamet Ve Ehemmiyetine İşarettir."

" اِنِّى Burada ى Mütekellim-İ Vahde İle, 3 وَاِذْ قُلْنَا'da Mütekellim-İ Maalgayr Zamirinin Zikirlerinden Şöyle Bir İşaret Çıkıyor Ki: Cenâb-I Hakkın Halk Ve İcad Fiilinde Vasıtanın Bulunmadığına, Kelâm Ve Hitabında Vasıtaların Bulunduğuna İşarettir. Bu Nükteye Delâlet Eden Başka Âyetler De Vardır."

"Ezcümle, 4 اِنَّاۤ اَنْزَلْنَا اِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ لِتَحْكُمَ بَيْنَ النَّاسِ بِمَا اَرٰيكَ اللهُ Âyet-İ Kerimesinde Azamete Delâlet Eden نَا Zamîr-İ Cem’î, Vahiyde Vasıtanın Bulunduğuna İşaret Olduğu Gibi, 5 بِمَاۤ اَرٰيكَ اللهُ'de Müfred Hükmünde Olan Lâfza-İ Celâl, Mânâları İlham Etmekte Vasıtanın Bulunmadığına İşarettir."(6)

[Metindeki Mealler: 1. Muhakkak Ki Ben... 2. Yaratacak Mısın? 3. Hani Biz Demiştik... 4. Muhakkak Ki Biz, Allah'ın Sana Gösterdiği Şekilde İnsanlar Arasında Hükmedesin Diye Kur'an'ı Sana Hak İle İndirdik. (Nisa, 4/105); 5. Allah'ın Gösterdiği Şekilde.]

 

 

Konuyu Farklı Bir Boyutta

 

Önce Bir Hususu Belirtelim: Cenab-I Hak Kur'ân-I Kerimde, Her Zaman "Ben" Yerine "Biz" Diye Hitap Etmiyor. Âyetler Hep Bu Şekilde Sıralanmıyor. Yerine Göre, "Ben", Mevzuunun Gelişine, Meselenin Anlatılışına Göre Hitap Tarzları Da Değişiyor.

 

Nitekim Meallerini Vereceğimiz Şu Âyet-İ Kerimelere Dikkat Edilirse Bu Husus Açıkça Görülür:

 

"Ey İsrailoğulları! Size İhsan Ettiğim Nimetlerimi Hatırlayın Ve Son Peygambere İman Edeceğinize Dair Bana Verdiğiniz Sözü Yerine Getirin Ki, Ben De Size Verdiğim Sözü Yerine Getirip Mükâfatınızı Vereyim. Ve Sadece Benden Korkun."1

 

"Kullarım Senden Beni Sordukları Vakit De Ki, Muhakkak Ben Çok Yakınım. Bana Dua Ettiği Zaman, Dua Edenin Duasına Cevap Veririm. Öyle İse Onlar Da Benim Davetime Uysunlar. Bana İman Etsinler Ki, Doğru Yolu Bulmuş Olsunlar."2

 

"Bana Dua Edin, İcabet Edeyim."3

 

"Ben Cinleri Ve İnsanları Ancak Bana İbadet Etsinler Diye Yarattım"4

 

Evet, Sadece Birkaç Misal Olması Bakımından Meallerini Verdiğimiz Bu Âyetler Gibi Daha Pek Çok Âyet-İ Kerimelerde Yüce Rabbimiz, Kendi Zâtından "Ben" Mânâsına Gelen Zamirlerle İfade Etmektedir. Bu Âyetlere Dikkat Edilirse, "Bana Verdiğiniz Sözü", "Kabul Ederim", "Beni Sordukları Vakit", "Benden Korkun" Gibi İfadelerin Doğrudan Cenab-I Hakkın Zâtıyla İlgili Olduğu Ve Arada Hiçbir Vasıta Kabul Etmeyeceği Görülür. İşte Allah'ın "Ben" Diye Hitap Ettiği Âyetlerin Büyük Ekseriyeti Hep Zâtıyla İlgilidir.

 

"Biz" Diye Hitap Edilen Âyet-İ Kerimelerde İse, Umumiyetle Arada Bir Vasıta Vardır. Meselâ Kur'ân'ın İndirildiğini Haber Veren Bütün Âyet-İ Kerimelerde "Biz İndirdik" Buyurulur. Bütün Âyetler Vahiy Kanalıyla İndirildiğine Göre, Burada Allah İle Peygamber (A.S.M.) Arasındaki Vasıta, Bir Melek Olan Cebrail'dir (A.S.). Yine "Bulutla Gölge Yaptık"5 Gibi Âyetlerde İşi Yaptıran Allah, İşi Yapan "Allah'ın Memurları" Mesâbesindeki Meleklerdir. Ancak Burada, Meleklerin "Memur" Olarak Vasıflandırılmasını, İnsanların İşlerini Kolaylaştırmak İçin Kullanma Zorunda Kaldıkları Memurlarla Kıyaslamaktan Kaçınmak Lâzımdır. İnsanlar Acizliklerinden Dolayı Memur Tutuyorlar; Cenab-I Hak İse Kâinatta Hükmeden Kudretinin İcraatını İlân Etmek, Onlar Vasıtasıyla Azametini Bildirmek İçin Melekleri İstihdam Ediyor.

 

Zaten Birçok Müfessirimiz, Bu Çeşit Âyet-İ Kerimelerde Cenab-I Hakkın Kendi Azamet Ve Kudreti, Ulûhiyet Ve Kibriyâsı İle Hitap Ettiğini Bildirirler. Yâni Cenab-I Hak, Esmâü'l-Hüsnâsı Ve Sıfatlarıyla Birlikte Hitap Ederek, Kendi Büyüklüğünü Ve Celâlini Bildirmektedir.

 

Meselâ, "Kur'ân'ı Kesinlikle Biz İndirdik, Elbette Onu Yine Biz Koruyacağız."6 Mealindeki Âyet-İ Kerimenin Metninde "Biz" Mânâsına Gelen Dört Kelime Vardır. Burada Hem Cenab-I Hakkın Kibriya Ve Azametinin İfadesi Bahis Mevzuudur, Hem De Meselenin Ehemmiyeti Zamirlerle Kuvvetlendirilmektedir.

 

Müfessir Ebu's-Suûd Efendi, Bu Âyetin Tefsirinde, "Biz Azamet-İ Şânımız Ve Uluvv-İ Cenabımızla Kur'ân'ı İndirdik." Der.Kevser Sûresinde Geçen "Biz" Mânâsına Gelen "İnnâ"Nın Tefsirinde İse Fahrüddin Râzi, "Buradaki 'Biz'den Murad, Cenab-I Hakkın Azametini Göstermektir" Der. "Çünkü Kevser'i Peygamber Efendimize (A.S.M.) Hediye Olarak Veren, Yerin Ve Göğün Sahibi Olan Cenab-I Haktır. Hediye Edilen Şey De Verenin Büyüklüğüne Göre Bir Kıymet Ve Azamet Kazanır."Bediüzzaman, Bakara Sûresinin 34. Âyetinin Tefsirinde "Ben" Mânâsına Gelen "İnnî" Ve "Biz Dedik" Mânâsına Gelen "Kulnâ" Kelimelerini Ele Alır Ve Şöyle Der:

 

"Cenab-I Hakk'ın Halk Ve Îcat Fiilinde Vasıtanın Bulunmadığına, Kelâm Ve Hitabında Vasıtanın Bulunduğuna İşarettir."

Devamında İse Nisa Sûresinin 105. Âyetindeki "Biz" Mânâsına Gelen "Nâ" Zamirinin Tefsirinde Şu Hususları Dikkate Verir:

 

"Bu Âyette Azamete Delalet Eden 'Nâ' Zamir-İ Cem'i Vahiyde Vasıtanın Bulunduğuna İşaret Olduğu Gibi, 'Allah'ın Sana Gösterdiği' Mealindeki Cümlede Müfred Hükmünde Olan Lafz-I Celâl Mânâları İlham Etmekte Vasıtanın Bulunmadığına İşarettir."7

 

O Halde, Allah'ın Bazı Âyetlerde "Biz" Diye Hitap Etmesinden, -Hâşâ- Cenab-I Hakk'ın Birden Fazla Olduğu Akla Gelmemelidir. Zaten Gelmez De.

Bazan Biz De Kendi Yaptığımız Bir İşten Bahsederken Bile "Biz Yaptık" Demez Miyiz?

 

Dipnotlar:

1. Bakara, 2/40-41.
2. Bakara, 2/186.
3. Mü'minûn, 23/60.
4. Zâriyat, 51/56.
5. Bakara, 2/57.
6. Hicr, 15/9.
7. İşaratü'l-Îcaz, S. 230.

 

 

 

Biz diyor çünkü kendisiyle beraber Pamuk Prenses, Yedi Cüceler, Kül kedisi, Kırmızı Başlıklı Kız'ı da kastediyor.

Kuran nedir?
Tanımını yazayım da sonra karışıklık olmasın :D  :D

Kur'an veya Kur'an-ı Kerim, Müslümanlara göre, ayetleri Allah tarafından Cebrail adındaki melek aracılığıyla İslam peygamberi Muhammed'e vahiyler hâlinde indirilen bir kutsal kitaptır.

 

Bakmayın kelimelerini önemliymiş gibi yazmasına

Bu arkadaş mağaraya gelip insan kulağına fısıldamış melek hikayesini anlatıyor

 

Ciddi ciddi bunu bir açıklama, gerçeklik tarifi olarak sunuyor  :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Allah isimli bir tanrının Cebrail isimli Melek ile Muhammed isimli bir insana Mağarada gönderdiği mesajlar (mağarada başlamış diyelim) toplamıdır Kuran.

Cebrail Meleğini Peygamber Muhammed'den başka kimse görmemiş.

Yani Peygamber Muhammed meleğin mesajını içinde hissediyormuş

Sonra da bu mesajı şiir şeklinde okuyormuş.

Bu böyle 20 yıl sürmüş.

Gerçek budur.

tarihinde AteistBakish tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Burada uzun uzun mesajlar videolar paylaşan kişiler 

Kuranın içeriğindeki anlatım tarzıyla ilgili "neden biz" diyor Allah isimli tanrı sorusuna cevap vermeye çalışıyorlar.

Aslında verdikleri cevap, Tanrı Allah'ın çok büyük ve azim bir varlık olduğundan biz demesi ona yakışır tarzı bir açıklama.

Gündelik dilde söylersek, bu adamlar kısa şunu diyorlar

"Allah Biz demeyecek de başka kim diyebilir ki?" "Ondan başka kime yakışabilir ki biz demek?"

 

Bu insanlar lügatlerini kalabalık ve antik tutarlar 

Bu laf kalabalığının ardında bir otorite yaratmaya neden olur bu durum.

Sonuçta bir sürü kullanımı zaman aşımına uğramış ifade arasında dinleyen siz bir hiçe dönüşürsünüz.

Bunu anlatan bunlar da her şeye dönüşür.

Bir çeşit oyun bu.

 

Ama emin olun o lügatlerin ardında Noel Baba hikayelerinden başka şey yok. :) 

Link to post
Sitelerde Paylaş
52 dakika önce, Tikky yazdı:

 

"Kullarım Senden Beni Sordukları Vakit De Ki, Muhakkak Ben Çok Yakınım. Bana Dua Ettiği Zaman, Dua Edenin Duasına Cevap Veririm. Öyle İse Onlar Da Benim Davetime Uysunlar. Bana İman Etsinler Ki, Doğru Yolu Bulmuş Olsunlar."2

 

"Bana Dua Edin, İcabet Edeyim."3

 

 

 

Yağmur yağdır rabbim diye dua ettin. Bu edilen duada allaha verilen etki ve rol nedir? Allah bu duayı gerçekleştirmek istese ne yapabilir? Örneğin ol der de, birdenbire yağmur bulutları mı oluşturur? Yok böyle bir yardımda bulunmaz, yağmurun yağması koşullara bağlıdır diyorsan, koşullar gereği yağan yağmurla senin ettiğin duanın ne ilgisi var? Yine rabbim bu kış dışarıda kalanlara yardım et diye dua ettin. Ne yapabilir allah? Soğuktan koruyan, sıcak tutan özel bir yorgan mı yaratır? Gökten sofra mı indirir? Kendisi islama göre bu tür yardımlar ediyor. Yok bu tür bir yardımda bulunmaz diyorsan, bir kişinin bir kişiye yardım etmesi mi allahın yardım etmesi ve duayı gerçekleştirmesi. Bu durumda allahın duayı gerçekleştirmesi insan eylemine bağlı bir durum oluyor. Yani anlayacağın, allahın duayı gerçekleştirmesi için mucizevi yardımlarda bulunması gerekiyor. Yok öteki türlü, koşullar gereği istediğinin olması, para kazanıp ev almak, hastahaneye gidip, tedavi olmak, koşullar gereği yağan yağmur, birinin birine yardım etmesi durumu söz konusuysa, mucizevi bir yardımda gelmiyorsa, dilersem duaları gerçekleştiririm, sıkıntıları gideririm diyen allaha şunu ver, bunu ver, sağlık ver, yağmur yağdır, yardım et diye yakarmanın mantığı nedir? Buna ne gerek var?

 

tarihinde Buzul tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Aziz Kardeşim

Küfür Etmeden Fikirlerinizle Alemimizde Bize Farklı Bakış Açısı Sunduğunuz İçin Teşekkür Ederim. 

Ateistlerin İtibarını Kurtardınız. 

 

Gelelim Sorunuza:

 

Alıntı

Yağmur Yağdır Rabbim Diye Dua Ettin. Bu Edilen Duada Allaha Verilen Etki Ve Rol Nedir? Allah Bu Duayı Gerçekleştirmek İstese Ne Yapabilir? Örneğin Ol Der De, Birdenbire Yağmur Bulutları Mı Oluşturur? Yok Böyle Bir Yardımda Bulunmaz, Yağmurun Yağması Koşullara Bağlıdır Diyorsan, Koşullar Gereği Yağan Yağmurla Senin Ettiğin Duanın Ne İlgisi Var? 

 

Şimdi Bunu Size İzah Ederim. Uzun Uzunda Yazarım. Lakin Tevafuk Geçen Karşılaştığım Bu Hasbihal Sizin Bu Sualdeki Kafanızı Karıştıran Ve Manevi Yaralarınıza Bir Merhem Olacaktır. Buyurun İzleyin. 

 

Saygılar

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
7 dakika önce, Tikky yazdı:

Aziz Kardeşim

Küfür Etmeden Fikirlerinizle Alemimizde Bize Farklı Bakış Açısı Sunduğunuz İçin Teşekkür Ederim. 

Ateistlerin İtibarını Kurtardınız. 

 

Gelelim Sorunuza:

 

 

Şimdi Bunu Size İzah Ederim. Uzun Uzunda Yazarım. Lakin Tevafuk Geçen Karşılaştığım Bu Hasbihal Sizin Bu Sualdeki Kafanızı Karıştıran Ve Manevi Yaralarınıza Bir Merhem Olacaktır. Buyurun İzleyin. 

 

Saygılar

 

 

Tamam yağmur yağdır diye dua ettin. Allah da bu duanı gerçekleştirmek isterse, ne yapabilir? Herhalde koşulların oluşmasıyla yağan yağmur da allahın bu duayı gerçekleştirmesi de değildir. Eğer durum buysa, senin ettiğin dua ile bu yağmurun yağmasının ne ilgisi var?

Link to post
Sitelerde Paylaş

@Buzul Bey Ben Kendim Gibi Bilirim Karşımdakini. Eğer Sizde Benim Gibi Samimi İseniz Sorularınızı "Cerbezeye Girmek Veya Tartışma İçin Değil" Karşılıklı Meseleler Hakkında Tetebbu Ve Tetebbuat Yapmak İçin Konuştuğumuzu Düşünüyorum. O Yüzden Okuyacağınız Kanaatindeyim. Ama Bunu Okurken Diğer Konuşar da Yapmış Olduğunuz Üstün Körü Okuyup Hımmm Ben Şimdi Buna Nasıl Cevap Veririm Şeklinde Okumayınız. Ben Burada Ne Anlatılmak İsteniyor Bunu Anlamaya Çalışayım Derseniz İstifade Edersiniz. Yoksa Sabahtan Akşama Kadarda Okusanız Bu Hakikatleri Anlayamazsınız. 

 

Bu Konuda Üstadlarımızdan Aldığımız Ders Size Tam Cevap Olup Manevi Yaralarınıza Bir Nurani Merhem Olacaktır. Bu Husustaki Dersi Siz Değerli Kardeşimizin Nezninde Site Sakinlerinin de Kuvvetli Nazarlarına İthaf Ederim :

 

 

Sual: Üstadım, Yağmur Duası Ve Namazın Neticesi Görünmedi, Faydasız Kaldı; İki Üç Defa Bulut Toplandı, Yağmur Vermeden Dağıldı. Neden?

 

Elcevap: Yağmursuzluk, Bu Çeşit Dua Ve Namazın Vaktidir, İlleti Ve Hikmeti Değil. Nasıl Ki Güneş Ve Ayın Tutulması Zamanında Küsuf Ve Husuf Namazı Kılınır Ve Güneşin Gurûbuyla Akşam Namazı Kılınır; Öyle De Yağmursuzluk, Kuraklık, Yağmur Namazının Ve Duasının Vaktidir.

 

İbadet Ve Duanın Sebebi Ve Neticesi, Emir Ve Rıza-İ İlahîdir; Faydası, Uhrevîdir. Eğer Namazdan, İbadetten Dünyevî Maksatlar Niyet Edilse Yalnız Onlar İçin Yapılsa O Namaz Battal Olur. Mesela, Akşam Namazı Güneşin Batmaması İçin Ve Husuf Namazı Ayın Açılması İçin Kılınmaz. Öyle De Bu Nevi İbadet, Yağmuru Getirmek İçin Kılınsa Yanlış Olur. Yağmuru Vermek, Cenab-I Hakk’ın Vazifesidir. Biz Vazifemizi Yaptık, Onun Vazifesine Karışmayız. Gerçi Yağmur Namazının Zahir Neticesi Yağmurun Gelmesidir Fakat Asıl Hakiki, En Menfaatli Neticesi Ve En Güzel Ve Tatlı Meyvesi Şudur Ki:

 

Herkes O Vaziyetle Anlar Ki Onun Tayinini Veren, Babası, Hanesi, Dükkânı Değil Belki Onun Tayinini Ve Yemeğini Veren, Koca Bulutları Sünger Gibi Ve Zemin Yüzünü Bir Tarla Gibi Tasarrufunda Bulunduran Bir Zat, Onu Besliyor, Rızkını Veriyor. Hattâ En Küçücük Bir Çocuk Da –Daima Aç Olduğu Vakit Validesine Yalvarmaya Alışmışken– O Yağmur Duasında Küçücük Fikrinde Büyük Ve Geniş Bu Manayı Anlar Ki: Bu Dünyayı Bir Hane Gibi İdare Eden Bir Zat Hem Beni Hem Bu Çocukları Hem Validelerimizi Besliyor, Rızıklarını Veriyor. O Vermese Başkalarının Faydası Olmaz. Öyle İse Ona Yalvarmalıyız Der, Tam İmanlı Bir Çocuk Olur.

Bu Münasebetle Kısacık Altı Nokta Beyan Edilecek.

 

Birinci Nokta: Nimet Ve Rahmet-İ İlahiyenin Fiyatı, Şükürdür. Biz, Şükrü Hakkıyla Vermedik. Evet, Rahmetin Fiyatını Şükürle Vermediğimiz Gibi Zulmümüzle, İsyanımızla Gazabı Celbediyoruz. Şimdi Zemin Yüzünde Zulüm Ve Tahribat, Küfür Ve İsyan İle Nev-İ Beşer, Tam Tokada Kendini Müstahak Etti Ve Dehşetli Tokatlar Yedi. Elbette Bir Parça Hissemiz De Olacak.

 

İkinci Nokta: Hadîste Var Ki: “Hattâ Deniz Dibindeki Balıklar Dahi Günahkâr Ve Zalimlerden Şekva Ediyorlar Ki Onların Yüzünden Yağmur Kesilir Hattâ Bizim De Nafakamız Azalır.” Derler. Evet, Bu Zamanlarda Öyle Günahlar, Zulümler Oluyor Ki Rahmet İstemeye Yüzümüz Kalmıyor; Masum Hayvanlar Da Azap Çekerler.

 

Üçüncü Nokta: Âyette Vardır: “Öyle Musibetten Kaçınız Ki Geldiği Vakit Zalimlere Mahsus Kalmaz, Masumlar Ve Mazlumlar Da İçinde Yanar.” Çünkü Musibet-İ Âmmeden Masumlar Hârika Bir Tarzda Yangın İçinde Selâmette Kalsalar Hikmet-İ Diniye Bozulur. Çünkü Din Bir İmtihan, Bir Tecrübedir. O Vakit Ebucehil Gibi Fenalar, Aynen Ebubekir-İ Sıddık (Radıyallahu Anh) Gibi Tasdik Ederler. Onun İçin Musibet-İ Âmmede Masumlar Da Bela Çekerler.

 

Dördüncü Nokta: Şimdi Malda Ve Rızıkta Hileler İle Sû-İ İstimal İle Rüşvetle Çok Haram Karıştığı Ve Ekinciler Kendi Malına Hakkıyla Sahip Olmadığı Ve On Adamdan İki Üçü Tam Rahmete Müstahak İse Ekincilerin Malından İstifade Edenlerden Beş Altısı Ya Zulüm İle Ya Haram Karıştırmakla Ya Şükürsüzlükle Rahmete İstihkakını Kaybediyor.

 

Beşinci Nokta: Risale-İ Nur, Bu Anadolu Memleketine Belaların Def’ine Ehemmiyetli Bir Vesiledir. Sadaka Nasıl Belayı Def’ediyor, Onun İntişarı Ve Okunması Küllî Bir Sadaka Nevinde Semavî Ve Arzî Belaların Def’ine Çok Emareler Ve Çok Hâdiselerle Tebeyyün Etmiş. Hattâ Kur’an’ın İşaretiyle Tahakkuk Etmiş. Ve Yazmasını Ve İntişarını Men’etmek Zamanlarında Dört Defa Zelzelelerin Başlaması Ve İntişarıyla Durmaları Ve Anadolu’da Ekser Okunması, İkinci Harb-İ Umumî’nin Anadolu’ya Girmemesine Bir Vesile Olduğu Sure-İ Ve’l-Asr İşaret Ettiği, Bu İki Ay Kuraklık Zamanında Mahkemenin Risale-İ Nur’un Beraetine Ve Vatana Menfaatli Olduğuna Dair Kararını Mahkeme-İ Temyiz Tasdik Ederek Tam Bir Serbestiyetle Risale-İ Nur’un İntişar Ve Okunmasını Beklerken, Bütün Bütün Aksine Olarak Men’edilmesi Ve Mahkemedeki Risalelerin Sahiplerine İade Edilmemesi Ve Bizi De O Cihetle Konuşmaktan Men’etmeleri Cihetiyle, Belaların Def’ine Vesile Olan Bu Küllî Sadaka-İ Maneviye Karşı Çıkamadı, Günahımız Neticesi Kuraklık Başladı.

 

Altıncı Nokta: Yağmursuzluk Bir Musibettir Ve Ceza-Yı Amel Bir Azaptır. Buna Karşı Ağlamakla Ve Hüzün Ve Kederle, Niyaz Ve Hazînane Yalvarmakla Ve Pek Ciddi Nedamet Ve Tövbe Ve İstiğfar İle Karşılamak Ve Sünnet-İ Seniye Dairesinde, Bid’alar Karışmadan, Şeraitin Tayin Ettiği Tarzda Dergâh-I İlahiyeye İltica Etmek Ve Dua Ve O Hale Mahsus Ubudiyetle Mukabele Etmektir.

 

Hem Böyle Umumî Musibetler, Ekser Nâsın Hatasından Geldiği Cihetle, O İnsanların Ekseri –Kısm-I A’zamı– Tövbe Ve Nedamet Ve İstiğfar Etmekle Def’olur.

 

Biz Risale-İ Nur Şakirdleri Dünyaya Çok Ehemmiyet Vermediğimizden, Dünyaya Yalnız Risale-İ Nur İçin Baktığımızdan Bu Yağmursuzlukta Dahi O Noktadan Bakıyoruz. İşte Denizli’de Mahkemeye Verilen Cüz’î Bir Kısım Risale-İ Nur, Sahiplerine İadesinin Aynı Zamanında, Burada Dahi Bir Kısım Zatlar Yazmaya Başlamaları Aynı Vaktinde, Bu Yağmursuzlukta Bir Derece Rahmet Yağdı Fakat Risale-İ Nur’un Serbestiyeti Cüz’î Olmasından Rahmet Dahi Cüz’î Kaldı. İnşâallah Yakında Benim De Risalelerim İade Edilecek, Tam Serbest Ve İntişarı Küllîleşecek Ve Rahmet Dahi Tam Olacak.

 

Alıntı

Tamam Yağmur Yağdır Diye Dua Ettin. Allah Da Bu Duanı Gerçekleştirmek İsterse, Ne Yapabilir? Herhalde Koşulların Oluşmasıyla Yağan Yağmur Da Allahın Bu Duayı Gerçekleştirmesi De Değildir. Eğer Durum Buysa, Senin Ettiğin Dua İle Bu Yağmurun Yağmasının Ne İlgisi Var?

 

Sanırım Yukarıda ki Yanıt Yeterli.

 

 

Böylece Hem "BİZ" Kelimesi

Hemde Konu Harici DUA Meselesini  Kati Bir Şekilde Yanıtlamış Ve İzah Etmiş Olduk

Mesele Tamam Olmuştur Artık.

 

 

Saygılar

 

tarihinde Tikky tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
5 dakika önce, Buzul yazdı:

Tamam Yağmur Yağdır Diye Dua Ettin. Allah Da Bu Duanı Gerçekleştirmek İsterse, Ne Yapabilir? Herhalde Koşulların Oluşmasıyla Yağan Yağmur Da Allahın Bu Duayı Gerçekleştirmesi De Değildir. Eğer Durum Buysa, Senin Ettiğin Dua İle Bu Yağmurun Yağmasının Ne İlgisi Var?

İstirhamım Videoyu İzlemeden Önde 

Mesele İle İlgili Dersi Okur

Sonra Açmak Anlamak İçin Sohbeti Dinlerseniz. Zaten Bu Soruya Gerek Kalmayacaktı

 

2 Şey Var Önünüzde

 

1- Gerçeği Anlamak İçin İzlemek Ve Okumak

2- Tartışıp Gerçekten Uzaklaşmak. Cımbızla Seçilmiş Kelimelerle Gerçekten Ve Hakikatten Uzaklaşmak.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
17 saat önce, Tikky yazdı:

İşte Bir Meselese Ehliyet Ve Liyakat Olmayınca Böyle Saçma Sapan Analizler Yorumlar Havada Uçuşuyor ...

İslami bir yorum değil diye saçma olacak diye bir şey yok bence farklı bir bakış acısı. Dışarıdan kuranı böyle anlamlandırıyor olabilir buna dayanarak da eleştiri yapıyor olabilir. Feza Hristiyan diye biliyorum o böyle anlıyor sen de islami olan malum savunuları tekrar ediyorsun. O belki de İslami olanı önceki din dediğinize tepki olarak görüyor olabilir yani müslümanların farklı olma ve benzememe çabasının onun ilahının hitabındaki şekli.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 saat önce, Kaz yazdı:

İslami Bir Yorum Değil Diye Saçma Olacak Diye Bir Şey Yok Bence Farklı Bir Bakış Acısı. Dışarıdan Kuranı Böyle Anlamlandırıyor Olabilir Buna Dayanarak Da Eleştiri Yapıyor Olabilir. Feza Hristiyan Diye Biliyorum O Böyle Anlıyor Sen De İslami Olan Malum Savunuları Tekrar Ediyorsun. O Belki De İslami Olanı Önceki Din Dediğinize Tepki Olarak Görüyor Olabilir Yani Müslümanların Farklı Olma Ve Benzememe Çabasının Onun İlahının Hitabındaki Şekli.

 

İşte Bak Bunun Devamında da Bu Hatanın Çıkış Noktasını Söylüyorum

Aynı Hataya Sizde Düşüyorsunuz, Eleştiri  Yapmak İçin Eleştirilecek Konunun Bilinmesi Elzem Değil mi? Yanlış mı Biliyorum ?

 

“Usulsüzlük, Vusulsüzlük Doğurur” Veya “Vusulsüzlüğümüz, Usulsüzlüğümüzdendir.” Bir Maksuda , Bir Hedefe Ulaşamamanın Nedeni; Maksada Ulaşmak İçin Gerekli Yöntem Ve Metoda Uyulmamasındandır. Usul, Sadece İslam İlminde Değil, Diğer İslami İlimlerde De Öncelikle Bilinmesi Gereken İlimdir. Kur’an Okumadan Önce;

Ayetlerin Kelime Manalarını Yorumlamadan Önce Usul-U Nahiv Ve Sarf Eğitimi Alır, ,Manasını Anlamak İçin Usül-Ü Tefsir Okur , Hadisten Evvel Hadis Usulünü; Fıkıhtan Evvel Fıkıh Usulünü, Ve Kelam İlmi Öğrenmeden Kelam Usulünü Bilmek Şarttır. “Zira Usul Bilmeyenin İlmine İtibar Edilmez.”

 

Bu Yargı Bütün İlimler İçin Geçerlidir. Hele De Konu, Allah’a (Cc) Vuslat Olursa Mesele Daha Da Ciddidir. Çünkü Yol Uzun Ve Tehlikedir. Tehlikesi, Metotsuzluk Ve Yolda Şeytanın Veya Şeytani Düşüncelerin Etkisiyle Meydana Gelecek Olan Maddi Ve Manevi Arızalardır Ve İnsanların Kafalarının Karışmasıdır.  Metotsuz Ve Yol Güvenliğini Bilen Refik Olmadan Vuslata Kalkışılırsa, Allah’ı Bulayım Derken Allah’tan Olma Da Vardır İşin Sonunda. En Büyük Tehlike De Budur.

 

 

Bir Misal Verecek Olursak “Hem Meselâ, Bir Vakit Huzûr-U Nebevîde Derin Bir Ses İşitildi. Resûl-İ Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm Ferman Etti Ki: ‘Bu Gürültü, Yetmiş Seneden Beri Cehennem Tarafına Yuvarlanan Bir Taşın Bu Dakikada Cehennemin Dibine Yetişip Düşmesinin Gürültüsüdür.’ Bu Garip Haberden Beş Altı Dakika Sonra Birisi Geldi, Dedi: ‘Ya Resûlallah, Yetmiş Yaşında Bulunan Filân Münâfık Vefat Etti, Cehenneme Gitti.’ 9 Peygamberin Yüksek Belîğâne Kelâmının Te’vîlini Gösterdi.”

 

Öyleyse Âyet Ve Hadîslerin Tefsîrinde Ve Açıklanmasında Bu Noktaların Göz Önünde Bulunması Gerekir. Çünkü İçtihâd Ve Tecdîd Meselesinde Ehliyet Ve Selâhiyet Gerekir. Herkes Bu Konuda Ehliyet Sahibi Değildir. Onun İçindir Ki Bir Sözü; “Kim Söylemiş? Kime Söylemiş? Ne İçin Söylemiş? Ne Makâmda Söylemiş?” Temel Kâidesi Dikkate Alınmalıdır. Evet, Kelâmın Tabakâtının Ulvîyeti, Güzelliği Ve Kuvvetinin Menbâı Şu Dört Şeydir: “Mütekellim, Muhatap, Maksat Ve Makâm.

 

Nisâ’ Sûresi’nde De Bu Noktaya Bakan Âyet Şöyledir: “Hâlbûki, Bu Haberi Yayacak Yerde Peygambere Ve Mü’minlerden İhtisâs Ve Selâhiyet Sahibi Kimselere Müracâat Etselerdi, Elbette O Kimseler, Hüküm Çıkarmaya Ehliyetli Olanlar İşin Doğrusunu Bilirlerdi.” Nisa Suresi.83 Ayeti Kerime.

 

İşte Bu Yüzden Ateist Arkadaşımızı Uyardım  Ve Dedim ki: 

 

Alıntı

İşte Bir Meselese Ehliyet Ve Liyakat Olmayınca Böyle Saçma Sapan Analizler Yorumlar Havada Uçuşuyor ...

 

Usul-ü Tefsir Ve Usul-ü Kelam Ve Usül-ü Siyer Ve Usül-ü E Hadis Ve Usül-ü Fıkıh Okumadan İslami Meselelerde Bir Tedrisat ve Eğitim Almadan Bir İcazet Ve Ehliyet Sahibi “ Olmadan” Değil Sadece İslami Meselelerde Hiç Bir İlim Ve Bilim Dalında Yorum Yapamazsınız.  Yaparsanız Vebale Girersiniz Veya Çok Aldanır Çok Aldatır Çok Cahil Olduğunuzu Gösterirsiniz Güzel Kardeşlerim Benim.

 

Misal: Benim Muhteşem Son Model Bir Arabam Olsun. Ama “Ehliyetim Olmasın”. Sizin De Muhteşem Bir Araba Bilginiz Olsun Hatta Arabaları Söküp Birleştire Bilecek Kadar Üstadı Azam Olun , Sıfırdan Bir Araba Yapma Kabiliyetine Sahip Olsanız Ama “Ehliyetiniz O L M A S A” Farz Edelim. Şimdi Trafikte Biz Yol Alırken Tamamen Benim Haksız Olduğum Bir Şekilde Size “Ben” Çarpsam Ve Kaza Yapsak. %1000 Hatalı Benim. Ve Polis Gelse Kime Ceza Verir? %1000 Ben Hatalı Olsam Bile Size Cezayı Keser ! Neden? Çünkü Ehliyetiniz Yok!.. Doğru Bile Haklı Bile Olsa Ehliyetiniz Yok! Gene Suçlu Siz Olursunuz ! Aynen Öylede İslami Meselelerde Google’dan Ayet Aratıp Veya Kendi Kafanıza Göre Meseleleri  Yorumlamak Ne Haddimizdir Ne De Hakkımızdır. Sen Hangi İlme Hangi Tedrisata Ve Hangi “Ehliyete” Göre Çıkıp Ayetleri Hadisleri Veya İslam Tarihini Yorumluyorsun  Muhterem Kardeşim ? 

 

Yani

 

Alıntı

İslami Bir Yorum Değil Diye Saçma Olacak Diye Bir Şey Yok Bence Farklı Bir Bakış Acısı.

 

Ama Doğruda Değil. Şimdi Misalen Doktor Olmadan Bir Ameliyat Müdahalesi Hakkında Kendince Yorum Çıkarıp Sonra Kendi Yorumunu ELEŞTİRMEK Garabetini Eleştiriyorum Zaten. Olay Şöyle Oluyor: 

 

Benim Ateist Forumda Gördüğüm Genel Yanılgı Sizin Eleştirdiğini "Sandığınız"  İslam'ı Bizim de Eleştiriyor Olmamız. 

  • Çünkü Öyle Bir İslam Yok Ortada. ?
  • Veya Dahası Bir Amelİyat Sırasında "Bilmediğin" Bir Hususta Doktora Şunu Şöyle Yapmalısın Bunu Böyle Yapmalısın Deyip Sonra Senin Bu Konuda Bilgin Var mı Okudun mu Sorusuna "Yooo Farklı Bakış Açısı" Sunuyorum Denilince O BAKIŞ AÇISI SUNAN Kişiye ; "Yanılıyorsun Kardeşim" Bak ; Doğrusu Budur Diye Satır Satır İzah Ettiğimizde de Küfür ,Hakaret ,Niyet Okumayla Karşılaşıyoruz.
  • Eeee O Zaman Deyin ki;
  • Tamam Allah Var İslam Hak. Ben İnanmıyorum ... Eyvaaaallah O Başka .Ama Bilmediği Bir Hususta ,Olmayanı Olan Bu Deyip Kendi Uydurduğuna Kendi Kendine İtiraz Etmek Neyin Nesi? Nasıl Bir Saçmalık.
  • Veya Daha Dahası Meseleye Bakıp  Diğer Meseleleri Göz Ardı Ettiğinizde O Meseleyi Ya Anlayamazsınız Ya da Yanlış Anlarsınız. Çünkü İslam Bir Bütündür Ve Hepsi Birbirini Tamamlar. Sen Tümüne Bakmayıp Bir Meseleyi Onu da Olanı Değil Ha ! Kendi Kendine Uydurduklarına İslam Bu Diye Birbirlerine Satıp Sonra Eleştirmenize Karşıyım.

BAKIN BU "BİZ" MESELESİNİN İZAHI YORUM DEĞİL.

BİR ARAPÇA EDEBİYAT KAİDESİDİR. SON DERECE FASİH BİR LİSAN OLDUĞU İÇİN BUNU BİLMEYEN BİRİSİ BUNU YORUMLAYAMAZ. 

BUNUN İÇİN ÖNCE: 

 

 

  1. Arapça Dil Bilgisine
  2. Nahiv Ve Sarf İlmine
  3. Tefsil Usülü Bilmeye
  4. Oda Yetmez , Bunu Tamamlayan Usul-ü Hadisi Bilmelisiniz. 

 

 

 

 

 

tarihinde Tikky tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 18.06.2021 at 18:18, nogodbutAllah yazdı:

Arapçada sözlük olarak tekil ancak mana olarak çoğul olan kelimeler misal: Ordu tekildir ancak manası çoğuldur. Aslında ordular dendiğinde   çoğul mananın sözlük çoğulu.
Evlat çocuklar demek zaten çoğul ancak evlatlarım diye çoğulun çoğulu yapılır.
Bu bakımdan sözlük olarak tekil mana olarak çoğul olduğu gibi
Sözlük olarak çoğul olup mana olarak tekil olanda vardır.

 

kıvırın bakalım, daha ne kadar kıvıracaksınız!

dikkat edersen kıvırın dedim, kıvır demedim.

neden? çünkü toplu halde kıvırıyorsunuz!

nogotbut kırk dereden su getiriyor, tikky başka telden çalıyor...

tabii arada ortak figürler de yok değil, o da gramer salatası!

her ihtimali yazın bakalım, hangisi tutarsa misali...

işin içine bir de tasavvufu katın ki tam olsun, konu iyice aslından uzaklaşsın, özünden sapsın!

basit bir soru: kuran'da neden "biz" deniyor?

efendim arapçada şöyledir de, aslında tekildir de.... OLMADI!

efendim nasıl ki padişah aracılar kullanırsa... OLMADI!

efendim burda çok derin tasavvufi... HASS.KTİR!

aklımızla dalga mı geçiyorsunuz oğlum siz?

ordu tekilmiş de aslında manası çoğulmuş!

ee, konumuzla alakası ney?

yavrum bütün gramer bilgilerini ortaya dökünce soru cevaplanmış mı oluyor!

adama kuran'la ilgili ne sorsan başlıyor gramer anlatmaya!

"ordu"nun manası çoğulken görünüşte tekil olmasının bu başlıktaki soruyla alakası ney kardeşim?

ayrıca bu yaptığınız, türkçe gramer bilgileriyle arapça gramer bilgilerini çorba yapmaktır!

ordu kelimesi bir "topluluk" adıdır, tıpkı orman gibi, millet gibi...

bunu da çoğaltmak için ordular, ormanlar, milletler dersin.

bu 5.sınıf türkçe konusudur, her şeyi birbirine katmayın!

sizin kıvırmalarınızla yukarıdaki soru cevap bulmuyor.

kimi yerde "biz" deniyor...

kimi yerde "ben" deniyor...

kimi yerde "o" deniyorsa...

bunun türkçedeki karşılığı "tutarsızlık"tır!

bir yerde "çamur"dan, bir yerde "su"dan yarattık deniyorsa bunun adı tutarsızlıktır!

efendim çamurda da su var!

e şeftalide de su var, demek ki sizi şeftaliden yarattık dese de tutarsız olmuyor!..

kuran'ı anlamak için arapça gramer bilmek gerekiyormuş!

sizin tanrınız bir de gramer kitabı göndereydi ya!..

eğer gramer biliyorsanız, sizin bu tutarsızlıkları daha iyi gözlemeniz gerekir.

gramer bilginizi; anlamı eğip bükmek için kullanmayın!

kullanmayın dediysem, ümidim olduğundan değil...

çünkü sizin mesleğiniz bu: kıvırmak!

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...